4. PERIYODIK TABLO
• Periyodik tablo kimyasal elementlerin sınıflandırılması için geliştirilmiş
tablodur. Dilimizde periyodik tablo, periyodik cetvel, periyodik çizelge,
elementler tablosu gibi birçok şekilde isimlendirilmiştir. Bu tablo bilinen
bütün elementlerin artan atom numaralarına (buna proton sayısı da denir)
göre bir sıralanışıdır. Periyodik cetvelden önce de bu yönde çalışmalar
yapılmış olmakla birlikte, icadı genellikle Rus kimyager Dimitri
Mendeleyev'e mal edilir. 1869'da Mendeleyev, tabloyu, atomların
artan atom ağırlıklarına göre sıralandıklarında belli özelliklerin
tekrarlanıyor olmasından oluşturmuştur.
5. • Periyodik cetveli oluşturan yatay sıralara periyot adı verilir. Yatay sıralarda
atom numaraları arttıkça, elementlerin fiziksel ve kimyasal özellikleri
değişir. Periyodik cetveldeki düşey sütunlara grup denir. Aynı gruptaki
elementler benzer kimyasal özellikler gösterir.
Periyodik cetvelde 8 tane A ve 8 tane B olmak üzere 16 tane grup vardır.
Periyodik cetvel 18 sütundan oluşur. B gruplarından üç tanesi birden 8B
olarak isimlendirilir.
• Periyodik cetveldeki ilk sütuna 1A grubu denir. Son sütunu ise 8A grubu
oluÅŸturur.
6. • Periyotlar cetveli yatay ve düşey sıralardan oluşmuştur. Periyotlar
cetvelindeki yatay sıralardır. Elementler atom numarası en küçük ten en
büyüğe doğru ( soldan – sağa ) sıralanırlar. Periyot numarası enerji seviyesini =
yörünge sayısını gösterir. 7 periyot bulunur.
• Grup; 18 tane grup vardır. 8 tane a grubu, 8 tane b grubu ( 8b grubu 3 gruptan
oluÅŸur. )
• 1a grubu alkali metaller
2a “ toprak alkali metaller
3a “ metaller
7a “ halojenler
8a “ soygazlar
7. • 1A-2A-3A grubunda, Metallar
• 4A-5A-6A-7A grubunda,
Ametaller
• 8A grubunda ise Soygazlar
bulunur.
8. METALLER
• katıdırlar ( civa = Hg hariç )
• yüzeyleri parlaktır
• ısı ve elektriği iyi iletirler
• tel ve levha haline gelebilirler
• tek atomludurlar(atomik yapılıdırlar )
• kendi aralarında bileşik yapmazlar
• kendi aralarında alaşım yaparlar
• elektron verme özelliğindedirler
( katyon = +)
• ametallerle iyonik bileşik yaparlar
• canlıların yapısında çok az bulunur
• erime-kaynama noktaları yüksektir
• 1A,2A,3A grubunda bulunurlar
• sulu çözeltileri BAZ özelliği taşır
10. AMETALLER
• katı, sıvı, gaz halindedirler.
• yüzeyleri mattır.
• ısı ve elektriği iyi iletmezler.
• tel ve levha haline gelemezler.
• iki ve daha fazla atomludurlar.
(molekül yapılı)
• kendi aralarında bileşik yaparlar..
• kendi aralarında alaşım yapmazlar.
• elektron alma özelliğindedirler.
• kendi aralarında kovalent bileşik
yaparlar.
• canlıların yapısında bolca bulunurlar.
• erime-kaynama noktaları düşüktür.
• 4A,5A,6A,7A grubunda bulunurlar.
• sulu çözeltileri ASİT özelliği taşır.
12. YARI METALLER
• parlak veya mat olabilirler.
• elektrik ve ısıyı ametallerden daha iyi metallerden daha az
iletirler.
• işlenebilirler ( tel ve levha haline getirilebilirler. )
• kırılgan değildirler.
14. SOYGAZLAR
• doğada gaz halinde bulunurlar.
• kararlı yapıdadırlar.
• bileşik oluşturmazlar.
