2. Türkiyede Çığ Problemi "Çığ" insanları ve yapıları tehdit eden ve yıkıcı etkileri olan olan meteorolojik karekterli bir doğal afettir. Türkiye'nin önemli ölçüde nüfus yoğunluğuna sahip dağlık alanlarında, özellikle topoğrafya ve meteorolojik koşulların uygun olduğu Doğu Anadolu Bölgesi ve Karadeniz Bölgesi'nde hemen hemen her yıl çığ olayları meydana gelmektedir. Ortalama yüksekliği 1000 m'yi geçen ve çığ oluşumuna uygun dağlık alanlar bu bölgeler içinde çok geniş alanlara yayılmaktadır. Dağlık alanların, Türkiye yüzölçümünün yaklaşık 1/3'ünü oluşturduğu dikkate alınırsa, çığ olayının meydana geldiği alanların yayılımının ne kadar büyük olduğu anlaşılmaktadır. Bu bölgelerde meydana gelen çığlar, yerleşim yerleri, yolları, turistik tesisler, ve diğer altyapı için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Y üksek rakımlarda yerleşmiş bulunan kış turizm merkezleri ile Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin orman örtüsünden yoksun olan, özellikle Hakkari, Tunceli, Bingöl, Siirt ve Bitlis illerini kapsayan bölgesi, çığ afetlerine en duyarlı alanları içermektedir. Ülkemizde Aralık, Ocak, Şubat ve Mart ayları çığ afetlerinin en çok meydana geldiği aylardır. 1958 yılından beri Türkiye'de AFET kayıtlarına geçmiş 448 adet çığ olayı meydana gelmiştir. Şu ana kadar meydana gelen en ölümcül çığ olayı 1991-1992 kış mevsiminde 328 kişinin hayatını kaybettiği olaydır.
3. Diğer afetlerde olduğu gibi, çığ afetlerinde de afet öncesi süreçte önleyici tedbirler olarak, ilgili kuruluşların etkin bir şekilde koordinasyonu ile yapılacak entegre çalışmalar, afet riskinin azaltılmasında atılacak ilk adımları oluşturmaktadır. Önleyici tedbirler arasında yer alan çığ tahmini ve çığ erken uyarı sistemlerinin sürdürülebilir bir biçimde hayata geçirilebilmesi ülkemiz koşulları açısından oldukça önemlidir.
4. Dağlık Bölgelerdeki Meteorolojik Olaylara Genel Bir Bakış Meteorolojik faktörler, uygun topoğrafik ve arazi koşullarında çığ oluşumuna zemin hazırlar. Genel olarak, yağış (kar, yağmur, yağış şiddeti), rüzgar (hız, yön, yüksek irtifa rüzgarları, yerel rüzgar durumu), sıcaklık (mevcut ve önceki sıcaklık koşulları), görüş mesafesi ve bulutluluk (kar yüzeyinin hızlı soğuması açaısından) çığ oluşuma etki eden önemli meteorolojik faktörlerdir. Bu meteorolojik faktörler şiddetli tipi sonrası 36 saatten uzun süren ılık bir havanın esmesi, kar örtüsü üzerine yağmurun yağması, bir defada 25 cm'den fazla yeni kar tabakasının oluşması, ılık bir günün ardından ani sıcaklık düşüşünün meydana gelmesi, ve rüzgarın 24 saatten uzun bir süre 7 m/s'den daha hızlı esmesi durumlarında çığ oluşumuna daha elverişli ortamı oluştururlar. Diğer taraftan, uzun süreli kar yağışlarından sonraki ilk güneşli gün, eğer kar yüzeyi donmuş ise, açık ve bulutsuz bir geceden sonraki ilk gün çığ oluşumuna oldukça elverişlidir. Ayrıca, meteorolojik koşullar topoğrafik şartların uygun olduğu yerlerde; bunlar genellikle 35 dereceden daha dik eğimli yamaçlar, genellikle kuzeye bakan yamaçlar, orman örtüsü olmayan ve rüzgar altı olan yamaçlar, yamaç üzerindeki doğal oturmalar, çığ riskinin artmasında etkili olan diğer faktörlerdir.
5. Katastrofik çığların çoğu, geniş ölçekli (sinoptik) hava sistemlerinin getirdiği kar yağışı sonucu ortaya çıkan direk yükleme nedeni ile oluşurlar. Çığın ne zaman, nasıl ve niçin olabileceğini anlayabilmek için ilk olarak, yamaçlarda bulunan karın depolanmasını ve dağılımını belirleyen faktörleri incelemek gerekir. Bu faktörler;
6. Temel dağlık alan meteorolojisi Meteorolojik parametrelerin kar üzerine etkisi, ve Hava durumu ile topografyanın ilişkisini açıklayacak uzun süreli gözlemlere dayalı çalışmalardır.
