Ders kapsamında yapmış olduğumuz '' Türkiye'deki İletişim Fakülteleri'nde Verilen Eğitim Üzerine Bir Değerlendirme'' sunumumuz. Verim almanız dileğiyle.
1 of 30
Downloaded 13 times
More Related Content
Türkiye'deki İletişim Fakülteleri'nde Verilen Eğitim Üzerine Bir Değerlendirme
2. NELERE DEĞİNECEĞİZ?
TÜRKIYE’DEKI İLETIŞIM FAKÜLTELERI VE HALKLA ILIŞKILER BÖLÜMÜNE GENEL BIR
BAKIÅž
TÜRKIYE’DEKI ILETIŞIM FAKÜLTELERINDE VERILEN EĞITIM( MEVCUT DURUM)
TÜRKIYE’DEKI ILETIŞIM FAKÜLTELERINDE VERILEN EĞITIM NASIL OLMALI?
(ÖNGÖRÜLEN)
İLETIŞIM FAKÜLTESI MEZUNLARINI NELER BEKLIYOR?
İLETIŞIM FAKÜLTESINDEN MEZUN OLUNCA NELER YAPABILIRIZ?
3. TÜRKIYE’DEKI İLETIŞIM FAKÜLTELERI VE HALKLA
ILIŞKILER BÖLÜMÜNE GENEL BIR BAKIŞ
Yirminci yüzyılla beraber teknolojik gelişmelerin çok hızlı yaşanması, rekabetin
uluslararası hale gelmesi, zaman ve mekân tanımlarının değişmesi ve insan öğesinin
öne çıkmasıyla iletişim kavramı, her zamankinden daha önemli hale gelmiştir.
Değişen ve karmaşıklaşan bu düzen içinde şirket ve markalarda yenilenme ve
gelişme bir ihtiyaç haline geldi. Bu ihtiyacın sonucu olarak bir iletişim fakültesi
bölümü olan Halkla İlişkiler doğmuştur.
4. 1990’lı yılların sonlarından itibaren gerek vakıf, gerekse devlet
üniversitelerinde açılan çok sayıda iletişim fakültesi her yıl binlerce öğrenci
almakta ve bir o kadar da mezun vermektedir.
Türkiye’de halkla ilişkiler eğitiminin verilmesi 1960’dan sonrasına
rastlamaktadır. Devlet planlama teşkilatı’nın kurulması halkla ilişkilerin
gelişmesinde önemli rol oynamaktadır.
1972 yılında halkla ilişkiler derneği’nin kurulması halkla ilişkiler eğitimine
başka bir ivme kazandırmıştır.
5. 1988 yılından itibaren yeni bölümlerin ortaya çıkması ile birlikte, öğrenci seçme ve
yerleştirme merkezi (ÖSYM), sınav ile bu bölümlere öğrenci yerleştirmeye
başlamıştır.
2000-2011 yılları arasında da yine hem devlet hem de vakıf üniversitelerinin
bünyesinde iletişim fakülteleri ya da başka fakültelerin içerisinde halkla ilişkiler
bölümleri açılmaya devam edilmiştir. 2011 aralık ayı itibariyle türkiye’de 57 iletişim
fakültesi bulunmaktadır.
6. Devlet ve vakıf üniversitelerinde eğitimi devam eden 31 halkla ilişkiler bölümü
vardır. Bunların 14’ü İstanbul’daki çeşitli üniversite kurumlarındadır.
Türkiye’de 2007 yılında üniversitelerde iletişim eğitimi için 11.612 kişilik bir
kontenjan ayrılmıştır. Sektörün her yıl bu sayıda yeni elemana ihtiyacı yoktur.
İletişim Fakülteleri’nde lisansüstü programlar bu alana akademisyen yetiştirilmesi
açısından önemlidir.
Türkiye’de halkla ilişkiler dalında 18 adet yüksek lisans ve 9 adet doktora programı
vardır.
*Araştırma 01.10.2011- 15.12.2011 tarihlerini kapsamaktadır.
7.  Eğitimli eleman ihtiyacını karşılamak için önce farklı fakültelerde sadece ders olarak okutulan
halkla ilişkiler, giderek iletişim fakülteleri altında kendi başına bir bölüm olarak yer almıştır.