• tek atomludurlar.
• erime kaynama noktaları düşüktür.
• periyodik tabloda 8A grubunda yer
alırlar.
16. • Doğada elementleri tek başlarına bulmak
neredeyse imkansızdır. Çoğu element
baÅŸka bir elementle birleÅŸerek kimyasal
baÄŸ yapar.
Elementlerin son katmanlarını dolu hale
getirmek isterler. Örneğin 1 elektronu
bulunan hidrojen tek katmana sahiptir ve
o katmanın dolması için toplam 2 elektron
olmalıdır. Bu nedenle hidrojen ihtiyaç
duyduÄŸu 1 elektronu baÅŸka bir elementle
baÄŸ yaparak saÄŸlamak ister.
• Hidrojenin bu çağrısı doğada asla
cevapsız kalmaz. Hidrojen atomları başka
elementlerle birleÅŸerek, yani baÄŸ yaparak
elektron ihtiyaçlarını tamamlarlar.
18. Ä°YONIK BAÄž NASIL OLUÅžUR?
Atomlar son katmanlarını
doldurmak isterler. Buna atomların
kararlı hale geçmek istemesi de
denir.
Bazı atomların son katmanlarında
eksik elektron, bazı atomlarda da
fazladan elektron bulunur.
19. • Yukarıdaki örnekte sodyumun(Na) son katmanında 8
olması gerekirken 1 elektronu var. Bu elektron fazlalık
sayılır. Çünkü 1 elektronu dışarı verirse geriye tam dolu
olan 2. Katmanı kalır.
Flor(F) atomunda ise kon katmanda 8 olması gereken
elektron sayısı 7 dir. Yani 1 elektrona daha ihtiyacı vardır.
20. Dikkat edersek sodyum 1 elektrondan kurtulmak istiyor, flor ise 1
elektron arıyor.
Sodyum fazlalık elektronu flora verir.
Elektron veren sodyum artı (+) ; elektron alan flor eksi (-)
yüklenir. + Ve – birbirini çektiği için iki atom birbirine yapışır.
Bu sayede flor ve sodyum atomları arasında kimyasal bağ oluşur.
21. Ä°YONIK BAÄž KIMLER ARASINDA OLUÅžUR?
• Metallerle ametaller arasında oluşur.
• + Yüklü atomlarla – yüklü atomlar arasında oluşur.
• Anyon ve katyonlar arasında oluşur.
• Elektron alanlarla elektron verenler arasında oluşur.
• Son katmanında elektron fazlası olanlarla elektron eksiği
olanlar arasında oluşur.
• Elektron alışverişi gerçekleşir.
22. İyonik bağ sadece iki atom arasında
gerçekleşmez.
Bazen elektron alışverişini tamamlamak
için ikiden fazla atoma ihtiyaç duyulur.
Yandaki örneği İnceleyelim:
Bir tane kalsiyum atomunun ihtiyacını
ancak 2 tane klor giderebilmektedir.
Kalsiyumun 2 fazlalık elektronu, klorun da
bir eksik elektronu bulunur. Kalsiyum
fazlalık elektronlarını iki klor atomuna
paylaştırır.
Bu nedenle bu üç atam arasında iyonik bağ
oluÅŸur. OluÅŸan bileÅŸikte 1 tane kalsiyum, 2
tane klor atomu bulunur.
23. • İyonik bağ metal elementlerle ametal elementler arasında
gerçekleşir. Bir atomun elektronu fazla, diğerinin az olması
durumunda gerçekleşen iyonik bağda fazla elektronu olan az
olana elektron verir. Bu sayede atomlar + ve – yüklerle
yüklenirler.
Metaller + yüklü, ametaller ise – yüklüdür. Daha doğrusu
metaller elektron verdikleri için +, ametallerde elektron
aldıkları için – olurlar.
24. Sodyum: ya 7 elektron alarak son
yörüngesini 8′e tamamlamalı ya da son
yörüngesindeki 1 elektronu atarak 2
yörüngeli hale gelmelidir. 7 elektron
almaktansa 1 elektron vermek kolay olduÄŸu
için sodyum 1 elektronunu flora verir.