7. Genel olarak, yüksek alanlarda gelişen meteorolojik olaylar tanımlanmaya çalışıldığında, çığın oluşum karakterini kontrol eden 2 tip temel hava akımının etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Bunlar; Denizel ve karasal hava akımları olmak üzere ikiye ayrılırlar. Bu akımlar ayrı ayrı etkili oldukları gibi bazen birbirlerine geçişli olarak ta etkili olurlar.
8. Bu hava akımları ile karekterize edilen iklim tipleri; Denizel kar iklimi genellikle çok sert soğukların olmaması, ancak bol miktarda kar yağışının meydana gelmesi ile tanımlanabilir. Bu akımlarla oluşan kar örtüsü kalınlığı fazladır.Denizel iklimin etkileri doğrudan ülkemizde görülmemesine rağmen, kuzey ve kuzeydoğu Anadolu'da karasal iklime geçiş gösteren bir iklim olarak kendini göstermektedir. Karasal kar iklimi ise, düşük sıcaklıklar ve kar yağışı ile kendini gösterir. Konum itibari ile deniz kıyılarından uzak alanlarda etkili olur. Kar derinlikleri nisbeten az olup, kar örtüsünde yapısal zayıflıkların tipiktir. Açık havalarda bile geniş alanlarda kar taşınımının uygun olması nedeni ile eski kar tabakaları üzerinde önemli ölçüde ek kar depolaması meydana gelebilir ve bu olay, zayıf tabakaların yenilmesi ile çığlara dönüşür. Kar örtüsü içinde ince tabakaların yaygın olarak bulunması, düşük sıcaklıkların ve yüksek sıcaklık gradyanının bulunması, yaşlı kar tabakalarının zayıflamasına neden olan ana faktörlerdir. Özellikle Anadolu'nun iç ve doğu kesimleri bu iklim türü ile karakterize edilebilir. Kısaca; Türkiye, hem denizel hem de karasal iklim koşullarının bazı tipik özelliklerine ve bunlara bağlı olarak oluşan çığlara sahiptir.
9. Rüzgar ve Bileşenleri Çığ tehlikesinin her zaman meydana gelebileceği dağlık alanlarda rüzgar hızı ve yönü açısından en önemli parametre, rüzgar hızının yatay bileşenidir. Yatay bileşen, yüksekliğe bağlı olarak değişir. Çünkü dağlar, üzerlerinde esen rüzgar için engel teşkil eden çok büyük cisimlerdir. Özellikle çığların başlama bölgelerinin bulunduğu yüksek kesimlerde sürtünme kuvvetleri, rüzgar hızı ve yönünü kontrol edecek kadar önemlidir. Düşey bileşen ise, kar yağış türü ve miktarını belirleyen en önemli faktördür. Düşey bileşen yağışın miktar ve şiddetti hakkında bilgi verir. Yağış şiddeti, düşey bileşen ile yaklaşık olarak doğru orantılıdır. Dolayısıyla düşey yöndeki rüzgar hızı, çığ tahmininde önemli bir veri kaynağı olan kar yağışının tahmininde kullanılmaktadır.
10. Kar yağışının meydana gelmesi hava hareketleri ile yakından ilgilidir. Genellikle havanın yükselip alçalmasında dört farklı mekanizma rol oynar; Alçak basınç bölgesi etrafında oluşan yukarı yöndeki düşey hareket Farklı sıcaklıklara sahip hava kütleleri arasındaki sınır boyunca oluşan hava hareketi Yatay basınç farklılıkları nedeni ile dağlık alanlardaki nemli hava hareketi Yeryüzüne yakın konumda olan havanın ısınması ve çevrelediği havadan bağıl olarak daha düşük yoğunluğa sahip olması nedeni ile yükselmesi
11. Yukarıdaki sıralama esas alınırsa, düşey yöndeki rüzgar hızı ve yağış şiddeti 1'den 4'e doğru artar. Fakat buna karşılık yağış süresi ve etki alanı ise azalır. Rüzgarın bu şekilde hızlanmasının nedeni, dağların üst kısımlarındaki havanın düşey yönde sıkışmasıdır. Yavaşlama ise alçak basınç bölgelerinin varlığı ile meydana gelir. Nemli hava dağ yamaçlarında eğime paralel olarak hareket eder ve rüzgar dağlara dik olarak estiğinde maksimum etkiyi gösterir. Diğer taraftan, dağlardaki lokal morfolojik değişimler, karın depolanması ve rüzgar bileşenleri üzerinde çok önemli etkilere sahiptir. Çığın oluşmasında anahtar bir kavram olarak yerini alan, kar depolanması, karın rüzgarın hızının arttığı bir bölgeden alınıp, azaldığı bir bölgede toplanması olayıdır.
