2. Dünya üzerinde 750.000-1.000.000 arasında bitki
türünün bulunduğu tahmin edilmektedir.
Gıda elde etmek için yetiştirilen türler 3.000
civarındadır.
Türkiye’de tedavi maksadıyla kullanılan tıbbi
bitkilerin miktarı en az 500 civarındadır.
Son yıllarda tıbbi bitkiler ve bunlardan elde edilen
aktif maddeler üzerindeki çalışmaların artmasının
başlıca sebepleri şunlardır:
3. 1-Yeterli düzeyde bir kimya endüstrisine
sahip bulunmayan ülkelerin,
memleketlerindeki bitkilerden yararlanarak,
kolay ve ucuz yollu tedavi elde etmek
istemeleri. Bu yolda Mısır, Hindistan ve
Pakistan gibi ülkeler büyük gayretler
sarfetmekte ve olumlu sonuçlar almaktadır.
2-Tedavi alanına sokulan yeni sentetik
bileşiklerin bazılarında görülen tehlikeli yan
etkiler.
3-Bazı ilaç ilkel maddelerinin, bitkisel
droglardan, sentetik olanlardan daha ucuza
ve daha kolaylıkla elde edilebilme imkanları
4. 4-Bitkisel drogların diğer bir üstün yanı da birkaç
etkiye birden sahip olmalarıdır. Sentetik bileşikler
genelde tek bir etkiye sahiptirler. Bunların bazıları
ise, antibiyotikler gibi, yan etkilerini önlemek için
diğer bazı ilaçlara ihtiyaç gösterirler. Bitkisel
droglarda böyle bir durum yoktur.
Türk halkı, çoğunun kırsal kesimde yaşamasından
dolayı yabani bitkilerle yakından ilgilidirler. Halk
yabani bitkilerden gıda, baharat, boyar madde ve
ilaç olarak yararlanmaktadır. Bazıları büyü yapmak
maksatlı ve bazıları içerdiği zehirli bileşikler
nedeniyle halk ve hayvan sağlığı yönünden önem
taşır.
6. 1-Gıda
Gıdasını avcılık ve toplayıcılıkla sağlayan tarih
öncesi topluluklarında yabani bitkiler önemli bir yer
alıyordu. Bitki ve hayvan yetiştirilmesine geçilmesi
ile yabani bitkilerin önemi azalmış ise de kıtlık
dönemlerinde halk yabani bitkilerden yinede
yararlanıyordu. Örnek olarak Anadolu’da yaygın
olarak yetişen Yabani elma (Malus sylvestris Miller
subsp. Orientalis (A. Uglitzkich) Browicz) (meyvaları
Anadolu yabani bitkilerinin en büyük etli
meyvasıdır), Çiriş otu (Asphodelus aestivus Brot.)
(yumruları kullanılır), Ebegümeci (Malva sylvestris
L.) (pişirilerek yenir) ve Meşe palamutu (Meyvaları
acı olmayan Quercus türleri) (Kavrularak yenir)
türlerini vereceğiz.
8. Anadolu’da gıda olarak kullanılan yabani bitkiler
çiğ veya pişmiş olarak tüketilebilir.
Çiğ olarak yenenler: Bunlar genellikle tuz
ekildikten sonra yenilir. Çiğdem, Işgın,
Kuzukulağı ve Yemlik bunların başında gelir.
Pişirildikten sonra yenenler: Bunlar önce
suda haşlanır ve kaynatma suyu atılır (zararlı
maddeler suya geçer). Kaynatılarak zararlı
maddelerinden kurtarılmış olan bitki yağ, soğan,
yumurta ile karıştırılarak pişirilir. Bunlardan
ayrıca pilav veya börek de yapılmaktadır. Kenger,
Evelik, Madımak, Ebegümeci, Çiriş gibi bitkiler
pişirilerek yenen bitkilerin başında gelir.
Bu yabani bitkiler yalnız kasabalarda değil kent
pazarlarına getirilerek büyü kentlerde de
kullanılmaktadır.
