ݺߣ

ݺߣShare a Scribd company logo
Attilla ERDEMLİ
İnsan ve yaşamasıyla ilgili her düşüncenin, her tasarımın, her görüşün İnsan’ın Varlık Yapısında  temellenmesi gerekir
İnsan Özgürleşmenin, Aydınlanmanın, Erginlenmenin ve Yetkinleşmenin  Olanaklarıyla donatılmış bir canlıdır.
Aydınlanan, yetkinleşen ve özgürleşen bir yaşamanın olanağı Belirsizliktir. İnsan belirsizlikle kuşatılmıştır.
İnsan dışındaki tüm canlılar  Yaşamak için gerekli beş sorunun yanıtına doğal olarak sahiptirler. Böylece her hangi bir durumda Ne  yapacaklarını,  nerede  yapacaklarını,  ne zaman  yapacaklarını,  nasıl  yapacaklarını ve  ne kadar  yapacaklarını bilmeye ihtiyaç duymazlar. İnsan ise  bu beş sorunun yanıtını her durumda  kendisi, vermek zorundadır.
İnsanın bu soruları  yanıtlayacak bilgisi yoktur. İnsan  hazır bilgilerle doğmaz; İnsan bilgisiz doğar İnsan yalnızca bilmenin  olanaklarıyla dünyaya gelir yani İnsan kendi bilgisini kendisi oluşturacak  ve  o bilgiye göre davranacak ve yaşayacaktır.
Hangi bilgi Bilgi  doğru olur, yanlış olur, geçerli olur, geçersiz olur. Bilgili olmak yetmez, Doğru ve geçerli bilgilerimizin bulunması gerekir.
Gerçekte Biz İnsanlar  oldukça alçak gönüllüyüz; Fazla bir şey istemiyoruz: İstediğimiz yalnızca bir tek bilgi, tek bir yargıya razıyız. Yeter ki bu yargı Açık ve Seçik ,  Upuygun ,  Kesin  ve  Genel-geçer  olsun.
Yani, Hakikat  denilen türden bir bilgi olsun. Fazla bir şey istemiyoruz.
Neden Hakikatin bilgisini istiyoruz?
Çünkü  sağlam ,  aldanmayan ,  aldatmayan ,  dürüst  ve  güvenli   bir yaşama istiyoruz.
Böyle bir bilgiye henüz ulaşamadık. Ortalıkta hakikat olduğunu savlayan pek çok bilgi var. Bu bilgiler kuşku götürüyor, fakat yine de onların hakikat olduğunu  kabul eden  pek çok İnsan var.
Kabul ediyorum , çünkü  doğrudur  diyemeyiz. Hakikat olduğu kabul  edilen  bilgiyi değil Hakikat olan  bilgiyi  arıyoruz.
Bazı bilgilerimizin kesin ve genel geçen olduğuna  inanırız . İnanılan bilgiler, kabul edilmiş bilgiler gibidirler. İnanıyorum, öyleyse doğrudur  diyemeyiz.
İlk Deneme
İlkin geniş bir kültür havzasında  bin yıllar içinde her bir kültürün katkılarıyla ağır ağır  gelişiyor sonra  aynı havzada kültür ateşinin yandığı son topraklarda, son doruklarına ulaşıyor  Bin yıldan fazla sürüyor; hem de çok fazla sürüyor. Orada Ulaştığı en yetkin biçimine varmış bir  inanç sistemi  oluyor.
Eğer İnanıyorsanız  Her yerde, her oluşumda Tanrılar, Tanrıçalar ya doğrudan, ya  dolaylı vardırlar, egemendirler. Soracaksınız: Akıl yok mu, nerede bu akıl. Akıl dolu dolu var, fakat  inancın buyruğunda . Asıl sorun da burada: Akıl ve İnanç  İkisi de İnsanın ihtiyacı. İkisi de İnsanın özel ve özgün bir gücü, Ortada da Bilgi var. Hangisi bilgiye egemen olursa Bilgi ona göre değerleniyor.
