1. AHLAK PSÄ°KOLOJÄ°SÄ° VE SOSYAL
YAÅžAM
Yazar : Erol GÜNGÖR- Salim AKÇAY
Yayınevi : Ötüken
Baskı : İstanbul / 1995 / 220 shf.
ISBN :
Bilim Grubu : Psikoloji / Ahlak
Türü : Heyet Çalışması
Hitap Ettiği Okuyucu Kitlesi: Özel İlgi
Genel DeÄŸ erlendi rme :
Ahlakın psikolojik görüntüsü, insan yaşantısı ve sosyal
ahlak üzerine değerlendirmeler yapılıyor. Vicdan, doğruluk
ve ahlak, kişiye saygı, sosyal ahlak, ahlakı etkileyen
faktörlerden din, adaletin uygulanması, yaptırıcı kuvvetler,
sorumluluk gibi konular iÅŸleniyor.
2. Erol Güngör tarafından kaleme alınan bu eser iki farklı
kitapt an müt e ş ekkil. Birincisi (1974) yılında kaleme alınan
Ahlak Psikolojisi ikincisi 1975 yılında yazılan Sosyal Ahlak
'tır.
Birinci kitap Ahlak Psikolojisi, ahlakın kişi üzerinde ki
etkilerini anlatmak t a dır. Ahlak Psikolojisi iki ana konudan (
1.Ahlakın Psikolojik Görünüşü 2.İnsanın Yaşayışı ve Ahlak)
oluşmakt adır. Birinci bölümd e insanın kişiliğini oluşturan
unsurlar anlatılmakt adır. Bu arada kişiliğin(şahsiyet)h e r
insanın kendine özgü davranış eğilimlerinin dinamik bir
bütünü diye tarif edilmekt e insan şahsiyetini meydan a
getiren unsurların başında soyaç ekim geldiği iddia
edilmekt e bundan başka biyolojik faktörlerin rolünden
bahs edilmekt e üçüncü faktör olarak çevre olduğu
anlatılmakt adır. Yazar çeşitli psikologların görüşlerini serd
ediyor ve bu konuda şu karara varıyor; çocuğun
şahsiyetinde "0- 5"yaş aile, bundan sonra çevre etki
etmekt e , bunlarla berab e r biyolojik faktörlerinde önemli
etkisi olduğunu belirtmekt e . İkinci alt başlık Ahlakı
Davranışın psikolojik yönü. Ahlaki davranışın psikolojik
yönü diyince davranış yaptığımız kişi veya varlıklar
hakkında ki tutumları kast edilmekt e insanın farklı tutum
sergilediği iddia edilmekt e .Böylesi durumlarda sadec e
tutumlarımızı değiştirdiğimiz fertler değil
kendimizde(b enliÄŸimizde)d evr ey e girmekt e . Bir insan
başkalarına karşı tutumu nu değerlendirirken kendi kişiliği
hakkında da bilgi sahibi olmak zorunda kalıyor. Kendi
şahsımız hakkındaki tutumlarımız benlik veya ben
dediğimiz kavramı meydan a getirir. İnsan zekası saye sind e
kedi şahsımızı objektif bir şekilde, yani dışardaki
varlıklardan biriymiş gibi görebiliriz ve ona karşıda bazı
tutumlara sahip olur. Herkesd e bir benlik kavramı var
olduğu iddia edilmekt e ve ahlaki davranış bu benlik ile dış
dünya arasındaki müna s e b e tin görüntüsü olduğu iddia
edilmekt e.
Ahlaki davranışt a etkili bir faktör olan benliğin
oluşumun d a toplumun etkisi vardır. çünkü başka insanlarla
ilişkiye girmed en davranış olmaz. Davranış olmayınca
3. sosyal davranış şeklinde insanın aklında bir yargı
belirmekt e insanların ahlaki bir davranış hakkında yargıda
bulunabilmel eri için belli zeka kapasit e sin e sahip olması
gerektiği çoğu ilim adamlarınca ileri sürülmekt e . zeka
yaşına göre insanların ahlaki davranışlar hakkındaki
yargılarında da değişiklik olduğu iddia edilmekt edir .