12. Kar Taşınımı Karın, rüzgar nedeni ile ilk depolandığı konumunu bozarak yeniden taşınması, dağlık alanlardaki kar örtüsünün sahip olacağı yatay ve düşey dağılımda heterojenlik meydana getireceği gibi dolayısı ile de bazı özel koşullar altında çığ oluşumunun esas nedeni de olabilir. Açık havalarda bile, taşınan kar nedeni ile mevcut kar örtüsü üzerine gelen ek yük sonucu, çığ oluşumları meydana gelebilmektedir. 2 m veya daha yükseklikte taşınan kara uçuşan kar , yüzeye çok yakın olarak taşınan kara (taşınımın %90'ı) ise sürüklenen kar adı verilmektedir.
13. Bir kar yağışı esnasında veya sonrasında karın taşınım mekanizması, karın alansal dağılımı ve birikimi üzerinde önemli rol oynar. Birikme olayı üç şekilde olmaktadır: Sedimentasyon ( rüzgarsız bir ortamda kar yağışı ) Birikme ( yuvarlanma, sıçrama, türbülanslı hareket ile ) Bir cisim etrafında oluşan birikme
14. Kar taşınımına etki eden faktörler ise; Rüzgar hızı Kar tanelerinin ortalama büyüklüğü Erozyona uğrayan kar örtüsünün ve taşındığı yerdeki kar örtüsünün özellikleri Sıcaklık
15. Uçuşan ve sürüklenen kar oluşumlarına sebep olan üç ana taşınım tipi vardır. Bunlar; Yuvarlanma (kuru kar tanelerinin yüzeyde yaklaşık 1 mm yüksekliğindeki bir hava katmanı boyunca 0.1-0.5 m/sn hızla akmaya benzer hareketi), Sıçrama (10 cm — 1 m yüksekliğindeki bir hava katmanı boyunca kar tanelerinin rüzgar ile bir anda kaldırılıp kısa bir mesafe sonra bırakıldığı zaman oluşan hareket) ve Türbülanslı taşınım (kar tanelerinin 100 m'ye kadar yükseltilip havada bir süre asılı halde taşınımı).
17. Taşınımdaki farklılıklar ve düzensizlikler sonucu çığ tehlikesini arttıran bazı oluşumlar meydana gelir. Bunlar genel olarak; Saçak, Rüzgar plakaları ve Kar örtüsünde heterojenleşme dir.
18. Saçak (Kar balkonu): Dağlık alanlarda, yamaç eğim açılarının aniden değiştiği sırtların rüzgar altı kesimlerinde, türbülanslı kar taşınımına bağlı olarak saçaklar ve çığ oluşturabilecek depolanmalar meydana gelir. Rüzgarın geldiği yöndeki yamacın eğimi, saçağın veya kar birikiminin oluşmasında kritik bir rol oynar. Genellikle bir sırt üzerinde oluşabildiği gibi, yamaç eğiminin aniden değiştiği herhangi bir yerde de oluşabilir.
19. Rüzgar plakaları: Güçlü bir rüzgar (1 saat boyunca 60 km/saat veya saatlerce 25 km/saat boyunca esen) sonrasında oluşan kuru ve sert kar tabakası)
20. Kar örtüsündeki heterojenlik. Aynı özelliklere sahip olmayan kar kristallerinin oluşturduğu kar örtüsü.
21. Kış mevsimi boyunca birbirinden farklı bir çok yağış olayı ve diğer meteorolojik koşullar neticesinde, kar örtüsü çok tabakalı bir yapı kazanır. Her bir yağıştan sonra, yeni bir kar tabakası, eski kar tabakasının üstünde yerini alır. Bu dönem içinde, bütün kar örtüsü boyunca, ısı değişimi gelişimini yavaş bir şekilde tamamlamasına rağmen, alttaki tabakalar üzerlerinde gittikçe artan kar yükü nedeni değişmeye devam ederler. Böylece, kristallerin birbirlerine sıkıca bağlanmasını engelleyen ve değişik şekiller kazanmasına neden olan bir süreçten geçen tabakalar zayıflamaya başlar. Sonuçta, birbirlerinden farklı fiziksel özelliklere sahip tabakalar oluşur. Farklı kristal tipleri, tabakalara farklı özellikler kazandırır.
