1. ATATÜRK‟ÜN ANKARASI
(Atatürk ile birlikte 27 Aralık 1919 günü Ankara‟ya gelen Kuvayı
Milliyecilerin saygın anılarına)
“ġu bizim Ankara‟yı öyle bir özledim ki.”
Hazırlayan
Hüsnü MERDANOĞLU
ADD ÜYESĠ
1
3. “Osmanlı Devleti‟nin içinde bulunduğu
grup, Dünya SavaĢı‟nda yenilmiĢ,
Osmanlı Ordusu zedelenmiĢ, Ģartları ağır
bir ateĢkes anlaĢması imzalanmıĢ.
Büyük SavaĢ‟ın uzun yılları boyunca
millet, yorgun ve fakir bir durumda.
Milleti ve memleketi savaĢa
sürükleyenler, … memleketten
kaçmıĢlar. Saltanat ve hilâfet
makamında oturan Vahdettin
soysuzlaĢmıĢ, Ģahsını ve bir de tahtını
koruyabileceğini hayal ettiği alçakça
tedbirler araĢtırmakta. …
SarıkamıĢ bozgununda Türk Ģehitlerinin
cesetlerini parçalayan kurt görüntüsü
3
4. … Ġtilâf Devletleri,
ateĢkes
anlaĢmasının
GENEL DURUM
hükümlerine
uymayı gerekli
görmeden iĢgallere
baĢlamıĢlar. 15
Mayıs‟ta Ġzmir iĢgal
olunmuĢtur.”
(Atatürk‟ün Söylev‟inden alıntı)
4
5. Ġstanbul resmen iĢgal edilmeden önce,
Ankara kısmen iĢgal edilmiĢti.
Ankara‟da iki bölük Ġskoçyalı
bulunuyordu.
Ġngiliz askeri, istasyondan baĢlattıkları
iĢgali, Cebeci ve Demirlibahçe yöresine
yaygınlaĢtırmıĢlardı.
Daha sonra TBMM binası
olarak kullanılacak olan
binayı, Fransızlar,
karargâh olarak
kullanmakta idiler.
5
6. BU KOġULLARDA ANKARA‟DA
KARARGAH KURMAKTAKĠ AMAÇ;
“Kuvayı Milliye’yi amil, Ġradeyi Milliye’yi
hakim kılmak”
(Ulusal güçlerin etken, ulusal iradenin eğemem kılınmaktır.)
6
7. Oğuz Türkü olan Ankara'nın Türk kökenli
halkı, tarihin eski devirlerinden beri
«Seymen Alayı» adı verilen
bir Türk geleneğini gizli bir
sihir olarak yaĢatmakta
idiler.
“Seymen Alayı”, millî felâket
günlerinde, bir beyliğin ve
devletin yıkılıĢ sıralarında, ya
da yeni bir devlet kurmak ve
baĢlarına yeni bir “ÖNDER”
seçmek için düzenlenirdi.
Bu alay, yeni devleti kurar,
yeni yönetici seçerdi.
7
8. 27 Aralık 1919 günü SEYMEN ALAYI YENĠ
BĠR ÖNDERĠ KARġILAMIġTIR.
8
9. GÖZLERĠN YAġARDIĞI AN …
«MUSTAFA KEMAL SEYMENLERĠN KARġISINDA DURDU
Merhaba efendiler! dedi.
- Sağol PaĢa Hazretleri…
- ArkadaĢlar! Buraya neden geldiniz?
- Millet yolunda can vermeye geldik!
- Fikrinizde sabit misiniz?
-And olsun.
iĢte o zaman Mustafa Kemal‟in gözleri
yaĢardı.»
9
10. 27 ARALIK 1919 KOġULLARINDA
ANKARA
ġehirde,
aydınlanma,
mumla ya da gaz Su Ģebekesi
lambasıyladır. yoktur. Evlerde
Isınma, tandır, kuyular vardır.
mangal, odun Kuyusu olmayan
sobasıyla evler ise mahalle
yapılmaktadır. çeĢmesinden su
taĢımak
zorundadır.
10
11. Kuvayı Milliye
günlerinin Ankara‟sı
en özlü olarak Ģöyle
anlatılır:
Üç beĢ barakadan bir
pazar… kebapçı
dükkânlarından
fıĢkıran yanık keçi eti
dumanları
ısırganlı tarlalar…
insansız yollar… iki
kahve dört han … 11
13. Kuvayı Milliyenin, güney cephesinde Fransızlara karĢı
gösterdiği olağanüstü direniĢ üzerine, Fransız
Parlamentosu‟nda Kuvayı Milliyeden “eĢkıya” olarak söz
eden bir milletvekiline, aynı Parlamentoda Fransız DıĢiĢleri
Bakanı;
«Sayın milletvekili
bilmelidir ki, eşkıya
olarak tanımladığı
Türklere, bizim
ülkemizde
vatansever derler.»
demiĢtir.
