2. Ҿş
İslâm dini insanoğluna dünya ve ahiret
mutluluğunu kazandıracak prensiplerle
doludur.
İslam’da çalışma ve helâl kazanç, tıpkı ilim
gibi farz telakki edilmiş, kişinin kimseye
muhtaç olmadan hayatını sürdürebilmesi,
çoluk çocuğunun nafakasını temin etmek
maksadıyla meşru yoldan çalışıp
kazanması, ibadet ölçüsünde kutsal ve
değerli bir davranış olarak kabul edilmiştir.
26/04/12 2
3. İslam, kazanç elde etme konusunda önemli bir
ilke olan meşruiyet prensibini esas alarak;
hırsızlık, gasp, faiz, kumar, rüşvet ve şans
oyunları; kamu mallarını zimmete geçirmek, her
türlü yolsuzluk, hileli alışveriş, müşteriye birinci
kalite diye ikinci kalite mal vermek, eksik tartıp
ölçmek, malı fâhiş fiyatla satmak, işçi ve
memurun görevini ihmal ve terk etmesi, işverenin
çalışanlara hak ettiği ücretlerini, devlete vergisini,
fakire zekâtını vermemesi ve kalitesiz mal üretip
pahalıya satarak servet elde etmesi gibi her türlü
gayrı meşru kazancı yasaklamıştır.
26/04/12 3
4. İslâmi prensiplerle bağdaşan tüm ekonomik
faaliyetlere katılma hakkını İslâmiyet insanlara
tanımıştır.
Ancak, ticari faaliyetlerin dürüst, yararlı ve güven
içerisinde yürütülmesini sağlamak amacıyla, bu
faaliyetlere ilişkin bazı kurallar da getirmiştir.
Bunlar iş adamı ve ticaret erbabı tarafından
benimsenip tatbik edildiği takdirde, piyasada görülen
bir çok bozukluk ve aksaklıklar kendiliğinden ortadan
kalkacaktır.
Çünkü İslâm’da ticaret, ahlâkî değerlerle iç içedir.
Kişinin yücelmesini ve daha uygar bir şahsiyete
dönüşmesini sağlayan bu değerler bir kenara itilirse;
o takdirde piyasada tanık olunan rüşvet, yolsuzluk,
haksız kazanç, borcunu ödememe, vb... kötülük ve
çirkinlikleri sadece yasal tedbirlerle ve cezalarla
önlemek mümkün olmaz.
26/04/12 4
5. Bu bakımdan Kur’an-ı Kerim’de geçmiş milletlerin
çöküş ve yıkılış nedenleri arasında sayılan ticari
ahlaksızlık ve haksızlıklardan sakınmalı, haksız
kazanca tenezzül ve tevessül etmemeli, ticari ve
ekonomik hayatta ahlâkî prensiplere riâyet
edilmelidir..
Helâl ve meşru işlerde çalışmalı, helalinden
kazanmalı, haram gıdalarla beslenmemeli ve
çoluk çocuğa da harama yedirmekten
sakınmalıdır.
Bu husus, hem ibadetlerimizin kabulü hem de
sosyal hayatımızın güven ve huzuru için
önemlidir.
Sohbetimize helal-haram kavramlarının ne
olduğunu açıklayarak devam edelim.
26/04/12 5
6. HELAL
Dinen yapılması veya yenip içilmesi
yasaklanmayan, serbest bırakılan şey demektir.
Allâh ve Rasûlü'nün bir şeyin helâl olduğunu
belirtmesi veya işlenmesinde günah olmadığını
bildirmesi, o fiilin helâl olduğunu gösterdiği gibi, o
fiil veya şeyin yasaklandığına dair bir delil
bulunmaması da helâl olduğunu gösterir.
Zira eşyada aslolan helal oluşudur. Buna göre bir
şey, dinin açık bir hükmüne, yasağına ve ilkesine
aykırı olmadıkça helâldir, meşrudur. Helâl
kavramının, meşru, caiz, mubah tabirleri ile yakın
ilişkisi vardır. Çoğu zaman da eş anlamlı olarak
kullanılmaktadır.
26/04/12 6
7. Yüce Allâh, iyi, temiz ve insan sağlığına yararlı olan
şeyleri helâl; kötü, pis ve zararı olan şeyleri de haram
kılmıştır (Mâide, 5/4).
Haram kılma yetkisi ise sadece Allâh'a aittir.
Kur'ân'da; "De ki: Allah'ın kulları için yarattığı süsü ve
temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya
hayatında, özellikle kıyamet gününde mü'minlerindir.
