ݺߣ

ݺߣShare a Scribd company logo
AMA
ONLAR
İNANMAMIŞLARDIR
1
َّ‫ن‬َ‫م‬ٰ‫ا‬ ُ‫ل‬‫و‬ُ‫ق‬َ‫ي‬ ْ‫ن‬َ‫م‬ ِ‫اس‬َّ‫ن‬‫ال‬ َ‫ن‬ِ‫م‬َ‫و‬َ‫ي‬ْ‫ل‬‫ا‬ِ‫ا‬َ‫و‬ ِ ‫ ِه‬ّٰ‫ا‬ِ‫ا‬ ‫ا‬ِِ  ْ‫و‬ِ‫ر‬ ِ‫خ‬ٰ ْ‫اْل‬
‫ا‬َ‫م‬َ‫و‬َ‫ين‬ٖ‫ن‬ِ‫م‬ْ‫ؤ‬ُ‫م‬ِ‫ا‬ ِْ ُ‫ه‬
İnsanlardan kimileri de Allah’a
ve âhiret gününe inanmadıkları
halde inandık derler . Bakara-8
Kur’an karşısında
üç çesit insan vardır.
2
ikisi net tavıra sahiptır.
Birisi Kur’an’la yol bulanlardır.
İkincisi de Kur’an’a karşı
tavır koyanlardır.
3
Bunların dışında
üçüncü bir tavır daha vardır:
ٰ‫ِل‬‫ا‬ َ‫ْل‬ َ‫ك‬ِ‫ل‬ٰ‫ذ‬ َ‫ن‬ْ‫ي‬َ‫ا‬ َ‫ين‬ٖ‫ا‬َ‫ذ‬ْ‫ا‬َ‫ذ‬ُ‫م‬َ‫ُْل‬‫ؤ‬ٰ‫ه‬ ‫ى‬ٰ‫ِل‬‫ا‬ َ‫ْل‬َ‫و‬ ِ‫ء‬ َ‫ُْل‬‫ؤ‬ٰ‫ه‬ ‫ى‬ِ‫ء‬
"Onlar imanla küfür arasında
Bocalayıp dururlar.
Ne bunlara (yani mü’minlere)
ne de şunlara ( yani kâfirlere)
bağlanırlar.(Nisâ: 143)
4
Ulemâ demişler ki
bunlar münâfıklardır.
Peki kimmiş bunlar?
5
Dikkat ederseniz
Bakara sûresinin başında
Rabbimiz beş âyetiyle
mü’minleri, muttakileri anlattı.
6
Sonra iki âyetle de kâfirleri anlattı.
Daha sonra Rabbimiz
On üç âyetiyle münâfıkların
durumlarını ve karakterlerini anlattı.
7
Münâfıkların sıfatlarını anlatan
âyetlerin kâfirlerden söz eden
âyetlerden daha çok ve
daha kapsamlı olduğunu görüyoruz.
8
Herhalde bunun sebebi:
Küfür meselesi de,
iman meselesi de çizgileri
kesin ve nettir.
9
Yâni; mü'min de,
kâfir de akide konusunda
tavrını net ve açık ortaya koymaktadır.
10
münâfıklar çifte standart
uyguladıklarından dolayı
onları tanımak kolay değildir.
Çizgileri,
tercihleri,
ve safları belli değildir.
11
Onun içindir ki Allahu Teaala
uzun uzun bu insanların
özelliklerinden söz ediyor.
12
Bir de münâfıklar İslâm ve
müslümanlar için kâfirden
çok daha tehlikelidir.
13
Bir Ebu Cehil’in kâfir olarak
İslâm’a ve müslümanlara
verdiği zararın yanında
bir münâfık olarak
Abdullah İbnu Übey İbnu Selleul’un
verdiği zararın büyüklüğünü
ve tehlikesinin boyutunu biliyoruz.
14
Bunlar niye bu kadar tehlikeli?