 Halkla ilişkilerin bir disiplin çerçevesinde ele alınmasında halkla ilişkiler eğitimi veren
üniversitelerin büyük payı vardır. Üniversitelerde verilmeye başlanan halkla ilişkiler eğitimi ile
birlikte sektörde profesyonellik gerektiren bir uzmanlık alanı olarak halkla ilişkiler uygulayıcılarına
da talep artmıştır.
Öğrencilerin bu fakültelerden mezun olurken teorik ve pratik alanlara hakim ve sektörde
kolaylıkla iş bulabilecek niteliklere sahip olması önem taşımaktadır. Bunu sağlayabilmek
için ise, iletişim fakültelerinin; ders müfredatlarının, akademik kadrolarının, uygulama
birimlerinin çağın ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi ve geliştirilmesi gerekmektedir.
8. İletişim Fakülteleri’nin nicel anlamda hızlı artışı istihdam sorunlarının yanı sıra
eğitimin ve eğitim verecek kadroların kalitesine ilişkin sorunları da beraberinde
getirmektedir.
Ancak halkla ilişkilerin kolay yapılan, cazip bir meslek olarak algılanması ve eğitim
altyapısının ucuz olduğunun düşünülmesi giderek daha çok üniversite tarafından
halkla ilişkiler bölümü açılmasına neden olmaktadır.
9. Halkla iliÅŸkilerin profesyonel bir meslek olarak hak
ettiği saygınlığa, itibara ve talebe ulaşabilmesinde,
bu eğitimi veren fakültelerin akademik kadro, müfredat
ve uygulayıcılarının sektör ihtiyacına yönelik olması
gerektiÄŸi kanaatindeyiz.
10. TÜRKİYE DEKİ İLETİŞİM FAKÜLTELERİNDE
VERİLEN EĞİTİM (MEVCUT DURUM)
 Türkiye deki iletişim fakültelerinde verilen eğitimin niteliği öteden beri hep tartışılır ve önümüzde ki
yıllarda bu tartışma giderek artacağa benziyor. Öncelikle içinde bulunduğumuz dönemi ele alacak
olursak iletişim uzmanlarının bilgi ve tecrübesine ihtiyaç duyulmayan hiçbir sektör kalmadı.
 Sözgelimi iletişim alanının alt dalları kurumsal iletişim kültürler arası iletişim halkla ilişkiler vb
faaliyetler bugün bütün kurumların öncelikli faaliyet alanları haline geldi her şirket bu konuda
uzmanlaşmış bilgi ve tecrübeli insan kaynağına önem vermektedir.
 Küreselleşmenin giderek arttığı bu dönemde örnek verecek olursak Türkiye’de yaklaşık 800 İtalyan
şirketi faaliyet yürütmektedir. Buradan hareketle iletişim alanında yurt içi ve yurt dışı ayrımının pek bir
öneminin kalmadığı görülmektedir. İletişim fakülteleri diğer sosyal bilimler fakültelerinden farklı olarak
pratik eğitimi temel alan fakültelerdir. Geçmişten günümüze hala bazı uzmanlar bu fakültelerin meslek
yüksek okulu olmadığından dolayı pratik derslerin varlığından şikayet etmektedirler.
11. Bu tartışmadan hareketle bazı iletişim fakülteleri pratiğe ağırlık verirken bazıları ise teorik
derslere ağırlık vermektedir. Bu kutuplaşma iletişim fakültelerinin gerekli donanıma sahip ve
bütünlük arz eden eğitim anlayışından yoksun öğrenci topluluklarının ortaya çıkmasına neden
oluyor. Pratik olarak yetkin ama teorik olarak yetersiz aynı şekilde teorik olarak yetkin ama
pratik beceriden uzak mezunlar sektör açısından beklentilere cevap verememektedir. Bu
öğrencilerin elinde olan bir surum olmadığı gibi fakültelerdeki eğitim sistemi öğrencilerin tam
biat etmesi üzerine inşa edilmiştir.
Bu durumda öğrencilerin verileni almaktan başka şansı yoktur. Buda öğrencilerin sektör
beklentilerinden uzak tamamen fakülte şartlarına göre mezun olmalarına neden olmaktadır.
