Dünya mı yok olucak yoksa İnsanoğlu mu?Dr.Zeynep Elif Yildizelİnsanoğlu olarak artık mağarada, gün boyu avlanarak yaşamıyoruz, bunun yerine medeniyet dediğimiz sanal bir gerçeklik kurarak, şehirler, kasabalar ve hatta köyler inşaa edip bu alanlarda kendimizi doğa felaketlerine karşı korunmuş hissederek yaşıyoruz.
Molekuler Hucre BiyolojisiHikmet GeckilÖNSÖZ
Günümüzde tümüyle multidisipliner bir yaklaşım gerektiren Moleküler Hücre Biyolojisi çalışmaları, işlevsel canlı bir hücre ile sonuçlanan moleküler yapı, işlev ve davranışları anlamayı amaçlamaktadır. Geniş bir yelpazedeki bu konular arasında makromolekül ve moleküler komplekslerin yapısal dinamiklerinden, organel ve hücresel yolakların entegrasyonuna, yaşamın moleküler ve hücresel seviyedeki ayrıntıları anlaşılmaya çalışılır. Bu bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da birçok üniversitede ders kitabı olarak okutulan Moleküler Hücre Biyolojisi* (Lodish ve arkadaşları, 6. baskı, 2008)’ni özverili bir çeviri ekibi ile birlikte, ülkemiz bilim insanı ve öğrencilerine kendi dillerinde
sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bugüne kadar 6 baskısı yapılan kitabın yazarlarından biri olan Prof. Harvey Lodish tarafından Türkçe baskı için kaleme alınan Sunuş yazısında da belirtildiği üzere, Türkçe çevirisi ile beraber bu kitap 10 dile çevrilmiş bulunmaktadır. Kitabın çevirisinde karşılaştığımız önemli bir sorun, bazı terimlerin ya hiç veya yerleşik bir Türkçe karşılığının olmayışı idi. Okuyucunun yanlış anlam çıkarmasını önlemek için, bu çeşit terimlerin karşılıkları orijinallerini çağrıştıracak şekilde kullanıldı. Okuyucuların bu konudaki öneri ve eleştirilerini çeviri editörlerine bildirmesi, kitabın gelecek baskılarında yol gösterici olacaktır.
Kitabın Biyoloji, Tıp, Eczacılık, Veterinerlik ve Ziraat başta olmak üzere tüm yaşam bilimlerinde lisans ve lisansüstü düzeyde okuyuculara ve araştırmacılara yararlı olacağını umuyoruz.
Hikmet Geçkil
Murat Özmen
Özfer Yeşilada
Mayıs 2011
HumorMefhumThis very short document does not contain enough substantive information to summarize in 3 sentences or less. The text provides a URL but no other details about the content or topic.
NemrutMefhumhttp://mefhum.blogspot.com
http://siradisi.22web.net/blog/nemrut/Nemrut.pps
http://siradisi.22web.net/blog/nemrut/Nemrut.ppt
Kommagene Krallığı'nın bir antik kentini barındıran milli park ve ören yeri. Adıyaman il merkezinde Kahtaya'ya bağlantı sağlayan karayolu ile ulaşım sağlanmakta olup, Milli Park alanı Pütürge'ye 46 km, Malatya'ya 94 km uzaklıktadır.
Nemrut Dağı ve Kommagene Kralı Antiochos'a ait Tümülüs ve kutsal alanlar, Milli Park'ın ana özelliğini teşkil etmektedir.
Antiochos'un tümülüsü ve dev heykelleri, Arsameia(Eskikale),Yenikale, Karakuş Tepe ve Cendere Köprüsü Milli Park içerisinde kalan kültürel değerlerdir. Eski çağlarda Komagene olarak anılan bu bölgede, I.Mithradates tarafından bağımsız bir krallık kurulmuş, krallık onun oğlu I.Antiochos (MÖ 62-32)un egemen olduğu yıllarda önem kazanmıştır. MS.72 yılında da Roma'ya karşı yapılan ve kaybedilen savaş ile krallığın bağımsızlığı sona ermiştir.
