ݺߣ

ݺߣShare a Scribd company logo
MESCİD-İ DİRAR
1
Tevbe-107
2
“Zarar vermek, inkâr etmek,
mü'minlerin arasını ayırmak,
Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara
daha önceden gözcülük yapmak üzere
bir mescid kurup:
“Biz sadece iyilik yapmak istedik” diye
yemin edenlerin yalancı olduklarına
şüphesiz ki Allah şahittir.” Tevbe-107
3
Bir de Dırar mescidini ittihaz edenler,
Allah’a, Allah’ın dinine,
Allah’ın elçisine ve mü’minlere
zarar vermek,
mü’minlerin arasını ayırmak,
4
mü’minlerin arasına
tefrika ve fitne sokmak,
mü’minleri birbirine düşürmek,
küfre hizmet etmek,
5
münâfıkça şer planlarını gerçekleştirmek
ve Allah ve Resûlüne karşı savaşanlara
gözcülük yapmak için
bir mescid inşa edenler vardır.
6
Allah ve Resûlüne karşı daha önce
savaş ilân etmiş olan kimseyi gözetmek,
kollamak, ona destek vermek,
ona bir üs oluşturmak,
bir karargah oluşturmak üzere
mescid inşa edenler vardır.
7
Onlar yemin ederler:
Vallahi de billahi de
biz bu mescidi yaparken sadece
iyilik düşündük,
iyiliğin dışında başka
hiç bir kötü niyetimiz yoktu.
8
Halbuki onların bu yeminlerinde
yalancı olduklarını Allah bilmektedir.
9
Evet Rabbimiz münâfıkların
Medine’de inşa ettikleri
bir mescitten söz ediyor.
Bu mescid; Dırar mescididir.
10
Münâfıklar Medine’de Rasulullah
ve Müslümanlara zarar vermek,
komplo kurmak üzere
böyle bir mescid inşa ettiler.
11
Ebu Amir adında daha önce
Hıristiyan olmuş,
Hıristiyanlıkta çok ilerlemiş,
ilim sahibi, yetki sahibi olmuş,
Rahip olmuş bir Allah düşmanı vardı.
12
Allah ve Resûlüne karşı
her tür düşmanlıkların,
her türlü komploların
içinde bulunmuş bir kâfir.
13
Bedir’de, Uhut’ta,
Hendekte
ve diğer savaşlarda
hep müşriklerin safında yer almış,
müşriklere destek sağlayıp
onları peygambere karşı
kışkırtmış bir adam.
14
Ama Hendek’te Rabbimizin yardımıyla
mü’minlerin galip gelmelerinden
ve Mekke fethinden sonra
Rasulullah’ın karşısına
hiç bir güçle çıkamayacağını
anlamıştır.
15
Müslümanların karşısına
çıkamayacaklarını anlayan
bu münâfıklar
yeni bir taktik geliştirdiler.
16
Dediler ki bir mescid inşa edelim
Medine’de bu mescidin arkasında
Müslümanlara karşı
sinsi faaliyetlerimizi sürdürelim.
17
Faaliyet alanımız mescid olduğu için
Müslümanlar bizim komplo
ve planlarımızın
farkına varamazlar dediler.
18
Tüm plan ve programlarımızı
bu mescid perdesi arkasında uygulayabiliriz,
kimse de bizden şüphelenmez,
kendimizi kamufle edebiliriz dediler.
19
Böylece Müslümanları
içten yıkma imkânı buluruz
dediler.
20
Ama alçaklar hesap edemediler ki
gaybın da, şehadetin de Alîmi,
bir Allah’la savaşa tutuşuyorlardı.
21
Bilmiyorlardı ki
savaş verdikleri peygamber
Allah’ın elçisiydi.
Bilmiyorlardı ki o Müslümanlar
Allah desteğindeydiler.
22
Bilmiyorlardı ki onların
içlerine dışlarına muttali olan Allah
elçisini ve beraberindeki mü’minleri
her an onlar konusunda bilgilendirmektedir.
23
Bilmiyorlar ki Allah uğrunda
savaş verdikleri dinini onlar istemese de
yeryüzünde egemen kılacak
ve tüm dinlere üstün getirecektir.
24
Bilmiyorlar ki Allah,
hakkı bâtılların beynine vuracak
ve onunla tüm bâtılları yerle bir edecekti.