Kısaca özetleyecek olursak Türkiye’de ki iletişim fakülteleri hala isteneni verememekte gerek
müfredat içerisindeki derler gerekse nitelikli insan kaynağı yetiştirme atölyesi olan fakültelerle
sektör arasında tam bir koordinasyon eksikliği hakimdir birbirinden kopuk olarak ilerleyen
yapı öğrencilerin geleceği konusunda derin endişelere neden olmaktadır.
12.  Yıllardır müfredatla ilgili tartışmalarla vakit kaybedilirken ne yazık ki iletişim fakültelerinin konsepti
günümüze uyarlanamadı. Oysaki iletişim sektörü en hızlı değişen ve gelişen sektörler arasında yer
alıyor. Sektörün hızlı şekilde gelişmesi ve iletişim fakültelerinin bu hızı yakalayamaması aradaki farkı
giderek açıyor.
 Unutulmamalı ki sektör eğitime göre değil eğitim sektörün beklentilerine göre şekillenir. Bu neden
sektörün iletişim fakültelerine yönelik beklentilerini sekteye uğratmış işletmeler farklı disiplinlerden
ve bölümlerden elaman temin ederek hızlandırılmış eğitimlerle bilgi eksiklerini kapatma yoluna
gitmelerine neden olmuştur. Sektörün ana besleme kaynağı olan iletişim fakülteleri mezunları
açısından olumsuz bir durumun ortaya çıkmasına neden olmakta birlikte iletişim eğitiminin önemini
düşürmektedir açığın farklı kadrolardan kapatılması ortaya rahat bir durumun çıkmasına neden olmuş
ve eğitim yapısı giderek niteliksel özelliklerinden uzaklaşmasına neden olmuştur.
 Günümüz dünyasının küreselleşen yapısına bakıldığında yabancı dil eğitiminin iletişim fakültelerinin
asıl olan unsurlarından birisi olduğunun en önemli kanıtıdır. Vakıf üniversitelerinde yabancı dil
eğitiminin devlet üniversitelerine göre daha önemli olduğu ve öğrencilerin bir yabancı dil kesinlikle
bilmeleri gerektiği anlayışımı hakim. Devlet üniversitelerinde ise yabancı dil tamamen varlık ve yokluk
arasında gidip gelmektedir.
13. • Devlet üniversitelerinde gereken önemin verilmediği yabancı dil eğitimi öğrencileri mezun olduktan sonra
farklı arayışlara itmekte ve 4 yıllık normal eğitim süresinin dışında ekstra ücretle yabancı dil boşluğunu
doldurmaya çalışmaktalar. İletişim fakülteleri içerisinde var olan bölümler arasındaki koordinasyonsuzluk ve
iletişim eksikliği öğrencilerin bir yanını hep eksik bırakmaktadır iletişimin hiçbir bölümü birbirinden tam
bağımsız düşünülemeyeceği gibi öğrencilerin alanlarını istedikleri alanla birleştirerek bilgi ve donanım
seviyelerini artırmalarının önü açılmalıdır.
• Dünyadaki iletişim fakülteleri ile Türkiye’deki fakülteleri kıyasladığımızda Türkiye’nin geriden geldiğine şahit
oluyoruz. Bu durum Türkiye deki iletişim fakültelerinin yönetimden eğitime müfredata teknik alt yapıya kadar
acilen kendini gözden geçirmesi ve yeniden yapılandırma yoluna gitmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
• Ders programına baktığımızda bazı iletişim fakültelerinde öğrencilerin ihtiyaçlarına göre dersler değil elde
mevcut kadroya göre derslerin açılması bütün öğretim görevlilerine ders bulabilmek için programın aşırı
yüklenmesi müfredat sorununu da beraberinde getiriyor.
• Anadolu da yeni açılan iletişim fakültelerinde yeterli öğretim görevlisinin olmaması nedeniyle bazı dersler
açılmazken bazı derslere de konunun uzmanı olmayan öğretim görevlileri giriyor buda eğitimin en büyük
eksikliklerinden birini ortaya çıkarıyor. Tüm bu olumsuz durumlar detaylı ele alındığında Türkiye deki iletişim
fakültelerinin acilen yeni yapılanma içerisine girmesi gerektiği gerçeği ortaya çıkıyor zararın neresinden
dönersek kardır.
