1. İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
GEMİ İNŞAATI VE DENİZ BİLİMLERİ FAKÜLTESİ
BİTİRME ÇALIŞMASI
Antifouling Boyalar ile Laboratuvarda Verimlilik ve Toksisite Çalışmaları
HAZIRLAYANLAR: BURAK TUNÇ ÇEKİRDEKÇİ
BURAK UÇ
MURAT ERSOY
DANIŞMAN: PROF. DR. OYA OKAY
2. AMAÇ
Bu çalışmada üç farklı antifouling boyanın toksik
etkileri ve antifouling verimlilikleri deneysel
olarak incelenmiştir.
3. Anti-fouling, gemiler, açık deniz yapıları ve denizdeki
diğer yapıların su ile temas eden yüzeylerinin üzerinde
organizmaların yapışmasını (fouling) engelleyici bir
maddedir. Foulingi engellemek için kullanılan
antifouling ajanlar boyalar ile birlikte geminin
karinasına uygulanmaktadırlar
4. Fouling Etkisi
Fouling deniz taşıtlarının su içerisinde kalan yüzeyleri
üzerine yapışarak büyüyen
kabuklu, alg, mikroorganizma gibi canlıların
oluşturduğu tabaka olarak tanımlanmaktadır.
5. Fouling’in birçok olumsuz etkisi bulunmaktadır.
Yakıt tüketimi
Hava kirliliği
İşgalci türlerin taşınımı
6. Antifouling Ajanların Tarihçesi
Geçmişte gemilerde oluşan fouling kireç, arsenik, cıva
gibi doğal ürünler 19.yy’dan sonra yerini kimyasallara
bırakmışlardır.
19.yy’da gelişen kimya endüstrisi ile TBT (Tri-bütil-
kalay; Tri-butyltin) keşfedilmiş ve hemen hemen
bütün gemilerde bu bileşik anti-fouling ajan olarak
kullanılmaya başlanmıştır.
Ancak TBT bütün deniz organizmaları için yüksek
toksisiteye sahip olması nedeniyle kullanımı
yasaklanmıştır.
7. TBT
TBT (Tri-bütil-kalay; Tri-butyltin) foulinge karşı diğer
bileşiklere göre çok daha etkili ve dayanıklı olması
nedeniyle yaygın olarak kullanılmıştır.
Ancak TBT bütün deniz organizmaları için yüksek
toksisiteye sahip olduğu ve besin zincirinde birikerek
yüksek organizmalarda çok önemli sağlık
problemlerine yol açtığı görülünce kullanımı IMO
tarafından yasaklanmıştır.
8. MATERYAL METHOD
Deneyde kullanılmak üzere 20 parça, 3x6x1 cm
boyutlarında gemi çeliği boya aşamasına hazırlık için
elektrikli zımparayla pürüzsüzleştirmiştir.
9. Deniz suyunun korozif etkisinden çelik parçalarının
korunması için, her bir parçanın üzerine anti-pas
nitelikli boya sürülmüş ve anti-fouling boyalar
uygulanmıştır. Boyalar kuruduktan sonra pürüzlülüğü
gidermek için her bir parça elle zımparalanmıştır.
11. Deneyde kullanılacak alg kültürlerinin hazırlanması
Filitre kullanılarak deniz suyu milipore filitre
kağıtlarından süzülerek sabit sıcaklıklı odada (20±2
oC) deney anına kadar bekletilmiştir.
Belirli konsantrasyonlardaki besi maddeleri ve
Phaeodactylum tricornutum stok kültürlerinden
ekilerek 3000-3500 lux değerinde ışık veren
floresanların altına yerleştirilmiştir.
Mikroalg kültürleri günde iki kez karıştırılmış ve
alglerin gelişimi için 5 gün bekletilmiştir.
12. Deney düzeneğinin hazırlanması ve Deneyin yapılışı
Deneyde kullanılacak olan çelik parçaları üçerli gruplar
halinde ; Kontrol, Boya 1, Boya 2 ve Boya 3 olarak dört
gruba ayrılmıştır.
13. Akvaryumlarda ve numune üzerindeki mikroalg birikimi
parçacık sayıcı ve Floresans Spektrofotometre ölçümleri ile
dokuzuncu ve on üçüncü günlerde belirlenmiştir.
2 şekilde ölçüm yapılmıştır;
1.Akvaryumdan alınan su örneği üzerinden yapılan ölçümler
2.Kullanılan saç örneklerinin üzerinde biriken fouling
kazınarak yapılan ölçümler
14. Deney Sonuçları
Deney akvaryumlarının deney bitimindeki
görünümleri
Sırasıyla I, M, T ve Kontrol
on üçüncü gün görünümleri
15. Dokuz ve on üçüncü günlerdeki ölçüm sonuçları
9. ve 13. gün akvaryum sularındaki alg sayıları
16. Floresans Spektrofotometre ile Akvaryum Suyunda Ölçümler
8
7
6
FI
5
4
AKVARYUM
3
2
1
0
T M I K
13. Gün Floresans Spektrofotometre ile Akvaryum Ölçümleri
17. Fouling Sonuçları
Çelik numuneler üzerindeki fouling değerlerinin
belirlenmesi için akvaryumlardan alınan numunelerle
on üçüncü gün ölçümleri yapılmıştır.
20. Sonuç
Antifouling sistemlerin toksik etkileri ne kadar
azaltırlarsa azaltılsın, çalışma prensipleri nedeniyle
antifouling ajanların toksik etkisi bulunmaktadır.
Antifouling boyalar ile laboratuvarda verimlilik ve
toksisite çalışmaları amacıyla hazırlanan bu deneyde
kullanılan TEKNO, MORAVIA ve INTERNATIONAL
marka boyaların öngörüldüğü gibi algler üzerinde
farklı etkileri olmuştur.