Flor: ya 7 elektron vererek tek yörüngeli
hale gelmeli, ya da 1 elektron alarak son
yörüngesini 8′e tamamlamalıdır. Florun 1
elektron alması 7 elektron vermesinden
daha kolaydır. Bu nedenle flor sodyumdan
1 elektron alır.
25. Atomlar elektron alışverişi yaparak bağ oluşturduklarında kararlı hale
geçmiş olurlar. Atomların bileşik yapmış hali aşağıdaki gibidir.
Elektron alışverişi yapılarak gerçekleşen bu iyonik bağda NaF bileşiği oluşmuştur.
Na + yüklü ve metal; F ise – yüklü ve ametaldir.
26. İYONİK BİLEŞİKLERİN FORMÜLLERİ NASIL YAZILIR?
• Dünyanın çeşitli yerlerinde yaşayan ve kimya ile uğraşan bilim insanları bunu
farkına vardılar. 1919 yılında toplanarak IUPAC (uluslararası temel ve uygulamalı
kimya birliği) adlı birlik oluşturdular.
a) Bileşiğin formülü yazılırken önce katyon, sonra anyon yazılmalıdır. İyonik
bileşiklerde katyonun ve anyonun yükleri çaprazlama olarak element sembollerinin
sağ alt köşesine yazılır. Ancak bileşik formülünde 1 gösterilmez. Potasyum florür
bileşiğini örnek olarak yazalım. K1+değerlikli bir katyon F1 değerlikli bir
anyondur. O hâlde; K1+F1olacak şekilde potasyum önce Flor sonra yazılmalıdır.
Bileşik formülü; KF şeklinde olur.
27. b) Bileşiğin formülü nötral olacak şekilde yazılmalıdır. İyonik bileşikler örgü yapılı
olmaları nedeniyle formülleri arasında bir oran vardır. Bileşiğin toplu formülü
oluşturulurken nötral olması için en küçük katsayılar kullanılır. Bu kurala özellikle
farklı iyon yüküne sahip katyon ve anyonlardan oluşan bileşiklerin formülü
yazılırken dikkat edilmelidir.
• Bu durumu bir örnekle inceleyelim: 2a grubunda bulunan magnezyumun yaygın
iyon yükü "2+"dır. 7a grubunda bulunan klorun ise "1" dir. Birinci kurala göre
önce katyon, sonra anyon yazılmalıdır.
28. • Buna göre; Mg2+cl1 olacaktır. Ancak magnezyum "2+" iyon yüküne, klor ise
"1" iyon yüküne sahiptir. İkinci kurala göre bileşiğin nötral olması gerekmektedir.
Her magnezyum katyonunun sahip olduğu yükü dengelemek için iki klor anyonuna
ihtiyaç vardır.
• Buna göre iki tane pozitif(+)yükü nötralleştirmek için iki tane negatif(-)yük
olması gerekir. Bunu sağlamak içinde 2 rakamı klorun sağ alt köşesine indi
solarak yazılmalıdır. O hâlde bileşiğin formülü; MgCl2 şeklinde olacaktır.
29. 2. KOVALENT BAÄž NASIL OLUÅžUR?
Bazen atomların elektron alışverişi
yapmak iÅŸlerine gelmez. Ä°ki atom
olsun ikisinin de elektron ihtiyacı
olsun. Kimse diÄŸerine elektron
vermek istemez.
Böyle bir durumda atomların birbirine
destek olması gerekmez mi? Evet iki
atom birbirlerine destek olurlar ve
elektronlarını ortaklaşa kullanarak
ihtiyaçlarını giderirler.
30. Kovalent bağ ametallerin kendi aralarında yaptığı kimyasal bağdır.
Elektronların ortaklaşa kullanılmasıyla olur. Bu bileşikte mavi
renkle gösterilen elektronlar ortaklaşa kullanılır. Bu sayede
hidrojen son yörüngesini 2 ye tamamlayarak doldurur. Klor ise
yine son yörüngesini 8′e tamamlayarak kararlı hale geçmiş olur.