Çünkü:
ُ‫ن‬َ‫م‬ٰ‫ا‬ َ‫ين‬ ٖ‫ذ‬َّ‫ل‬‫ا‬َ‫و‬ َ ‫ ِه‬ّٰ‫ا‬ َ‫ون‬ُ‫ع‬ِ‫د‬‫ا‬َ‫خ‬ُ‫ي‬‫وا‬
‫ا‬َ‫م‬َ‫و‬ِْ ُ‫ه‬َ‫س‬ُ‫ف‬ْ‫ن‬َ‫ا‬ َّ‫ِْل‬‫ا‬ َ‫ون‬ُ‫ع‬َ‫د‬ْ‫خ‬َ‫ي‬
‫ا‬َ‫م‬َ‫و‬َ‫ون‬ُ‫ر‬ُ‫ع‬ْ‫ش‬َ‫ي‬
"Bunlar Allah’ı ve mü'minleri
aldatmaya çalışırlar.“ Bakara-9
15
Onlar Allah’ı ve mü'minleri
aldatmak isterler.
mü’min olmadıkları halde
mü’min maskesini takarak
kullandıkları sloganlarla
Allah’ı ve insanları aldatmak isterler.
16
Halbuki iman, sadece dil ile
ben inandım demekten ibaret değildir.
İman; dilin tasdiki,
kalbin tasdiki ve
fiilin tasdikidir.
17
Eğer sadece dil ile ben inandım
demek yeterli olsaydı,
o zaman tüm münâfıkları da
müslüman saymak gerekirdi.
18
Zira onlar da biz müslümanız
diyorlardı.
Halbuki:
َ‫س‬ْ‫ي‬َ‫ل‬ ‫ا‬َ‫م‬ ِْ ِ‫ه‬ِ‫ه‬‫ا‬َ‫و‬ْ‫ف‬َ‫ا‬ِ‫ا‬ َ‫ون‬ُ‫ل‬‫و‬ُ‫ق‬َ‫ي‬ِْ ِ‫ه‬ِ‫ا‬‫و‬ُُُُ ‫ى‬ٖ‫ف‬
ُ ‫ ِه‬ّٰ‫ا‬َ‫و‬َ‫ون‬ُ‫م‬ُ‫ت‬ْ‫ك‬َ‫ي‬ ‫ا‬َ‫م‬ِ‫ا‬ ُِ َُْ‫ع‬َ‫ا‬
“Onlar kalplerinde olmayan şeyi
dilleriyle söyleyip duruyorlar!"
(Âl-i İmrân: 167)
19
Peki bu kimseler neden
böyle davranırlar ?
‫ا‬ ُِ ُ‫ه‬َ‫د‬‫ا‬َ‫ز‬َ‫ف‬ ٌ‫ض‬َ‫ر‬َ‫م‬ ِْ ِ‫ه‬ِ‫ا‬‫و‬ُُُُ ‫ى‬ٖ‫ف‬‫ًا‬‫ض‬َ‫ر‬َ‫م‬ ُ ‫ ِه‬ّٰ
ِْ ُ‫ه‬َ‫ل‬َ‫و‬َ‫ي‬ ‫وا‬ُ‫ن‬‫َا‬‫ك‬ ‫ا‬َ‫م‬ِ‫ا‬ ٌِ ‫ي‬ٖ‫ل‬َ‫ا‬ ٌ‫اب‬َ‫ذ‬َ‫ع‬َ‫ون‬ُ‫ا‬ِ‫ذ‬ْ‫ك‬
"Kalplerinde hastalık vardır.
Allah da (Kur’an’ı indirmekle)
hastalıklarını artırmıştır.“ Bakara-10
20
Demek ki bunların kalbi hastaymış.
Kalplerinde hastalık varmış.
Ama bunlar tedaviden yana da
olmayınca,
Allah onların hastalıklarını artırmıştır.
21
Peki Kalbi hasta olmak ne demektir?
Biliyoruz ki,
kişinin ruh ve bedenindeki
uyumunun adına sıhhat denir.
22
Ruh ve bedendeki uyumsuzluğun
adı da hastalıktır.
Ruhtaki dengesizlik bedende
de görülür.
23
Kalbi hasta olan kişide:
1- Tasavvur bozulur.