22. Kar örtüsünün yapısında değişikliğe sebep olabilecek diğer temel faktörler ise; Rüzgar hızı ve yönü, Yağış türü ve şiddeti, Topografik faktörler (eğim açıları, yamaç yönelimleri, yamaçlardaki doğal veya yapay cisimler ve bitki örtüsü türleri)'dir.
23. Bu faktörlerin etkisi altında kar örtüsünde, akma, kayma, kırılma ve kopma gibi benzer kuvvetlerin etkisi ile oluşan deformasyonlar meydana gelir. Kar tabakasının özelliği, çığ tahmini yapmaya çalışan uzmanların yamaçtaki kar örtüsünün stabilitesini ve kayma potansiyelini belirlemek için baktıkları ilk parametredir.
24. Kar tabakalarının, özelliklerini tanımlayan temel parametreler; Yapı ( kristal şekli, kalınlık, buz tabakalarının varlığı, vb. ) Yoğunluk ( genellikle 50 ile 600 kg/m3 arasında değişir ) Sıcaklık ( toprak ile kar örtüsü ve kar örtüsü ile hava arasındaki sıcaklık farklılıkları ) Nem ( sıvı su içeriği ), ve Mekanik özellikler ( kesme dayanımı, penetrasyon direnci, vb. ) dir.
25. Kar yağışı sırasında artan sıcaklıklar, üzerleri örtülerek gömülü hale geçen soğuk ve stabil tabakaların oluşması demektir. Yağmur ise, kar örtüsü yüzeyine çok az miktarda ısı sağlamasına rağmen, kar örtüsü üzerine yaptığı ağırlık ve düşey yöndeki sızma hareketi ile oluşturacağı ikincil oluşumlar ( su içeriği artmış ve viskozitesi düşmüş tabakalar gibi ) aracılığı ile tabakaların mekanik özelliklerini etkilemektedir.
27. kuru ıslak Nem ıslak kuru Nem Düşük 0 o C'ye yakın Sıcaklık 0 0 C'ye yakın Düşük Sıcaklık Yuvarlak taze kar Tane Şekli taze kar bozunmuş Tane Şekli Yüksek Düşük Yoğunluk düşük Yüksek Yoğunluk Az Faktörler --- Az Faktörler Stabilite Deformasyon
29. Çığ kısaca, kar tabakası veya tabakalarının iç ve dış kuvvetler etkisi ile yamaç eğim yönünde gösterdiği akma hareketi olarak ifade edilir. Kar tabakaları birbirlerinden farklı özellikler taşıdığından, çığ, bazen diğer bir tabaka üzerinde kayan bir tabaka veya tabakalar ile veya tüm tabakaların zemin üzerinde topluca kaymaları sonucunda oluşur.
30. Türkiye'de 1000-1200 m yükseklikteki dağlık alanların büyük bölümünde kışın düşen yağışın büyük bölümü kar şeklindedir. Bu nedenle, bu gibi yüksek kotlara sahip dağlık alanlarda, o ortama özgü bir hava tipi (mikro klima) oluşur; kışın sıcaklıklar nadiren donma noktasının üstüne çıkar. Kar örtüsündeki tabakalaşma Türkiye'de bölgesel iklim koşullarına göre değişmektedir. Doğu Anadolu'da Mart ayı başlangıcında, İç Anadolu'sa Şubat ayı ortalarında ve ılıman olan kıyı bölgelerinde ise Ocak ayı içinde tamamlanmaktadır. Kış mevsiminin şiddetine bağlı olarak bu sürelerde 2 haftaya varan kaymalar olabilir.
31. Dağlar, kalın kar örtüsüne sahip olduğu kadar çok fazla miktarda da rüzgar alan yerlerdir. Dağlar büyük hava kütlelerinin hareketlerine engel teşkil etmelerinden dolayı, güçlü rüzgarların kendi üzerlerinde ve çevresinde oluşmasına neden olurlar. Bu rüzgarlar, yüzeydeki karı alıp taşır, çevresinde döndürüp yamaçlara ve diğer topografik oluşumlar üzerine bırakır, depolar, saçaklar ve kar kümeleri oluştururlar.
32. Eğimli bir yamaç üzerinde bulunan bir kar örtüsü, yerçekiminin de yardımı ile sürekli akma hareketi yapar. Bu akma hızı, karın yoğunluğunun derinlere doğru artması nedeni ile yüzeyden örtünün derinlerine doğru azalır.