11. 2-Baharat
Yabani bitkiler koku ve tad verici olarak
kullanılmaktadır. Allium, Origanum, Mentha,
Tymus gibi türler yemeklere koku vermek için
kullanılır. Bazı türlerin yaprak ve çiçekleri sıcak
suda haşlanması ile elde edilen hülasa, içecek
olarak kullanılmaktadır.
13. 3-Boyar madde
Eskiden kumaş veya dokumaların boyanmasında
bitkisel kökenli boyalar kullanılıyordu. 100 yıl kadar
önce sentetik boyar maddelerin yapılması ile ve
bunların ucuz olarak ticarete çıkarılması ile sentetik
boyar maddeler kullanılmaya başlanmıştır. Ancak
hala bitkisel boyar maddeler Anadolu’nun bazı
bölgelerinde kullanılmaktadır. Son yıllarda bitkisel
boyar maddelere karşı ilgi artmıştır. Bunun sebebi
birçok bitkisel boyar maddenin renklerini ve
parlaklıklarını uzun süre korumalarıdır.
14. Bitkisel boyar maddeler mordanlı ya da mordansız
olarak kullanılmaktadır.
Kullanılan yöntem şöyledir: 50 gr. Toz haline
getirilmiş boya bitkisi 15-20 gr şap ile birlikte 500 gr
su içinde, yarı yarıya kalıncaya kadar kaynatılır. Elde
edilen sulu hülasa süzülür. Boyanacak iplikler sıvı
kısım içine konur ve yarım saat kaynatılır. Mordan
olarak şap, mazı veya demir (paslı çivi veya demir
parçalar) kullanılmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğunun ilk dönemlerinde bitkisel
kumaş boyamacılığı özellikle Bursa’da ileri durumda
idi.
15. 16. yy osmanlı dönemine ait bitkisel boyar
madde ile boyanmış kumaş
16. 4-İlaç
Anadolu halkının yabani bitkileri ilaç olarak kullanılışı
çok eski devirlere kadar uzanmaktadır. Hititler dönemi
tıbbi tabletlerinde bulunan reçete formüllerinde kayıtlı
bitki adları bunun bir kanıtıdır. Bu dönemlerde yabani
bitkilerden yararlanıldığı gibi, bazı önemli tıbbi bitkiler,
drog elde etmek için yetiştirilmekte idi. Ayrıca Hititler
ve Bizans döneminde Anadolu'dan elde edilen bazı
drogların dış ülkelere satıldığını da bilmekteyiz.
Kırsal bölgelerde, ilaç hazırlamak için, genellikIe
çevrede yetişen veya yetiştirilen bitkiler
kullanılmaktadır. Şehirlerde ise droglar eczane veya
aktarlardan saglanmaktadır. Bu konulardaki araştırma
ve yayınlar cumhuriyet döneminde artmıştır.
17. 5-Büyü:
Aktarlarda satılan drogların bazıları tıbbi
etkilerinden ziyade, büyü yapmak için
kullanılmaktadır. Bu gibi droglar bilhassa
kadınlar tarafmdan satın alınmaktadır. Büyü
yapmak için kullanılan bitkisel veya
hayvansal droglar, kullanılış şekilleri ve
maksatları hakkındaki araştırma ve yayınların
(5-11) azlığı nedeniyle bu alandaki bilgilerimiz
oldukça noksandır.
18. 6-Zehirli bitkiler:
Tıbbi bitkilerin bazıları, belirli bir miktarın
üzerinde, kullanıldığı zaman zehirlenmelere
sebep olmaktadır. Yanlışlıkla, gıda olarak
kullanılan bazı zehirli bitkiler de halk saglığı
yönünden büyük bir tehlike yaratmaktadır. Bu
nedenle zehirli bileşikler taşıyan bitkilerin
"Toksikolojik etki"leri ayrıca açıklanmıştır.