İşte bilen bir topluluk için âyetleri böyle açıklıyoruz."
buyurulmuştur (Ar'âf, 7/32).
Peygamber de, Kur'ân'a ve Kur'ân haricinde Allâh'tan
aldığı bilgiye dayanarak bazı şeyleri haram kılmıştır.
Ancak bunu da, Allâh'ın denetimi altında yaptığı için,
Allâh'ın haram kılması içerisinde mütalaa edilir.
Bu nedenle, Allâh'ın helâl kıldığına haram; haram
kıldığına helâl demek büyük günahtır.
26/04/12 7
8. HARAM
Sözlükte "yasak, memnu" anlamına gelen haram, dini
bir terim olarak, kesin bir delille, açık bir şekilde
yapılmaması istenen fiildir.
Hanefîlere göre bir fiilin haram olması için, âyet,
mütevatir veya meşhur sünnet gibi kesin bir nassla
sabit olması ve açık bir şekilde haramlığa delalet
etmesi gerekir.
Bu nedenle, açık bir şekilde delalet etmeyen veya
ahad yolla sabit olan hadisle haramlık sabit olmaz.
26/04/12 8
9. Haramlar 2’ye ayrılır:
Haramlar, li-aynihi haram ve li-gayrihi haram
olmak üzere ikiye ayrılır.
Kendisinde bulunan kötülük sebebiyle, baştan
itibaren haram kılınan fiillere li-aynihî haram
denir. Zina, hırsızlık, adam öldürme bu türden
haramlardandır.
Aslında haram olmamakla birlikte, başka bir
şeyden dolayı haram kılınan fiiller de, li-gayrihî
haramdır. Bayram günü oruç tutma, Cuma
vaktinde alışveriş, avret mahallinin açılması
böyle yasaklardandır.
26/04/12 9
10. Haram, dinî bir kavram olup, bunu tespit ve tayin
yetkisi sadece Allâh'a aittir. Bu konuda insanların
yetkisi yoktur.
Hz. Peygamber'in bu konudaki hadisleri, Allâh'ın
koymuş olduğu hükmü açıklamaktan ibarettir.
Bu nedenle İslâm âlimleri, hakkında nass
bulunmayan konularda ihtiyatlı davranarak
haram tabirini kullanmaktan kaçınmışlardır.
Haramı işleme ve harama ulaşma konusunda iyi
niyet, dolaylı yollar ve vasıtalar haramı helal
kılmaz.
26/04/12 10
11. Yüce Allah Nisa sûresinin 29 âyetinde:
ي أيه لذ ن من ل ت كل أ و لك ب نك ب ب طل إل
ّ ِ ِ ِ ” َا َّ َا اّ ِي َ آ َ ُواْ َ َأْ ُ ُواْ َمْ َاَ ُمْ َيْ َ ُمْ ِالْ َا
أ تك ن
َ َن َ ُو
”... ِْ َا َ ً َن َ َا ٍ ّن ُم
تج رة ع تر ض م ك
“Ey İman edenler! Mallarınızı aranızda haksız
yollarla yemeyin. Karşılıklı rızaya dayalı ticaretle
yiyin” buyurmak suretiyle, haksız kazancın haram
olduğunu bildirmiştir.
Yine aynı surenin 10 ayetinde ise, “Yetimlerin
mallarını haksız yere yiyenler, ancak ve ancak
karınlarını doldurasıya ateş yemiş olurlar ve zaten
onlar çılgın bir ateşe (cehenneme) gireceklerdir”
buyrularak yetim malı yemenin de ne kadar büyük bir
günah ve haram olduğuna dikkat çekilmektedir.
26/04/12 11
12. َْا َ ّ َا ال ّا ُ ُُواْ ِ ّا ِي ا َرْ ِ َ َ ً َ ّب ً َ َ َ ّ ِ ُوا
ي أيه ن س كل مم ف ل ض حلل طي ا ول تتبع
خطو ت ش ط ن إنه لك عدو مب ن
ٌ ُ ُ َا ِ ال ّيْ َا ِ ِ ّ ُ َ ُمْ َ ُ ّ ّ ِي
“Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin
helal ve temiz olanlarından yiyin!
Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o
sizin için apaçık bir düşmandır.”[1]
[1] Bakara 2/168; bk, Nahl, 16/116; A’raf,7/32; Bakara,
2/278-279 Maide, 5/90-91; Necm, 53/39; En’am, 6/151-153;
İsra, 17/22-3.