Nemrut Dağı doruğundaki kalıntıları yerleşme yeri olmayıp Antiochos'un Tümülüsü ve kutsal alanlardır. Tümülüs, 2150 metre yüksekliğinde, Fırat Nehri geçitlerine ve ovalarına hakim tepe üzerinde bulunmaktadır. Kralın kemiklerinin ya da küllerinin anakayaya oyulmuş odaya konulduğu ve 50 metre yüksekliğinde ve 150 metre çapındaki tümülüs ile örtüldüğü düşünülmektedir. Girişi kuzeyden olup doğuda ve batıda dini törenlerin yapıldığı teras şeklindeki avlular yer almaktadır.
Her iki terasta da aslan ve kartal heykelleri arasında yüksekliği 7 metreye ulaşan oturur vaziyette dev heykeller sıralanır, bunlar yazıtları ve kabartmaları olan ortostad (dik olarak konulan büyük taş bloklar)'la çevrilmiştir. Eski Kahta Köyü yakınında Kommagene'nın başşehri Arsameia yer alır. Burada, Mithridates'in kutsal alanı bulunmaktadır.
Kahta Çayı'nın bir kolu olan Cendere Çayı'nın daraldığı yerde iki ana kaya üzerinde tek kemerli olarak yapılan Cendere Köprüsü yer almaktadır. Köprü sütunları üzerindeki kitabeye göre Kommagene şehirleri tarafından Roma İmparatoru Septimus Severus (MS 193-211)ile karısı ve oğulları onuruna yaptırılmıştır. Arsameia'nın 10 km güneybatısında 21 metre yüksekliğinde krallık kadınlarının gömüldüğü Karakuş Tepe Tümülüsü bulunmaktadır.
Dünya mı yok olucak yoksa İnsanoğlu mu?Dr.Zeynep Elif Yildizelİnsanoğlu olarak artık mağarada, gün boyu avlanarak yaşamıyoruz, bunun yerine medeniyet dediğimiz sanal bir gerçeklik kurarak, şehirler, kasabalar ve hatta köyler inşaa edip bu alanlarda kendimizi doğa felaketlerine karşı korunmuş hissederek yaşıyoruz.
Molekuler Hucre BiyolojisiHikmet GeckilÖNSÖZ
Günümüzde tümüyle multidisipliner bir yaklaşım gerektiren Moleküler Hücre Biyolojisi çalışmaları, işlevsel canlı bir hücre ile sonuçlanan moleküler yapı, işlev ve davranışları anlamayı amaçlamaktadır. Geniş bir yelpazedeki bu konular arasında makromolekül ve moleküler komplekslerin yapısal dinamiklerinden, organel ve hücresel yolakların entegrasyonuna, yaşamın moleküler ve hücresel seviyedeki ayrıntıları anlaşılmaya çalışılır. Bu bağlamda, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da birçok üniversitede ders kitabı olarak okutulan Moleküler Hücre Biyolojisi* (Lodish ve arkadaşları, 6. baskı, 2008)’ni özverili bir çeviri ekibi ile birlikte, ülkemiz bilim insanı ve öğrencilerine kendi dillerinde
sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bugüne kadar 6 baskısı yapılan kitabın yazarlarından biri olan Prof. Harvey Lodish tarafından Türkçe baskı için kaleme alınan Sunuş yazısında da belirtildiği üzere, Türkçe çevirisi ile beraber bu kitap 10 dile çevrilmiş bulunmaktadır. Kitabın çevirisinde karşılaştığımız önemli bir sorun, bazı terimlerin ya hiç veya yerleşik bir Türkçe karşılığının olmayışı idi. Okuyucunun yanlış anlam çıkarmasını önlemek için, bu çeşit terimlerin karşılıkları orijinallerini çağrıştıracak şekilde kullanıldı. Okuyucuların bu konudaki öneri ve eleştirilerini çeviri editörlerine bildirmesi, kitabın gelecek baskılarında yol gösterici olacaktır.
Kitabın Biyoloji, Tıp, Eczacılık, Veterinerlik ve Ziraat başta olmak üzere tüm yaşam bilimlerinde lisans ve lisansüstü düzeyde okuyuculara ve araştırmacılara yararlı olacağını umuyoruz.
