ݺߣ

ݺߣShare a Scribd company logo
“ Her şeyi Öğrendik!” mi?
Dersim 11-FENK Sınıfında… Yoklamayı aldıktan sonra tahtada yazılmış olan “Din’lenme Saati” yazısını gösterip, “Dinlenmeye başlayabilir miyiz? diye sordum.
Test çözmekte olan İpek, derse başlayacağımızı anlayınca içinden geldiği gibi; “Geçen yıl her şeyi öğrenmiştik” dedi.  “Bu yıl ders işlememize gerek kalmadı” manasında…
Ben sınıfın tam duymadığı bu cümleleri öğrenmenin önemi ile ilgili açıklamalarıma girizgah yapmak için sınıfa: “Arkadaşlar! Duydunuz mu?
Arkadaşınız yerinde ve çok anlamlı(!) bir cümle kullandı” deyip, takdirkar bakışları İpek’e yönlendirip aynı zamanda sınıfın dikkatini çektikten sonra devam ettim:
Sayın İpek, “Geçen sene her şeyi öğrendik” dedi. Bu çok iddialı bir söz değil mi? Hem her şeyi bir yılda, üstelik haftada bir saat olan derslerde öğrenmek mümkün mü?
Zamanın en bilge kişisi olan Sokrates, neden “Bir şey biliyorsam o da hiçbir şey bilmediğimdir!” demişti?
Newton bundan üç asır önce fizik alanında en büyük bilgin olduğu halde, neden kendisini okyanus kenarında kumlarla oynayan bir çocuğa benzetmişti de; “Daha keşfedilecek bir okyanus var önümüzde!” demek istemişti?…
Üç asırdır bu okyanusta epey yol almakla birlikte okyanusun Newton’un zannettiğinden çok daha büyük olduğunu öğrenmiş değil miydik?
Gerçek olan şu ki, insanın öğrendikleri işe yarar şeylerse öğrenme coşkusunu güçlendirirler. “Mümin öğrenmeye doymaz! Hadisi bu manayı ifade eder.
Bizim öğrenmeye çabuk doymamızın ve derslerden kısa zamanda bıkıp usanmamızın nedeni, öğrendiklerimizin hayatın gerçekleriyle ilgisiz bulunması; çoğunlukla ruhsuz, ölü bilgiler oluşudur.
Aç olduğunuz halde önünüze konan yemeğe iştahla devam edemiyorsanız; suç sizin değil, yemeğindir ve dolayısıyla yemeği hazırlayanlarındır.
Bazen elime aldığım bir kitaptan birkaç sayfa okuyunca hemen yorulur ve bırakırım…
Bazen de “biraz okuyayım da uykum gelsin” diye başladığım bir kitap, bütün bütün uykumu kaçırır…
Bir bölüm bir bölüm daha derken bitirmeden elimden bırakamam. Bu durum kitabın kalitesinden kaynaklanır.
Sonuç olarak; insanın öğrendiklerinin değer kriteri, öğrenme yolunda önünü açmasıyla orantılıdır.
Öğrendiklerimiz bize, ne kadar az bildiğimizi hissettirdiği ölçüde değerlidir. Çünkü insan, bildiğini zannettiği kadar cahil, bilmediğini bildiği kadar alimdir.
Şimdi “Onlara her şeyi öğretmişim demek” diye beni sevindirmesi gereken İpek’in, dersin başında söylediği;
“ Geçen yıl her şeyi öğrendik” sözüne sevinmek şöyle dursun, çok üzüldüğümü burada itiraf etmek istiyorum…
İnsan hayatı boyunca öğrenmeye muhtaçtır.
Bunu en güzel insan ile hayvanın dünyaya gelişindeki farkları gösterir:
Çünkü hayvan dünyaya geldiği vakit, adeta başka bir alemde olgunlaşmış gibi yeteneğine göre mükemmel olarak gelir, yani gönderilir.
Ya iki saatte, ya iki günde veya iki ayda bütün hayat şartlarını ve kâinatla olan ilgisini ve hayatın kanunlarını öğrenir, meleke sahibi olur…
İnsanın yirmi senede kazandığı hayata ve işine olan hakimiyeti, yirmi günde serçe ve arı gibi bir hayvan tahsil eder.
Demek ki, hayvanın asıl vazifesi, öğrenerek mükemmelleşmek ve gelişip ilerlemek değildir.
İnsan ise dünyaya gelişinde her şeyi öğrenmeye muhtaç ve hayat kanunlarına cahil, hatta yirmi senede tamamen hayat şartlarını öğrenemiyor.
Belki ömrünün sonuna kadar öğrenmeye muhtaç.
Hem son derece aciz ve zayıf bir şekilde dünyaya gönderilip, bir iki senede ayağa kalkabiliyor.
On beş senede ancak zararı ve faydayı fark eder. Diğer insanların yardımıyla ancak faydalı şeyleri alır, zararlı şeylerden sakınır.
Demek ki, insanın asıl vazifesi öğrenerek olgunlaşmaktır.
İlim ve dua vasıtasıyla mükemmelleşmektir. Çünkü insanın yeteneklerinin ve duygularının gelişmesi ilme bağlıdır.
Bütün ilimlerin esası, ruhu ise bütün ilimlerin sahibi olan O sonsuz bilgi sahibini tanımaktır.
Metin: Seyfettin Bulut Sunum: Ahmet Yordam www.yolyordam.com

More Related Content

Herseyi Ögrendik " mi?

