ݺߣ

ݺߣShare a Scribd company logo
AĠLEDE ÇOCUĞUN YERĠNĠN
  VE AĠLE ĠÇĠNDEKĠ ÖZEL
SORUNLARIN RUH SAĞLIĞI
   ÜZERĠNDEKĠ ETKĠLERĠ
Daha önce yaptığım hem erken çocukluk eğitim
  kurumları olsun hem de çevremde ki örnekler
  çocukların ailesinden izler taşıdığını
  gösteriyor.Çocuğun;
• Doğuş sırası
• Tek çocuk olması
• Kardeş sayısı
• Cinsiyeti
• Ailesinde yaşanan boşanma
• Üvey anne-babası
• Ailesindeki hasta bireyler
• Ailesinden birinin ölümü gibi etkenler yüzünden
  ruh sağlığı üzerindeki etkileri oldukça fazladır.
CĠNSĠYET
Sevgili anne babalar Türk toplumunda çocuklar arasında kız erkek ayrımı bazı ailelerde
göze çarpıyor. Bu olay hem kız çocuğunun psikolojik gelişimi açısından hem de erkek
çocuğunun psikolojik gelişimi açısından olumsuz etkiler yapmakta ve çocukların
yaralanmalarına sebep olmaktadır. Ailede ilgi, sevgi ve imkanlar açısından kız erkek
ayrımı ailenin eğitim düzeyinin artmasıyla ortadan kalkma yoluna gitmektedir. Ama he
halükarda eğitim düzeyi iyi olan ailelerde de görülebilmektedir. Biz Türk toplumu
olarak savaşçı bir toplumduk. Bu açıdan düşünülürse o devirlerde erkekler savaşa
gidecekleri için daha önem kazandılar. Ama artık günümüzde kadınlar da erkek işi
olarak düşündüğümüz pek çok işte çalışıyorlar.
Kız erkek ayrımının psikolojik olarak olumsuz ve zedeleyici etkileri olduğundan
bahsettik. Bu bir gerçek. Bu ayrım okul sistemimizde de vardır. Günümüzde bile pek
çok okul kız ve erkek okulu olarak ayrılmıştır. Bu iki ayrı cinsin birbirlerine yabancı,
birbirlerini tanımadan, bilmeden yetişmelerini doğurmaktadır. Birlikte okunduğu
takdirde paylaşma, kontrol, birbirini tanıma olacaktır. Bu olgular çocuklarımızın daha
sonraki yaşamlarını da etkileyecektir.
Çocuk aileyi kurtarmak için yapılmamalıdır. Mutlu bir aileye çocuk çok güzel duygular
katar ve mutluluğunu artırır. Ama sorunlu giden bir evliliği çocuk mutlu hale getiremez.
Çocuğun da sorunları vardır. Bu nokta çocuk sahibi olacak anne babalar tarafından göz
ardı edilmemelidir.
Çocuğa sevgi göstermek önemlidir. Ama sevginin yanı sıra ona değer vermek, onu
desteklemek, cesaretlendirmek, yerine göre kendi ayakları üzerinde durabilmesini
sağlamak, kendi ödevlerini, kendi işlerini yapmasına olanak vermek gerekmektedir. Bu
çocuğun kimlik gelişimi için çok önemli bir adımdır. Biz erkek çocuklarımızı yetiştirirken
onlardan cesaret ve kendilerine güvenmelerini isteriz. Bu doğal bir tepkidir. Ama kız
çocuklarını bu konuda kendine güvenen, sorunların üzerine giden, hakkını arayan bir
insan olarak yetiştirmeyiz. Bu ayrım kızların psikolojik gelişimlerine olumsuz etkiler
yapacaktır.
Tek çocuk olma
AVANTAJLARI                                DEZAVANTAJLARI


 Tek çocuğun beslenme, giyim ve               Anne babanın, tatillerde ve hafta
   eğitimi, ana-baba açısından                  sonlarında sürekli tek çocukla
    daha kolaydır. Çok çocuğa                   ilgilenmek durumunda kalması
 oranla daha iyi yaşam ve eğitim               dezavantajlar olarak karşımıza
       imkanlarına sahiptir.                             çıkmaktadır.

