Mardin şehrindeki taştan yapılmış eserlerde görülen bozunmalar
1 of 15
Download to read offline
More Related Content
Mardin şehrindeki taştan yapılmış eserlerde görülen bozunmalar
1. Araştırma Makalesi BAUN Fen Bil. Enst. Dergisi, 19(1), 60-74, (2017)
DOI: 10.25092/baunfbed.321027 J. BAUN Inst. Sci. Technol., 19(1), 60-74, (2017)
Mardin şehrindeki taştan yapılmış eserlerde görülen
bozunmalar
Murat DAL1,*
, Ali Duran ÖCAL2
1
Munzur Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Aktuluk kampüsü, Tunceli.
2
Universidad Nacional de Colombia, Fakultad de Ciencias Humanas,Departamento de Antropologia,
Bogota, Kolombiya.
Geliş Tarihi (Recived Date): 13.01.2017
Kabul Tarihi (Accepted Date): 08.03.2017
Özet
Tarih boyunca insanlar tarafından yapılarak kullanılagelmiş tüm yapılar, doğa ve yine
insan kaynaklı bir bozunma süreciyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu sürecin sonucu
olarak ta tarihsel değerdeki birçok yapı, geri dönülmesi çok zor olan bozunma süreci
nedeniyle bir kültürel-değer kaybına uğramaktadır. Mardin, tarihsel doku olarak
ülkemizin en önemli şehirlerinden biri olarak, içerdiği yapıların da aynı akıbete uğrama
olasılığının yüksek olmasından dolayı, araştırma konusu olarak seçilerek kentteki tarihi
taş yapılarındaki bozunmalar incelenmiştir. Bu çalışmanın amacı, tarihsel değerdeki
yapıların yıpranmasına dikkat çekilerek korunma önlemlerinin zaman kaybetmeden
başlanmasını sağlamaktır. Araştırma sonucunda Mardin kentindeki tarihi taş eserlerde
genel olarak mekanik bozulmaların yanında biyolojik bozunmalar ve hatalı restorasyon
uygulamalarının yoğunlaştığı gözlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Mardin, doğal yapı taşı, tarihsel yapı, bozunma, tahribat.
Decay of stone elements in Mardin City buildings
Abstract
All structures which were constructed and used by humans throughout the history were
faced with a decay proccess caused by the nature and humans. As a consequence of
this process, which is also very difficult to return, many historical structures
undergoing a cultural depreciation due to the process of disintegration. Since Mardin is
one of the most important cities of our country as a historical texture and the likelihood
of the structures, it has been selected as a research theme and the degradation of
historical buildings in the city has been examined. The purpose of this study is to draw
*
Murat DAL, teknikmurathoca@gmail.com, http://orcid.org/0000-0001-5330-1868
Ali Duran ÖCAL, adocal@unal.edu.co, http://orcid.org/0000-0003-2283-640X
60
2. DAL M., ÖCAL A. D.
attention to the degradation of the historical structures and to ensure that preventive
measures are started without delay. As a result of the research, it has been observed
that in the historical stone works in Mardin city, in addition to mechanical deterioration
in general, biodegradation and erroneous restoration applications have been
intensified.In this study.
Keywords: Mardin, natural construction stone, historical building, weathering, decay.
1. Giriş
Mardin ili, tarih öncesi dönemlerde önemli bir ticaret yollarından biri olması nedeniyle
(İpek Yolu) yoğun iskânlar görerek kültürlerarası ilişkilerin oluşmasında önemli bir rol
oynamıştır. Bu özelliğinden dolayı, farklı dini inanışlar paralelinde, kültürel ve sanatsal
açıdan tarihsel değeri olan ve uluslararası kuruluşlarca kültür mirası kabul edilmiş çok
sayıda kilise, manastır, cami, türbe, çeşme, hamam ve benzeri yapıları bünyesinde
bulundurmaktadır. Nitekim bölgede Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge
Müdürlüğünce tescil edilmiş 600 den fazla bina mevcuttur (Şekil 1).