  • 1. “ Her şeyi Öğrendik!” mi?
  • 2. Dersim 11-FENK Sınıfında… Yoklamayı aldıktan sonra tahtada yazılmış olan “Din’lenme Saati” yazısını gösterip, “Dinlenmeye başlayabilir miyiz? diye sordum.
  • 3. Test çözmekte olan İpek, derse başlayacağımızı anlayınca içinden geldiği gibi; “Geçen yıl her şeyi öğrenmiştik” dedi. “Bu yıl ders işlememize gerek kalmadı” manasında…
  • 4. Ben sınıfın tam duymadığı bu cümleleri öğrenmenin önemi ile ilgili açıklamalarıma girizgah yapmak için sınıfa: “Arkadaşlar! Duydunuz mu?
  • 5. Arkadaşınız yerinde ve çok anlamlı(!) bir cümle kullandı” deyip, takdirkar bakışları İpek’e yönlendirip aynı zamanda sınıfın dikkatini çektikten sonra devam ettim:
  • 6. Sayın İpek, “Geçen sene her şeyi öğrendik” dedi. Bu çok iddialı bir söz değil mi? Hem her şeyi bir yılda, üstelik haftada bir saat olan derslerde öğrenmek mümkün mü?
  • 7. Zamanın en bilge kişisi olan Sokrates, neden “Bir şey biliyorsam o da hiçbir şey bilmediğimdir!” demişti?
  • 8. Newton bundan üç asır önce fizik alanında en büyük bilgin olduğu halde, neden kendisini okyanus kenarında kumlarla oynayan bir çocuğa benzetmişti de; “Daha keşfedilecek bir okyanus var önümüzde!” demek istemişti?…
  • 9. Üç asırdır bu okyanusta epey yol almakla birlikte okyanusun Newton’un zannettiğinden çok daha büyük olduğunu öğrenmiş değil miydik?
  • 10. Gerçek olan şu ki, insanın öğrendikleri işe yarar şeylerse öğrenme coşkusunu güçlendirirler. “Mümin öğrenmeye doymaz! Hadisi bu manayı ifade eder.
  • 11. Bizim öğrenmeye çabuk doymamızın ve derslerden kısa zamanda bıkıp usanmamızın nedeni, öğrendiklerimizin hayatın gerçekleriyle ilgisiz bulunması; çoğunlukla ruhsuz, ölü bilgiler oluşudur.
  • 12. Aç olduğunuz halde önünüze konan yemeğe iştahla devam edemiyorsanız; suç sizin değil, yemeğindir ve dolayısıyla yemeği hazırlayanlarındır.
  • 13. Bazen elime aldığım bir kitaptan birkaç sayfa okuyunca hemen yorulur ve bırakırım…
  • 14. Bazen de “biraz okuyayım da uykum gelsin” diye başladığım bir kitap, bütün bütün uykumu kaçırır…
  • 15. Bir bölüm bir bölüm daha derken bitirmeden elimden bırakamam. Bu durum kitabın kalitesinden kaynaklanır.
  • 16. Sonuç olarak; insanın öğrendiklerinin değer kriteri, öğrenme yolunda önünü açmasıyla orantılıdır.
  • 17. Öğrendiklerimiz bize, ne kadar az bildiğimizi hissettirdiği ölçüde değerlidir. Çünkü insan, bildiğini zannettiği kadar cahil, bilmediğini bildiği kadar alimdir.
  • 18. Şimdi “Onlara her şeyi öğretmişim demek” diye beni sevindirmesi gereken İpek’in, dersin başında söylediği;
  • 19. “ Geçen yıl her şeyi öğrendik” sözüne sevinmek şöyle dursun, çok üzüldüğümü burada itiraf etmek istiyorum…
  • 20. İnsan hayatı boyunca öğrenmeye muhtaçtır.
  • 21. Bunu en güzel insan ile hayvanın dünyaya gelişindeki farkları gösterir:
  • 22. Çünkü hayvan dünyaya geldiği vakit, adeta başka bir alemde olgunlaşmış gibi yeteneğine göre mükemmel olarak gelir, yani gönderilir.
  • 23. Ya iki saatte, ya iki günde veya iki ayda bütün hayat şartlarını ve kâinatla olan ilgisini ve hayatın kanunlarını öğrenir, meleke sahibi olur…
  • 24. İnsanın yirmi senede kazandığı hayata ve işine olan hakimiyeti, yirmi günde serçe ve arı gibi bir hayvan tahsil eder.
  • 25. Demek ki, hayvanın asıl vazifesi, öğrenerek mükemmelleşmek ve gelişip ilerlemek değildir.
  • 26. İnsan ise dünyaya gelişinde her şeyi öğrenmeye muhtaç ve hayat kanunlarına cahil, hatta yirmi senede tamamen hayat şartlarını öğrenemiyor.
  • 27. Belki ömrünün sonuna kadar öğrenmeye muhtaç.
  • 28. Hem son derece aciz ve zayıf bir şekilde dünyaya gönderilip, bir iki senede ayağa kalkabiliyor.
  • 29. On beş senede ancak zararı ve faydayı fark eder. Diğer insanların yardımıyla ancak faydalı şeyleri alır, zararlı şeylerden sakınır.
  • 30. Demek ki, insanın asıl vazifesi öğrenerek olgunlaşmaktır.
  • 31. İlim ve dua vasıtasıyla mükemmelleşmektir. Çünkü insanın yeteneklerinin ve duygularının gelişmesi ilme bağlıdır.
  • 32. Bütün ilimlerin esası, ruhu ise bütün ilimlerin sahibi olan O sonsuz bilgi sahibini tanımaktır.
  • 33. Metin: Seyfettin Bulut Sunum: Ahmet Yordam www.yolyordam.com