13
14. AġAĞIDAKĠ CÜMLELER, Kuvayı Milliye Meclisi (Ġlk
Meclis) Tokat milletvekili Mehmet Rıfat‟ın (Arkun)
16 Temmuz 1921 günü Meclis BaĢkanlığı‟na verdiği
dilekçede yer almıĢtır.
“… iyi ata biner, güzel
kurşun atarım. … Açıkta
toprak üzerinde palto ile
yatarım. Cepheye gideceğim,
fırsat bulursam birkaç
düşman geberteceğim. On
gün izin verilmesini arz
ederim.”
14
15. Ne var ki, her milletvekili aynı özveriyi gösterecek
duyarlılıkta değildir.
Polatlı‟da “Bazı milletvekilleri
incelemede bulunan heyecan ve telaş içinde
ve bin bir eksiği buradan geçerek kaçtılar.
giderme çabası Bizler canca ve malca her
içinde olan Mustafa fedakârlığa hazır
Kemal PaĢa‟ya, bulunuyoruz.
Ankara-Kayseri yolu Bu milletvekillerinin
üzerinde bulunan telaşını haklı gösterecek
Keskin Ġlçesinden bir tehlike varsa, yediden
gelen telgrafta yetmişe cepheye
Ģunlar yazılıdır: gitmemize izin veriniz.”
15
16. KUVAYI MİLLİYE:
«Ruh kudretinin dünya
yüzündeki bütün silâhlardan
üstün olduğunun ispatı»
Alman tarihçi Herbert
BU SÖZLER,
Melzig’e ait.
16
17. “Mustafa Kemal, hırpalanmış, silâhı
elinden alınmış olan bir milletle tarihe
yeni bir devir açmak için mücadeleye
girişti ve bu mücadelesinde, ruh
kudretinin dünya
yüzündeki bütün silâhlara
üstün olduğunu ispat etti.”
Herbert Melzig
17
19. 1921 yılında Ankara‟da bulunan bir
yabancı gazeteci, Türk Ulusal KurtuluĢ
SavaĢı ile ilgili olarak
ülkesine göndermek
istediği telgrafa Ģunları
yazmıĢtır:
“Ankara, dağlar arasında bir
bataklıktır. Bu bataklığın içinde
bir yığın kurbağa, başlarını
havaya kaldırmış durmadan
ötüp durmakta ve dünyaya
meydan okumaktadır.” 19
20. o dönemde istihbarat hizmetini yürüten
dönemin Basın Yayın Genel Müdürü, önüne
gelen bu telgrafı Ģu Ģekilde değiĢtirerek
gönderilmesine izin vermiĢtir:
“Ankara, Anadolu’nun
ortasında çorak, bakımsız
ve kerpiç evli küçük bir
şehirdir. Bu şehirde bir
avuç kahraman, medeni
Avrupa’nın zulüm ve
baskısına karşı isyan
ederek milli
Ahmet Ağaoğlu
bağımsızlıklarını
korumaya
çalışmaktadırlar.” 20
22. O günün koĢullarında
Ankara yabancı konukları
ağırlayacak yeterlilikte
değildir. Konut bulamayan
AMERĠKAN KONSOLOSU
IMBERĠE (AYĠBRĠ) BĠR YIL
BOYUNCA KENDĠSĠNE
TAHSĠS EDĠLEN YÜK
TRENĠ VAGONUNDA
OTURMUġTUR.
22
23. Ankara‟nın baĢkent olmasının avantajını iyi
kullanmıĢ olan Vehbi Koç, o günlerde halkın
durumunu Ģöyle anlatmıĢtır:
“Ankara halkının çoğu Müslüman Türklerdi.
Bir de Hıristiyanlar ve Museviler vardı.
Hıristiyanlar çalıĢırlar, kazanırlardı.