                                               Anne ve babanın hayatta olmayacağı
                                                durumda; tek çocuğun, bir kardeşin
   aile içi tartışma oranının                  sağlayacağı imkanlardan uzak olması
   daha düşük olma durumu                     nedeniyle yalnız ve desteksiz olacağının
             vardır.                             düşünülmesi dezavantajlardan bir
                                                              diğeridir

 çocuk için ayrılan zaman, çok çocuklu
  ailelere göre daha fazladır. Aileler         Ebeveynlerin, aşırı koruyucu bir yaklaşımla
  zamanlarını iyi organize ederlerse,          çocuğu bunaltmaları, sevgi bombardımanıyla
                                               çocuğun her istediğini yerine getirme veya
 çocuğun her türlü psikolojik ihtiyacını        yaşamına sınırlama getirerek özgürlüğünü
     karşılamak için gerekli fırsatı              kısıtlamaya yönelik tutumları; çocuğu
               bulabilirler                    güvensiz, sorumluluktan uzak, doyumsuz bir
                                                         kişilik haline getirebilir.
TEK ÇOCUK :
•Şımartılmış.
•Erişkinler daha becerikli görüldüğünden kendini yetersiz
görebilir.
•Dikkatin odağındadır, genellikle konumundan memnundur ve özel
hisseder.
•Öncelikle kendini düşünür.
•Başkalarının desteğini kullanmayı kendi çaba göstermesine tercih
eder.
•İsteği olmadığında haksızlığa uğradığını düşünür. İş birliğini
reddedebilir.
•İstediğini almak için “böl ve yönet” oyununu oynar.
•Çocukken akran ilişkileri kötü iken, erişkin olunca diğerlerinden
daha iyidir.
•Ancak isterse başkasına yardım eder.
•Yaratıcıdır.
•İlk çocuklarda görülen zorlu karakter özelliklerini ve küçük en
küçüklerde görülen yetersizlik duygularını gösterebilir.
Doğuş sırası
• Doğum Sırası Tam Olarak Nedir?
  Çoğu insan tam olarak ne anlama geldiğini
 anlamadan “doğum sırası” terimini sık sık
 duymuşlardır, o yüzden önce basit olarak
 tanımlayalım. Doğum sırası, bir çocuğun doğduğu
 anda aile içinde elde ettiği konumdur. Bir çocuk en
 büyük, ortanca, en küçük ya da bunlar arasında
 herhangi bir yerde olabilir. Elbette ki ihtimaller
 sonsuzdur ama genel olarak, en çok üzerinde
 çalışılan konumlar en büyük, ortanca ve en
 küçüktür. Ailelerin çoğu iki ya da üç çocuk sahibi
 olduğu için bu üç sıra en genelleridir. Bu demek
 değildir ki tek çocuk olmak ya da geniş bir aileden
 gelmek fark etmez, elbette fark edecektir.
• Doğum Sırasının Rolü Nedir?
  Doğum sırası bir çocuğun kişiliğini şekillendirmesinde
  yardımcı olan tecrübelerden biridir. Bunun iki sebebi vardır.
  Birincisi, aileler çocuklarına tamamen aynı şekilde
  davrandıklarını düşünseler de, çocuklarının doğum sırasına
  bağlı olarak, çocukları için aslında farklı beklentileri,
  tepkileri ve ilişkileri vardır. İkinci olarak, ne zaman
  doğduklarına ve onlardan önce ve/veya sonra kimin geldiğine
  bağlı olarak, çocukların da kendileri hakkında değişik
  görüşleri vardır. Aslında, çocuğun anne baba ve kardeşlerini
  ilişkilendirme şekli (ayrıca diğer önemli bakıcılar) ve bu
  insanların çocukla olan ilişkilerinin şekli, çocuğun hayatının
  çok erken dönemlerinden başlayarak gelişmeye devam eder.
  Bu ilişki şekilleri, çocuğun ileride evin içinde ve dışındaki
  insanlarla ilişkilerinin bir örneği olur. Bu yüzden, anne
  babaların çocuklarının doğum sırasına bağlı olan duygusal ve
  davranışsal özelliklerini anlaması ve destekçi ve eğitici
  şekilde çocuklarıyla uygun şekilde nasıl başa çıkacaklarını
  öğrenmesi çok önemlidir.