19. Türkiye'nin zehirli bitkileri üzerinde, özgün
örneklere ve etkili madde tayinlerine dayanan ilk
kapsamlı araştırma Ankara Yüksek Ziraat
Enstitüsü öğretim üyelerinden Ali Rıza Gürgen
(1900-1990) tarafından yapılmış ve 32 Türkiye
bitkisinin etkili maddeleri tayin edilmiştir. Daha
sonraki yıllarda yapılan araştırmaların sonuçları T.
Baytop ve arkadaşları tarafından hazırlanan
çalışmada özetlenmiştir.
Türkiye'nin zehirli mantarları ve rastlanan mantar
zehirlenmeleri ile ilgili özgün bir kitap Afife Mat
ve ark. tarafından yayınlanmıştır.
20. TIBBİ BİTKİLERİN TARİHİ VE GELİŞİMİ
İlk insanlar hastalıklara karşı içgüdüsel
savaşmışlardır. Zamanla tedavi dini inançlara
bağlanmıştır. Sümerliler ay ve yıldızların
hareketleri ile dünyada olup bitenler arasında bir
ilişki bulunduğuna inanır ve hastalıkları da bu
hareketlere bağlarlardı. Bu tip inanışlar insanları
büyüden yardım almaya kadar götürmüştür.
Sonrasında insanlar yavaş yavaş tedavi için
tabiattan yararlanmaya başlamışlardır.
21. 1- tarih öncesi dönemi:
Anadolu insanı yontmataş çağından (M.Ö.
50.000) beri bitkileri tedavi amaçlı
kullanmaktadırlar. Hakkari’nin güneyinde yer
alan Şanidar mağarası’nda ortaya çıkartılan
Neanderthal mezarlar içinde bulunan bitki
örnekleri bu varsayımın sağlam kanıtlarıdır.
22. 2-MEZOPOTAMYA DÖNEMİ:
Sümer, Akad ve Asur uygarlıklarını kapsar. M.Ö.
3000 yıllarına kadar uzanır.
Bu dönemde tedavi rahip hekimlerce sihir ve ilaç
yardımıyla yapılıyordu.
İlaçların büyük bir kısmı bitkisel droglar ile
hazırlanmaktadır. Hayvansal ve mineral kökenli
droglar çok azdır.
İlaç şekli olarak dekoksiyon, maserasyon, lapa,
merhem, liniment, süppozituvar ve şurup gibi
şekillere rastlanmaktadır. Sıvağ olarak bira, şarap,
ve tereyağı gibi maddeler kullanılmaktadır.
23. Bugünkü bilgilerimize göre, Mezopotamya
uygarlığı döneminde bilinen bitkisel drogların
miktarı 250 civarındadır.
Bu döneme ait tabletlerdeki reçeteler Adamotu,
Banotu, Çöpleme, Eğir kökü, Haşhaş, Hardal, Kekik,
Kitre, Meşe Mazısı, Nane, Nar kabuğu, Rezene,
Safran, Terementi gibi bugün dahi kullanılan
droglara sık sık rastlanmaktadır.
25. 3- MISIR DÖNEMİ:
Eski Mısır tababeti ve ilaçları hakkındaki bilgilerimiz
uzun zaman yalnız Greek tarih yazarlarının verdikleri
bilgilere dayalı kalmıştır. 19. yy. ın ortalarında Eski
Mısır Dönemine ait tıbbi papirusların bulunması Mısır
tıbbı ve ilaçları hakkındaki bilgilerimizi çok
genişletmiştir. Bu papiruslardan en önemlisi M.Ö.
1550 yıllarında yazıldığı tahmin edilen Ebers
papirüsüdür. Bu belge 1862 yılında Teb’de El
Assassaif’in mezarında bir mumyanın bacakları
arasında bulunmuştur
29. 4- HİTİT DÖNEMİ:
Hitit tıbbi ilaçları hakkında bilgilerimiz, Hitit
devletinin başkenti olan, Boğazköy (Hattuşaş) da
bulunmuş olan Hitit arşivindeki tabletlere
dayanmaktadır.
