ݺߣ

ݺߣShare a Scribd company logo
1
Üniter Devlet lkesi,
Federal Devlet
Ve
Demokratik Konfederalizm
brahim T P *
*
Kırıkkale Üniversitesi Endüstri Mühendisliği
Bölümü Öğrencisidir.
Türkiye çok kritik bir süreçten
geçiyor. Terörist başının çizgisini teorik bir
açıklamaya, felsefik bir temele, politik bir
anlayışa oturtma çabası her zamanki gibi
devam ediyor. TBMM çatısı altında
faaliyetlerine devam eden BDP ise
mralı’nın sözcüsü konumunda.
Demokratik Cumhuriyet, Demokratik
Uygarlık, Demokratik Ekolojik Toplum
Paradigması, Demokratik Komünalizm
Demokratik Özerklik... Bu kavramların
hiçbiri tatmin edici bulunmadı ve Kürt
Sorunu için daha kapsayıcı daha evrensel
bir ideolojik tanım aranmaya başlandı. Son
zamanlarda terörist başının bulduğu bir
kavram “Demokratik Konfederalizm”.
Terörist başının son dönemlerde
avukatları aracılığı gönderdiği mesajlarda
üzerinde ağırlıklı olarak durduğu konu,
Demokratik Konfederalizm’dir. Bu
konunun üzerinde durulmasını, bunun
kendisinin ulaştığı düşünsel zirve,
Ortadoğu'da ve Kürt sorununda yaşanan
temel sorunların çözüm anahtarı olduğunu,
bundan dolayı önemli olduğunu ve
Nevruz'da ilan edilmesini, kendisinin de
bunun önderliği olarak açıklanmasını
istemişti.
Demokratik Konfederalizmi ilan
edip kendisini bunun önderi ilan ediyor
terörist başı. Peki, nedir bu
Demokratik Konfederalizm?
Demokrasi, tüm üye veya
vatandaşların, organizasyon veya devlet
politikasını şekillendirmede eşit hakka
sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Ortak
çıkar ve ortak yapılan işlerde ortak bir
irade ortaya çıkar. Bu ortak irade de
demokratik içerikte, birinin diğeri üzerinde
egemen olmadığı biçimde gerçekleşir ve
Türkiye Kürt meselesine çözüm
bulamazsa, büyük hatta orta devlet olma
şansını kaybedecektir.
Turgut ÖZAL, 1992
2
uygulamaya geçer. Bu ilişki biçimi
konfederasyon biçiminde ifade edilir.
Demokratik Konfederalizm
düşüncesinin kaynağı ise toplumsal ekoloji
hareketinin kurucusu Murray
Bookchin’dir. Bookchin'e göre
konfederalizm kavramı, ekolojik bilinç
karakteri kazanarak, gerçek katılımcı
demokrasinin sınırlarının özgürleştirilmiş
bireylerin bilinçli katılımı ile
gerçekleştirilen siyasal ve sosyal düzen
şeklinde özetlenebilir. Belirtmek gerekir ki
Bookchin, ulusa, ulus - devlete,
milliyetçiliğe ve ulusal hareketlere karşıdır.
Terörist başının kendi ifadelerine
göre ise “Kürdistan Demokratik
Konfederalizmi bir devlet sistemi değil,
halkın devlet olmayan demokratik
sistemidir. Başta kadınlar ve gençler olmak
üzere halkın tüm kesimlerinin kendi
demokratik örgütlenmesini yarattığı,
politikayı doğrudan ve özgür-eşit
konfederasyon yurttaşlığı temelinde,
yerelde kendi özgür yurttaşlık
meclislerinde yaptığı bir sistemdir.
Dolayısıyla öz güç ve öz yeterlilik ilkesine
dayanır. Gücünü halktan alır ve ekonomi
de dahil her alanda öz yeterliliğe ulaşmayı
benimser. Kürdistan Demokratik
Konfederalizm’i gücünü toplumsal tarihin
derinliklerinden ve Mezopotamya'nın
tarihten gelen zengin kültürel birikiminden
alır. Klan sisteminden ve aşiret
konfederasyonlarından günümüze kadar
uygarlık tarihi boyunca devletçi toplum
merkezileşmesine girmek istemeyen doğal
toplumun demokratik komünal yapısına
dayanır. Yakın tarih açısından, PKK' nın
başta zindanlar ve dağlar olmak üzere
bütün alanlarda otuz yılı aşkın süre
binlerce şehit vererek yürüttüğü mücadele
içinde yarattığı yurtsever halk gerçeğine,
özgür yaşama ve demokratik örgüt birikim
ve tecrübesine dayanır. Demokratik
Konfederalizm tüm kültürel varlıkların
tanınması, korunması ve kendini ifade
özgürlüğünü esas alır. Bu temelde Kürt
sorununun demokratik çözümünü, Kürt
kimliğinin her düzeyde kabulünü, Kürt
dilinin ve kültürünün geliştirilmesini
sağlamayı temel görev bilir."