• Belli bir süre tek çocuktur ve dikkatin odağında olmaya alışmıştır.
            • Diğer çocukların öncülüğünü alma hakkı olduğuna inanır. Haklı olmak ve diğerlerini kontrol etmek
              genellikle önemli olur.
            • İkinci çocuk doğduğunda sevilmediği, ihmal edildiği duygusuna kapılabilir. Ebeveynin dikkatini yeniden
              kazanmak ve korumak için ebeveynlerine “uyumlu” davranır. Eğer bu işe yaramazsa kötü davranmayı
İLK ÇOCUK     seçer.
            • Becerikli, sorumluluk sahibi bir davranış tarzı geliştirebilir ya da çok güvenilmez davranabilir.
            • Bazen başkalarını korumak ve onlara yardım etmek için can atar.
            • Başkalarına “buyurmak (onlardan bir şey istemek)” için uğraşır.


             • Ebeveynlerinin bölünmemiş dikkatlerine hiçbir zaman sahip olmamışlardır.
             • Her zaman yanında, kendinin önünde giden bir kardeş vardır.
             • Bir yarış içindeymiş gibi davranır ve ilk çocuğu yakalamaya, geçmeye çalışır. Eğer ilk
 İKİNCİ        çocuk “iyi” ise, ikinci “kötü” olabilir. İlk çocukta görülmeyen beceriler geliştirir. Eğer
               ilk çocuk başarılı ise kendinden ve yeteneklerinde emin olamaz.
 ÇOCUK       • Asi olabilir. Sıklıkla durumundan, konumundan memnun değildir.
             • Eğer üçüncü bir çocuk doğarsa, kendini sıkışmış hisseder ve üçüncü çocuğu aşağılama
               eğilimi gösterir.



            • Tek çocukmuş gibi davranır. Diğer her kardeşi daha büyük ve daha güçlü görür. Başkalarının
              işleri halletmesini, kararları ve sorumlulukları almasını bekler.
            • Kendini en küçük ve en zayıf olarak görür. Ciddiye alınmadığını düşünebilir.
EN KÜÇÜK    • İşlerinin yapılması yolunda ailenin patronu olur.
 ÇOCUK      • Aşağılık duygusu geliştirebilir ya da hızla ilerleyip bir önce doğan kardeşini geçmeye
              çalışabilir.
            • Bebek kalır ve başkalarından istemeye alışır.
            • Eğer üç kardeşin en küçüğü ise, ortanca kardeşe karşı en büyükle işbirliği kurar.
Boşanma
Çocukların boşanmaya tepkileri karmaşıktır...
   Boşanma sonrası çocukların verdiği tepkiler çocukların yaşına, mizaç ve kişilik
   yapısına ve baş etme donanımlarına göre farklılık gösterirken; durumun yarattığı
   koşullar ve boşanma sonrası anne-baba tutumları da son derece etkilidir.

Tepki aşamaları...
1. Şok ve Kaos:Bu      haber çocuğun hayatına bir bomba gibi düşer.Birçok yoğun duyguyu
   iç içe yaşatır.Kafasını karıştırır."Eyvah, annemle babam boşanıyor !", "Bu ne demek
   ?", "Şimdi ne olacak ?"
2.isyan ve Sorgulama:Çocuk, hissettiği        üzüntü ve kızgınlıkla hayata isyan eder. "Neden
   ?" diye sorar.Bu soru aslında "Neden boşanıyorsunuz ?" demek değildir;"Bu neden benim
   başıma geliyor ?"anlamında bir isyan sorusudur.
3. Kaygı ve Korku:Belirsizlik     çocuğun kafasında birçok soru işareti yaratır;"Ben ne
   olacağım ?" , "Okulum değişecek mi ?","Arkadaşlarımı görebilecek miyim ?", "Dondurma
   yiyebilecek miyim ?" Buna paralel olarak da çocuğun kaybetme ve ayrılık korkuları tetiklenir;
   "Annem evden ayrılıyormuş, ya onu bir daha göremezsem ?", "Babam evden gidecekmiş,ya
   bir gün annem de giderse ?","Ya yalnız kalırsam ?“
4. Baş etme ve Uyum:Belirsizlikler         ortadan kalktıkça, düzenli ve rutin bir yapı oluştukça
   çocuğun kaygı ve korkuları dinmeye başlar.Sorularını cevaplamak,ihtiyacı olan duygusal ve
   sosyal desteği sağlamak uyumunu kolaylaştırır.Ve bir süre sonra çocuk durumu anlamlandırır
   ve kabullenir;yeni koşullara uyum sağlar.