Şekil 1. Mardin ili ve ilçelerinin konumu
Kentin mimari dokusunun tam anlamıyla bölgesel bir merkez olarak 12. yüzyıldan
itibaren Artuklular döneminde gelişip biçimlendiği söylenebilir. Bu tarihsel yapı, daha
sonraları Akkoyunlu ve Osmanlı dönemlerinde fazla değişikliğe uğramamış,
mahallelerin olağan gelişimi ve mesken ağırlıklı sivil mimarisinin yoğunlaşması
dışında, genel olarak korunmuştur. Dünyanın Süryani merkezi olarak kabul edilen 5.
yüzyılda inşa edilmiş olan Mardin Deyrulzafaran Manastırı; Akkoyunlular döneminde
yapılmış olan Kayseriye Çarşısı; XVII. yüzyılda ortalarında inşa edilmiş olan Revaklı
Çarşı; V. yüzyılda yapılmış olan Mor Behnam Kilisesi; XII. yüzyılda yapılmış olan Ulu
Camii, Artukoğulları tarafından yapılmış olan Latifiye Camii, XV. yüzyılda yapılan
Kasımiye Medresesi ile XIII. yüzyılın ilk yarısında kurulmuş olan Şehidiye Medresesi
yöredeki çok sayıdaki tarihi yapılardan sadece bir kaç tanesini oluşturmaktadır (Şekil 2).
61
3. BAUN Fen Bil. Enst. Dergisi, 19(1), 60-74, (2017)
Şekil 1. Mardin’deki tarihsel önemi büyük olan yapılardan Deyrulzafaran Manastırı
(üst-sol), Ulu Camii (üst-sağ), Revaklı Çarşı (alt-sol); Mor Behnam Kilisesi (alt-orta) ile
Kasımiye Medresesi (alt-sağ), yöredeki çok sayıdaki tarihi yapılardan sadece birkaç
tanesini oluşturmaktadır.
Yöre, güneydeki çöl ikliminin (Basra Alçak Basıncı), etkisi altında iken, şehrin
kuzeyindeki dağların serin hava kütlelerinin bölgeye girişini engellemesinden dolayı
genel olarak karasal iklimin tipik özelliği görülür [1]. Oluşan yüksek basınç alanından
dolayı, kış mevsimi soğuk geçerken, yaz aylarında güneyden gelen çöl iklimi etkisi
altında olduğu için kurak geçer ve sıcaklığın özellikle temmuz ve ağustos aylarında en
yüksek derecelere (40-45 ˚C) ulaştığı gözlenmiştir. Aşırı sıcakların neden olduğu
“termik şok” lar özellikle taş eserlerde önce kılcal çatlaklara, sonra de kırılmalara neden
olmaktadır. Kış mevsiminden yaz mevsimine geçişin birden bire olması bu termik
şokların etkisini artırabilmektedir. Kış aylarında ise sıcaklığın -14 ˚C’lere kadar düştüğü
gözlenmiştir. İlkbahar ve yaz mevsimlerinde bölgedeki bozkır bitkileri kuruduğundan,
çöllerden esen rüzgârlar bol miktarda toz taşırlar ve bu toz taşınımını engelleyecek
orman örtüsü bulunmadığından il merkezinin ve diğer yerleşim birimlerinin havası
saydam değildir. Ayrıca bu taşınan tozların yapı yüzeylerine çarparak aşınmaya yol
açtığı da bazı binaların cephelerinde gözlenmektedir.
2. Materyal ve metot
Diyarbakır ve Urfa ile birlikte, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde konut mimarisini en
iyi yansıtan yerlerin başında gelen Mardin’deki tarihi yapılarda yaygın olarak silis
içeriği oldukça yüksek olan açık renkli beyazımsı sarı renkli kalker kökenli taşlar
kullanılmıştır. Bölgedeki taş ocaklarından elde edilen ve kolay işlenen bu taşlardan
yapılmış binalarda, herhangi bir sıva malzemesi kullanılmazken, duvarların örülme
işleminde taş kırıntılarının kum haline getirilerek kireç ile karıştırılmasından oluşturulan
harç ile duvarlar örülmüştür.
62
4. DAL M., ÖCAL A. D.
Bölgenin iklimi ve topoğrafyası, Mardin yapılarının inşasındaki en önemli etmenlerdir.
Şehrin eğimli tomografik yapısından dolayı hemen tüm yapıların cephesi güneye doğru
bakmaktadır. Yine aynı topoğrafik özellikten dolayı, şehirleşme, yatay düzlemde
yayılma yerine, düşeyde katlı yapıların tercih edilmesine neden olmuştur.