Yâni hakikati göremez veya
olduğundan farklı görecek şekilde
birtakım şüphe ve tereddütlere
maruz kalır.
24
2- İrade bozulur.
Yâni doğru olandan hoşlanmayıp
zararlı olandan,
bâtıl olandan hoşlanır hale gelir.
25
Meselâ İslâm’dan hoşlanmayıp
küfürden hoşlanır.
Tesettürden nefret edip
çıplaklığı sever.
Sudan tiksinip içkiden
hoşlanır hale gelir.
26
Kalbin gıdası bilgidir.
Bundan dolayıdır ki:
ٌ‫ض‬َ‫ر‬َ‫م‬ ِْ ِ‫ه‬ِ‫ا‬‫و‬ُُُُ ‫ى‬ٖ‫ف‬
"Onların kalplerinde
hastalık vardır." Bakara-10
27
Âyetindeki maraz kelimesi
pek çok müfessirlerce bilgisizlik,
yâni şüphe ve tereddüt olarak
anlaşılmıştır.
28
Biliyoruz ki şüphelerin kaynağı,
Bilgisizlik veya bilgi eksikliğidir.
Bir konuda tam bilgi elde edilince
kalpteki tüm şüpheler dağılıverir.
29
Onun için Allah’u Teaala bilmediğimiz
şeyleri sorup öğrenmemizi emrediyor:
َ‫ْل‬ ِْ ُ‫ت‬ْ‫ن‬ُ‫ك‬ ْ‫ِن‬‫ا‬ ِ‫ر‬ْ‫ك‬ِ‫الذ‬ َ‫ل‬ْ‫ه‬َ‫ا‬ ‫وا‬َُُ‫پ‬ْ‫س‬َ‫ف‬َ‫ون‬ُ‫م‬َُْ‫ع‬َ‫ت‬
Eğer bilmiyorsanız
ilim sahiplerine sorun. Nahl-43
30
Allah’ın Rasûlü de bu hususta
Şöyle buyurmaktadır:
Bilmedikleri konuyu sorsalardı ya!
Zira Cehaletin şifası ancak sormaktır.
31
münâfıklar bu âyetlere
yönelmediklerinden,
tedaviden yana olmadıklarından
Kalbin gıdasını almadıklarından dolayı
kalpleri hastadır.
32
Kalbin gıdası olan gerçek bilgiye,
Allah bilgisine,
vahiy bilgisine
yönelmediklerinden dolayı
kalpleri hastadır.
33
Allah’tan gelen mutlak doğru bilgiler
onların kalplerine girmediğinden
kalplerine şüphe,
tereddüt ve
cehalet girmiştir.
34
Adama soruyorsunuz:
Arkadaş ölecek misin? Evet diyor.
Dirilecek misin? Evet.
Hesap kitap var mı? Evet.
Cennet, cehennem var mı? Evet.
Peki Allah kâdir mi? Evet.
Hepsine inanıyor adam.
35
Ama bakıyoruz bu tamam saydığı,
bu inandığı konulara aldırış etmeden
yaşıyor.
36
Yaşadığı hayatta bu inandığı şeylerin
kokusunu bile görmek mümkün değil.
Öyle bir hayat programı var ki adamın,
bu inancının hiç mi hiç etkisi yok.
37
Yâni imanının, inandım dediği şeyin
gereğini yapmıyor.
imanını amele dönüştürmüyor.
Çok korkunç bir suç değil mi bu?
38
Namaz kılması gerektiğine inanıyor,
ama namaz kılmıyor.
Kur’an’a, Peygamber’e inanıyor,
ama Kur’an’ın tahrif ediliğine
ve Peygamber eşinin
temiz olmadığına inanıyor.
39
Böyle bir iman
böyle bir İslam
var mı?!
Bu nasıl bir iman?
Bu nasıl bir İslam? 40
Evet söz söylemek kolay bir iştir.
Bir şeyi idda etmek te kolayıdır.
Zor olan o sözü o iddayi
yerine getirmektir.
