ºÝºÝߣ

ºÝºÝߣShare a Scribd company logo
AHLAK PSÄ°KOLOJÄ°SÄ° VE SOSYAL 
YAÅžAM 
Yazar : Erol GÜNGÖR- Salim AKÇAY 
Yayınevi : Ötüken 
Baskı : İstanbul / 1995 / 220 shf. 
ISBN : 
Bilim Grubu : Psikoloji / Ahlak 
Türü : Heyet Çalışması 
Hitap Ettiği Okuyucu Kitlesi: Özel İlgi 
Genel DeÄŸ erlendi rme : 
Ahlakın psikolojik görüntüsü, insan yaşantısı ve sosyal 
ahlak üzerine değerlendirmeler yapılıyor. Vicdan, doğruluk 
ve ahlak, kişiye saygı, sosyal ahlak, ahlakı etkileyen 
faktörlerden din, adaletin uygulanması, yaptırıcı kuvvetler, 
sorumluluk gibi konular iÅŸleniyor.
Erol Güngör tarafından kaleme alınan bu eser iki farklı 
kitapt an müt e ş ekkil. Birincisi (1974) yılında kaleme alınan 
Ahlak Psikolojisi ikincisi 1975 yılında yazılan Sosyal Ahlak 
'tır. 
Birinci kitap Ahlak Psikolojisi, ahlakın kişi üzerinde ki 
etkilerini anlatmak t a dır. Ahlak Psikolojisi iki ana konudan ( 
1.Ahlakın Psikolojik Görünüşü 2.İnsanın Yaşayışı ve Ahlak) 
oluşmakt adır. Birinci bölümd e insanın kişiliğini oluşturan 
unsurlar anlatılmakt adır. Bu arada kişiliğin(şahsiyet)h e r 
insanın kendine özgü davranış eğilimlerinin dinamik bir 
bütünü diye tarif edilmekt e insan şahsiyetini meydan a 
getiren unsurların başında soyaç ekim geldiği iddia 
edilmekt e bundan başka biyolojik faktörlerin rolünden 
bahs edilmekt e üçüncü faktör olarak çevre olduğu 
anlatılmakt adır. Yazar çeşitli psikologların görüşlerini serd 
ediyor ve bu konuda şu karara varıyor; çocuğun 
şahsiyetinde "0- 5"yaş aile, bundan sonra çevre etki 
etmekt e , bunlarla berab e r biyolojik faktörlerinde önemli 
etkisi olduğunu belirtmekt e . İkinci alt başlık Ahlakı 
Davranışın psikolojik yönü. Ahlaki davranışın psikolojik 
yönü diyince davranış yaptığımız kişi veya varlıklar 
hakkında ki tutumları kast edilmekt e insanın farklı tutum 
sergilediği iddia edilmekt e .Böylesi durumlarda sadec e 
tutumlarımızı değiştirdiğimiz fertler değil 
kendimizde(b enliÄŸimizde)d evr ey e girmekt e . Bir insan 
başkalarına karşı tutumu nu değerlendirirken kendi kişiliği 
hakkında da bilgi sahibi olmak zorunda kalıyor. Kendi 
şahsımız hakkındaki tutumlarımız benlik veya ben 
dediğimiz kavramı meydan a getirir. İnsan zekası saye sind e 
kedi şahsımızı objektif bir şekilde, yani dışardaki 
varlıklardan biriymiş gibi görebiliriz ve ona karşıda bazı 
tutumlara sahip olur. Herkesd e bir benlik kavramı var 
olduğu iddia edilmekt e ve ahlaki davranış bu benlik ile dış 
dünya arasındaki müna s e b e tin görüntüsü olduğu iddia 
edilmekt e. 
Ahlaki davranışt a etkili bir faktör olan benliğin 
oluşumun d a toplumun etkisi vardır. çünkü başka insanlarla 
ilişkiye girmed en davranış olmaz. Davranış olmayınca
sosyal davranış şeklinde insanın aklında bir yargı 
belirmekt e insanların ahlaki bir davranış hakkında yargıda 
bulunabilmel eri için belli zeka kapasit e sin e sahip olması 
gerektiği çoğu ilim adamlarınca ileri sürülmekt e . zeka 
yaşına göre insanların ahlaki davranışlar hakkındaki 
yargılarında da değişiklik olduğu iddia edilmekt edir . 
Çocukla yetişkinin bir davranış sonucund aki 
değerlendirmel e ri buna örnektir . 
Yazar önemine binaen bir parant e z açıyor ve cinsel 
ahlakt an yani iffet kavramınd an bahs ediyor. ahlak 
sahasında yaşan an münak a ş al arın çoğu bu cinsel ahlak 
konusund adır. toplumun ahlak sistemini beğenme y e nl e r 
en çok cinsel ahlakla ilgili stand artlard an şikayetçidir. 
Fraude gibi alt ve üst ben inancına sahip olanlar toplumun 
alt beni güdükleştirdiğini iddia etmekt e dirler. Toplum 
cinsel hayatın istikame ti için aileyi icat etmiştir. 
Üçüncü alt başlık olarak ahlakın boyutları ve gelişme si 
anlatılmakt adır 
Ahlakın üç boyutu vardır. Bilgi, duygu, davranış. Ahlaki 
bilgi ahlak değerleri hakkındaki bilgilerdir. Devlet malını 
yemenin kötü birşey olduğunu insanın bilmesi ahlaki bir 
bilgidir. Devlet malı yememe si ahlaki bir davranıştır. 
