ݺߣ

ݺߣShare a Scribd company logo
T.C.
BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
STRATEJİK PAZARLAMA VE
MARKA YÖNETİMİ
YÜKSEK LİSANS
*ST. PAZARLAMA UYGULAMALARI DERSİ
*PAZARLAMA GÖRÜNÜŞÜMÜZÜ NASIL
DEĞİŞTİRDİ ADLI KİTAP ÖZETİ
HAZIRLAYAN
ALİ EMRE SÜSLÜ
KİTAP VE YAZAR HAKKINDA
Marka ve iletişim alanında uzman gazeteci Mark Tungate küresel güzellik
şirketlerinin görünüşümüzü ve dünyaya bakışımızı nasıl değiştirdiğine ışık
tutuyor. Makyajdan cilt bakımına, şampuandan metroseksüelliğe, "organik"
ürünlerden kişisel temizliğe uzanan bir yelpazede güzellik ve kozmetik
dünyasının tarihsel gelişimini zengin kaynaklar eşliğinde izlerken, bir yandan da
pazarlamanın güzelliği bir sektör haline getirişinin tarihsel öyküsünü anlatıyor.
Max Factor, L'Oreal, Chanel,Lancome,Dove,Body Shop, M.A.C. ve Shiseido
yolculuklarının perde arkasını öğrendiğimiz markalardan birkaçı. Kozmetik
sektörünün küresel isimleriyle görüşmeleri de içeren Pazarlama Görünüşümüzü
Nasıl Değiştirdi güzellik algımız, markalama ve pazarlama arasındaki ilişkileri
anlamak adına önemli bir adım.
"Görünen o ki, güzellik markaları bize hikâyeler anlatmayı sürdürdükçe biz de
onları dinlemeye devam edeceğiz."
Yazar: MARK TUNGATE
İçindekiler
Giriş
1. Kleopatra’nın izinde
2. Cazibeyi meslek edinenler
3. Tırnakları ortaya çıkarın
4. Corona güzeli
5. Fransız güzellik fabrikası
6. Banyodaki devler
7. Ünlü faktörü
8. Yüzde beş solüsyon
9. Lüksün cazibesi
10. Bir krem doğuyor
11. Ebedi gençlik arayışı
12. Güzellik küreselleşiyor
13. Kalabalıkta bir yüz
14. Raflardan sokaklara güzellik
15. Digital güzellik
Özetini yazmaya çalıştığım bu kitap ile ilgili olarak yazar
öncelikle kitabın adı olan
Pazarlama Görünüşümüzü Nasıl Değiştirdi? Sorusuna
cevap aramaktadır.
Yazar ilgilendiği markaları titizlikle incelemiştir.
Pazarlama insanları değiştirdi.
Güzelliğin giderek daha da zor beğenilen şablonuna ayak
uyduramadığımızın ve bağlantı kurmakta zorlandığımızın
farkında olmamızı sağladı.
Peki bu durum, kitabın tek olmasa da asıl kaygısı olmayı
nasıl başardı?
O halde en baştan başlıyorum..
1.KLEOPATRA’NIN İZİNDE
‘’Kendiliğinden kızarmayan bir kadın sanatla
kızarabilir.’’
Kleopatra’ya yıllardır hayranlık duyuluyor.
Günümüz reklam afişlerinden bize bakan düzgün kaşlı
tanrıçaların öncüsü, güzellik ikonlarının en eski
örneklerinden biri.Hakkında duyduğumuz tüm
efsanelerden yalnızca birinin gerçek olduğundan
eminiz: Bir zamanlar gerçekten var olduğundan.
Boş vakti olan Mısırlı bir kadın sabahları kalktığında zahmetli bir rutin bakım uygulamak
durumundadır.Önce banyo yapar,kuru göl yataklarından elde edilen ve sabun formu vermek için yağ ile
karıştırılan çok amaçlı temizlik ürünü netjeri ile kendini temizler.
Antik Mısırda akla önce sürme geliyor.Sürme
kaliteli bir pudra olan ve hayvan yağıyla
karıştırılarak kalitesi arttırılan kükürtlü kurşundan
yapılırdı.
Güzellik Notları;
*Antik Mısır güzellik rejiminin özü dini ritüellerden gelir.
*Kozmetik kelimesi yunanca ‘’giyim ve takı sanatı’’anlamına
gelen kosmetike tekhne’den geldiği düşünülüyor.
*Açık ten bin yıldır güzellikle bağdaştırılıyor.
*Matbaanın icadıyla, güçlü Rönesans kadınları tarafından
yazılan yazılar ilk güzellik rehberlerini oluşturdu.
*Güzellik 19. yüzyılın sonlarına doğru reklam ve dergiler
sayesinde demokratikleşmeye başladı.
*Bir zamanlar evde veya zanaatkarlar tarafından hazırlanan
güzellik ürünleri butik ve salonlarda üretilmeye başladı.
*İlk küresel güzellik markalarının zemini hazırlandı.
2. CAZİBEYİ MESLEK EDİNENLER
‘’Bazı kadınlar çok para harcamayacaksa hiç harcamamayı tercih ederler.’’
Helena Rubinstein (doğum adıyla Chaya Rubinstein) 25 Aralık 1870, Krakow Polonya’da doğan
Rubinstein, zengin bir tüccar ailesinde doğdu. Zürih'te tıp eğitimine başladı fakat yarım bıraktı. Bunun
ardından Avusturalya'ya yerleşerek çiftliklerde çalışmaya başladı. Burada çalıştığı zamanlarda işçi
kadınların yüzlerindeki güneş yanıklarını yanında getirdiği kremlerle iyileştirince, bu kremlerin üretimine
başladı. Ardından Sidney de bir güzellik merkezi açtı. Burada kazandığı paralarla Londra 'ya gitti. Bu
şehirde 1908'de açtığı ünlü güzellik merkezinin ardından büyük şöhrete kavuştu. 1912'de Paris,
1915'te New York salonlarını açtı.Helana yeni bir şeyler çıkarmada her zaman bir adım öndeydi. Cildi
kuru,normal ve yağlı olarak ayıran ilk güzellik uzmanıdır.Fiyatlarını daima yüksek tuttu.
‘’Bazı kadınlar çok para harcamayacaksa hiç harcamamayı tercih ederler.’’ ilkesi ile ilerlemiş olan
Rubinstein ,ilk kozmetik markalarındandır. Ve markası şuan L’Oreal kozmetik grubu çatısı altında
hizmet vermeye devam etmektedir.
GÜZELLİK NOTLARI;
*Helana Rubinstein ilk küresel güzellik markasını yarattı.
*Kadınları yaşlanma belirtelerinin utanılacak bir şey olduğuna
ama yavaşlatabileceğine inandırmak için abartılı hikayeler kullandı.
*Reklamları ve kliniğiyle bilimi bakım ve arzu ile birleştirdi.
*Avusturalya’da kurduğu şirketi yerel malzemelere ve idealleştirilen
‘’Avrupalı’’ ince zevke dayanıyordu.
*Rubinstein hangi mağazaların ürünlerini temin ettiğini ve neyi nasıl
sergileyip sattığını yakından takip ediyordu.
*Tüketicilerinin ürünlerine harcadıkları paraya değeceğine inanmalarını
sağladıkları taktirde yüksek fiyatların caydırıcı olmayacağını biliyordu.
*Moda ve güzellik gazetecileri ile rüşvete dayalı yakın ilişkiler kurmuşlar.
*Kadınların yaşlanma korkularını arttırarak milyonlar kazanma yeteneği
günümüz güzellik sektörünün başlıca unsuru oldu
3.TIRNAKLARI ORTAYA ÇIKARIN
‘’Hafiften edepsizlik’’
1930’lu yılların başlarında genç bir satıcı New York güzellik salonlarını
gezmeye başladı. Oldukça yakışıklıydı,ancak onun farklı kılan başka
birsey vardı:tırnaklarında ki oje.Her tırnağına farklı bir renk sürmüştü.Bu
onun en önemli satış numarasıydı.Bir salona giriyor ve gökkuşağı
renlerindeki parlayan tırnaklarıyla etrafındaki herkesi, özellikle de
kadınları büyülüyordu.
Bu kişinin adı ;Charles Revson
Helana Rubinstein ve Elizabeth Arden kadınların yüzleriyle ilgilenerek
zengin olurken Charles Revson tırnaklara dikkati çekmişti.Revson
,REVLON markasını erkek kardeşi Joseph ve markadaki ‘’L’’ nin sahibi
kimyager Charles Lachman ile 1932 yılında kurmuştur.Revson’u bu
markayı oluşturmaya iten bulunduğu şirkette bir üst kademeye onu
yükseltmemeleri olmuş.Her işte bir hayır var derler aynen o misal olmuş

Güzellik piyasasına moda sektöründeki sezon anlayışını getiren ilk kişi
oldu.Revlon her kış ve bahar sezonu için yeni renkler piyasaya
sürdü.Revlon kadınlara ‘’hafiften edepsizlik ‘’önermekten çekinmediğini
söylemiştir.Rubinstein gibi Revlon kimseye sonsuz gençlik vaat
etmedi.Cinselliği sade ve basit bir şekilde sattı.Güzellik sanatının
kaynağının şımarıklık olduğunu anlamıştı.
