12. Bu arada iki kişi geldi ve yarı yarıya herkesin kulağına bir şeyler fısıldadılar.
13. Birinci kişi kendi payına düşen on beş kişiye: “Önünüzde bulunan tabaktaki yemekten başka yemek yok. Hepsi bu kadar!
14. … ve üstelik, bu yemek tükenince idam edileceksiniz.” diyor.
15. İkinci kişi de kendi payına düşen on beş kişiye, “Siz çok zengin ve cömert bir ev sahibinin misafirisiniz…
16. Geride daha çok çeşitli yemekler var. Üstelik bu ziyafetten başka sayısız ziyafetlere de davetlisiniz.” diyor…
17. Şimdi bu iki gruptan hangisi, önüne konulan tabaktaki yemeği yerken daha çok zevk alır? Sınıf sessiz kalmayı sürdürünce ben devam ettim:
18. Birinci gruptaki on beş kişiyi düşünelim. Acıkmışlar, zevkle yemeye başlamışlar. Ancak kulaklarına söylenen şey, yemek iştihalarını kaçırmaz mı?
19. Zevk alsalar bile, hepsi tabaktaki azıcık, onları doyurmaya yetmeyecek miktarda yemek olduğunu bilmeleri ve onun da kaşık kaşık tükenmesi, zevklerini hiçe indirip tükenişin acısını onlara yaşatmaz mı?
20. İkinci gruptakilere gelince… Onlar da zevk alıyorlar ancak, onların zevki elemle karışık bir zevk değil, saf zevktir.
21. Çünkü bitme-tükenme korkuları yoktur. Kazanın kaynadığını öğrenmişler üstelik ebedi ziyafetlerin müjdesini de almışlardır.
22. Evet arkadaşlar, aldatma çağının aldatmalarına aldanmayın! Öbür dünyayı sormadan, bu dünyada korkmadan yaşayamazsınız…
26. Hayatı yaşamak, Kur’an’ın ve Hz. Peygamberin müjdelediği sonsuz hayata, Cennetin ebedi sofralarına, ölümsüz sevgilere ve aşklara inanmakla mümkündür…