Çok keyifliydi. Ayaktaydı. Odası, sabahın sekizinde gazetecilerle dolu. Ben hep başımı dik tutmaya, canlı, dipdiri görünmeye çalışıyorum. Nasıl bitkinim oysa, ayaklarımı zor sürüyorum. Ayakta duracak gücüm kalmamış. Ama belli etmiyorum. “Geçmiş olsun,” dedi gülerek İçişleri Bakanı. Suratına baktım pis pis. Hiçbir karşılık vermedim. Gazetecilere döndü: “Şu pejmürde kılıklı adam, Halk Kurtuluş Ordusu’nun kahramanıymış.” “Beğenemedin mi? Tabii kahramanıyım, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’nun savaşçısıyım.” “Nereye gidiyordun?” “Devrime.” Haritayı gösteriyor duvarda, Sivas’ı gösteriyor: “Buradan mı gidilir de