2. “ܱܳü” ‘zulmet’,
nûr’un (ışığın) olmama durumudur,
yani karanlıktır.
“ܱܳü”, kavram olarak, karanlık,
haksızlık, hakkı yerine koymama,
baskı, şiddet, hak yeme, eziyet
ve işkence demektir. 2
3. Dinimizde ve dilimizde
bu kelimenin esas anlamı:
“Bir şeyi (veya bir hakkı) kendi
yerinden başka bir yere koymaktır.”
Yani, hak edenin hakkını vermemek,
haksıza hak etmediği bir şeyi vermektir.
3
4. Allah’ın koyduğu sınırı
tecavüz etmek zulümdür.
ܱܳü, hakkı terk etmek demektir.
ܱܳü, başkasının mülkünde,
onun izni olmaksızın
tasarruf etmektir..
4
7. Allah hakkında yalan uydurup
iftira edenlerden yahut kendisine
hak geldiğinde onu yalan sayandan
daha zalim kimdir?
Cehennemde kâfirlere yer mi yok?
Ankebut-68
7
8. Allah (c.c.) mutlak olan tek varlıktır.
Varlığın ve ışığın kaynağıdır.
Nûr bir anlamda varlığı,
zulmet (karanlık) ise
yokluğu temsil ederler.
Nûr (ışık) görmeyi sağlar,
karanlık ise bunun karşıtıdır.
8
9. Allah (c.c.) insanları doğru yola
sevketmek için gönderdiği Din’e,
‘Nûr’ denir:
,(9/Tevbe, 32),
9
11. Allah'ın nûrunu ağızlarıyla (üfleyip)
söndürmek istiyorlar.
Halbuki kâfirler hoşlanmasalar da
Allah nûrunu tamamlamaktan
asla vazgeçmez.
(9/Tevbe, 32),
11
12. Bu Din’in kitabı olan Kur’an’a da
yine ‘Nûr’ demektedir.
(Nisa, 174)
12
13. Ey insanlar!
Size Rabbinizden kesin bir delil
(Hz. Muhammed) geldi
ve size apaçık bir nur (Kur’an) indirdik.
(Nisa-174)
13
14. Böylece ‘nûr’ İslâm’ın sembolü,
‘zulmet’ ise İslâm’ın dışındaki
inançların sembolüdür.
14
25. 25
Ey iman edenler! Eğer küfrü
imana tercih ediyorlarsa,
babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile)
veli edinmeyin.
Sizden kim onları dost edinirse,
işte onlar zalimlerin kendileridir.
(9/Tevbe, 23).
26. ܱܳü Küfür, şirk, isyan
ve fısk anlamına da
gelebilir :
(31/Lokman, 13).
26
27. “Hani Lokman oğluna
öğüt vererek demişti ki;
“Ey oğlum, Allah’a şirk koşma.
Hiç şüphesiz ki şirk,
gerçekten büyük bir zulüm’dür.”
(31/Lokman, 13).
27
32. Zalimler; hem Allah’ın hukukuna,
hem insanların haklarına
tecavüz ettikleri bir gerektir.
Dolayısıyla zalimlere karşı
elleriyle, dilleriyle ve kalpleriyle
mücadele vermeyen kimseler de zalimdir .
Zâlimlere, kalben meyletmek dahi
büyük bir tehlikedir.
32
35. “Bir de zulmedenlere meyletmeyin;
sonra size ateş dokunur.
Zaten sizin Allah’tan başka
yardımcınız yoktur.
Sonra (zâlimlere meylettiğiniz için)
Allah’tan da yardım göremezsiniz.”
(11/Hûd, 113)
35
36. Âhirette hesaptan sonra
alınacak sonuç,
kavuşulacak ceza da
yine insanların kendi
hak ettikleridir,
amellerinin karşılığıdır.
36
38. Bir hadis-i kudsî’de
Rasulullah (s.a.s.),
Allah Teâlâ’dan rivayet ederek
şöyle buyurdu:
“Allah buyurdu ki:
‘Ben zulmü kendime haram ettim;
Onu, sizin aranızda da haram kıldım.
Öyleyse sakın birbirinize zulmetmeyin!”