26/04/12 12
13. يا ايها اللذين امنوا لتحرموا طيبات ما احل ال لكم ول
تعتدوا ان ال ليحب المعتدين
“Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı
iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram
etmeyin ve (Allah’ın koyduğu) sınırları
aşmayın. Çünkü Allah haddi aşanları
sevmez.” (Maide 5/87)
26/04/12 13
14. وكل مم رزقكم ل حلل طيب و تق ل
ّ ” َ ُ ُواْ ِ ّا َ َ َ ُ ُ ا ّ َ َ ً َ ّ ًا َا ّ ُواْ ا
لذي أ ت به م من ن
َ ا ّ ِ َ َن ُم ِ ِ ُؤْ ِ ُو
“Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden
helal, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine
inanmakta olduğunuz Allah’a karşı
gelmekten sakının.”[1]
Bu âyetler de yenilen rızkın helal ve temiz
olmasını emretmektedir.
[1] Mâide 5/88.
26/04/12 14
15. Maide 87-88. ayetlerin Nüzul Sebebi:
Rasulullah (s.a.s) birgün sohbetlerinde
kıyamet ve ahiretten bahsetmiştir. Bunun
üzerine sohbetin etkisinde kalan Ali, İbn
Mes’ud, Mikdad gibi bazı sahabiler,
Osman b. Maz’un’un evinde toplanarak
gündüzleri devamlı oruç tutmak, geceleri
uyumadan namaz kılmak, kadınların
(hanımlarının) yanına gitmemek, et
yememek ve eski püskü elbiseler giymek
suretiyle yaşamaya kalan ömürlerini bu
şekilde geçirmeye hatta kendilerini
kısırlaştırmaya azmetmişlerdi.
26/04/12 15
16. Resul-i Ekrem bu durumu öğrenince hemen
yanlarına geldi ve şöyle buyurdu:
“Ben böyle bir kulluk şekli ile emrolunmadım.
Vücut ve nefislerinizin sizin üzerinizde hakkı
vardır; oruç tutup namaz kılın, fakat aynı
zamanda orucunuzu açıp yeyin ve uyuyun. Ben
namaz kılar ve uyurum, oruç tutar ve iftar ederim.
Et yerim ve hanımlarıma yaklaşırım. Benim
yolumdan çıkan benden değildir.”
İşte bu olay üzerine maide 87-88. ayetler nazil
olmuştur.
26/04/12 16
17. Huzurlu bir toplum oluşturmayı hedef alan İslam’ın yüce
Peygamberi de, “Kazancın hangisi en iyi ve temiz olanıdır”
şeklindeki sorulan bir soruya,
“Kişinin el emeği ve aldatma bulunmayan meşru ticaret
ile elde edilen kazançtır”[1] cevabını vermiştir.
Yine Sevgili Peygamberimiz;
مل يده وإن ن ي
ّ َا َ َ َ َ َ ٌ َ َام ً َيْر ً ِن َ َ َأْ ُ َ ِن ع َ ِ َ ِ ِ ، َِ ّ َب
م أكل أحد طع ا خ ا م أن ي كل م
« ِ ِ َ ِ َ َ ا ّ َا ُ َ َ ّى ا ُ َ َيْ ِ و َ ّم كان َأْك ُ ِن
ي ل م عمل يده ل عل ه سل ل د ود صل
. رواه البخاري
“Hiçbir kimse, asla kendi kazancından daha hayırlı bir
rızık yememiştir. Allah’ın Peygamberi Dâvûd
aleyhisselâm da kendi elinin emeğini yerdi. ”[2]
[1] Hakim, Müstedrek, II, 10. Ahmed, IV; 141.
[2] Buhârî, Büyû’ 15, Enbiyâ 37.
26/04/12 17
18. ما أكل أحد طعاما قط، خيرا من أن يأكل من عمل
يده
“Hiç kimse elinin emeğinden
daha hayırlı bir şey yememiştir”
[1] hadisleri de helâl kazancın
önemine dikkatlerimizi
çekmektedir.
[1] Buhari, Büyû
26/04/12 18
19. İslam’da asli ve tabii kazanç yolu emektir. Bu
bakımdan Müslüman, çalışmadan başkalarının
sırtından veya gayri meşru yollardan kazanç elde
etmekten şiddetle sakınmalı; kazancının nereden
ve nasıl geldiğine dikkat etmeli, kazancı temiz
olmalı; hem kendini hem de aile fertlerini helâl gıda
ile beslemelidir.
Ayrıca Allah yolunda harcayacağı para da temiz
bir şekilde kazanılmış olmalıdır. Haram yollardan
kazanılmış paranın hayrı olmaz.