Güzellik Notları;
*Charles Revson,edebe aykırı bulunmalarını dikkate almayarak,tırnak cilası ve makyaj
sektörlerinde hızla ilerledi.
*Saldırgan ve karizmatik Revson ürünlerini salonlara satmak için yola koyuldu ve hırslı bir
satış ekibi kurdu
*Tırnak cilalarını ve rujlarını lüks ürünler olarak pazarladı ve işe cinsellik öğesini kattı.
*Moda dergilerinden, vitrin dekorasyonlarından ve medyayı çeken lansman partilerinden
oluşan bir birleşik pazarlama anlayışı yarattı.
*1950 ‘li yıllarda Revlon televizyona kucak açan ilk kozmetik markası oldu.
*Revlon’un 1970’lerdeki havalı Charlie reklamları yeni, özgür ruhlu ve serbest kadınları
hedefledi.
4.CORONA GÜZELİ
‘’Bir gün istediğim her şeye sahip olacağım’’
1960’ların başında Estee Lauder ve Charles Revson 666 Fifth
Avenue adresine bir süre aynı binada çalıştılar.Estte oje devini hem
küçük görüyor hem de ondan sakınıyordu: ‘’Onunla uğraşmak
istemiyorum…Charles Revson benim arkadaşım.Beni pek ciddiye
almıyor…Benim yalnızca tatlı bir sarışın olduğumu
düşünüyor…Piyasaya onunkilerle yarışacak bir ürün sürdüğümüzde
canı sıkılacak ve işte o zaman bizi zorlayacak.Onunla boy ölçüşmek
için henüz yeterince büyük değiliz.’’
Lauder’in Clinique ‘i satışa sunmasıyla canı sıkılan Revson,
hipoalerjenik modasından geri kalmamak için bu hamleyi taklit
ederek Ethera’yı çıkardı.Bu onu Revson’la hemen hemen eşit bir
konuma getirdi. Onu rahatsız edecek başka yollarıda
vardı.Revson’ın şirketi daha büyüktü ancak Estee daha sofistike ve
toplumun üst kademesine daha yakın olduğunu kanıtladı.
Arkadaşları Estee’yi anlatırken ;
Sıcakkanlı ve güzel bir kadındı.Potansiyel müşterilerinin bileklerine bir
parça krem sürer ve ipeksi etkisine hayran olmaları için yavaşça yedirirdi.
‘’Müşterilerinize dokunursanız yolu yarılamışsınız demektir’’ derdi.Ürünleri
müşterilerine bizzat tanıtması başarısının altında yatan en büyük
nedenlerden biriydi.’’Giyinir kuşanır satış yapardı.Satışta çok iyiydi’’
şeklinde Estte’yi kısaca özetliyordu.
Estee Lauder’de tıpkı Revson gibi fiziksel görüntüsünü markasına adepte
etmiş..İnsanların etkilenmesini sağlamış.
Estee Lauder pek reklam yapmazdı.Onu patlatan entresan bişekilde
eşantiyon diye verdiği güzel kokulu duş jeli oldu. Oda bu noktadan sonra
koku,parfüm ürünlerinide ürün gamının içine aldı.Kokuyu kendine ,heryere
sıkardı.Buşekilde duyusal pazarlama adını verdğimiz şekilde daha o
yıllarda bu tarz bir strateji ile ürününü tanıtırdı.
Güzellik Notları;
*Kendinden öncekiler gibi Estee Lauder de mütevazı çocukluğunu
anlatırken hikaye uydurma yeteneğini geliştirdi.
*İlk ürünlerini cilt bakımı dersleri vererek ve numune dağıtarak tanıttı.
*Doğrudan posta ve ‘’satın alarak hediye kazanma’’ stratejilerinin
öncüsüdür.
*Reklamalarını nadir,gençlik veren,doğal ve parlak gibi belirsiz ancak
duygu yüklü kelimelerle süsledi.
*Marka gösterişli mekanlarda poz veren varlıklı kadınların
fotoğraflarıyla oldukça istek uyandırıcıydı.
*Estee Lauder üç adımda cilt bakım sürecinin yanı sıra ‘’alerji
testinden geçmiştir’’ibaresi bulunan ürünlerden oluşan Clinique
markasını piyasaya sürdü.
*Lauder, Clinique Skin Supplies for Men’i (Erkekler için Clinique Cilt
Ürünleri) satışa sunarak erkek güzellik sektörüne açılan ilk güzellik
markası oldu.
5.FRANSIZ GÜZELLİK FABRİKASI
‘’Artık yaşlanmıyorum.Saçımı L’Oreal ile boyuyorum’’
1871 yılında Alsace’den Paris’e yerleşen pastacı bir ailenin
oğlu olan Schueller,
Derslerine çok çalışması gerektiğinin ve ‘’müşteri her zaman haklıdır’’
şiarının on yaşında farkına varmıştı.Schueller’in en büyük korkusu
çervesinin onun için temebel teneke demeleriymiş.Schueller bu nedenle
pastane çalışmış,okula gitmiş ve onu Sorbonne’a götüren kimya
çalışmaları yapmıştır.Sorbonne’da bir gün bir kuaför öğrencilere bir soru
yöneltmiştir:
Beyazlayan saçlar kalıcı bir yolla nasıl boyanabilir?
Öğretmeni tarafından çözüm bulması için zorlanan Schueller kolları
sıvadı.İlk çabaları boşa çıksa da doğru formülü bulana kadar harıl harıl
çalıştı.Niyatinde ortaya çıkardığı ürüne o kadar güveniyordu ki patent için
başvurdu ve böylece iş dünyasına atılmış oldu.
Birçok rivayete göre Schueller önceleri bu buluşa aureole ya da ‘’hale’’
kelimesinden bozma ismi olan bir saç şeklinden esinlendiği L’Aureale
ismini vermişti, ancak şirketin reklam arşivleri 1910’a kadar L’Oreal’in, 2,5
frank fiyatında, ‘’ bilinen en iyi ürün ‘’ olarak reklamının yapıldığını
gösteriyor.
L’Oreal’in sıçrama yapıp o yıllarda muazzam büyümesinin ardında gizli bir kahraman
Vardı.O da gece gündüz çalışan Schueller’in dinamizmine hayran kalan Georges Sprey adındaki
muhasebeci. Bu kişi mirasının büyük bir kısmını şirkete yatırmış.Sonra Scueller aldığı bu önemli
destekle işe bir satışçı ve bir tanıtımcı almış.Ve çeşitli reklam kampanyaları ile şirket oldukça
ilerlemiş.
Schueller’in başarısı iki yönlü bir stratejiye dayanıyordu:salon sahipleri ve kuaförlerle yakın
ilişkiler kurma ve saç şekillendirmeyi modanın önemli bir içeriği olarak gösteren pazarlama
stratejileriydi.
Hikayeye Lancome’da katılıyor
Armand Petitjean Fransa’nın İndre bölgesindeki Chateau de
Lancosme civarında yetişen vahşi güllerden esinlenerek adlandırdığı
markayı 1935’te yarattı.
Petitjean ağızdan ağıza pazarlamayı geleneksel reklamcılığa tercih
ediyordu.Fakat ilgi artıca İsabella Rossellini,Juliette Binoche,Uma
Thurman,Kate Winslet,Julia Roberts ve daha ve daha birçok ünlüyü
reklamlarında oynatarak popülerliğini daha da arttmıştır.
Petitjean’in katı mükemmeliyetçiliği şirketin geleceğini belirledi.1937’de
Rose de France adında dudakları ‘’bir çocuğunki kadar parlak’’ yapan
yumuşak,lüks,ve oldukça da başarılı bir ruj çıkardı.Lancome’un gümüş
ya da altın kaplama ruj kapları birer sanat eseriydi.Ancak 1960’larda
plastik ruj kapları moda olmaya başlamıştı.Kadınların bu ucube şeyleri
çantalarında taşımak isteyeceklerine inanamayan Petitjean bu durum
karşısında dehşete düştü.Tüketici trendlerinden bihaber olan
Lancome’un satışlarında birdenbire bir düşüş yaşandı.Petitjean
L’Oreal’den markasının lüks mimarisine ihanet etmeyeceklerini sözünü
alarak satın alma teklifini kabul etti.Böylelikle lüx konumlandırılması
yapılan Lancome,L’Oreal bünyesine katılmış oldu.
Artık yıllar ilerliyordu.
Owen-Jones’un 1988 yılında başkan ve CEO
oluşu L’Oreal’in küresel sektörde yer alma
arzusunun sembolüydü.L’Oreal en başında saç
bakımı ile ilgileniyordu.Fakat Jones artık çok
geniş bir persfektiften olaylara bakıyor.
