ݺߣ

ݺߣShare a Scribd company logo
ÜMMET
BİLİNCİ
1
2
َ‫ج‬ ِ ‫ه‬‫اّٰلل‬ ِ‫ل‬ْ‫ب‬َ‫ح‬ِ‫ب‬ ‫وا‬ُ‫م‬ ِ‫ص‬َ‫ت‬ْ‫ع‬‫ا‬َ‫و‬ُُ‫ق‬ََََّ‫ت‬ َََ‫و‬ ‫ا‬ً‫ع‬ ‫ي‬‫م‬‫وا‬
ْ‫ع‬َ‫ل‬َ‫ع‬ ِ ‫ه‬‫اّٰلل‬ َ‫ت‬َ‫م‬ًِْ‫ن‬ ‫وا‬َُُّ‫ك‬ْ‫ذ‬‫ا‬َ‫و‬ْ‫ع‬َ‫ا‬ ُْْ‫ت‬ْ‫ن‬ُ‫ك‬ ْ‫ذ‬ِ‫ا‬ ُْْ‫ك‬ََ‫ق‬ََّ ََ ‫ا‬ً‫ا‬َ‫َد‬
ْ‫ح‬َ‫ب‬ْ‫ص‬َ ََ ُْْ‫ك‬ِ‫ب‬‫و‬ُ‫ل‬ُُ َ‫ن‬ْ‫ع‬َ‫ب‬َ‫و‬ْ‫ِخ‬‫ا‬ ‫ي‬‫ه‬ِ‫ت‬َ‫م‬ًِْ‫ن‬ِ‫ب‬ ُْْ‫ت‬ُْْ‫ت‬ْ‫ن‬ُ‫ك‬َ‫و‬ ‫ا‬‫ن‬‫ا‬
‫ق‬‫ن‬َّ‫ا‬ َ‫ن‬ِ‫م‬ ٍ‫ة‬َََُّْ‫ح‬ َََ‫ش‬ ‫ى‬ٰ‫ل‬َ‫ع‬ْ‫ن‬ِ‫م‬ ُْْ‫ك‬َ‫ذ‬َ‫ق‬ْ‫ن‬َ ََ ََِّ‫ك‬َِّٰ‫َذ‬‫ك‬ َ‫ه‬
‫ي‬‫ه‬ِ‫ت‬ َ‫ع‬ٰ‫ا‬ ُْْ‫ك‬ََّ ُ ‫ه‬‫اّٰلل‬ ُ‫ن‬ِ‫ع‬َ‫ب‬ُ‫ع‬َ‫ون‬ُ‫َد‬َ‫ت‬ْ‫ه‬َ‫ت‬ ُْْ‫ك‬‫ق‬‫ل‬ًَََّ
Ali-İmran-105
3
Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a)
sımsıkı sarılın.
Parçalanıp bölünmeyin.
Allah’ın size olan nimetini hatırlayın.
Hani sizler birbirinize düşmanlar
idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti.
Ali-İmran-105
4
İşte O’nun bu nimeti sayesinde
kardeşler olmuştunuz.
Yine siz, bir ateş çukurunun tam
kenarında idiniz de O sizi oradan
kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini
böyle apaçık bildiriyor ki
doğru yola eresiniz.
Ali-İmran-105
5
Rabbimiz bizi bir olmamızı emrederken
parçalanıp ayrılığa düşmememizi
Menetmiştir.
Rabbimiz şöyle buyrmaktadır:
َ‫ت‬ َ‫عن‬ ‫ي‬‫ذ‬‫ق‬َّ َ‫ك‬ ‫وا‬ُ‫ن‬‫ُو‬‫ك‬َ‫ت‬ َََ‫و‬َ‫ل‬َ‫ت‬ْ‫اخ‬َ‫و‬ ‫وا‬ُُ‫ق‬َََّ‫وا‬َُ
َ‫ب‬َّْ‫ا‬ ُُْ‫ه‬ًَ َ‫ج‬ َ‫م‬ ِ‫َد‬ًَْ‫ب‬ ْ‫ن‬ِ‫م‬ُ‫ت‬ َ‫ن‬ِ‫ع‬
‫ي‬‫ظ‬َ‫ع‬ ٌ‫اب‬َ‫ذ‬َ‫ع‬ ُْْ‫ه‬ََّ َ‫ك‬ِ‫ئ‬َّٰ‫و‬ُ‫ا‬َ‫و‬ٌْ‫ع‬
Âl-i İmran sûresi, 3/105.