Genel kanı Hitit tababetinin Mezopotomya
tababeti ile aynı olduğu yönündedir. Bununla
beraber Hititlerin de bu tababette bazı katkıları
olmuştur.
Hititler hastalığı Tanrıların insanları
cezalandırması olarak kabul ediyorlardı. Bu
nedenle tedavide sihir ve ilaç beraberce
kullanılıyordu.
30. Bu devirde kullanılan başlıca bitkisel
drogların isimleri:
Adamotu, Alıç, Aksırıkotu, Arpa, Badem,
Badem, Banotu, Buğday, Defne, Dişotu,
Hardal, Haşhaş, Kayısı, Köknar, Mazı,
Mersin, Meyankökü, Safran, Sarımsak,
Sedir, Selvi, Soğan, Üzüm, Zeytin gibi
Anadolu’ da yetişen bitkiler yanında
Abanoz ağ., Myrrha, Mekke pelesengi,
Şeytantersi gibi dış ülkelerden getirilen
droglara da rastlanmaktadır.
32. İlacın yapılması için kullanılacak drog miktarı ekseriya
yazılmamıştır. “Nadiren” veya “yarım” kaydına
rastlanmaktadır.
İlacın ne zaman alınacağı ve hazırlanış şekli ayrıntılı
olarak anlatılmıştır. Haricen merhemler ve yağlı
çözeltiler kullanılmaktadır.
Tabletlerde bulunan her reçetenin sonunda “böylece
hasta iyi olacaktır” cümlesi ile tamamlanır. İkinci reçete
ise “eğer iyi olmazsa “diye başlar ve diğer bir tertip
verilir.
Bazı önemli kişilerin (mesela kralların) hastalık
nedenlerini anlamak ve tedavi edecek hekimi seçmek
için fal yöntemine başvurulurdu.
33. 5- GREEK DÖNEMİ:
Akdeniz’in doğu kıyıları ve adalarda
kurulmuş bir uygarlıktır. Bu dönemde
tedavi ve bitkisel droglar hakkında çok
önemli eserler yazılmıştır. Tıbbi bitkiler
ile ilgili en önemli şahıs ve eserler
şunlardır:
34. Hippocrate(M.Ö. 460-377):
Hekimliğin babası olarak kabul edilir.
Hekimlik ve sağlıkla ilgili 150 kadar eseri
bulunmaktadır.
Eserlerinde bulunan drogların miktarı 400 kadar
olup bunların birçoğu bitkisel kökenli droglardır.
Müsil olarak Mahmude, Hintyağı, Ebucehil
karpuzu, Çöpleme gibi kuvvetli müsilleri, ancak
mecbur oldukça Sütleğen, Defne, Lahana ve
Kavun gibi hafif müsilleri ise daha sık
kullanırdı.İdrar arttırıcı olarak Sarımsak, Soğan,
Pırasa, Salatalık, Kavun, Rezene; uyutucu olarak
Haşhaş , Adamotu, Afyon veya Banotu tohumu,
Boğaz hastalıklarında Kekik, Nane, Kereviz gibi
bitkilerden hazırlanan gargaraları, çıbanları
olgunlaştırarak ağrıyı dindirmek için merhemler
veya kokulu bitkiler ile bir müddet maserasyona
bırakılmış zeytinyağı kullanmıştır.
35. Theophraste (Tyrtamos):
Botaniğin babasıdır. Pek çok eser yazmıştır
fakat pek azı günümüze kadar gelebilmiştir.
Botanik ile ilgili iki eseri bilinmektedir.
Birincisi “Bitkiler hakkında incelemeler” ismini
taşır, 9 kitaptan oluşmuştur ve pek çok bitki
türünün tarifini taşır.
İkincisi “Bitkilerin sebepleri”olup 6 kitaptır.
Burada bilhassa cinsler arasındaki farklılıklar
incelenmiştir.