41
İslam’ı iddia etmek,
Müslümanım diye
söylemek kolaydır.
Zor olanı İslam’ın ve
Müslümanlığın gereğini
yapmaktır.
42
Verilen sözleri yerine
getirmemek münafıklıktır,
Allah’a karşı gelmektir.
43
Münafıkların Allah’a karşı
işledikleri bu suçtan
ötürü, Allah da
onlara en büyük
azabı verecektir:
44
َّ‫د‬‫ال‬ ‫ى‬ِ‫ف‬ َ‫ين‬ٖ‫ق‬ِ‫ف‬‫ا‬َ‫ن‬ُ‫م‬ْ‫ل‬‫ا‬ َّ‫ن‬ِ‫ا‬ِ‫م‬ ِ‫ل‬َ‫ف‬ْ‫س‬َ ْ‫اْل‬ ِ‫ك‬ْ‫ر‬ِ‫ار‬َّ‫ن‬‫ال‬ َ‫ن‬
ً‫ير‬ ٖ‫ص‬َ‫ن‬ ِْ ُ‫ه‬َ‫ل‬ َ‫د‬ ِ‫ج‬َ‫ت‬ ْ‫ن‬َ‫ل‬َ‫و‬‫ا‬
Şüphesiz ki münafıklar,
cehennem ateşinin
en aşağı tabakasındadırlar.
Onlara hiçbir yardımcı da
bulamazsın. Nisa-145
45
Öyleyse inandık dediğimiz şeyleri
amele dönüştürmeye çalışalım.
İnancımızı sadece söz planında,
iddia planında bırakmayalım.
İmanlarımızı hayatımızla birleştirelim,
ve eylemlerimizle yalanlayanlardan
olmayalım.
46
Allah’ım
Söz ve amellerimizi bir eyle.
Allah’a söz verip sözlerinde
Duranlardan eyle.
Ey Rabbimiz!
Bizi has müminlerden eyle
Bizi münafıklardan eyleme.
Dualarımızı kabul eyle
47
‫آمين‬
‫هلل‬ ‫والحمد‬
‫العالمين‬ ‫رب‬
‫الفاتحة‬ 48

More Related Content

Ama Onlar İnanmamışlar

  • 2. َّ‫ن‬َ‫م‬ٰ‫ا‬ ُ‫ل‬‫و‬ُ‫ق‬َ‫ي‬ ْ‫ن‬َ‫م‬ ِ‫اس‬َّ‫ن‬‫ال‬ َ‫ن‬ِ‫م‬َ‫و‬َ‫ي‬ْ‫ل‬‫ا‬ِ‫ا‬َ‫و‬ ِ ‫ ِه‬ّٰ‫ا‬ِ‫ا‬ ‫ا‬ِِ ْ‫و‬ِ‫ر‬ ِ‫خ‬ٰ ْ‫اْل‬ ‫ا‬َ‫م‬َ‫و‬َ‫ين‬ٖ‫ن‬ِ‫م‬ْ‫ؤ‬ُ‫م‬ِ‫ا‬ ِْ ُ‫ه‬ İnsanlardan kimileri de Allah’a ve âhiret gününe inanmadıkları halde inandık derler . Bakara-8 Kur’an karşısında üç çesit insan vardır. 2
  • 3. ikisi net tavıra sahiptır. Birisi Kur’an’la yol bulanlardır. İkincisi de Kur’an’a karşı tavır koyanlardır. 3
  • 4. Bunların dışında üçüncü bir tavır daha vardır: ٰ‫ِل‬‫ا‬ َ‫ْل‬ َ‫ك‬ِ‫ل‬ٰ‫ذ‬ َ‫ن‬ْ‫ي‬َ‫ا‬ َ‫ين‬ٖ‫ا‬َ‫ذ‬ْ‫ا‬َ‫ذ‬ُ‫م‬َ‫ُْل‬‫ؤ‬ٰ‫ه‬ ‫ى‬ٰ‫ِل‬‫ا‬ َ‫ْل‬َ‫و‬ ِ‫ء‬ َ‫ُْل‬‫ؤ‬ٰ‫ه‬ ‫ى‬ِ‫ء‬ "Onlar imanla küfür arasında Bocalayıp dururlar. Ne bunlara (yani mü’minlere) ne de şunlara ( yani kâfirlere) bağlanırlar.(Nisâ: 143) 4
  • 5. Ulemâ demişler ki bunlar münâfıklardır. Peki kimmiş bunlar? 5
  • 6. Dikkat ederseniz Bakara sûresinin başında Rabbimiz beş âyetiyle mü’minleri, muttakileri anlattı. 6
  • 7. Sonra iki âyetle de kâfirleri anlattı. Daha sonra Rabbimiz On üç âyetiyle münâfıkların durumlarını ve karakterlerini anlattı. 7