Ai̇lede çocuğun yeri̇ni̇n ve ai̇le i̇çi̇ndeki̇ özel sorunlarin
Üvey anne-baba
   Yeniden evlenme durumunda büyük yaştaki çocukları küçük çocuklara göre
daha az etkilenmektedirler. Bu durum büyük yaştaki çocukların daha mantıklı
düşünebildikleri ve kendilerini daha bağımsız olarak idare edebildikleri ile
açıklanabilir. İkinci evlilik çocuk küçükken gerçekleştiğinde ya da ergenlik
dönemi sonrasında gerçekleştiğinde çok daha az zorluk yaşandığı
gözlenmektedir. Özellikle ergenlik döneminin başları ise uyum güçlüğünün en
yoğun yaşandığı dönemdir. Çocuğun ikinci eşle yaşayıp yaşamayacağı da
önemlidir. Babasıyla yaşayan bir çocuğun annesinin evlenmesi ya da
annesiyle yaşayan bir çocuğun babasının evlenmesi farklı algılamalara yol
açar. Genellikle ikinci eşle yaşamayan çocuklar ikinci eşi annesinin ya da
babasının eşi olarak algılar.
Anneyle yaşayan kız, anneyle yaşayan erkek, babayla yaşayan kız , babayla
yaşayan erkek olmak da ikinci eşe bakışı etkiler. Anneleriyle yaşayan
erkekler ve babalarıyla yaşayan kız çocuklar kendilerini evin erkeği ya da
kadını olarak görebilir. Bu durumda eve yeni gelen kişi onun rolünü de elinden
alacaktır. Gerçekte hiçbir çocuk anne ya da babasını karşı cinsten biriyle
paylaşmak istemez. Dolayısıyla üvey anne veya babayı düşman, öz anne ya da
babasının sevgisine bir rakip, davetsiz misafir olarak görebilir ve yeni gelen
kişiye birden yakınlaşamayabilir.
Ölüm
Yas tepkisi beş aşamadan oluşur. Bunlar şok,
korku,öfke, suçluluk ve kederdir. Bu aşamalar,
aslında ister çocuk, ister yetişkin,ister doktor,
ister hemşire olsun, ölümü yaşayan herkes için
geçerlidir. Ancak herkesin bu aşamalardan geçerken
gösterdiği davranışlar farklılaşabilir.
Kardeşi ya da anne-babasından biri ölen bir
çocuk,çok büyük bir şok yaşayabileceği için bu
ölümün gerçek olduğuna inanmaz. Sanki olmamış gibi
davranabilir. Aile üyeleri ya da akrabalar, kendileri
olayın şokunu üzerlerinden atamadıkları için, çocuğu
istemeden ihmal edebilirler."Çocuktur" diye onun
neler hissettiği ile ilgilenmeyebilirler. Bu da durumu
daha karmaşık hale getirir.
• Anne ya da babasının ölümünden sonra çocuk
  kendisine şimdi kimin bakacağını merak eder,endişe
  duyabilir.
• Sevdiği diğer insanları da kaybedeceğini düşündüğü
  için yoğun bir korku içinde olabilir.
• Yakınlarının eteğine yapışır ve sıklıkla kendisini sevip
  sevmediklerini ya da ne kadar sevdiklerini sorabilir.
• Ölen kişi, çocuğun dünyasında çok önemli bir yer
  tuttuğu ve çocuk kendini onun yanında güvende
  hissettiği ve o kişinin ölümü ile birlikte bu güven
  duygusunu yitirdiği için çocuk öfkelenebilir, kızabilir
  ve saldırganlaşabilir.
• Bu öfke onun itiş-kakışmalı oyunlarında,kabuslarında,
  gergin ve sinirli davranışlarında kendini gösterebilir.
