ºÝºÝߣ

ºÝºÝߣShare a Scribd company logo
Allah için onun kuvvet ve kudretiyle bu mektubu yazmaya niyet ettim. Eşi benzeri olmayan,
hayret verici alemler yaratan, yarattıklarına yardımda bulunan ancak Cenab-ı Haktır. Amelsiz
sözden ve Cenab-ı Bari'nin sevmediği her şeyden istiğfar eder ve Hakk'ın yardım ve
kuvvetiyle yarattıklarının şerrinden ona sığınırım. Allah'ın izni, Bismillah esrarının sırrı ile
başlayıp inayet-i Bari, elhamdülillah nurunun anahtarı ile sözü açtık. İlim, hilm, silm madeni,
Hak aynası, nübüvvet güneşi, velayet bedri, Rahmet-i İlahi'nin anahtarı, celalet kutbu, risalet
güneşi, kulları Allah'a yönelten, nebilerin ve rasüllerin imamı, velilerin ve ariflerin ruhu,
feyzullah deryası, ümmetlerin güneşi, karanlıkların bedri, lisan-ül-kıdemin tercümanı, esrar-ı
ilahiyenin madeni, imanın alemi, deliller sahibi, Allah nurlarının hazinesi olan Habib-i Ekrem
Muhammed Mustafa (S.A.V.) Hazretleri'ne, hidayet yıldızları, iktida güneşleri olup hidayet
yolunda sebat eden al ve ashabına kendilerine tabi olanların Allah yoluna yöneldikleri Kamil
varisleri üzerine tehiyyat ve selamın ekmeli ile kelam kapısına girdik. Bundan sonra tehiyyat,
selam ve Allah'ın rahmeti devam ile sizin üzerinize olsun.
Ve ba'du; bu miskin ve zelil kul Es-Seyyid İsmet Garibullah'tan, sevgili, soylu, yalnızca
akıllılara nazar kılan, Allah için kardeşimiz, muhlisimiz, hak yolunda yoldaşımız, irfan nuru,
ehlullah indinin makbulü, halim, selim, rahim, Allah'a suluk edenlerin çerağı. Ali Sırrı
Efendi'ye. Cenab-ı Hak kendisini, kendisinden başka şeylerden temizleyip taatiyle
rızıklandırsın. Sevgisini, sevdiklerinin sevgisini, sevgisine kavuşturacak amellerin sevgisini
hepimize müyesser eylesin. Allahım sen affedicisin, affetmeyi seversin bizi affet. Sana
yönelmek, senden gayrıdan yüz çevirmek sebebiyle üzerimize emniyet inzal buyur. Bu hal
üzere ömrümüzü tamamlamayı nasib et. Kalbimi Allah'a müteveccih iken size müştak ve
afiyet haberlerinizi özlemle beklerken bulduğumda, o anda Allah sevgisi ile dolu olan gönlüm
cemalinizin ayrılığının verdiği elem ile taşmaya başladı. Bugün Cenab-ı Hakkın rahmet eseri
olarak ve onun inayetiyle mektubunuz ortaya çıkıp içindekileri ilmullah ile anladığımızda son
derece memnun ve mesrur olduk. Sıhhat ve afiyette olduğunuzdan Cenab-ı Hakkın izzet ve
azemetine şükrederek kemal-i huşu ve hudu ile zat-ı kibriyasına teveccüh etmekle sizin
istikamet, etemm-i fena ve beka-billahda bulunmanız, ömrünüzün uzunluğu, bütün
muratlarınızın kudret-i ilahi ile husulü için duada bulundum. Dua etmek bizim için müşkildir.
Her hal ve işimizde "Hasbiyallah (Allah bana kafidir.)" her nimet ve şiddet karşısında
"Elhamdülillah (Hamd Allah'a mahsusdur), Lahavle vela kuvvete illa billah (Havl-ü kuvvet
ancak Allahındır), Tevekkeltü alallah (Allah'a tevekkül ettim), İ'tesamtü bihablillah (Allahın
ipine sarıldım), Fevvadtü emri ilallah (İşimi Allah'a ısmarladım), Vema tevfiki illa billah
(Muvaffakıyetim ancak Allah iledir), Ve ma nasrun illa min ındillah (Yardım ancak Allah
katındandır)" dememiz lazımdır. Hepimiz Cenab-ı Hakkın lutfu sayesinde sıhhat ve afiyet
üzereyiz. Hatm-i hacegan-ı ehlullaha devam etmenizden dolayı son derece mesruruz ve bütün
ihvanımızla Allah'a vasıl olmanız için duada bulunuyoruz.
Bu risaleyi özel olarak sizin için, ammeten de bütün ihvanımız için yazmış bulunuyorum.
Sebebi şu ki ben miskin ilallah kalbimde size karşı müthiş bir iştiyakın ortaya çıktığını
anladım. Kalbim ise kerem-i ilahi sayesinde zat-ı Malik-i Müluk-a ve sulukün nihayetine
tenbih olunmuÅŸtur.
Evvela güzelce şunu biliniz ki ben ihtar ve sevgi yolu ile Hz. Ebubekirin ve ihvanın
hizmetçisiyim. Hayırlı ihvanımıza hizmetim, şeyhimiz, Cenab-ı Hakkın dininde mürşid, sırlar
ve nurlar hazinesinin kapısı, şeyhlerin şeyhi, hayırlıların hayırlısı, evliyaullahın gavsı,
Beledullah'ta medfun Es-Seyyid Eş-Şeyh Abdullah (Allahın rahmeti üzerine olsun ve Cenab-ı
Rabbü'l Alemin yüksek sırrıyla bizi takdis etsin) Hz.lerinin emri gereğidir. Allahın zikrine
devam edip onun taatinde bulununuz. Resulullah Efendimiz'in nehyettiÄŸi fena bidatlardan
sakınınız. Tarikate mensub olsalar dahi bidat ehlinden uzak kalınız. Allah-ü Teala'nın
emrettiği şekilde halis niyet ile dosdoğru olunuz. Zatı ilahiyesine misliyeti yok etmek,
Allah'tan gayriyi, Allah'ın sıfatlarını mülahazayı ve varlığı terketmek, bu yolda gayret
sarfetmek suretiyle zatullaha rucu ediniz. Allah'ın emanında müflis olunuz. Bütün
günahlardan sakınınız. Allah'ın ipine sarılınız. Her an ve her vakitte Ehlullahın büyüklerinden
olan sadatımızdan medet talep ediniz. Kitap, sünnet ve Rasulullah'ın ümmeti icma'ıyla amel
ediniz. Allah'a i'tisam ederek dünyada kendinizi garib addediniz. Kalblerinizi, sırlarınızı
Allah'ın zatından gayrısından temizleyiniz. Kendinizi beşikte iken kabir ehlinden sayınız.