Ve tüm dünyaya yayılmak istemekteydi.L’Oreal’in
tarihinde Lindsay Owen-Jones’tan önce ve sonra
diye iki ayrı dönem var.
Owen-Jones L’Oreal’in CEO ‘su olduğunda bir
fransız şirketinde bu konuma gelen ilk yabancı
olmuştu.Sırrı, L’Oreal’i uluslararası plana taşırken
Fransız kimliğini tamamen korumasıydı.
Sıra Maybelline deydi..
TL Williams adındaki bir kimyager 1915 yılında
Maybelline şirketini kurdu.Adını kirpiklerini vazelin
ve kömür tozu karışımyla belirginleştiren kız
kardeşi Mabel’dan esinlenerek koymuş ve
kirpikleri koyulaştıran bir ürün geliştirmişti.1917
yılında dünyanın ilk modern maskarasını piyasaya
sürdü.
Maybelline 1960 ‘lara kadar göz makyajına
yoğunlaştı.1991 yılında ilk meşhur sloganı
yarattı:’’Belki de sırrı Maybelline’dır.’’
Owen-Jones’un teşvikiyle L’Oreal Maybelline’i
1996’da 758 Milyon USD karşılığında satın
aldı.Markayı doğduğu yere götürerek , şehre
büyüleyici tadını veren boyutu,stili ,rengi ve
başarısıyla aynı anlama taşıması için markanın
ismine ‘’New York’’ kelimesini ekledi.
Owen-Jones önderliğindeki L’Oreal imparatorluğu diğer ünlü markaları satın alarak gücüne güç katmaya
devam etti..
2000’ ler de Afrikalı-Amerikalı tüketicilere saç bakım ürünü hazırlayan Soft Sheen ve Carson’u bünyesine
kattı ve isimleri birleşti.(Soft Sheen/Carson ) oldu.
Yine 2000 ‘li yıllarda ‘’ Kiehl’s ‘’ adlı New York’lu cilt ve saç bakım markasını bünyesine kattı.İlk başta
eczane olarak başlayan marka sade pazarlama anlayışını benimsedi.Erkekler arasında popüler olmuş bir
marka olan Kiehl’s de fiyatlarda fazla uçuk bir politika izlenmedi.
2004’te Japon markası Shu Uemura ‘yı aldı.Bu şekilde L’Oreal Japonya’da da
tutunmuş oldu.
Ve yıl 2006’yı gösterdiğinde L’Oreal bir satın alma daha yaptı.1976’da kurulan İngiliz doğal
güzellik markası olan Body Shop’da artık aileye katılmıştı.
Sir Lindsay Owen-Jones L’Oreal’in yapısını modernleştirdi.Kozmetik çeşitliliğini L’Oreal Paris
markasıyla geliştirdi ve L’Oreal Paris’i orta ölçekli bir küresel güzellik markası haline
getirdi.Başkanlığında şirket yıllarca çift haneli bir büyüme yakaladı ve lüksü arzulayan başarılı
bir Fransız saç bakım şirketinden 130 ülkeye yayılmış 64000
çalışanı ile kurumsal bir deve dönüştü.Tüm bunları 23 çekirdek marka ile başardı.
L’Oreal ailesini oluşturan markalardan bazıları;
Maybelline, Vichy, Garnier, Helena Rubinstein, Lancome, Ralph Lauren, Giorgio Armani
Parfums, Biotherm, Cacharel, Kerastase, La Roche Posay,Body Shop gibi orta-üst sınıf için
yapılmış olan markaları da bünyesinde bulundur.
Güzellik Notları;
*Satın alma sebebi olarak daha genç görünme ihtiyacını yarattı.
*Daha sonra kitle pazarı şampuanları ve bronzlaşma losyonları alanında inovasyonlar yarattı.
*Daha sonra kitle pazarı şampuanları ve bronzlaşma losyonları alanında inovasyonlar yaptı.
*L’ Oreal varisleri Lancome ve Vichy’yi bünyelerine katarak ve araştırma departmanlarını genişleterek
L’Oreal’i lüks cilt bakım sektörüne taşıdı.
*L’Oreal yöneticilerinden olan Charles Zviak başarılı güzellik markalarının araştırma,pazarlama ve kaliteden
oluşan ‘’altın üçgen’’ üzerine kurulduğuna inanıyordu.
*1938 yılında CEO olarak atanan Lindsay Owen-Jones’un L’Oreal’i küresel bir deve dönüştürdüğü
düşünülüyor.
*Owen-Jones, Maybelline için canlı bir atmosfer yaratan New York ve Lancome için kulağa sofistike gelen
Paris eklemelerini yaparak markaya dünya çapında bir kimlik kazandırdı.
*Owen-Jones markaları daha da dinamikleştirmek için markalar ve çalışanları arasında yaratıln rekabet
ruhunu destekliyordu.
*L’Oreal’in işe alma ve eğitim politikaları sayesinde oldukça sadık ve rakabetçi çalışanlar yetişiyor.
6.Banyodaki Devler
‘’Tüketicinin ne istediğini bulun ve bunu ona verin’’
William Procter 1832 yılında bir sabah Londra sokaklarında yürürken etekleri zil çalıyordu.Zor bir gün
geçirme ihtimali belli ki onu hiç korkutmuyordu.Gençken bir bakkalda çıraklık yapmış ve fitili balmumun içine
batırarak ‘’daldırma’’ denilen bir yöntemle mum yapmayı öğrenmişti.Şimdi 30 larının başındaydı ve geleceğe
binlerce mumdan daha parlak görünüyordu.William yalnızca bir gün önce kendi giyim mağazasını
açmıştı.Bu onun ilk girişimiydi ve başarılı olacağından emindi.Daha mağazasının açılalı birkaç gün
olmasına karşın Procter çok talihsiz bir olay yaşadı.
Mağazaya geldiğinde raflar bomboştu.Hırsız girip tüm malları çalmıştı ve zarar 8bin sterlindi.Bu o günün
şartlarına göre yüksek bir tutardı.Procter bir gecede mahvolmuştu.
Ona güç veren utanma duygusu mu yoksa gölge düşmemiş iyimserliğiydi bilinmez,William hayatına yeni
dünyada yeniden başlamaya karar verdi.Karısını alıp ABD’ye gitti.Oraya vardıklarında kendilerinden
öncekilerinin yolunu izleyerek batıya doğru ilerlediler. Fakat kötü talih Procter’ın yakasını bırakacak gibi
değildi.Ohio Nehri boyunca ilerlerken karısı hastalandı ve William, Cincinnati ‘de doktor aramak zorunda
kaldı.Ne yazık ki karısı birkaç ay sonra öldü.
William ,ümitleri tükenmek üzereyken Cincinnati bankasında iş buldu.Borçlarını ödemek için canını dişine
takıp çalışıyordu ve ek iş olarak mum yapmaya geri döndü.William kısa süre de bankadaki işini bıraktı ve
karlı bir işletme kurdu.
Karısının öldüğü kasabayı hiçbir zaman terk etmemiş olsa da ,önde gelen bir mumcu olan Alexander
Norris’in kızı genç Olivia Norris ile flört edip evlenecek kadar toparlamıştı.Olivia’nın kız kardeşi Elizabeth
Ann, ailesi 1819’da ABD’ye göç eden İrlanda’lı bir sabuncuyla evliydi.William onunla tanıştığında , sabun ve
mum üretim işi geçimini sağlamaya yetecek kadar iyi gidiyordu.Adı James Gamble’dı.
Procter&Gamble Kader Birliği
Alexander Norris oldukça zeki bir adamdı.Onu , şöminenin başında torunlarıyla oturup akşam yemeği
sonrası keyif sigarasını tüttürürken hayal edebilirsiniz.Her şekilde , torunları için faydalı tavsiyeleri olduğu
kesin.Onların aynı hammaddeler için resmen yarıştığını gördü.Neden birlikte iş yapmıyorlardı? Ve bu
şekilde Procter & Gamble , 31 Ekim 1837’ de kurulmuş oldu. (soldaki Procter ,sağdaki Gamble)
P&G , tam anlamıyla bir güzellik şirketi değildi.Özellikle ampulun
yaygınlaşmasından sonra mumlar rafa
kalktığında ,şirketin başarısı temelde sabun üzerine kurulu hale
geldi.Fakat güzellik sektörünün tüm öncüleri gibi,hem içgüdüsel
olarak hemde gereklilik ler sonucu ,
Procter &Gamble’da marka oluşturmada uzmandı.
Bu yeni kuşak,şirketin en kalıcı marka isimlerinden birini de
beraberinde getirdi.İvory sabun ,James Norris Gamble ile birlikte
,Procter ‘ın diğer oğlu Harley tarafından geliştirildi.Karıştırm
sürecinde ürünün içine kazara normalden daha fazla hava girdi
ve sonuçta sabun kalıbı suyun üzerinde duruyordu.O gün sabun
kullanmak sadece temizlik le değil, açık ten rengiyle de
özdeşleştiriliyordu.