Terörist başı bunları söylerken
Kürdistan Demokratik Konfederasyonu’
nun ilkelerini de belirtiyor. Bu ilkelere
bakılırsa; ulus-devlet sisteminin toplumsal
gelişmenin, demokrasi ve özgürlüklerin
önünde en ciddi engel olduğunu, bu
engelin ulus-devlete göre gelişen küresellik
değil, tamamen halka dayanan ve gücünü
tabandan alan Demokratik Konfederatif
sistemle ortadan kaldırılabilineceği
söylüyor. Ayrıca bu sistemin toplumsal
temelde etnik, dini ve sınıfsal farklılıkları
gözeten bir sistem olduğunu da ekliyor.
Yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ulus-
millet anlayışı hedef nokta olarak
görülüyor.
Üniter Devlet lkesi
Devlet, ülke, millet ve egemenlik
unsurlarından oluştuğuna göre, üniter
devlette, tek ülke, tek millet ve tek
egemenlik vardır. Diğer bir ifadeyle üniter
devlet, tek bir ülke üzerinde, tek bir
milletin, tek bir egemenliğe tâbi olmasıdır.
Bu nedenle, üniter devlette, devleti
oluşturan unsurlar bölünmez bir bütündür.
Şöyle ki:
a) Üniter devlette, devletin ülkesi
bölünmez bir bütündür. Şüphesiz ki, üniter
devletin ülkesi de “il” ve “ilçe” gibi idarî
bölümlere ayrılabilir. Ancak bunlar, basit
idarî bölümlemelerdir. Bunların sadece
idarî yetkileri vardır. Yasama ve yargı
3
yetkileri yoktur. Bunların hepsi aynı
egemenliğe tâbidir. Bunların hepsinde aynı
anayasa ve aynı kanunlar, kısacası aynı
hukuk uygulanır.
b) Diğer yandan üniter devlette,
millet unsuru da bölünmez bir bütündür.
Milleti teşkil eden insanların millet
unsurunu oluşturmalarında din, dil, etnik
grup vb. bakımlardan ayrım yapılamaz.
Üniter devlette “toplum”lar veya
“cemaatler” temelinde egemenlik
yetkilerinin kullanılmasında farklılık
yaratılamaz. Üniter devlet sadece yer
bakımından federalizme değil, cemaatler
bakımından federalizmi yani “korporatif
federalizm”i de reddeder. (Korporatif
Federalizm örn. 1974 öncesi Kıbrıs)
c) Nihayet üniter devlette
egemenlik de tektir ve bölünmez bir
bütündür. Tek olan egemenliğin sahası
bütün ülkedir. Bu egemenliğe tâbi olan da
bütün millettir. Egemenliğin kaynağı
bakımından da ayrım yapılamaz.
Anayasa hukukunun genel
teorisinde, yapısına göre devlet şekilleri,
“üniter (tek) devlet ” ve “karma devlet”
olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Karma
devletler de kendi içinde konfederal devlet
ve federal devlet olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır. Günümüzde konfederal
devletlerin ortadan kalkmasıyla ortada
sadece karma devlet olarak federal
devletler kalmıştır.
Federal Devlet - Üniter Devlet
Federal devlet, federe devletlerden
(eyaletlerden) oluşmuş bir devlettir.
Federalizm, federal devlet ile federe
devletlerarasında anayasayla güvence
altına alınmış yerel düzeyde bir iktidar
paylaşımı olarak tanımlanmaktadır.