Mardin kentindeki eski yapıların bozunma durumunun incelenmesi ve saptanması,
önceki çalışmalarda edinilmiş normlara bağlı kalınarak geliştirilmiş ve bu
fenomonolojik ayrışma kriterlerinin, eserler üzerindeki analizleri ve belgelenmesi
yoluyla oluşturulmuştur [2- 4]. Uygulanan araştırı prosesinde iki aşamalı bir metodoloji
kullanılmıştır. Çalışmanın ilk safhasında yapıların bulunduğu yerlere gidilerek
gözlemler yapılıp, detaylı fotoğraflar çekilerek geçici ayrışma durumu haritası
oluşturulmuştur [5]. Araştırmanın ikinci ve son aşamasında ise oluşturulan geçici
ayrışma durum haritasının değerlendirilerek [6] fotoğrafların da ayrıntılı incelenmesi ile
yapıların ayrışma haritasıyla ilgili çalışmalar tamamlanmıştır.
3. Mardin eski yapılarındaki bozunma türleri
Doğal yapı taşları, dayanıklılığın ve sürekliliğin sembolü olarak bilinmekle beraber
farklı kullanım alanlarına ve yerlerine bağlı olarak çevresel faktörlerin etkisiyle fiziksel,
kimyasal ve biyolojik bozunmaya uğrarlar [7-17]. Yapıtaşı olarak kullanılmış
kayaçlardaki ayrışma, fiziksel etkiler nedeniyle gelişebileceği gibi taşı oluşturan
mineraller arasındaki bağlayıcı maddelerin kimyasal etkenlerle bozunarak ortadan
kalkması sonucu da oluşabildiği gözlenmiştir. Bu nedenle taşlardaki ayrışma,
çoğunlukla birbirine ortam hazırlayan kimyasal ve fiziksel süreçler olarak iki kategoride
gerçekleşir. Bunlara ek olarak havanın bileşimindeki gazlar ile su, isi ve organik
maddeler de ayrışma sürecini hızlandıran faktörlerdir. Soğuk ve kurak bölgelerde
fiziko-mekanik ayrışma ön planda iken, nemli ve sıcak bölgelerde ise kimyasal ayrışma
ön plandadır ve bozunma hızı fiziksel sürece göre daha fazladır.
Mardin´in eski yapılarında da her iki süreç gözlenmektedir ve özellikle olumsuz
meteorolojik koşullarının hava kirliliği ile birlikte hareket etmesi sonucunda, zamanla
taş yapıların renginin değiştiği ve üzerlerinde bulunan bazı motiflerin aşınarak
silikleştiği görülmektedir. Kentteki tarihsel yapıların bir çoğunda bitki ve
mikroorganizmaların neden olduğu biyotik etmenler ile su, güneş ve rüzgârın neden
olduğu abiyotik etmenlerin bozunmaya neden oldukları saptanmıştır. Yapılarda
gözlenen bozunmalar genel olarak taştaki çatlak oluşumu, yüzeydeki materyal kaybı,
taşlardaki renk değişimi ve yüzeydeki kirlilik ile bitkilerin neden olduğu Biyoalterasyon
olarak sınıflandırılabilir. Taş yapısında oluşan çatlakları değişik formlarda ve boyutlarda
görmek olasıdır.
Fiziksel, kimyasal ve biyolojik ayrışma süreçleri birbirleriyle etkileşerek gelişirler.
Fiziksel ayrışma süreci taşları daha küçük parçalara ayırarak, yüzey alanını arttırır ve
böylece kimyasal ayrışmaya zemin hazırlayarak hızlandırır. Aynı durum kimyasal
ayrışmanın mineralleri güçsüzleştirerek fiziksel ayrışmaya yardımcı olması ile yinelenir.
Biyolojik ayrışmanın elementleri bitki ve mikroorganizmalar ise kök uzatarak
parçalama, bakteri ve asidik solüsyon üreterek çözme v.b. gibi hareketlerle her türlü
ayrışmayı hızlandırır.
63
5. BAUN Fen Bil. Enst. Dergisi, 19(1), 60-74, (2017)
Doğal etmenlerin yanında, antropojenik etmenler olarak adlandırılan ve insanların
bilinçli ya da bilinçsiz olarak neden oldukları bozunma da Mardin’de yoğun olarak
gözlenmiştir. Özellikle; bakımsızlık, terk, kasıtlı tahrip gibi eylemlerle Mardin’de
bulunan anıtların ve tarihi yapıların zaman içerisinde bozunma sürecine girdikleri
gözlenmektedir.