Yemesi durumun d a suçluluk hissetme si ahlaki bir 
duygudur. Fakat her zaman bilgi, davranış ve duygu 
birbiriyle dayanışma içinde olmayabilir. Ahlaki bilgi 
genelde model olarak alınan insanlardan öğrenilmekt edir. 
PSÄ° KO L OJÄ° VE AHLAK 
Birinci kitabın son bölümünd e psikoloji ve ahlakın 
birbiriyle ilgisi anlatılmakt a .Konuya girmed e n önce 
"İnsanın gerek kendi içinde gereks e dışında meydan a gelip 
de kendisi tarafından fark edilen değişmel er" diye şuur 
tarif edilmiş. Ayrıca bizim kafamızdaki şeylerin arasındaki 
farkına varabildiğimiz unsurlardan ibaret olduğu da şuurun 
farklı bir versiyonu olduğu eklenmiş. Ahlaki bilgi şuur 
karşılamakt a . Duygu ve bilginin oluşma sında "iç kontrol 
oluşmakt a". Bu iç kontrolü meyd an a getirenler şöyle 
açıklanmakt a: İç kontrolü meydan a gelme si için belli bir
olgunluk seviyesi gerekme k t e dir. Olgunluk seviyesine 
gelinceye kadar anne- baba yetiştirici ve öğretme nl e rin 
çocuğa davranışları iç kontrolü meyd an a getirmekt e . 
Yani çocukluk çağında görülen terbiyeye bağlıdır. 
-Psikolojik Bakımdan Ahlak Dışı Haller ve Ahlaki Şuur: 
Ahlak dışı haller denince genellikle belli bir takım ahlak 
kaidelerinin çiğnenme si gelmekt e dir. Ahlak dışında şu 
kast edilmekt e dir .Kişi istediği bir harek e t t e n dolayı 
suçluluk hissi duyuyors a bu harek e t ahlak dışıdır. Ahlaki 
şuurda kişinin kendinin (benliğinin) farkına varma sıdır. 
V CDANIN Ä° YAPICI UNS U R LARI 
a)Şuurdan Vicdana Geçi ş ve Ahlaki İlerleme : 
Ahlak şuuru insanın iyiyle kötüyü birbirinden ayıt edec ek 
ölçülere sahip olması demek tir. Bu ahlaki bilgiye duyguyu 
da ekleyinc e vicdan mekanizma sı oluşur. İnsanı ahlaklı 
davranma y a iten iÅŸte bu duygudur. 
b)Do ÄŸruluk ve Ahlak: 
Doğruluk ve dürüstlük ahlaklı olmanın sonucudur. 
Ahlaklılıktan kuvvetli vicdan sahibi olmak kastedilmekt e dir. 
Ä°NSANIN YAÅžAYIÅžI VE AHLAK 
Birinci bölümd e ahlakın psikolojik yönü, teorik yönü ele 
alınmıştı. İkinci bölümd e ahlakın pratik yönü kişinin 
davranışlarına olan etkisi anlatılmakt a. 
A)KİŞİ YE SAYGI : 
Ahlaklı davranışın gayesi insanların bir arada ahenk 
içinde yaşama sıdır. Bunun içinde kişilerin kişiliğine saygı 
duyulmalıdır. Burada başkalarına karşı değil kişinin kendi 
vücuduna da saygı duyma sı gerekir. Kişinin kişiliğine 
saygıdan başka kişinin yaşamın a, vücut bütünlüğün e de 
saygı duyulmalıdır .Ahlaki olan ruh ve bedenin ikisine de 
saygı duyulma sıdır. Bu saygı başkaları tarafından olması 
gerektiği gibi kişinin kendi kendisine de saygı duyma sı 
gerekir. Bu da sağlığa zararlı davranışlardan ve 
alışkanlıklardan uzak durmakla sigara, içki, ilaç gibi zararlı
madd el erin kullanılmama sı şeklinde tecelli eder 
SO SYAL AHLAK 
Ahlak kiÅŸinin diye tarif edilmiÅŸtir. Ä°nsanlar bir arada 
yaşadıklarından birbirlerine karşı davranışları 
bulunmakt a dır. Bu davranışlar sonucu iyi veya kötü 
neticeler zuhur etmekt e dir. Bunun için ahlakın sosyal yönü 
vardır. 
nsanın Ahlakını Etkiley e İ n veya Davranı ş larına 
Yön veren Şeyler: 
Örf ve Adetl er: 
Her toplumun nesilden nesile aktarılan standa rt 
davranış tarzlarına örf ve adetler denir. Fakat örf ve adet 
aynı derec ed e etki payına sahip değildir. Örfe mugayir 
davranınc a resmi sert tepki alınır, adet e ters davranılınca 
alay edilme, hor görülme şeklinde tepki alınır. 
Örf ve adetlerin kökü derinlere, çok uzak geçmiş e 
dayanır. Örf ve adetler toplum düzeninin ayakt a durma sını, 
toplum hayatının hercüme rç olmasını önleyen kalıplardır. 
Fakat bu örf ve adetlerd e de değişmel er gözükmekt e dir. 
