Günümüz sağlık anlayışı hastalığın nedenleri yerine sonuçları üzerine kurulmuştur. Bu sunum hastalık nedeni olan beyin-beden ilişkisini açıklamaya çalışıyor.
2. 15 yıldan bu yana çeşitli yakınmaları olan insanlar görürüm
onlar kendilerini hasta kabul eder
ben farklı şeyler görürüm
3. gördüklerim padişah ya da sultandır
kendi hükümranlıklarını ilan etmiş ancak bunun farkında
olamayan insanlar
4. trafikte tüm yollar onun olacak
herkes onun ‘suyuna’ gidecek
sözünün üstüne söz söylenmeyecek
sevdikleri ölmeyecek
hep varlıklı kalınacak
kısaca her istediği her an olacak
beklentileri karş ılanmaz ise hasta olunacak
5. zorunlu genetik hastalıklar (tip 1 diyabet gibi çocukluk
döneminde başlayan hastalıklar ki oranları %1’i geçmez)
dışında kalan hastalıkların hemen tümünün nedeni padişahlık
ya da sultanlıktır
namı diğer, stres
6. hastalıkların gelişimi genetik etki altındadır
zorunlu genetik hastalık durumunda genler kendiliğinden
aktive olur ve hastalık startı verilir
ancak çoğu hastalıklar, hastalıklı genlerin uyarılması ile
gelişir
7. her insan hastalıklı genler taşır
bu genlerin aktivasyon zamanını bizler belirleriz
120 yaşında aktive olacak bir hastalık geni, üstün(!) çabalarımız
sonucunda 50 yaşında etkinlik kazanabilir
8. baştan başlayalım
önce şu hanedanlık nasıl kurulur
sonra genler nasıl tetiklenir
ve hasta olunur
buyrun
9. stresin kaynağı hayata bakış açımızdır
bizleri hayata baktıran, veri tabanımızdır
namı diğer; bilinçaltı= bellek kaydı= limbik sistem= hard disk
= subliminal
10. bilimsel olarak gösterilmiştir ki; tüm kararlar burada alınır
ve bize bildirilir
bildirilen kararı onaylar ve benimseriz
başka bir değişle; kararı veren bilinçaltı’dır, bize o karara
uymak düşer
daha başka bir değişle ÖZGÜR İRADE YOKTUR
11. özgür irade gerçekten olsaydı insanlar beyinlerini kontrol
edebilirlerdi
özgür irade yerine otomatik, makina gibi işleyen bir beyin
çalışma sistemi var
bu nedenle keşkelerimiz var
bu nedenle ‘elimde değil’ diyoruz
bu nedenle savaşlar ve kötüler var, çünkü ‘elimizde değil’
12. burada sonucu belirleyen, hayatımızın mihenk noktası; bellek
bölgesine olan girdilerin ‘kalitesi’dir
giren verinin kalitesi çıktının kalitesini belirler
çıktı(karar) = düş ünce, duygu ve davranış
13. giren verinin kalitesi; verinin girdiği andaki bilinç durumu
ile ilgilidir
merak edilen bir konu araştırılırken elde edilen bilginin
beyne katacağı bilinç hali ile kahvede okeye dönen kişinin
elde edeceği bilinç hali birbirinden farklı olacaktır
veri tabanına bir konuyla ilgili ne kadar çok bilgi girerse o
konuyla ilgili alınacak karar esnekliği o derece fazla
olacaktır
14. bu nedenlerle bilinçaltını oluşturan bilginin derinliği ve
çeşitliliği alınacak olan kararı etkiler
ancak tek başına yeterli değildir
bilginin esnek, uyumlu ve yenilenebilir özellikler
kazandırması gerekir
sabit, değişmeyen bilgi, sadece yüktür
15. 21. yüzyılın cahilleri, okuma yazma bilmeyenler değil;
yanlış öğrendiklerini unutamayan, yeniden öğrenmeye,
değişime ve dönüşüme açık olmayanlar olacaktır
alvin toffler
rethinking the future adlı kitabından
16. çoğu insan, bellekteki sabit bilgilerle kendiliğinden yaşarlar
bir konu hakkında karar verirler ve konuyu kapatırlar
konu artık kesin doğrudur, sorgulanmaz
21.yüzyıl cahili işte budur
bu durumda neyi ne kadar çok bildiğinin de kendisine bir
faydası yoktur
17. sabit bilgi içeren veri tabanına sahip insanların çıktıları da
sabittir
sabit bilgi kadar değer yargıları tetiklenir
değer yargısı ise duyguları
duyguların bedene yansıması ile stresin fiziksel belirtileri ortaya
çıkar
stresin hastalıklar üzerindeki etkisi böyle başlar
18. kısaca;