Çocukla yetişkinin bir davranış sonucund aki
değerlendirmel e ri buna örnektir .
Yazar önemine binaen bir parant e z açıyor ve cinsel
ahlakt an yani iffet kavramınd an bahs ediyor. ahlak
sahasında yaşan an münak a ş al arın çoğu bu cinsel ahlak
konusund adır. toplumun ahlak sistemini beğenme y e nl e r
en çok cinsel ahlakla ilgili stand artlard an şikayetçidir.
Fraude gibi alt ve üst ben inancına sahip olanlar toplumun
alt beni güdükleştirdiğini iddia etmekt e dirler. Toplum
cinsel hayatın istikame ti için aileyi icat etmiştir.
Üçüncü alt başlık olarak ahlakın boyutları ve gelişme si
anlatılmakt adır
Ahlakın üç boyutu vardır. Bilgi, duygu, davranış. Ahlaki
bilgi ahlak değerleri hakkındaki bilgilerdir. Devlet malını
yemenin kötü birşey olduğunu insanın bilmesi ahlaki bir
bilgidir. Devlet malı yememe si ahlaki bir davranıştır.
Yemesi durumun d a suçluluk hissetme si ahlaki bir
duygudur. Fakat her zaman bilgi, davranış ve duygu
birbiriyle dayanışma içinde olmayabilir. Ahlaki bilgi
genelde model olarak alınan insanlardan öğrenilmekt edir.
PSÄ° KO L OJÄ° VE AHLAK
Birinci kitabın son bölümünd e psikoloji ve ahlakın
birbiriyle ilgisi anlatılmakt a .Konuya girmed e n önce
"İnsanın gerek kendi içinde gereks e dışında meydan a gelip
de kendisi tarafından fark edilen değişmel er" diye şuur
tarif edilmiş. Ayrıca bizim kafamızdaki şeylerin arasındaki
farkına varabildiğimiz unsurlardan ibaret olduğu da şuurun
farklı bir versiyonu olduğu eklenmiş. Ahlaki bilgi şuur
karşılamakt a . Duygu ve bilginin oluşma sında "iç kontrol
oluşmakt a". Bu iç kontrolü meyd an a getirenler şöyle
açıklanmakt a: İç kontrolü meydan a gelme si için belli bir
4. olgunluk seviyesi gerekme k t e dir. Olgunluk seviyesine
gelinceye kadar anne- baba yetiştirici ve öğretme nl e rin
çocuğa davranışları iç kontrolü meyd an a getirmekt e .
Yani çocukluk çağında görülen terbiyeye bağlıdır.
-Psikolojik Bakımdan Ahlak Dışı Haller ve Ahlaki Şuur:
Ahlak dışı haller denince genellikle belli bir takım ahlak
kaidelerinin çiğnenme si gelmekt e dir. Ahlak dışında şu
kast edilmekt e dir .Kişi istediği bir harek e t t e n dolayı
suçluluk hissi duyuyors a bu harek e t ahlak dışıdır. Ahlaki
şuurda kişinin kendinin (benliğinin) farkına varma sıdır.
V CDANIN Ä° YAPICI UNS U R LARI
a)Şuurdan Vicdana Geçi ş ve Ahlaki İlerleme :
Ahlak şuuru insanın iyiyle kötüyü birbirinden ayıt edec ek
ölçülere sahip olması demek tir. Bu ahlaki bilgiye duyguyu
da ekleyinc e vicdan mekanizma sı oluşur. İnsanı ahlaklı
davranma y a iten iÅŸte bu duygudur.
b)Do ÄŸruluk ve Ahlak:
Doğruluk ve dürüstlük ahlaklı olmanın sonucudur.
Ahlaklılıktan kuvvetli vicdan sahibi olmak kastedilmekt e dir.
Ä°NSANIN YAÅžAYIÅžI VE AHLAK
Birinci bölümd e ahlakın psikolojik yönü, teorik yönü ele
alınmıştı. İkinci bölümd e ahlakın pratik yönü kişinin
davranışlarına olan etkisi anlatılmakt a.