Aynı zaman d a örf ve adetler toplumd an topluma, 
zamand an zaman a izafidir. Hepsinde farklılık arzed e rl er. 
İdeal olanı ise örf ve adetlerin meyd an a getirdiği kişinin 
davranışlarını veya ahlakının değişme z olmasıdır. Fakat 
böyle birşey olması çok zor hatt a imkansız gözükmekt e dir. 
Örf ve adetler toplumlarda görülen tavırlar, tarzlar ise bu 
şunu netice vermekt e ; burada bir sosyal hayat vardır. Bu 
sosyal hayatın da ilkeleri ve probleml eri vardır. Bakın 
yazar ilk şunu diyor: sosyal hayatın ilkeleri ve problemleri 
şimdi açıklayamay a c a ğımız kadar karma şıktır ve o ölçüde 
münak a ş a konusudur. Fakat ahlakla ilgili noktalarına genel 
çizgiler içinde özetleyebiliriz. Sosyal hayat denince akla 
insan toplulukları gelir. Toplum bize nasıl davrana c ağımızı 
öğretir, problemler ise sosyal hayatın zaruretleri ile ferdi 
hürriyet arasında iyi bir dengenin kurulma sıdır. Cemiyet 
ahlak problemini çözmek için insan grupları arasında eşitlik 
sağlamay a , bir taraftan da bütün fertlerini belli bir ahlak 
disiplini içinde yetiştirmey e çalışır.
Toplum fertlerinin hepsini ortak bir ahlak disiplin içinde 
yetiÅŸtirir. Bunun sonucund a fertlerd e ÅŸu konularda ortak 
değer yargıları oluşur: Medeniyet e doğru çaba 
göst erilmeli. Medeniyet t en de bir halkın örf ve adetinin 
yumuş ama sı, şehirlileşme si, nezak e t ve umumi ahlak ve 
adabın gözetilme sine ve kanunlaşma sın a imkan verec ek 
bir bilgi yayılması demek tir. Bir cemiye t faziletli bir hayat 
oluÅŸturma z s a med eni olamaz. 
Medeniyetin sonucund a ideal bir adalet e ulaşmaktır. 
Kişinin ödevlerinden biri de adaleti gözetme k tir. Bu adalet 
kavramıda değişme z değildir. Kavramd an maks a t 
anlanmıştır. Mesela adalet denince kanunların eşit 
uygulanma sı gerekir. Adaletin üzerinde en fazla titizlikle 
durulan tarafı titizliktir. Önceden böyle bir adalet anlayışı 
varken daha sonra sosyal adalet fikri geliÅŸmiÅŸtir. ideal 
adalet fikrinin yorumlanma sı başlığı altında yazar tabii 
hukuktan bahs etmekt e dir. Tabi hukuk herkes için geçerli 
olan hukuk demektir. Yargılama başlığı altında ise adaletle 
yargılamanın farkından bahs etmekt e ve adaletin bir 
kimseye yaptığının karşılığının verilme si yargılamanın ise 
bir kimseye karşılık vermeme k hangi ceza verilmeme si 
şeklinde tarif etmiştir. Adaleti herkesin gerçekleş tirec eğini 
fakat yargılamanın ise Allah tarafından Allah'ın dostları 
tarafından gerçekleş tirilebilec eğini ifade etmiştir. 
Din ve Ahlak: 
Din kaynağını Allah'tan alan bir ahlak sistemidir. Ahlaki 
davranışın en önemli özelliklerinden biri olan adalet fikri 
din tarafından ikame edilmiştir. 
Adal et lkelerinin İ Uygul ama l arı : 
Pozitif hukuk denen elan yürürlükt eki hukuk ideal 
adaletin uygulamış tarzıdır. Pozitif hukukun kaynağı olarak 
örf ve adetlerin belirlediği hak ve haksızlıktır. Yani birinci 
kaynak örf ve adetlerdir. Hukukun ikinci kaynağı sosyal 
hayattır. Kamu vicdanın devlet gücü ile kuvvet kazanma sı 
ve ahlakı koruyan tedbirler alması hukuku oluşturur. 
Hukuk kaynağından maks a t hukuk kaidelerini koyan 
makam veya bu kaidelerin dayandığı temel demektir.
Sorumlulu un Teme ÄŸ l l eri Ve Der e c e l e ri : 
Sorumluluk derken iki kavraml a karşılaşıyoruz, Beklenen 
davranış ve birşeyi ve bir şeyi yapmaya ve yapmama d a 
tercih. Toplumun insandan hangi davranışlar bekleyec eğini 
a- )Şahsın özellikleri. 
b-)Şahsın içinde bulunduğu durum. 
SorumluluÄŸun derec el e rine gelince bu konuda 
sorumlulukla ilgili ahlak veya hukukun kaidesinin 
kaynağına bakmamız gerekiyor. Kaidenin kaynağı hangi 
makam ve otorite ise biz birinci derec ed e otoriteye karşı 
sorumluyuz. Her davranış meyd an a getirdiği zarar 
derec e sin e göre bir sorumluluk doğurur. sorumluluğun 
sosyal kaynağına gelince, sorumluluk sosyal bir kavramdır, 
kaynağını cemiyet t e n alır. 
Yaptırıcı Kuvv e t l er: 
İnsanı belli bir şekilde davranmay a zorlayan kuvvet 
(müeyyide) demek tir. 