6
“Kendilerine apaçık deliller
geldikten sonra, parçalanıp
ayrılığa düşenler gibi olmayın.
İşte bunlar için
büyük bir azap vardır.”
Âl-i İmran sûresi, 3/105.
7
İslamın özü tevhit,
tevhidin özü de Allah’ın birliğidir.
Allah’ı tek,
yüce,
mutlak yaratıcı,
her şeyin sahibi ve yönetici olarak
kabul etmektir.
8
Bu inancın ikrarı ise
“Allah’tan başka ilah yoktur,
Muhammed de O’nun elçisidir.”
sözüdür.
Bu ikrar kişiye Muvahhid
kimliğini kazandırır.
9
Artık Müslüman her yerde,
bütün hareket ve düşüncelerinde,
Allah, merkezî konumu işgal eder.
Allah’ın varlığı ve birliği
müslümanın şuurunu doldurur
ve hayatını kuşatır.
10
Biz Müslümanlar ümmet şuuruyla
hareket ettiğimiz dönemlerde,
Allah (c.c.) bizi yeryüzünde adaleti
tesis eden, halkını asırlar boyu
güven ve huzur içinde idare eden
büyük devletleri kurmakla
şereflendirdi.
11
Bütün insanlık hala,
bizim, tarihteki o adil
yönetimimizden sözetmektedir.
12
Müminler ümmet oldukları için
bir aradadırlar.
Camide bir safta
omuz omuza vermeleri¸
dünyadaki tüm Müslümanların
namaz kılarken tek bir
Kâbe’ye yönelmeleri,
13
Kâbe’nin etrafında tavaf etmeleri,
yılın aynı günlerinde oruç tutmaları,
tüm dünyada aynı ezanı okumaları,
aynı amentüye inanmaları
hep ümmet oldukları içindir.
14
Nitekim dünyanın herhangi bir
bölgesinde inleyen müminlerin
derdine derman olmak için
seferber olmaları¸
onlar için gözyaşı dökmeleri
ve her bir müminin derdini kendi
dertleri edinmeleri
onlardaki ümmet bilincindendir.
15
Çünkü Allah (c.c.) onları
kardeş kılmıştır.
Kardeşliğin gereği ise diğer
mümin kardeşine sahip çıkmaktır.
16
Bundan dolayı Müslümanlıktaki
kaynaşma ve birlik
başka hiçbir dinde
ve inanışta yoktur.
17
İslâmî hassasiyetlerden
habersiz olanlar¸
ümmetin ne olduğunu bilemeyenler¸
Başka memlekette zorda kalmış
müminlerin dertlerini anlayamazlar.
18
‘Kendi yurdundaki insanlar dururken
başkaları için ne diye seferber
oluyorlar’ derler.
19
Hz Muhammed (s.a.v)’in
şöyle buyurduğundan
habersizdirler:
“Müminler bir vücudun
organları gibidirler.
Hangisi bir acı duysa
diğer organlar da
bunu hissederler.”
20
toplumda birlik ve beraberliği
sağlamanın yolu,
önce kalptaki iman birliği,
sonra iman gereği olarak amel,
davranış ve hareket birliği
temin etmektedir.
21
Yani önce
‘Tevhidu’l-Kulûb’
(kalplerin birleştirilmesi)
Sonra
‘Tevhidu’l Ef’al’
(davranış ve hareketlerin
birleştirilmesi) .
22
İnsanların ortak noktalarda
birleşmesini temin edecek esaslar
İslâm’a göre
Allah (c.c.) ve
Rasûlü (s.a.v.)’nün
emir ve yasaklarıdır.
23
Ancak bunlar sayesinde
davranış ve hareketlerde
birlik ve beraberlik sağlanır.
24
Allah bize şöyle emrediyor:
“Toptan Allah’ın ipine
sımsıkı sarılınız,
tefrikaya düşmeyiniz!”
Âl-i İmran sûresi, 3/103
25
Birçok hadiste Peygamber
Efendimizin Ümmet birliğinin
sağlanmasını tavsiye etmiştir:
“Size birlik içinde olmanızı
tavsiye eder,
ayrılıp dağılmaktan şiddetle
sakınmanızı isterim.