STRES, kendi veritabanını oluşturan sabit bilgilerle hayatı
değerlendiren kişinin içinde bulunduğu DUYGUSALLIKTIR
duygular, bilinçaltını oluşturan beyin yapılarından
amigdala’nın kontrolü altında oluşur
19. veri tabanı-sabit bilgiler-hard disk-bilinçaltı
değer yargıları limbik sistem
duygular STRES amigdala
vücut kontrol sistemi hipotalamus
normal çalış ma düzeni homestaz anormal çalışma düzeni allostaz
doku yıkımı patofizyoloji
hastalık
20. beyinde bulunan hipotalamus, hormonal ve sinirsel
yollarla vücut kontrol sisteminin CEO’su konumundadır
amigdala’dan aldığı duygusallık verilerini vücuda iletir
böylece beynin içinde bulunduğu durumu bedene yansıtır
21. bedene yansıyan beyin bilgisi, normal işleyen sistemi
anormal hale getirir
hipotalamus vücut kontrol sistemi
homestaz allostaz
normal çalışma düzeni anormal çalışma
düzeni
22. allostatik durumda
• kan şeker artar
• kan basıncı-tansiyon-artar
• kolesterol ve yağ asitleri artar
• kemikten kalsiyum kana salınır
• tiroid hormonları artar
• stres hormonları, adrenalin ve kortizol, artar
• iç organların damarları kasılır
• kaslara giden damarlar gevşer
23. hipotalamus’un kan basıncı ayarlama yolları
bu şemaya bakarak, eski türk filmlerinde kızı ile ilgili acı haberi alan
nubar terziyan’ın nasıl kalp krizi geçirdiğini anlayabiliriz;
duygusallık ile hipotalamus aktivasyonu sonucu kalp damarlarında
spazm
24. klinik deneyimlerime göre kalp ve beyin damar
hastalıkları sonucu gelişen felç ve kalp kirizi vakalarının
büyük bir çoğunluğunun nedeni ‘spazm’dır, infarkt-
tıkanma değil
25. hastalıkların hemen tümünü tetikleyen bir stres faktörü
mutlaka vardır
her insanın genetik hastalık kodu ve anormal çalışma
özellikleri-allostatik durum-kendine özeldir
bu nedenle hastalık yoktur, hasta vardır
26. şeker hastalığı
kişinin içinde bulunduğu allostatik duruma bağlı olarak
kan şekeri yükselmiştir
kimi insanlarda tepkisel olarak geçici dönem yükselir
kimilerinde ise duygusal etkinlik o derece yoğundur ki,
eğer genetik yatkınlıkta varsa, hipotalamus ‘artık bu iflah
olmaz’ der gibi olayı kalıcı hale getirir
bu durumu diğer belirtiler için uyarlayın lütfen; çarpıntı,
başağrısı, premenstrüel sendrom, safra ve böbrek taşları
vb
27. kolesterol yüksekliği
kolesterol vücudun yapı taşıdır
allostaz durumunda ‘şifa’ olsun diye artar
kemik erimesi
allostaz durumunda kemikten kana kalsiyum salınır
damar sertliğinin en önemli elemanı kalsiyumdur
28. ağır metal ve diğer toksinler vücutta sıklıkla yağ ve kemik
dokuya yerleşir, 20 yıl kalabilir
duygusallığın yaşandığı her an yağ ve kemik dokularından
ağır metal ve toksinler kana karışır
o an hedef organda ‘icraatlarını’ görürler VUR
sonra tekrar depo yerlerine dönerler KAÇ
ve böylece ağır metallerin hastalıklar üzerindeki etkisi
anlaşılamaz
29. tedavilerin başarısı, diyetlerin sürdürülebilir olması,
operasyonların sonuçları, cinsel yaşam, spor ve sanat dahil
her türlü etkinlik, tamamen allostatik duruma bağlıdır
allastatik durum içinde mutlu olunamaz
allostaz, yangın yeridir
allostaz, olağanüstü durumdur
allostaz alarmdır
30. allostaz altında beyin, stres hormonları etkisiyle önceleri
geçici güçlenmeler yaşasa da (iyi stres(!)) zaman geçtikçe
güçlenme yıkıma dönüşür
allostaz altında, allostaz nedeni olan duyguların kaynağı
amigdalanın etkinliği daha da artar
bu kısır döngü hastalıkların sağaltımında direnç yaratır
31. hastaların iyileşmesi için önce allostaz durumunun
düzeltilmesi gerekir
bunun için 2 yöntem ön plana çıkar
1.fiziksel sağaltım
2.düşünsel sağaltım
33. beslenme
doğal olmayan gıdalar amigdala etkinliğini artırır
basitçe; gıdaya bakın, doğada bu şekilde var mı?