İnanıyorsanız işiniz oldukça kolay, İnanıyorum öyleyse doğrudur
İnanıyorum, öyleyse doğrudur, nerede  egemen olduysa, orada ٲçğ doğrulmaya başlamıştır,
Anaximandros
Sokrates
ٲçğ Nedir?
ٲçğ çok zaman Din ile kurulur, fakat ٲçğ yalnızca Din ile kurulmaz. İnanılanın mutlaka Din olması gerekmez,
ٲçğ  İnsanın dışında değildir, ٲçğ Bizim İçimizdedir  ٲçğı biz yaratırız..
İkinci Deneme
İnsan akıl gözü ile gördüğünü istedi. İÖ 6.yy’da  İkinci deneme akılla başladı. Akıl küçücük bir soruyu ortaya koydu: Evrenin anamaddesi nedir?
Akıl hakikati arıyordu. Akıl, tüm bilgilerin ve yaşamanın kendisinde temelleneceği Kesin, sağlam, genel geçer bilgiyi arıyordu.
Platon
Aristoteles
Sinoplu Diogenes
Stoa Okulu
Zekeriya zikrini bir sonsuz Ah’a verdi Doğdu İsa, bikrini Meryem Allah’a verdi. Nâzım Hikmet
Üçüncü Deneme
Nasıl Yaşamalıyım?
Hristiyanlık ’ın ilk adımları Dinin tememellendirilmesi yanında, ٲçğın ilk taşlarını da koyuyordu. Örneğin, Latin Patristiğinden Kartacalı Tertullianus (160-222) şöyle soruyordu: Neden inanıyorum? ve şöyle yanıtlıyordu: Credo quia absurdum est.
Credo ut intelligam
Augustinus
Aquino’lu Thomas
Clemens’in savını tersine çevirip Intelligam ut credam
Giordano Bruno
Galilei
Descartes
Hiç bir çağ kendi başına ortaya çıkmaz
İki ٲçğ vardır: Karanlık ٲçğ  ve  Bilge ٲçğ
Francis Bacon
F. Bacon: Bilmek istiyorum, çünkü egemen olmak istiyorum diye sesleniyordu ve ses her yanda yankılanıyordu. Artık bilmek için   Doğanın Kitabı  okunuyordu.
18.yy.’la girerken İnsan artık egemen olmaya başlamanın verdiği güçle Tanrıyı, Dini, Kiliseyi bir biçimde terkediyordu. Bilimle biçimlenen yaşama Ateizm ve Deizm ile renkleniyordu. 18.yy. Aydınlanmanın çağıydı. Aydınlanma Modernizmin, Modernçağın başlayışıydı. 19.yy bir  Bilimçağı ’ydı, bir  Pozitifçağ ’dı.
Royal Society
Bilimçağı başlamıştı. Pozitivist  sözüyle dile gelen Gerçek Olan’la ilgili çalışmalardı. Gerçek Olan, somut ya da fizik dünyadır.
Savoir pur prevoir Bilmek önceden görmek içindir
Böylece 19. yüzyılda yeni bir bağnazlık doğdu Bilim Bağnazlığı Yeni bir ٲçğ getirdi Bilim ٲçğı
Aldous Huxley
Cesur Yeni Dünya’da Bu bilimle yaratılan ortaçağı anlatır.
Edmund Husserl
Karl Marx
Wilhelm Dilthey
Henri Bergson
21. yy.’ın ilk 10 yılının bitmekte olduğu şu günlerde yaklaşık 150 yıldır süren bir bunalımın belli belirsiz sıkıntıları içindeyiz.
Ne olacak?
Dünyamıza baktığımızda  İnsanlar yeniden Dine dönüyorlar.  Hakikatin yerini  bir umut alıyor. ya da Umursamazlık ve kendine göre yaşamak Kendinden başka bir şeyi önemsemmek ve hatta karşı çıkmak ya da Postmodernite. yeni bir kültürün, yeni bir yaşamanın, daha temel bir deyişle yeni bir İnsanın olanağı .........