Sabuna kazara normalden daha fazla hava girip onun su da
yüzüyor vasiyette kalmasını bir reklam kampanyasına
dönüştürdüler. Slogan ise;
‘’öyle saf ki suyun üzerinde duruyor’’ oldu. Bu slogan 1882’de
İndepented gazetesinde yayınlandı.Popüler olacağı belliydi. Ve
öylede oldu.
Güzelliğin yeniden tanımlanması;
Tüketicilerin reklamlara tepkisini anlama arzusu,
Procter&Gamble’ı bambaşka bir yönde inovasyon yapmaya
yöneltti.Şirket 1924’te ilk Pazar araştırması departmanlarından
birini kurdu.O zamana kadar ürün geşitirme büyük ölçüde
sezgisel ve rastlantı eseri ilerlemişti.Fakat P&G müşterilerinin
günlük ihtiyaçlarını karşılamaya kararlıydı ve bu durum onların
hayatına dair daha fazla bilgi sahibi olmayı gerektiriyordu.
20. Yılın ikinci yarısında piyasaya çıkardığı markalara bakacak
olursak, haftalık alışveriş listesi gibi bir tablo görürüz: Tide
detarjan(1946),Crest diş macunu (1955), Charmin tuvalet
kağıdı (1957), Pampers çocuk bezi (1961), Head &Shoulds
şampuan (1961), Ariel detarjan (1961), Pringle’s patates
cipsi(1968), Bounce çamaşır yumuşatıcı (1972) ve Always
hijyenik ped (1983)
1985’te Richardson-Vicks ,1989’da Noxell ,1990 ‘da Old Spice
, 1991 ‘de Max Factor ve Ellen Betrics kozmetik firmalarının
satın alınmasıyla şirket, güzellik sektörüne doğru da genişledi.
Daha sonra 2005’te 57 milyar dolara Gillette markasını bünyesine katarak, bir hamlede dünyanın
En büyük tüketici ürünlerini yarattı.Bu hamle P&G ‘nin yalnızca Gillette tıraş ürünlerine değil, aynı zamanda
Braun elektrikli ev aletlerine ,Right Guard deodorantlarına ve Duracell pillerine de ulaşmasını sağladı.Ayrıca
bu antlaşma P&G ‘nin yetersiz kaldığı alan olan erkek bakım ürünleri pazarında elini güçlendirmiş oldu.
200’lerin ilk on yılının sonunda Procter&Gamble bir sabun ve deterjan şirketinden ,toplam satışlarının
yarısını güzellik,kişisel bakım ve sağlık sektörlerinde yapan bir şirkete dönüştü.
UNILEVER: ALBENİ ONDAN SORULAR
P&G ‘nin evsel ürünler ve kişisel bakım kategorilerinde de rakipleri var.Diş macunlarından, ağrı kesicilere
şampuandan bebek pudrasına bir çok ürünüyle banyolarımızyer alan
Colgate –Palmolive ,Reckitt Benckiser ve Johnson& Johnson gibi markaları tanırsınız.Şimdi Dove, Lux,
Pond’s , Lifebuoy, Sunsilk (elidor),TIGI,Vaseline ve İngiltere’de Lynx adıyla bilinen Axe gibi bir dizi büyük
markanın sahibi olan Unilever’e yakından bakalım.
Lever Brothers, 1885 yılında William ve James Hesketh kardeşler tarafından kurulan sabun üreticisi bir
firmaydı. Warrington’da küçük bir sabun fabrikası alan şirket, bitkisel yağ kullanarak, “Sunlight Soap”
markasıyla sabun üretimine başladı. 1888 yılında üretimi haftada 450 tona çıktı. Şirket, Wirral
Peninsula’daki Bromborough Pool bataklıklarında, içinde yüksek standartlarında bir yaşam alanı yarattığı
“Port Sunlight” adında bir kompleks inşa etti. 1900’lerle birlikte üretilen markalara “Lifebouy”, “Lux” ve “Vim”
eklendi; ABD, İsviçre, Kanada, Avustralya, Almanya ve diğer bölgelerde şubeler açıldı.
1890’larda, Lever Bros ve daha sonra Lord Leverhulme şirketlerinin kurucusu olan William Heskesth,
Victoria İngilteresi’ndeki temizlik ve hijyene yardımcı olan devrim niteliğindeki sabunu Sunlight Soap
hakkında görüşlerini şöyle dile getirmişti: “Temizliği sıradan bir iş olmaktan çıkarıyor, kadınların iş yükünü
azaltıyor. Sağlığı tabana yayıyor ve kişisel cazibeye katkıda bulunuyor. Böylelikle insanlar hayattan daha
fazla zevk alıyor ve kullanıcı üründen memnun oluyor.”
Birçok sabun firmasını bünyesine katan Lever Brothers, 1930 yılında Hollandalı şirket Margarine Unie ile
birleşerek Unilever adını aldı.
Algida,Axe,Becel,Calve,Clear,Domestos,Dove,Elido
r,Knorr,Lipton,Lux,Rexona,Omo,Rinso,Sana,Rama,
Signal,Unipro,Yumuş,Lifebuoy,Ben&Jerry’s ,Carte
d’Or, Magnum gibi birçok ünlü marka Unilever
Ailesine aittir.
Güzellik Notları;
*19. Yüzyılda Procter & Gamble ABD’ye , Unilever de İngiltere’ye
kitlesel hijyen getirdi.
*Önceleri kurucularının sezgilerine güvenen bu markalar ,daha sonra
gelişmiş bilimsel araştırmala ve pazarlama departmanlarını kurdular.
*Amaçları, belirli tüketici hedef kitlelerinin günlük ihtiyaçlarına tam
olarak yanıt verebileceği ürünler sunmaktı.
*Temelde hızlı tüketim ürünleriyle ilgilenen P&G ve Unilever, bir süre
sonra yüksek kar marjına sahip güzellik sektörüne de girdi.
*Unilever lüks parfüm sektöründen çekilerek, tüketicilerin kitle tüketim
ürünlerine odaklandı.
*Bununla beraber gerçek,doğal güzellik marka konumlandırması ile
Dove markası piyasada büyük başarı elde edilmiştir.
*Banyonun devleri ,güzellik ürünlerinin sadece işlevi için değil
beklentilere,duygulara ve güzel deneyimlere hitap ettiği için de
satıldığını fark etmiştir.
7.ÜNLÜ FAKTÖRÜ
‘’Makyaj çılgınlığı, tıpkı film çılgınlığı gibi vazgeçilmezdi’’
Makyaj, Max Factor’un hayatını kurtardı.Maximilian Faktorowicz olarak bilindiği zamanlarda Rusya
İmparatorluğu Büyük Operası’nda ve Çar 2.Nikola’nın sarayında kozmetik ve makyaj sanatçılığı
yapıyordu.
Kendisini özgür hissetmeyen Max, ABD ‘Ye kaçmıştır.Buradaki gümrük görevlisi onun adını kısaca Max
Factor olarak yazmıştı ve öylede kaldı.Burada film yıldızlarına makyajlar yapması ile ünlendi.Ünlüler,
Hollywood yıldızları devamlı Max Factor ile çalıştı.o makyaj kavramını ortaya çıkaran kişiydi.Kaliteli makyaj
malzemeleri ve profesyonel makyaj sanatçıları ile birleşen dünyaca ünlü bir markaya dönüşmüştü.Ve artık
onunda dediği gibi ’Makyaj çılgınlığı, tıpkı film çılgınlığı gibi vazgeçilmezdi’’
MAC VE ŞİRKETİ
Max Factor ile akraba olarak tanımlayacağımız başka bir
markada ,1984’de Toronto’da Frank Toskan ve 1997’de 49
yaşındayken hayatını kaybeden buluşcu pazarlama yöneticisi
Frank Angelo tarafından kurulan MAC’tir. Tam açılımı Make Up
Art Cosmetic ‘tir.Onlarda tıpkı Max Factor gibi profesyonel
makyaj sanatçıları ile birleşeren bir güzellik markası olma
yolunda ilerledirler.Kendilerin güçlü,yaratıcı,eğlenceli olarak
tanımladılar. Daha sonra şirketin %51 ‘lik kısmını Estee
Lauder’e satttılar.
8. YÜZDE BEŞ SOLÜSYON
‘’İnsanlar kokuları değil, hikayeleri satın alır’’
*Parfüm şişesindeki ‘’öz’’ fiyatının yalnızca yüzde beşi eder;
gerisi ambalaj ve pazarlama için biçilen fiyatı oluşturur.
*parfümcüler kısıtlı bütçeler ve sıkı son teslim tarihleri yüzünden
‘’güzel koku’’ standardını düşürmek zorun kalıyor.
*Sıradan markalardan sıkılan tüketiciler 18. yy çıkan parfümleri
keşfediyor.
*Chanel No.5 dünyanın en ünlü kokusudur.Gabrielle Chanel bu
kokuyu gizli pazarlamayla tanıtmıştır.