33. Kayma ise, kar örtüsünde oluşan diğer bir deformasyon bileşenidir. Yağmur veya ısınan havanın etkisi ile fazla miktarda kar erimesi sonucu kar örtüsündeki su miktarının artması nedeniyle zemin üzerinde pürüzlülüğü sağlayan ufak cisimler su altında kaldığından, kar tabakası ve zemin arasındaki sürtünme azalır ve kayma hızı artar.
34. Uzun süreli sıkışma etkisi altında kalan bir kar örtüsünde oluşan deformasyon, kar örtüsünün derinlere doğru yoğunluğunun ve sertliğinin artmasını sağlar. Yerçekimi etkisi ise, karın ağırlığı altında taneler üzerine baskı yaparak örtü içinde oturmaya, yoğunlaşmaya ve dayanımını arttırmaya yardımcı olur. Kar tabakaları kendi stabilitelerini kaybederken, bazı koşullar altında yeni bir fiziksel oluşuma zemin hazırlarlar ki bu olay çığ oluşumunun başlangıcıdır.
35. Bir çığ patikası üç ana kısımdan oluşur; Başlangıç bölgesi Akma hattı Yavaşlama-durma bölgesi
36. Ş ekil 2. Bir çı ğ patikasının ana bölümleri
37. Başlangıç bölgesi; Stabil kar örtüsünün harekete geçtiği bir hat veya nokta şeklindeki alandır. Bu alan, farklı parametreler ile açıklanabilir; Yamaç eğimi Rüzgar yönü Yamaç yönelimi — bakı Orman örtüsü
38. Yamaç eğimi : Çığın oluşması için arazinin sahip olması gereken ilk faktör, çığın başlamasına ve hız kazanmasına sebep olan yamaç eğimidir. Örneğin, 450-550 'lerin üstündeki açılarda dik kayalık alanlarda nadir olarak oluşan uçan çığ adı verilen çığlara rastlanılmaktadır. 110 0 nin altındaki bazı yamaçlarda ise, ıslak çığa benzeyen kar-buz-kaya karışımı akmalar (çığlar) oluşabilmektedir. Yukarıda verilen bu çığ örnekleri ülkemizde mevcut değildir.
39. Rüzgar yönü : Yeterli bir eğimde, yamaçların rüzgarla taşınan karı depolamaları ve çığ oluşumuna neden olacak kar birikimlerini ve oluşumlarını ( saçak, rüzgaraltı yamaçlarda depolama, vb .) meydana getirmesi açısından önem taşır.
40. Yamaç yönelimi — bakı : Güney ve batı yönünden esen rüzgar, kuzey ve doğu'ya bakan yamaçlarda büyük miktarlarda kar birikimine neden olur. Gölgeli yamaçlarda rüzgar taşınımı ile fazla miktarda biriken kar, çığ oluşma ihtimalini arttırır. Yamaçların çığ oluşuma etkisi mevsimsel olarak da değişir. Örneğin, kuzeye bakan yamaçlar kış ortasında daha fazla çığ oluşmasına zemin hazırlarken, ilkbaharda kuvvetli güneşinde etkisiyle güney yamaçlarda ıslak çığların oluşma ihtimali artar.
42. Orman örtüsü : Eğimli bir yamaç üzerinde bulunan orman örtüsü, kar örtüsünün karakterini etkilemesinden dolayı büyük çığların oluşumuna engel olur. Ormanlar, karın rüzgar etkisi ile taşınımına ve taşınımın sürekliliğine engel olurlar. Açık yamaçlarda dağınık veya seyrek halde bulunan ağaçlar, çığlara karşı herhangi bir koruyucu görevini üstlenemezler. Küçük çığlar, ağaçlara zarar vermeden ağaçların aralarından kolaylıkla akabilirler. Çalılar ise, fazla derin olmayan kar örtüsünü tutarak çığları engelleyebilirler, ancak, aynı zamanda karın zemin ile temasına ve oturmasına engel oldukları için, kar derinliği arttıkça gevşek ve zayıf bir zemin teşkil ederler.
43. Zemin, Yükseklik, Kırılma hattının konumu da etkili bileşenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
44. B. Akış hattı çığın "parmak izidir". Tonlarca kar, eğimli bir yamaç boyunca aşağıya doğru hızı bazen 300 km/saate ulaşabilen, geçtiği hat üzerinde büyük zararlar veren bir kütle şeklinde akar.
45. C. Yavaşlama-Durma bölgesi; Akış hızının negatif yönde kazandığı, çığın getirdiği malzemenin depolandığı ve çığın durduğu yerdir. Durma bölgeleri için tipik eğim açısı 150 o veya daha düşük eğim açıları olarak saptanmıştır.