  • 8. Münâfıkların sıfatlarını anlatan âyetlerin kâfirlerden söz eden âyetlerden daha çok ve daha kapsamlı olduğunu görüyoruz. 8
  • 9. Herhalde bunun sebebi: Küfür meselesi de, iman meselesi de çizgileri kesin ve nettir. 9
  • 10. Yâni; mü'min de, kâfir de akide konusunda tavrını net ve açık ortaya koymaktadır. 10
  • 11. münâfıklar çifte standart uyguladıklarından dolayı onları tanımak kolay değildir. Çizgileri, tercihleri, ve safları belli değildir. 11
  • 12. Onun içindir ki Allahu Teaala uzun uzun bu insanların özelliklerinden söz ediyor. 12
  • 13. Bir de münâfıklar İslâm ve müslümanlar için kâfirden çok daha tehlikelidir. 13
  • 14. Bir Ebu Cehil’in kâfir olarak İslâm’a ve müslümanlara verdiği zararın yanında bir münâfık olarak Abdullah İbnu Übey İbnu Selleul’un verdiği zararın büyüklüğünü ve tehlikesinin boyutunu biliyoruz. 14
  • 15. Bunlar niye bu kadar tehlikeli? Çünkü: ُ‫ن‬َ‫م‬ٰ‫ا‬ َ‫ين‬ ٖ‫ذ‬َّ‫ل‬‫ا‬َ‫و‬ َ ‫ ِه‬ّٰ‫ا‬ َ‫ون‬ُ‫ع‬ِ‫د‬‫ا‬َ‫خ‬ُ‫ي‬‫وا‬ ‫ا‬َ‫م‬َ‫و‬ِْ ُ‫ه‬َ‫س‬ُ‫ف‬ْ‫ن‬َ‫ا‬ َّ‫ِْل‬‫ا‬ َ‫ون‬ُ‫ع‬َ‫د‬ْ‫خ‬َ‫ي‬ ‫ا‬َ‫م‬َ‫و‬َ‫ون‬ُ‫ر‬ُ‫ع‬ْ‫ش‬َ‫ي‬ "Bunlar Allah’ı ve mü'minleri aldatmaya çalışırlar.“ Bakara-9 15
  • 16. Onlar Allah’ı ve mü'minleri aldatmak isterler. mü’min olmadıkları halde mü’min maskesini takarak kullandıkları sloganlarla Allah’ı ve insanları aldatmak isterler. 16
  • 17. Halbuki iman, sadece dil ile ben inandım demekten ibaret değildir. İman; dilin tasdiki, kalbin tasdiki ve fiilin tasdikidir. 17
  • 18. Eğer sadece dil ile ben inandım demek yeterli olsaydı, o zaman tüm münâfıkları da müslüman saymak gerekirdi. 18
  • 19. Zira onlar da biz müslümanız diyorlardı. Halbuki: َ‫س‬ْ‫ي‬َ‫ل‬ ‫ا‬َ‫م‬ ِْ ِ‫ه‬ِ‫ه‬‫ا‬َ‫و‬ْ‫ف‬َ‫ا‬ِ‫ا‬ َ‫ون‬ُ‫ل‬‫و‬ُ‫ق‬َ‫ي‬ِْ ِ‫ه‬ِ‫ا‬‫و‬ُُُُ ‫ى‬ٖ‫ف‬ ُ ‫ ِه‬ّٰ‫ا‬َ‫و‬َ‫ون‬ُ‫م‬ُ‫ت‬ْ‫ك‬َ‫ي‬ ‫ا‬َ‫م‬ِ‫ا‬ ُِ َُْ‫ع‬َ‫ا‬ “Onlar kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söyleyip duruyorlar!" (Âl-i İmrân: 167) 19