Ġyi yer, içer, eğlenirler;
güzel evlerde otururlardı. …
Türkler de çoğunlukla ya hoca, ya bakkal, ya
bekçi, ya da ambarcı olurlardı. Hıristiyanlar
askere gitmediklerinden daha rahatça iĢ yapma,
dükkân açma olanağı bulurlardı. Türk‟ün ise
tükenmek bilmeyen bir görevi vardı; Kur‟a,
ihtiyat, redif denilen, sonu gelmeyen askerlik
hizmeti ve bu hizmet sırasında açlıktan,
sefaletten veya düĢmanla çarpıĢırken ölmek. ĠĢte
Ankara‟nın hali bu, Türkiye‟nin hali buydu.” 23
24. Mustafa Kemal PaĢa karargahını Ankara'ya kurmuĢtur
ancak, gücüne güç katacak olan Anadolu ve Trakya
halkıdır. Ne var ki, halk yılarca süren savaĢ ve yokluk
nedeni ile bıkkın, yorgun, asıl önemlisi ümitsizdir.
Çeteler ve eĢkıya kol
gezmekte, halkı
yaĢamından
bezdirmektedir.
KeĢan‟daki 60. Tümen‟in
raporuna göre yerli halk;
örgütsüz, duygusuz,
kaygısız, silâhsızdır. Örgüt
isteyen yok denecek kadar
azdır. Ellerindeki silâhları
Rumlara satanlar bile
bulunmaktadır.
24
26. TERZĠLER ÇOK
MAġGÜLLER
Yurdun iĢgal edilen
yerlerinde, bütün günlerini
Yunan bayrakları dikmekle
geçirmektedirler.
26
27. ANKARA VE ÇEVRESĠ DE ÇOK GÜVENLĠ
DEĞĠLDĠR. ĠSTANBUL HÜKÜMETĠ TARAFINDAN
AYAKLANMALAR KIġKIRTILMAKTA, HALK,
ĠSYANA ĠTĠLMEKTEDĠR.
Güvenliği sağlamakla görevli
Arif Bey kuvveti, Beypazarı
ve Ayaş‟ ta baĢarı
kazandıktan sonra, komutan
kendi erleri tarafından
öldürülmüĢ ve kuvvet
dağılmıĢtır.
27
29. Mazhar Müfit (KANSU) anlatıyor:
"... Ekmekçiye bile verecek paramız
kalmamıĢtı. … Bankalardan ve
kuruluĢlardan ödünç bile olsa para almayı
PaĢa'ya bir türlü kabul ettiremedim. Ne
yapacaktık? Benim bir kürküm vardı.
Erzurumlu Nafiz Bey'e müracaatla
sattırılmasını rica ettim. Nafiz Bey,
'Kânunsani (ocak ayı) içindeyiz, ne
giyeceksin?„ diye satmamakta ısrar ettiyse
de bu ısrar, ne olursa olsun, kulağıma
giremezdi. Aç mı kalacaktık? Nihayet onu
da sattık. Kimsede satılacak bir Ģey
kalmadı...
29
30. … Ziraat Mektebi‟nin her an
basılma olasılığı vardı.
Nöbetçiler geceleri çevrede
kuĢkulu kiĢiler görüyordu.
Bekçi köpeği «karabaĢ»
zehirlenmiĢti.
30
31. Ulusal KurtuluĢ SavaĢı günlerinde, Ġngiliz
Ordusu‟nun istihbarat subayı olarak Anadolu‟da
bulunan H.C.Armstrong,
Atatürk’ü yermek için yazdığı “Bozkurt” adlı
yapıtında ANKARA günleri ile ilgili olarak
Ģunları yazmıĢtır:
«Mustafa Kemal sırtını duvara
vererek dövüĢtü. Sık sık hasta
oluyordu. Böbreklerindeki sorun
zaman zaman büyük acılar
çekmesine, sık sık ateĢlenmesine
yol açıyordu. YaĢamı sürekli
tehlike altındaydı. … Giysilerini
çıkarmadan uyuyordu.
31
32. … Avluda,
dizginleri hazır, ve
yalnızca
kolonlarının
sıkıĢtırılmasını
bekleyen atları,
bir mahmuz
darbesiyle Sivas‟a … Mustafa
doğru yola Kemal köĢeye
koyulmak üzere sıkıĢan soylu
hazır bekliyordu.
bir kurt gibi
dövüĢtü.” 32
33. Türk ulusunun tutsaklığını onayan Sevr‟in
haberi geldiğinde, Ankara‟daki karargâhında
bulunan Mustafa Kemal PaĢa‟nın tutumu
Ģöyle anlatılmıĢtır:
Mustafa Kemal, boz kaputuna sarılmıĢ, gri
astragan kalpağıyla baĢı önüne eğilmiĢ, hatları
gergin, yüzü kül rengi, boĢ bakıĢlarla öylece
koltukta oturuyordu...
Sonra kendi kendine söylenmeye
baĢladı. Ankara‟nın Bozkurt‟u,
öfke ve acıyla adeta inliyordu. Bir
an sonra doğruldu ve silkinerek
ayağa kalktı.