46. Çığ Türleri Tabaka Çığları: Kolaylıkla kırılabilir. Genellikle yoğunluğu 200 kg/m3'ten fazla, sıcaklığı 0 0C'den düşük ancak, 0 0C'ye yakındır. Akış hattı boyunca, akma sırasında sert kar tabakaları kendi boyutuna oranla ufak parçalara bölünür ve benzer şekilde yavaşlama-durma bölgesinde sıkışmış olarak depolanırlar. Bu tip çığa "kuru tabaka çığı" adı verilir.
47. Ayrıca; Yağmur nedeni ile gelen ek yük, su içeriğine bağlı olarak gömülü bir tabakadaki dayanımın değişimi veya, Kısmen veya tamamı ile suyu geçirmeyen bir kayma yüzeyi üstünde (buz tabakası veya zemin) oluşan su içeriği yüksek zayıf bir tabakanın varlığı neticesinde oluşan çığa ise "ıslak tabaka çığı" adı verilir
48. Islak Kar Çığları: Karın akış hareketi yüksek su içeriği nedeni ile bir sıvı akışına veya çamur akışına benzer.
49. Kuru Kar Çığları ve Toz Çığlar: EÄŸer ortamda nem oranı çok düşük kuru bir kar kütlesi mevcut ise, bu durumda iki farklı hareket mekanizmasına sahip iki tür çığ oluÅŸur. Akma sırasında "çekirdek" ismini verdiÄŸimiz ve zeminde yüksek yoÄŸunluÄŸa sahip kar ve hava karışımı bir kütle var ise, bu tip çığa "kuru kar çığı —akan veya karışık çığ-" bu çekirdeÄŸin olmaması halinde ise,"toz çığ—uçan çığ-" adı verilir. Her iki çığ türünde de büyük bir kar bulutu vardır. Çığın tahrip gücü, hava basıncı ile 0.1 ton/m2, taşınan malzemeler ve hız nedeniyle 1Â100 ton/m2 gibi muazzam boyutlara ulaşır
51. Haritalama "Çığ haritaları" çığ alanlarını gösteren topografik bazlı haritalardır. Bu haritalarda olmuş ve muhtemel çığ alanları, akma hatları ve çığ önlem yapıları işaretlidir. Çığın meydana geldiği veya gelebileceği tespit edilen bu alanlar, hava fotoğrafı ve uydu görüntüleri yorumları ile arazi gözlemlerinin yerel halktan edinilen bilgiler ışığında hazırlanan "Çığ Anket Formları" ile beraber değerlendirilmeleri sonucu belirlenebilmektedirler (Şekil 4). "Afet haritalarl" olarak da adlandırabileceğimiz çığ haritalarının hazırlanmasından sonra büyük ölçekte (1/5000 veya daha büyük) "Çığ Risk Haritalar! yapılmaktadır. Çığ risk haritalarındaki sınırlara karar verilirken, çığın tekrarlama periyodu, çarpma gücü, çığ patikalarının genişleme ihtimali, yeni çığ patikalarının oluşma olasılığı, çalışmanın yapıldığı yerleşim yerinde yaşayan insanlar ile yapılan görüşmeler esas alınmaktadır.
52. Çığ Tahmini Bugünkü teknolojik ilerlemeye rağmen, bir çığın kesin oluşum zamanını belirlemek henüz imkansızdır. Ancak, bu amaçla geliştirilen yöntemler doğrultusunda yapılan çalışmalarla, çığ olabilecek lokasyonu ve çığ oluşma anının yakın olup olmadığını belirleyebilmek mümkündür.
53. Bir çığ haritasına baz teşkil eden temel veri katmanları ve nihai çığ haritası
54. Çığ tahmini, pratikte çok farklı ölçeklerde çalışıldığında geniş bir hassasiyet yelpazesi ortaya çıkar. Bu hassasiyet, çalışılan yerin mikro ölçekte bir yamaç için stabilite tesbiti yapılmasından sinoptik olarak bir dağ kuşağı için yapılan tahmin çalışmalarına kadar değişiklik gösterir. Ölçek mikro ölçekten sinoptiğe doğru yaklaştıkça hassasiyet düşer. Çığ riskinin yüksek olduğu yerlerde, çığ patikalarının bulunduğu yamaçların özelliklerini verecek şekilde yakın bir noktada konumlandırılan kar ve çığ rasat istasyonlarında çok çeşitli ölçümler yapılır. Bu ölçümlerden bazıları; gerçek zamanlı meteorolojik ölçümler ile periyodik olarak 1 veya 2 haftada (gerektiğinde daha sık da olabilir) bir yapılan ve kar örtüsünün özelliklerinin tanımlandığı kar profili alma işlemidir. Eğer gerek duyulursa, bu profil alım işlemi istasyon dışında; çığın tahmini başlangıç noktası veya yakın civarında da yapılabilmektedir. Profil alma işlemi dışındaki tüm bu rasatlar, manuel olarak veya 24 saat boyunca ölçüm yapabilen, ölçüm sonuçlarını manyetik ortamlara kaydedebilen otomatik istasyonlar kullanılarak yapılabilmektedir.