• Annesi ya da babası ölen bir çocuk genellikle, daha
  küçük bir çocukmuş gibi davranabilir. Bebeksi
  tavırlarla, sürekli beslenmeyi,kucaklanmayı ve altının
  bağlanmasını isteyebilir. Konuşması bebek gibi olur
  parmağını emmeye, kekelemeye ve gece altını
  ıslatmaya başlayabilir.
SLAYTIMI
İZLEDİĞİNİZ İÇİN
   շÜ鳢

More Related Content

Ai̇lede çocuğun yeri̇ni̇n ve ai̇le i̇çi̇ndeki̇ özel sorunlarin

  • 1. AĠLEDE ÇOCUĞUN YERĠNĠN VE AĠLE ĠÇĠNDEKĠ ÖZEL SORUNLARIN RUH SAĞLIĞI ÜZERĠNDEKĠ ETKĠLERĠ
  • 2. Daha önce yaptığım hem erken çocukluk eğitim kurumları olsun hem de çevremde ki örnekler çocukların ailesinden izler taşıdığını gösteriyor.Çocuğun; • Doğuş sırası • Tek çocuk olması • Kardeş sayısı • Cinsiyeti • Ailesinde yaşanan boşanma • Üvey anne-babası • Ailesindeki hasta bireyler • Ailesinden birinin ölümü gibi etkenler yüzünden ruh sağlığı üzerindeki etkileri oldukça fazladır.
  • 3. CĠNSĠYET Sevgili anne babalar Türk toplumunda çocuklar arasında kız erkek ayrımı bazı ailelerde göze çarpıyor. Bu olay hem kız çocuğunun psikolojik gelişimi açısından hem de erkek çocuğunun psikolojik gelişimi açısından olumsuz etkiler yapmakta ve çocukların yaralanmalarına sebep olmaktadır. Ailede ilgi, sevgi ve imkanlar açısından kız erkek ayrımı ailenin eğitim düzeyinin artmasıyla ortadan kalkma yoluna gitmektedir. Ama he halükarda eğitim düzeyi iyi olan ailelerde de görülebilmektedir. Biz Türk toplumu olarak savaşçı bir toplumduk. Bu açıdan düşünülürse o devirlerde erkekler savaşa gidecekleri için daha önem kazandılar. Ama artık günümüzde kadınlar da erkek işi olarak düşündüğümüz pek çok işte çalışıyorlar. Kız erkek ayrımının psikolojik olarak olumsuz ve zedeleyici etkileri olduğundan bahsettik. Bu bir gerçek. Bu ayrım okul sistemimizde de vardır. Günümüzde bile pek çok okul kız ve erkek okulu olarak ayrılmıştır. Bu iki ayrı cinsin birbirlerine yabancı, birbirlerini tanımadan, bilmeden yetişmelerini doğurmaktadır. Birlikte okunduğu takdirde paylaşma, kontrol, birbirini tanıma olacaktır. Bu olgular çocuklarımızın daha sonraki yaşamlarını da etkileyecektir. Çocuk aileyi kurtarmak için yapılmamalıdır. Mutlu bir aileye çocuk çok güzel duygular katar ve mutluluğunu artırır. Ama sorunlu giden bir evliliği çocuk mutlu hale getiremez. Çocuğun da sorunları vardır. Bu nokta çocuk sahibi olacak anne babalar tarafından göz ardı edilmemelidir. Çocuğa sevgi göstermek önemlidir. Ama sevginin yanı sıra ona değer vermek, onu desteklemek, cesaretlendirmek, yerine göre kendi ayakları üzerinde durabilmesini sağlamak, kendi ödevlerini, kendi işlerini yapmasına olanak vermek gerekmektedir. Bu çocuğun kimlik gelişimi için çok önemli bir adımdır. Biz erkek çocuklarımızı yetiştirirken onlardan cesaret ve kendilerine güvenmelerini isteriz. Bu doğal bir tepkidir. Ama kız çocuklarını bu konuda kendine güvenen, sorunların üzerine giden, hakkını arayan bir insan olarak yetiştirmeyiz. Bu ayrım kızların psikolojik gelişimlerine olumsuz etkiler yapacaktır.