Nitekim Efendimiz Neciyyullah (En şerefli salat ve selam onun ve mükemmelen ona varis
olanların üzerine olsun)
" Ölmeden evvel ölünüz." buyurmuştur.
Bu sözün sırrını iyice anlamaya çalışınız. Yine Efendimiz aleyhissalatü ve's selam
" Kim Allah'a kavuşmayı severse, Allah da ona kavuşmayı sever." buyurmuşlar.
Cenab-ı Hak da Kur'an-ı Kerim'de "Sen öleceksin, onlar da ölecekler."
buyurmaktadır.Ehlullahın ekmelinden olmak itibarıyla sözü huccet sayılan İbrahim Hakkı
Erzurumi Hz.leri de
" Kimin kalbinde Allah varsa iki cihanda yardımcısı Allah'tır. Kimin kalbinde de Allah'tan
gayrısı var ise iki cihanda hasmı Allah'tır." demiştir.
Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Ce nab-ı Hakk'ın:
" Allah-ü Teala bir kişinin içinde iki kalp kılmamıştır", " Allah'a (Allahın zatına) koşunuz" ve
" Topluca salamete girin" ayet-i kerimeleri Allah'a kavuÅŸmak isteyenlere kesin birer delildir.
Allah'a kulluk ve ibadet vecibelerimizi yerine getirebilmek için gayret sarf etmemiz gerekir.
Çünkü bütün evliyaullah indinde tevfik çalışmayla birlikte mümkündür. Çalışma tevekküle
mani değildir. Bilakis hükmü ilahiye koşup onu yerine getirmektir. Dar (Elem ve mazarrat
verici şeyler yaratan), Nafi' (Hidayet yaratan, istediği kulunu hayırlı ve karlı yollara muvaffak
kılan, muradına erdiren) ancak Cenab-ı Haktır. Kim Hakka tevekkül edip teslim olursa o
Hakk'ın yardımını talep etmekle muvaffakiyete erişmeye çalışır.
" Allah kişiye ancak gücünün yeteceği kadar yükler. Kazandığı iyilik lehine, ettiği kötülük
aleyhinedir."
ayet-i celilesinin mealini anlayıp Cebriye ve Kaderiye'den ictinab ediniz. Çünkü sapık
fırkalardan olan bu iki fırka Cenab-ı Hakkı bilmekten uzaktır. Eğer siz Allah'ın yolunda salik
iseniz Allah'tan gayrısından yüz çevirmeniz gerekir. Allah'tan gayrısından yüz çevirmek
demek kalbinizi kevni alakalardan ve cismani teşebbühten uzak bulundurmak demektir.
Bunun manası daha açık bir tabirle bedenlerinizle dünyada bulunmanız, kalblerinizle ahirette
bulunmanızdır. Böyle bir hal kalbi Allah'tan başkasından temizlemekle hasıl olur. Cenab-ı
Peygamber (s.a.v.)
" Allah'ın zikri hariç dünya ve içindekilerin hepsi melundur." buyurmuştur.
Bütün ehlullah indinde zikirden maksat Allah'a teveccüh edip zat-ı ilahiyi benzersiz olarak ve
aslına varılamayacak şekilde mülahaza ederek kalbi bütün masivallahtan temizlemektir.
" Öyle kimseler vardır ki ne bir ticaret ne de alış veriş onları Allah'ın zikrinden alıkoymaz."
ayet-i kerimesinin işaret ettiği kimselerden oluncaya dek çalışınız.
Allah-ü Teala yolunuzu açıncaya kadar suluke devam ediniz. Eğer siz bu sonsuz saltanatı
isterseniz Allah'ın emrini dinleyiniz. Ehl-i zikri sorup onlara danışınız. "Emrolunduğun gibi
dosdoğru ol" emr-i ilahisinin remzini anlayanız. "Lillah","Meallah", "İlallah" seyirlerini
gerçekleştiriniz. Şunu da bilmeniz lazımdır ki Allah'a vusl ancak edeble mümkündür.
Ehlullahın usulü son derece gayret ve ciddiyetle çalışma ve bunu tamamlayan tevfikdir. Bu
sayede onlar fazl-ı ilahiye mazhar olurlar. Allah'a vusul ancak Hz. Peygamber'e uymakla
mümkündür. Cenab-ı Hak "Vesile arayınız" buyurmuştur. Yine Cenab-ı Hak "Gir kullarım
arasına, gir cennetime" buyurmaktadır. Bunun için Allah'ın iradesi doğrultusunda istikamette
bulununuz.
Hz. Peygamberden kendisine intikal eden yed-i sahihle bilinen bir mürşid lazımdır. Böyle bir
mürşid mürşid-i kamildir ki onun eli yedullah menzilindedir. Saliklerin kalblerini
masivallahtan temizler. Ahlak-ı ilahi ile ahlaklanmışdır. Seyr-i ilallaha vasıl, seyr-i fillaha
naildir. Eğer seyr-i anillah'ta, özellikle seyr-i billah'ta ise böyle bir mürşidi kamil Allah'ın
dinine irşad eden mürşidlerin en yükseğidir. Bunun alameti, Allah tarafından bazı saliklerin
kalbinde salat-ı zikir ve fikir ve ilahi cezbelerden bir çezbe ile bilinir. Veliyyullah olana şahid
ve meşhudda gaybet ve şuhud alemleri zahir olur. Nakıs mürşid ise ehlullah indinde telvin ve
ahlakıyla bilinir. İnsan-ı kamil Allah'tan haberdar olan alimler indinde temkin ile bilinir.