Bunu unutuyorlardı hainler.
25
Kiminle savaştıklarının
farkında değillerdi.
Kendilerini her an gören,
her hallerine muttali olan
ve tüm tuzaklarını
boşa çıkaracak olan
Âlemlerin Rabbi
Allah’tan habersizlerdi.
26
Rasulullah efendimiz
Tebûk seferi hazırlıkları içine
girdiği günlerde bu mescidi
inşa etmeye koyuldular
ve gelip Rasulullah efendimize
ricada bulundular.
27
Güya meşru bir sebep de bularak
dediler ki,
ey Allah’ın Resûlü
bu bölgedeki mü’minlerin yaşlıları
mescide sabah namazına
gitmekte zorluk çekiyorlar,
28
soğuk ve yağmurlu günlerde
sizin mescidinize gelemeyenler
burada rahat namazlarını kılsınlar
diye bir mescid inşa ettik. 29
Gel bu mescidin açılışını yaparak
bu mescidimizi şereflendir dediler.
İlk namazı sen kıldır dediler.
30
Rasulullah efendimiz
aldığı haberler sonucunda
onların bu teklifine pek sıcak bakmadı.
Buyurdu ki şu anda sefer hazırlığı içindeyim,
dönüşte bu konuyu görüşürüz.
31
İşte Rasulullah efendimiz
seferinin dönüşünde
yolda Rabbimiz ona
bu âyetlerini indirerek
durumdan onu haberdar etti.
32
Onların bu mescidi
hangi menfur maksatlarla
inşa ettiklerini,
ne tür entrikalar
çevirmeye çalıştıklarını
Resûlüne bildirdi.
33
Ve Rabbinden aldığı bu bilgiyle
Allah’ın Resûlü de
daha Medine’ye teşrif buyurmadan
ashabından bazılarını göndererek
o mescidi yıktırdı,
yaktırdı ve yerle bir ettirdi.
34
Böylece artık o münâfıklar
tüm umutlarını yitirip
Allah’ın elçisine karşı hiç bir şey
yapamayacakları anlamış olarak
kendi içlerinde nifaklarını
sürdürmeye başladılar.
35
Evet bu mescidin özelliği
sadece Allah’a, Allah’ın dinine,
Allah’ın peygamberine
ve mü’minlere zarar vermek,
36
İslâm’ı içten yıkmak,
mü’minleri parçalamak,
mü’minlerin birliklerini,
güçlerini zaafa uğratmak,
küfür,şirki ve nifakı yaymaktı.
37
Allah ve Resûlüne
savaş açmış bir kâfiri
koruyup kollamak,
ona üs yapmak,
onun emir ve talimatlarını
uygulamak için yapılmış
bir mescitti.
38
Bir mescide mescid-i dırar
diyebilmek için önce orada
Mescid-i Nebînin olması gerekecektir.
39
Kimi Müslümanlar şuanda elimizde
var olan mescitlere
mescid-i dırar demeye çalışıyorlar.
Halbuki bu mescitler bizimdir.
Bizim mescitlerdir..
40
Bu mescitlere
sahip çıkmak zorundayız.
peygamber mescidi fonksiyonunu
icra eder hale getirmek zorundayız.
41
Eğer illa da bu memlekette
Müslümanlar dırar mescidleri
arıyorlarsa
Müslümanların arasında
onları bölüp parçalamak için
kurulan müesseselere,
kulüplere,
kurumlara baksınlar.
42
Mescide, mescit adını vermekle
mescit olmadığı gibi
Müslümanlara karşı hareket
edene müslüman adını
vermekle müslüman olmaz.
43
Bir devlete de İslam Cumhriyeti
adını vermekle
İslam cunhuriyeti olmaz.
44
Niyyet amel kadar önemlidir
Hatta ve hatta niyyet amelden
önce gelir.
Ammeller niyyetlere göredir.
demiyor mu Efendimiz?
45
Amel gözel görünse bile
niyyet bozuk ve kötü ise
o amelin ne bir ecri olur
ne de bir değeri.
