2. Daha önce yaptığım hem erken çocukluk eğitim
kurumları olsun hem de çevremde ki örnekler
çocukların ailesinden izler taşıdığını
gösteriyor.Çocuğun;
• Doğuş sırası
• Tek çocuk olması
• Kardeş sayısı
• Cinsiyeti
• Ailesinde yaşanan boşanma
• Üvey anne-babası
• Ailesindeki hasta bireyler
• Ailesinden birinin ölümü gibi etkenler yüzünden
ruh sağlığı üzerindeki etkileri oldukça fazladır.
3. CĠNSĠYET
Sevgili anne babalar Türk toplumunda çocuklar arasında kız erkek ayrımı bazı ailelerde
göze çarpıyor. Bu olay hem kız çocuğunun psikolojik gelişimi açısından hem de erkek
çocuğunun psikolojik gelişimi açısından olumsuz etkiler yapmakta ve çocukların
yaralanmalarına sebep olmaktadır. Ailede ilgi, sevgi ve imkanlar açısından kız erkek
ayrımı ailenin eğitim düzeyinin artmasıyla ortadan kalkma yoluna gitmektedir. Ama he
halükarda eğitim düzeyi iyi olan ailelerde de görülebilmektedir. Biz Türk toplumu
olarak savaşçı bir toplumduk. Bu açıdan düşünülürse o devirlerde erkekler savaşa
gidecekleri için daha önem kazandılar. Ama artık günümüzde kadınlar da erkek işi
olarak düşündüğümüz pek çok işte çalışıyorlar.
Kız erkek ayrımının psikolojik olarak olumsuz ve zedeleyici etkileri olduğundan
bahsettik. Bu bir gerçek. Bu ayrım okul sistemimizde de vardır. Günümüzde bile pek
çok okul kız ve erkek okulu olarak ayrılmıştır. Bu iki ayrı cinsin birbirlerine yabancı,
birbirlerini tanımadan, bilmeden yetişmelerini doğurmaktadır. Birlikte okunduğu
takdirde paylaşma, kontrol, birbirini tanıma olacaktır. Bu olgular çocuklarımızın daha
sonraki yaşamlarını da etkileyecektir.
Çocuk aileyi kurtarmak için yapılmamalıdır. Mutlu bir aileye çocuk çok güzel duygular
katar ve mutluluğunu artırır. Ama sorunlu giden bir evliliği çocuk mutlu hale getiremez.
Çocuğun da sorunları vardır. Bu nokta çocuk sahibi olacak anne babalar tarafından göz
ardı edilmemelidir.
Çocuğa sevgi göstermek önemlidir. Ama sevginin yanı sıra ona değer vermek, onu
desteklemek, cesaretlendirmek, yerine göre kendi ayakları üzerinde durabilmesini
sağlamak, kendi ödevlerini, kendi işlerini yapmasına olanak vermek gerekmektedir. Bu
çocuğun kimlik gelişimi için çok önemli bir adımdır. Biz erkek çocuklarımızı yetiştirirken
onlardan cesaret ve kendilerine güvenmelerini isteriz. Bu doğal bir tepkidir. Ama kız
çocuklarını bu konuda kendine güvenen, sorunların üzerine giden, hakkını arayan bir
insan olarak yetiştirmeyiz. Bu ayrım kızların psikolojik gelişimlerine olumsuz etkiler
yapacaktır.
4. Tek çocuk olma
AVANTAJLARI DEZAVANTAJLARI
Tek çocuğun beslenme, giyim ve Anne babanın, tatillerde ve hafta
eğitimi, ana-baba açısından sonlarında sürekli tek çocukla
daha kolaydır. Çok çocuğa ilgilenmek durumunda kalması
oranla daha iyi yaşam ve eğitim dezavantajlar olarak karşımıza
imkanlarına sahiptir. çıkmaktadır.