32. Hidrojen (H) ve klor (cl) birleşerek hidrojen klorür isimli
kovalent bağlı bileşiği oluşturdu.
33. KOVALENT BAĞIN ÖZELLIKLERI
• Ametallerin kendi aralarında yaptığı bağ çeşididir.
• Elektron ihtiyacı olan atomlar arasında gerçekleşir.
• - Yüklü atomlar arasında gerçekleşebilir.
• Polar ve apolar olanları vardır.
• Aynı cins atomlar arasında gerçekleşebilir.
• Elektronlar ortaklaşa kullanılır.
36. ASÄ°TLER
1. Suda çözündüklerinde iyon oluştururlar. Bu nedenle asitlerin sulu çözeltileri az ya
da çok elektrik akımını iletir.
2. Tatları ekşidir. Limonun ekşiliği içindeki sitrik asitten, sirkenin ekşiliği içindeki
asetik asitten ileri gelir.
3. Boya maddelerine etki ederler. Örneğin; turnusol boyasının rengini kırmızıya
dönüştürürken, fenolftalein boyasını renksizleştirirler.
4. Aktif metallerle tepkimeye girerek hidrojen gazı oluştururlar.
37. 6. Cu, Hg ve Ag gibi yarı soy metallere yapısında oksijen bulunmayan HCl, HBr
gibi asitler etki etmez. Bu metallere HNO3 ve H2SO4 gibi kuvvetli asitler etki
eder. Ancak bu tepkimelerde asitler asit olarak değil yükseltgen olarak etki eder.
Yani bu tepkimelerde H2 gazı değil H2O oluşur. Au ve Pt gibi soy metallere
asitlerin hiçbiri yalnız başına etki edemez.
7. Karbonat ve bikarbonatlarla tepkimeye girerek CO2 gazı oluştururlar.
8. Bazlarla birleÅŸerek tuz ve su oluÅŸtururlar. Bir asidin hidrojeni yerine metal
veya amonyum iyonunun geçmesiyle oluşan bileşiğe tuz denir. Bir asit bazla
birleştiğinde hem asit hem de baz özelliklerini kaybeder. Bu nedenle asitlerle
bazlar arasındaki tepkimelere nötrleşme tepkimesi denir.
40. Sirke, seyreltik bir asetik asit çözeltisidir. Araba akülerinde sülfürik asit kullanılır.
Nitrik asit, boya ve gübre yapımında kullanılır. Temizlikte kullanılan tuz ruhu seyreltik
hidroklorik asit çözeltisidir.
Midemiz de seyreltik hidroklorik asit salgılayarak besinleri parçalar. Bu salgının
fazlalaşması midede ülsere sebep olur.
Bazı maddelerin yapısında hidrojen bulunmadığı hâlde, hidrojen iyonu (H+) oluşumuna
sebep oldukları için sulu çözeltileri asit özelliği gösterir. CO2 ve SO2 suda asit özelliği
gösteren maddelerdir. Havadaki karbon dioksit ve kükürt dioksit gazları da yağmur
damlalarında çözündüklerinde asit olarak yere düşer. Asit yağmurları bu şekilde oluşur.
41. BAZLAR
1. Suda iyon oluşturarak çözünürler. Çözeltileri elektrik akımını iletir.
2. Tatları acıdır. Sabun köpüğünün acılığı yapısındaki sodyum hidroksitten, karabiberin
acılığı yapısındaki piperidin bazından ileri gelir.
3. Boya maddelerine etki ederler. Kırmızı turnusolu mavi, renksiz fenolftaleini pembe
yaparlar.
4. Amfoter metallerle (Zn, Zl, Pb, Sn…) tepkimeye girerek hidrojen gazı oluştururlar.
Al, Pb ve Sn da amfoter özellik gösterir. Bu elementlerin hem kendileri hem de oksitleri
ve hidroksitleri amfoter özellik gösterir.
42. 5. Elle tutulduklarında kayganlık hissi verirler. Sabunun, yumurta
akının ve deniz suyunun kayganlıkları yapılarındaki bazlardan
kaynaklanır.