İnsan-ı ekmel de seyr-i anillah makamında olup kendisinden sonra telvinde olur. Bu ise taraf-ı
ilahiden mürşittir. Nitekim hadis-i kudside
" Benim kubbelerim altında öyle velilerim vardır ki onları benden başka kimse bilmez."
buyrulmuÅŸtur.
Salik-i ilahi bunları irfan nuru ve yakin sırrı ile bilir. Kamillerin ekmelinden olanın makamı
ise "seyr-i billahtır." Başkalarına numune-i imtisal olmak için edeble yer içer. Allah'ın
kullarına faydalı olmak gayesiyle edep üzere çarşılarda yürür. Bunun hali "O her an bir
tasarrufta bulunmaktadır" olup, kemali ancak nur-ı ilahi, halvet ve celvette şühud ve meşhud
ile bilinir. Bu makamda olanlar tevfik-ı ilahi sayesinde ilm-i irfan ile bilip, nur-u vicdan ile
anlarlar. Onlar güçlü hükümdarın katında, razı olunan yerde, Hakkın mükemmel nimetleri
içerisindedirler.
Güneşin bulut ve perde arkasında bulunması bilinmesine engel teşkil etmez. İnsaf sahibi bir
kalp Allah'ın birliğine şehadet eder, Münkirler ise devamlı Allah'ın gazabındadırlar. İnsaf
ehlinin alameti sevgilerinin gafiller hariç iki cihanda ortaya çıkmasıdır. "Onları Allah'ı sever
gibi severler. Müminlerin Allah'ı sevmeleri ise daha şiddetlidir." Huzurundaki bütün
ziyaretçilere nurları sebebiyle Cenab-ı Hakkın mülahazası zahir olur. Allah'tan gafil
olmadıkça meclisindekiler sözlerini dikkatle dinlerler. Ziyaretçileri iradeleri elinde olmadan
bütün hal ve tavırlarını kayıt altına alırlar ve feyz-i ilahi sayesinde ızdırapları defolunur.
Bu zatlar Allah'ın iradesi ile şeriatte, tarikatte ve sünnet-i seniyyede berdevamdırlar.
Kendilerine bahşedilen nur-u ilahi firaseti sayesinde insanların kalplerine nüfuz ederek içinde
bulunanları anlarlar.
Mürşid-i nakıs da mürşid-i kamil gibidir. Çünkü onun eli mürşid-i kamilin eli mesabesindedir.
Şu kadar ki rabıta-i şerife şeyhi olan kamil-i billah ile gerçekleşir. Mürşid-i kamilin rabıtası
feyz-i ilahi sayesinde mübtedilerde gaybubet meydana getirir. Eğer gaybet ve fena hali
birdenbire veya bir tesir dolayısıyla ortaya çıkacak olursa bir veliyy-i kamil için bundan başka
bir delil ve şahit olamaz. Böyle bir veliyy-i kamilin büyüklüğü şudur ki yerler, gökler, alemler
ind-i ilahideki hürmetleri sebebiyle ayakta durur.
Nakıs taliptir. Kamil velidir. Ekmel ise ehlullahın en yücesidir. Ekmel-i kamilin yani seyr-i
billah makamında bulunanın vücudu iki cihan için rahmettir. Bunun azametini Allah'tan başka
kimse bilmez. Ehl-i sülük arasındaki kemalatın farkı damlanın okyanusa nisbetle olan farkı
gibidir.
Şunu biliniz ki bu devlete ancak evliyanın talimi sebebiyle ve ehlullahın gönlü tarafından
kabul olunmakla erişilebilir. Çünkü feyz-i akdes-i mukaddes ehlullahın kalplerinden teveccüh
ve aksetme yoluyla taliplerin kalplerine bilanüzül nüzül eder. Bu aksetme Cenab-ı Hakkın
keremi sebebiyle müridin kalbinde tesirde bulunma ve onu manevi rengi ile boyama şeklinde
meydana gelir. Nitekim Efendimiz (s.a.v) " Gönlüme akıtılan her şeyi Ebubekir'in (r.a)
gönlüne akıttım." buyurmuştur.
Salikte gaybet ve bahr-i ilahinin enginliklerinde garkolma meydana geldiÄŸi gibi fena ve
fenaü'l fena fillah dahi zuhur eder. Bu hal ise kabul ve Allah'a vusul demektir. Hal ve ahval
demekle kasdolunan ise ancak Allah-ü Tealanın zatıdır.
Evliyalığın başlangıcı fena fi'ş şeyh olmaktan ibarettir. Böyle bir fena ise fena fi'r rasul ve
fena fillahın mukaddimesidir. Her kim istiğrak ve istihlaktan sonra fena fillah makamına
ulaşırsa Allah'a ulaşmıştır. Böyle bir kimseye ehlullah denir. Çünkü gerçekten fena bulan bir
kişi Cenab-ı Hakkın koruması ile ebedi olarak beşeri vasıflara döndürülmez. Böyle bir makam
sahibi "Allah-ü Teala'nın zatından başka her şey helak olucudur" esrarını yalnız ilimle değil
belki şühud ve meşhud meallah haliyle bilir. Kemal-i fenanın sonunda ise "beka billah"
makamı ile şereflenip Allah'a ulaşan ve onu bilenlerden olur ve nur-ı ilahinin zuhuru
şiddetinden ortağı ve benzeri olmayan zat-ı ecel tecelli eder. Bu makamda kişi baki billah
olmakla kutb-ı evliyaullahtır. Bu makamdan sonras salik kulları irşad için seyr-i anillah
makamında nüzul eder. Bu da Rasulullah'a (S.A.V) uymakla "Kemalat-ı Nübüvvet" ten hasıl
olan esrardan alınan paydır. Ancak böyle bir makam rütbe yönüyle değil seyir yönüyledir. Ey
Allah için olan kardeşlerimiz iyice biliniz ki böyle bir zat kutb-ı aktaptır ve ehlullahın
ekmelindendir.