3.1. Fizikomekanik bozunmalar
Taşın iç yapısına ya da dış etkilere bağlı olarak, çeşitli derecelerde yüzey kayıplarına
yol açan fizikomekanik bozunmalar sonucunda taş yüzeyi, su veya nemden dolayı,
rüzgârın da yardımıyla ıslanma-kuruma gibi nedenlerle önce pürüzlü hale gelir ve
ardından da zayıflamaya ve gevşemeye başlar. İleriki süreçlerde taş yüzeyi yıkandıkça
çözünüp erimeye başlar ve aşınmaya devam eder. Yüzeyden materyal kaybı olarak
adlandırılan bu ayrışma, taşın bir bölümünün, gerisinde meydana gelen çeşitli etkiler
nedeniyle ana kütleden ayrılmasıdır. Bu etkiler, taşın içyapısında bir basınç oluşturarak,
önce çatlaklara yol açar, ardından zayıflayan parçayı itmeye başlayarak taş özgün
yüzeyinden 1-8 cm arasında materyal kaybetmesine neden olur.
Şekil 2. Sıcaklık değişmeleri ve kimyasal ayrışma olayları sonucunda kaya kütlelerinin
ince katlar şeklinde taşın yüzeyine paralel levhalar halinde ayrışması (üst-sol), dağılma
şeklinde ayrışma (üst-sağ), granüler çözünme (alt-sol) ve alveolar ayrışma şeklindeki
materyal kayıpları.
64
6. DAL M., ÖCAL A. D.
Mardin yapılarındaki yüzeyden materyal ayrılması, kabarma, tabakalaşma, soyulma ve
kabuklaşma şeklinde kendini göstermektedir (Şekil 3). Bu türdeki bozunmada, taşta
yüzeysel bir aşınma meydana geldiği ancak henüz taşın yapısal özelliğini bozacak
derecede bir kayıp gerçekleşmediği görülmüştür.
Yüzeyden materyal kaybı, taşın kullanıldığı yere ve boyutlarına göre değiştiği, bazı
durumlarda ise de bir yapısal hasar oluşturduğu görülmektedir (Şekil 4). Genel olarak
yüzey kaybının derinliği arttıkça hasarın derecesinin de arttığı; taşın boyutlarının
giderek küçüldüğü gözlenmiştir. Bu sürecin sonucu olarak, taş kesitinin daralması
sonucunda taşın zamanla işlevini yitirmeye başlaması sıklıkla görülen bir bozunma
türüdür. Yapılarda, kapı ve pencerelerde kullanılan demirden yapılmış elemanların
paslanarak genişlemesi sonucunda taşı patlatarak bazı parçaların zayıflayıp düşmesine
neden olması bu tür bir bozunmaya en iyi örnektir.
Şekil 3. Mardin´deki bazı yapılarda, yüzeyden materyal kaybı kendini oldukça belirgin
şekilde göstermektedir. Bazı yapılarda, taşın iç basıncından dolayı düzgün olmayan
parça ayrılması olarak görülen “patlama” şeklindeki ayrışma sonucunda taşın özgün
yapısını tümüyle kaybettiği ve binanın duvarlarında zayıflamaya neden olduğu
gözlenmiştir.
Taş yüzeyinde, değişken şekil ve büyüklükte birbirine bağlı olarak gelişebilen boşluklar
şeklinde oluşan alveoler ayrışma veya arı peteği şeklindeki ayrışma yine kentteki
tarihsel yapılarda sıklıkla rastlanan bir ayrışma türü olarak gözlenmektedir (Şekil 5) ve
büyük bir olasılıkla taşın fiziksel veya kimyasal özelliklerinin homojen olmayan
düzensizlikleri nedeniyle oluşan bir ayrışma türüdür. Mardin yapılarındaki bu tür
boşlukların boyutları genelde santimetre boyutunda kalmaktadır.
65
7. BAUN Fen Bil. Enst. Dergisi, 19(1), 60-74, (2017)
Şekil 4. Mardin’deki tarihi yapılarında gözlenen değişik form ve boyuttaki alveolar
ayrışma örnekleri ile taşın içerdiği minerallerinin ayrışması yoluyla veya dış biyolojik
etmenlerden dolayı, taşın orijinal renginin değişime uğraması sonucunda oluşan renk
değişimi şeklinde bozunma (üst-sağ).