Bir insanın duasının kabul olması için de helâl
gıda ile beslenmesi şarttır. Çünkü haram ile
beslenenlerin duaları kabul olmaz.
26/04/12 19
20. ĪĬ :Sevgili peygamberimiz bu konu hakkında şöyle buyuruyorlar
ل هقل قل س ل
َنْ أبي ُريْ َ َ رضي ا ّ عنْ ُ َا َ : َا َ ر ُو ُ
ه رة ع ĪĬ
ا ّ َ ّى ا ُ َ َي ِ و َ ّم :
ل عل ْه سل ل صل
ل ل يا ون
» أ ّ َا ال ّا ُ إ ّ ا ّ ط ّ ٌ ل يقْب ُ إ ّ ط ّب ً ، َإ ّ
يه ن س ن ل يب ĪĬ
ا ّ أ َر ال ُؤ ِ ِي َ ِ َا أ َر ِ ِ ال ُرْس ِي َ ،
لن ل م م من ن بم م به م
ر ل كل من ط ي ت
َ َال َ َالى : } َا أ ّها ال ّسْ ُ ُ ُوا ِ َ ال ّ ّبا ِ
ي ي فق تع ĪĬ
واعملوا َالح ً {
ص ا
َ َال َعا َى : } َا َ ّ َا ا ّ ِي َ آم ُوا ُ ُوا ِ َ َ ّ َات
ي أيه لذ ن ن كل من طيب وق ت ل ĪĬ
َا ر َقْ َا ُمْ {
م ز نك
مد د ه
ُ ّ َ َ َ ال ّ ُ َ ُ ِي ُ ال ّ َر أشْ َ َ أغْبر ي ُ ّ ي َيْ ِ
عث ثم ذكر رجل يط ل سف ĪĬ
إ َى ال ّ َا ِ : َار ّ َا َ ّ ، َ َطْ َ ُ ُ َرا ٌ ،
سم ء ي ب ي رب وم عمه ح م ل
و َشْ َ ُه ح َا ٌ ، و َلْب ُ ُ حرا ٌ ، و ُ ِ َ ِالْ َرا ِ،
م غذي ب ح م ر م م سه م رب
َ َ ّى ُسْ َجا ُ ِ َ ِ َ ، ؟
فأن ي ت ب لذلك
21/40/62 02
21. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine
göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ temizdir; sadece temiz olanları kabul
eder. Allah Teâlâ peygamberlerine neyi emrettiyse
mü’minlere de onu emretmiştir.
Cenâb–ı Hak Peygamberlere:
‘Ey peygamberler! Temiz ve helâl olan şeylerden
yiyin, iyi ve faydalı işler yapın!’ buyurmuştur.
Mü’minlere de:‘Ey iman edenler! Size verdiğimiz
rızıkların temiz olanlarından yiyin’ buyurmuştur. ”
26/04/12 21
22. Resûl–i Ekrem daha sonra şunları
söyledi:
“Bir kimse Allah yolunda uzun
seferler yapar. Saçı başı dağınık, toza
toprağa bulanmış vaziyette ellerini
gökyüzüne açarak:
Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! diye dua eder.
Halbuki onun yediği haram, içtiği
haram, gıdası haramdır. Böyle birinin
duası nasıl kabul edilir!”[1]
[1] Müslim, Zekât 65. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru’l–Kur’ân 3.
26/04/12 22
23. Yine kişi helal rızık için çalışmasının yanı sıra
bunun için ayrıca Allah’tan yardım da istemelidir:
- َعن عل ّ َ ِ َ ا ّ َنْ ُ... » الّه ّ اكْ ِني بحل ِ َ َن
لك ع ل م ف ي رضي ل ع ه و
.«َ َ َا ِ َ ، َاغْ ِني ِ َض ِ َ َ ّن ِ َا
حر مك و ن بف لك عم سو ك
) . ٌ (روا ُ الترمذ ّ وقال : حدي ٌ حس
ث ن ي ه
Ali radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
– Resûlullah (sav) kendisine şu duayı öğretti ve
bu şekilde dua etmesini istedi:
“Allahım! Bana helâl rızık nasib ederek
haramlardan koru! Lutfunla beni senden
başkasına muhtaç etme!” [1]
(Bu hadis-i şerifi Tirmizi rivayet etmiş ve “Hasen
Hadis” olduğunu söylemiştir.)
[1] Tirmizî, Daavât 111.