55. Toplanan tüm veriler, istatistiksel veya sayısal bazlı modellerde kullanılmak ve tutarlı tahminler yapabilmek için bilgisayar ortamında depolanıp, analiz edilip, uzmanların yorumlamalarına hazır hale getirilmektedir. Örneğin, mikro ölçekteki (bir veya birkaç yamacı içeren bir alanda) tahmin çalışmaları sonucunda;
56. Çığ riski taşıyan yamaç veya yamaçların tespit edilmesi Farklı risk seviyelerinde tanımlanan kar örtüsünün duraylılık değerlerinin bulunması çığı önleme ve/veya insanların uyarılması için gereken kararların verilmesi sağlanır
57. Yukarıda kısaca bahsedilen kar örtüsünün stabilitesinin belirlenmesi işlemi bazı yöntemler kullanılarak yapılabilir. Bilindiği gibi, kar örtüsü içinde %aytf tabaka olarak isimlendirilen ve kar örtüsünün stabilitesini bozabilecek tabakalar vardır. Arazide uygulanan tahmin yöntemlerinin bir çoğu, bu tabakaların varlığını ve özelliklerini tespit etmede (risk değerlendirmesi) kullanılmaktadırlar.
58. Meteorolojik koşullardaki değişiklikler, bir çığın nerede ve ne zaman oluşacağı konusunda bazı ip uçları verebilir. Bu nedenle bir çığ uzmanı için, hava olaylarını devamlı olarak gözlemek ve atmosferik koşulların kar ve kar örtüsü üzerindeki etkilerini tanımak büyük önem taşır.
59. Tahrip gücü en fazla olan çığ haraketleri genelde yoÄŸun ve sürekli kar yağışlarından kaynaklanmakla beraber, diÄŸer meteorolojik faktörleride göz ardı etmek mümkün deÄŸildir. ÖrneÄŸin daÄŸlık alanlardaki yoÄŸun kar yağışı ve bunun seyrini anlamak için hava haraketlerini yönlendiren barometrik basınçta görülen deÄŸiÅŸimleri izlemek gerekir. En tehlikeli çığlar; 1000Â500 mb. arasındaki basınç kuÅŸağında yer alırlar. Bu nedenle özellikle 700 mb basınç seviyesindeki balon ölçmeleri çığ oluÅŸum koÅŸulları bakımından önem kazanmaktadır.
60. Çığın başlangıç bölgeleri, genellikle çok yüksek ve sarp yamaçlar olması nedeniyle, çığların başlangıç yerlerindeki karın yapısını incelemek mümkün olmadığından, çığ tahmini daha çok dağdaki hava şartlarının ne kadar doğru bir şekilde tahmin edilebilirliğine bağlıdır. Çığların tahmininde kullanılan sayısal ve aletsel metotlar, gelişmiş bilgisayarlar ile sarp yamaçlar dahil geniş bir alana hassas ölçüm aletleri konulması gibi pahalı teknolojilere ihtiyaç göstermeleri nedeniyle Türkiye de çığ oluşumunun analiz ve tahmininde sinoptik ve istatistiksel metodların kullanılması daha uygundur.
61. Değişik meteorolojik parametrelerin bileşiminin ortaya koyduğu farklı tiplerdeki çığların öngörüsünde, belli başlı 4 değişik metod kullanılmaktadır: a- Sinoptik metod, b- İstatistiksel metotlar, c- Sayısal metotlar, d- Aletsel metotlar.
62. Özellikle istatistiksel olarak tespit edilen özelliklerin bilinmesi durumunda çığların oluşumunun önceden belirlenebilmesi de bir ölçüde mümkün olacaktır. Yapılan istatistiksel analizler sonucu çığ günü ve çığdan 4 gün öncesine ait günlerde gözlenen meteorolojik değişkenlerden günlük ortalama sıcaklık ve günlük toplam yağışların tek başına sıcaklık ve yağışları temsil edebildiği görülmüştür.