  • 4. Tek çocuk olma AVANTAJLARI DEZAVANTAJLARI Tek çocuğun beslenme, giyim ve Anne babanın, tatillerde ve hafta eğitimi, ana-baba açısından sonlarında sürekli tek çocukla daha kolaydır. Çok çocuğa ilgilenmek durumunda kalması oranla daha iyi yaşam ve eğitim dezavantajlar olarak karşımıza imkanlarına sahiptir. çıkmaktadır. Anne ve babanın hayatta olmayacağı durumda; tek çocuğun, bir kardeşin aile içi tartışma oranının sağlayacağı imkanlardan uzak olması daha düşük olma durumu nedeniyle yalnız ve desteksiz olacağının vardır. düşünülmesi dezavantajlardan bir diğeridir çocuk için ayrılan zaman, çok çocuklu ailelere göre daha fazladır. Aileler Ebeveynlerin, aşırı koruyucu bir yaklaşımla zamanlarını iyi organize ederlerse, çocuğu bunaltmaları, sevgi bombardımanıyla çocuğun her istediğini yerine getirme veya çocuğun her türlü psikolojik ihtiyacını yaşamına sınırlama getirerek özgürlüğünü karşılamak için gerekli fırsatı kısıtlamaya yönelik tutumları; çocuğu bulabilirler güvensiz, sorumluluktan uzak, doyumsuz bir kişilik haline getirebilir.
  • 5. TEK ÇOCUK : •Şımartılmış. •Erişkinler daha becerikli görüldüğünden kendini yetersiz görebilir. •Dikkatin odağındadır, genellikle konumundan memnundur ve özel hisseder. •Öncelikle kendini düşünür. •Başkalarının desteğini kullanmayı kendi çaba göstermesine tercih eder. •İsteği olmadığında haksızlığa uğradığını düşünür. İş birliğini reddedebilir. •İstediğini almak için “böl ve yönet” oyununu oynar. •Çocukken akran ilişkileri kötü iken, erişkin olunca diğerlerinden daha iyidir. •Ancak isterse başkasına yardım eder. •Yaratıcıdır. •İlk çocuklarda görülen zorlu karakter özelliklerini ve küçük en küçüklerde görülen yetersizlik duygularını gösterebilir.
  • 6. Doğuş sırası • Doğum Sırası Tam Olarak Nedir? Çoğu insan tam olarak ne anlama geldiğini anlamadan “doğum sırası” terimini sık sık duymuşlardır, o yüzden önce basit olarak tanımlayalım. Doğum sırası, bir çocuğun doğduğu anda aile içinde elde ettiği konumdur. Bir çocuk en büyük, ortanca, en küçük ya da bunlar arasında herhangi bir yerde olabilir. Elbette ki ihtimaller sonsuzdur ama genel olarak, en çok üzerinde çalışılan konumlar en büyük, ortanca ve en küçüktür. Ailelerin çoğu iki ya da üç çocuk sahibi olduğu için bu üç sıra en genelleridir. Bu demek değildir ki tek çocuk olmak ya da geniş bir aileden gelmek fark etmez, elbette fark edecektir.
  • 7. • Doğum Sırasının Rolü Nedir? Doğum sırası bir çocuğun kişiliğini şekillendirmesinde yardımcı olan tecrübelerden biridir. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi, aileler çocuklarına tamamen aynı şekilde davrandıklarını düşünseler de, çocuklarının doğum sırasına bağlı olarak, çocukları için aslında farklı beklentileri, tepkileri ve ilişkileri vardır. İkinci olarak, ne zaman doğduklarına ve onlardan önce ve/veya sonra kimin geldiğine bağlı olarak, çocukların da kendileri hakkında değişik görüşleri vardır. Aslında, çocuğun anne baba ve kardeşlerini ilişkilendirme şekli (ayrıca diğer önemli bakıcılar) ve bu insanların çocukla olan ilişkilerinin şekli, çocuğun hayatının çok erken dönemlerinden başlayarak gelişmeye devam eder. Bu ilişki şekilleri, çocuğun ileride evin içinde ve dışındaki insanlarla ilişkilerinin bir örneği olur. Bu yüzden, anne babaların çocuklarının doğum sırasına bağlı olan duygusal ve davranışsal özelliklerini anlaması ve destekçi ve eğitici şekilde çocuklarıyla uygun şekilde nasıl başa çıkacaklarını öğrenmesi çok önemlidir.