*Başarısını katıksız kalıcılığına borçludur ancak Coco Chanel’in
ruhunu yansıtan aktrislerin yanı sıra ikonlaşmış şişesinin de bu
başarıdaki yeri büyüktür.
*Parfümlerin tüketiciler arasında yayılması zaman alır.
*Ancak güzellik şirketleri anlık hitler yaratma umuduyla reklam bazlı
yeniliklere odaklanmayı tercih eder.
9.LÜKSÜN CAZİBESİ
‘’Modada olduğu gibi güzellikte de trendler var’’
* Kişiye özel tasarım yapan moda markaları parfüm parfüm ve makyaj
alanlarına yönelerek güzellik sektöründe meşruiyet kazandı.
* Aktif Bileşenler üzerine yapılan araştırmalardan kremlerin satışında
kullanılacak hikayeler oluştururlardı.
* Güzellik markaları en son çıkan aktif bileşeni bulan ve satışa sunan ilk
marka olmak için yarışır.
* Güzellik markalarının halkla ilişkiler çalışanları ve güzellik gazatecileri
arasında ki samimi ilişkiler pazarlama sürecini kolaylaştırıyor.
* Tüketiciler ürünleri sadece etkisi için değil mağaza
atmosferi,ambalaj,koku ve doku deneyimleri için de satın alıyor.
* Aynı zamanda statü için de satın alıyorlar çünkü güzellik yüksek marjlı
bir iş; tüketicilerin birçoğu lüks bir kremi almak için can atarken ucuz
kremlere bakmıyorlar bile.
10.BİR KREM DOĞUYOR
‘’Bilimi abartmak zorundasınız’’
*Güzellik markaları rakiplerini izliyor ve son çıkan aktif bileşenleri yakalamak için yeni kremleri satışa
sunuyor.
* Yeni bir kremin satışa sunulması bir konseptle, aslında kelimenin tam anlamıyla son araştırmalar üzerine
kurulu bir hikayeyle başlıyor.
* Güzellik pazarlamacılarının yeteneği tüketicileri kremlerin görünüşlerini iyileştireceğine ikna edecek
şekilde ‘’bilimi abartmaktır’’
* Ancak tüketiciler en sert piyasa düzenlemesine sahip İngiltere’de Reklam Standartları Otoritesinin de
desteğiyle markaların abartılı iddialarına tepki gösteriyor.
*Ürünler bağımsız klinik araştırma laboratuvarlarınca test ediliyor, ancak sonuçlar reklam metinlerinde
genellikle maniple ediliyor.
11.EBEDİ GENÇLİK
‘’Paranızı güzel bir şişe şaraba harcamak daha mantıklı’’
*Güzellik pazarlamasının büyük bölümü asırlardır arzulanan
sonsuz gençlik arayışına dayanır.
*Nemlendiriciler cildin görünümünü iyileştiriyor.Kırışıklık karşıtı
kremlerin önemli bir etkisi olduğuna dair çok az kanıt olmasına
rağmen plasebo etkisi yarattıklarına şüphe yok.
*Tüketiciler kremlerin güneş ışığına uzun süre maruz kalma gibi
sebepler oluşacak hasarları önleyeceğini kabul ediyor.
*İnsanlar yaşlanma adına hiç bir şey yapmadan oturmaktansa, bir
krem tercih ediyorlar aslında umut satın alıyorlar.
*Bugüne kadar dünya üzerinde yaklaşık 100 milyar insan yaşadı.Bilinen en uzun ömürse 122 yıl.
*Yaşlanma korkusu doktor,bilimci ve düşünürlerin daha uzun yaşama yollarını aradığı ‘’ölümsüzlük işini’’
yarattı.
12. GÜZELLİK KÜRESELLEŞİYOR
‘’ Eşitsizlik bedende yazılır’’
*Batılı kozmetik üreticileri 19.yy sonları ve 20. yy
başlarında dünyaya yayılmaya başladığında ilk olarak
sömürgeci idealller ve daha sonra da Hollywood
tarafından yönlendirilen bir güzellik vizyonunu ihraç
ettiler.
*Bu durum antik çağlara dayanan ve soyluluk göstergesi
olan açık ten arzusunu desteklemiş ve Batılı markaların
sömürmeye tereddüt dahi etmediği Pazar, ten açıcı
ürünler açısından zenginleştirilmiştir.
*Japonya ‘da Shiseido ve Shu Umera gibi markalar
Batılılığı kültürel öğelerle birleştiren farklı bir yaklaşım
sergilediler ve yeni gelen yabancılardan baskın çıktılar.
*Çok daha fazla marka artık yerel ünlüleri reklamlarında
kullanıyor, ancak uluslararası yıldızlar da yok olmuş
değil.
13.KALABALIKTA BİR YÜZ
‘’Amacımız güzellik sektörünün Apple’ı olmak’’
*Güzellik pazarına yeni girenler ayakta kalmak için özgün bileşenlere,rekabet hikayelerine ve radikal
stratejilere ihtiyaç duyar.
*Fransa’nın Caudalie markası Fransız ‘’yaşam sanatına ‘’ istinaden şarap yapım kültürünü ‘’Fransız
Paradoksu’’ ile birleştirir.
*Caudaline mağazalar aracılığı ile satış yapmak yerine eczanelerle partnerlik kuruyor.Lüks spa’ları ürünün
artmasına yardımcı oluyor.
*Caudaline müşteri ilişkileri yönetiminin çok önemli olduğunu düşünüyor ve ürünlerindeki kuponlarla ve
internet üzerinden üye olabilecekleri bir kulüple müşterilerini iletişime geçmeye teşvik ediyor.Ödüllü ‘’tıkla ve
aran’’ hizmeti bir tık uzaklıkta kişisel danışmanlık sağlıyor.
14. RAFLARDAN SOKAKLARA
GÜZELLİK
‘’Mağazalarımızda müşterilerimize sunduğumuz hizmet
markamızın değer önermesinin oldukça büyük bir kısmını
oluşturur.’’
*Üst düzey güzellik markaları, mağazalara oldukça önem veriyor.Bu
mağazalarda yer alan stantlar ve güzellik danışmanları pazarlama
stratejisine katkıda bulunuyor.
*Sephora selfservis konseptine öncülük ederek ‘’seçici dağıtım’’
kanalında devrim yaratmıştır.
*Müşterilerin ancak öneri almak için asistanlara başvurduğu bunun
dışında selfservisin geçerli olduğu birçok koku ve cilt bakım ürününe
erişilebilirlikleri üst düzey bir ortam yaratmıştır.
*Mağazadaki güzellik uzmanları ve tırnak bakım stantları atmosfere
dinamizim katar.
*Asistanlar genelde Sephora’nın promosyon anlaşması yaptığı
markaları önerir.
15. DİJİTAL GÜZELLİK
‘’Bugünün gelişmelerinden gelecek adına ders çıkarmamız
gerekiyor’’
*Sosyal Medya yeni oyun sahası haline geldi,ancak markalar
‘’tüketicinin sohbeti yönlendirmesinden’’ korkuyor.
*Markalar mesajlarını tüm pazarlama stratejileriyle uyumlu hale
getirmek ve yorumları izlemek için sosyal medya uzmanlarını işe
aldı.
*Sosyal ağlar markaların perakendecileri aradan çıkarıp
müşterileriyle konuşabilmesini sağlayan önemli bir müşteri ilişkileri
yönetimi aracı olarak görülüyor.
*Güzellik blogları halkla ilişkiler için gereklidir, ancak yönetimi zordur.
*Okuyucular, blog yazarları markalarla yakın ilişkiler kurduğu için
güzellik bloglarına sırt çeviriyorlar.
*Web siteleri markalar tarafından hazırlanan digital içeriğe
müşterilerin erişimini sağlayan kanallar kanallar haline geldi.
Genel olarak kitap ve güzellikle ilgili düşüncelerim;
Güzel olmak ,çevresine genç-güzel görünmek ve kendini iyi hissetmek her dönem tüm bayanların
vazgeçilmezi oldu.
Pazarlamacılar ise gerek fiziksel fayda, gerekse de duygusal fayda anlamında istenilenleri zekice
pazarladılar. Güzel, şık görünmek , güzel kokmak, genç görünmek ve yaşlanmayla savaşmak gibi
Kozmetik ve güzellik üzerine eski çağlardan günümüze bir çok marka geldi geçti.
Bir çoğuda günümüzde halen yaşamaya devam etmekte.Bana göre bu markaların ilk tohumlarını atan,
güzellik sanatına can veren bu insanların tek bir ortak noktası vardı.
Onlar hayal ediyordu ve hayal ettiklerini ustaca pazarlayıp, satıyorlardı.
Kitabın bendeki etkilerine gelince ;
Kozmetik ve güzellik sektöründeki markalara bir erkek olarak oldukça uzaktım .Sadece ismen
biliyordum.Fakat bu kitap sayesinde bu markaları hikayeleri ile tanıma fırsatı buldum. Öğrendiklerimi
özellikle eş zamanlı internetten de araştırdım. Yani artık bu markaları caddede veya AVM ler de gördüğüm
zaman bana sıradan bir mağazadaki ürünler olarak gelmeyecek.
