2. 2
Türkiye’de PR sektörünün geleceği
• Benim bu konuda
söyleceklerim herkesin hoşuna
gitmeyebilir
• Beklediğim önkabulsüz bir
UYARI anlayış değil aslında ama
gerçek bir “dinleyiş”...
• Sonra herkes söylediklerimi
kendi içinde tartar, kendini
dinler ve bir karar verir.
3. 3
Neden İDA Buluşmaları ?
Yeni şeyler söylemenin
tam zamanı...
•Bunun için öncelikle kendimiz
ile hesaplaşmaya ihtiyacımız var
4. PR Sektörü 2013
İş yapış biçimlerimiz kısmen değişiyor ama
asıl HEPİMİZİN FARKETTİĞİ gibi mesleğimizin
temelleri yeniden tanımlanıyor
90’lı yıllar ve 2000’li yılların başı Türkiye’de
PR sektörünün gerçek bir ivme yakaladığı
yıllar oldu
Ama bu ivmeyi kalıcı ve güçlenen bir
dinamiğe çeviremedik
4
5. 5
Neden böyle oldu ?
Sektör
çeşitlendi, hizmet
yelpazesi genişledi
Gündelik didinmelerin, • Ama mesleğimiz için gerekli
küçük gayretkeşliklerin derinliği oluşturamadık;
derin kuyusunda itibarımız ileriye değil geriye
Bahanelerle uğraştık kaybolduk doğru gitti.
• Bunun için öznel ve nesnel
bir çok neden sayabiliriz
7. 7
Dünümüz Bugünümüz
Bu sektörde çok kavga, çok çekememizlik vardır
Ben 20 yıldır bunun tanığıyım
Bunu tamamı ile sonlandıramayacağımızı bilecek kadar da gerçekçiyim
Ama bireysel önceliklerimiz ile uzun vadeli potansiyel kazanımlarımızı gözden
geçirmek durumundayız.
8. 8
2013-14 Kritik Yıllar
Hayat bize konuşuyor aslında
• Medyadaki gelişmeler bu yönde
• İş dünyasındaki gelişmeler bu
yönde
9. 9
Önümüzdeki Fırsat
Önümüzde bir fırsat var
bunu doğru
değerlendirelim
•Bunu görmek için değişen
Türkiye’yi doğru okuyalım
10. Yeni bir Türkiye Gerçeği
Yeni ve farklı kültürel kodları bulunan bir orta
sınıfın ortaya çıkışı
İş dünyasında isimlerde ve büyüklüklerde
aşağıdan yukarıya doğru yaşanan değişim
• Daha önemlisi gittikçe belirginleşen bir paradigma değişimi
Türk medyasında gözlerimiz önünde yaşanan güç
kaymaları
10
11. 11
Yeni Türkiye Gerçeği
Son 10 yılda milli gelir 3 bin 600 dolardan 10 bin 700 dolara çıktı.
• İhracat 36 milyar dolardı; şimdi 150 milyar dolar.
100 evden 11'i bilgisayara sahipti. Artık 59 evde bilgisayar var.
• 100 evden 54'ünün cep telefonu vardı. Şimdi, bu rakam 93.
• İnternet abone sayısı 1 milyon 314 binden, 14 milyona tırmandı.
2002'de 4 milyon 600 bin kişi otomobil sahibiydi; bugün 8 milyon 500 bin kişinin otomobili var.
2002 yılında günde 4.3 dolar altında harcama yapan 20 milyon kişi vardı; artık 2 milyon 111 bin kişi,
günlük 4.3 doların altında harcama yapıyor.
IMF'ye 23.5 milyar dolar borcumuz vardı, 860 milyon dolara düştü.
• Döviz cinsinden sahip olduğu varlıklarla birlikte hesaplandığında, 2002'de Türkiye'nin 54 milyar dolar net dış borcu vardı.
2012'de Türkiye, 1.9 milyar dolar net dış varlığa sahip.