Hikmet Geçkil
Murat Özmen
Özfer Yeşilada
Mayıs 2011
HumorMefhumThis very short document does not contain enough substantive information to summarize in 3 sentences or less. The text provides a URL but no other details about the content or topic.
NemrutMefhumhttp://mefhum.blogspot.com
http://siradisi.22web.net/blog/nemrut/Nemrut.pps
http://siradisi.22web.net/blog/nemrut/Nemrut.ppt
Kommagene Krallığı'nın bir antik kentini barındıran milli park ve ören yeri. Adıyaman il merkezinde Kahtaya'ya bağlantı sağlayan karayolu ile ulaşım sağlanmakta olup, Milli Park alanı Pütürge'ye 46 km, Malatya'ya 94 km uzaklıktadır.
Nemrut Dağı ve Kommagene Kralı Antiochos'a ait Tümülüs ve kutsal alanlar, Milli Park'ın ana özelliğini teşkil etmektedir.
Antiochos'un tümülüsü ve dev heykelleri, Arsameia(Eskikale),Yenikale, Karakuş Tepe ve Cendere Köprüsü Milli Park içerisinde kalan kültürel değerlerdir. Eski çağlarda Komagene olarak anılan bu bölgede, I.Mithradates tarafından bağımsız bir krallık kurulmuş, krallık onun oğlu I.Antiochos (MÖ 62-32)un egemen olduğu yıllarda önem kazanmıştır. MS.72 yılında da Roma'ya karşı yapılan ve kaybedilen savaş ile krallığın bağımsızlığı sona ermiştir.
Nemrut Dağı doruğundaki kalıntıları yerleşme yeri olmayıp Antiochos'un Tümülüsü ve kutsal alanlardır. Tümülüs, 2150 metre yüksekliğinde, Fırat Nehri geçitlerine ve ovalarına hakim tepe üzerinde bulunmaktadır. Kralın kemiklerinin ya da küllerinin anakayaya oyulmuş odaya konulduğu ve 50 metre yüksekliğinde ve 150 metre çapındaki tümülüs ile örtüldüğü düşünülmektedir. Girişi kuzeyden olup doğuda ve batıda dini törenlerin yapıldığı teras şeklindeki avlular yer almaktadır.
Her iki terasta da aslan ve kartal heykelleri arasında yüksekliği 7 metreye ulaşan oturur vaziyette dev heykeller sıralanır, bunlar yazıtları ve kabartmaları olan ortostad (dik olarak konulan büyük taş bloklar)'la çevrilmiştir. Eski Kahta Köyü yakınında Kommagene'nın başşehri Arsameia yer alır. Burada, Mithridates'in kutsal alanı bulunmaktadır.
Kahta Çayı'nın bir kolu olan Cendere Çayı'nın daraldığı yerde iki ana kaya üzerinde tek kemerli olarak yapılan Cendere Köprüsü yer almaktadır. Köprü sütunları üzerindeki kitabeye göre Kommagene şehirleri tarafından Roma İmparatoru Septimus Severus (MS 193-211)ile karısı ve oğulları onuruna yaptırılmıştır. Arsameia'nın 10 km güneybatısında 21 metre yüksekliğinde krallık kadınlarının gömüldüğü Karakuş Tepe Tümülüsü bulunmaktadır.
1. Science dergisinde 2000 yılından bu yana yaşanan en önemli on bilimsel gelişme sıralaması şu şekilde yapıldı. Buna göre işte son 10 yılın en önemli araştırmaları…http://mefhum.blogspot.com/
2. Junk- DNA: Kalıtımın unutulan yanıGenetikçiler uzun bir süre kalıtımımızın yüzde 1,5uyla ilgilendiler daha çok. Yani proteinleri kotlayan genlerle. Geriye kalanlar sadece veri atığı olan Junk (işlevsiz) DNA idi. Fakat 2001 yılında insan genomunun çözülmesiyle aslında durumun farklı olduğu anlaşıldı. Çünkü diğer hayvan türleriyle yapılan karşılaştırmalar, Junk DNAdaki birçok bölümün evrim sürecinde neredeyse hiç değişmeden koruna geldiğini gösterdi. Ne var ki bu durum ancak söz konusu alanların organizma için önemli işlevlere sahip olmaları halinde açıklanabiliyordu. Bilim insanları son yıllarda her şeyden önce bu bölgelerin önemli ayar işlevlerini üstelenen RNA ürettiklerini buldular.