46
47
ALLAHIM
Niyyetlerimi rızana halis kıl
Amellerimizi de salih olarak kabul eyle
Bizi içi ayrı dışı ayrı olanlardan eyleme
48

More Related Content

MESCİD-İ DİRAR

  • 3. “Zarar vermek, inkâr etmek, mü'minlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescid kurup: “Biz sadece iyilik yapmak istedik” diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şüphesiz ki Allah şahittir.” Tevbe-107 3
  • 4. Bir de Dırar mescidini ittihaz edenler, Allah’a, Allah’ın dinine, Allah’ın elçisine ve mü’minlere zarar vermek, mü’minlerin arasını ayırmak, 4
  • 5. mü’minlerin arasına tefrika ve fitne sokmak, mü’minleri birbirine düşürmek, küfre hizmet etmek, 5
  • 6. münâfıkça şer planlarını gerçekleştirmek ve Allah ve Resûlüne karşı savaşanlara gözcülük yapmak için bir mescid inşa edenler vardır. 6
  • 7. Allah ve Resûlüne karşı daha önce savaş ilân etmiş olan kimseyi gözetmek, kollamak, ona destek vermek, ona bir üs oluşturmak, bir karargah oluşturmak üzere mescid inşa edenler vardır. 7
  • 8. Onlar yemin ederler: Vallahi de billahi de biz bu mescidi yaparken sadece iyilik düşündük, iyiliğin dışında başka hiç bir kötü niyetimiz yoktu. 8
  • 9. Halbuki onların bu yeminlerinde yalancı olduklarını Allah bilmektedir. 9
  • 10. Evet Rabbimiz münâfıkların Medine’de inşa ettikleri bir mescitten söz ediyor. Bu mescid; Dırar mescididir. 10
  • 11. Münâfıklar Medine’de Rasulullah ve Müslümanlara zarar vermek, komplo kurmak üzere böyle bir mescid inşa ettiler. 11
  • 12. Ebu Amir adında daha önce Hıristiyan olmuş, Hıristiyanlıkta çok ilerlemiş, ilim sahibi, yetki sahibi olmuş, Rahip olmuş bir Allah düşmanı vardı. 12
  • 13. Allah ve Resûlüne karşı her tür düşmanlıkların, her türlü komploların içinde bulunmuş bir kâfir. 13
  • 14. Bedir’de, Uhut’ta, Hendekte ve diğer savaşlarda hep müşriklerin safında yer almış, müşriklere destek sağlayıp onları peygambere karşı kışkırtmış bir adam. 14
  • 15. Ama Hendek’te Rabbimizin yardımıyla mü’minlerin galip gelmelerinden ve Mekke fethinden sonra Rasulullah’ın karşısına hiç bir güçle çıkamayacağını anlamıştır. 15
  • 16. Müslümanların karşısına çıkamayacaklarını anlayan bu münâfıklar yeni bir taktik geliştirdiler. 16
  • 17. Dediler ki bir mescid inşa edelim Medine’de bu mescidin arkasında Müslümanlara karşı sinsi faaliyetlerimizi sürdürelim. 17
  • 18. Faaliyet alanımız mescid olduğu için Müslümanlar bizim komplo ve planlarımızın farkına varamazlar dediler. 18
  • 19. Tüm plan ve programlarımızı bu mescid perdesi arkasında uygulayabiliriz, kimse de bizden şüphelenmez, kendimizi kamufle edebiliriz dediler. 19
  • 20. Böylece Müslümanları içten yıkma imkânı buluruz dediler. 20
  • 21. Ama alçaklar hesap edemediler ki gaybın da, şehadetin de Alîmi, bir Allah’la savaşa tutuşuyorlardı. 21
  • 22. Bilmiyorlardı ki savaş verdikleri peygamber Allah’ın elçisiydi. Bilmiyorlardı ki o Müslümanlar Allah desteğindeydiler. 22
  • 23. Bilmiyorlardı ki onların içlerine dışlarına muttali olan Allah elçisini ve beraberindeki mü’minleri her an onlar konusunda bilgilendirmektedir. 23
  • 24. Bilmiyorlar ki Allah uğrunda savaş verdikleri dinini onlar istemese de yeryüzünde egemen kılacak ve tüm dinlere üstün getirecektir. 24