12. Sektörümüz Nerede ?
Sınırları belirsiz bir iş alanı
• Nerede başlayıp nerede bittiği belli olmayan bir sektör
• İyi bir benchmark: Lojistik sektörü
• Bizde de «kim kamyoncu; kim nakliyeci ; kim lojistikçi» belli değil
Aşırı «fragmente» bir piyasa
• Tipik bir durum: «En düşük ücret karşılığı maksimum müşteri beklentisi»
Sonuç: Düşük bir itibar
• ERA Research & Consultancy’nin 2011 yılında yaptığı Sektörel Beğeni Düzeyi
araştırmasına göre sıralanan 17 sektör içinde sektörümüz % 48 ile 14. sırada
(sondan dördüncü!)
13. Ajanslar Cephesi
Sektör olarak 30
yıllık bir • Bugün artık 3. kuşak PR şirketleri ön almakta
geçmişimiz var
• İstisnasız hepsi patron şirketleri
• Bir çoğu başlangıçta sıfıra yakın bir sermaye ile kuruldukları
ve düşük karlılıklarla çalıştıkları için ciddi sermaye sıkıntıları
bulunuyor;
• Şirketlerimizin çoğunun pazarlama stratejileri bizlerin
Ortak
Özelliklerimiz bireysel karizması üzerine kurulu.
• Şirketlerimizin çoğunluğunun organizasyon derinliği en fazla
iki veya üç (Başkan / genel müdür ve yardımcıları / müdürler)
kademeli.
• Uluslararası örneklerinden farklı olarak ajanslarımızda yatay
sektörel iş bazlı uzmanlıklar hemen hemen hiç bulunmuyor.
14. Müşteri Cephesi
• Sağlam bir hikayesi olan PR’ın yarattığı katma değerin farkında
olanlar;
3 tip
• Sağlam bir hikayesi olan ancak PR ile tanıtım arasındaki farkı
müşterimiz
kavrayamayanlar;
var
• Henüz bir hikayesi olmayan veya böyle bir derdi de
bulunmayanlar.
• PR’ı aslen ve öncelikle bir medya etkinliği olarak tanımlamak
• Çalıştıkları ajansları gerçek anlamda stratejik bir karışlığı
Ortak olmayan inovatif ve / veya yaratıcı projeler tahtıravallisine
özellikleri çıkartmak
• Ücretlendirmede düşük fiyat uygulamasına karşılık
«unrealistic» hizmet beklentisi
15. Çalışanlar Cephesi
Şirketlerimizin
bir diğer ortak • Yüksek çalışan rotasyonu
özelliği
• 4 temel kaynak: İletişim, uluslararası ilişkiler ve az da
Çalışanlarımızın olsa işletme fakülteleri mezunları ve tabii gazeteciler…
ortak özellikleri • Maksimum 3- 5 yıllık tecrübe
• Zayıf mesleki bilgi birikimi
16. Sonuç
Medya ile ilişkimiz
• Müşterilerimizin aşırı yansıma baskısı yüzünden yıpranmış bir ilişki
• Yüksek haber rekabetinin yol açtığı kural dışılıklar
• İş ortağı değil aracı (bazı durumlarda gereksiz bir aracı!)