A)KİŞİ YE SAYGI :
Ahlaklı davranışın gayesi insanların bir arada ahenk
içinde yaşama sıdır. Bunun içinde kişilerin kişiliğine saygı
duyulmalıdır. Burada başkalarına karşı değil kişinin kendi
vücuduna da saygı duyma sı gerekir. Kişinin kişiliğine
saygıdan başka kişinin yaşamın a, vücut bütünlüğün e de
saygı duyulmalıdır .Ahlaki olan ruh ve bedenin ikisine de
saygı duyulma sıdır. Bu saygı başkaları tarafından olması
gerektiği gibi kişinin kendi kendisine de saygı duyma sı
gerekir. Bu da sağlığa zararlı davranışlardan ve
alışkanlıklardan uzak durmakla sigara, içki, ilaç gibi zararlı
5. madd el erin kullanılmama sı şeklinde tecelli eder
SO SYAL AHLAK
Ahlak kiÅŸinin diye tarif edilmiÅŸtir. Ä°nsanlar bir arada
yaşadıklarından birbirlerine karşı davranışları
bulunmakt a dır. Bu davranışlar sonucu iyi veya kötü
neticeler zuhur etmekt e dir. Bunun için ahlakın sosyal yönü
vardır.
nsanın Ahlakını Etkiley e İ n veya Davranı ş larına
Yön veren Şeyler:
Örf ve Adetl er:
Her toplumun nesilden nesile aktarılan standa rt
davranış tarzlarına örf ve adetler denir. Fakat örf ve adet
aynı derec ed e etki payına sahip değildir. Örfe mugayir
davranınc a resmi sert tepki alınır, adet e ters davranılınca
alay edilme, hor görülme şeklinde tepki alınır.
Örf ve adetlerin kökü derinlere, çok uzak geçmiş e
dayanır. Örf ve adetler toplum düzeninin ayakt a durma sını,
toplum hayatının hercüme rç olmasını önleyen kalıplardır.
Fakat bu örf ve adetlerd e de değişmel er gözükmekt e dir.
Aynı zaman d a örf ve adetler toplumd an topluma,
zamand an zaman a izafidir. Hepsinde farklılık arzed e rl er.
İdeal olanı ise örf ve adetlerin meyd an a getirdiği kişinin
davranışlarını veya ahlakının değişme z olmasıdır. Fakat
böyle birşey olması çok zor hatt a imkansız gözükmekt e dir.
Örf ve adetler toplumlarda görülen tavırlar, tarzlar ise bu
şunu netice vermekt e ; burada bir sosyal hayat vardır. Bu
sosyal hayatın da ilkeleri ve probleml eri vardır. Bakın
yazar ilk şunu diyor: sosyal hayatın ilkeleri ve problemleri
şimdi açıklayamay a c a ğımız kadar karma şıktır ve o ölçüde
münak a ş a konusudur. Fakat ahlakla ilgili noktalarına genel
çizgiler içinde özetleyebiliriz. Sosyal hayat denince akla
insan toplulukları gelir. Toplum bize nasıl davrana c ağımızı
öğretir, problemler ise sosyal hayatın zaruretleri ile ferdi
hürriyet arasında iyi bir dengenin kurulma sıdır. Cemiyet
ahlak problemini çözmek için insan grupları arasında eşitlik
sağlamay a , bir taraftan da bütün fertlerini belli bir ahlak
disiplini içinde yetiştirmey e çalışır.
6. Toplum fertlerinin hepsini ortak bir ahlak disiplin içinde
yetiÅŸtirir. Bunun sonucund a fertlerd e ÅŸu konularda ortak
değer yargıları oluşur: Medeniyet e doğru çaba
göst erilmeli. Medeniyet t en de bir halkın örf ve adetinin
yumuş ama sı, şehirlileşme si, nezak e t ve umumi ahlak ve
adabın gözetilme sine ve kanunlaşma sın a imkan verec ek
bir bilgi yayılması demek tir. Bir cemiye t faziletli bir hayat
oluÅŸturma z s a med eni olamaz.