33
34. … Odadakiler, söz ve
davranışlarından şaşırmış,
allak bullak olmuş bir halde
onu dinliyorlardı. Elinde ne
ordu, ne de iktidar gücü vardı.
Böyle eli boş anında bile, zaferi
kazanacağından emin bir eda
ile konuşuyordu.”
34
36. “Milletvekilli aylığı resmen 100
liraydı. Bunun 20 lirası orduya
sigara parası diye kesilir, geriye
80 lira kalırdı. Kalan 80 liranın 25
lirasını ev kirası diye verirdim.
Ev, Meclise çok uzak olan
Ayrancı’daydı. Meclise gelmek
için bir saat yol yürürdüm. Ay
sonuna kadar 55 lira ile
geçinmeye çalışırdım. Bütün
arkadaşlar benim gibiydi. Bir yıl
böyle geçti. Her gün, zaten basit
olan sofradan karnımız
doymadan kalkardık.”
(Besim Atalay‟dan alıntı.)
36
38. SADECE ANKARA DEĞĠL, ATATÜRK
DÖNEMĠNDE BÜTÜN TÜRKĠYE,
YERYÜZÜNEN EN GENĠġ ġANTĠYESĠ
GÖRÜNÜMÜ KAZANARAK SÜREKLĠ
GELĠġME GÖSTERMĠġTĠR.
38
39. Kuvayı Milliye ruhu ve Kemalizm‟in
kazanımları ile bütün dünyayı hayrete
düĢüren Ankara,
BaĢkent olmasından sonra gerçekleĢen
olağanüstü geliĢmesi ile de, bütün dünyayı
ĢaĢırtmıĢtır.
Ġngiliz büyükelçisi (Sir Georges Clarck), Ģunları
söylemiĢtir:
“Biraz çimentonuz varsa bütün bunları
yapabilirsiniz. Ama yepyeni şehir ruhu ve
kesinlikle yeşil bir Ankara. Ve yeni
başkent uygarlığı? Bunları yapabilmek
için, yalnız çimento yeterli değildir.”
39
40. Sir Georges Clarck daha sonra Ankara‟ya
geliĢinde de Ģunları söylemiĢtir:
“Hiçbir şeye şaşmadım.
Ancak gördüğüm yeşil
Anakara, bir Mustafa
Kemal Mucizesidir.”
(Nezihe Araz, Mustafa Kemal‟in Ankara‟sı,
Ankara, 1994, s.20-21)
40
41. ANKARA,
27 Aralık 1919 günü
Kuvayı Milliye karargah
olmaya baĢlamıĢ,
23 Nisan 1920‟de
TBMM açılmıĢ, Ġstanbul
Hükümeti‟ne karĢı,
Ankara‟dan yönetilen
«Ankara Hükümeti»
kurulmuĢ,
ilk önemli baĢarı olan
Sakarya Meydan
Muharebesi kazanılmıĢtır.
Ancak TBMM‟de ki
muhalefet Atatürk‟ü
engellemek için sürekli
fırsat kollamıĢtır. 41
42. Bu muhalefetin, namluların
soğumadığı, barut dumanların
dağılmadığı bir ortamda
Atatürk‟e yönelik örtülü bir
saldırısı, oldukça düĢündürücü
ve ürperticidir.
1922 yılında Atatürk‟ü Meclis
ve siyaset dıĢında bırakarak
siyasi haklardan mahrum
etmek isteyen bir grup
milletvekili …
42
43. “Misak-ı Milli sınırları
içerisinde doğmamıĢ olan
veya Misak-ı Milli sınırları
içerisinde en az 5 yıl süreyle
belli bir yerde ikamet
etmemiĢ olanlar milletvekili
seçilemezler” Ģartını ileri
süren bir önergeyi Meclise
sunmuĢlardır.
43
44. Bu art niyetli önerge üzerine
kürsüye çıkan Mustafa Kemal PaĢa
Ģunları söylemiĢtir:
«… Ne yazık ki, benim doğum yerim
bugünkü sınırlar dıĢında kalmıĢ bulunuyor.
Herhangi bir seçim bölgesinde beĢ yıl oturmuĢ
da değilim. Doğum yerim, bugünkü ulusal
sınırların dıĢında kalmıĢtır.
Ama bu böyle ise, bunda benim en küçük bir
suçum yoktur. Bunun nedeni, bütün ülkemizi,
ulusumuzu dağıtıp yok etmek isteyen
düĢmanların isteklerini baĢkalarının
önleyemeyiĢlerinden ileri gelmiĢtir.