Federal devlet sisteminde, federal devlet ve
federe devletler olmak üzere iki tür devlet
vardır. Federe devletler de haliyle birden
fazladır. Üniter devlet sisteminde ise tek
devlet vardır. Federal devlet sisteminde,
gerek federal devletin, gerekse federe
devletlerden her birinin kendine has bir
anayasası ve hukuk düzeni vardır. Üniter
devlette ise tek anayasa, tek hukuk düzeni
vardır. Federal devlet sisteminde gerek
federal devletin, gerekse federe
devletlerden her birinin, kendine has bir
yasama, yürütme ve yargı organları vardır.
Üniter devlette ise devleti oluşturan
birimlerin (bölge, il, vs.) sadece idarî
organları vardır. Federal devlet sisteminde
federe devletler kendi içişlerinde
bağımsızdırlar. Üniter devlette ise devleti
oluşturan birimlerin içişlerinde
bağımsızlığı diye bir şey söz konusu
değildir. Böyle bir sistemde devlet iktidarı,
federal devlet ile federe devletler arasında
federal anayasa ile paylaştırılmıştır.
Türkiye Devletinin Üniter Niteliği
Anayasamızın 3’üncü maddesine
göre, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle
bölünmez bir bütündür”. Devletin ülkesi ve
milletiyle bölünmez bir bütün olması onun
“üniter devlet ” olması demektir.
Dolayısıyla Türkiye’de federal devlet
şeklinin kurulması Anayasaya aykırı olur.
1. Ülkenin Bölünmez Bütünlüğü
“Ülke” devletin üç unsurundan
biridir. “Ülke, bir insan topluluğunun
üzerinde yerleşmiş olduğu üç boyutlu
maddî çevre” olarak tanımlanmaktadır.
Anayasamızın 3’üncü maddesinde,
“Türkiye Devleti, ülkesi... ile bölünmez bir
bütündür” denilerek ülkenin bölünmez
bütünlüğü ilân edilmektedir. Bu hükümle
kanımızca şu üç şey yasaklanmaktadır:
4
a) Ülkenin bir parçası, yabancı bir
devlete verilemez. Yani devletin, ülkeyi
oluşturan toprakları terk etme, devretme
yetkisi yoktur. Açıkçası, Türkiye Devleti
ülkesini oluşturan bir toprak parçasını
başka bir devlete bırakamaz.
b) Devletin ülkesini oluşturan
toprakların da devletten ayrılma hakları
yoktur.
c) Ülke parçalanıp üzerinde birden
fazla devlet kurulamaz. Şüphesiz üniter
devlette de ülke birden fazla bölümlere
ayrılmıştır. Ancak bunlar basit idarî
bölümlerdir. Bunların basit idarî yetkileri
vardır. Ayrı bir egemenlikleri yoktur.
d) Bu ilke, ülkenin kendi içinde
parçalanmamakla birlikte bütünüyle başka
bir devletin ülkesi haline gelmesini de
yasaklamaktadır. Anayasamız işgale de,
iltihaka da kapalıdır. Türkiye Devleti işgal
edilmeyi kabul edemeyeceği gibi, kendisi
de bir başka devlete iltihak edemez.
e) Devletin ülkesiyle bölünmez
bütünlüğü federalizmi yasaklamaktadır. Bu
yasak mutlaktır. (1) Türkiye’de kendi
içinde bölünmek suretiyle federal devlet
kurulamaz. (2) Türkiye başka devletlerle
bir araya gelip bir federal devlet kuramaz.
(3) Türkiye bir federasyona katılamaz.
Avrupa Birliğinin gelişim seyri federal
devlet olma yolundadır. Eğer Avrupa
Birliği bir federal devlet niteliğine
bürünürse, kanımızca, Türkiye
Cumhuriyetinin bu federal devlete
katılmasına Anayasamızın
değiştirilemeyecek maddeleri arasında yer
alan 3’üncü maddesinde bulunan “ülkenin
bölünmez bütünlüğü” ilkesi engel teşkil
eder.
2. Milletin Bölünmez Bütünlüğü
“Millet” devletin üç unsurundan
biridir. Milleti, devletin ülkesi üzerinde
yaşayan ve devletin egemenliğine tâbi olan
insan topluluğu şeklinde tanımlayabiliriz.
