2. • Amaç: Öğrencilerin özgürlük ve sorumluluk kavramları
arasındaki ilişkiyi kavramalarına yardımcı olmak.
•
• Süreç: Okuma parçasında belirtilen bilgiler öğrencilere uygun
bir şekilde anlatılır. Öğrencilerle özgürlük ve sorumluluk
kavramlarının anlamlarını kısaca tartışın. Sınıfı beş gruba ayırın.
Her gruba birer adet “Örnek Hikâyeler Formu” vererek her
hikâyeyi okuduktan sonra sorular üzerinde tartışarak
cevaplarını kaydetmelerini isteyin. İşlemler tamamlandıktan
sonra grup temsilcilerinden cevaplarını sınıfla paylaşmalarını
isteyin. Aşağıdakilere benzer soruları sınıfa yönelterek grup
etkileşimini başlatın.
3. • Soruları cevaplarken güçlük çektiniz mi? Niçin?
• Hikâyelerin kahramanları arasında özgürlüğü yanlış
yorumlayanlar var mıydı? Kimler? Niçin?
• Hikâyelere benzer durumlarla karşılaştınız mı? Nasıl?
• Gerçek özgürlük var mıdır?
• Sizce özgürlüğümüzün sınırı var mı? Varsa bu sınır nerelerde
başlar?
• Bir davranışın sorumlu bir davranış olup olmadığına nasıl karar
verirsiniz?
• Öğrenci olarak; Kimlere karşı ne gibi sorumluluklarımız var?
•
4. • Not: Soruların cevapları tahtaya yazılır.
•
• Okuma Parçası:
• TDK’nin sitesinde “özgürlük” yazınca şu çıkıyor.”Herhangi bir
kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma,
herhangi bir şarta bağlı olmama durumu”...
•
• Peki, özgürlüğün sınırları olur mu? OLUR...
• Özgürlük, herkesin aklına estiği gibi davranması demek değildir.
Çünkü bu dünyada hiçbirimiz tek başımıza yaşamıyoruz. Bu
bağlamda söylenmiş olan, "Her insanın özgürlüğünün sınırı, bir başka
insanın özgürlüğünün sınırına kadardır" sözü doğru bir sözdür, ama
ne yazık ki uygulamalar bunu yansıtmıyor.
•
5. • Bütün bu sözlerden, özgürlüklerin önündeki en büyük engelin yine
insan olduğu gibi bir sonuç çıkarmak da olanaklıdır ve işin kötüsü de
budur.
•
• Konuyla ilgili ulusal, uluslararası ve evrensel yasalar; insan hakları,
kadın hakları, çocuk hakları, hayvan hakları, yaya hakları... Gibi
çalışmalar, insanın kendi cinsinin ve öteki canlıların özgürlüklerini
kısıtlamasının önünü kesmeye yöneliktir.
•
• Çocuk kendi başına bir karar verdiğinde; bu kararın kendi yaşamı
üzerindeki etkileri konusunda bir sorumluluk alacak ve belli oranda
bir riske girecektir. Bu risk ona ağır gelse bile, sonuçta kendisine bazı
deneyimler kazandıracaktır. Kendi verdiği kararlar sonucu çocuğun
olumlu şeyler elde etmesi, ona verdiği kararın doğru olduğunu
öğrenecek
6. • olumsuz şeyler yaşaması ise, bu deneyimin ona daha sonraki
denemeler için katkıda bulunmasına sağlayacaktır. Bu deneyimler
sonuçta, çocukta güven ve sorumluluk duygusunun gelişmesinde
önemli adımlar olarak düşünülmektedir.
•
• Bağımsızlık ve kişisel sorumluluk ancak uzun zaman süreci içinde,
yavaş yavaş ve alıştırmalarla verilebilir. Hangi yaşta olursa olsun,
herkesin belirli sınırlara gereksinimi vardır. Hem toplumsal yaşantıda
uyumlu olabilmek, hem kişisel iç huzuru ve dengeyi sağlayabilmek
için; kişinin belirli sınırlarının olmasına gerek vardır. Bu sınırlar, kişisel
bütünlüğü koruyabilmek ve başkalarıyla iletişimde açık ve net
olabilmek için de gereklidir. Bu sınırlar aynı zamanda, kişinin kendini
hangi alanlarda ve nereye kadar geliştirebileceğinin da bir ölçüsü gibi
düşünülebilir.
