4. Aydınlanan, yetkinleşen ve özgürleşen bir yaşamanın olanağı Belirsizliktir. İnsan belirsizlikle kuşatılmıştır.
5. İnsan dışındaki tüm canlılar Yaşamak için gerekli beş sorunun yanıtına doğal olarak sahiptirler. Böylece her hangi bir durumda Ne yapacaklarını, nerede yapacaklarını, ne zaman yapacaklarını, nasıl yapacaklarını ve ne kadar yapacaklarını bilmeye ihtiyaç duymazlar. İnsan ise bu beş sorunun yanıtını her durumda kendisi, vermek zorundadır.
6. İnsanın bu soruları yanıtlayacak bilgisi yoktur. İnsan hazır bilgilerle doğmaz; İnsan bilgisiz doğar İnsan yalnızca bilmenin olanaklarıyla dünyaya gelir yani İnsan kendi bilgisini kendisi oluşturacak ve o bilgiye göre davranacak ve yaşayacaktır.
7. Hangi bilgi Bilgi doğru olur, yanlış olur, geçerli olur, geçersiz olur. Bilgili olmak yetmez, Doğru ve geçerli bilgilerimizin bulunması gerekir.
8. Gerçekte Biz İnsanlar oldukça alçak gönüllüyüz; Fazla bir şey istemiyoruz: İstediğimiz yalnızca bir tek bilgi, tek bir yargıya razıyız. Yeter ki bu yargı Açık ve Seçik , Upuygun , Kesin ve Genel-geçer olsun.
9. Yani, Hakikat denilen türden bir bilgi olsun. Fazla bir şey istemiyoruz.
11. Çünkü sağlam , aldanmayan , aldatmayan , dürüst ve güvenli bir yaşama istiyoruz.
12. Böyle bir bilgiye henüz ulaşamadık. Ortalıkta hakikat olduğunu savlayan pek çok bilgi var. Bu bilgiler kuşku götürüyor, fakat yine de onların hakikat olduğunu kabul eden pek çok İnsan var.
13. Kabul ediyorum , çünkü doğrudur diyemeyiz. Hakikat olduğu kabul edilen bilgiyi değil Hakikat olan bilgiyi arıyoruz.
14. Bazı bilgilerimizin kesin ve genel geçen olduğuna inanırız . İnanılan bilgiler, kabul edilmiş bilgiler gibidirler. İnanıyorum, öyleyse doğrudur diyemeyiz.
17. İlkin geniş bir kültür havzasında bin yıllar içinde her bir kültürün katkılarıyla ağır ağır gelişiyor sonra aynı havzada kültür ateşinin yandığı son topraklarda, son doruklarına ulaşıyor Bin yıldan fazla sürüyor; hem de çok fazla sürüyor. Orada Ulaştığı en yetkin biçimine varmış bir inanç sistemi oluyor.
18. Eğer İnanıyorsanız Her yerde, her oluşumda Tanrılar, Tanrıçalar ya doğrudan, ya dolaylı vardırlar, egemendirler. Soracaksınız: Akıl yok mu, nerede bu akıl. Akıl dolu dolu var, fakat inancın buyruğunda . Asıl sorun da burada: Akıl ve İnanç İkisi de İnsanın ihtiyacı. İkisi de İnsanın özel ve özgün bir gücü, Ortada da Bilgi var. Hangisi bilgiye egemen olursa Bilgi ona göre değerleniyor.
36. Hristiyanlık ’ın ilk adımları Dinin tememellendirilmesi yanında, ٲçğın ilk taşlarını da koyuyordu. Örneğin, Latin Patristiğinden Kartacalı Tertullianus (160-222) şöyle soruyordu: Neden inanıyorum? ve şöyle yanıtlıyordu: Credo quia absurdum est.
47. F. Bacon: Bilmek istiyorum, çünkü egemen olmak istiyorum diye sesleniyordu ve ses her yanda yankılanıyordu. Artık bilmek için Doğanın Kitabı okunuyordu.
48. 18.yy.’la girerken İnsan artık egemen olmaya başlamanın verdiği güçle Tanrıyı, Dini, Kiliseyi bir biçimde terkediyordu. Bilimle biçimlenen yaşama Ateizm ve Deizm ile renkleniyordu. 18.yy. Aydınlanmanın çağıydı. Aydınlanma Modernizmin, Modernçağın başlayışıydı. 19.yy bir Bilimçağı ’ydı, bir Pozitifçağ ’dı.
61. Dünyamıza baktığımızda İnsanlar yeniden Dine dönüyorlar. Hakikatin yerini bir umut alıyor. ya da Umursamazlık ve kendine göre yaşamak Kendinden başka bir şeyi önemsemmek ve hatta karşı çıkmak ya da Postmodernite. yeni bir kültürün, yeni bir yaşamanın, daha temel bir deyişle yeni bir İnsanın olanağı .........