Başta iş dünyası olmak üzere kamuoyu oluşturucular nezdinde itibarımız
düşük
• Temel neden yetersiz insan kaynaklarımız
• Ana performans kriteri medya yansımaları
Genel algı
• “PR’cı = Gazetecilerle özel ilişkileri vasıtası ile haber olmanızı sağlayan kişi”
17. Seferberlik zamanı
Ortak sorunlarımızı
Sektörümüzün
bireysel çabalarımızla
bulunduğu yer hiç
aşamadığımız gerçeği
birimize yakışmıyor
apaçık ortada
Çalışanlarımız kendilerini
Gerçeklere olabilecek en
geliştirmeli ama biz de
açık ve acımasız şekli ile
alışkanlıklarımızı kökten
bakalım
değiştirmeliyiz
17
18. 18
Seferberlik Zamanı
Çalışanlarımız 3 sorundan muzdarip
• Meraklı değiller
1
• Didinmekten düşünmeye vakitleri yok
2
• Kendilerini geliştirecek yeterli motivasyonları yok
3
19. 19
Çalışanlarımızın Sorumlulukları
• PR’ın itibarı çalışanlarımızdan başlıyor. İhtiyacımız olan “iyi didinmek” değil, saygı
duyulan, müşterilerimizin düşünemediklerini düşünen insanlar olmalıyız
1
• İçinde yaşadığımız toplumu anlama gayreti içinde olmalıyız. Doğru veya yanlış önemli
değil ama çabamız bu yönde olmalı
2
• Bilgi ve merak açısından arılar gibi olmalıyız. Tanımlı ideolojilerin kısıtları bizden uzak
olmalı, nereden bal alabileceğimizi bilmeliyiz
3
• Sektörün geleceğinden çalışanlarımız da sorumludur. TÜHİD’e üye olmalılar. Hatta
gönül ister ki bir gün başkanlık görevini, çalışanlarımızın içinizden çıkan bir
4 profesyonel üstlensin
20. 20
Şirket patronları olarak alışkanlıklarımızı
kökten biçimde nasıl değiştirebiliriz ?
Önce bakış açımızı değiştirmeliyiz
• Ben İDA üyelerini kendi şirketimin rakipleri olarak
görmüyorum
• Onları aynı çatı altında çalışan mesai arkadaşları olarak
görüyorum
Bunu başarabilirsek; bu ülkede başarması en
güç işlerden birinin de üstesinden geliriz...
21. 21
İDA üyeleri olarak ortak bir iş yapma
kültürü geliştirmeliyiz
Kavga edelim ama yol bulalım
• Açıksözlülüğe ama kişiselleştirmeden konuşmaya ihtiyacımız var
• Bu sektörün insanları girişimcilikleri oranında köşeli insanlar. İçimizde
“kıl” diye nitelenen sesi yüksek çıkanlar da var. Benim gibi uzun
zamandır kendi köşesinde mırıldanan pasif agresifler de...
Yeni ve herkese eşit mesafede bir dil bulmak zorundayız
• Hepimiz bilgi ve deneyime saygı duymayı öğrenmeliyiz.
• Sabır hepimize lazım.
• Sadece bu sayede ortak bir akıl bulabileceğiz.
22. 22
Her fırsat bir meydan okumadır aynı
zamanda
Soru şu:
•Bir Hazır Betoncular Derneği, bir
Türkiye Araştırmacılar Derneği
veya bir DPİD kadar olamayacak
mıyız ?
23. 23
Ajandamız bellidir
Ortak iş yapma kültürünün adımları
• Sektörümüze dair daha kapsamlı bilgi sahibi olmak
• Maksimum şeffaflık / bilgi paylaşımı
• Tüm çalışanlarımızı dernek iş süreçlerimize dahil etmek
• Konkur süreçlerinde yeni politikaların belirlenmesi
Ana fikir: İDA’yı tek bir şirket olarak düşünmeliyiz
Editor's Notes
#11: 1000 şirket bazında 2002 yılı ile 2010’nu karşılaştırdığımızda şöyle bir manzara ortaya çıkıyor örneğin: 2002 de bu listede 42 kamu şirketi var, İstanbul merkezli şirket sayısı ise 491; 2010 da ise kamu şirketi sadece 17, İstanbul merkezli şirket sayısı ise, daha önce Anadolu’da olup merkezini buraya taşıyanları eksiltmeden (örneğin yakından tanıdığım Namet) 407. Sadece 8 yıl içinde gerçekleştiğini göz önüne alınca büyük bir değişim bu.