Bundan sonra "seyr-i billah" makamı ile şereflenirler. Ki bu seyr-i billah cihetinden "Kemalat-
ı Risalet"'te hasıl olan esrardan olup sahibine rabbi, tecellilerin nuru üzerinde bir nur ve esrar-ı
zatullahın sırrı ile tecelli eder. Bu mertebeye ulaşanlar "gavsü'l-halaik", "şemsü'l hakaik" ve
"kutbü'l-irşad" dır. Bu manevi devletin edeplerini tahsil ancak Cenab-ı Hakk'ın fazlı ve
keremi sayesinde mümkündür. "Bu, Allah'ın kullarından dilediğine verdiği lutfudur." Ki o
kullar ehlullahtır. Şunu da bil ki Cenab-ı Bari "Bu gün size dininizi ikmal ettim, üzerinize
olan nimetimi tamamladım" buyurmuştur. Cenab-ı Hakk'a yaklaşmak ancak tevfikat-ı
sübhaniye sayesinde mümkün olur. Her gayret sonrası tevfike mazhariyet ancak fazl-ı ilahi ile
müyesser olur. Bu malum olunca kemal ile Allah'a ulaşabilmemiz için durmadan çalışmamız,
gayret sarfetmemiz ve edepleri gözetmemiz gerekir. Bildiğiniz gibi mürşid billaha kemali
inkıyad ile teslim olmak lazımdır. Çünkü kemal-i ihlas ile mürşidin kalbine giren Allah'ın
deryasına dalmış gibi olup emniyete kavuşmuştur. Bunun için ehlullah'ın kalplerine rabıta-i
muhabbette bulununuz. Topluca bir marifet hasıl olduğu zaman kalbi zikre teşvik etmek ve
kemal sıfatıyla muttasıf olan Allah-ı Azimuşşani "İsm-i Celal"i ile zikretmek lazımdır. Ta ki
kalpte fena illallah ve fena fillah olsun. Mihrab-ı ruhaniden zikr-i sultanı zuhur edince huzur-ı
ilahide dur. Böyle bir hal bazı saliklerde letaifleri ikmalden sonra ortaya çıkar. Bundan sonra
"La ilahe illallah" kelime-i tayyibesini tek sayıda durarak haps-i nefes yoluyla, Efendimiz
Aleyhisselamdan varid olduÄŸu ÅŸekilde, bilinen sekiz ÅŸart ile zikretmelisiniz ki bu zikir nefy-i
siva ve isbat-ı zatullah yoluyla "La maksude illallah" (Allah'tan başka maksut yoktur)
mülahazasıyla olmalıdır. Seyr-i fillah mertebesinde ise "La mevcude illallah" (Allah'tan başka
mevcut yoktur) kelimesini mülahaza etmeniz gerekir. Fena fillah nuruyla huzur bulduğunuzda
bu kelimenin mulahazasına hacet yoktur. Şu halde siz bulunduğunuz hal ve mertebede durup
zat-ı İlahinin tasarrufunu belirleyiniz. Bu sebepten Efendimiz aleyhissalatü vesselam
"Tefekkür gibi ibadet yoktur" buyurmuştur. Ma'budu zikretmekten murad kalbin Allah'a
yönelmesidir. Seyr-i masivallah ve evliyaullah'a bir lutuf olan istihlak fillah mertebesinde
gaybet zuhur edince rabıta ile meşgul olma. Allah ile meşgul ol. Bu mertebede aded ile
zikretmeye de gerek yoktur.
Allah'a vasıl olana dek bulunduğun halde durmalısın. Fena meydana geldiğinde Allah-ü
Tealayı murakebe ve lisanen günde beşbin kere kelime-i tevhid zikriyle meşgul olmak gerekir
ki fena tam olarak gerçekleşsin. Seyr-i billah makamının tamamında bu şekilde meşgul
olunur. Adab-ı ehlullahı anlayınız! Maiyyet sırları ve akrabiyyet nurları zahir olunca lutf-u
ilahi sayesinde Hakikat-i Muhammediyye'ye ulaşıncaya değin takatiniz miktarınca zikredip
beş bin defa zikretmek sizin üzerinize farz değildir. Nafileler ve Kur'an-ı Kerim tilavetiyle de
meşgul olmak lazımdır. İhlas ve Hz. Zatullah'a teveccüh üzerinize borçtur. Kim bu şekilde
hareket ederse fazl-ı ilahi ile Allah yoluna ihda olunmuştur.
Size, yeryüzünde Allah'ın gölgesi, alemlerin sultanı, Müslümanların imamı, Allah'ın
kullarının nuru olan Sultanımıza; evladıyla beraber tevfike mazhar olması, salahı, felahı,
ömrünün uzunluğu; keza Allah'ın gölgesinin gölgeleri olan emirleri ve vezirleri için de daima
duada bulunmanızı tavsiye ederim. Allahü Tealadan, Allah'ın düşmanları olan kafirler üzerine
bunlara nusret nasib etmesini isteyiniz. Kudret-i Vehhab ve Lutfu İlahi sayesinde mürasele ve
kitabet burada son buldu. Bunu kısa tuttuk. Allah rızası için benim kusuruma bakmayınız. Siz
Allah yolunda refikimizsiniz. Allah için olan sevginizden dolayı bu mektubu acele olarak
yazdım. Sizin için Cenab-ı Hak'tan tevfik-i tam ile muvaffak olmanızı taleb ederim. Sizden de
bu miskin için sünnet-i seniyyeye uygunluğum, Allah'a mülaki olduğum halde hayatımı sona
erdirme hususunda dualarınızı rica ederim.
Cenab-ı Hak'kın selamı rahmeti Allah'a vasıl oluncaya kadar devam üzere siz ve yanınızda
bulunanlara olsun.