26
Zira Şeytan yalnız başına
yaşayan insana yakın,
birlik olan iki kişiye uzaktır.
Kim cennetin tam ortasında
yaşamak isterse toplu halde
ve birlik içinde
olmaya gayret etsin.” Tirmizi,
27
Allah (c.c.)’ın emirlerine
uyulmayan
ve bu sebeple tefrikanın
hâkim olduğu,
birbirine düşman,
birbirinden şikâyetçi
insanlardan oluşan toplumda
huzur ve sükûnet olmaz;
eziyet, sıkıntı, kriz ve
belirsizlik baş gösterir.
28
Ayet-i Kerime bunu açık
ve kesin olarak
ortaya koymaktadır:
‫و‬ُ‫س‬َََّ‫و‬ َ ‫ه‬‫اّٰلل‬ ‫وا‬ًُ‫ع‬ ‫ي‬‫ط‬َ‫ا‬َ‫و‬ُ‫ع‬َ‫ز‬ َ‫ن‬َ‫ت‬ َََ‫و‬ ُ‫ه‬ََّ‫وا‬
‫ي‬َّ َ‫ب‬َ‫ه‬ْ‫ذ‬َ‫ت‬َ‫و‬ ‫وا‬ُ‫ل‬َ‫ش‬ََْ‫ت‬ََِ‫ب‬ْ‫ص‬‫ا‬َ‫و‬ ُْْ‫ك‬ُ‫ح‬‫ع‬‫وا‬َُّ
‫ع‬ ‫ي‬َِّ‫ب‬ ‫ق‬‫ص‬َّ‫ا‬ َ‫ع‬َ‫م‬ ‫اّٰلل‬ ‫ق‬‫ن‬ِ‫ا‬َ‫ن‬
Enfal Sûresi, 8/46.
29
“Allah’a ve Rasûle itaat ediniz,
birbirinizle çekişmeyiniz,
yoksa dağılırsınız,
böylece gücünüz,
kuvvetiniz kaybolur!”
Enfal Sûresi, 8/46.
30
İslâm, kuru bir kalabalıktan,
kelle topluluğundan
ibaret değildir.
az olsun ama öz olsun.
İmanlı, ihlâslı ve samimî olsun
Ciddî, birlikte ve yan yana olsun.
31
Aynen Hz İbrahim (a.s.)’i
tek başına bir ümmet,
bir cemaat saydığı gibi.
Nahl sûresi, 16/120.
32
َُ ‫ا‬‫ة‬‫ق‬‫م‬ُ‫ا‬ َ‫ن‬ َ‫ك‬ َْ‫ع‬ ‫ي‬‫ه‬ َّْٰ‫ب‬ِ‫ا‬ ‫ق‬‫ن‬ِ‫ا‬‫ا‬‫ت‬ِ‫ن‬
َ‫ن‬ِ‫م‬ ُ‫ك‬َ‫ع‬ َََّْْ‫و‬ ‫ا‬َ‫ع‬‫ي‬‫ن‬َ‫ح‬ ِ ‫ه‬ ِ‫ّٰلل‬َ‫عن‬ ‫ي‬‫ك‬ َِّْ‫ش‬ُ‫م‬َّْ‫ا‬
Nahl sûresi, 16/120.
33
Gerçek şu ki,
İbrahim (tek başına) bir ümmetti;
Allah'a gönülden yönelip
itaat eden bir muvahhiddi
ve o müşriklerden değildi.
Nahl sûresi, 16/120.
34
Çünkü insanoğlu gerek bedeni
gerekse iradesi itibariyle
çok zayıf bir yapıya sahiptir.
35
Bundan dolayıdır ki,
insanların yan yana gelmeleri,
maddi olsun manevi olsun her iki
konuda da yardımlaşmaları
bir ihtiyaçtır.
36
İşte Ümmet birliği ve
bilincinden uzak kaldığımız için
İslâm dünyası bugün zayıf
düşmüş ve zilleti yaşıyor.
37
Biz tek bir Ümmet olsaydık
düşmanlar bize eziyetleri
çektirebilir miydi?
38
Müslümanlar kendi
küçük hesaplarını
bir tarafa bırakıp
İslâm’la dertlenebilseydi¸
Müslümanların gücü
böyle mi olurdu?
39
Bugün İslam dünyasında
oynanan oyun da
dünün devamı,
yarının provasıdır.