14. İLETİŞİM FAKÜLTELERİNDE VERİLEN
EĞİTİM NASIL OLMALIDIR?
Halkla ilişkiler eğitimi konusunda Türkiye’de söz sahibi
eğitimcilerin alanın sorunlarının çözümleri hakkında çeşitli
yayınlarında belirtikleri görüşler :
 Halkla ilişkiler alanının sadece iletişim ile ilgisi yoktur,
onun birçok alan ve disiplinle ilgisi söz konusudur. Kuramsal
derslere gerektiği kadar yer verilmelidir. Ama aynı zamanda
özel işletmelerinde beklentileri de göz ardı edilmemelidir.
Bu durumda konu ile ilgisi olan derslerin ayıklanması ile
birlikte başarılı bir halkla ilişkiler programı için aynı
zamanda fazla tekrarında önlenmesi gerekmektedir.
15.  İletişim fakültelerinin hem vakıf hem de devlet
üniversitelerinde sayısının artması ile birlikte akademik
kadro yetersizliği ortaya çıkmıştır. Bu kişilerin sayısının
artırılması ve niteliklerinin de göz ardı edilmemesi gerekir.
Giderek sayısı artan iletişim fakülteleri yerine, nitelikli ve
donanımlı kurumsallaşmış iletişim fakültelerinin öğrenci
yetiştirmesine özen gösterilmelidir. Yeni iletişim
fakülteleri’nin açılmasına kurumsallaşma sağlanana kadar
son verilmelidir (tokgöz, 2003;29).
 Merkezi seçme sınavında iletişim fakültelerini kazananlar
arasından mülakat ile her okula 30-50 arasında öğrenci
alınmalıdır. Mülakatta genel kültür derslerini yanı sıra fiziki
görünüm, kişisel yatkınlık ve yabancı dil ağırlık taşımalıdır
(asna, 2006;226).
16. Sadece birinci sınıflarda hukuk, sosyoloji, ekonomi gibi temel kültür dersleri
verilmeli, ikinci ve üçüncü sınıflar gazetecilik radyo/tv, halkla ilişkiler, reklamcılık,
kamuoyu araştırması meslek derslerinin ortaklaşa görüldüğü yıllar olmalı, bölümler
son sınıfta ayrılarak teknik uygulama, laboratuvar çalışmaları yapılmalıdır (asna,
2006;226).
 Halkla ilişkiler bölümünden mezun olduktan sonra 6 ay veya 1 yıllık staj bu mesleği
kendilerine meslek seçenler için zorunlu kılınmalıdır (turaç, 1987;31).
17. IPRA (ULUSLARARASI HALKLA Ä°LIÅžKILER DERNEÄžI) HALKLA ILIÅžKILER EÄžITIM
PROGRAMLARINA VE DÜZEYLERININ GELIŞIMINE YARDIM ETMEK IÇIN ŞU ÖNERILERDE
BULUNMUÅžTUR (IPRA, 1990;19-20):
 Halkla ilişkiler eğitimi üniversitelerde tam gün olarak ve yüksek lisans
düzeyinde verilmelidir.
 Halkla ilişkiler hem akademik, hem de mesleki açılardan vurgulanarak bir
sosyal bilim olarak okutulmalıdır.
 Halkla ilişkiler dersleri bu alanda hem akademik, hem de mesleki
yönlerinde yeterli deneyim ve anlayışa sahip kişiler tarafından verilmelidir.
 Nitelikli eğitimciler bulununcaya kadar halkla ilişkiler programlarının
başlatılmaması gerekmektedir.
 Halkla ilişkiler çalışanları için düzenlenen eğitim ve mesleki geliştirme
programlarına belli standartlar getirilmelidir. Bu eğitim olanakları mesleki
konularda bilgilerin yenilenmesi yanında halkla ilişkilerle ilgili diğer bilim
dallarını da kapsamalıdır.
18.  Akademisyenlerle, halkla ilişkiler uygulayıcıları arasında karşılıklı yarar sağlanması için çaba
gösterilmelidir.
 Eğitim dünyasında ve çalışmalarında araştırmalar teşvik edilmeli, sonuçların değerlendirilmesi için
yöntemler araştırılmalıdır.