More Related Content

Ali Sırrı Efendiye mektup

  • 1. Allah için onun kuvvet ve kudretiyle bu mektubu yazmaya niyet ettim. EÅŸi benzeri olmayan, hayret verici alemler yaratan, yarattıklarına yardımda bulunan ancak Cenab-ı Haktır. Amelsiz sözden ve Cenab-ı Bari'nin sevmediÄŸi her ÅŸeyden istiÄŸfar eder ve Hakk'ın yardım ve kuvvetiyle yarattıklarının ÅŸerrinden ona sığınırım. Allah'ın izni, Bismillah esrarının sırrı ile baÅŸlayıp inayet-i Bari, elhamdülillah nurunun anahtarı ile sözü açtık. Ä°lim, hilm, silm madeni, Hak aynası, nübüvvet güneÅŸi, velayet bedri, Rahmet-i Ä°lahi'nin anahtarı, celalet kutbu, risalet güneÅŸi, kulları Allah'a yönelten, nebilerin ve rasüllerin imamı, velilerin ve ariflerin ruhu, feyzullah deryası, ümmetlerin güneÅŸi, karanlıkların bedri, lisan-ül-kıdemin tercümanı, esrar-ı ilahiyenin madeni, imanın alemi, deliller sahibi, Allah nurlarının hazinesi olan Habib-i Ekrem Muhammed Mustafa (S.A.V.) Hazretleri'ne, hidayet yıldızları, iktida güneÅŸleri olup hidayet yolunda sebat eden al ve ashabına kendilerine tabi olanların Allah yoluna yöneldikleri Kamil varisleri üzerine tehiyyat ve selamın ekmeli ile kelam kapısına girdik. Bundan sonra tehiyyat, selam ve Allah'ın rahmeti devam ile sizin üzerinize olsun. Ve ba'du; bu miskin ve zelil kul Es-Seyyid Ä°smet Garibullah'tan, sevgili, soylu, yalnızca akıllılara nazar kılan, Allah için kardeÅŸimiz, muhlisimiz, hak yolunda yoldaşımız, irfan nuru, ehlullah indinin makbulü, halim, selim, rahim, Allah'a suluk edenlerin çerağı. Ali Sırrı Efendi'ye. Cenab-ı Hak kendisini, kendisinden baÅŸka ÅŸeylerden temizleyip taatiyle rızıklandırsın. Sevgisini, sevdiklerinin sevgisini, sevgisine kavuÅŸturacak amellerin sevgisini hepimize müyesser eylesin. Allahım sen affedicisin, affetmeyi seversin bizi affet. Sana yönelmek, senden gayrıdan yüz çevirmek sebebiyle üzerimize emniyet inzal buyur. Bu hal üzere ömrümüzü tamamlamayı nasib et. Kalbimi Allah'a müteveccih iken size müştak ve afiyet haberlerinizi özlemle beklerken bulduÄŸumda, o anda Allah sevgisi ile dolu olan gönlüm cemalinizin ayrılığının verdiÄŸi elem ile taÅŸmaya baÅŸladı. Bugün Cenab-ı Hakkın rahmet eseri olarak ve onun inayetiyle mektubunuz ortaya çıkıp içindekileri ilmullah ile anladığımızda son derece memnun ve mesrur olduk. Sıhhat ve afiyette olduÄŸunuzdan Cenab-ı Hakkın izzet ve azemetine şükrederek kemal-i huÅŸu ve hudu ile zat-ı kibriyasına teveccüh etmekle sizin istikamet, etemm-i fena ve beka-billahda bulunmanız, ömrünüzün uzunluÄŸu, bütün muratlarınızın kudret-i ilahi ile husulü için duada bulundum. Dua etmek bizim için müşkildir. Her hal ve iÅŸimizde "Hasbiyallah (Allah bana kafidir.)" her nimet ve ÅŸiddet karşısında "Elhamdülillah (Hamd Allah'a mahsusdur), Lahavle vela kuvvete illa billah (Havl-ü kuvvet ancak Allahındır), Tevekkeltü alallah (Allah'a tevekkül ettim), Ä°'tesamtü bihablillah (Allahın ipine sarıldım), Fevvadtü emri ilallah (Ä°ÅŸimi Allah'a ısmarladım), Vema tevfiki illa billah (Muvaffakıyetim ancak Allah iledir), Ve ma nasrun illa min ındillah (Yardım ancak Allah katındandır)" dememiz lazımdır. Hepimiz Cenab-ı Hakkın lutfu sayesinde sıhhat ve afiyet üzereyiz. Hatm-i hacegan-ı ehlullaha devam etmenizden dolayı son derece mesruruz ve bütün ihvanımızla Allah'a vasıl olmanız için duada bulunuyoruz. Bu risaleyi özel olarak sizin için, ammeten de bütün ihvanımız için yazmış bulunuyorum. Sebebi ÅŸu ki ben miskin ilallah kalbimde size karşı müthiÅŸ bir iÅŸtiyakın ortaya çıktığını anladım. Kalbim ise kerem-i ilahi sayesinde zat-ı Malik-i Müluk-a ve sulukün nihayetine tenbih olunmuÅŸtur. Evvela güzelce ÅŸunu biliniz ki ben ihtar ve sevgi yolu ile Hz. Ebubekirin ve ihvanın hizmetçisiyim. Hayırlı ihvanımıza hizmetim, ÅŸeyhimiz, Cenab-ı Hakkın dininde mürÅŸid, sırlar ve nurlar hazinesinin kapısı, ÅŸeyhlerin ÅŸeyhi, hayırlıların hayırlısı, evliyaullahın gavsı, Beledullah'ta medfun Es-Seyyid EÅŸ-Åžeyh Abdullah (Allahın rahmeti üzerine olsun ve Cenab-ı Rabbü'l Alemin yüksek sırrıyla bizi takdis etsin) Hz.lerinin emri gereÄŸidir. Allahın zikrine devam edip onun taatinde bulununuz. Resulullah Efendimiz'in nehyettiÄŸi fena bidatlardan sakınınız. Tarikate mensub olsalar dahi bidat ehlinden uzak kalınız. Allah-ü Teala'nın