40
Kardeşlik duygularımızı
canlı tutan ve birbirimize
bağlanmamızı sağlayan
ümmet bilincinin korunmasını
ve yüceltilmesini sağlamak için
elimizden gelen gayreti
göstermek zorundayız.
41
Çünkü bu dinin endişesini
bizler taşıyoruz.
Bu nedenle büyük
bir aile olarak
kabul edebileceğimiz
İslâm ümmetinin
bir ferdi olarak öncelikle
42
kendi davranışlarımıza
dikkat etmek
ve diğer aile bireylerine
kötü örnek olmaktan kaçınmak¸
onlar için fedakârlık yapmak
zorundayız.
43
Kendi ailemizi
korumak için neler
yapıyorsak ümmet
içinde aynısını
yapmak zorundayız.
44
Zira kulluk sadece
beş vakit namaz¸
oruç ve hac gibi
ibadetlerden ibaret
değildir.
45
Samimiyetle ve sabırla
çabalarsak bir şeylerin
düzelmeye başladığını
göreceğiz.
46
İşte bunun içindir ki,
Ümmet olmanın gereklerini
yerine getirmek,
İslâm Birliğinin temel
esaslarındandır.
47
Gün ayrılık günü değil.
Gün her şeyi bir tarafa bırakıp
kaptanı Hz. Muhammed´in
olduğu birlik beraberlik
gemisine binme günüdür.
48
Tabii ki bu birlik bir cemaatin,
Bir hizbin veya herhangi bir
teşkilatin rengini almayacaktır.
Bir bir birlik Allah’ın seçtiği
Rengini alacaktır.
49
ِ ‫ه‬‫اّٰلل‬ َ‫ة‬َ‫غ‬ْ‫ب‬ ِ‫ص‬
ِ‫ص‬ ِ ‫ه‬‫اّٰلل‬ َ‫ن‬ِ‫م‬ ُ‫ن‬َ‫س‬ْ‫ح‬َ‫ا‬ ْ‫ن‬َ‫م‬َ‫و‬‫ا‬‫ة‬َ‫غ‬ْ‫ب‬
َ‫ون‬ُ‫َد‬ِ‫ب‬ َ‫ع‬ ُ‫ه‬ََّ ُ‫ن‬ْ‫ح‬َ‫ن‬َ‫و‬
Bakara-138
50
Allah'ın (verdiği) rengiyle boyandık.
Allah'tan daha güzel rengi
kim verebilir?
Biz ancak O'na kulluk ederiz.
Bakara-138
51
Birbirinin din kardeşi olan
Müslümanlar,
tarihin her döneminde
ve dünyanın her yerinde
dünya hayatını sürdürürken
52
karşılaştıkları zorluklar ve
düşmanları ile yaptıkları savaş
ve mücadelelerin
üstesinden gelebilmek için
53
Birlik, beraberlik,
Yardımlaşma ve
dayanışma içinde olmaları,
güçlü olanın zayıfa,
zengin olanın fakire,
yardımcı olması şarttır.
54
Bu Birlik, beraberlik,
yardımlaşma ve destek,
Müslümanlar için isteğe bağlı
bir davranış da değildir.
55
Bunlar Allah (c.c.) ve Rasûlü’nün
Müslümanlara emri
ve tavsiyeleridir.
Dolayısıyla imanının bir gereğidir.
56
İşte böyle olursak
Allah’u Teaala’nın işaret ettiği
Ümmetten oluruz.
Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
57
ُ‫ك‬ُ‫ت‬‫ق‬‫م‬ُ‫ا‬ ‫ي‬‫ِه‬‫ذ‬ٰ‫ه‬ ‫ق‬‫ن‬ِ‫ا‬ِ‫اح‬َ‫و‬ ‫ا‬‫ة‬‫ق‬‫م‬ُ‫ا‬ ْْ‫ا‬‫ة‬َ‫َد‬
ََ ُْْ‫ك‬ُّ‫ب‬ََّ َ‫ن‬َ‫ا‬َ‫و‬ِ‫ون‬ُ‫َد‬ُ‫ب‬ْ‫ع‬
Enbiya-92
58
İşte bu, sizin ümmetiniz
tek bir ümmettir.
Ben de sizin Rabbinizim,
o halde bana kulluk edin.
Enbiya-92
59
Ne mutlu Ümmet Bilincine
Sahip olan Müslümanlara!