7. • Çocukların sınırları, önce anne baba olmak üzere çevre ve
toplum tarafından belirlenmektedir. Aile, okul, meslek eğitimi,
maddi durum, ev durumu gibi aileye değişen etkenler yanı
sıra; alienin çocuk yetiştirme biçimleri, tüm alanlarıyla eğitim
ve öğretim, toplumdaki sosyal ve kültürel değer yargıları da bu
sınırların belirlenmesinde çok önem taşıyan değişkenlerdir.
•
• Madde bağımlılığı tehlikesi ile ilgili olarak anne babaların
bilmesi gereken önemli özelliklerden biri; çocukları ve gençleri
bağımsız olarak yetiştirebilmenin, onları madde
bağımlılığından uzak tutabilecek en önemli etkenlerden biri
olduğudur.
8. • Maddeler, ancak kullanıldığında bağımlılık oluştururlar.
Bağımlılık yapan maddelerin tümü ortadan kaldırılması
mümkün olmayacağına göre; kişinin bu maddeleri kullanmama
gücünün gelişmiş olması en temel özellik gibi görünmektedir.
Kişinin madde kullanması için, maddeye hayır deme gücünün
olmaması ve madde kullanımı konusunda önceden istekli
olması gerekir. Bir başka deyişle, maddeye hayır diyemeyen ve
kendisiyle ilgili sorumluluk duygusu yeterince gelişmemiş olan
kişilerde maddeye alışma tehlikesi çok daha fazla olduğu
söylenebilir.
9. • Çocuklara sorumluluk duygusunu verebilmek, onları madde
bağımlılığından uzak tutabilecek en önemli unsurdur. Çocukları
bağımsız olarak yetiştirmenin ne olduğu; onlara güven ve
bağımsızlık duygusunu kazandıran bir eğitim yaklaşımının nasıl
olacağı soruları hep akla gelmektedir.
•
• Bunu anlayabilmek için, çocukların, kendilerine has özgürlük ve
serbestlikleri olması; ancak her şeyde olduğu gibi, bu
özgürlüğünde sınırlarının iyi tanımlanması gerektiği
bilinmelidir.
10. • Çocukların kendilerine güvenebilmeleri, kişilik sahibi
olabilmeleri için yalnız başlarına, anne-babasız hareket
edebilecekleri alanlara gereksim bulunmaktadır. Anne-babaya
düşen görev, çocuklarına bu serbest alanda yol göstermek;
ancak bu serbestliğin sınırlarını da açık olarak belirlemektir.
•
• Bu nedenle; çocukların belirli konularda; yaşlarına uygun
olarak ve kendi başlarına serbest hareket edebilmeleri, onların
kendi davranışlarını kontrol edebilmeleri için çok önemlidir.
11. • Çocukların sınırlarının nasıl ve ne oranda olması gerektiği aile
tarafından belirlenirken; kuşkusuz, çocuğun kendinden getirdiği
yaratılış özellikleri de bunda etkili olmaktadır. Daha bebeklikten
başlayan bu sınırlar, çocuğun gereksinimleri ve ailenin tutumuna
göre, her yaş için farklı düzey ve biçimde olmak üzere yeniden
ayarlanmalıdır. Çocuk ve gencin sınırları;
• Esnek ama gevşek değil
• Belirli ama katı değil
• Tutarlı ama değişmez değil
• Yaptırımı olan ama zorlayıcı değil
•
• Nitelikte olmalıdır. Kuşkusuz, bu sınırların belirlenmesine, çocuk ve
gencin gereksinimleri, beklentileri, dilekleri de önemsenmeli; gelişen
topluma göre güncel değerler göz önüne alınmalı; çocuk ve gencin
de bu oluşumda payının olmasına dikkat edilmelidir.