  • 2. emrettiÄŸi ÅŸekilde halis niyet ile dosdoÄŸru olunuz. Zatı ilahiyesine misliyeti yok etmek, Allah'tan gayriyi, Allah'ın sıfatlarını mülahazayı ve varlığı terketmek, bu yolda gayret sarfetmek suretiyle zatullaha rucu ediniz. Allah'ın emanında müflis olunuz. Bütün günahlardan sakınınız. Allah'ın ipine sarılınız. Her an ve her vakitte Ehlullahın büyüklerinden olan sadatımızdan medet talep ediniz. Kitap, sünnet ve Rasulullah'ın ümmeti icma'ıyla amel ediniz. Allah'a i'tisam ederek dünyada kendinizi garib addediniz. Kalblerinizi, sırlarınızı Allah'ın zatından gayrısından temizleyiniz. Kendinizi beÅŸikte iken kabir ehlinden sayınız. Nitekim Efendimiz Neciyyullah (En ÅŸerefli salat ve selam onun ve mükemmelen ona varis olanların üzerine olsun) " Ölmeden evvel ölünüz." buyurmuÅŸtur. Bu sözün sırrını iyice anlamaya çalışınız. Yine Efendimiz aleyhissalatü ve's selam " Kim Allah'a kavuÅŸmayı severse, Allah da ona kavuÅŸmayı sever." buyurmuÅŸlar. Cenab-ı Hak da Kur'an-ı Kerim'de "Sen öleceksin, onlar da ölecekler." buyurmaktadır.Ehlullahın ekmelinden olmak itibarıyla sözü huccet sayılan Ä°brahim Hakkı Erzurumi Hz.leri de " Kimin kalbinde Allah varsa iki cihanda yardımcısı Allah'tır. Kimin kalbinde de Allah'tan gayrısı var ise iki cihanda hasmı Allah'tır." demiÅŸtir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Ce nab-ı Hakk'ın: " Allah-ü Teala bir kiÅŸinin içinde iki kalp kılmamıştır", " Allah'a (Allahın zatına) koÅŸunuz" ve " Topluca salamete girin" ayet-i kerimeleri Allah'a kavuÅŸmak isteyenlere kesin birer delildir. Allah'a kulluk ve ibadet vecibelerimizi yerine getirebilmek için gayret sarf etmemiz gerekir. Çünkü bütün evliyaullah indinde tevfik çalışmayla birlikte mümkündür. Çalışma tevekküle mani deÄŸildir. Bilakis hükmü ilahiye koÅŸup onu yerine getirmektir. Dar (Elem ve mazarrat verici ÅŸeyler yaratan), Nafi' (Hidayet yaratan, istediÄŸi kulunu hayırlı ve karlı yollara muvaffak kılan, muradına erdiren) ancak Cenab-ı Haktır. Kim Hakka tevekkül edip teslim olursa o Hakk'ın yardımını talep etmekle muvaffakiyete eriÅŸmeye çalışır. " Allah kiÅŸiye ancak gücünün yeteceÄŸi kadar yükler. Kazandığı iyilik lehine, ettiÄŸi kötülük aleyhinedir." ayet-i celilesinin mealini anlayıp Cebriye ve Kaderiye'den ictinab ediniz. Çünkü sapık fırkalardan olan bu iki fırka Cenab-ı Hakkı bilmekten uzaktır. EÄŸer siz Allah'ın yolunda salik iseniz Allah'tan gayrısından yüz çevirmeniz gerekir. Allah'tan gayrısından yüz çevirmek demek kalbinizi kevni alakalardan ve cismani teÅŸebbühten uzak bulundurmak demektir. Bunun manası daha açık bir tabirle bedenlerinizle dünyada bulunmanız, kalblerinizle ahirette bulunmanızdır. Böyle bir hal kalbi Allah'tan baÅŸkasından temizlemekle hasıl olur. Cenab-ı Peygamber (s.a.v.) " Allah'ın zikri hariç dünya ve içindekilerin hepsi melundur." buyurmuÅŸtur. Bütün ehlullah indinde zikirden maksat Allah'a teveccüh edip zat-ı ilahiyi benzersiz olarak ve aslına varılamayacak ÅŸekilde mülahaza ederek kalbi bütün masivallahtan temizlemektir.
  • 3. " Öyle kimseler vardır ki ne bir ticaret ne de alış veriÅŸ onları Allah'ın zikrinden alıkoymaz." ayet-i kerimesinin iÅŸaret ettiÄŸi kimselerden oluncaya dek çalışınız. Allah-ü Teala yolunuzu açıncaya kadar suluke devam ediniz. EÄŸer siz bu sonsuz saltanatı isterseniz Allah'ın emrini dinleyiniz. Ehl-i zikri sorup onlara danışınız. "EmrolunduÄŸun gibi dosdoÄŸru ol" emr-i ilahisinin remzini anlayanız. "Lillah","Meallah", "Ä°lallah" seyirlerini gerçekleÅŸtiriniz. Åžunu da bilmeniz lazımdır ki Allah'a vusl ancak edeble mümkündür. Ehlullahın usulü son derece gayret ve ciddiyetle çalışma ve bunu tamamlayan tevfikdir. Bu sayede onlar fazl-ı ilahiye mazhar olurlar. Allah'a vusul ancak Hz. Peygamber'e uymakla mümkündür. Cenab-ı Hak "Vesile arayınız" buyurmuÅŸtur. Yine Cenab-ı Hak "Gir kullarım arasına, gir cennetime" buyurmaktadır. Bunun için Allah'ın iradesi doÄŸrultusunda istikamette bulununuz. Hz. Peygamberden kendisine intikal eden yed-i sahihle bilinen bir mürÅŸid lazımdır. Böyle bir mürÅŸid mürÅŸid-i kamildir ki onun eli yedullah menzilindedir. Saliklerin kalblerini masivallahtan temizler. Ahlak-ı ilahi ile ahlaklanmışdır. Seyr-i ilallaha vasıl, seyr-i fillaha naildir. EÄŸer seyr-i anillah'ta, özellikle seyr-i billah'ta ise böyle bir mürÅŸidi kamil Allah'ın dinine irÅŸad eden mürÅŸidlerin en yükseÄŸidir. Bunun alameti, Allah tarafından bazı saliklerin kalbinde salat-ı zikir ve fikir ve ilahi cezbelerden bir çezbe ile bilinir. Veliyyullah