63. Rüzgarların ise bir gün içindeki herhangi bir gözlem ile temsil edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle çığ raporlarında ve çığ veri tabanlarında rüzgarın mümkün olduğu kadar değişik zamanlar için gözlenen değerleri bulundurulmalıdır. Hatta mümkünse bu bölgeye bir çok rüzgar istasyonu kurulması gerektiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca rüzgar yönüne çığların oluştuğu yamaçların bakısı çığ raporlarında not edilip çığ veri tabanlarına konulması gereklidir.
64. Bir yerde aktüel çığ tehlike potansiyelinin, yani çığın tahmin edilebilirliğini belirleyebilmek için bazı şartların oluşması gerekmektedir. Bu şartlar ise; Hava durumu ve bulutlanma Rüzgar yönü ve hızı Hava ve kar sıcaklığı Güneşlenme süresi Hava basıncı Hava nemi Toplam ışıma Yeni ve toplam kar yüksekliği Farklı seviyelerdeki kar sıcaklığı Kar karakteristiği, kar yüzeyi özellikleri ve kar tabakasındaki oturma derinliği Bir önceki günden bugüne kadar meydana gelen çığ olayları, ve ayrıca
65. Çığ stabilitesi yönünden manuel ölçmelerde; Kar kitlesinin toplam kalınlığı 24 saatlik yeni kar ve su eşdeğeri Fırtınadan kaynaklanan toplam kar ve su eşdeğeri Fırtına sırasındaki kısa aralarda oluşan kar ve su eşdeğeri,değerlerinin belirlenmesi sağlanmalıdır
66. Aşağıdaki çözülmeler sonucu ise ıslak çığlar oluşur; Çığ bölgesi olarak tanımlanan alanlarda, a- Şiddetli bir tipiden sonra sıcaklığın hızla artma gösterdiği ılık bir hava b- Donma sıcaklığı ( 0° derece) üzerinde 36 saatten daha uzun devam eden ılık devreler c- Yeni kar derinliğinin bir yağışta 25 cm 'yi aşması d- Rüzgarin tipi şeklinde 24 saat ile 48 saat arasında bir süre 7 m/sn' den daha büyük bir hızla devam etmesi e- Kar örtüsü üzerine yağmur yağması, ilkbahar mevsiminde derin kar çözülme ve erimelerine sebep olur
67. Buna göre, çığ oluşumunda en büyük etkenin birincisi sıcaklık ve ikincisi ise yağıştır. Bunları rüzgar şiddeti ve bulutluluk takip etmektedir.
68. Çığ riskinin yüksek olduğu yerlerde, çığ patikalarının bulunduğu yamaçların özelliklerini verecek şekilde yakın bir noktada konumlandırılan kar ve çığ rasat istasyonlarında çok çeşitli ölçümler yapılır. Bu ölçümlerden bazıları; gerçek zamanlı meteorolojik ölçümler ile periyodik olarak 1 veya 2 haftada ( gerektiğinde daha sık da olabilir ) bir yapılan ve kar örtüsünün özelliklerinin tanımlandığı kar profili alma işlemidir. Eğer gerek duyulursa, bu profil alım işlemi istasyon dışında; çığın tahmini başlangıç noktası veya yakın civarında da yapılabilmektedir. Profil alma işlemi dışındaki tüm bu rasatlar, manuel veya otomatik istasyonlar kullanılarak yapılabilmektedir.
69. Sonuç olarak ; Ülkemizde hemen her yıl dağlık arazi yapısından kaynaklanan çığ olayları meydana gelmekte, can ve mal kayıplarının yanısıra, yolların kapanmasına, enerji ve iletişim hatlarının ve doğal ekosistemlerin zarar görmesine yol açmaktadır. Bu nedenle çığ tehlikesi bulunan havzaların geliştirme projelerinde çığ önleme çalışmaları da yer almalıdır. Bu çalışmaların başarılı olabilmesi için havzanın öncelikle çığ potansiyeli açısından yeterince etüd edilmesi gerekmektedir. Bu etüdler kar, arazi, iklim ve meteorolojik özellikleri üzerinde yoğunlaştırılmalı, yersel gözlemler özellikle arazi etüdleri sırasında hava fotoğraflarıyla desteklenmelidir.
70. Son yıllarda Türkiye'de çığ olaylarında görülen artış, bir doğal afet olan çığ sorunlarının çözümü için ülke genelinde çığ tehlike haritalarının yapılması ve çığ tehlike zonlarının belirlenmesini, gerekli hallerde çığ kontrol yapılarının kullanılmasını, ancak her şeyden önce özellikle çığın zararlı etkilerinin azaltılması ve can kaybının önlenmesi için, otomatik meteoroloji istasyonları ile desteklenen bir Çığ Erken Uyarı Sisteminin (ÇEUS) oluşturulması gerekmektedir.