38
39. “Allah, zâlime muhakkak ki,
mühlet verir de
onu yakalayacağı zaman,
göz açtırmadan aniden yakalar.”
39
41. “Üç kimsenin duası red olunmaz:
Orucunu açarken oruçlunun duası,
adâletli yöneticinin,
bir de mazlumun duası.
41
42. Allah (c.c.) mazlumun duasını
göklerin üstüne yükseltir
ve dua için gökyüzü kapıları açtırılır.
Allah Teâlâ da:
‘İzzetime andolsun ki,
bir süre sonra da olsa
sana yardım edeceğim’ buyurur.”
42
43. Peygamberimize,
“hangi cihadın daha faziletli olduğu”
soruldu.
Efendimiz şöyle bir cevap verdi:
“Zâlim bir sultanın (yöneticinin)
yanında hakk kelimesini söylemektir.”
43
44. “Kim bir kişinin zâlim olduğunu
bilerek ona yardım etmek
üzere zâlim ile birlikte yürürse,
İslâm’dan dışarı çıkmış olur.”
(İbn Kesir, Hadislerle K. K. Tefsiri, c. 5, s. 2089)
44
45. “Kim bir zâlime yardım ederse,
Allah’u Teâlâ,
o zâlimi ona musallat eder
.” (Deylemî; İbn Aslâkir, Tarih)
45
47. “Kim yemini ile bir müslümanın
hakkını elinden alırsa,
o kimseye Allah,
cehennemi vâcip kılmış,
cenneti de haram etmiş demektir.”
47
48. Bu söz üzerine ashabdan bir zât:
‘Pek az bir şey olsa da mı ya Rasulallah?’
diye sormuş,
Rasulullah (s.a.s.) de:
“Misvak ağacından bir
çubuk dahi olsa (yine böyledir)”
buyurmuştur.
(Müslim, İman 61, hadis no: 218; Nesâi, Âdâbu’l-Kudât, 30 hds no: 5384)
48
49. “ܱܳü üç türlüdür.
Bir zulüm vardır ki, Allah onu affetmez.
Bir zulüm vardır ki, Allah onu affeder.
Bir zulüm vardır ki, Allah onun mutlaka
hesabını sorar.
49
52. Doğrusu Allah, kendisine
şirk koşulmasını bağışlamaz.
Bunun dışında kalan günahları ise
dilediği kimseler için bağışlar.
Allah’a şirk koşan kimse,
şüphesiz büyük bir günah işleyerek
iftira etmiş olur.
Nisa-48
52
53. Allah’ın affedeceği zulüm;
kulların kendi nefislerine karşı
işlediği zulümdür.
Rableri ile kendi aralarındaki
işlerde emre itaat
ve yasaklardan kaçınmak noktasında
yaptıkları hatalardır.
53
55. Kim bir kötülük yapar,
yahut nefsine zulmeder de
sonra Allah'tan mağfiret dilerse,
Allâh'ı bağışlayıcı ve
çok merhamet edici bulur.
Nisa-110
55
56. Allah’ın hiç bırakmayıp,
mutlaka hesabını soracağı zulüm ise
kulların birbirlerine karşı
hayâsızlıklarıdır.
Allah, bunların hesabını sorar
ve zâlimleri cezalandırır.”
56
58. Ancak iman edip salih amel
işleyen, Allah’ı çok anan
ve haksızlığa uğratıldıktan
sonra öçlerini alanlar başka.
Zulmedenler hangi akıbete
uğrayacaklarını göreceklerdir
Şuara-227
58
59. "Ümmetimden müflis odur ki,
kıyamet günü namaz ve zekâtla gelir.
Ama, bu arada sövdüğü şu kimse,
dövdüğü bu kimse de gelir.
Bunun üzerine kendisinin
hasenatından şuna verilir,
buna verilir.
(Müslim)
59
60. Üzerindeki haklar
bitmeden kendi hasenatı tükenirse,
o zaman onların günahlarından alınır
kendisine yüklenir.
Daha sonra cehenneme atılır.“ (Müslim)
60
64. “Rabbim!
Beni, ana babamı,
iman etmiş olarak evime girenleri,
iman eden erkekleri
ve iman eden kadınları bağışla.
Zalimlerin de ancak helâkini
arttır Nuh-28
64