Eğrelti otunun etkilerini bildiren ilk hekim
olarak kabul edilir.
36. 6- ROMA ve BİZANS DÖNEMİ:
Bizans döneminde hastalıkların ve ölümün Tanrı’
nın işi olduğuna inanılırdı. Bu nedenle bu dönemde
hastalığın seyrini tetkik etmeye ve ilaçlara önem
verilmiyordu.
Bizans döneminde hakiki anlamda hastaneler çok
azdır. Bunlar genelde düşkünler evi biçiminde olup,
kilisenin kontrolünde ve 30-40 yataklıdır.
37. İstanbul’daki Pantokrator manastırının
yanındaki hastanenin 1135 yılında düzenlenmiş
olan vakfiyesine göre 11 hekim ve 100 kadar
yatağın bulunması, bu dönemde tababete ne
kadar az önem verildiğini göstermesi
bakımından ilgi çekicidir.
Anadolu’nun eski yunan uygarlığı devrinde
başlamış olan bitkisel drog ticaretinin bizanslılar
döneminde de devam ettiğini göstermesi
bakımından değerlidir.
38. Roma-Bizans döneminin tanınmış hekim-
eczacıları şunlardır:
Eupator: Pontos kralı olup Romalılar ile
yaptığı savaşlar kadar kendi ismini
taşıyan antidot (panzehir) ile de
meşhurdur.
Dioscorides: Grek bir hekim olan
dioscorides, 5 kitaptan oluşan “Peri hyles
iatrikes” (ilaçlar bilgisi)’i yazmıştır.
Galen: Romalı bir hekimdir. Tedaviyle ilgili
50 kadar eser yazmıştır. Hekim olduğu
kadar eczacı da olan galen 500 kadar
bitkisel, hayvansal ve mineral drogun
tarifini yapmış ve etkilerini belirtmiştir.
39. 7. islam dönemi:
İslam tababeti geniş bir biçimde Grek ve Hint
hekimliğine dayanmaktadır. İslam hekimleri
bilhassa Galenus’un kitaplarından
yararlanmışlardır.
40. bu dönemin önemli ilim adamları
şunlardır:
Dineveri (Ebu Henife Ahmed
bin Davud):
İran ‘da doğmuş dil din astronomi
matematik ve botanikle ilgili 20
den fazla eseri vardır.
Konumuzla ilgili en önemli
eseri“Kitab an-nabat” isimli 6
ciltlik bir botanik ansiklopedisidir.
Konumuzla ilgili ikinci eseri
“Kitab al-bah” cinsel gücü artıran
maddelerden bahseden bir tıp
kitabıdır.
41. Ebu Reyhan Biruni:
Türkmeniztan’da doğup Gazne’de
ölmüş olan bir tıbbi ilimler
bilginidir. Konumuzla alakalı olan
eseri Kitab al-Saydada fi al-Tıb (tıp
müfredatı hakkında kitap). Bu
eserde eczacılık, droglar ve
drogların muhtelif dillerdeki
isimleri hakkında bilgiler
bulunmaktadır. Bu kitapta 200
kadar bitkisel drog kayıtlıdır.
42. İbn Sina:
Konumuzla alakalı en önemli
eserleri “Şifa” ve “Kanun fit
tıb”dır. Şifa ne yazık ki dilimize
çevrilemiştir. “Kanun fit tıb” da
785 hayvansal bitkisel ve
madensel drogun tarifi ve tıbbi
kullanılışları verilmiştir.
43. Al Afiki (Abu Cafer Ahmed bin
Muhammed):
Devrinin en büyük eczacı ve
nebatatçısıdır. Konumuzla ilgili en
önemli eserinin ne yazık ki yalnız birinci
cildi günümüze kadar gelebilmiştir.
İbn Baytar:
Bir arap hekimidir. “Kitab al-Cami al-
Müfredat al-Adviye vel-Agdiye” isimli
tedavi kitabı çok meşhurdur. Bu kitapta
basit ilaçlar ve günlük hayatta sürekli
kullanılan yiyeceklerden bahsetmiştir.