  • 8. • Belli bir süre tek çocuktur ve dikkatin odağında olmaya alışmıştır. • Diğer çocukların öncülüğünü alma hakkı olduğuna inanır. Haklı olmak ve diğerlerini kontrol etmek genellikle önemli olur. • İkinci çocuk doğduğunda sevilmediği, ihmal edildiği duygusuna kapılabilir. Ebeveynin dikkatini yeniden kazanmak ve korumak için ebeveynlerine “uyumlu” davranır. Eğer bu işe yaramazsa kötü davranmayı İLK ÇOCUK seçer. • Becerikli, sorumluluk sahibi bir davranış tarzı geliştirebilir ya da çok güvenilmez davranabilir. • Bazen başkalarını korumak ve onlara yardım etmek için can atar. • Başkalarına “buyurmak (onlardan bir şey istemek)” için uğraşır. • Ebeveynlerinin bölünmemiş dikkatlerine hiçbir zaman sahip olmamışlardır. • Her zaman yanında, kendinin önünde giden bir kardeş vardır. • Bir yarış içindeymiş gibi davranır ve ilk çocuğu yakalamaya, geçmeye çalışır. Eğer ilk İKİNCİ çocuk “iyi” ise, ikinci “kötü” olabilir. İlk çocukta görülmeyen beceriler geliştirir. Eğer ilk çocuk başarılı ise kendinden ve yeteneklerinde emin olamaz. ÇOCUK • Asi olabilir. Sıklıkla durumundan, konumundan memnun değildir. • Eğer üçüncü bir çocuk doğarsa, kendini sıkışmış hisseder ve üçüncü çocuğu aşağılama eğilimi gösterir. • Tek çocukmuş gibi davranır. Diğer her kardeşi daha büyük ve daha güçlü görür. Başkalarının işleri halletmesini, kararları ve sorumlulukları almasını bekler. • Kendini en küçük ve en zayıf olarak görür. Ciddiye alınmadığını düşünebilir. EN KÜÇÜK • İşlerinin yapılması yolunda ailenin patronu olur. ÇOCUK • Aşağılık duygusu geliştirebilir ya da hızla ilerleyip bir önce doğan kardeşini geçmeye çalışabilir. • Bebek kalır ve başkalarından istemeye alışır. • Eğer üç kardeşin en küçüğü ise, ortanca kardeşe karşı en büyükle işbirliği kurar.
  • 9. Boşanma Çocukların boşanmaya tepkileri karmaşıktır... Boşanma sonrası çocukların verdiği tepkiler çocukların yaşına, mizaç ve kişilik yapısına ve baş etme donanımlarına göre farklılık gösterirken; durumun yarattığı koşullar ve boşanma sonrası anne-baba tutumları da son derece etkilidir. Tepki aşamaları... 1. Şok ve Kaos:Bu haber çocuğun hayatına bir bomba gibi düşer.Birçok yoğun duyguyu iç içe yaşatır.Kafasını karıştırır."Eyvah, annemle babam boşanıyor !", "Bu ne demek ?", "Şimdi ne olacak ?" 2.isyan ve Sorgulama:Çocuk, hissettiği üzüntü ve kızgınlıkla hayata isyan eder. "Neden ?" diye sorar.Bu soru aslında "Neden boşanıyorsunuz ?" demek değildir;"Bu neden benim başıma geliyor ?"anlamında bir isyan sorusudur. 3. Kaygı ve Korku:Belirsizlik çocuğun kafasında birçok soru işareti yaratır;"Ben ne olacağım ?" , "Okulum değişecek mi ?","Arkadaşlarımı görebilecek miyim ?", "Dondurma yiyebilecek miyim ?" Buna paralel olarak da çocuğun kaybetme ve ayrılık korkuları tetiklenir; "Annem evden ayrılıyormuş, ya onu bir daha göremezsem ?", "Babam evden gidecekmiş,ya bir gün annem de giderse ?","Ya yalnız kalırsam ?“ 4. Baş etme ve Uyum:Belirsizlikler ortadan kalktıkça, düzenli ve rutin bir yapı oluştukça çocuğun kaygı ve korkuları dinmeye başlar.Sorularını cevaplamak,ihtiyacı olan duygusal ve sosyal desteği sağlamak uyumunu kolaylaştırır.Ve bir süre sonra çocuk durumu anlamlandırır ve kabullenir;yeni koşullara uyum sağlar.