Alveolar bozunmanın bir alt grubu olan çukurlaşma veya oyuklanma (Şekil 6),
birbirleriyle bağlantılı olmadan gelişen alveolar ayrışmadır. Taşların üzerinde yada
aralarında görülebilen, boşluk ya da delik olarak ta bilinen bu ayrışma, çeşitli boyutlarda
olabilir. Bir elemanın monte edilmesi amacıyla taş yüzeyinde açılarak daha sonra
kapatılmamış olan bir delik, örgüyü oluşturan bir elemanın yerinden düşmesiyle oluşan
boşluklar veya örgüde meydana gelen bir kesinti bu grupta ele alınabilir. Bu boşluklar,
suyun rahatlıkla toplanabileceği yada bitkilerin gelişebileceği alanlar oldukları için
sakıncalıdırlar. Boşluğun çevresindeki taşlar, hasar verici hava etkilerine açık ve daha
korumasız hale gelirler; bu nedenle, diğer bozunma süreçlerini de hızlandırıcı etkisi
vardır.
Özellikle fosilli ve taneli yapıda olan doğal taşlarda gözlenen bir bozulma türü olan
oyuklanma, atmosfer etkileri nedeniyle iri tanelerin zayıflayarak yerinden çıkmasıdır.
Böylece taş yüzeyinde gelişigüzel oyuklar meydana gelir. Oyuklar nedeniyle yüzeyin
boşalması iki yönden zarar vericidir: Yüzey kaybı nedeniyle taşın kesiti küçülür. Ayrıca
yüzey oyuklandığında bozunma alanı artmış olur, taşın yıpranması hızlanır.
66
8. DAL M., ÖCAL A. D.
Şekil 5. Bazı tarihsel önemi büyük olan yapılarda gözlenen oyuklanma şeklindeki
bozunmaya örnekler.
Şekil 6. Mardin’deki tarihsel yapılarda gözlenen, taşta çeşitli nedenlerden dolayı oluşan
(kılcal, tek çatlak veya çatlaklar sistemine örnekler.
67
9. BAUN Fen Bil. Enst. Dergisi, 19(1), 60-74, (2017)
Yapıtaşlarında, taşın orijinal yapısında bir eksilme söz konusu olmadan, taşın kendi
yapısında oluşan değişmeler sonucundaki çatlaklar oluşabilmektedir. Taşta, tozu ve
nemi içine çekmesi sonucunda taş yüzeyini ve kesitini çaprazlamasına geçerek ince,
kılcal çatlaklar oluşması yine bir ayrışma türü olarak nitelendirilmektedir. Mardin’deki
yapıların hemen hepsinde gözlenen bu çatlaklar sistemini, bazen taş yapısını izleyerek
bazen da taş yapısından tamamen bağımsız gelişerek eserlerde kırılmaya neden
oldukları gözlenmiştir (Şekil 7). Bu çatlakların olasılıkla zeminin stabil olmayışı
sonucunda yapının oturması veya kazı yapılması gibi mekanik nedenler ya da taşın
gerisindeki bir metal elemanın paslanıp genişlemesi gibi baskı yapıcı etkiler sonucunda
oluştuğu düşünülebilir.
Şekil 7. Birçok tarihsel yapıda gözlenen derz boşalmasıyla ilgili ayrışma türlerine
örnekler.
Duvar örgüsünde kullanılan taşlar, çeşitli kalınlıklarda derz oluşturacak şekilde
yerleştirilir ve harçla birleştirilirler. Derz harçları, özellikle yıkanma sonucunda
zayıflayıp çözünerek taşlardan ayrılabilir. Bu durumda, taşların arasındaki derzlerde yer
yer çeşitli derinliklerde boşluklar meydana gelir. Derz boşalması, aşların alt ve üst
yüzeylerinin de açıkta kalması nedeniyle başka bozunmaları da hızlandırabilir.
Mardin’deki birçok eski yapıda gözlenen derz boşalması (Şekil 8), daha sonra ikincil
sorunlara temel oluşturmaktadır ki bunlar arasında en sık görüleni, boşluklarda meydana
gelen bitkilenmedir.
68
10. DAL M., ÖCAL A. D.
Taş yüzeyinde, taşla ilgisi olmayan yabancı materyal birikimi olarak gözlenen ve
genellikle hava kirliliğine bağlı olarak ortaya çıkan, gri renkli ve yüzeyde ince bir
tabaka halinde görülebilen oluşumlar olarak ortaya çıkan kirlenme yine Mardin’deki
yapılarda, özellikle şehir merkezinde bulunan yapılarda önemli dış görünüş
alterasyonuna neden olmaktadır (Şekil 9). Taş yüzeylerin yağmur suyu ile yıkanabilen
bölümlerinde oluşan, genellikle ince, süreksiz ve yüzeysel kirlilikler, atmosferdeki çok
yapışkan özellikleri olmayan toz, kül ve is partiküllerinin, homojen olmayan gri renkten
siyaha varan renklerde taş yüzeyinde birikmesinin bir sonucudur. Taşın cinsine ve
kirliliği oluşturan kaynağa bağlı olarak; kirin rengi, yapısı ve yüzeyle ilişkisi de değişir.