Son söz olarak ise biz erkekler için uzak kalınan bu alana adeta bir güzellik ansiklopedisi kıvamında
kusursuzca yazılmış bu kitabı okumaktan büyük zevk aldığımı söylemek isterim.

More Related Content

"Pazarlama Görünüşümüzü Nasıl Değiştirdi" adlı kitap özeti

  • 1. T.C. BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ STRATEJİK PAZARLAMA VE MARKA YÖNETİMİ YÜKSEK LİSANS *ST. PAZARLAMA UYGULAMALARI DERSİ *PAZARLAMA GÖRÜNÜŞÜMÜZÜ NASIL DEĞİŞTİRDİ ADLI KİTAP ÖZETİ HAZIRLAYAN ALİ EMRE SÜSLÜ
  • 2. KİTAP VE YAZAR HAKKINDA Marka ve iletişim alanında uzman gazeteci Mark Tungate küresel güzellik şirketlerinin görünüşümüzü ve dünyaya bakışımızı nasıl değiştirdiğine ışık tutuyor. Makyajdan cilt bakımına, şampuandan metroseksüelliğe, "organik" ürünlerden kişisel temizliğe uzanan bir yelpazede güzellik ve kozmetik dünyasının tarihsel gelişimini zengin kaynaklar eşliğinde izlerken, bir yandan da pazarlamanın güzelliği bir sektör haline getirişinin tarihsel öyküsünü anlatıyor. Max Factor, L'Oreal, Chanel,Lancome,Dove,Body Shop, M.A.C. ve Shiseido yolculuklarının perde arkasını öğrendiğimiz markalardan birkaçı. Kozmetik sektörünün küresel isimleriyle görüşmeleri de içeren Pazarlama Görünüşümüzü Nasıl Değiştirdi güzellik algımız, markalama ve pazarlama arasındaki ilişkileri anlamak adına önemli bir adım. "Görünen o ki, güzellik markaları bize hikâyeler anlatmayı sürdürdükçe biz de onları dinlemeye devam edeceğiz." Yazar: MARK TUNGATE
  • 3. İçindekiler Giriş 1. Kleopatra’nın izinde 2. Cazibeyi meslek edinenler 3. Tırnakları ortaya çıkarın 4. Corona güzeli 5. Fransız güzellik fabrikası 6. Banyodaki devler 7. Ünlü faktörü 8. Yüzde beş solüsyon 9. Lüksün cazibesi 10. Bir krem doğuyor 11. Ebedi gençlik arayışı 12. Güzellik küreselleşiyor 13. Kalabalıkta bir yüz 14. Raflardan sokaklara güzellik 15. Digital güzellik
  • 4. Özetini yazmaya çalıştığım bu kitap ile ilgili olarak yazar öncelikle kitabın adı olan Pazarlama Görünüşümüzü Nasıl Değiştirdi? Sorusuna cevap aramaktadır. Yazar ilgilendiği markaları titizlikle incelemiştir. Pazarlama insanları değiştirdi. Güzelliğin giderek daha da zor beğenilen şablonuna ayak uyduramadığımızın ve bağlantı kurmakta zorlandığımızın farkında olmamızı sağladı. Peki bu durum, kitabın tek olmasa da asıl kaygısı olmayı nasıl başardı? O halde en baştan başlıyorum..
  • 5. 1.KLEOPATRA’NIN İZİNDE ‘’Kendiliğinden kızarmayan bir kadın sanatla kızarabilir.’’ Kleopatra’ya yıllardır hayranlık duyuluyor. Günümüz reklam afişlerinden bize bakan düzgün kaşlı tanrıçaların öncüsü, güzellik ikonlarının en eski örneklerinden biri.Hakkında duyduğumuz tüm efsanelerden yalnızca birinin gerçek olduğundan eminiz: Bir zamanlar gerçekten var olduğundan. Boş vakti olan Mısırlı bir kadın sabahları kalktığında zahmetli bir rutin bakım uygulamak durumundadır.Önce banyo yapar,kuru göl yataklarından elde edilen ve sabun formu vermek için yağ ile karıştırılan çok amaçlı temizlik ürünü netjeri ile kendini temizler. Antik Mısırda akla önce sürme geliyor.Sürme kaliteli bir pudra olan ve hayvan yağıyla karıştırılarak kalitesi arttırılan kükürtlü kurşundan yapılırdı.
  • 6. Güzellik Notları; *Antik Mısır güzellik rejiminin özü dini ritüellerden gelir. *Kozmetik kelimesi yunanca ‘’giyim ve takı sanatı’’anlamına gelen kosmetike tekhne’den geldiği düşünülüyor. *Açık ten bin yıldır güzellikle bağdaştırılıyor. *Matbaanın icadıyla, güçlü Rönesans kadınları tarafından yazılan yazılar ilk güzellik rehberlerini oluşturdu. *Güzellik 19. yüzyılın sonlarına doğru reklam ve dergiler sayesinde demokratikleşmeye başladı. *Bir zamanlar evde veya zanaatkarlar tarafından hazırlanan güzellik ürünleri butik ve salonlarda üretilmeye başladı. *İlk küresel güzellik markalarının zemini hazırlandı.
  • 7. 2. CAZİBEYİ MESLEK EDİNENLER ‘’Bazı kadınlar çok para harcamayacaksa hiç harcamamayı tercih ederler.’’ Helena Rubinstein (doğum adıyla Chaya Rubinstein) 25 Aralık 1870, Krakow Polonya’da doğan Rubinstein, zengin bir tüccar ailesinde doğdu. Zürih'te tıp eğitimine başladı fakat yarım bıraktı. Bunun ardından Avusturalya'ya yerleşerek çiftliklerde çalışmaya başladı. Burada çalıştığı zamanlarda işçi kadınların yüzlerindeki güneş yanıklarını yanında getirdiği kremlerle iyileştirince, bu kremlerin üretimine başladı. Ardından Sidney de bir güzellik merkezi açtı. Burada kazandığı paralarla Londra 'ya gitti. Bu şehirde 1908'de açtığı ünlü güzellik merkezinin ardından büyük şöhrete kavuştu. 1912'de Paris, 1915'te New York salonlarını açtı.Helana yeni bir şeyler çıkarmada her zaman bir adım öndeydi. Cildi kuru,normal ve yağlı olarak ayıran ilk güzellik uzmanıdır.Fiyatlarını daima yüksek tuttu. ‘’Bazı kadınlar çok para harcamayacaksa hiç harcamamayı tercih ederler.’’ ilkesi ile ilerlemiş olan Rubinstein ,ilk kozmetik markalarındandır. Ve markası şuan L’Oreal kozmetik grubu çatısı altında hizmet vermeye devam etmektedir.
  • 8. GÜZELLİK NOTLARI; *Helana Rubinstein ilk küresel güzellik markasını yarattı. *Kadınları yaşlanma belirtelerinin utanılacak bir şey olduğuna ama yavaşlatabileceğine inandırmak için abartılı hikayeler kullandı. *Reklamları ve kliniğiyle bilimi bakım ve arzu ile birleştirdi. *Avusturalya’da kurduğu şirketi yerel malzemelere ve idealleştirilen ‘’Avrupalı’’ ince zevke dayanıyordu. *Rubinstein hangi mağazaların ürünlerini temin ettiğini ve neyi nasıl sergileyip sattığını yakından takip ediyordu. *Tüketicilerinin ürünlerine harcadıkları paraya değeceğine inanmalarını sağladıkları taktirde yüksek fiyatların caydırıcı olmayacağını biliyordu. *Moda ve güzellik gazetecileri ile rüşvete dayalı yakın ilişkiler kurmuşlar. *Kadınların yaşlanma korkularını arttırarak milyonlar kazanma yeteneği günümüz güzellik sektörünün başlıca unsuru oldu
  • 9. 3.TIRNAKLARI ORTAYA ÇIKARIN ‘’Hafiften edepsizlik’’ 1930’lu yılların başlarında genç bir satıcı New York güzellik salonlarını gezmeye başladı. Oldukça yakışıklıydı,ancak onun farklı kılan başka birsey vardı:tırnaklarında ki oje.Her tırnağına farklı bir renk sürmüştü.Bu onun en önemli satış numarasıydı.Bir salona giriyor ve gökkuşağı renlerindeki parlayan tırnaklarıyla etrafındaki herkesi, özellikle de kadınları büyülüyordu. Bu kişinin adı ;Charles Revson Helana Rubinstein ve Elizabeth Arden kadınların yüzleriyle ilgilenerek zengin olurken Charles Revson tırnaklara dikkati çekmişti.Revson ,REVLON markasını erkek kardeşi Joseph ve markadaki ‘’L’’ nin sahibi kimyager Charles Lachman ile 1932 yılında kurmuştur.Revson’u bu markayı oluşturmaya iten bulunduğu şirkette bir üst kademeye onu yükseltmemeleri olmuş.Her işte bir hayır var derler aynen o misal olmuş  Güzellik piyasasına moda sektöründeki sezon anlayışını getiren ilk kişi oldu.Revlon her kış ve bahar sezonu için yeni renkler piyasaya sürdü.Revlon kadınlara ‘’hafiften edepsizlik ‘’önermekten çekinmediğini söylemiştir.Rubinstein gibi Revlon kimseye sonsuz gençlik vaat etmedi.Cinselliği sade ve basit bir şekilde sattı.Güzellik sanatının kaynağının şımarıklık olduğunu anlamıştı.