Anayasamız 3’üncü maddesinde, “Türkiye
Devleti milletiyle bölünmez bir bütündür”
diyerek milletin bölünmez bütünlüğü ilân
edilmektedir. Buna göre, milleti teşkil eden
insanlar, aralarında din, dil, etnik grup vb.
bakımlardan ayrım yapılmaksızın aynı
egemenliğe tâbidir. Keza devlet
yönetimine katılmak bakımından milleti
oluşturan insanlar arasında bir ayrım
yapılamaz. Türkiye’de etnik gruplar, dilsel
topluluklar veya dinî cemaatler temelinde
egemenlik yetkilerinin kullanılmasında
farklılık yaratılamaz. Türkiye’de sadece
yer bakımından federalizm değil, etnik
gruplar, cemaatler veya toplumlar
temelinde federalizm, yani “korporatif
federalizm ” de kurulamaz.
Sonuç
Mustafa Kemal ATATÜRK Türk
Milleti’ni "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran
Türkiye Halkı'na Türk Milleti denir"
şeklinde açıklamaktadır. Türk Milleti
kavramını ırk seviyesinde anlamak ve
anlatmak yanlıştır. Bundan dolayıdır ki
Türkiye’de Türk-Kürt ayrımı yapılması söz
konusu bile değildir. Ayrım yapılacaksa
tek bir kesime yapılabilir ki bu kesim
ngiliz Mandasını savunanlarla aynı kefeye
konur ve Kürtçü olarak adlandırılır. Öyle
ki bu kesim Kürt Halkını şerefli Türk
tarihinden koparmaya çalışacak kadar
gaflet ve ihanet içerisindedirler.
5
Kendini Kürtlerin temsilcisi olarak
nitelendiren Kürtçüler, bağımsızlık
konusunda önlerindeki engelleri görerek
"bütünden parçaya" çözümü yerine
"parçadan bütüne" ulaşan bir çözüm
yöntemi denemeye çalışıyorlar. Ulusal
devlet ilkesi çok uluslu devlet anlayışına
olanak vermediği gibi böyle düzende
federatif yapıya da olanak yoktur. Federatif
sistemde federe devletler tarafından
kullanılan egemenlikler söz konusudur.
Tekil devlet sisteminde ise birden çok
egemenlik yoktur. Egemenlik ve devlet
kavramlarının ‘ulus’ kavramıyla
bütünleşmesi, devletin herhangi bir etnik
kökenden gelenlerle ya da herhangi bir
toplumsal sınıfla özdeşleştirilmesine
engeldir.
"Türkiye beni yanlış anlamasın.
Üniter devlete bir itirazım yok… Kürt-
Türk ayrımı da yapmıyorum. Bütün halk
toplulukları için geçerlidir…. Biz devlet
istemiyoruz… Üniter yapıyla sorunumuz
yok.” diyor terörist başı ama üniter devlet
hukukunu tanıdığınızda, konfederal
hukukun kendisi anlamsızlaşır.
Tunceli'de katıldığı bir panelde
önerilerini açıklayan ve, "Türk bayrağının
yanında Kürt bayrağı, Türk Meclisi'nin
yanında Kürt meclisi, Türkçe resmi dilin
yanında Kürtçe resmi dil olsun" diyen
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı
Osman Baydemir’in söylemleri de
konfederasyona doğru bir istemi
göstermektedir.
Kendini Kürt kökenli
vatandaşlarımızın temsilcisi olarak gören,
Kürt Halkı’nın çıkarları için mücadele
ettiğini öne süren PKK’nın -oysaki
gerçekte PKK’nın savunduğunu iddia ettiği
emekçi ve ezilen halkla hiçbir ilişkisi
yoktur- tasfiye süreci başlamıştır. Terör
örgütünün ve destekçilerinin Türkiye
Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde
kardeşçe yaşayan halkın huzurunu
bozmaktan, güvenliğini tehdit etmekten,
Büyük Türkiye’nin gelişmesine engel
teşkil etmekten başka hiçbir vasfı da
yoktur. Terörist başının tezleri, geliştirdiği
stratejiler, bölücü kesimdeki çözülmeleri
de beraberinde getiriyor. Terör
örgütünün ve mralı mahkûmunun bu son
direnişleri de yersiz ve boşunadır.