26/04/12 23
24. ĪĬ Haramdan ve harama yol açan vasıtalardan
kaçınmak gerektiği gibi, haram şüphesi taşıyan
işlerden ve kazançlardan da uzak durmak
gerekir. Hz. Peygamber’in şu hadisi bu konuda
ihtiyat ve takva sahipleri için güzel bir ölçü
:]1[vermektedir
- وعن ال ّعمان ب ِ َشي ٍ رض َ ا ّ عنهما قال :
ي ل ر نب ن ĪĬ
س ِعْ ُ ر ُو َ ا ِ َ ّى ا ُ َ َيْ ِ و َ ّم َ ُو ُ :
ل عل ه سل يق ل ّ صلم ت س ل ل
»ِ ّ ال َ َ َ َ ّ ٌ ، وِ ّ ال َرا َ َ ّ ٌ ، َ َيْ َهما
إن حلل بين إن ح م بين وب ن
ُشْ َ ِها ٌ َ َعْ َ ُ ُ ّ َ ِي ٌ ِ َ ال ّا ِ ، َ َن ا ّقى
م ت ب ت ل ي لمهن ك ث ر م ن ن س فم ت
ال ّ ُها ِ ، اسْ َبْ ََ ِ ِي ِ ِ و ِرْ ِ ِ ، َ َنْ َ َ َ في
ت رأ لد نه ع ضه وم وقع شب ت
الش ُها ِ ، و َ َ في ال َرا ِ ، كال ّاعي يرْعى
ر ح م ب ت قع
ي شك أ ي ت ف ه أ ل إ ن ل ك ل
َوْ َ ال ِمى ُو ِ ُ َنْ َرْ َع ِي ِ ، َ َ وِ ّ ِ ُ ّ
ح ل ح
ّ مح ر ه أل إن
َ ِ ٍ ِ ًى ، َ َ َِ ّ ِ َى ا ِ َ َا ِم ُ ، َ َ وِ ّ
ل أل وإن حم ملك حم
في الج َ ِ ُض َ ً إذا ص َ َت َ َ َ الج َ ُ ُ ّ ُ ،
سد كله لح صلح سد م غة
َِذا َ َ َتْ َس َ ال َ َ ُ ُ ّ ُ : َ َ َ ِي ال َلْب «
ق ُ وإ فسد ف د جسد كله أل وه
متف ٌ عليه . و َ َياه ِنْ ُ ُ ٍ ب َلْفا ٍ ُ َقا ِ َ ٍ .
م طرق أ ظ مت ربة رو ق
21/40/62 42
25. “Nu’mân İbni Beşîr (ra)Resûlullah (sav)’i
şöyle buyururken dinledim, dedi:
“Helâl olan şeyler belli, haram olan şeyler
bellidir. Bu ikisinin arasında, halkın
birçoğunun helâl mi, haram mı olduğunu
bilmediği şüpheli konular vardır.
Şüpheli konulardan sakınanlar, dinini ve
ırzını korumuş olur. Şüpheli konulardan
sakınmayanlar ise gitgide harama dalar.
26/04/12 25
26. Tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arâzinin
etrafında otlatan çoban gibi ki, onun bu
arâziye girme tehlikesi vardır.
Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir
arâzisi vardır. Unutmayın ki, Allah’ın yasak
arâzisi de haram kıldığı şeylerdir.
Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük
bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi
olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa,
bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası
kalb'dir”[2]
[1] Ali BARDAKOĞLU, “Helâl” ilmihal I , Diyanet V. İlmihali (İSAM)178.
[2] Buhari, Büyû 2 Îmân 39 ; Müslim, Müsâkat, 20, 107-108; Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Büyû’ 3; Tirmizî,
Büyû’ 1; Nesâî, Büyû’ 2, Kudât 11; İbni Mâce, Fiten 14; Buhari, İman 39, Büyû' 2; Müslim, Müsâkat
107, (1599); Ebu Davud, Büyû' 3, (3329, 3330); Tirmizi, Büyü 1, (1205); Nesai, Büyü 2, (7,
241);Müslim, Zekat 65, (1015); Tirmizi, Tefsir, Bakara (2992), Edep,41
26/04/12 26
27. DzԳç:
Geçici olan dünya menfaatleri için ebedi
olan ahiret hayatımızı mahvetmeyelim.
Çevremizdeki kardeşlerimizin hak ve
hukuklarını gözetelim.
Her anımızın kayıt altına alındığını
unutmayalım. İnsanların gözünden
kaçtığını düşündüğümüz, önemsiz olarak
gördüğümüz bir çok şeyin Ahiret günü
hesap defterinde tek tek sayılıp
karşımıza çıkarılacağını unutmayarak
helal-haram dengesini iyi kuralım.
26/04/12 27