Türkiye tıbbi bitkileri açısından çok
önemli bir kaynaktır.
44. Davud al-Antaki
Bir İslam,tabip, alim ve
şairidir. “Tezkere-i Davud”
isimli eseri yakın doğu’da
çok tanınmıştır. Bu eserde
1700 kadar drog
bulunmaktadır.
45. 8.selçuk dönemi:
Selçuk uygarlığı dönemi Anadolu’da 200 yıl kadar
sürmüştür. Bu kadar kısa sürede Anadolu’da
büyük bir uygarlık meydana getirdikleri gibi
hemen hemen her büyük şehirde bir sağlık tesisi
kurmuşlardır. Bu sağlık kuruluşları sağlam
binaları yeterli hekim, eczacı ve sağlık kadrosuyla
tam teşekküllü idiler.
9. yy. da Yakub bin İshak El-Kindi tarafından uçucu
yağ taşıyan droglar ve uçucu yağlar hakkındaki
kitap selçuklular döneminde kullanılmıştır. Ve
selçuklular döneminde, uçucu yağlar hakkındaki
bilgilerin sınırlarını göstermesi bakımından
değerlidir.
46. 9. osmanlı dönemi:
Osmanlı tababeti Selçuk ve dolayısıyla İslam tababetinin bir
devamıdır. Aradaki fark Arapça veya Farsça yerine Türkçe
kullanılmıştır.
Bu dönemde türkçe olarak yazılan en eski eser Geredeli
İshak bin Murad’ın Edviye-i müfrede isimli kitabıdır.
Şerefeddin bin İlyas Sabuncuoğlu’nun Mücerrepname
(Deney Kitabı)isimli eseri kullanıldığı ilaçların etkilerini
saptamak için yaptığı deneylerin sonuçlarını vermesi
bakımından çok ilgi çekicidir.
Amirdovlat tarafından 1478 de yazılmaya başlanan ve 1482
de İstanbul’da tamamlanan “tıbbi maddeler sözlüğü” bu
dönemde Anadolu’da kullanılan drogları ve bunların
Ermenice, Grekçe, Arapça, Acemce ve Türkçe isimlerini
vermesi bakımından önemlidir.
47. Hayatizade Mustafa Feyzi:
Konumuz ile ilgili “HazaFihrist-i
Risale-i Feyziye fi Lugat-ı Müfredatı
et Terbiye” isimli kitabı yazmıştır.
Bitkilerin ve hayvansal drogların
kullanılış yerleri Arapça ve Türkçe
isimlerine göre alfabetik sırayla
verilmiştir.
Mehmet Mümin Hüseyni
Tankabuni:
Bir saray hekimidir. “Tuhfet ül-
Müminin” isimli bir tedavi kitabı
yazmıştır.
48. Mehmet bin Ali:
Tercemei-i cedide fil havassül
müfrede” (Nebati ialçlar tedavisi)
isimli eseri yazmıştır.
Salih Bin Nasrullah Bin
Sallum:
Fatih Darüşşifası’nda
hekimlik yapmıştır. “At Tıbb
al Cedid al-Kimya’i
Alladi’htara- ahü Barakalsüs”
(Paraselsus tarafından
bulunan yeni tıbbi kimyaya
dair kitap) isimli eseri bu
dönemin öncülerindendir.
49. Ali Münşi:
“Bidat al Müptedi”, “Kurazat al-Kimya” ve
“Karabadin tercümesi” gibi tedavi kitaplarının
yanısıra İpeka ve Kınakına gibi tedavi alanına yeni
girmiş olan droglar hakkında monografiler
yazmıştır.
Şani Zade Mehmet Ataullah: “Miyar al-Etibba”
isimli eseri yayınlamıştır. Bu dönemde Yüksükotu
yaprağı (Folium Digitalis) hakkında ilk detaylı
bilgi bu kitapta verilmiştir.