Yaptırıcı kuvvet: Devlet kendi emir ve yasaklarına 
uymayan kimseler e ceza verir. Para cezası, hapis, sürgün, 
vicdan cezası gibi. 
Hukukun Garantileri başlığı altında yazar şunları 
anlatıyor; 
Bir ülkenin hukuk sistemi o ülkenin ahlak sisteminin 
başlıca garantisidir. Hukuk kaideleri bir bakıma devlet 
gücüyle korunan ahlak kaidelerinden ibarettir. Devlet 
hukukun sahibidir. Devlet hukukun sahibi olmakla 
cemiyetin bütün varlığına da garanti altına almış olur. 
Hukukun garantörü olan bu devleti vatan ve millet 
meydan a getirir. 
Hukukun sahibi hamisi olan devletin görevlerinden birisi 
sosyal adaleti sağlamak tır. Sosyal adalet t e n maks a t 
herkesi aynı gelir seviyesine çıkarmak herke si eşitlemek 
değildir. O zaman toplumd a birlik olmazdı. Sosyal 
adalett en maks a t herke s e eşit fırsat hakkı tanımaktır. 
Sosyal adalett en insanların haklarından bahs edinc e
demokra si ve ahlak kavramı gündeme gelmekt e dir. 
Demokra si halkın, halk tarafından halk için idaresidir. 
Demokra sinin en göze batan tarafı seçme hürriyetidir. Yani 
bütün insanlara eşit seviyed e muamel e edilir herke sin 
seçme hakkı vardır. Vatanda şın ahlaki sorumluluğuda 
demokra tik rejimlerde seçme hakkını kullanma sıdır. 
Yazar burada farklı bir konuya geçiyor. Savaş ve Ahlak 
kavraml arını karşılaştırıyor. Savaşın normalde ahlaki bir 
harek e t olmadığını anlatıyor. Fakat ortada bir tarafın 
tecavüz e uğrama sı varsa bu sefer savaş ahlakın korunma sı 
için zorunluluk haline geliyor. Savaşın ahlaka ters 
olmasının sebebi insanların tıpkı hayvanlar gibi sadec e 
karın doyurma ve hayatt a kalma endişe sine düşmel e ridir 
Rüşvetin vurgunculuğun yalancılığın savaş zamanınd a 
artma sı artı bir sebeptir. Savaş ahlakında hile vardır. Fakat 
ikiyüzlülük yoktur diyor yazar eğer savaş a girilmişs e Yazar 
son olarak makinalaşma nın yani otoma syonun ahlakla olan 
iliÅŸkisine deÄŸiniyor. Makinayla birlikte gelen yeni deÄŸerlerin 
ve yeni hayat tarzının eski ahlaki değerleri sarstığını iddia 
ediyor. Makinalaşma nın artma sı yani makina üret en 
makinaların yapılma sı sonucu işçi olarak insana ihtiyaç 
bırakmaya c a ğı bunun için toplumd a işsizliğin artac ağınd an 
bahs ediyor. MakinalaÅŸmayl a berab e r teknisyen 
yetiştirileceği vasıfsız işçilerin hiçbir işe yaramay a c a ğı 
kana a tin e varıyor. Ayrıca otoma syonun insanın 
yaptığından daha hızlı ve daha çok üretim gerç ekle ş tirme si 
netice sind e insanların boş zamanları çoğalıyor. İnsanların 
boş kalma sı onların bu boşluklarını kötü alışkanlıklar 
ediner ek gidermel e ri ahlaki bir bunalım getirdiği 
kana a tind edir yazar. Teknolojinin (otoma syon un) geliÅŸtiÄŸi 
şu dönemd e tıp ve mühendislikler revaçt a bulunmakt adır. 
Fakat meslek seçimind e ferdi beceriler ve istekler göz 
önünde tutulmalı ahlaki gaye olarak insanlara faydalı 
olabileceği mesleği seçmek en ahlaki olanıdır. 
İkinci kitabın ikinci bölümünd e yazar ailenin ahlak 
üzerindeki etkilerine değinmiş. Ailenin bilhass a karakt e r 
terbiyesi bakımından bütün diğer eğitim kaynaklarından 
daha önemli olduğunu belirtmiştir. Yazar cemiye t
dediğimiz topluluğun aile tarafından yetiştirilen 
insanlardan meyd an a geldiğini söylemekt e , ve ahlaki 
davranışın bilhass a duygu yönünün ailede oluştuğunu 
düşünmek t e dir. Yazara göre aile cemiyetin en önemli bir 
birimidir ve böyle olmaya devam edec ektir.
dediğimiz topluluğun aile tarafından yetiştirilen 
insanlardan meyd an a geldiğini söylemekt e , ve ahlaki 
davranışın bilhass a duygu yönünün ailede oluştuğunu 
düşünmek t e dir. Yazara göre aile cemiyetin en önemli bir 
birimidir ve böyle olmaya devam edec ektir.