3. Kozmoloji: Evrendeki “karanlık” tarafın keşfedilmesi Son on yılda evrenle ilgili bakış açımızı değiştiren önemli gelişmeler de yaşandı. Artık evrenin büyük bir ihtimalle üç bileşenden oluştuğunu biliyoruz: Normal madde, karanlık madde ve karanlık enerji.Bununla ilgili kanıtlar son yıllarda, daha kesin sonuçlar veren kozmik arka plan ışınımının (mikrodalga arka plan ışıması/CMB) ölçülmesiyle elde edildi. Bu ışınımının dağılımındaki minik oynamalar madde yoğunluğu ve ilk patlamadan kısa bir süre sonraki dağılım hakkında bilgiler veriyor.
4. Paleontoloji: Fosil biyomoleküller ilkel dönemlere giden kapıyı araladıPaleontolojide geçmiş yaşamlara bakmak için kemik ve diğer fosillerden tamamen farklı olanaklar var. Bunlar, on binlerce yıl sonra bile yeniden canlandırılabilen DANN gibi biyomoleküller ve ilkel kemiklerdeki kolajenle ortaya çıktı.21.yılın ilk on yılında bilim insanları mamutun, buz devri mağara ayısının ve Neandertal insanının DNAsını yeniden oluşturdular. Dinozorların derilerinde milyonlarca yıl korunagelen renk pigmentleri sayesinde bu ilkel hayvanların deri ve tüy renkleri öğrenildi ve Tyrannosaurusun derisindeki kolajen de dev sürüngenin biyolojisi hakkında çok değerli bilgiler verdi.
5. Güneş sistemi: Mars’ta suyun varlığıSon on yılda gerçekleştirilen bir düzine Mars misyonuyla, Mars’ın bir zamanlar, doğayı biçimlendirecek hatta olasılıkla basit yaşamın oluşmasını sağlayacak kadar suya sahip olduğu açıkça kanıtlandıBu sulak dönem milyarca yıl geride kaldıysa da “Phönix” ve “Spirit” gibi Mars araçları, bugün bile yüzeyin altında sıvı suya ait izler bulunduğunu gösterdiler. Kızıl Gezegende bir zamanlar yaşamın bulunduğunu gösteren kanıtlar henüz yok ama bununla ilgili olasılıklar arttı.
6. Biyoteknoloji: Hücrelerin yeniden programlanmasıEmbriyonsal gelişim ve hücrelerin her şeyi yapabilen embriyonik kök hücreden uzmanlaşmış beden veya yumurta hücresine gidişi uzun bir süre tek yönlü olarak kaldı. Bir kez olgunlaştıktan sonra pluripotent duruma dönüş yolu kapanıyordu. Fakat artık bunun doğru olmadığı biliniyor. Bilim insanları farklı yöntemlerle yetişkin hücreleri geri programlayabiliyorlar. Uyarılmış pluripotent kök hücreleri (iPSC) tartışmalı embriyonik kök hücre kazanımını gereksiz kılarak, araştırmalarda olduğu kadar tıp alanında da yepyeni olanakların kapısını açtı.
7. Mikrobiyom: Yaşam alanı olarak insanBakteriler ve virüsler uzun bir zaman için tehlikeli enfeksiyon taşıyıcıları ya da en azından usandırıcı düşmanlar olarak kabul edildi. Ama bu bakış açısı son yıllarda özellikle de mikropların bedenimiz ve bağışıklık sistemi arasındaki ilişkileri inceleyen çok sayıda araştırmalarla tamamen değişti. Bedenimizdeki on hücreden biri bakteriyel, sadece sindirim sistemimizde bin çeşitten fazla bakteri türü yaşıyor. Metabolizmaları ve genleri bizimkilerle etkileşerek her şeyden önce enerji sarfiyatımız ve bağışıklık sistemi üzerinde etkili oluyorlar. Kalıtımımızda ise virüs benzeri oluşumların oranı yüzde sekiz civarında, virüs kökenli çok daha fazla bölümler var. Araştırmacılar insanı artık, mikrop ve insanın yakın ilişkisine dayanan bir süper organizma olarak görüyorlar.