Anne ve babanın hayatta olmayacağı
durumda; tek çocuğun, bir kardeşin
aile içi tartışma oranının sağlayacağı imkanlardan uzak olması
daha düşük olma durumu nedeniyle yalnız ve desteksiz olacağının
vardır. düşünülmesi dezavantajlardan bir
diğeridir
çocuk için ayrılan zaman, çok çocuklu
ailelere göre daha fazladır. Aileler Ebeveynlerin, aşırı koruyucu bir yaklaşımla
zamanlarını iyi organize ederlerse, çocuğu bunaltmaları, sevgi bombardımanıyla
çocuğun her istediğini yerine getirme veya
çocuğun her türlü psikolojik ihtiyacını yaşamına sınırlama getirerek özgürlüğünü
karşılamak için gerekli fırsatı kısıtlamaya yönelik tutumları; çocuğu
bulabilirler güvensiz, sorumluluktan uzak, doyumsuz bir
kişilik haline getirebilir.
5. TEK ÇOCUK :
•Şımartılmış.
•Erişkinler daha becerikli görüldüğünden kendini yetersiz
görebilir.
•Dikkatin odağındadır, genellikle konumundan memnundur ve özel
hisseder.
•Öncelikle kendini düşünür.
•Başkalarının desteğini kullanmayı kendi çaba göstermesine tercih
eder.
•İsteği olmadığında haksızlığa uğradığını düşünür. İş birliğini
reddedebilir.
•İstediğini almak için “böl ve yönet” oyununu oynar.
•Çocukken akran ilişkileri kötü iken, erişkin olunca diğerlerinden
daha iyidir.
•Ancak isterse başkasına yardım eder.
•Yaratıcıdır.
•İlk çocuklarda görülen zorlu karakter özelliklerini ve küçük en
küçüklerde görülen yetersizlik duygularını gösterebilir.
6. Doğuş sırası
• Doğum Sırası Tam Olarak Nedir?
Çoğu insan tam olarak ne anlama geldiğini
anlamadan “doğum sırası” terimini sık sık
duymuşlardır, o yüzden önce basit olarak
tanımlayalım. Doğum sırası, bir çocuğun doğduğu
anda aile içinde elde ettiği konumdur. Bir çocuk en
büyük, ortanca, en küçük ya da bunlar arasında
herhangi bir yerde olabilir. Elbette ki ihtimaller
sonsuzdur ama genel olarak, en çok üzerinde
çalışılan konumlar en büyük, ortanca ve en
küçüktür. Ailelerin çoğu iki ya da üç çocuk sahibi
olduğu için bu üç sıra en genelleridir. Bu demek
değildir ki tek çocuk olmak ya da geniş bir aileden
gelmek fark etmez, elbette fark edecektir.
7. • Doğum Sırasının Rolü Nedir?
Doğum sırası bir çocuğun kişiliğini şekillendirmesinde
yardımcı olan tecrübelerden biridir. Bunun iki sebebi vardır.
Birincisi, aileler çocuklarına tamamen aynı şekilde
davrandıklarını düşünseler de, çocuklarının doğum sırasına
bağlı olarak, çocukları için aslında farklı beklentileri,
tepkileri ve ilişkileri vardır. İkinci olarak, ne zaman
doğduklarına ve onlardan önce ve/veya sonra kimin geldiğine
bağlı olarak, çocukların da kendileri hakkında değişik
görüşleri vardır. Aslında, çocuğun anne baba ve kardeşlerini
ilişkilendirme şekli (ayrıca diğer önemli bakıcılar) ve bu
insanların çocukla olan ilişkilerinin şekli, çocuğun hayatının
çok erken dönemlerinden başlayarak gelişmeye devam eder.
Bu ilişki şekilleri, çocuğun ileride evin içinde ve dışındaki
insanlarla ilişkilerinin bir örneği olur. Bu yüzden, anne
babaların çocuklarının doğum sırasına bağlı olan duygusal ve
davranışsal özelliklerini anlaması ve destekçi ve eğitici
şekilde çocuklarıyla uygun şekilde nasıl başa çıkacaklarını
öğrenmesi çok önemlidir.
8. • Belli bir süre tek çocuktur ve dikkatin odağında olmaya alışmıştır.
• Diğer çocukların öncülüğünü alma hakkı olduğuna inanır. Haklı olmak ve diğerlerini kontrol etmek
genellikle önemli olur.