Özellikle gözenekli yapıdaki doğal taşlarda oyuklarda biriken kirlilik, önemli ve
temizliği zor bir bozunma şeklidir. Kirliliğin durumuna ve taşın cinsine göre, temizleme
yöntemi de farklılaşmaktadır.
Şekil 8. Özellikle şehir merkezine yakın olan yapılarda sıklıkla görülen atmosferik
kirlenme, yoğun şekilde kendini hissettirmektedir.
Her ne kadar ilin meteorolojik ve tomografik yapısı hava kirliliğinin yayılmasını
engelleyecek özellikte olmasına karşın özellikle kent merkezinde yaygınlaşan hızlı
nüfus artışıyla birlikte düzensiz kentleşmeye ek olarak kalitesiz yakıt tüketimi hava
kirliliğine neden olmaktadır [1]. Kentte, hava kirliliğine neden olan etkenlerden birisi de
motorlu araçlardan kaynaklanmaktadır. Artan nüfusa bağlı olan araç sayısının artışı,
yapılarda gözlenen kirlenme ürünlerinin yoğunlaşmasına neden olmaktadır. Ayrıca
şehirdeki en önemli sanayi kuruluşlarından olan Mardin Çimento Fabrikası ile Mardin
Kireç Fabrikasından çevreye yayılan kirleticiler ve partiküller ildeki emisyon yükünün
önemli iki bölümünü oluşturmaktadır. Çapları 0,3 – 0,6 mikron arasında değişen bu
partiküller hava kirliliğinin en iyi bilinen etkisini tarihi bina cephelerinde
göstermektedir.
69
11. BAUN Fen Bil. Enst. Dergisi, 19(1), 60-74, (2017)
3.2. Biyolojik bozunmalar
Biyolojik yerleşim (gelişme, kolonizayon) adı altında değerlendirilen, yapıların
yüzeyinde likenler ve yosun gibi mikroflora ile ot türündeki bitki gelişimi, Mardin
yapılarında gözlenen diğer bir bozunma türüdür. Rüzgarla taşınarak duvar örgüsü
içindeki ufak boşluklara, derz aralarına veya taşların içindeki boşluklara yerleşen
tohumların, zaman içinde büyüyerek bitki haline gelmesidir. Bir biyolojik bozulma türü
olan bitkilenme, duvarlarda, ya da çatı örtüsünde ortaya çıkabilir. Özellikle
kullanılmayan yapılarda yoğunlukla gözlenen biyoaşınma, bazı durumlarda yalnızca
yüzeyde büyüyen otlar halinde sararak ağaç şeklinde geliştiği de gözlenmiştir (Şekil
10). Bazı durumlarda, giderek büyüyen bitki köklerinin, çevresindeki taşlarda çatlak,
parça kopması gibi başka bozunmalara da yol açtığı saptanmıştır.
Şekil 9. Mardin’deki artık kullanılmayan yapılarda çok rastlanan bitki yerleşimine ait
örnekler.
Kara yosunları ve su yosunları (algleri) gruplarını kapsayan genel bir terim olan yosun
oluşumu birçok eski yapıda gözlenmektedir. Mardin’de, yine birçok diğer kentte
sıklıkla görüldüğü gibi çoğunlukla temelden yükselen suyun ya da çevre koşullarının
etkisiyle, duvarların zemine yakın bölgelerinde ve gölge alan bölümlerinde
kolonileştikleri ve zamanla taş yüzeyinde çukurlaşmalara ve çatlaklara neden oldukları
saptanmıştır. Yosunlar, ayrıca yüzeyi kaplayarak gerisindeki duvar örgüsünün nefes
almasını engellediğinden ve sürekli neme sebep olduklarından, oksidasyon-redüksiyon
reaksiyonlarını hızlandırarak duvar yapıtaşlarını yıpratabilmektedirler.