Kaynakça
1. BOOKCHIN Murray - 1999,
Kentsiz Kentleşme, Ayrıntı
Yayınları
2. BOOKCHIN Murray, Özgürlüğün
Ekolojisi
3. BOOKCHIN Murray, Kominalist
Karar Anı
4. BOOKCHIN Murray,
Konfederalizmin Anlamı 1990
5. Türk Anayasa Hukuku, Kemal
GÖZLER, Bursa, Ekin Kitabevi
Yayınları, 2000 s.115-119
6. UYGUN, Oktay-1996 Federal
Devlet, Temel lkeler, Kurumlar
ve Uygulama" talik Yayınları
7. Anayasa Mahkemesi 14 Temmuz
1993 tarih ve K.1993/1 sayılı
Halkın Emek Partisi’nin
kapatılmasına ilişkin kararı
8. mralı Görüşme Notları, mralı

More Related Content

Üniter Devlet İlkesi, Federal Devlet ve Demokratik Konfederalizm İbrahim TİPİ

  • 1. 1 Üniter Devlet lkesi, Federal Devlet Ve Demokratik Konfederalizm brahim T P * * Kırıkkale Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğrencisidir. Türkiye çok kritik bir süreçten geçiyor. Terörist başının çizgisini teorik bir açıklamaya, felsefik bir temele, politik bir anlayışa oturtma çabası her zamanki gibi devam ediyor. TBMM çatısı altında faaliyetlerine devam eden BDP ise mralı’nın sözcüsü konumunda. Demokratik Cumhuriyet, Demokratik Uygarlık, Demokratik Ekolojik Toplum Paradigması, Demokratik Komünalizm Demokratik Özerklik... Bu kavramların hiçbiri tatmin edici bulunmadı ve Kürt Sorunu için daha kapsayıcı daha evrensel bir ideolojik tanım aranmaya başlandı. Son zamanlarda terörist başının bulduğu bir kavram “Demokratik Konfederalizm”. Terörist başının son dönemlerde avukatları aracılığı gönderdiği mesajlarda üzerinde ağırlıklı olarak durduğu konu, Demokratik Konfederalizm’dir. Bu konunun üzerinde durulmasını, bunun kendisinin ulaştığı düşünsel zirve, Ortadoğu'da ve Kürt sorununda yaşanan temel sorunların çözüm anahtarı olduğunu, bundan dolayı önemli olduğunu ve Nevruz'da ilan edilmesini, kendisinin de bunun önderliği olarak açıklanmasını istemişti. Demokratik Konfederalizmi ilan edip kendisini bunun önderi ilan ediyor terörist başı. Peki, nedir bu Demokratik Konfederalizm? Demokrasi, tüm üye veya vatandaşların, organizasyon veya devlet politikasını şekillendirmede eşit hakka sahip olduğu bir yönetim biçimidir. Ortak çıkar ve ortak yapılan işlerde ortak bir irade ortaya çıkar. Bu ortak irade de demokratik içerikte, birinin diğeri üzerinde egemen olmadığı biçimde gerçekleşir ve Türkiye Kürt meselesine çözüm bulamazsa, büyük hatta orta devlet olma şansını kaybedecektir. Turgut ÖZAL, 1992
  • 2. 2 uygulamaya geçer. Bu ilişki biçimi konfederasyon biçiminde ifade edilir. Demokratik Konfederalizm düşüncesinin kaynağı ise toplumsal ekoloji hareketinin kurucusu Murray Bookchin’dir. Bookchin'e göre konfederalizm kavramı, ekolojik bilinç karakteri kazanarak, gerçek katılımcı demokrasinin sınırlarının özgürleştirilmiş bireylerin bilinçli katılımı ile gerçekleştirilen siyasal ve sosyal düzen şeklinde özetlenebilir. Belirtmek gerekir ki Bookchin, ulusa, ulus - devlete, milliyetçiliğe ve ulusal hareketlere karşıdır. Terörist başının kendi ifadelerine göre ise “Kürdistan Demokratik Konfederalizmi bir devlet sistemi değil, halkın devlet olmayan demokratik sistemidir. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere halkın tüm kesimlerinin kendi demokratik örgütlenmesini yarattığı, politikayı doğrudan ve özgür-eşit konfederasyon yurttaşlığı temelinde, yerelde kendi özgür yurttaşlık meclislerinde yaptığı bir sistemdir. Dolayısıyla öz güç ve öz yeterlilik ilkesine dayanır. Gücünü halktan alır ve ekonomi de dahil her alanda öz yeterliliğe ulaşmayı benimser. Kürdistan Demokratik Konfederalizm’i gücünü toplumsal tarihin derinliklerinden ve Mezopotamya'nın tarihten gelen zengin kültürel birikiminden alır. Klan sisteminden ve aşiret konfederasyonlarından günümüze kadar uygarlık tarihi boyunca devletçi toplum merkezileşmesine girmek istemeyen doğal toplumun demokratik komünal yapısına dayanır. Yakın tarih açısından, PKK' nın başta zindanlar