 Mesleki ilerleme programları bütün ülkelerde genişletilmelidir.
 Her türlü araç kullanılarak halkla ilişkiler konusundaki ders kitapları ve makalelerin nitelik ve
niceliği arttırılmalı ve teşvik edilmelidir.
 Farklı ülkelerdeki halkla ilişkiler eğitimcileri arasında düzenli bilgi alışverişi olmalıdır.
 Ulusal ve bölgesel halkla ilişkiler dernekleri eğitim ve mesleki ilerleme programlarına öncelik
verilmelidir.
 Ayrıca ıpra’nın altın kitap serisi’nin dördüncü kitabı’nda halkla ilişkiler eğitim programı için sekiz
maddeden oluşan temel bir eğitim programı önerilmektedir.
21. Araştırmada elde edilen diğer bir veri de,
ankete katılan bütün ajansların bünyesinde
iletişim fakültesi mezunlarının istihdam
edildiği yönündedir. Görüldüğü gibi İDA üyesi
ajansların toplam istihdamı araştırmanın
yapıldığı dönemde 364 kişidir.
Bu toplam sayı içinde; idari işler, muhasebe
vb. Departmanları da barındırmaktadır.
İletişim fakültesi mezunlarının sayısı, toplam
istihdamın ortalama üçte biri oranındadır.
Çalışma süreleri ise 1 ay ile 16 yıl arasında
deÄŸiÅŸmektedir.
22. Ä°ÅžE ALIM
Bu tabloda özellikle dikkat çeken; özel yahoo
gruplarının, sektör yayınlarının ve üniversitelerle
işbirliği yapmanın işe alım yöntemlerinin
sıralanmasında, öncelikli tercih edilenler arasında
sıralanmamasıdır.
Bu yöntemler haricinde; kariyer.net, iç duyuru,
referans, direkt başvuru, staj sırasındaki gözlemler,
kişisel başvurular, gazeteden transfer etme yanıtları
da elde edilmiÅŸtir.
İşe alımla ilgili diğer bir konu da üzerinde tartışılan
"sizce bir halkla ilişkiler uzmanı kim olmalı"
sorusuna verilen yanıtlar ve önem dereceleriyle
aşağıdaki gibi değerlendirilmektedir;
23. Yukarıda yer alan görüşler dahilinde bir
halkla ilişkiler uzmanından her zaman
beklenen nitelikler; takım çalışmasına
yaktın, dürüst, yaratıcı ve sabırlı olması
olarak sıralanabilmektedir. Duygusal
olması ise, beklenen kriterler arasında
son sırada sayılabilir.
24.  İşe alıma yönelik olarak "işe alımlarda iletişim fakültesi mezunlarına bir ayrıcalık ya da öncelik gösteriyor musunuz" sorusunda 6 ajanstan
olumlu, 6 ajanstan da olumsuz yanıt alınmıştır.
 Olumlu yanıt verenler "işe alımlarda iletişim fakülteleri mezunlarını seçme nedenini/nedenlerini belirtiniz" sorusu yönetilmiş ve kendi
cümleleriyle aşağıdaki görüşler alınmıştır;
 Mesleğin eğitimini almış olmaları (2 görüş),
 Yaptığımız işi meslek haline getirmek istiyorsak eğitim veren kurumları da desteklemeliyiz,
 Mesleğe kalite kazandırma,
 Mesleğin daha çok pratikte öğrenildiğine inanmakla birlikte, iletişim fakültelerinin doğru altyapı oluşturmadaki ayrıcalığını dikkate alıyoruz,
 Temel kavramlara yakın olduklarını varsaymak ve bu sektörde yükselme ve uzmanlaşma hırsı taşıdıklarını düşünmek,
 Stratejik bakış açısı, global vizyon,
 Eğitimleri sırasında aldıkları teorik bilgi, staj döneminde pratik bilgiyle birleştirildiğinde, daha etkin bir iş gücü oluşuyor. Ancak iletişim
fakültesi mezunu olmak tek başına yeterli bir kriter değil, iş tecrübesine de çok önem veriyoruz,
 Temel birikime sahip olmaları,
 Aynı terminolojiye hâkim olmamız. Bu değerlendirmeler sonucunda, halkla ilişkiler alanında eğitim alan kişilerin uzmanlık alanlarına ait
terminolojiye ve teorik bilgilere sahip olmaları, tercih kriteri olarak belirtilmektedir.
