2. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• HULEFÂ-İ RAŞİDÎN
• "Sizden fetihten önce infak eden ve savaşan kimse ile fetihten
sonra infak edip savaÅŸan elbette bir olmaz. Ä°ÅŸte onlar, bundan
sonra infak edip savaşanlardan derece bakımından daha
yüksektirler. Bununla beraber Allah herbirine cennet vaadeder.
Allah yaptığınız herşeyden haberdardır." (Hadid, 57/10)
3. • Bu âyettte açıkça görüldüğü gibi Allah sahabenin hepsine
cenneti vaad etmektedir. Pek çok güzel haslete sahip sahabe-i
kiram genel olarak cennetle müjdelendiği gibi dünya hayatında
iken fert fert kendilerine cennet vaad edilenler de vardır. el-
Aşeretü'l-mübeşşere (müjdelenlen on) terkibi ile bu müjdeyi
Rasûlullah'tan dünyada iken alan sahabiler anlaşılır. Aşere-i
mübeşşerenin bazı ortak özellikleri vardır:
4. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• Hepsi İslam'ın ilk yıllarında Müslüman olmuşlardır.
• Peygamber'e ve İslam davasına büyük hizmetlerde
bulunmuşlardır.
• Hicret etmişlerdir.
• Bedir gazvesine katılmışlardır.
• Hudeybiye de Rasûlullah'a beyat etmişlerdir.
• Hadis kaynaklarında fazileleri ile alakalı pek çok rivayet vardır.
• Müsned türündeki hadis kaynakları bu sahabilerin rivayetleri
ile baÅŸlar
5. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• EBÛ BEKİR ES - SIDDÎK (ra) Hz. Ebû Bekir, cahiliye döneminde
de güzel ahlakı ile tanınan, sevilen bir kişi idi. Mekke'de
"esnak" diye bilinen kan diyeti ve kefalet ödenmesi işlerinin
yürütülmesiyle görevliydi. O, Mekke'nin ileri gelenlerinden
olup Arapların nesep ve ahbar ilimlerinde meşhur olmuştur.
Kumaş ve elbise ticaretiyle meşgul olurdu; sermayesi kırk bin
dirhemdi ki, bunun büyük bir kısmını İslam için harcamıştır.
6. • Hz. Muhammed (sav)'in İslam'ı tebliğe başlamasından sonra ilk
iman eden hür erkeklerin; raşit halifelerin, aşere-i
mübeşşerenin ilkidir. Asıl adı Abdülkabe'dir. İslamiyet'ten sonra
Hz. Peygamber ona Abdullah adını vermiştir. Künyesi Ebû
Bekir'dir. Câmiu'l Kur'ân, es-Sıddîk, el-Atik lakaplarıyla bilinir.
Bu lakaplardan en meşhuru es-Sıddîk'tır.
7. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• Doğumu
• Hz. Ebû Bekir, Fil yılından iki sene birkaç ay sonra 571'de
Mekke'de dünyaya gelmiş, güzel hasletlerle tanınmış ve
iffetiyle şöhret bulmustur. Hz. Ebû Bekir'in Rasûlullah'dan bir
veya üç yaş küçük olduğu zikredilmiştir.Şemaili :Beyaz tenli,
zayıf bedenli, arık yüzlü, seyrek ve az sakallı, çukur gözlü ve
çıkık alınlı idi.
8. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• İslam'a Girmesi
• Hz. Hatice'den sonra Rasûlullah'a ilk iman eden odur. Hz. Ebû
Bekir Mekke döneminde güçlü kabilelere mensup kişileri
İslam'a kazandırmaya çalıştı, öte yandan Müşriklerin
işkencelerine maruz kalan güçsüzleri, köleleri korudu; servetini
eziyet edilen köleleri satın alıp azat etmekte kullandı.Onüç yıl
Mekke'de Rasûlullah'ın yanında kalan Hz. Ebû Bekir, Hz.
Aişe'nin rivayetine göre, Rasûlullah hicret emrini alıp, Hz. Ebû
Bekir'e gelerek ona beraberce hicret edeceklerini söyleyince
sevinçten ağlamaya başlamıştı.
9. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
Hicrî on birinci yılda hastalanan Rasûlullah 13 Rebiulevvel
Pazartesi günü (8 Haziran 632) vefat etti. Başta Hz. Ömer olmak
üzere ashabın isteği ile halife seçildi. "Rasûlullah'ın Halifesi"
seçildikten sonra Mescid'de yaptığı konuşmada, "Sizin en
hayırlınız değilim, ama başınıza geçtim; görevimi hakkıyle
yaparsam bana yardım ediniz, yanılırsam doğru yolu gösteriniz;
ben Allah ve Rasûlü'ne itaat ettiğim müddetçe siz de bana itaat
ediniz, ben isyan edersem itaatiniz gerekmez..." demiştir.Yalancı
peygamberlere, "namaz kılarız, ama zekat vermeyiz" diyenlere
karşı savaş açtı.
10. • .Hz. Ebû Bekir, Zeyd b. Sabit'in başkanlığında bir heyet teşkil
ederek, bütün âyetlerin toplanmasını sağlamıştır.Hz. Ebû Bekir
Hicrî 13. yılda Cemaziyelahir ayının başında hicretten sonra
Medine'de yakalandığı hastalığın ortaya çıkması üzerine yatağa
düşünce yerine Hz. Ömer'in namaz kıldırmasını istedi. Ashabla
istişare ederek Hz. Ömer'i halifeliğe uygun gördüğünü söyledi.
Çok sevdiği Rasûlullah gibi altmış üç yaşında vefat etti. Vasiyeti
gereği Rasûlullah'ın yanına - omuz hizasında olarak- defnedildi.
11. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• ÖMER B. HATTAB (ra)
•
• İkinci Raşid Halife. İslam'ı yeryüzüne yerleştirip, hakim kılmak
için Rasûlullah'ın verdigi tevhidi mücadelede O'na en yakın
olan sahabilerden biridir. Ömer'in lakabı "Faruk"tur. Faruk, hak
ile batılın arasını ayıran demektir.
12. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• Doğumu
• Ömer (ra), Fil Olayı'ndan on üç sene sonra Mekke'de
doğmuştur. Kendisinden nakledilen bir rivayete göre o, Büyük
Ficar savaşından dört yıl sonra dünyaya gelmiştir.
13. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• İslam'a girmesi
• Hz. Muhammed (sav)'i öldürmeye karar veren Ömer, kılıcını
kuşanarak, Peygamber'i öldürmek için harekete geçmiş, ancak
kız kardeşi ve eniştesinin yeni dine girmiş olduğunu öğrenince
önce onların yanına gitmiş ve okudukları Kur'ân âyetlerinden
etkilenerek risaletin 6. yılında İslam'ı kabul etmiştir.Müslüman
olduktan sonra sürekli Rasûlullah'ın yanında bulunmuş, O'nu
korumak için elinden gelen gayreti göstermiştir.
14. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• Halifeliği
• Hz. Ebû Bekir (ra) vefat edeceğini anladığında, Ömer'i
kendisine halef tayin etmeyi düşünmüş ve bu düşüncesini
açıklayarak bazı sahabilerle istişarelerde bulunmuştu. Herkes
Ömer (ra)'in halife olmasını onaylayınca da ikinci İslam
halifesi o olmuÅŸtur.
• Müslüman olmayan bir köle tarafından hançerlenmiş ve bu
olaydan tam 3 gün sonra vefat etmiştir.
15. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• OSMAN B. AFVAN (ra)
• Haya abidesi, Raşid Halifelerin üçüncüsü. Osman (ra) b. Affan
b. Ebil-As b. Ümeyye b. Abdi's-şems b. Abdi Menaf el-Kuresî el-
Emevî Ebu Amr olan künyesi, Müslüman olduktan sonra
Peygamber'in kızı Rukiyye'den Abdullah isminde bir oğlu
olunca 'Ebû Abdullah' diye değiştirilmiştir. Künyesi, "Ebû
Abdullah'tır. Ona, "Ebû Amr" ve "Ebû Leyla" da denilirdi.
Lakabı ise ''zinnnureyn''dir.
16. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• Halifeliği
• Hz. Ömer (ra), yaralanınca seçtiği kişiler komuoyu yoklaması
da yaparak Osman (ra)'ı halife seçmişlerdir.Osman (ra), devlet
idaresini devraldığı zaman İslam fetihleri hızlı bir şekilde
devam ediyordu. Bu dönemde İslam ordusu , Kıbrıs ve Rodos
adaları ile Afrika bölgesini fethetti. Anadolu içlerinden Tiflis'e
kadar olan bölge fethedildi. Bazı fitneler neticesinde çıkan
isyan olayları sırasında vefat etti.
•
17. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• ALİ B. EBÛ TALİB (ra)
•
• Rasûlullah (sav)'ın amcasının oğlu, damadı, dördüncü halife.
Babası Ebû Talib, annesi Kureyş'ten Fatıma binti Esed, dedesi
Abdulmuttalib'tir. Künyesi Ebu'l Hasan ve Ebû Türâb (toprağın
babası), lakabı Haydar; ünvanı Emiru'l-Müminin'dir. Ayrıca
"Allah'ın Arslanı" ünvanıyla da anılır.
18. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• İslam'a Girmesi
• Rasûl-i Ekrem İslam'ı anlatmak için Haşimoğullarını evine davet
etti. Yemekten sonra: "Ey Abdülmuttaliboğulları, ben özellikle
size ve bütün insanlara gönderilmiş bulunuyorum. İçinizden
hanginiz benim kardeÅŸim ve dostum olarak bana beyat
edecek." dedi. Yalnız Ali (ra) kalktı ve orada Rasûlullah'a O'nun
istediği sözlerle beyat etti.
19. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• Hicreti
• Peygamberimiz Aleyhisselam hicret etmeden önce elinde
bulunan emanetleri, sahiplerine verilmek üzere Ali'ye bıraktı
ve o gece Ali, Rasûlullah'ın yatağına da yatarak inanmayanları
şaşırttı. Sonra Medine'ye hicret etti.
20. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• Halifeliği
• Hz. Osman (ra)'in şehadetinden sonra İslam'ın ileri gelen
şahsiyetleri ona beyat ettiler. Hilafete geçtiğinde halledilmesi
gereken bir çok problemle karşı karşıya kaldı. Bu karışıklıklar
Cemel ve Sıffin gibi iç çatışmaları doğurdu. İslam devleti
bünyesindeki bu ihtilafları giderme konusunda büyük
fedakarlık ve gayretler gösterdi.
21. AŞERE-İ MÜBEŞŞERE
• Nihayet, Kufe'de 40/661 yılında bir Harici olan Abdurrahman
b. Mülcem tarafından sabah namazına giderken yaralandı. Bu
yaranın etkisiyle şehid oldu.
• Devamlı olarak Peygamberimiz'in yanında bulunduğu için
Tefsir, Hadis ve Fıkıh'ta sahabenin ileri gelenlerindendir. Hatta
Rasûlullah'ın tabiri ile "ilim beldesinin kapısı" olarak ümmetin
en bilgini idi.