olana ÅŸahid ve meÅŸhudda gaybet ve ÅŸuhud alemleri zahir olur. Nakıs mürÅŸid ise ehlullah indinde telvin ve ahlakıyla bilinir. Ä°nsan-ı kamil Allah'tan haberdar olan alimler indinde temkin ile bilinir. Ä°nsan-ı ekmel de seyr-i anillah makamında olup kendisinden sonra telvinde olur. Bu ise taraf-ı ilahiden mürÅŸittir. Nitekim hadis-i kudside " Benim kubbelerim altında öyle velilerim vardır ki onları benden baÅŸka kimse bilmez." buyrulmuÅŸtur. Salik-i ilahi bunları irfan nuru ve yakin sırrı ile bilir. Kamillerin ekmelinden olanın makamı ise "seyr-i billahtır." BaÅŸkalarına numune-i imtisal olmak için edeble yer içer. Allah'ın kullarına faydalı olmak gayesiyle edep üzere çarşılarda yürür. Bunun hali "O her an bir tasarrufta bulunmaktadır" olup, kemali ancak nur-ı ilahi, halvet ve celvette şühud ve meÅŸhud ile bilinir. Bu makamda olanlar tevfik-ı ilahi sayesinde ilm-i irfan ile bilip, nur-u vicdan ile anlarlar. Onlar güçlü hükümdarın katında, razı olunan yerde, Hakkın mükemmel nimetleri içerisindedirler. GüneÅŸin bulut ve perde arkasında bulunması bilinmesine engel teÅŸkil etmez. Ä°nsaf sahibi bir kalp Allah'ın birliÄŸine ÅŸehadet eder, Münkirler ise devamlı Allah'ın gazabındadırlar. Ä°nsaf ehlinin alameti sevgilerinin gafiller hariç iki cihanda ortaya çıkmasıdır. "Onları Allah'ı sever gibi severler. Müminlerin Allah'ı sevmeleri ise daha ÅŸiddetlidir." Huzurundaki bütün ziyaretçilere nurları sebebiyle Cenab-ı Hakkın mülahazası zahir olur. Allah'tan gafil olmadıkça meclisindekiler sözlerini dikkatle dinlerler. Ziyaretçileri iradeleri elinde olmadan bütün hal ve tavırlarını kayıt altına alırlar ve feyz-i ilahi sayesinde ızdırapları defolunur. Bu zatlar Allah'ın iradesi ile ÅŸeriatte, tarikatte ve sünnet-i seniyyede berdevamdırlar. Kendilerine bahÅŸedilen nur-u ilahi firaseti sayesinde insanların kalplerine nüfuz ederek içinde bulunanları anlarlar. MürÅŸid-i nakıs da mürÅŸid-i kamil gibidir. Çünkü onun eli mürÅŸid-i kamilin eli mesabesindedir. Åžu kadar ki rabıta-i ÅŸerife ÅŸeyhi olan kamil-i billah ile gerçekleÅŸir. MürÅŸid-i kamilin rabıtası feyz-i ilahi sayesinde mübtedilerde gaybubet meydana getirir. EÄŸer gaybet ve fena hali
  • 4. birdenbire veya bir tesir dolayısıyla ortaya çıkacak olursa bir veliyy-i kamil için bundan baÅŸka bir delil ve ÅŸahit olamaz. Böyle bir veliyy-i kamilin büyüklüğü ÅŸudur ki yerler, gökler, alemler ind-i ilahideki hürmetleri sebebiyle ayakta durur. Nakıs taliptir. Kamil velidir. Ekmel ise ehlullahın en yücesidir. Ekmel-i kamilin yani seyr-i billah makamında bulunanın vücudu iki cihan için rahmettir. Bunun azametini Allah'tan baÅŸka kimse bilmez. Ehl-i sülük arasındaki kemalatın farkı damlanın okyanusa nisbetle olan farkı gibidir. Åžunu biliniz ki bu devlete ancak evliyanın talimi sebebiyle ve ehlullahın gönlü tarafından kabul olunmakla eriÅŸilebilir. Çünkü feyz-i akdes-i mukaddes ehlullahın kalplerinden teveccüh ve aksetme yoluyla taliplerin kalplerine bilanüzül nüzül eder. Bu aksetme Cenab-ı Hakkın keremi sebebiyle müridin kalbinde tesirde bulunma ve onu manevi rengi ile boyama ÅŸeklinde meydana gelir. Nitekim Efendimiz (s.a.v) " Gönlüme akıtılan her ÅŸeyi Ebubekir'in (r.a) gönlüne akıttım." buyurmuÅŸtur. Salikte gaybet ve bahr-i ilahinin enginliklerinde garkolma meydana geldiÄŸi gibi fena ve fenaü'l fena fillah dahi zuhur eder. Bu hal ise kabul ve Allah'a vusul demektir. Hal ve ahval demekle kasdolunan ise ancak Allah-ü Tealanın zatıdır. Evliyalığın baÅŸlangıcı fena fi'ÅŸ ÅŸeyh olmaktan ibarettir. Böyle bir fena ise fena fi'r rasul ve fena fillahın mukaddimesidir. Her kim istiÄŸrak ve istihlaktan sonra fena fillah makamına ulaşırsa Allah'a ulaÅŸmıştır. Böyle bir kimseye ehlullah denir. Çünkü gerçekten fena bulan bir kiÅŸi Cenab-ı Hakkın koruması ile ebedi olarak beÅŸeri vasıflara döndürülmez. Böyle bir makam sahibi "Allah-ü Teala'nın zatından baÅŸka her ÅŸey helak olucudur" esrarını yalnız ilimle deÄŸil belki şühud ve meÅŸhud meallah haliyle bilir. Kemal-i fenanın sonunda ise "beka billah" makamı ile ÅŸereflenip Allah'a ulaÅŸan ve onu bilenlerden olur ve nur-ı ilahinin zuhuru ÅŸiddetinden ortağı ve benzeri olmayan zat-ı ecel tecelli eder. Bu makamda kiÅŸi baki billah olmakla kutb-ı evliyaullahtır. Bu makamdan sonras salik kulları irÅŸad için seyr-i anillah makamında nüzul eder. Bu da Rasulullah'a (S.A.V) uymakla "Kemalat-ı Nübüvvet" ten