50. Osmanlı döneminde
tedavide kullanılan drog
ve ilaçların özelliklerini ve
etkilerini bildiren ve
tertiplerini veren
kitaplara Akrabadin (veya
Krabadin) denilmiştir.
Anadoluyu gezerek
bitkisel droglar hakkında
bilgi vermiş olan İslam
yazarlarının başında İbn
Batuta ve Evliya Çelebi
gelmektedir.
Evliya çelebi
İbn Batuta
51. AKTAR (ATTAR):
ilaçların yapılmasında kullanıIan bitkisel,
hayvansal ve madensel ilkel maddeleri
(drog) satanlar için kullanılan bir
kelimedir. Bu kelimenin Arapça "attar"
(güzel kokular satan) kelimesinden
geldigi bazı sözlüklerde kayıtlı ise de S.
Unver bunun dogru olmadığını, bu
kelimenin "akkar" kelimesi ile ilgili
oldugunu açıklamıştır. Akkar ise devaların
aslı ve kökeni anlamındadır.
52. Osmanlı döneminde halkın ilaç gereksinimi
hekimler veya aktarlar tarafından
karşılanıyordu. İstanbul’da 45 eczaneye
karşılık 2000 aktar bulunuyordu. Aktarlar 3
gruba ayrılıyordu:
1- Ustad aktarlar (Esnaf-ı hacegan-ı attaran).
2- Gezici aktarlar (Esnaf-ı attaran-ı seyyaran).
Dükkanları yoktur.
3- Yahudi aktarlar (Esnaf‘ı attaran-ı Yahudan).
Dükkanları Tahtakale ve Mahmutpaşa
semtlerindedir.
53. Ayrıca bir de "ince aktar" olarak isimlendirilen
aktarlar vardır. Bunlar nadir drogları bulunduran
aktarlardır. Ot bulucular (kökçüler) esnafı
dağlardan topladıkları bitkisel drogları Beyazıt
camii civarında satarlar ve ilaç yapmazlar.
54. Amber,
anason,
Balmumu (sarı),
Büber (Karabiber),
Cebel-i Hind,
Cevz- beva (Küçük hindistan cevizi),
Cevz- Hindi danesi (Hindistan cevizi),
Cevz- Hindi lubbun (Hindistan cevizi içi),
Cub-i Çini (Çöpüçini),
Çörekotu,
Darçın,
Dar-ı fülfül (Uzun biber),
Dürdı (frengi)(Şarap tortusu, Potasyum
tartarat),
Dürdı (istanbul) (Şarap tortusu,
Potasyum tartarat),
Dürdı (Marmara) (Şarap tortusu,
Potasyum tartarat),
Gülab (Gülsuyu),
Günlük,
Havlan-ı Mekki,
Havlican,
Hıyarşembe,
Horasani,
Kabili kurusu,
Kafur,
Kahve,
Kakule,
Karanfil,
Aynı dönemde istanbul aktarlarında satılan başlıca droglar, narh
defterlerindeki kayıtlara göre aşağıdaki şekilde saptanmıştır:
70. 2 - Hayvansal kökenli droglar:
Ak amber (Ambra Grisea),
Alabalık yağı (Oleum Truttae),
Ayı yağı (Oleum Ursi),
Bal (Mel) ,
Balık nefsi (Cetaceum),
Balık tutkalı (Colla Piscum),
Balık yağı (Oleum Morrhuae),
Balmumu (Cera Plava),
Balmumu çamuru (Cera Flava),
Denizköpüğü(Ossa Sepiae),
Deve yağı (Oleum Cameli),
Domuz yağı (Adeps Suillus),
Misk (Moschus),
Sülük (Hirudo) ,
Şeytantırnağı (iblistırnağı)
(Unguis Diaboli)
Tavşan yağı (Oleum Cuniculi),
Yılangömleği (Yılanhavı),
(Serpentina Exuvia)