More Related Content

Ahlak psikolojisi ve sosyal yaÅŸam

  • 1. AHLAK PSÄ°KOLOJÄ°SÄ° VE SOSYAL YAÅžAM Yazar : Erol GÃœNGÖR- Salim AKÇAY Yayınevi : Ötüken Baskı : Ä°stanbul / 1995 / 220 shf. ISBN : Bilim Grubu : Psikoloji / Ahlak Türü : Heyet Çalışması Hitap EttiÄŸi Okuyucu Kitlesi: Özel Ä°lgi Genel DeÄŸ erlendi rme : Ahlakın psikolojik görüntüsü, insan yaÅŸantısı ve sosyal ahlak üzerine deÄŸerlendirmeler yapılıyor. Vicdan, doÄŸruluk ve ahlak, kiÅŸiye saygı, sosyal ahlak, ahlakı etkileyen faktörlerden din, adaletin uygulanması, yaptırıcı kuvvetler, sorumluluk gibi konular iÅŸleniyor.
  • 2. Erol Güngör tarafından kaleme alınan bu eser iki farklı kitapt an müt e ÅŸ ekkil. Birincisi (1974) yılında kaleme alınan Ahlak Psikolojisi ikincisi 1975 yılında yazılan Sosyal Ahlak 'tır. Birinci kitap Ahlak Psikolojisi, ahlakın kiÅŸi üzerinde ki etkilerini anlatmak t a dır. Ahlak Psikolojisi iki ana konudan ( 1.Ahlakın Psikolojik Görünüşü 2.Ä°nsanın YaÅŸayışı ve Ahlak) oluÅŸmakt adır. Birinci bölümd e insanın kiÅŸiliÄŸini oluÅŸturan unsurlar anlatılmakt adır. Bu arada kiÅŸiliÄŸin(ÅŸahsiyet)h e r insanın kendine özgü davranış eÄŸilimlerinin dinamik bir bütünü diye tarif edilmekt e insan ÅŸahsiyetini meydan a getiren unsurların başında soyaç ekim geldiÄŸi iddia edilmekt e bundan baÅŸka biyolojik faktörlerin rolünden bahs edilmekt e üçüncü faktör olarak çevre olduÄŸu anlatılmakt adır. Yazar çeÅŸitli psikologların görüşlerini serd ediyor ve bu konuda ÅŸu karara varıyor; çocuÄŸun ÅŸahsiyetinde "0- 5"yaÅŸ aile, bundan sonra çevre etki etmekt e , bunlarla berab e r biyolojik faktörlerinde önemli etkisi olduÄŸunu belirtmekt e . Ä°kinci alt baÅŸlık Ahlakı Davranışın psikolojik yönü. Ahlaki davranışın psikolojik yönü diyince davranış yaptığımız kiÅŸi veya varlıklar hakkında ki tutumları kast edilmekt e insanın farklı tutum sergilediÄŸi iddia edilmekt e .Böylesi durumlarda sadec e tutumlarımızı deÄŸiÅŸtirdiÄŸimiz fertler deÄŸil kendimizde(b enliÄŸimizde)d evr ey e girmekt e . Bir insan baÅŸkalarına karşı tutumu nu deÄŸerlendirirken kendi kiÅŸiliÄŸi hakkında da bilgi sahibi olmak zorunda kalıyor. Kendi ÅŸahsımız hakkındaki tutumlarımız benlik veya ben dediÄŸimiz kavramı meydan a getirir. Ä°nsan zekası saye sind e kedi ÅŸahsımızı objektif bir ÅŸekilde, yani dışardaki varlıklardan biriymiÅŸ gibi görebiliriz ve ona karşıda bazı tutumlara sahip olur. Herkesd e bir benlik kavramı var olduÄŸu iddia edilmekt e ve ahlaki davranış bu benlik ile dış dünya arasındaki müna s e b e tin görüntüsü olduÄŸu iddia edilmekt e. Ahlaki davranışt a etkili bir faktör olan benliÄŸin oluÅŸumun d a toplumun etkisi vardır. çünkü baÅŸka insanlarla iliÅŸkiye girmed en davranış olmaz. Davranış olmayınca
  • 3. sosyal davranış ÅŸeklinde insanın aklında bir yargı belirmekt e insanların ahlaki bir davranış hakkında yargıda bulunabilmel eri için belli zeka kapasit e sin e sahip olması gerektiÄŸi çoÄŸu ilim adamlarınca ileri sürülmekt e . zeka yaşına göre insanların ahlaki davranışlar hakkındaki yargılarında da deÄŸiÅŸiklik olduÄŸu iddia edilmekt edir . Çocukla yetiÅŸkinin bir davranış sonucund aki deÄŸerlendirmel e ri buna örnektir . Yazar önemine binaen bir parant e z açıyor ve cinsel ahlakt an yani iffet kavramınd an bahs ediyor. ahlak sahasında yaÅŸan an münak a ÅŸ al arın çoÄŸu bu cinsel ahlak konusund adır. toplumun ahlak sistemini beÄŸenme y e nl e r en çok cinsel ahlakla ilgili stand artlard an ÅŸikayetçidir. Fraude gibi alt ve üst ben inancına sahip olanlar toplumun alt beni güdükleÅŸtirdiÄŸini iddia etmekt e dirler. Toplum cinsel hayatın istikame ti için aileyi icat etmiÅŸtir. Üçüncü alt baÅŸlık olarak ahlakın boyutları ve geliÅŸme si anlatılmakt adır Ahlakın üç boyutu vardır. Bilgi, duygu, davranış. Ahlaki bilgi ahlak deÄŸerleri hakkındaki bilgilerdir. Devlet malını yemenin kötü birÅŸey olduÄŸunu insanın bilmesi ahlaki bir bilgidir. Devlet malı yememe si ahlaki bir davranıştır. Yemesi durumun d a suçluluk hissetme si ahlaki bir duygudur. Fakat her zaman bilgi, davranış ve duygu birbiriyle dayanışma içinde olmayabilir. Ahlaki bilgi genelde model olarak alınan insanlardan öğrenilmekt edir. PSÄ° KO L OJÄ° VE AHLAK Birinci kitabın son bölümünd e psikoloji ve ahlakın birbiriyle ilgisi anlatılmakt a .Konuya girmed e n önce "Ä°nsanın gerek kendi içinde gereks e dışında meydan a gelip de kendisi tarafından fark edilen deÄŸiÅŸmel er" diye ÅŸuur tarif edilmiÅŸ. Ayrıca bizim kafamızdaki ÅŸeylerin arasındaki farkına varabildiÄŸimiz unsurlardan ibaret olduÄŸu da ÅŸuurun farklı bir versiyonu olduÄŸu eklenmiÅŸ. Ahlaki bilgi ÅŸuur karşılamakt a . Duygu ve bilginin oluÅŸma sında "iç kontrol oluÅŸmakt a". Bu iç kontrolü meyd an a getirenler şöyle açıklanmakt a: İç kontrolü meydan a gelme si için belli bir