hasıl olan esrardan alınan paydır. Ancak böyle bir makam rütbe yönüyle deÄŸil seyir yönüyledir. Ey Allah için olan kardeÅŸlerimiz iyice biliniz ki böyle bir zat kutb-ı aktaptır ve ehlullahın ekmelindendir. Bundan sonra "seyr-i billah" makamı ile ÅŸereflenirler. Ki bu seyr-i billah cihetinden "Kemalat- ı Risalet"'te hasıl olan esrardan olup sahibine rabbi, tecellilerin nuru üzerinde bir nur ve esrar-ı zatullahın sırrı ile tecelli eder. Bu mertebeye ulaÅŸanlar "gavsü'l-halaik", "ÅŸemsü'l hakaik" ve "kutbü'l-irÅŸad" dır. Bu manevi devletin edeplerini tahsil ancak Cenab-ı Hakk'ın fazlı ve keremi sayesinde mümkündür. "Bu, Allah'ın kullarından dilediÄŸine verdiÄŸi lutfudur." Ki o kullar ehlullahtır. Åžunu da bil ki Cenab-ı Bari "Bu gün size dininizi ikmal ettim, üzerinize olan nimetimi tamamladım" buyurmuÅŸtur. Cenab-ı Hakk'a yaklaÅŸmak ancak tevfikat-ı sübhaniye sayesinde mümkün olur. Her gayret sonrası tevfike mazhariyet ancak fazl-ı ilahi ile müyesser olur. Bu malum olunca kemal ile Allah'a ulaÅŸabilmemiz için durmadan çalışmamız, gayret sarfetmemiz ve edepleri gözetmemiz gerekir. BildiÄŸiniz gibi mürÅŸid billaha kemali inkıyad ile teslim olmak lazımdır. Çünkü kemal-i ihlas ile mürÅŸidin kalbine giren Allah'ın deryasına dalmış gibi olup emniyete kavuÅŸmuÅŸtur. Bunun için ehlullah'ın kalplerine rabıta-i muhabbette bulununuz. Topluca bir marifet hasıl olduÄŸu zaman kalbi zikre teÅŸvik etmek ve kemal sıfatıyla muttasıf olan Allah-ı AzimuÅŸÅŸani "Ä°sm-i Celal"i ile zikretmek lazımdır. Ta ki kalpte fena illallah ve fena fillah olsun. Mihrab-ı ruhaniden zikr-i sultanı zuhur edince huzur-ı ilahide dur. Böyle bir hal bazı saliklerde letaifleri ikmalden sonra ortaya çıkar. Bundan sonra
  • 5. "La ilahe illallah" kelime-i tayyibesini tek sayıda durarak haps-i nefes yoluyla, Efendimiz Aleyhisselamdan varid olduÄŸu ÅŸekilde, bilinen sekiz ÅŸart ile zikretmelisiniz ki bu zikir nefy-i siva ve isbat-ı zatullah yoluyla "La maksude illallah" (Allah'tan baÅŸka maksut yoktur) mülahazasıyla olmalıdır. Seyr-i fillah mertebesinde ise "La mevcude illallah" (Allah'tan baÅŸka mevcut yoktur) kelimesini mülahaza etmeniz gerekir. Fena fillah nuruyla huzur bulduÄŸunuzda bu kelimenin mulahazasına hacet yoktur. Åžu halde siz bulunduÄŸunuz hal ve mertebede durup zat-ı Ä°lahinin tasarrufunu belirleyiniz. Bu sebepten Efendimiz aleyhissalatü vesselam "Tefekkür gibi ibadet yoktur" buyurmuÅŸtur. Ma'budu zikretmekten murad kalbin Allah'a yönelmesidir. Seyr-i masivallah ve evliyaullah'a bir lutuf olan istihlak fillah mertebesinde gaybet zuhur edince rabıta ile meÅŸgul olma. Allah ile meÅŸgul ol. Bu mertebede aded ile zikretmeye de gerek yoktur. Allah'a vasıl olana dek bulunduÄŸun halde durmalısın. Fena meydana geldiÄŸinde Allah-ü Tealayı murakebe ve lisanen günde beÅŸbin kere kelime-i tevhid zikriyle meÅŸgul olmak gerekir ki fena tam olarak gerçekleÅŸsin. Seyr-i billah makamının tamamında bu ÅŸekilde meÅŸgul olunur. Adab-ı ehlullahı anlayınız! Maiyyet sırları ve akrabiyyet nurları zahir olunca lutf-u ilahi sayesinde Hakikat-i Muhammediyye'ye ulaşıncaya deÄŸin takatiniz miktarınca zikredip beÅŸ bin defa zikretmek sizin üzerinize farz deÄŸildir. Nafileler ve Kur'an-ı Kerim tilavetiyle de meÅŸgul olmak lazımdır. Ä°hlas ve Hz. Zatullah'a teveccüh üzerinize borçtur. Kim bu ÅŸekilde hareket ederse fazl-ı ilahi ile Allah yoluna ihda olunmuÅŸtur. Size, yeryüzünde Allah'ın gölgesi, alemlerin sultanı, Müslümanların imamı, Allah'ın kullarının nuru olan Sultanımıza; evladıyla beraber tevfike mazhar olması, salahı, felahı, ömrünün uzunluÄŸu; keza Allah'ın gölgesinin gölgeleri olan emirleri ve vezirleri için de daima duada bulunmanızı tavsiye ederim. Allahü Tealadan, Allah'ın düşmanları olan kafirler üzerine bunlara nusret nasib etmesini isteyiniz. Kudret-i Vehhab ve Lutfu Ä°lahi sayesinde mürasele ve kitabet burada son buldu. Bunu kısa tuttuk. Allah rızası için benim kusuruma bakmayınız. Siz Allah yolunda refikimizsiniz. Allah için olan sevginizden dolayı bu mektubu acele olarak yazdım. Sizin için Cenab-ı Hak'tan tevfik-i tam ile muvaffak olmanızı taleb ederim. Sizden de bu miskin için sünnet-i seniyyeye uygunluÄŸum, Allah'a mülaki olduÄŸum halde hayatımı sona erdirme hususunda dualarınızı rica ederim. Cenab-ı Hak'kın selamı rahmeti Allah'a vasıl oluncaya kadar devam üzere siz ve yanınızda bulunanlara olsun.