ve dağlar olmak üzere bütün alanlarda otuz yılı aşkın süre binlerce şehit vererek yürüttüğü mücadele içinde yarattığı yurtsever halk gerçeğine, özgür yaşama ve demokratik örgüt birikim ve tecrübesine dayanır. Demokratik Konfederalizm tüm kültürel varlıkların tanınması, korunması ve kendini ifade özgürlüğünü esas alır. Bu temelde Kürt sorununun demokratik çözümünü, Kürt kimliğinin her düzeyde kabulünü, Kürt dilinin ve kültürünün geliştirilmesini sağlamayı temel görev bilir." Terörist başı bunları söylerken Kürdistan Demokratik Konfederasyonu’ nun ilkelerini de belirtiyor. Bu ilkelere bakılırsa; ulus-devlet sisteminin toplumsal gelişmenin, demokrasi ve özgürlüklerin önünde en ciddi engel olduğunu, bu engelin ulus-devlete göre gelişen küresellik değil, tamamen halka dayanan ve gücünü tabandan alan Demokratik Konfederatif sistemle ortadan kaldırılabilineceği söylüyor. Ayrıca bu sistemin toplumsal temelde etnik, dini ve sınıfsal farklılıkları gözeten bir sistem olduğunu da ekliyor. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ulus- millet anlayışı hedef nokta olarak görülüyor. Üniter Devlet lkesi Devlet, ülke, millet ve egemenlik unsurlarından oluştuğuna göre, üniter devlette, tek ülke, tek millet ve tek egemenlik vardır. Diğer bir ifadeyle üniter devlet, tek bir ülke üzerinde, tek bir milletin, tek bir egemenliğe tâbi olmasıdır. Bu nedenle, üniter devlette, devleti oluşturan unsurlar bölünmez bir bütündür. Şöyle ki: a) Üniter devlette, devletin ülkesi bölünmez bir bütündür. Şüphesiz ki, üniter devletin ülkesi de “il” ve “ilçe” gibi idarî bölümlere ayrılabilir. Ancak bunlar, basit idarî bölümlemelerdir. Bunların sadece idarî yetkileri vardır. Yasama ve yargı
  • 3. 3 yetkileri yoktur. Bunların hepsi aynı egemenliğe tâbidir. Bunların hepsinde aynı anayasa ve aynı kanunlar, kısacası aynı hukuk uygulanır. b) Diğer yandan üniter devlette, millet unsuru da bölünmez bir bütündür. Milleti teşkil eden insanların millet unsurunu oluşturmalarında din, dil, etnik grup vb. bakımlardan ayrım yapılamaz. Üniter devlette “toplum”lar veya “cemaatler” temelinde egemenlik yetkilerinin kullanılmasında farklılık yaratılamaz. Üniter devlet sadece yer bakımından federalizme değil, cemaatler bakımından federalizmi yani “korporatif federalizm”i de reddeder. (Korporatif Federalizm örn. 1974 öncesi Kıbrıs) c) Nihayet üniter devlette egemenlik de tektir ve bölünmez bir bütündür. Tek olan egemenliğin sahası bütün ülkedir. Bu egemenliğe tâbi olan da bütün millettir. Egemenliğin kaynağı bakımından da ayrım yapılamaz. Anayasa hukukunun genel teorisinde, yapısına göre devlet şekilleri, “üniter (tek) devlet ” ve “karma devlet” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Karma devletler de kendi içinde konfederal devlet ve federal devlet olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Günümüzde konfederal devletlerin ortadan kalkmasıyla ortada sadece karma devlet olarak federal devletler kalmıştır. Federal Devlet - Üniter Devlet Federal devlet, federe devletlerden (eyaletlerden) oluşmuş bir devlettir. Federalizm, federal devlet ile federe devletlerarasında anayasayla güvence altına alınmış yerel düzeyde bir iktidar paylaşımı olarak tanımlanmaktadır. Federal devlet sisteminde, federal devlet ve federe devletler olmak üzere iki tür devlet vardır. Federe devletler de haliyle birden fazladır. Üniter devlet sisteminde ise tek devlet vardır. Federal devlet sisteminde, gerek federal devletin, gerekse federe devletlerden her birinin kendine has bir anayasası ve hukuk düzeni vardır. Üniter devlette ise tek anayasa, tek hukuk düzeni vardır. Federal devlet sisteminde gerek federal devletin, gerekse federe devletlerden her birinin, kendine has bir yasama, yürütme ve yargı organları vardır. Üniter devlette ise devleti oluşturan birimlerin (bölge, il, vs.) sadece idarî organları vardır. Federal devlet sisteminde federe devletler kendi içişlerinde bağımsızdırlar. Üniter devlette ise devleti oluşturan birimlerin içişlerinde bağımsızlığı diye bir şey söz konusu değildir. Böyle bir sistemde devlet iktidarı, federal devlet ile federe devletler arasında federal anayasa ile paylaştırılmıştır. Türkiye Devletinin Üniter Niteliği Anayasamızın 3’üncü maddesine göre, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür”. Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olması onun “üniter devlet ” olması demektir. Dolayısıyla Türkiye’de federal devlet şeklinin kurulması Anayasaya aykırı olur. 1. Ülkenin Bölünmez Bütünlüğü “Ülke” devletin üç unsurundan biridir. “Ülke, bir insan topluluğunun üzerinde yerleşmiş olduğu üç boyutlu maddî çevre” olarak tanımlanmaktadır. Anayasamızın 3’üncü maddesinde, “Türkiye Devleti, ülkesi... ile bölünmez bir bütündür” denilerek ülkenin bölünmez bütünlüğü ilân edilmektedir. Bu hükümle kanımızca şu üç şey yasaklanmaktadır:
  • 4. 4 a) Ülkenin bir parçası, yabancı bir devlete verilemez. Yani devletin, ülkeyi oluşturan toprakları terk etme, devretme yetkisi yoktur. Açıkçası, Türkiye Devleti ülkesini oluşturan bir toprak parçasını başka bir devlete bırakamaz. b) Devletin ülkesini oluşturan toprakların da devletten ayrılma hakları yoktur. c) Ülke parçalanıp üzerinde birden fazla devlet kurulamaz. Şüphesiz üniter devlette de ülke birden fazla bölümlere ayrılmıştır. Ancak bunlar basit idarî bölümlerdir. Bunların basit idarî yetkileri vardır. Ayrı bir egemenlikleri yoktur. d) Bu ilke, ülkenin kendi içinde parçalanmamakla birlikte bütünüyle başka bir devletin ülkesi haline gelmesini de yasaklamaktadır. Anayasamız işgale de, iltihaka da kapalıdır. Türkiye Devleti işgal edilmeyi kabul edemeyeceği gibi, kendisi de bir başka devlete iltihak edemez. e) Devletin ülkesiyle bölünmez bütünlüğü federalizmi yasaklamaktadır. Bu yasak mutlaktır. (1) Türkiye’de kendi içinde bölünmek suretiyle federal devlet kurulamaz. (2) Türkiye başka devletlerle bir araya gelip bir federal devlet kuramaz. (3) Türkiye bir federasyona katılamaz. Avrupa Birliğinin gelişim seyri federal devlet olma yolundadır. Eğer Avrupa Birliği bir federal devlet niteliğine bürünürse, kanımızca, Türkiye Cumhuriyetinin bu federal devlete katılmasına Anayasamızın değiştirilemeyecek maddeleri arasında yer alan 3’üncü maddesinde bulunan “ülkenin bölünmez bütünlüğü” ilkesi engel teşkil eder. 2. Milletin Bölünmez Bütünlüğü “Millet” devletin üç unsurundan biridir. Milleti, devletin ülkesi üzerinde yaşayan ve devletin egemenliğine tâbi olan insan topluluğu şeklinde tanımlayabiliriz. Anayasamız 3’üncü maddesinde, “Türkiye Devleti milletiyle bölünmez bir bütündür” diyerek milletin bölünmez bütünlüğü ilân edilmektedir. Buna göre, milleti teşkil eden insanlar, aralarında din, dil, etnik grup vb. bakımlardan ayrım yapılmaksızın aynı egemenliğe tâbidir. Keza devlet yönetimine katılmak bakımından milleti oluşturan insanlar arasında bir ayrım yapılamaz. Türkiye’de etnik gruplar, dilsel topluluklar veya dinî cemaatler temelinde egemenlik yetkilerinin kullanılmasında farklılık yaratılamaz. Türkiye’de sadece yer bakımından federalizm değil, etnik gruplar, cemaatler veya toplumlar temelinde federalizm, yani “korporatif federalizm ” de kurulamaz. Sonuç Mustafa Kemal ATATÜRK Türk Milleti’ni "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye Halkı'na Türk Milleti denir" şeklinde açıklamaktadır. Türk Milleti kavramını ırk seviyesinde anlamak ve anlatmak yanlıştır. Bundan dolayıdır ki Türkiye’de Türk-Kürt ayrımı yapılması söz konusu bile değildir. Ayrım yapılacaksa tek bir kesime yapılabilir ki bu kesim ngiliz Mandasını savunanlarla aynı kefeye konur ve Kürtçü olarak adlandırılır. Öyle ki bu kesim Kürt Halkını şerefli Türk tarihinden koparmaya çalışacak kadar gaflet ve ihanet içerisindedirler.