6. Asitleri nötrleştirirler. Yani asitlerle veya asit oksitlerle tuzları
oluÅŸtururlar.
7. Metal oksitlerin su ile tepkimesinden elde edilirler.
44. Sodyum hidroksit (NaOH) sabun yapımında kullanılır. Bu yüzden sabun ağzımıza ve
gözümüze değdiğinde acı verir.
Diş macunu ve şampuanlarda da baz olduğu için acı tat verir.
Amonyaklı sıvı maddeler, yağ ve kireç sökücü olarak ev temizleyicilerinde kullanılır.
Yemek sodası olarak bilinen kabartma tozu, bir çeşit baz olan sodyum bikarbonat
içerir.
Kireç suyu bir çeşit bazdır. Potasyum hidroksit, KOH arap sabunu yapımında
kullanılır.
Bazlar ve asitler tepkimeye girerek tuz ve su oluÅŸturur.
45. Bütün canlıların uyum içinde yaşadıkları alana doğal çevre denir. Doğadaki
bütün canlılar çevremizdeki diğer varlıklarla uyum içinde yaşamlarını
sürdürürler. Tüm bitki, hayvan ve mikroskobik canlılar uyum içinde yaşar.
Var olan doğal denge bütün canlılar için çok önemlidir. Çevreyi oluşturan
canlı halkalardan birinin yok olması, diğer canlıların olumsuz etkilenmesine
neden olur.(Besin zinciri)
veya ormanların yok olmasının çevreye olumsuz etkileri olduğunu
söyleyebiliriz. Ormanların yok olması ormanda yaşayan canlı türlerinin de
yok olmasına neden olur. Hava kirliliği artar. Yağışlar ve erozyon artar. Asit
yağmurları da canlı ve cansız varlıklara zarar verir.
47. • Bacalardan ve motorlu taşıtların egzozlarından çıkan kükürt dioksit
(SO2), karbondioksit (CO2) gibi gazlar havadaki su buharı(H2) ile
birleştiklerinde asit oluştururlar. Bu asitler yağmurla birlikte yeryüzüne
düşer. Bu şekilde oluşan yağışlara asit yağmuru denir.
Asit yağmurları :
• Toprağı etkileyerek, toprakta yetişen ürünlere zarar verir ,ormanların
yok olmasına sebep olur.
• Havayı etkiler ve dolayısı ile sağlığımız etkilenir. Sulardaki canlı yaşamını
etkiler ve canlıların ölümüne sebep olabilir. Tarihi eserlere zarar verir.
48. TOPRAK KIRLILIÄžI
• Yeryüzünün en üst tabakasını oluşturan örtüye toprak denir. Toprak tüm
canlıların besin ve hayat kaynağıdır. Toprak kirliliğine neden olan başlıca
etmenler ev, iş yeri ve hastane atıkları.
Radyoaktif atıklar.
Hava kirliliği sonucu oluşan asit yağmurları,
gereksiz yere ve aşırı miktarda yapay gübre, tarım ilacı vb. Kullanılması.
Tarımda gereksiz yere ya da aşırı hormon kullanımı
suların kirlenmesi. Su kirliliği toprak kirliliğine neden olurken, toprak kirliliği
de özellikle yer altı sularının kirlenmesine neden olur.
49. • Neler yapılabilir?
Verimli tarım topraklarında yerleşim ve sanayi alanları
kurulmamalı yeşil alanlar arttırılmalıdır.
Ev ve sanayi atıkları toprağa zarar vermeyecek şekilde toplanıp
depolanmalı ve toplanmalıdır. Yapay gübre ve tarım ilaçlarının
kullanılmasında yanlış uygulamalar önlenmelidir.
Nükleer enerji kullanımı bilinçli şekilde yapılmalıdır.
50. HAVA KIRLILIÄžI
• Atmosferde karbondioksit, kükürt dioksit, karbon monoksit,
kurşun gibi zararlı gazların artması sonucu hava kirliliği oluşur. Hava
kirliliği başta solunum organlarımız olmak üzere sağlığımızı olumsuz
etkiler. En çok yaşlılar ve çocuklar hava kirliliğinden zarar görür.