12. • Çocuğa belirlenen sınırların çok geniş ve gevşek olması; bir
anlamda "sınır olmaması" anlamına gelmektedir. Bu durumda
çocuk ve genç:
• Gerçek yaşamda neyi, ne zaman, nerede, nasıl yapacağını
öğrenmemekte,
• Davranışlarını ayarlama ve kontrol edebilmeyi
becerememekte,
• Gerçek yaşamdaki ilişkileri tam anlamıyla kavrayamamakta,
• İnsanlarla ve toplumla olan ilişkilerini ayarlayamamakta,
• Kendi sınırlarının nerede bittiği ve başkalarının özgürlüğünün
nerede başladığını kestirememekte,
• Sosyal uyum ve iletişimde ciddi sorunlarla karşı karşıya
kalmaktadır.
13. • Bunun tersine, çocuğa gereksiz engellemeler ve yasaklardan
oluşan bir sınır belirlenmesi; "çocuğun kişiliğinin aşırı
sınırlanması" demektir. Bu durum, çocuk ve gencin yaşam
becerilerinin gelişmesinde engelleyici rol oynamakta;
güvensizlik, karamsarlık ve kuşku duyguları ve bunların neden
olduğu yeni psikososyal sorunlara yol açmaktadır. Sınır ve
sorumlulukların kesin olarak belirlenmediği, anne baba
arasında belirgin tutum farklılıkları olduğu, aynı konuda farlı
zamanlarda farklı sınırların söz konusu olduğu durumlar;
"belirsizlik, tutarsızlık ve güvenilmezlik" olarak
değerlendirilmektedir. Böyle bir durumda, çocuk ve genci,
kendi davranışlarını ayarlama, karar verme ve sorumluluk
almada sorun yaşamasına neden olacaktır.
14. • ÖRNEK HİKAYELER FORMU
• Hikâye I:
• Atatürk İlköğretim Okulu Futbol Takımı okullar arası ligde
oynayan oldukça güçlü bir takımdı. Bu sezon da oldukça
başarılılardı. Mehmet Yavuz takımın en iyi oyuncusu idi.
Hemen her maçta gol atıyordu. Takımın bu sezondaki en
önemli maçı önümüzdeki hafta Ramazan Bayramının üçüncü
günü yapılacaktı. Bu maç kimin finalist olacağını belirleyecekti.
Perşembe gününe kadar her şey yolunda gidiyordu. Ancak o
gün Mehmet Yavuz arkadaşlarına bayramda ailesinin üç
günlüğüne memleketlerine gideceğini ve kendisinin de onlara
katılmasını istediklerini bu yüzden maçta oynayamayacağını
söyledi. Takım arkadaşları buna çok üzüldüler ve sinirlendiler.
Onu ikna etmeye uğraştılar. Ancak Mehmet Yavuz "istediğim
her şeyi yapmakta özgürüm " diyordu.
15. • Sorular:
• Mehmet Yavuz ailesine mi, takım arkadaşlarına mı yoksa
kendine karşı mı sorumludur? Niçin?
• Mehmet Yavuz 'un ailesinin takıma karşı sorumluluğu var
mıdır? Niçin?
• Mehmet Yavuz 'un ailesini, seyahati iptal etme ya da Mehmet
Yavuz 'un kalması konusunda ikna etmek kimin
sorumluluğundadır?
• Mehmet Yavuz, ailesi seyahate karar vermeden önce, onları
oynayacakları önemli maç konusunda bilgilendirmekten
sorumlu mu idi?
• Mehmet Yavuz bu durum karşısında ne yapacağı konusunda ne
kadar özgürlüğe sahiptir?
16. • Hikâye II:
• Selehattin'in Babası bir şirkette önemli bir görevde 15 yıldır
çalışıyordu. Geliri oldukça iyi idi. Bu nedenle de Selehattin
istediği her şeye kolayca sahip olabiliyordu. Bir gün babası
aniden, yaptığı işten nefret ettiğini, artık dayanamayacağını ve
işinden ayrılıp bir süre işsiz gezeceğini söyledi.