  • 4. olgunluk seviyesi gerekme k t e dir. Olgunluk seviyesine gelinceye kadar anne- baba yetiÅŸtirici ve öğretme nl e rin çocuÄŸa davranışları iç kontrolü meyd an a getirmekt e . Yani çocukluk çağında görülen terbiyeye baÄŸlıdır. -Psikolojik Bakımdan Ahlak Dışı Haller ve Ahlaki Åžuur: Ahlak dışı haller denince genellikle belli bir takım ahlak kaidelerinin çiÄŸnenme si gelmekt e dir. Ahlak dışında ÅŸu kast edilmekt e dir .KiÅŸi istediÄŸi bir harek e t t e n dolayı suçluluk hissi duyuyors a bu harek e t ahlak dışıdır. Ahlaki ÅŸuurda kiÅŸinin kendinin (benliÄŸinin) farkına varma sıdır. V CDANIN Ä° YAPICI UNS U R LARI a)Åžuurdan Vicdana Geçi ÅŸ ve Ahlaki Ä°lerleme : Ahlak ÅŸuuru insanın iyiyle kötüyü birbirinden ayıt edec ek ölçülere sahip olması demek tir. Bu ahlaki bilgiye duyguyu da ekleyinc e vicdan mekanizma sı oluÅŸur. Ä°nsanı ahlaklı davranma y a iten iÅŸte bu duygudur. b)Do ÄŸruluk ve Ahlak: DoÄŸruluk ve dürüstlük ahlaklı olmanın sonucudur. Ahlaklılıktan kuvvetli vicdan sahibi olmak kastedilmekt e dir. Ä°NSANIN YAÅžAYIÅžI VE AHLAK Birinci bölümd e ahlakın psikolojik yönü, teorik yönü ele alınmıştı. Ä°kinci bölümd e ahlakın pratik yönü kiÅŸinin davranışlarına olan etkisi anlatılmakt a. A)KİŞİ YE SAYGI : Ahlaklı davranışın gayesi insanların bir arada ahenk içinde yaÅŸama sıdır. Bunun içinde kiÅŸilerin kiÅŸiliÄŸine saygı duyulmalıdır. Burada baÅŸkalarına karşı deÄŸil kiÅŸinin kendi vücuduna da saygı duyma sı gerekir. KiÅŸinin kiÅŸiliÄŸine saygıdan baÅŸka kiÅŸinin yaÅŸamın a, vücut bütünlüğün e de saygı duyulmalıdır .Ahlaki olan ruh ve bedenin ikisine de saygı duyulma sıdır. Bu saygı baÅŸkaları tarafından olması gerektiÄŸi gibi kiÅŸinin kendi kendisine de saygı duyma sı gerekir. Bu da saÄŸlığa zararlı davranışlardan ve alışkanlıklardan uzak durmakla sigara, içki, ilaç gibi zararlı
  • 5. madd el erin kullanılmama sı ÅŸeklinde tecelli eder SO SYAL AHLAK Ahlak kiÅŸinin diye tarif edilmiÅŸtir. Ä°nsanlar bir arada yaÅŸadıklarından birbirlerine karşı davranışları bulunmakt a dır. Bu davranışlar sonucu iyi veya kötü neticeler zuhur etmekt e dir. Bunun için ahlakın sosyal yönü vardır. nsanın Ahlakını Etkiley e Ä° n veya Davranı ÅŸ larına Yön veren Åžeyler: Örf ve Adetl er: Her toplumun nesilden nesile aktarılan standa rt davranış tarzlarına örf ve adetler denir. Fakat örf ve adet aynı derec ed e etki payına sahip deÄŸildir. Örfe mugayir davranınc a resmi sert tepki alınır, adet e ters davranılınca alay edilme, hor görülme ÅŸeklinde tepki alınır. Örf ve adetlerin kökü derinlere, çok uzak geçmiÅŸ e dayanır. Örf ve adetler toplum düzeninin ayakt a durma sını, toplum hayatının hercüme rç olmasını önleyen kalıplardır. Fakat bu örf ve adetlerd e de deÄŸiÅŸmel er gözükmekt e dir. Aynı zaman d a örf ve adetler toplumd an topluma, zamand an zaman a izafidir. Hepsinde farklılık arzed e rl er. Ä°deal olanı ise örf ve adetlerin meyd an a getirdiÄŸi kiÅŸinin davranışlarını veya ahlakının deÄŸiÅŸme z olmasıdır. Fakat böyle birÅŸey olması çok zor hatt a imkansız gözükmekt e dir. Örf ve adetler toplumlarda görülen tavırlar, tarzlar ise bu ÅŸunu netice vermekt e ; burada bir sosyal hayat vardır. Bu sosyal hayatın da ilkeleri ve probleml eri vardır. Bakın yazar ilk ÅŸunu diyor: sosyal hayatın ilkeleri ve problemleri ÅŸimdi açıklayamay a c a ğımız kadar karma şıktır ve o ölçüde münak a ÅŸ a konusudur. Fakat ahlakla ilgili noktalarına genel çizgiler içinde özetleyebiliriz. Sosyal hayat denince akla insan toplulukları gelir. Toplum bize nasıl davrana c ağımızı öğretir, problemler ise sosyal hayatın zaruretleri ile ferdi hürriyet arasında iyi bir dengenin kurulma sıdır. Cemiyet ahlak problemini çözmek için insan grupları arasında eÅŸitlik saÄŸlamay a , bir taraftan da bütün fertlerini belli bir ahlak disiplini içinde yetiÅŸtirmey e çalışır.