Isınmak için soba ve kaloriferlerde kullanılan kömür ve fueloil,
• Fabrika bacalarından çıkan zehirli atıklar,
• Arabaların egzozlarından çıkan dumanlar hava kirliliğine neden olur.
51. Neler yapılabilir?
• Havayı kirleten çok duman bırakan yakıtlar kullanılmamalıdır.
• Arabalarda çevreye zarar vermeyen yakıtlar kullanılmalı. Özel otolar
yerine otobüs gibi toplu taşıma araçları tercih edilmelidir. Böylece
trafikteki araba sayısı azalınca hava temiz kalır.
• Enerji elde etmek için rüzgâr ve güneş enerjisinden yararlanılmalıdır.
• Fabrika bacalarına, zehirli gazların havaya karışmasını önleyen filtreler
takılmalıdır.
52. SU KIRLILIÄžI
• Su kaynaklarına bırakılan atıklar su kirliliğine neden olur. Su kirliliği
başta suda yaşayan canlılar olmak üzere canlıların yaşamına zarar verir.
Fabrikalardan ve evlerden çıkan pis ve zehirli atıkların deniz,
göl ve akarsulara karışması su kirliliğine neden olur.
Fabrikalardan ve evlerden çıkan pis ve zehirli atıkların, deniz kazaları
sonucu sulara akan yakıtın deniz, göl ve akarsulara karışması su kirliliğine
neden olur.
• Pis ve zehirli sular arıtma tesislerinde temizlenmelidir. Fabrikalar sıvı
atıklarını süzgeçlerden geçirerek dışarı boşaltmalıdır.
55. SU KIMYASI VE SUYUN SERTLIÄžI
• Yeryüzünün ve vücudumuzun yaklaşık 3/4 ü sudur. Su, canlı yaşamının devamlılığı
için gerekli bir maddedir. Suyu içmek yemek yapmak ve temizlik yapmak gibi
amaçlarla kullanırız. Bu nedenle suyun temiz olması gerekir.
• Su yeryüzündeki akışı sırasında farklı yerlerden geçer ve geçerken bu yerlerdeki
tuzların bazılarını çözerek yapısına alır. Bu yüzden bu suların içinde
iyonlar vardır. Bu nedenle suların tatları farklıdır.
56. • Suyun içinde çok miktarda kalsiyum ve magnezyum iyonları varsa bu tür
sulara sert su denir.
Sert sular kireç oluşturur.(Çaydanlıkların dibinde birikir.)
Sert sularda deterjan ve sabun gerektiği gibi köpürmediği için bu sular temizlik
yapmaya uygun değildir. Daha fazla deterjan ya da sabun kullanılması gerekir.
• Çamaşır ve bulaşık makinelerinde, elektrikli su ısıtıcılarında kireçlenmeye sebep
olur ve elektrik tüketimini artırırlar.
• Ayrıca sağlığımıza zarar verirler. Ancak kemik gelişiminin hızlı olduğu
dönemlerde sert sular yararlı olabilir.
57. • Suyun içinde az miktarda kalsiyum ve magnezyum iyonları varsa bu tür
sulara yumuÅŸak su denir.
• Sert suları yumuşatmak için su kaynatılır ya da su arıtma cihazları kullanılır.
• İçme suyunun hastalık yapan mikroorganizmalardan temizlenmesi için
birtakım işlemler yapılır. Bu işlemlere suyun dezenfeksiyonu denir.
Dezenfekte işlemi genellikle klor gazı ile yapılır. Bu nedenle çeşme sularının
bazen farklı kokuda olabilir.
58. SAĞLIKLI BIR IÇME SUYUNDA OLMASI GEREKEN
BIRTAKIM ÖZELLIKLER :
• İçme suyu renksiz, kokusuz, tatsız ve berrak olmalıdır.
• İçinde kalıntılar ve mikroorganizmalar olmamalıdır.
• Sertliği fazla olmamalıdır.
• Sıcaklığı 6 dereceden az, 12 dereceden çok olmamalıdır.