70
12. DAL M., ÖCAL A. D.
Şekil 10. Mardin’deki özellikle şehir içindeki yapılarda gözlenen yosunlaşmanın 1-2
milimetre arasında değiştiği gözlenmiştir. Yosunlar, ayrıca salgıladığı asidik enzimlerle
taşı ayrıştırarak taş yüzeyi ile kendi gövdesi arasında ince bir toprak tabakası
oluşturmaktadır.
3.3. İnsanların oluşturduğu bozunmalar
Tüm ülkede yaygın olarak rastlanan antropojenik etmenlerin başında, onarım amacıyla
yapılan müdahaleler gelmektedir. Mardin’deki bir çok yapıda çimento ile yapılan dolgu,
tamamlama gibi uygulamalar, taş yüzeylerin boyanması, sıvanması ya da kaplanması
gibi restorasyon denemeleri gözlenmektedir (Şekil 12). Özellikle birçok yapıda
gözlenen çimento kullanımın bir sonucu olarak orijinal malzemenin çatladığı
görülmüştür. Çimentolu harç ile temas halinde olan taş yüzeylerinde, tuzlanma ve
parçalanma gibi bozunmalara rastlanılmıştır. Yine buna bağlı olarak, çimentonun nefes
alan bir malzeme olmaması nedeniyle kapladığı taş yüzeyinin kurumasını geciktirmesi
sonucu taşın iç kesimlerinde oluşan bozunma ve ayrışmaların gerçekleşmiş olma
olasılığı oldukça yüksektir.
Kasıtlı tahrip anlamına gelen vandalizm, günümüzde sosyal ve psikolojik bir sorun olup
eski eserlerin bozunmaya uğramasındaki diğer bir etmendir. Mardin’in şehir içerisindeki
hemen tüm yapılarında, yapı duvarlarını oluşturan taşların üzerine sonradan yapıştırılan
çıkartmalar ve duyurular, metal hane numaralarının yanında grafiti uygulamaları
sonucunda yapıların orijinal görüntüsüne zarar verdiği gözlenmiştir.
71
13. BAUN Fen Bil. Enst. Dergisi, 19(1), 60-74, (2017)
Şekil 11. Restorasyon amacıyla taşın çatlamasından sonra kırılarak ayrılmasının
engellenmesi için çatlak bölümün çimento ile doldurularak onarılması.
4. Sonuçlar
Bu çalışmada, taş yapıların ve eserlerin korunması üzerine yapılan araştırmaların
sonuçlarının değerlendirildiği çeşitli kaynaklardan yararlanılmış, koruma üzerine
yapılan çalışmaların derlemelerinden, kitap ve benzeri kaynaklarda elde edilen veriler
toplanarak, ilgili alanında önemli bilgiler sunulmuştur. Yayınlanmış çalışmaların sentez
ve meta analizlerini de kapsayan eleştirel bir değerlendirme çalışması olmasının
yanında, önceki araştırmaların bütünleştirilmesi ve değerlendirilmesi yoluyla
problemlerin açıklanmasına yönelik gelişmeler sunulmuştur.
Her bozunma türünün gerektirdiği onarım yöntemi ve uygulama koşulları farklıdır. Bu
nedenle, bozunmalar türlerine göre net ve doğru bir şekilde sınıflandırılabilirse, hasar
verici etkilerin nasıl ortadan kaldırılacağı ya da azaltılacağı belirlenebilir. Bozunma
türlerini sınıflandırırken uluslararası alanda kabul görmüş terimleri kullanmak
çalışmaların ortak dilde olması için önemlidir.
Eserlerin bozunma nedenlerinin kaynağının araştırılarak saptanması, eski eserleri
koruma ilkeleri açısından, konservasyon uygulamalarının seçimi ve kararı için en
önemli ilk adımı oluşturmaktadır. Günümüze kadar yapılmış ya da hali hazırda devam
eden birçok onarım çalışmalarında; özgün taşın özelliklerinin yeterince tanınmaması,
bozunma türlerinin doğru tespit edilememesi, edilse dahi bozunma faktörlerinin
belirlenememesi, hasara uygun koruma uygulamasının seçilememesi, yanlış malzeme
seçimi gibi sayılabilecek daha birçok hata sonucunda tarihi yapıların görünüşünün
zedelendiği ve yapının özgün ayrıntılarının yok olduğu literatürde sıkça şikayet konusu
olmuştur. Bu tür sorunların önüne geçilebilmesi ve onarımların daha bilinçli
72
14. DAL M., ÖCAL A. D.
yapılabilmesine yönelik bir amaçla hazırlanan bu makale, ayni zamanda Mardin
kentindeki tarihsel değerleri çok büyük olan taş eserlerin koruma uygulamalarında
yararlanılabilecek bir kaynak oluşturmaktadır.