  • 6. Toplum fertlerinin hepsini ortak bir ahlak disiplin içinde yetiÅŸtirir. Bunun sonucund a fertlerd e ÅŸu konularda ortak deÄŸer yargıları oluÅŸur: Medeniyet e doÄŸru çaba göst erilmeli. Medeniyet t en de bir halkın örf ve adetinin yumuÅŸ ama sı, ÅŸehirlileÅŸme si, nezak e t ve umumi ahlak ve adabın gözetilme sine ve kanunlaÅŸma sın a imkan verec ek bir bilgi yayılması demek tir. Bir cemiye t faziletli bir hayat oluÅŸturma z s a med eni olamaz. Medeniyetin sonucund a ideal bir adalet e ulaÅŸmaktır. KiÅŸinin ödevlerinden biri de adaleti gözetme k tir. Bu adalet kavramıda deÄŸiÅŸme z deÄŸildir. Kavramd an maks a t anlanmıştır. Mesela adalet denince kanunların eÅŸit uygulanma sı gerekir. Adaletin üzerinde en fazla titizlikle durulan tarafı titizliktir. Önceden böyle bir adalet anlayışı varken daha sonra sosyal adalet fikri geliÅŸmiÅŸtir. ideal adalet fikrinin yorumlanma sı baÅŸlığı altında yazar tabii hukuktan bahs etmekt e dir. Tabi hukuk herkes için geçerli olan hukuk demektir. Yargılama baÅŸlığı altında ise adaletle yargılamanın farkından bahs etmekt e ve adaletin bir kimseye yaptığının karşılığının verilme si yargılamanın ise bir kimseye karşılık vermeme k hangi ceza verilmeme si ÅŸeklinde tarif etmiÅŸtir. Adaleti herkesin gerçekleÅŸ tirec eÄŸini fakat yargılamanın ise Allah tarafından Allah'ın dostları tarafından gerçekleÅŸ tirilebilec eÄŸini ifade etmiÅŸtir. Din ve Ahlak: Din kaynağını Allah'tan alan bir ahlak sistemidir. Ahlaki davranışın en önemli özelliklerinden biri olan adalet fikri din tarafından ikame edilmiÅŸtir. Adal et lkelerinin Ä° Uygul ama l arı : Pozitif hukuk denen elan yürürlükt eki hukuk ideal adaletin uygulamış tarzıdır. Pozitif hukukun kaynağı olarak örf ve adetlerin belirlediÄŸi hak ve haksızlıktır. Yani birinci kaynak örf ve adetlerdir. Hukukun ikinci kaynağı sosyal hayattır. Kamu vicdanın devlet gücü ile kuvvet kazanma sı ve ahlakı koruyan tedbirler alması hukuku oluÅŸturur. Hukuk kaynağından maks a t hukuk kaidelerini koyan makam veya bu kaidelerin dayandığı temel demektir.