  • 11. Üvey anne-baba Yeniden evlenme durumunda büyük yaştaki çocukları küçük çocuklara göre daha az etkilenmektedirler. Bu durum büyük yaştaki çocukların daha mantıklı düşünebildikleri ve kendilerini daha bağımsız olarak idare edebildikleri ile açıklanabilir. İkinci evlilik çocuk küçükken gerçekleştiğinde ya da ergenlik dönemi sonrasında gerçekleştiğinde çok daha az zorluk yaşandığı gözlenmektedir. Özellikle ergenlik döneminin başları ise uyum güçlüğünün en yoğun yaşandığı dönemdir. Çocuğun ikinci eşle yaşayıp yaşamayacağı da önemlidir. Babasıyla yaşayan bir çocuğun annesinin evlenmesi ya da annesiyle yaşayan bir çocuğun babasının evlenmesi farklı algılamalara yol açar. Genellikle ikinci eşle yaşamayan çocuklar ikinci eşi annesinin ya da babasının eşi olarak algılar. Anneyle yaşayan kız, anneyle yaşayan erkek, babayla yaşayan kız , babayla yaşayan erkek olmak da ikinci eşe bakışı etkiler. Anneleriyle yaşayan erkekler ve babalarıyla yaşayan kız çocuklar kendilerini evin erkeği ya da kadını olarak görebilir. Bu durumda eve yeni gelen kişi onun rolünü de elinden alacaktır. Gerçekte hiçbir çocuk anne ya da babasını karşı cinsten biriyle paylaşmak istemez. Dolayısıyla üvey anne veya babayı düşman, öz anne ya da babasının sevgisine bir rakip, davetsiz misafir olarak görebilir ve yeni gelen kişiye birden yakınlaşamayabilir.
  • 12. Ölüm Yas tepkisi beş aşamadan oluşur. Bunlar şok, korku,öfke, suçluluk ve kederdir. Bu aşamalar, aslında ister çocuk, ister yetişkin,ister doktor, ister hemşire olsun, ölümü yaşayan herkes için geçerlidir. Ancak herkesin bu aşamalardan geçerken gösterdiği davranışlar farklılaşabilir. Kardeşi ya da anne-babasından biri ölen bir çocuk,çok büyük bir şok yaşayabileceği için bu ölümün gerçek olduğuna inanmaz. Sanki olmamış gibi davranabilir. Aile üyeleri ya da akrabalar, kendileri olayın şokunu üzerlerinden atamadıkları için, çocuğu istemeden ihmal edebilirler."Çocuktur" diye onun neler hissettiği ile ilgilenmeyebilirler. Bu da durumu daha karmaşık hale getirir.
  • 13. • Anne ya da babasının ölümünden sonra çocuk kendisine şimdi kimin bakacağını merak eder,endişe duyabilir. • Sevdiği diğer insanları da kaybedeceğini düşündüğü için yoğun bir korku içinde olabilir. • Yakınlarının eteğine yapışır ve sıklıkla kendisini sevip sevmediklerini ya da ne kadar sevdiklerini sorabilir. • Ölen kişi, çocuğun dünyasında çok önemli bir yer tuttuğu ve çocuk kendini onun yanında güvende hissettiği ve o kişinin ölümü ile birlikte bu güven duygusunu yitirdiği için çocuk öfkelenebilir, kızabilir ve saldırganlaşabilir. • Bu öfke onun itiş-kakışmalı oyunlarında,kabuslarında, gergin ve sinirli davranışlarında kendini gösterebilir. • Annesi ya da babası ölen bir çocuk genellikle, daha küçük bir çocukmuş gibi davranabilir. Bebeksi tavırlarla, sürekli beslenmeyi,kucaklanmayı ve altının bağlanmasını isteyebilir. Konuşması bebek gibi olur parmağını emmeye, kekelemeye ve gece altını ıslatmaya başlayabilir.