•
• Yıllardır babası ona liseyi bitirdiğinde bir araba alacağını ve dil
öğrenmek için onu yurt dışına göndereceğini söylüyordu.
Babasının işinden ayrılma kararından sonra artık bunların
gerçekleşmesinin imkânı kalmamıştı. Ayrıca babası Selehattin
'e bundan böyle harçlık da veremeyeceğini, temel
ihtiyaçlarının dışındaki isteklerini okuldan artan zamanlarında
çalışarak kazanacağı para ile karşılaması gerektiğini söyledi.
17. • Selehattin bu duruma şiddetle karşı çıktı. Babasının ona harçlık
vermekle yükümlü olduğunu, ayrıca ona bir araba ve yurt dışı
seyahati borçlu olduğunu ısrarla belirtti. Babasının ailenin
diğer fertlerine danışmadan işten ayrılma kararı vermeye hakkı
olmadığını da ekledi. Babası ise onun kendi kararına
karışamayacağını, istediğini yapmakta özgür olduğunu söyledi.
•
• Sorular:
• Selehattin'in babasının Selehattin'e ve ailesinin diğer üyelerine
karşı temel sorumlulukları nelerdir?
• İşinden ayrılma özgürlüğü ya da hakkına sahip midir? Niçin?
18. • Selehattin'e harçlık vermek, ona araba almak ve yurt dışına
göndermekten sorumlu mudur? Niçin?
• Selehattin'in babasının kendisine karşı sorumlulukları nelerdir?
• Selehattin babasının bu zor döneminde ona karşı kibar ve anlayışlı
olmak konusunda sorumlu mudur?
•
• Hikâye III:
• Oğuzhan Atakul'un bir fabrikası vardır. Bu fabrika ona zamanında çok
para kazandırmıştı. Ancak yanlış yönetim kararları bu paraların
hemen hepsini kaybetmesine yol açmıştı. Şimdi birçok rakip fabrika
vardı, maliyetler ve işçi ücretleri gittikçe artıyordu. Fabrika güçlükle
ayakta duruyordu. Ayrıca fabrika oldukça eski idi ve yeterli para
olmadığı için gerekli miktarda para olmadığı için teknolojisi
yenilenemiyordu. Bu iş için gerekli miktarda kredi alma ihtimali de
çok zayıftı, çünkü daha önce birkaç kez aldıkları krediler zamanında
ödenmemişti. Bütün bu güçlüklere rağmen fabrika 2000 kişiye iş
imkânı sağlıyordu.
19. • Birkaç yıldan beri Oğuzhan Bey fabrikanın bacasından çıkan
dumanlar nedeniyle şikâyetler alıyordu. Bölgedeki diğer
fabrikaların dumanlarıyla da etkisiyle şehirde neredeyse göz
gözü görmüyordu. Duman insanlarda çeşitli sağlık sorunlarına
yol açıyor, hatta bazı solunum problemleri yüzünden ölen
insanlar nedeniyle fabrikalar suçlanıyordu. İnsanların çevre
kirliliğine yönelik duyarlılıkları artıyordu. Oğuzhan bey ne
yapacağını bilmiyordu. Fabrikasında çevre kirliliği
oluşturmayacak teknolojik değişiklikleri yapmasına parasızlık
nedeniyle imkân yoktu. Fabrika kapatsa 2000 kişi işsiz kalacakt
20. • Sorular:
• Oğuzhan bey istediğini yapmakta özgür müdür? Niçin?
• Oğuzhan bey kime karşı sorumludur? Şehirde yaşayan
insanlara mı, fabrikada çalışan işçi ve ailelerine mi, yoksa
yönetim kurulu ve hissedarlarına mı? Niçin?
• Oğuzhan bey sorumlu bir insan olarak ne yapmalıdır?
Yeterince alamayacağından emin olmasına rağmen fabrikayı
yenilemek için kredi mi aramalı? Fabrikayı mı kapatmalı? Her
şeyi olduğu gibi mi sürdürmeli? Başka çözümler mi aramalı?
Niçin?