Başarılı bir koruma uygulamasının, başta taşın cinsine, daha sonra taşta görülen
bozulmalara ve sağlamlaştırmada kullanılacak ürünlerin türüne, uygulama tekniğine,
penetrasyon kabiliyetine ve durabilitesine bağlı olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca, taş
eserlerin temizlenme, onarılma, sağlamlaştırma ve koruma aşamalarından sonra düzenli
aralıklarla bakımlarının yapılması halinde eserlerin daha uzun süre yaşamaları
sağlanabilmektedir. Böylece kültür mirasımız olan taş eserler gelecek nesillere
kazandırılabilir.
Kaynaklar
[1] Mardin Valiliği, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Çevre Durum Raporu,
Mardin, (2011).
[2] ICOMOS-ISCS, 200ICOMOS-ISCS: Illustrated Glossary on Stone
Deterioration Patterns, Paris, (2008).
[3] Fitzner, B., Heinrichs, K. & Kownatzki, R., Weathering forms at natural stone
monuments –classification, mapping and evaluation. International Journal for
Restoration of Buildings and Monuments, 3, 2, 105-124, (1997).
[4] Öcal, A.D., Dal, M., Doğal Taşlardaki Bozunmalar, Mimarlık Vakfı İktisadi
İşletmesi, İstanbul, (2012).
[5] Fitzner, B., Documentation and evaluation of stone damage on monuments. - In
Kwiatkowski, D. & Löfvendahl, R. (ed.): Proceedings of the 10th
International Congress on Deterioration and Conservation of Stone,
Stockholm, ICOMOS, Sweden, 27 June - 2 July 2004, 2, 677-690, (2004).
[6] Heinrichs, K., Diagnose der Verwitterungsschäden an den Felsmonumenten der
antiken Stadt Petra/Jordanien.- Dissertation - RWTH Aachen, Aachener
Geowissenschaftliche Beiträge, Band 41, Wissenschaftsverlag Mainz, Aachen,
(2005).
[7] Price, D.G., Weathering and weathering process, Quarterly Journal of
Engineering Geology, 28, 243-252, (1995).
[8] Dal, M., Öcal, A.D., Investigations on Stone weathering of Ottoman
Architecture: A Kirklareli Hizirbey Kulliye case study, Paripex-Indian Journal
of Research, 2, 11, (2013).
[9] Siegesmund, S., Auras, M., Snethlage, R. (eds.), Stein. Zerfall und
Konservierung, Edition Leipzig, Leipzig, (2005).
[10] Öcal, A. D., Deterioration of Archaeological Environment in the Eastern
Mediterranean, Homer Yayınevi, Istanbul, (2000).
[11] Küçükkaya, A. G., Taşların Bozulma Nedenleri ve Koruma Yöntemleri,
Birsen Yayınevi, İstanbul, (2004).
[12] Dal, M., Irgas, C., Doğal taşlar üzerindeki biyolojik organizmaların
alterasyondaki rolü, Trakya Universty Journal Engineering Science, 13, 1,
41-55, (2012).
[13] Dal, M., Umaroğulları, G., A petrografic and chemical analysis of the degree of
deformation in historical building stones in Edirne, International Journal of
Scientific Research, 3, 3, 392-395, (2014).
73
15. BAUN Fen Bil. Enst. Dergisi, 19(1), 60-74, (2017)
[14] Dal, M., Öcal, A. D., Limestone used in Islamic religious architecture from
Istanbul and Turkish Thrace, METU Journal of the Faculty of Architecture,
30, 1, 29-44, (2013).
[15] Dal, M., Dolomitics stones at historical buildings in Edirne, 2nd International
Symposium on Architect Sinan-Spirit of the Place Edirne, 13-14 April 2006,
Trakya University, Congress&Cultural Center Edirne/TURKEY, 73-84, (2006).
[16] Dal, M., Clay minerals and their effects at stones of Edirne historic building,
Trakya University Journal of Engineering Sciences, 13, 1, 31-39, (2012).
[17] Dal, M., Trakya bölgesi tarihi yapılarında kullanılan karbonatlı taşların bozunma
nedenleri, T.C. Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar Dergisi, 34,
2, 47-59, (2010).
74