  • 25. Bilmiyorlar ki Allah, hakkı bâtılların beynine vuracak ve onunla tüm bâtılları yerle bir edecekti. Bunu unutuyorlardı hainler. 25
  • 26. Kiminle savaştıklarının farkında değillerdi. Kendilerini her an gören, her hallerine muttali olan ve tüm tuzaklarını boşa çıkaracak olan Âlemlerin Rabbi Allah’tan habersizlerdi. 26
  • 27. Rasulullah efendimiz Tebûk seferi hazırlıkları içine girdiği günlerde bu mescidi inşa etmeye koyuldular ve gelip Rasulullah efendimize ricada bulundular. 27
  • 28. Güya meşru bir sebep de bularak dediler ki, ey Allah’ın Resûlü bu bölgedeki mü’minlerin yaşlıları mescide sabah namazına gitmekte zorluk çekiyorlar, 28
  • 29. soğuk ve yağmurlu günlerde sizin mescidinize gelemeyenler burada rahat namazlarını kılsınlar diye bir mescid inşa ettik. 29
  • 30. Gel bu mescidin açılışını yaparak bu mescidimizi şereflendir dediler. İlk namazı sen kıldır dediler. 30
  • 31. Rasulullah efendimiz aldığı haberler sonucunda onların bu teklifine pek sıcak bakmadı. Buyurdu ki şu anda sefer hazırlığı içindeyim, dönüşte bu konuyu görüşürüz. 31
  • 32. İşte Rasulullah efendimiz seferinin dönüşünde yolda Rabbimiz ona bu âyetlerini indirerek durumdan onu haberdar etti. 32
  • 33. Onların bu mescidi hangi menfur maksatlarla inşa ettiklerini, ne tür entrikalar çevirmeye çalıştıklarını Resûlüne bildirdi. 33
  • 34. Ve Rabbinden aldığı bu bilgiyle Allah’ın Resûlü de daha Medine’ye teşrif buyurmadan ashabından bazılarını göndererek o mescidi yıktırdı, yaktırdı ve yerle bir ettirdi. 34
  • 35. Böylece artık o münâfıklar tüm umutlarını yitirip Allah’ın elçisine karşı hiç bir şey yapamayacakları anlamış olarak kendi içlerinde nifaklarını sürdürmeye başladılar. 35
  • 36. Evet bu mescidin özelliği sadece Allah’a, Allah’ın dinine, Allah’ın peygamberine ve mü’minlere zarar vermek, 36
  • 37. İslâm’ı içten yıkmak, mü’minleri parçalamak, mü’minlerin birliklerini, güçlerini zaafa uğratmak, küfür,şirki ve nifakı yaymaktı. 37
  • 38. Allah ve Resûlüne savaş açmış bir kâfiri koruyup kollamak, ona üs yapmak, onun emir ve talimatlarını uygulamak için yapılmış bir mescitti. 38
  • 39. Bir mescide mescid-i dırar diyebilmek için önce orada Mescid-i Nebînin olması gerekecektir. 39
  • 40. Kimi Müslümanlar şuanda elimizde var olan mescitlere mescid-i dırar demeye çalışıyorlar. Halbuki bu mescitler bizimdir. Bizim mescitlerdir.. 40
  • 41. Bu mescitlere sahip çıkmak zorundayız. peygamber mescidi fonksiyonunu icra eder hale getirmek zorundayız. 41
  • 42. Eğer illa da bu memlekette Müslümanlar dırar mescidleri arıyorlarsa Müslümanların arasında onları bölüp parçalamak için kurulan müesseselere, kulüplere, kurumlara baksınlar. 42
  • 43. Mescide, mescit adını vermekle mescit olmadığı gibi Müslümanlara karşı hareket edene müslüman adını vermekle müslüman olmaz. 43
  • 44. Bir devlete de İslam Cumhriyeti adını vermekle İslam cunhuriyeti olmaz. 44
  • 45. Niyyet amel kadar önemlidir Hatta ve hatta niyyet amelden önce gelir. Ammeller niyyetlere göredir. demiyor mu Efendimiz? 45
  • 46. Amel gözel görünse bile niyyet bozuk ve kötü ise o amelin ne bir ecri olur ne de bir değeri. 46
  • 47. 47 ALLAHIM Niyyetlerimi rızana halis kıl Amellerimizi de salih olarak kabul eyle Bizi içi ayrı dışı ayrı olanlardan eyleme
  • 48. 48