  • 10. Güzellik Notları; *Charles Revson,edebe aykırı bulunmalarını dikkate almayarak,tırnak cilası ve makyaj sektörlerinde hızla ilerledi. *Saldırgan ve karizmatik Revson ürünlerini salonlara satmak için yola koyuldu ve hırslı bir satış ekibi kurdu *Tırnak cilalarını ve rujlarını lüks ürünler olarak pazarladı ve işe cinsellik öğesini kattı. *Moda dergilerinden, vitrin dekorasyonlarından ve medyayı çeken lansman partilerinden oluşan bir birleşik pazarlama anlayışı yarattı. *1950 ‘li yıllarda Revlon televizyona kucak açan ilk kozmetik markası oldu. *Revlon’un 1970’lerdeki havalı Charlie reklamları yeni, özgür ruhlu ve serbest kadınları hedefledi.
  • 11. 4.CORONA GÜZELİ ‘’Bir gün istediğim her şeye sahip olacağım’’ 1960’ların başında Estee Lauder ve Charles Revson 666 Fifth Avenue adresine bir süre aynı binada çalıştılar.Estte oje devini hem küçük görüyor hem de ondan sakınıyordu: ‘’Onunla uğraşmak istemiyorum…Charles Revson benim arkadaşım.Beni pek ciddiye almıyor…Benim yalnızca tatlı bir sarışın olduğumu düşünüyor…Piyasaya onunkilerle yarışacak bir ürün sürdüğümüzde canı sıkılacak ve işte o zaman bizi zorlayacak.Onunla boy ölçüşmek için henüz yeterince büyük değiliz.’’ Lauder’in Clinique ‘i satışa sunmasıyla canı sıkılan Revson, hipoalerjenik modasından geri kalmamak için bu hamleyi taklit ederek Ethera’yı çıkardı.Bu onu Revson’la hemen hemen eşit bir konuma getirdi. Onu rahatsız edecek başka yollarıda vardı.Revson’ın şirketi daha büyüktü ancak Estee daha sofistike ve toplumun üst kademesine daha yakın olduğunu kanıtladı.
  • 12. Arkadaşları Estee’yi anlatırken ; Sıcakkanlı ve güzel bir kadındı.Potansiyel müşterilerinin bileklerine bir parça krem sürer ve ipeksi etkisine hayran olmaları için yavaşça yedirirdi. ‘’Müşterilerinize dokunursanız yolu yarılamışsınız demektir’’ derdi.Ürünleri müşterilerine bizzat tanıtması başarısının altında yatan en büyük nedenlerden biriydi.’’Giyinir kuşanır satış yapardı.Satışta çok iyiydi’’ şeklinde Estte’yi kısaca özetliyordu. Estee Lauder’de tıpkı Revson gibi fiziksel görüntüsünü markasına adepte etmiş..İnsanların etkilenmesini sağlamış. Estee Lauder pek reklam yapmazdı.Onu patlatan entresan bişekilde eşantiyon diye verdiği güzel kokulu duş jeli oldu. Oda bu noktadan sonra koku,parfüm ürünlerinide ürün gamının içine aldı.Kokuyu kendine ,heryere sıkardı.Buşekilde duyusal pazarlama adını verdğimiz şekilde daha o yıllarda bu tarz bir strateji ile ürününü tanıtırdı.
  • 13. Güzellik Notları; *Kendinden öncekiler gibi Estee Lauder de mütevazı çocukluğunu anlatırken hikaye uydurma yeteneğini geliştirdi. *İlk ürünlerini cilt bakımı dersleri vererek ve numune dağıtarak tanıttı. *Doğrudan posta ve ‘’satın alarak hediye kazanma’’ stratejilerinin öncüsüdür. *Reklamalarını nadir,gençlik veren,doğal ve parlak gibi belirsiz ancak duygu yüklü kelimelerle süsledi. *Marka gösterişli mekanlarda poz veren varlıklı kadınların fotoğraflarıyla oldukça istek uyandırıcıydı. *Estee Lauder üç adımda cilt bakım sürecinin yanı sıra ‘’alerji testinden geçmiştir’’ibaresi bulunan ürünlerden oluşan Clinique markasını piyasaya sürdü. *Lauder, Clinique Skin Supplies for Men’i (Erkekler için Clinique Cilt Ürünleri) satışa sunarak erkek güzellik sektörüne açılan ilk güzellik markası oldu.
  • 14. 5.FRANSIZ GÜZELLİK FABRİKASI ‘’Artık yaşlanmıyorum.Saçımı L’Oreal ile boyuyorum’’ 1871 yılında Alsace’den Paris’e yerleşen pastacı bir ailenin oğlu olan Schueller, Derslerine çok çalışması gerektiğinin ve ‘’müşteri her zaman haklıdır’’ şiarının on yaşında farkına varmıştı.Schueller’in en büyük korkusu çervesinin onun için temebel teneke demeleriymiş.Schueller bu nedenle pastane çalışmış,okula gitmiş ve onu Sorbonne’a götüren kimya çalışmaları yapmıştır.Sorbonne’da bir gün bir kuaför öğrencilere bir soru yöneltmiştir: Beyazlayan saçlar kalıcı bir yolla nasıl boyanabilir? Öğretmeni tarafından çözüm bulması için zorlanan Schueller kolları sıvadı.İlk çabaları boşa çıksa da doğru formülü bulana kadar harıl harıl çalıştı.Niyatinde ortaya çıkardığı ürüne o kadar güveniyordu ki patent için başvurdu ve böylece iş dünyasına atılmış oldu. Birçok rivayete göre Schueller önceleri bu buluşa aureole ya da ‘’hale’’ kelimesinden bozma ismi olan bir saç şeklinden esinlendiği L’Aureale ismini vermişti, ancak şirketin reklam arşivleri 1910’a kadar L’Oreal’in, 2,5 frank fiyatında, ‘’ bilinen en iyi ürün ‘’ olarak reklamının yapıldığını gösteriyor.
  • 15. L’Oreal’in sıçrama yapıp o yıllarda muazzam büyümesinin ardında gizli bir kahraman Vardı.O da gece gündüz çalışan Schueller’in dinamizmine hayran kalan Georges Sprey adındaki muhasebeci. Bu kişi mirasının büyük bir kısmını şirkete yatırmış.Sonra Scueller aldığı bu önemli destekle işe bir satışçı ve bir tanıtımcı almış.Ve çeşitli reklam kampanyaları ile şirket oldukça ilerlemiş. Schueller’in başarısı iki yönlü bir stratejiye dayanıyordu:salon sahipleri ve kuaförlerle yakın ilişkiler kurma ve saç şekillendirmeyi modanın önemli bir içeriği olarak gösteren pazarlama stratejileriydi.
  • 16. Hikayeye Lancome’da katılıyor Armand Petitjean Fransa’nın İndre bölgesindeki Chateau de Lancosme civarında yetişen vahşi güllerden esinlenerek adlandırdığı markayı 1935’te yarattı. Petitjean ağızdan ağıza pazarlamayı geleneksel reklamcılığa tercih ediyordu.Fakat ilgi artıca İsabella Rossellini,Juliette Binoche,Uma Thurman,Kate Winslet,Julia Roberts ve daha ve daha birçok ünlüyü reklamlarında oynatarak popülerliğini daha da arttmıştır. Petitjean’in katı mükemmeliyetçiliği şirketin geleceğini belirledi.1937’de Rose de France adında dudakları ‘’bir çocuğunki kadar parlak’’ yapan yumuşak,lüks,ve oldukça da başarılı bir ruj çıkardı.Lancome’un gümüş ya da altın kaplama ruj kapları birer sanat eseriydi.Ancak 1960’larda plastik ruj kapları moda olmaya başlamıştı.Kadınların bu ucube şeyleri çantalarında taşımak isteyeceklerine inanamayan Petitjean bu durum karşısında dehşete düştü.Tüketici trendlerinden bihaber olan Lancome’un satışlarında birdenbire bir düşüş yaşandı.Petitjean L’Oreal’den markasının lüks mimarisine ihanet etmeyeceklerini sözünü alarak satın alma teklifini kabul etti.Böylelikle lüx konumlandırılması yapılan Lancome,L’Oreal bünyesine katılmış oldu.