• İkinci çocuk doğduğunda sevilmediği, ihmal edildiği duygusuna kapılabilir. Ebeveynin dikkatini yeniden
kazanmak ve korumak için ebeveynlerine “uyumlu” davranır. Eğer bu işe yaramazsa kötü davranmayı
İLK ÇOCUK seçer.
• Becerikli, sorumluluk sahibi bir davranış tarzı geliştirebilir ya da çok güvenilmez davranabilir.
• Bazen başkalarını korumak ve onlara yardım etmek için can atar.
• Başkalarına “buyurmak (onlardan bir şey istemek)” için uğraşır.
• Ebeveynlerinin bölünmemiş dikkatlerine hiçbir zaman sahip olmamışlardır.
• Her zaman yanında, kendinin önünde giden bir kardeş vardır.
• Bir yarış içindeymiş gibi davranır ve ilk çocuğu yakalamaya, geçmeye çalışır. Eğer ilk
İKİNCİ çocuk “iyi” ise, ikinci “kötü” olabilir. İlk çocukta görülmeyen beceriler geliştirir. Eğer
ilk çocuk başarılı ise kendinden ve yeteneklerinde emin olamaz.
ÇOCUK • Asi olabilir. Sıklıkla durumundan, konumundan memnun değildir.
• Eğer üçüncü bir çocuk doğarsa, kendini sıkışmış hisseder ve üçüncü çocuğu aşağılama
eğilimi gösterir.
• Tek çocukmuş gibi davranır. Diğer her kardeşi daha büyük ve daha güçlü görür. Başkalarının
işleri halletmesini, kararları ve sorumlulukları almasını bekler.
• Kendini en küçük ve en zayıf olarak görür. Ciddiye alınmadığını düşünebilir.
EN KÜÇÜK • İşlerinin yapılması yolunda ailenin patronu olur.
ÇOCUK • Aşağılık duygusu geliştirebilir ya da hızla ilerleyip bir önce doğan kardeşini geçmeye
çalışabilir.
• Bebek kalır ve başkalarından istemeye alışır.
• Eğer üç kardeşin en küçüğü ise, ortanca kardeşe karşı en büyükle işbirliği kurar.
9. Boşanma
Çocukların boşanmaya tepkileri karmaşıktır...
Boşanma sonrası çocukların verdiği tepkiler çocukların yaşına, mizaç ve kişilik
yapısına ve baş etme donanımlarına göre farklılık gösterirken; durumun yarattığı
koşullar ve boşanma sonrası anne-baba tutumları da son derece etkilidir.
Tepki aşamaları...
1. Şok ve Kaos:Bu haber çocuğun hayatına bir bomba gibi düşer.Birçok yoğun duyguyu
iç içe yaşatır.Kafasını karıştırır."Eyvah, annemle babam boşanıyor !", "Bu ne demek
?", "Şimdi ne olacak ?"
2.isyan ve Sorgulama:Çocuk, hissettiği üzüntü ve kızgınlıkla hayata isyan eder. "Neden
?" diye sorar.Bu soru aslında "Neden boşanıyorsunuz ?" demek değildir;"Bu neden benim
başıma geliyor ?"anlamında bir isyan sorusudur.
3. Kaygı ve Korku:Belirsizlik çocuğun kafasında birçok soru işareti yaratır;"Ben ne
olacağım ?" , "Okulum değişecek mi ?","Arkadaşlarımı görebilecek miyim ?", "Dondurma
yiyebilecek miyim ?" Buna paralel olarak da çocuğun kaybetme ve ayrılık korkuları tetiklenir;
"Annem evden ayrılıyormuş, ya onu bir daha göremezsem ?", "Babam evden gidecekmiş,ya
bir gün annem de giderse ?","Ya yalnız kalırsam ?“
4. Baş etme ve Uyum:Belirsizlikler ortadan kalktıkça, düzenli ve rutin bir yapı oluştukça
çocuğun kaygı ve korkuları dinmeye başlar.Sorularını cevaplamak,ihtiyacı olan duygusal ve
sosyal desteği sağlamak uyumunu kolaylaştırır.Ve bir süre sonra çocuk durumu anlamlandırır
ve kabullenir;yeni koşullara uyum sağlar.