Yoksa
Yeni bir ٲçğ ı?

More Related Content

ٲçğ

  • 2. İnsan ve yaşamasıyla ilgili her düşüncenin, her tasarımın, her görüşün İnsan’ın Varlık Yapısında temellenmesi gerekir
  • 3. İnsan Özgürleşmenin, Aydınlanmanın, Erginlenmenin ve Yetkinleşmenin Olanaklarıyla donatılmış bir canlıdır.
  • 4. Aydınlanan, yetkinleşen ve özgürleşen bir yaşamanın olanağı Belirsizliktir. İnsan belirsizlikle kuşatılmıştır.
  • 5. İnsan dışındaki tüm canlılar Yaşamak için gerekli beş sorunun yanıtına doğal olarak sahiptirler. Böylece her hangi bir durumda Ne yapacaklarını, nerede yapacaklarını, ne zaman yapacaklarını, nasıl yapacaklarını ve ne kadar yapacaklarını bilmeye ihtiyaç duymazlar. İnsan ise bu beş sorunun yanıtını her durumda kendisi, vermek zorundadır.
  • 6. İnsanın bu soruları yanıtlayacak bilgisi yoktur. İnsan hazır bilgilerle doğmaz; İnsan bilgisiz doğar İnsan yalnızca bilmenin olanaklarıyla dünyaya gelir yani İnsan kendi bilgisini kendisi oluşturacak ve o bilgiye göre davranacak ve yaşayacaktır.
  • 7. Hangi bilgi Bilgi doğru olur, yanlış olur, geçerli olur, geçersiz olur. Bilgili olmak yetmez, Doğru ve geçerli bilgilerimizin bulunması gerekir.
  • 8. Gerçekte Biz İnsanlar oldukça alçak gönüllüyüz; Fazla bir şey istemiyoruz: İstediğimiz yalnızca bir tek bilgi, tek bir yargıya razıyız. Yeter ki bu yargı Açık ve Seçik , Upuygun , Kesin ve Genel-geçer olsun.
  • 9. Yani, Hakikat denilen türden bir bilgi olsun. Fazla bir şey istemiyoruz.
  • 11. Çünkü sağlam , aldanmayan , aldatmayan , dürüst ve güvenli bir yaşama istiyoruz.
  • 12. Böyle bir bilgiye henüz ulaşamadık. Ortalıkta hakikat olduğunu savlayan pek çok bilgi var. Bu bilgiler kuşku götürüyor, fakat yine de onların hakikat olduğunu kabul eden pek çok İnsan var.
  • 13. Kabul ediyorum , çünkü doğrudur diyemeyiz. Hakikat olduğu kabul edilen bilgiyi değil Hakikat olan bilgiyi arıyoruz.
  • 14. Bazı bilgilerimizin kesin ve genel geçen olduğuna inanırız . İnanılan bilgiler, kabul edilmiş bilgiler gibidirler. İnanıyorum, öyleyse doğrudur diyemeyiz.
  • 15.
  • 17. İlkin geniş bir kültür havzasında bin yıllar içinde her bir kültürün katkılarıyla ağır ağır gelişiyor sonra aynı havzada kültür ateşinin yandığı son topraklarda, son doruklarına ulaşıyor Bin yıldan fazla sürüyor; hem de çok fazla sürüyor. Orada Ulaştığı en yetkin biçimine varmış bir inanç sistemi oluyor.
  • 18. Eğer İnanıyorsanız Her yerde, her oluşumda Tanrılar, Tanrıçalar ya doğrudan, ya dolaylı vardırlar, egemendirler. Soracaksınız: Akıl yok mu, nerede bu akıl. Akıl dolu dolu var, fakat inancın buyruğunda . Asıl sorun da burada: Akıl ve İnanç İkisi de İnsanın ihtiyacı. İkisi de İnsanın özel ve özgün bir gücü, Ortada da Bilgi var. Hangisi bilgiye egemen olursa Bilgi ona göre değerleniyor.