60
61
Allah’ım
Bizi bir Ümmet olma
şerefine nail eyle.
Bizi bu Ümmetin
bir ferdi olarak kabul eyle
Kıyamette de Efendimizin
sancağı altında haşreyle

More Related Content

ÜMMET BİLİNCİ

  • 2. 2 َ‫ج‬ ِ ‫ه‬‫اّٰلل‬ ِ‫ل‬ْ‫ب‬َ‫ح‬ِ‫ب‬ ‫وا‬ُ‫م‬ ِ‫ص‬َ‫ت‬ْ‫ع‬‫ا‬َ‫و‬ُُ‫ق‬ََََّ‫ت‬ َََ‫و‬ ‫ا‬ً‫ع‬ ‫ي‬‫م‬‫وا‬ ْ‫ع‬َ‫ل‬َ‫ع‬ ِ ‫ه‬‫اّٰلل‬ َ‫ت‬َ‫م‬ًِْ‫ن‬ ‫وا‬َُُّ‫ك‬ْ‫ذ‬‫ا‬َ‫و‬ْ‫ع‬َ‫ا‬ ُْْ‫ت‬ْ‫ن‬ُ‫ك‬ ْ‫ذ‬ِ‫ا‬ ُْْ‫ك‬ََ‫ق‬ََّ ََ ‫ا‬ً‫ا‬َ‫َد‬ ْ‫ح‬َ‫ب‬ْ‫ص‬َ ََ ُْْ‫ك‬ِ‫ب‬‫و‬ُ‫ل‬ُُ َ‫ن‬ْ‫ع‬َ‫ب‬َ‫و‬ْ‫ِخ‬‫ا‬ ‫ي‬‫ه‬ِ‫ت‬َ‫م‬ًِْ‫ن‬ِ‫ب‬ ُْْ‫ت‬ُْْ‫ت‬ْ‫ن‬ُ‫ك‬َ‫و‬ ‫ا‬‫ن‬‫ا‬ ‫ق‬‫ن‬َّ‫ا‬ َ‫ن‬ِ‫م‬ ٍ‫ة‬َََُّْ‫ح‬ َََ‫ش‬ ‫ى‬ٰ‫ل‬َ‫ع‬ْ‫ن‬ِ‫م‬ ُْْ‫ك‬َ‫ذ‬َ‫ق‬ْ‫ن‬َ ََ ََِّ‫ك‬َِّٰ‫َذ‬‫ك‬ َ‫ه‬ ‫ي‬‫ه‬ِ‫ت‬ َ‫ع‬ٰ‫ا‬ ُْْ‫ك‬ََّ ُ ‫ه‬‫اّٰلل‬ ُ‫ن‬ِ‫ع‬َ‫ب‬ُ‫ع‬َ‫ون‬ُ‫َد‬َ‫ت‬ْ‫ه‬َ‫ت‬ ُْْ‫ك‬‫ق‬‫ل‬ًَََّ Ali-İmran-105
  • 3. 3 Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. Ali-İmran-105
  • 4. 4 İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz. Ali-İmran-105
  • 5. 5 Rabbimiz bizi bir olmamızı emrederken parçalanıp ayrılığa düşmememizi Menetmiştir. Rabbimiz şöyle buyrmaktadır:
  • 6. َ‫ت‬ َ‫عن‬ ‫ي‬‫ذ‬‫ق‬َّ َ‫ك‬ ‫وا‬ُ‫ن‬‫ُو‬‫ك‬َ‫ت‬ َََ‫و‬َ‫ل‬َ‫ت‬ْ‫اخ‬َ‫و‬ ‫وا‬ُُ‫ق‬َََّ‫وا‬َُ َ‫ب‬َّْ‫ا‬ ُُْ‫ه‬ًَ َ‫ج‬ َ‫م‬ ِ‫َد‬ًَْ‫ب‬ ْ‫ن‬ِ‫م‬ُ‫ت‬ َ‫ن‬ِ‫ع‬ ‫ي‬‫ظ‬َ‫ع‬ ٌ‫اب‬َ‫ذ‬َ‫ع‬ ُْْ‫ه‬ََّ َ‫ك‬ِ‫ئ‬َّٰ‫و‬ُ‫ا‬َ‫و‬ٌْ‫ع‬ Âl-i İmran sûresi, 3/105. 6
  • 7. “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.” Âl-i İmran sûresi, 3/105. 7
  • 8. İslamın özü tevhit, tevhidin özü de Allah’ın birliğidir. Allah’ı tek, yüce, mutlak yaratıcı, her şeyin sahibi ve yönetici olarak kabul etmektir. 8
  • 9. Bu inancın ikrarı ise “Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed de O’nun elçisidir.” sözüdür. Bu ikrar kişiye Muvahhid kimliğini kazandırır. 9
  • 10. Artık Müslüman her yerde, bütün hareket ve düşüncelerinde, Allah, merkezî konumu işgal eder. Allah’ın varlığı ve birliği müslümanın şuurunu doldurur ve hayatını kuşatır. 10
  • 11. Biz Müslümanlar ümmet şuuruyla hareket ettiğimiz dönemlerde, Allah (c.c.) bizi yeryüzünde adaleti tesis eden, halkını asırlar boyu güven ve huzur içinde idare eden büyük devletleri kurmakla şereflendirdi. 11
  • 12. Bütün insanlık hala, bizim, tarihteki o adil yönetimimizden sözetmektedir. 12
  • 13. Müminler ümmet oldukları için bir aradadırlar. Camide bir safta omuz omuza vermeleri¸ dünyadaki tüm Müslümanların namaz kılarken tek bir Kâbe’ye yönelmeleri, 13