Eğer düĢmanlar, amaçlarına tam bir baĢarıyla
ulaĢmıĢ olsalardı, Tanrı korusun, bu tasarıya
imza atan bayların da doğum yerleri, sınır 44
dıĢında kalabilirdi.”
45. Önerge ret edilmiĢ
ancak M. K. PaĢa‟yı
bağrına basan Ankara
halkı ayaklanarak,
Atatürk‟ün «onursal
hemĢeri» olmasını
önermiĢler ve 5 Ekim
1922‟de Atatürk,
Ankaralıların
«hemĢerisi» olmuĢtur.
13 Ekim 1923‟te ise
resmi olarak «BaĢkent»
olmuĢtur.
45
46. ATATÜRK‟E GÖRE BAġARININ
SIRRI
“… Bilelim ki, elde etmiş
olduğumuz başarı,
milletin güçlerinin
birleşmesinden ve ortak
çalışma haline
getirmesinden ileri
gelmiştir.
46
47. Eğer aynı baĢarının ve zaferin gelecekte de
meydana gelmesini istiyorsak,
aynı esasa dayanalım
ve aynı doğrultuda
yürüyelim.
Çünkü başarı ancak
bu şeklide elde
edilebilir.”
Mustafa Kemal
ATATÜRK
47
48. Ġġ BANKASI‟NIN, KAMU KURUM VE
KURULUġLARININ ĠSTANBUL‟A
TAġINMASININA SON VERĠLMELĠ,
ANKARA‟NIN ĠÇĠ BOġALTILMAMALIDIR.
48
49. Bir bilim adamının görüĢü:
“ĠÇĠ BOġALTILAN; ANKARA”
«Ġstanbul sermayesi ve
onun kuyruğu olan Ġstanbul
medyası, giderek
küreselleĢme süreci içinde
yeni Bizans projesinin
iĢbirlikçisi olarak … dıĢ
güçlerin plân ve programları
doğrultusunda, içerinin
çökertilmesine dönük
giriĢimlere alet olmuĢtur.»
49
50. «Küresel sermaye,
okyanus ötesinden dünyayı
yönetemez bir noktaya
sürüklendiği için kendi
denetimi altındaki medya
aracılığı ile Ġstanbul‟u
dünya ticaret merkezi
olarak ilan ettirmiĢ ve bu
doğrultuda Atatürk‟ün adını
kullanarak AtaĢehir adı
altında kendisi için yeni bir
yerleĢim merkezi inĢa
50
ettirmiĢtir.»
52. ATATÜRK DOLMABAHÇE SARAYI‟NDA SON GÜNLERĠNĠ
YAġARKEN, SABĠHA GÖKÇEN‟E ANKARA ÖZLEMĠNĠ ġU
SÖZLERĠYLE DĠLE GETĠRMĠġTĠR:
“Memleket iĢleriyle
günde üç saat meĢgul
oldum mu yoruluyorum.
Fakat içimde Ankara
ateĢe, Ankara özlemi
yanıp yanıp duruyor.
Yeni ayakkabı ve elbise
yaptıralım bari. Kim
bilir belki bir gün talih
bana da güler de
Ankara‟yı bir daha
görmek nasip olur. ..” 52
53. TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ, KURULU
OLDUĞU COĞRAFYANIN STRATEJĠK
ÖNEMĠ NEDENĠYLE, ÜNĠTER VE ULUS
DEVLET BÜTÜNĞLÜĞÜNÜ KORUYAYA
BĠLDĠĞĠ SÜRECE, VARLIĞINI
SÜRDÜREBĠLĠR.
TÜRKĠYE’NĠN GELECEĞĠ; KUVAYI
MĠLLĠYEYE KARARGAH OLMUġ
ANKARA’NIN,
TÜRĠKEY’NĠN BAġKENTĠ OLARAK
VARLIĞINI KORUMASINA BAĞLIDIR.
53
54. GENELKURMAY BAġKANLIĞI ĠLE JANDARMA GENEL
KOMUTANLIĞININ ÖNÜNDEKĠ MĠLLĠMÜDAFA
CADDESĠNDEKĠ ANIT ÜZERĠNDE, ATATÜRK‟ÜN ġU SÖZÜ
YAZILIDIR:
ANAYASA HÜKMÜ UYARINCA TBMM‟NDE “ATATÜRK ĠLKE
VE DEVRĠMLERĠNE BAĞLI KALACAKLARINA” DAĠR NAMUS
VE ġEREF SÖZÜ VERENLERĠN, ATATÜRK‟ÜN BU SÖZÜNE
SADIK KALMALARI BEKLENĠR. 54