  • 20. Peki bu kimseler neden böyle davranırlar ? ‫ا‬ ُِ ُ‫ه‬َ‫د‬‫ا‬َ‫ز‬َ‫ف‬ ٌ‫ض‬َ‫ر‬َ‫م‬ ِْ ِ‫ه‬ِ‫ا‬‫و‬ُُُُ ‫ى‬ٖ‫ف‬‫ًا‬‫ض‬َ‫ر‬َ‫م‬ ُ ‫ ِه‬ّٰ ِْ ُ‫ه‬َ‫ل‬َ‫و‬َ‫ي‬ ‫وا‬ُ‫ن‬‫َا‬‫ك‬ ‫ا‬َ‫م‬ِ‫ا‬ ٌِ ‫ي‬ٖ‫ل‬َ‫ا‬ ٌ‫اب‬َ‫ذ‬َ‫ع‬َ‫ون‬ُ‫ا‬ِ‫ذ‬ْ‫ك‬ "Kalplerinde hastalık vardır. Allah da (Kur’an’ı indirmekle) hastalıklarını artırmıştır.“ Bakara-10 20
  • 21. Demek ki bunların kalbi hastaymış. Kalplerinde hastalık varmış. Ama bunlar tedaviden yana da olmayınca, Allah onların hastalıklarını artırmıştır. 21
  • 22. Peki Kalbi hasta olmak ne demektir? Biliyoruz ki, kişinin ruh ve bedenindeki uyumunun adına sıhhat denir. 22
  • 23. Ruh ve bedendeki uyumsuzluğun adı da hastalıktır. Ruhtaki dengesizlik bedende de görülür. 23
  • 24. Kalbi hasta olan kişide: 1- Tasavvur bozulur. Yâni hakikati göremez veya olduğundan farklı görecek şekilde birtakım şüphe ve tereddütlere maruz kalır. 24
  • 25. 2- İrade bozulur. Yâni doğru olandan hoşlanmayıp zararlı olandan, bâtıl olandan hoşlanır hale gelir. 25
  • 26. Meselâ İslâm’dan hoşlanmayıp küfürden hoşlanır. Tesettürden nefret edip çıplaklığı sever. Sudan tiksinip içkiden hoşlanır hale gelir. 26
  • 27. Kalbin gıdası bilgidir. Bundan dolayıdır ki: ٌ‫ض‬َ‫ر‬َ‫م‬ ِْ ِ‫ه‬ِ‫ا‬‫و‬ُُُُ ‫ى‬ٖ‫ف‬ "Onların kalplerinde hastalık vardır." Bakara-10 27
  • 28. Âyetindeki maraz kelimesi pek çok müfessirlerce bilgisizlik, yâni şüphe ve tereddüt olarak anlaşılmıştır. 28
  • 29. Biliyoruz ki şüphelerin kaynağı, Bilgisizlik veya bilgi eksikliğidir. Bir konuda tam bilgi elde edilince kalpteki tüm şüpheler dağılıverir. 29
  • 30. Onun için Allah’u Teaala bilmediğimiz şeyleri sorup öğrenmemizi emrediyor: َ‫ْل‬ ِْ ُ‫ت‬ْ‫ن‬ُ‫ك‬ ْ‫ِن‬‫ا‬ ِ‫ر‬ْ‫ك‬ِ‫الذ‬ َ‫ل‬ْ‫ه‬َ‫ا‬ ‫وا‬َُُ‫پ‬ْ‫س‬َ‫ف‬َ‫ون‬ُ‫م‬َُْ‫ع‬َ‫ت‬ Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun. Nahl-43 30
  • 31. Allah’ın Rasûlü de bu hususta Şöyle buyurmaktadır: Bilmedikleri konuyu sorsalardı ya! Zira Cehaletin şifası ancak sormaktır. 31
  • 32. münâfıklar bu âyetlere yönelmediklerinden, tedaviden yana olmadıklarından Kalbin gıdasını almadıklarından dolayı kalpleri hastadır. 32
  • 33. Kalbin gıdası olan gerçek bilgiye, Allah bilgisine, vahiy bilgisine yönelmediklerinden dolayı kalpleri hastadır. 33