  • 14. Kâbe’nin etrafında tavaf etmeleri, yılın aynı günlerinde oruç tutmaları, tüm dünyada aynı ezanı okumaları, aynı amentüye inanmaları hep ümmet oldukları içindir. 14
  • 15. Nitekim dünyanın herhangi bir bölgesinde inleyen müminlerin derdine derman olmak için seferber olmaları¸ onlar için gözyaşı dökmeleri ve her bir müminin derdini kendi dertleri edinmeleri onlardaki ümmet bilincindendir. 15
  • 16. Çünkü Allah (c.c.) onları kardeş kılmıştır. Kardeşliğin gereği ise diğer mümin kardeşine sahip çıkmaktır. 16
  • 17. Bundan dolayı Müslümanlıktaki kaynaşma ve birlik başka hiçbir dinde ve inanışta yoktur. 17
  • 18. İslâmî hassasiyetlerden habersiz olanlar¸ ümmetin ne olduğunu bilemeyenler¸ Başka memlekette zorda kalmış müminlerin dertlerini anlayamazlar. 18
  • 19. ‘Kendi yurdundaki insanlar dururken başkaları için ne diye seferber oluyorlar’ derler. 19
  • 20. Hz Muhammed (s.a.v)’in şöyle buyurduğundan habersizdirler: “Müminler bir vücudun organları gibidirler. Hangisi bir acı duysa diğer organlar da bunu hissederler.” 20
  • 21. toplumda birlik ve beraberliği sağlamanın yolu, önce kalptaki iman birliği, sonra iman gereği olarak amel, davranış ve hareket birliği temin etmektedir. 21
  • 22. Yani önce ‘Tevhidu’l-Kulûb’ (kalplerin birleştirilmesi) Sonra ‘Tevhidu’l Ef’al’ (davranış ve hareketlerin birleştirilmesi) . 22
  • 23. İnsanların ortak noktalarda birleşmesini temin edecek esaslar İslâm’a göre Allah (c.c.) ve Rasûlü (s.a.v.)’nün emir ve yasaklarıdır. 23
  • 24. Ancak bunlar sayesinde davranış ve hareketlerde birlik ve beraberlik sağlanır. 24
  • 25. Allah bize şöyle emrediyor: “Toptan Allah’ın ipine sımsıkı sarılınız, tefrikaya düşmeyiniz!” Âl-i İmran sûresi, 3/103 25
  • 26. Birçok hadiste Peygamber Efendimizin Ümmet birliğinin sağlanmasını tavsiye etmiştir: “Size birlik içinde olmanızı tavsiye eder, ayrılıp dağılmaktan şiddetle sakınmanızı isterim. 26
  • 27. Zira Şeytan yalnız başına yaşayan insana yakın, birlik olan iki kişiye uzaktır. Kim cennetin tam ortasında yaşamak isterse toplu halde ve birlik içinde olmaya gayret etsin.” Tirmizi, 27
  • 28. Allah (c.c.)’ın emirlerine uyulmayan ve bu sebeple tefrikanın hâkim olduğu, birbirine düşman, birbirinden şikâyetçi insanlardan oluşan toplumda huzur ve sükûnet olmaz; eziyet, sıkıntı, kriz ve belirsizlik baş gösterir. 28
