3. 3
Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a)
sımsıkı sarılın.
Parçalanıp bölünmeyin.
Allah’ın size olan nimetini hatırlayın.
Hani sizler birbirinize düşmanlar
idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti.
Ali-İmran-105
4. 4
İşte O’nun bu nimeti sayesinde
kardeşler olmuştunuz.
Yine siz, bir ateş çukurunun tam
kenarında idiniz de O sizi oradan
kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini
böyle apaçık bildiriyor ki
doğru yola eresiniz.
Ali-İmran-105
5. 5
Rabbimiz bizi bir olmamızı emrederken
parçalanıp ayrılığa düşmememizi
Menetmiştir.
Rabbimiz şöyle buyrmaktadır:
7. “Kendilerine apaçık deliller
geldikten sonra, parçalanıp
ayrılığa düşenler gibi olmayın.
İşte bunlar için
büyük bir azap vardır.”
Âl-i İmran sûresi, 3/105.
7
8. İslamın özü tevhit,
tevhidin özü de Allah’ın birliğidir.
Allah’ı tek,
yüce,
mutlak yaratıcı,
her şeyin sahibi ve yönetici olarak
kabul etmektir.
8
9. Bu inancın ikrarı ise
“Allah’tan başka ilah yoktur,
Muhammed de O’nun elçisidir.”
sözüdür.
Bu ikrar kişiye Muvahhid
kimliğini kazandırır.
9
10. Artık Müslüman her yerde,
bütün hareket ve düşüncelerinde,
Allah, merkezî konumu işgal eder.
Allah’ın varlığı ve birliği
müslümanın şuurunu doldurur
ve hayatını kuşatır.
10
11. Biz Müslümanlar ümmet şuuruyla
hareket ettiğimiz dönemlerde,
Allah (c.c.) bizi yeryüzünde adaleti
tesis eden, halkını asırlar boyu
güven ve huzur içinde idare eden
büyük devletleri kurmakla
şereflendirdi.
11
13. Müminler ümmet oldukları için
bir aradadırlar.
Camide bir safta
omuz omuza vermeleri¸
dünyadaki tüm Müslümanların
namaz kılarken tek bir
Kâbe’ye yönelmeleri,
13
14. Kâbe’nin etrafında tavaf etmeleri,
yılın aynı günlerinde oruç tutmaları,
tüm dünyada aynı ezanı okumaları,
aynı amentüye inanmaları
hep ümmet oldukları içindir.
14
15. Nitekim dünyanın herhangi bir
bölgesinde inleyen müminlerin
derdine derman olmak için
seferber olmaları¸
onlar için gözyaşı dökmeleri
ve her bir müminin derdini kendi
dertleri edinmeleri
onlardaki ümmet bilincindendir.
15
16. Çünkü Allah (c.c.) onları
kardeş kılmıştır.
Kardeşliğin gereği ise diğer
mümin kardeşine sahip çıkmaktır.
16
20. Hz Muhammed (s.a.v)’in
şöyle buyurduğundan
habersizdirler:
“Müminler bir vücudun
organları gibidirler.
Hangisi bir acı duysa
diğer organlar da
bunu hissederler.”
20
21. toplumda birlik ve beraberliği
sağlamanın yolu,
önce kalptaki iman birliği,
sonra iman gereği olarak amel,
davranış ve hareket birliği
temin etmektedir.
21
25. Allah bize şöyle emrediyor:
“Toptan Allah’ın ipine
sımsıkı sarılınız,
tefrikaya düşmeyiniz!”
Âl-i İmran sûresi, 3/103
25
26. Birçok hadiste Peygamber
Efendimizin Ümmet birliğinin
sağlanmasını tavsiye etmiştir:
“Size birlik içinde olmanızı
tavsiye eder,
ayrılıp dağılmaktan şiddetle
sakınmanızı isterim.
26
27. Zira Şeytan yalnız başına
yaşayan insana yakın,
birlik olan iki kişiye uzaktır.
Kim cennetin tam ortasında
yaşamak isterse toplu halde
ve birlik içinde
olmaya gayret etsin.” Tirmizi,
27
28. Allah (c.c.)’ın emirlerine
uyulmayan
ve bu sebeple tefrikanın
hâkim olduğu,
birbirine düşman,
birbirinden şikâyetçi
insanlardan oluşan toplumda
huzur ve sükûnet olmaz;
eziyet, sıkıntı, kriz ve
belirsizlik baş gösterir.
28
29. Ayet-i Kerime bunu açık
ve kesin olarak
ortaya koymaktadır:
وُسَََّو َ هاّٰلل واًُع يطَاَوُعَز َنَت َََو ُهََّوا
يَّ َبَهْذَتَو واُلَشََْتََِبْصاَو ُْْكُحعواَُّ
ع يَِّب قصَّا َعَم اّٰلل قنِاَن
Enfal Sûresi, 8/46.
29
30. “Allah’a ve Rasûle itaat ediniz,
birbirinizle çekişmeyiniz,
yoksa dağılırsınız,
böylece gücünüz,
kuvvetiniz kaybolur!”
Enfal Sûresi, 8/46.
30
31. İslâm, kuru bir kalabalıktan,
kelle topluluğundan
ibaret değildir.
az olsun ama öz olsun.
İmanlı, ihlâslı ve samimî olsun
Ciddî, birlikte ve yan yana olsun.
31
32. Aynen Hz İbrahim (a.s.)’i
tek başına bir ümmet,
bir cemaat saydığı gibi.
Nahl sûresi, 16/120.
32
34. Gerçek şu ki,
İbrahim (tek başına) bir ümmetti;
Allah'a gönülden yönelip
itaat eden bir muvahhiddi
ve o müşriklerden değildi.
Nahl sûresi, 16/120.
34
35. Çünkü insanoğlu gerek bedeni
gerekse iradesi itibariyle
çok zayıf bir yapıya sahiptir.
35
36. Bundan dolayıdır ki,
insanların yan yana gelmeleri,
maddi olsun manevi olsun her iki
konuda da yardımlaşmaları
bir ihtiyaçtır.
36
37. İşte Ümmet birliği ve
bilincinden uzak kaldığımız için
İslâm dünyası bugün zayıf
düşmüş ve zilleti yaşıyor.
37
38. Biz tek bir Ümmet olsaydık
düşmanlar bize eziyetleri
çektirebilir miydi?
38
41. Kardeşlik duygularımızı
canlı tutan ve birbirimize
bağlanmamızı sağlayan
ümmet bilincinin korunmasını
ve yüceltilmesini sağlamak için
elimizden gelen gayreti
göstermek zorundayız.
41
42. Çünkü bu dinin endişesini
bizler taşıyoruz.
Bu nedenle büyük
bir aile olarak
kabul edebileceğimiz
İslâm ümmetinin
bir ferdi olarak öncelikle
42
47. İşte bunun içindir ki,
Ümmet olmanın gereklerini
yerine getirmek,
İslâm Birliğinin temel
esaslarındandır.
47
48. Gün ayrılık günü değil.
Gün her şeyi bir tarafa bırakıp
kaptanı Hz. Muhammed´in
olduğu birlik beraberlik
gemisine binme günüdür.
48
49. Tabii ki bu birlik bir cemaatin,
Bir hizbin veya herhangi bir
teşkilatin rengini almayacaktır.
Bir bir birlik Allah’ın seçtiği
Rengini alacaktır.
49