8. Uzaktaki gezegenler: Çoğaldılar ve küçüldüler2000 yılında güneş sistemimizin dışında sadece 26 gezegenin varlığı biliniyordu. Günümüzde ise bu sayı 500’ü aştı. Bu dönüm noktası gezegen araştırmalarında kullanılan yeni tekniklerin geliştirilmesiyle yaşandı. Daha önceleri sadece Doppler spektroskopu vardı ama astronomlar artık önünden geçen gezegen tarafından kısılan yıldız ışığını ölçen transit yöntemden yararlanıyorlar. Hatta uzaktaki gezegenlerin doğrudan görüntüleri bile var. Modern spetkrometrik analizlerle araştırmacılar artık sadece gezegenlerin kütlesini ve sıcaklığını değil atmosferlerinin bileşimini de daha iyi belirleyebiliyorlar. Bugüne kadar keşfedilen envai çeşit gezegen sistemi nedeniyle bu tür sistemlerin oluşumu ve gelişimiyle ilgili teorilerin yeniden yazılması gerektiği görüşü ortaya çıktı.
9. Metamalzemeler: Işık hilesi ve kamuflajlarKamuflajlar yoktur ve ışık sadece pozitif kırılma indilerini içine alabilir. Bunlar birkaç yıl öncesine kadar optik fiziğin kesin öğretileriydi. Amerikalı bilim insanları 2001 yılında ilk kez mikrodalgalar için negatif kırılma indisini gösteren bir malzeme geliştirdiler. Diğer araştırmacılar birkaç yıl sonra, ışığı, içindeki objeyi görünmez kılacak şekilde yönlendiren bir malzemenin teorik olarak geliştirilmesinin mümkün olduğunu öne sürdüler. Bu tür kamuflajlar, ilk önce mikrodalgalar için geliştirildi, ama artık kızılötesi ve görünür ışık için olanları da var.
10. İklim değişimi: Faktörler ortada ama önlem yokİklim araştırmaları son on yıl içinde iklim değişimiyle ilgili faktörleri çok daha güvenli bir temel üzerine oturttular. Dünya durmadan ısınıyor, bunun nedeni insan kaynaklı sera gazı emisyonu ve bu gelişme doğal süreçlerle dengelenmeyecek. Bu üç ana noktayı bilim son yıllarda iyice açıklığa kavuşturdu. Ayrıca insan kaynaklı iklim değişiminin sanılandan çok daha hızlı bir şekilde okyanusları, kutup bölgelerini ve atmosferi etkilediği de ortaya çıktı. Siyasilerin ve devletlerin bu verileri reddetmeleri ise bilim insanları için beklenmedik bir durum oldu. Hâlâ “Post-Kyoto” gibi bir uluslararası bir iklim anlaşması yok görünürde. Üstelik de öngörülen iki derecelik sıcaklık artışı sınırının da artık yerine getirilemeyeceği anlaşılmasına rağmen…
11. İltihap: Kronik hastalıklarıntetikleyicisi mi?İltihabın, bedendeki iyileşme ve savunma süreci için pozitif bir yardımcı olduğu kabul edilen zamanlar aslında çok da eskiye uzanmaz. Ancak son yıllarda gerçekleştirilen çok sayıda araştırmayla, iltihapların karanlık yüzü de ortaya çıktı: İltihaplar artık, kanserden Alzheimer, diyabet ve damar sertliğine kadar birçok kronik hastalığın tetikçileri olarak kabul ediliyor. Hattı bazı çalışmalarla iltihabın ve yardımcı maddelerinin zayıflatılması veya bloke edilmesiyle diyabet ve diğer hastalıkları iyileştirilebileceği de görüldü.Derleyen: Nilgün Özbaşaran Dede (Cumhuriyet Bilim Teknik)