11. Üvey anne-baba
Yeniden evlenme durumunda büyük yaştaki çocukları küçük çocuklara göre
daha az etkilenmektedirler. Bu durum büyük yaştaki çocukların daha mantıklı
düşünebildikleri ve kendilerini daha bağımsız olarak idare edebildikleri ile
açıklanabilir. İkinci evlilik çocuk küçükken gerçekleştiğinde ya da ergenlik
dönemi sonrasında gerçekleştiğinde çok daha az zorluk yaşandığı
gözlenmektedir. Özellikle ergenlik döneminin başları ise uyum güçlüğünün en
yoğun yaşandığı dönemdir. Çocuğun ikinci eşle yaşayıp yaşamayacağı da
önemlidir. Babasıyla yaşayan bir çocuğun annesinin evlenmesi ya da
annesiyle yaşayan bir çocuğun babasının evlenmesi farklı algılamalara yol
açar. Genellikle ikinci eşle yaşamayan çocuklar ikinci eşi annesinin ya da
babasının eşi olarak algılar.
Anneyle yaşayan kız, anneyle yaşayan erkek, babayla yaşayan kız , babayla
yaşayan erkek olmak da ikinci eşe bakışı etkiler. Anneleriyle yaşayan
erkekler ve babalarıyla yaşayan kız çocuklar kendilerini evin erkeği ya da
kadını olarak görebilir. Bu durumda eve yeni gelen kişi onun rolünü de elinden
alacaktır. Gerçekte hiçbir çocuk anne ya da babasını karşı cinsten biriyle
paylaşmak istemez. Dolayısıyla üvey anne veya babayı düşman, öz anne ya da
babasının sevgisine bir rakip, davetsiz misafir olarak görebilir ve yeni gelen
kişiye birden yakınlaşamayabilir.
12. Ölüm
Yas tepkisi beş aşamadan oluşur. Bunlar şok,
korku,öfke, suçluluk ve kederdir. Bu aşamalar,
aslında ister çocuk, ister yetişkin,ister doktor,
ister hemşire olsun, ölümü yaşayan herkes için
geçerlidir. Ancak herkesin bu aşamalardan geçerken
gösterdiği davranışlar farklılaşabilir.
Kardeşi ya da anne-babasından biri ölen bir
çocuk,çok büyük bir şok yaşayabileceği için bu
ölümün gerçek olduğuna inanmaz. Sanki olmamış gibi
davranabilir. Aile üyeleri ya da akrabalar, kendileri
olayın şokunu üzerlerinden atamadıkları için, çocuğu
istemeden ihmal edebilirler."Çocuktur" diye onun
neler hissettiği ile ilgilenmeyebilirler. Bu da durumu
daha karmaşık hale getirir.
13. • Anne ya da babasının ölümünden sonra çocuk
kendisine şimdi kimin bakacağını merak eder,endişe
duyabilir.
• Sevdiği diğer insanları da kaybedeceğini düşündüğü
için yoğun bir korku içinde olabilir.
• Yakınlarının eteğine yapışır ve sıklıkla kendisini sevip
sevmediklerini ya da ne kadar sevdiklerini sorabilir.
• Ölen kişi, çocuğun dünyasında çok önemli bir yer
tuttuğu ve çocuk kendini onun yanında güvende
hissettiği ve o kişinin ölümü ile birlikte bu güven
duygusunu yitirdiği için çocuk öfkelenebilir, kızabilir
ve saldırganlaşabilir.
• Bu öfke onun itiş-kakışmalı oyunlarında,kabuslarında,
gergin ve sinirli davranışlarında kendini gösterebilir.
• Annesi ya da babası ölen bir çocuk genellikle, daha
küçük bir çocukmuş gibi davranabilir. Bebeksi
tavırlarla, sürekli beslenmeyi,kucaklanmayı ve altının
bağlanmasını isteyebilir. Konuşması bebek gibi olur
parmağını emmeye, kekelemeye ve gece altını
ıslatmaya başlayabilir.