  • 29. Ayet-i Kerime bunu açık ve kesin olarak ortaya koymaktadır: ‫و‬ُ‫س‬َََّ‫و‬ َ ‫ه‬‫اّٰلل‬ ‫وا‬ًُ‫ع‬ ‫ي‬‫ط‬َ‫ا‬َ‫و‬ُ‫ع‬َ‫ز‬ َ‫ن‬َ‫ت‬ َََ‫و‬ ُ‫ه‬ََّ‫وا‬ ‫ي‬َّ َ‫ب‬َ‫ه‬ْ‫ذ‬َ‫ت‬َ‫و‬ ‫وا‬ُ‫ل‬َ‫ش‬ََْ‫ت‬ََِ‫ب‬ْ‫ص‬‫ا‬َ‫و‬ ُْْ‫ك‬ُ‫ح‬‫ع‬‫وا‬َُّ ‫ع‬ ‫ي‬َِّ‫ب‬ ‫ق‬‫ص‬َّ‫ا‬ َ‫ع‬َ‫م‬ ‫اّٰلل‬ ‫ق‬‫ن‬ِ‫ا‬َ‫ن‬ Enfal Sûresi, 8/46. 29
  • 30. “Allah’a ve Rasûle itaat ediniz, birbirinizle çekişmeyiniz, yoksa dağılırsınız, böylece gücünüz, kuvvetiniz kaybolur!” Enfal Sûresi, 8/46. 30
  • 31. İslâm, kuru bir kalabalıktan, kelle topluluğundan ibaret değildir. az olsun ama öz olsun. İmanlı, ihlâslı ve samimî olsun Ciddî, birlikte ve yan yana olsun. 31
  • 32. Aynen Hz İbrahim (a.s.)’i tek başına bir ümmet, bir cemaat saydığı gibi. Nahl sûresi, 16/120. 32
  • 33. َُ ‫ا‬‫ة‬‫ق‬‫م‬ُ‫ا‬ َ‫ن‬ َ‫ك‬ َْ‫ع‬ ‫ي‬‫ه‬ َّْٰ‫ب‬ِ‫ا‬ ‫ق‬‫ن‬ِ‫ا‬‫ا‬‫ت‬ِ‫ن‬ َ‫ن‬ِ‫م‬ ُ‫ك‬َ‫ع‬ َََّْْ‫و‬ ‫ا‬َ‫ع‬‫ي‬‫ن‬َ‫ح‬ ِ ‫ه‬ ِ‫ّٰلل‬َ‫عن‬ ‫ي‬‫ك‬ َِّْ‫ش‬ُ‫م‬َّْ‫ا‬ Nahl sûresi, 16/120. 33
  • 34. Gerçek şu ki, İbrahim (tek başına) bir ümmetti; Allah'a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhiddi ve o müşriklerden değildi. Nahl sûresi, 16/120. 34
  • 35. Çünkü insanoğlu gerek bedeni gerekse iradesi itibariyle çok zayıf bir yapıya sahiptir. 35
  • 36. Bundan dolayıdır ki, insanların yan yana gelmeleri, maddi olsun manevi olsun her iki konuda da yardımlaşmaları bir ihtiyaçtır. 36
  • 37. İşte Ümmet birliği ve bilincinden uzak kaldığımız için İslâm dünyası bugün zayıf düşmüş ve zilleti yaşıyor. 37
  • 38. Biz tek bir Ümmet olsaydık düşmanlar bize eziyetleri çektirebilir miydi? 38
  • 39. Müslümanlar kendi küçük hesaplarını bir tarafa bırakıp İslâm’la dertlenebilseydi¸ Müslümanların gücü böyle mi olurdu? 39
  • 40. Bugün İslam dünyasında oynanan oyun da dünün devamı, yarının provasıdır. 40
  • 41. Kardeşlik duygularımızı canlı tutan ve birbirimize bağlanmamızı sağlayan ümmet bilincinin korunmasını ve yüceltilmesini sağlamak için elimizden gelen gayreti göstermek zorundayız. 41
  • 42. Çünkü bu dinin endişesini bizler taşıyoruz. Bu nedenle büyük bir aile olarak kabul edebileceğimiz İslâm ümmetinin bir ferdi olarak öncelikle 42