Medeniyetin sonucund a ideal bir adalet e ulaşmaktır.
Kişinin ödevlerinden biri de adaleti gözetme k tir. Bu adalet
kavramıda değişme z değildir. Kavramd an maks a t
anlanmıştır. Mesela adalet denince kanunların eşit
uygulanma sı gerekir. Adaletin üzerinde en fazla titizlikle
durulan tarafı titizliktir. Önceden böyle bir adalet anlayışı
varken daha sonra sosyal adalet fikri geliÅŸmiÅŸtir. ideal
adalet fikrinin yorumlanma sı başlığı altında yazar tabii
hukuktan bahs etmekt e dir. Tabi hukuk herkes için geçerli
olan hukuk demektir. Yargılama başlığı altında ise adaletle
yargılamanın farkından bahs etmekt e ve adaletin bir
kimseye yaptığının karşılığının verilme si yargılamanın ise
bir kimseye karşılık vermeme k hangi ceza verilmeme si
şeklinde tarif etmiştir. Adaleti herkesin gerçekleş tirec eğini
fakat yargılamanın ise Allah tarafından Allah'ın dostları
tarafından gerçekleş tirilebilec eğini ifade etmiştir.
Din ve Ahlak:
Din kaynağını Allah'tan alan bir ahlak sistemidir. Ahlaki
davranışın en önemli özelliklerinden biri olan adalet fikri
din tarafından ikame edilmiştir.
Adal et lkelerinin İ Uygul ama l arı :
Pozitif hukuk denen elan yürürlükt eki hukuk ideal
adaletin uygulamış tarzıdır. Pozitif hukukun kaynağı olarak
örf ve adetlerin belirlediği hak ve haksızlıktır. Yani birinci
kaynak örf ve adetlerdir. Hukukun ikinci kaynağı sosyal
hayattır. Kamu vicdanın devlet gücü ile kuvvet kazanma sı
ve ahlakı koruyan tedbirler alması hukuku oluşturur.
Hukuk kaynağından maks a t hukuk kaidelerini koyan
makam veya bu kaidelerin dayandığı temel demektir.
7. Sorumlulu un Teme ÄŸ l l eri Ve Der e c e l e ri :
Sorumluluk derken iki kavraml a karşılaşıyoruz, Beklenen
davranış ve birşeyi ve bir şeyi yapmaya ve yapmama d a
tercih. Toplumun insandan hangi davranışlar bekleyec eğini
a- )Şahsın özellikleri.
b-)Şahsın içinde bulunduğu durum.
SorumluluÄŸun derec el e rine gelince bu konuda
sorumlulukla ilgili ahlak veya hukukun kaidesinin
kaynağına bakmamız gerekiyor. Kaidenin kaynağı hangi
makam ve otorite ise biz birinci derec ed e otoriteye karşı
sorumluyuz. Her davranış meyd an a getirdiği zarar
derec e sin e göre bir sorumluluk doğurur. sorumluluğun
sosyal kaynağına gelince, sorumluluk sosyal bir kavramdır,
kaynağını cemiyet t e n alır.
Yaptırıcı Kuvv e t l er:
İnsanı belli bir şekilde davranmay a zorlayan kuvvet
(müeyyide) demek tir.
Yaptırıcı kuvvet: Devlet kendi emir ve yasaklarına
uymayan kimseler e ceza verir. Para cezası, hapis, sürgün,
vicdan cezası gibi.
Hukukun Garantileri başlığı altında yazar şunları
anlatıyor;
Bir ülkenin hukuk sistemi o ülkenin ahlak sisteminin
başlıca garantisidir. Hukuk kaideleri bir bakıma devlet
gücüyle korunan ahlak kaidelerinden ibarettir. Devlet
hukukun sahibidir. Devlet hukukun sahibi olmakla
cemiyetin bütün varlığına da garanti altına almış olur.
Hukukun garantörü olan bu devleti vatan ve millet
meydan a getirir.