25. Anketin diğer bir sorusu "işe alımlarda iletişim fakülteleri içinden devlet ve vakıf
üniversiteleri arasında bir ayrım gözetiyor musunuz" şeklinde gerçekleşmiştir. İDA
üyesi ajanslara sorulan diğer bir soru "iletişim fakültesi mezunlarında
gözlemlediğiniz bir eksiklik var mıdır" şeklinde olmuş, alınan yanıtlar aşağıdaki
tabloda gösterilmiştir.
26. • EVET" diyen ajansların konu ile ilgili yapmış oldukları açıklamalarda aynı ajansın birkaç
farklı neden gösterdiği gözlemlenmiştir. Bu görüşler, bir kereden fazla belirtilenler ilk
sıralarda olmak üzere şöyle sıralanabilmektedir;
• Yabancı dilde yetersizlik: konuya ilişkin bir görüşte özellikle devlet okulundan gelenlerde
yabancı dil eksikliği olduğu belirtilmiştir
• Pratik eksikliği: bu konudaki görüşlerden biri staj programlarının verimsizliği nedeniyle
gençlerin piyasa işleyişinin uzağında, iş hayatından habersiz oldukları yönündedir
• Analitik düşünme yeteneği yoksunluğu, analiz ve sentez yeteneğinin olmaması
• Kişisel özellikler: yazı yazma, ifade etme, yenilikçi, yaratıcı olma, empati kurma, hedef ve
hırs konusunda zaaf içinde olmak, devlet okullarından gelenlerin prezentasyon
konusunda özensizliği, vakıf okullarından gelenlerde yaşam koşulları bilgisinin eksikliği
27.  Genel kültür eksikliği: bu konuda belirtilen bir görüş, gazete okuma alışkanlıklarının
gelişmemiş olduğu yönündedir
 Bilgi düzeyinde eksiklik
 Gereksiz teorik bilgilerle doldurulmuş
 Dünyayı ve ülkeyi anlama bilgi ve becerileri yetersiz
 Ekonomide neler olduğunu anlamaktan uzak "HAYIR" diyen ajansların yorumları ise
şöyle sıralanmaktadır;
 Bazen teorik şartlanma nedeniyle pratikte zorlanma
 İletişim fakültesi eğitimine rağmen uygulamada yaşanan problemler
28. • Araştırmadaki diğer bir anket sorusu, İDA üyesi ajanslara "işe alımlarda (iletişim
fakültesi dâhilinde ya da haricinde) tercih ettiğiniz fakülteler var mıdır" olmuştur.
• Bu soruya; 7 ajans "evet", 4 ajans da "hayır" yanıtı vermiştir.
29. • Tercih edilen diğer fakültelere ilişkin bilgi şöyle aktarılmıştır;
• Ankete katılan bir ajans, iletişim fakültesi mezuniyeti konusunda hassas olduklarını, iletişim
fakültesi haricinde ise özel bir tercihte bulunmadıklarını belirtmiştir. İşe alımlarda "iletişim
fakültesi haricinde tercihte bulunmam" diyenlerden de; ekonomi, psikoloji, sosyoloji eğitimi almış
olanların iletişim sektörüne kolay uyum sağladıkları görüşü ilave edilmiştir.
• Araştırmaya katılan ajanslardan zarakol, vermiş oldukları yanıtlara ilave olarak; 4 yıllık halkla
ilişkiler eğitimi yerine farklı bir alanda lisans eğitiminin yapılmasının ve yüksek lisans eğitiminde
iletişim okunmasının faydalı olduğu görüşünü aktarmıştır.
• Kendileri de iletişim fakültesi mezunu olmalarına rağmen zarakol iletişim'in kurucu ortakları,
yapmış oldukları gözlemlerde bu tip eğitim alanların başarısını ölçümlemiş olduklarını
aktarmışlardır.
• Kendileri ayrıca iletişim fakültesi mezunlarının, yabancı dil, tarih, ekonomi, hukuk, antropoloji ve
sanat tarihi alanlarında da yetersiz eğitim aldıklarına olan görüşlerini aktarmışlardır.