  • 34. Allah’tan gelen mutlak doğru bilgiler onların kalplerine girmediğinden kalplerine şüphe, tereddüt ve cehalet girmiştir. 34
  • 35. Adama soruyorsunuz: Arkadaş ölecek misin? Evet diyor. Dirilecek misin? Evet. Hesap kitap var mı? Evet. Cennet, cehennem var mı? Evet. Peki Allah kâdir mi? Evet. Hepsine inanıyor adam. 35
  • 36. Ama bakıyoruz bu tamam saydığı, bu inandığı konulara aldırış etmeden yaşıyor. 36
  • 37. Yaşadığı hayatta bu inandığı şeylerin kokusunu bile görmek mümkün değil. Öyle bir hayat programı var ki adamın, bu inancının hiç mi hiç etkisi yok. 37
  • 38. Yâni imanının, inandım dediği şeyin gereğini yapmıyor. imanını amele dönüştürmüyor. Çok korkunç bir suç değil mi bu? 38
  • 39. Namaz kılması gerektiğine inanıyor, ama namaz kılmıyor. Kur’an’a, Peygamber’e inanıyor, ama Kur’an’ın tahrif ediliğine ve Peygamber eşinin temiz olmadığına inanıyor. 39
  • 40. Böyle bir iman böyle bir İslam var mı?! Bu nasıl bir iman? Bu nasıl bir İslam? 40
  • 41. Evet söz söylemek kolay bir iştir. Bir şeyi idda etmek te kolayıdır. Zor olan o sözü o iddayi yerine getirmektir. 41
  • 42. İslam’ı iddia etmek, Müslümanım diye söylemek kolaydır. Zor olanı İslam’ın ve Müslümanlığın gereğini yapmaktır. 42
  • 43. Verilen sözleri yerine getirmemek münafıklıktır, Allah’a karşı gelmektir. 43
  • 44. Münafıkların Allah’a karşı işledikleri bu suçtan ötürü, Allah da onlara en büyük azabı verecektir: 44
  • 45. َّ‫د‬‫ال‬ ‫ى‬ِ‫ف‬ َ‫ين‬ٖ‫ق‬ِ‫ف‬‫ا‬َ‫ن‬ُ‫م‬ْ‫ل‬‫ا‬ َّ‫ن‬ِ‫ا‬ِ‫م‬ ِ‫ل‬َ‫ف‬ْ‫س‬َ ْ‫اْل‬ ِ‫ك‬ْ‫ر‬ِ‫ار‬َّ‫ن‬‫ال‬ َ‫ن‬ ً‫ير‬ ٖ‫ص‬َ‫ن‬ ِْ ُ‫ه‬َ‫ل‬ َ‫د‬ ِ‫ج‬َ‫ت‬ ْ‫ن‬َ‫ل‬َ‫و‬‫ا‬ Şüphesiz ki münafıklar, cehennem ateşinin en aşağı tabakasındadırlar. Onlara hiçbir yardımcı da bulamazsın. Nisa-145 45
  • 46. Öyleyse inandık dediğimiz şeyleri amele dönüştürmeye çalışalım. İnancımızı sadece söz planında, iddia planında bırakmayalım. İmanlarımızı hayatımızla birleştirelim, ve eylemlerimizle yalanlayanlardan olmayalım. 46
  • 47. Allah’ım Söz ve amellerimizi bir eyle. Allah’a söz verip sözlerinde Duranlardan eyle. Ey Rabbimiz! Bizi has müminlerden eyle Bizi münafıklardan eyleme. Dualarımızı kabul eyle 47