  • 7. Sorumlulu un Teme ÄŸ l l eri Ve Der e c e l e ri : Sorumluluk derken iki kavraml a karşılaşıyoruz, Beklenen davranış ve birÅŸeyi ve bir ÅŸeyi yapmaya ve yapmama d a tercih. Toplumun insandan hangi davranışlar bekleyec eÄŸini a- )Åžahsın özellikleri. b-)Åžahsın içinde bulunduÄŸu durum. SorumluluÄŸun derec el e rine gelince bu konuda sorumlulukla ilgili ahlak veya hukukun kaidesinin kaynağına bakmamız gerekiyor. Kaidenin kaynağı hangi makam ve otorite ise biz birinci derec ed e otoriteye karşı sorumluyuz. Her davranış meyd an a getirdiÄŸi zarar derec e sin e göre bir sorumluluk doÄŸurur. sorumluluÄŸun sosyal kaynağına gelince, sorumluluk sosyal bir kavramdır, kaynağını cemiyet t e n alır. Yaptırıcı Kuvv e t l er: Ä°nsanı belli bir ÅŸekilde davranmay a zorlayan kuvvet (müeyyide) demek tir. Yaptırıcı kuvvet: Devlet kendi emir ve yasaklarına uymayan kimseler e ceza verir. Para cezası, hapis, sürgün, vicdan cezası gibi. Hukukun Garantileri baÅŸlığı altında yazar ÅŸunları anlatıyor; Bir ülkenin hukuk sistemi o ülkenin ahlak sisteminin baÅŸlıca garantisidir. Hukuk kaideleri bir bakıma devlet gücüyle korunan ahlak kaidelerinden ibarettir. Devlet hukukun sahibidir. Devlet hukukun sahibi olmakla cemiyetin bütün varlığına da garanti altına almış olur. Hukukun garantörü olan bu devleti vatan ve millet meydan a getirir. Hukukun sahibi hamisi olan devletin görevlerinden birisi sosyal adaleti saÄŸlamak tır. Sosyal adalet t e n maks a t herkesi aynı gelir seviyesine çıkarmak herke si eÅŸitlemek deÄŸildir. O zaman toplumd a birlik olmazdı. Sosyal adalett en maks a t herke s e eÅŸit fırsat hakkı tanımaktır. Sosyal adalett en insanların haklarından bahs edinc e
  • 8. demokra si ve ahlak kavramı gündeme gelmekt e dir. Demokra si halkın, halk tarafından halk için idaresidir. Demokra sinin en göze batan tarafı seçme hürriyetidir. Yani bütün insanlara eÅŸit seviyed e muamel e edilir herke sin seçme hakkı vardır. Vatanda şın ahlaki sorumluluÄŸuda demokra tik rejimlerde seçme hakkını kullanma sıdır. Yazar burada farklı bir konuya geçiyor. SavaÅŸ ve Ahlak kavraml arını karşılaÅŸtırıyor. Savaşın normalde ahlaki bir harek e t olmadığını anlatıyor. Fakat ortada bir tarafın tecavüz e uÄŸrama sı varsa bu sefer savaÅŸ ahlakın korunma sı için zorunluluk haline geliyor. Savaşın ahlaka ters olmasının sebebi insanların tıpkı hayvanlar gibi sadec e karın doyurma ve hayatt a kalma endiÅŸe sine düşmel e ridir Rüşvetin vurgunculuÄŸun yalancılığın savaÅŸ zamanınd a artma sı artı bir sebeptir. SavaÅŸ ahlakında hile vardır. Fakat ikiyüzlülük yoktur diyor yazar eÄŸer savaÅŸ a girilmiÅŸs e Yazar son olarak makinalaÅŸma nın yani otoma syonun ahlakla olan iliÅŸkisine deÄŸiniyor. Makinayla birlikte gelen yeni deÄŸerlerin ve yeni hayat tarzının eski ahlaki deÄŸerleri sarstığını iddia ediyor. MakinalaÅŸma nın artma sı yani makina üret en makinaların yapılma sı sonucu işçi olarak insana ihtiyaç bırakmaya c a ğı bunun için toplumd a iÅŸsizliÄŸin artac ağınd an bahs ediyor. MakinalaÅŸmayl a berab e r teknisyen yetiÅŸtirileceÄŸi vasıfsız işçilerin hiçbir iÅŸe yaramay a c a ğı kana a tin e varıyor. Ayrıca otoma syonun insanın yaptığından daha hızlı ve daha çok üretim gerç ekle ÅŸ tirme si netice sind e insanların boÅŸ zamanları çoÄŸalıyor. Ä°nsanların boÅŸ kalma sı onların bu boÅŸluklarını kötü alışkanlıklar ediner ek gidermel e ri ahlaki bir bunalım getirdiÄŸi kana a tind edir yazar. Teknolojinin (otoma syon un) geliÅŸtiÄŸi ÅŸu dönemd e tıp ve mühendislikler revaçt a bulunmakt adır. Fakat meslek seçimind e ferdi beceriler ve istekler göz önünde tutulmalı ahlaki gaye olarak insanlara faydalı olabileceÄŸi mesleÄŸi seçmek en ahlaki olanıdır. Ä°kinci kitabın ikinci bölümünd e yazar ailenin ahlak üzerindeki etkilerine deÄŸinmiÅŸ. Ailenin bilhass a karakt e r terbiyesi bakımından bütün diÄŸer eÄŸitim kaynaklarından daha önemli olduÄŸunu belirtmiÅŸtir. Yazar cemiye t
  • 9. dediÄŸimiz topluluÄŸun aile tarafından yetiÅŸtirilen insanlardan meyd an a geldiÄŸini söylemekt e , ve ahlaki davranışın bilhass a duygu yönünün ailede oluÅŸtuÄŸunu düşünmek t e dir. Yazara göre aile cemiyetin en önemli bir birimidir ve böyle olmaya devam edec ektir.
  • 10. dediÄŸimiz topluluÄŸun aile tarafından yetiÅŸtirilen insanlardan meyd an a geldiÄŸini söylemekt e , ve ahlaki davranışın bilhass a duygu yönünün ailede oluÅŸtuÄŸunu düşünmek t e dir. Yazara göre aile cemiyetin en önemli bir birimidir ve böyle olmaya devam edec ektir.