Hukukun sahibi hamisi olan devletin görevlerinden birisi
sosyal adaleti sağlamak tır. Sosyal adalet t e n maks a t
herkesi aynı gelir seviyesine çıkarmak herke si eşitlemek
değildir. O zaman toplumd a birlik olmazdı. Sosyal
adalett en maks a t herke s e eşit fırsat hakkı tanımaktır.
Sosyal adalett en insanların haklarından bahs edinc e
8. demokra si ve ahlak kavramı gündeme gelmekt e dir.
Demokra si halkın, halk tarafından halk için idaresidir.
Demokra sinin en göze batan tarafı seçme hürriyetidir. Yani
bütün insanlara eşit seviyed e muamel e edilir herke sin
seçme hakkı vardır. Vatanda şın ahlaki sorumluluğuda
demokra tik rejimlerde seçme hakkını kullanma sıdır.
Yazar burada farklı bir konuya geçiyor. Savaş ve Ahlak
kavraml arını karşılaştırıyor. Savaşın normalde ahlaki bir
harek e t olmadığını anlatıyor. Fakat ortada bir tarafın
tecavüz e uğrama sı varsa bu sefer savaş ahlakın korunma sı
için zorunluluk haline geliyor. Savaşın ahlaka ters
olmasının sebebi insanların tıpkı hayvanlar gibi sadec e
karın doyurma ve hayatt a kalma endişe sine düşmel e ridir
Rüşvetin vurgunculuğun yalancılığın savaş zamanınd a
artma sı artı bir sebeptir. Savaş ahlakında hile vardır. Fakat
ikiyüzlülük yoktur diyor yazar eğer savaş a girilmişs e Yazar
son olarak makinalaşma nın yani otoma syonun ahlakla olan
iliÅŸkisine deÄŸiniyor. Makinayla birlikte gelen yeni deÄŸerlerin
ve yeni hayat tarzının eski ahlaki değerleri sarstığını iddia
ediyor. Makinalaşma nın artma sı yani makina üret en
makinaların yapılma sı sonucu işçi olarak insana ihtiyaç
bırakmaya c a ğı bunun için toplumd a işsizliğin artac ağınd an
bahs ediyor. MakinalaÅŸmayl a berab e r teknisyen
yetiştirileceği vasıfsız işçilerin hiçbir işe yaramay a c a ğı
kana a tin e varıyor. Ayrıca otoma syonun insanın
yaptığından daha hızlı ve daha çok üretim gerç ekle ş tirme si
netice sind e insanların boş zamanları çoğalıyor. İnsanların
boş kalma sı onların bu boşluklarını kötü alışkanlıklar
ediner ek gidermel e ri ahlaki bir bunalım getirdiği
kana a tind edir yazar. Teknolojinin (otoma syon un) geliÅŸtiÄŸi
şu dönemd e tıp ve mühendislikler revaçt a bulunmakt adır.
Fakat meslek seçimind e ferdi beceriler ve istekler göz
önünde tutulmalı ahlaki gaye olarak insanlara faydalı
olabileceği mesleği seçmek en ahlaki olanıdır.
İkinci kitabın ikinci bölümünd e yazar ailenin ahlak
üzerindeki etkilerine değinmiş. Ailenin bilhass a karakt e r
terbiyesi bakımından bütün diğer eğitim kaynaklarından
daha önemli olduğunu belirtmiştir. Yazar cemiye t
9. dediğimiz topluluğun aile tarafından yetiştirilen
insanlardan meyd an a geldiğini söylemekt e , ve ahlaki
davranışın bilhass a duygu yönünün ailede oluştuğunu
düşünmek t e dir. Yazara göre aile cemiyetin en önemli bir
birimidir ve böyle olmaya devam edec ektir.
10. dediğimiz topluluğun aile tarafından yetiştirilen
insanlardan meyd an a geldiğini söylemekt e , ve ahlaki
davranışın bilhass a duygu yönünün ailede oluştuğunu
düşünmek t e dir. Yazara göre aile cemiyetin en önemli bir
birimidir ve böyle olmaya devam edec ektir.