  • 5. 5 Kendini Kürtlerin temsilcisi olarak nitelendiren Kürtçüler, bağımsızlık konusunda önlerindeki engelleri görerek "bütünden parçaya" çözümü yerine "parçadan bütüne" ulaşan bir çözüm yöntemi denemeye çalışıyorlar. Ulusal devlet ilkesi çok uluslu devlet anlayışına olanak vermediği gibi böyle düzende federatif yapıya da olanak yoktur. Federatif sistemde federe devletler tarafından kullanılan egemenlikler söz konusudur. Tekil devlet sisteminde ise birden çok egemenlik yoktur. Egemenlik ve devlet kavramlarının ‘ulus’ kavramıyla bütünleşmesi, devletin herhangi bir etnik kökenden gelenlerle ya da herhangi bir toplumsal sınıfla özdeşleştirilmesine engeldir. "Türkiye beni yanlış anlamasın. Üniter devlete bir itirazım yok… Kürt- Türk ayrımı da yapmıyorum. Bütün halk toplulukları için geçerlidir…. Biz devlet istemiyoruz… Üniter yapıyla sorunumuz yok.” diyor terörist başı ama üniter devlet hukukunu tanıdığınızda, konfederal hukukun kendisi anlamsızlaşır. Tunceli'de katıldığı bir panelde önerilerini açıklayan ve, "Türk bayrağının yanında Kürt bayrağı, Türk Meclisi'nin yanında Kürt meclisi, Türkçe resmi dilin yanında Kürtçe resmi dil olsun" diyen Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in söylemleri de konfederasyona doğru bir istemi göstermektedir. Kendini Kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi olarak gören, Kürt Halkı’nın çıkarları için mücadele ettiğini öne süren PKK’nın -oysaki gerçekte PKK’nın savunduğunu iddia ettiği emekçi ve ezilen halkla hiçbir ilişkisi yoktur- tasfiye süreci başlamıştır. Terör örgütünün ve destekçilerinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde kardeşçe yaşayan halkın huzurunu bozmaktan, güvenliğini tehdit etmekten, Büyük Türkiye’nin gelişmesine engel teşkil etmekten başka hiçbir vasfı da yoktur. Terörist başının tezleri, geliştirdiği stratejiler, bölücü kesimdeki çözülmeleri de beraberinde getiriyor. Terör örgütünün ve mralı mahkûmunun bu son direnişleri de yersiz ve boşunadır. Kaynakça 1. BOOKCHIN Murray - 1999, Kentsiz Kentleşme, Ayrıntı Yayınları 2. BOOKCHIN Murray, Özgürlüğün Ekolojisi 3. BOOKCHIN Murray, Kominalist Karar Anı 4. BOOKCHIN Murray, Konfederalizmin Anlamı 1990 5. Türk Anayasa Hukuku, Kemal GÖZLER, Bursa, Ekin Kitabevi Yayınları, 2000 s.115-119 6. UYGUN, Oktay-1996 Federal Devlet, Temel lkeler, Kurumlar ve Uygulama" talik Yayınları 7. Anayasa Mahkemesi 14 Temmuz 1993 tarih ve K.1993/1 sayılı Halkın Emek Partisi’nin kapatılmasına ilişkin kararı 8. mralı Görüşme Notları, mralı