  • 19. İnanıyorsanız işiniz oldukça kolay, İnanıyorum öyleyse doğrudur
  • 20. İnanıyorum, öyleyse doğrudur, nerede egemen olduysa, orada ٲçğ doğrulmaya başlamıştır,
  • 24. ٲçğ çok zaman Din ile kurulur, fakat ٲçğ yalnızca Din ile kurulmaz. İnanılanın mutlaka Din olması gerekmez,
  • 25. ٲçğ İnsanın dışında değildir, ٲçğ Bizim İçimizdedir ٲçğı biz yaratırız..
  • 27. İnsan akıl gözü ile gördüğünü istedi. İÖ 6.yy’da İkinci deneme akılla başladı. Akıl küçücük bir soruyu ortaya koydu: Evrenin anamaddesi nedir?
  • 28. Akıl hakikati arıyordu. Akıl, tüm bilgilerin ve yaşamanın kendisinde temelleneceği Kesin, sağlam, genel geçer bilgiyi arıyordu.
  • 33. Zekeriya zikrini bir sonsuz Ah’a verdi Doğdu İsa, bikrini Meryem Allah’a verdi. Nâzım Hikmet
  • 36. Hristiyanlık ’ın ilk adımları Dinin tememellendirilmesi yanında, ٲçğın ilk taşlarını da koyuyordu. Örneğin, Latin Patristiğinden Kartacalı Tertullianus (160-222) şöyle soruyordu: Neden inanıyorum? ve şöyle yanıtlıyordu: Credo quia absurdum est.
  • 40. Clemens’in savını tersine çevirip Intelligam ut credam
  • 44. Hiç bir çağ kendi başına ortaya çıkmaz
  • 45. İki ٲçğ vardır: Karanlık ٲçğ ve Bilge ٲçğ
  • 47. F. Bacon: Bilmek istiyorum, çünkü egemen olmak istiyorum diye sesleniyordu ve ses her yanda yankılanıyordu. Artık bilmek için Doğanın Kitabı okunuyordu.
  • 48. 18.yy.’la girerken İnsan artık egemen olmaya başlamanın verdiği güçle Tanrıyı, Dini, Kiliseyi bir biçimde terkediyordu. Bilimle biçimlenen yaşama Ateizm ve Deizm ile renkleniyordu. 18.yy. Aydınlanmanın çağıydı. Aydınlanma Modernizmin, Modernçağın başlayışıydı. 19.yy bir Bilimçağı ’ydı, bir Pozitifçağ ’dı.
  • 50. Bilimçağı başlamıştı. Pozitivist sözüyle dile gelen Gerçek Olan’la ilgili çalışmalardı. Gerçek Olan, somut ya da fizik dünyadır.
  • 51. Savoir pur prevoir Bilmek önceden görmek içindir
  • 52. Böylece 19. yüzyılda yeni bir bağnazlık doğdu Bilim Bağnazlığı Yeni bir ٲçğ getirdi Bilim ٲçğı
  • 54. Cesur Yeni Dünya’da Bu bilimle yaratılan ortaçağı anlatır.
  • 59. 21. yy.’ın ilk 10 yılının bitmekte olduğu şu günlerde yaklaşık 150 yıldır süren bir bunalımın belli belirsiz sıkıntıları içindeyiz.
  • 61. Dünyamıza baktığımızda İnsanlar yeniden Dine dönüyorlar. Hakikatin yerini bir umut alıyor. ya da Umursamazlık ve kendine göre yaşamak Kendinden başka bir şeyi önemsemmek ve hatta karşı çıkmak ya da Postmodernite. yeni bir kültürün, yeni bir yaşamanın, daha temel bir deyişle yeni bir İnsanın olanağı .........
  • 62. Yoksa