doğada meyve ve bal dışında tatlı yok
o halde rafine tüm şekerli besinleri kesin
margarin yağlarını kesin
34. unlu besinler ‘tam’ olmadığından doğal sayılmaz
olabildiğince dikkatli tüketin
mesela makarna yoktur doğada, bunun yerine kepekli
pirinç daha mantıklı
doğal olupta amigdala etkinliğini artıran 4 sebze var
sarmısak, soğan, pırasa, turp
uzak durun (belki yemeklerde az miktar soğan sorun
olmaz)
35. spor
allostaz ile oluşan potansiyel enerji, kinetik enerjiye
dönüştürülerek yangın’a müdahale edilebilir
her yaşın ve her durumun (sağlık-hastalık) bir sporu vardır
yoğun bakımda bile hastalara pasif eğzersiz yaptırılır
standart öneri; kardiyo eğzersizi ve ağırlık çalışmasıdır
şehirli ve çağdaş bir insan mutlaka spor yapmalıdır
36. spor, uyumak gibi, hayatınızın bir parçası olmalıdır
çok koşturmak spor değildir
zaman mazereti olanlara önerim
her sabah ip atlar gibi zıplayın
ardından mekik, şınav ve araştırarak bulduğunuz eğzersizler
sayı ve beceri önemli değil, hele bir başlayın
37. zamanla sayıyı artırın
örneğin 100 kez zıplayabildiniz, 2 şınav, 5 mekik çektiniz
15 gün 100 zıpla, 2 şınav, 100 zıpla, 5 mekik, 100 zıpla
sonraki 15 gün 120-3-120-7-120
her 15 günde bir sayıyı artırın, sonra akşamları da yapın
1 yıl sonra muhteşem olacaksınız
38. düşünsel sağaltım
otomasyon sistemi gereğince, beyin sürekli olarak spontan
düşünce üretir
düşünce kaynağı bilinçaltı’dır
5 duyu ile gelen her türlü bilgiye ve o anki düşüncesine
göre verecek bir değer yargısı vardır
iyi-güzel, kötü-çirkin, doğru-yanlış gibi yargılarla sürekli
değerlendirir
sonuç olarak duygular gelişir
39. duygular, vücudun anormal çalışma sistemi (allostaz) içine
girmesine neden olur
değer yargıları varlığında duygular otomatik olarak gelişir
haliyle sadece duyguları tek başına ortadan kaldıramayız
değer yargıları, bilinçaltı bilgileriyle şekillenir
haliyle sadece değer yarğılarını tek başına ortadan kaldıramayız
40. bilinçaltı bilgilerini de ortadan kaldıramayız
temel düşünce sağaltım biçimi,
bilinçaltı bilgilerinin sürekli YENİLENMESI
ve yeni bilgilerin EKLENMESİYLE gerçekleşecektir
ancak bu yeni bilgilerin işlevsel olabilmesi için
ARAŞTIRMA-SORGULAMA sonucunda edinilmesi ve kişiye
YENİ BAKIŞ AÇISI kazandırıyor
olması gerekir
41. sürekli yenilenen ve eklenen bilgi ile;
•gerçekte iyi-kötü, güzel-çirkin, doğru-yanlış olmadığı; bu
değerlerin bize öğretildiği ve gerçekle bağdaşmadığı
•hayatı ‘kendi’ bakış açımıza-veri tabanımıza göre değil
gerçeğe göre değerlendirmemiz gerektiği
•bu nedenle araştırma-sorgulama konusunun gerçeği
anlama üzerine olması gerektiği
sonuçlarına ulaşılır
42. gerçek bilgi, değer yarğılarından sıyrılarak hayata yorumsuz
bakan yüksek bilinç sahibi insanlarının eserlerinde yer alır
43. beyin otomasyon sistemi, duygular ve allostaz ‘üçgeni’; tıp
dünyasında tartışılmıyor
çünkü tıbbi sistem hastalıkların nedenine değil sonuçları
üzerine kurulmuştur
hekimler, veri tabanlarında bulunan hastalık bilgilerini
hastalarla eşleştirerek tanıya gitmeye çalışırlar
aldıkları eğitim gereği, ‘neden hasta oldu’ sorusunu
soramıyorlar
sorunduğunda alacağınız cevap; çoğunlukla idiopatiktir
yani, nedeni bilinmiyor
44. güncel tıbbi anlayışın temelleri 100 yıldan daha önceleri
atılmıştır
bir zamanlar günümüz beyin otomasyon sistemi ve allostaz
bilgilerine sahip olmayan akıl, tıbbi yapılanmayı sonuçlar
üzerine kurmuş ve hastalık nedenlerini GOK (sadece tanrı
bilir) ile açıklamıştır
günümüzde tıbbi veri tabanını yenilenebilir ve sorgulayıcı
özellikler kazandırabilmek için devrim yapmak gerekir
45. önce hastane adının değiştirmekle başlamak lazım
belirtilerle veri tabanındaki hastalıkların eşleştirilmesi
sonucu, örneğin kan şekeri yüksek ise hastaya şeker
hastalığı tanısı konuyor
ve ondan sonra beyin otomasyon sistemine veri giriliyor
sen şeker hastasısın
46. artık bilinçaltına alınan bu yeni veri ile beyin çalışmaya devam
ediyor
tüm beden ve tüm benlik şeker hastası oluyor
yani tıbbi sistem tedavi etmiyor
HASTA EDİYOR
bu nedenle ilk iş hastane yerine şڲ𱹾 sözcüğünü kullanarak
bir yerden başlanmalı
sadece isim değişikliği bile fark yaratır