  • 43. kendi davranışlarımıza dikkat etmek ve diğer aile bireylerine kötü örnek olmaktan kaçınmak¸ onlar için fedakârlık yapmak zorundayız. 43
  • 44. Kendi ailemizi korumak için neler yapıyorsak ümmet içinde aynısını yapmak zorundayız. 44
  • 45. Zira kulluk sadece beş vakit namaz¸ oruç ve hac gibi ibadetlerden ibaret değildir. 45
  • 46. Samimiyetle ve sabırla çabalarsak bir şeylerin düzelmeye başladığını göreceğiz. 46
  • 47. İşte bunun içindir ki, Ümmet olmanın gereklerini yerine getirmek, İslâm Birliğinin temel esaslarındandır. 47
  • 48. Gün ayrılık günü değil. Gün her şeyi bir tarafa bırakıp kaptanı Hz. Muhammed´in olduğu birlik beraberlik gemisine binme günüdür. 48
  • 49. Tabii ki bu birlik bir cemaatin, Bir hizbin veya herhangi bir teşkilatin rengini almayacaktır. Bir bir birlik Allah’ın seçtiği Rengini alacaktır. 49
  • 50. ِ ‫ه‬‫اّٰلل‬ َ‫ة‬َ‫غ‬ْ‫ب‬ ِ‫ص‬ ِ‫ص‬ ِ ‫ه‬‫اّٰلل‬ َ‫ن‬ِ‫م‬ ُ‫ن‬َ‫س‬ْ‫ح‬َ‫ا‬ ْ‫ن‬َ‫م‬َ‫و‬‫ا‬‫ة‬َ‫غ‬ْ‫ب‬ َ‫ون‬ُ‫َد‬ِ‫ب‬ َ‫ع‬ ُ‫ه‬ََّ ُ‫ن‬ْ‫ح‬َ‫ن‬َ‫و‬ Bakara-138 50
  • 51. Allah'ın (verdiği) rengiyle boyandık. Allah'tan daha güzel rengi kim verebilir? Biz ancak O'na kulluk ederiz. Bakara-138 51
  • 52. Birbirinin din kardeşi olan Müslümanlar, tarihin her döneminde ve dünyanın her yerinde dünya hayatını sürdürürken 52
  • 53. karşılaştıkları zorluklar ve düşmanları ile yaptıkları savaş ve mücadelelerin üstesinden gelebilmek için 53
  • 54. Birlik, beraberlik, Yardımlaşma ve dayanışma içinde olmaları, güçlü olanın zayıfa, zengin olanın fakire, yardımcı olması şarttır. 54
  • 55. Bu Birlik, beraberlik, yardımlaşma ve destek, Müslümanlar için isteğe bağlı bir davranış da değildir. 55
  • 56. Bunlar Allah (c.c.) ve Rasûlü’nün Müslümanlara emri ve tavsiyeleridir. Dolayısıyla imanının bir gereğidir. 56
  • 57. İşte böyle olursak Allah’u Teaala’nın işaret ettiği Ümmetten oluruz. Rabbimiz şöyle buyurmuştur: 57
  • 58. ُ‫ك‬ُ‫ت‬‫ق‬‫م‬ُ‫ا‬ ‫ي‬‫ِه‬‫ذ‬ٰ‫ه‬ ‫ق‬‫ن‬ِ‫ا‬ِ‫اح‬َ‫و‬ ‫ا‬‫ة‬‫ق‬‫م‬ُ‫ا‬ ْْ‫ا‬‫ة‬َ‫َد‬ ََ ُْْ‫ك‬ُّ‫ب‬ََّ َ‫ن‬َ‫ا‬َ‫و‬ِ‫ون‬ُ‫َد‬ُ‫ب‬ْ‫ع‬ Enbiya-92 58
  • 59. İşte bu, sizin ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim, o halde bana kulluk edin. Enbiya-92 59
  • 60. Ne mutlu Ümmet Bilincine Sahip olan Müslümanlara! 60
  • 61. 61 Allah’ım Bizi bir Ümmet olma şerefine nail eyle. Bizi bu Ümmetin bir ferdi olarak kabul eyle Kıyamette de Efendimizin sancağı altında haşreyle