  • 17. Artık yıllar ilerliyordu. Owen-Jones’un 1988 yılında başkan ve CEO oluşu L’Oreal’in küresel sektörde yer alma arzusunun sembolüydü.L’Oreal en başında saç bakımı ile ilgileniyordu.Fakat Jones artık çok geniş bir persfektiften olaylara bakıyor. Ve tüm dünyaya yayılmak istemekteydi.L’Oreal’in tarihinde Lindsay Owen-Jones’tan önce ve sonra diye iki ayrı dönem var. Owen-Jones L’Oreal’in CEO ‘su olduğunda bir fransız şirketinde bu konuma gelen ilk yabancı olmuştu.Sırrı, L’Oreal’i uluslararası plana taşırken Fransız kimliğini tamamen korumasıydı.
  • 18. Sıra Maybelline deydi.. TL Williams adındaki bir kimyager 1915 yılında Maybelline şirketini kurdu.Adını kirpiklerini vazelin ve kömür tozu karışımyla belirginleştiren kız kardeşi Mabel’dan esinlenerek koymuş ve kirpikleri koyulaştıran bir ürün geliştirmişti.1917 yılında dünyanın ilk modern maskarasını piyasaya sürdü. Maybelline 1960 ‘lara kadar göz makyajına yoğunlaştı.1991 yılında ilk meşhur sloganı yarattı:’’Belki de sırrı Maybelline’dır.’’ Owen-Jones’un teşvikiyle L’Oreal Maybelline’i 1996’da 758 Milyon USD karşılığında satın aldı.Markayı doğduğu yere götürerek , şehre büyüleyici tadını veren boyutu,stili ,rengi ve başarısıyla aynı anlama taşıması için markanın ismine ‘’New York’’ kelimesini ekledi.
  • 19. Owen-Jones önderliğindeki L’Oreal imparatorluğu diğer ünlü markaları satın alarak gücüne güç katmaya devam etti.. 2000’ ler de Afrikalı-Amerikalı tüketicilere saç bakım ürünü hazırlayan Soft Sheen ve Carson’u bünyesine kattı ve isimleri birleşti.(Soft Sheen/Carson ) oldu. Yine 2000 ‘li yıllarda ‘’ Kiehl’s ‘’ adlı New York’lu cilt ve saç bakım markasını bünyesine kattı.İlk başta eczane olarak başlayan marka sade pazarlama anlayışını benimsedi.Erkekler arasında popüler olmuş bir marka olan Kiehl’s de fiyatlarda fazla uçuk bir politika izlenmedi. 2004’te Japon markası Shu Uemura ‘yı aldı.Bu şekilde L’Oreal Japonya’da da tutunmuş oldu.
  • 20. Ve yıl 2006’yı gösterdiğinde L’Oreal bir satın alma daha yaptı.1976’da kurulan İngiliz doğal güzellik markası olan Body Shop’da artık aileye katılmıştı. Sir Lindsay Owen-Jones L’Oreal’in yapısını modernleştirdi.Kozmetik çeşitliliğini L’Oreal Paris markasıyla geliştirdi ve L’Oreal Paris’i orta ölçekli bir küresel güzellik markası haline getirdi.Başkanlığında şirket yıllarca çift haneli bir büyüme yakaladı ve lüksü arzulayan başarılı bir Fransız saç bakım şirketinden 130 ülkeye yayılmış 64000 çalışanı ile kurumsal bir deve dönüştü.Tüm bunları 23 çekirdek marka ile başardı. L’Oreal ailesini oluşturan markalardan bazıları; Maybelline, Vichy, Garnier, Helena Rubinstein, Lancome, Ralph Lauren, Giorgio Armani Parfums, Biotherm, Cacharel, Kerastase, La Roche Posay,Body Shop gibi orta-üst sınıf için yapılmış olan markaları da bünyesinde bulundur.
  • 21. Güzellik Notları; *Satın alma sebebi olarak daha genç görünme ihtiyacını yarattı. *Daha sonra kitle pazarı şampuanları ve bronzlaşma losyonları alanında inovasyonlar yarattı. *Daha sonra kitle pazarı şampuanları ve bronzlaşma losyonları alanında inovasyonlar yaptı. *L’ Oreal varisleri Lancome ve Vichy’yi bünyelerine katarak ve araştırma departmanlarını genişleterek L’Oreal’i lüks cilt bakım sektörüne taşıdı. *L’Oreal yöneticilerinden olan Charles Zviak başarılı güzellik markalarının araştırma,pazarlama ve kaliteden oluşan ‘’altın üçgen’’ üzerine kurulduğuna inanıyordu. *1938 yılında CEO olarak atanan Lindsay Owen-Jones’un L’Oreal’i küresel bir deve dönüştürdüğü düşünülüyor. *Owen-Jones, Maybelline için canlı bir atmosfer yaratan New York ve Lancome için kulağa sofistike gelen Paris eklemelerini yaparak markaya dünya çapında bir kimlik kazandırdı. *Owen-Jones markaları daha da dinamikleştirmek için markalar ve çalışanları arasında yaratıln rekabet ruhunu destekliyordu. *L’Oreal’in işe alma ve eğitim politikaları sayesinde oldukça sadık ve rakabetçi çalışanlar yetişiyor.
  • 22. 6.Banyodaki Devler ‘’Tüketicinin ne istediğini bulun ve bunu ona verin’’ William Procter 1832 yılında bir sabah Londra sokaklarında yürürken etekleri zil çalıyordu.Zor bir gün geçirme ihtimali belli ki onu hiç korkutmuyordu.Gençken bir bakkalda çıraklık yapmış ve fitili balmumun içine batırarak ‘’daldırma’’ denilen bir yöntemle mum yapmayı öğrenmişti.Şimdi 30 larının başındaydı ve geleceğe binlerce mumdan daha parlak görünüyordu.William yalnızca bir gün önce kendi giyim mağazasını açmıştı.Bu onun ilk girişimiydi ve başarılı olacağından emindi.Daha mağazasının açılalı birkaç gün olmasına karşın Procter çok talihsiz bir olay yaşadı. Mağazaya geldiğinde raflar bomboştu.Hırsız girip tüm malları çalmıştı ve zarar 8bin sterlindi.Bu o günün şartlarına göre yüksek bir tutardı.Procter bir gecede mahvolmuştu. Ona güç veren utanma duygusu mu yoksa gölge düşmemiş iyimserliğiydi bilinmez,William hayatına yeni dünyada yeniden başlamaya karar verdi.Karısını alıp ABD’ye gitti.Oraya vardıklarında kendilerinden öncekilerinin yolunu izleyerek batıya doğru ilerlediler. Fakat kötü talih Procter’ın yakasını bırakacak gibi değildi.Ohio Nehri boyunca ilerlerken karısı hastalandı ve William, Cincinnati ‘de doktor aramak zorunda kaldı.Ne yazık ki karısı birkaç ay sonra öldü. William ,ümitleri tükenmek üzereyken Cincinnati bankasında iş buldu.Borçlarını ödemek için canını dişine takıp çalışıyordu ve ek iş olarak mum yapmaya geri döndü.William kısa süre de bankadaki işini bıraktı ve karlı bir işletme kurdu.
  • 23. Karısının öldüğü kasabayı hiçbir zaman terk etmemiş olsa da ,önde gelen bir mumcu olan Alexander Norris’in kızı genç Olivia Norris ile flört edip evlenecek kadar toparlamıştı.Olivia’nın kız kardeşi Elizabeth Ann, ailesi 1819’da ABD’ye göç eden İrlanda’lı bir sabuncuyla evliydi.William onunla tanıştığında , sabun ve mum üretim işi geçimini sağlamaya yetecek kadar iyi gidiyordu.Adı James Gamble’dı. Procter&Gamble Kader Birliği Alexander Norris oldukça zeki bir adamdı.Onu , şöminenin başında torunlarıyla oturup akşam yemeği sonrası keyif sigarasını tüttürürken hayal edebilirsiniz.Her şekilde , torunları için faydalı tavsiyeleri olduğu kesin.Onların aynı hammaddeler için resmen yarıştığını gördü.Neden birlikte iş yapmıyorlardı? Ve bu şekilde Procter & Gamble , 31 Ekim 1837’ de kurulmuş oldu. (soldaki Procter ,sağdaki Gamble)
  • 24. P&G , tam anlamıyla bir güzellik şirketi değildi.Özellikle ampulun yaygınlaşmasından sonra mumlar rafa kalktığında ,şirketin başarısı temelde sabun üzerine kurulu hale geldi.Fakat güzellik sektörünün tüm öncüleri gibi,hem içgüdüsel olarak hemde gereklilik ler sonucu , Procter &Gamble’da marka oluşturmada uzmandı. Bu yeni kuşak,şirketin en kalıcı marka isimlerinden birini de beraberinde getirdi.İvory sabun ,James Norris Gamble ile birlikte ,Procter ‘ın diğer oğlu Harley tarafından geliştirildi.Karıştırm sürecinde ürünün içine kazara normalden daha fazla hava girdi ve sonuçta sabun kalıbı suyun üzerinde duruyordu.O gün sabun kullanmak sadece temizlik le değil, açık ten rengiyle de özdeşleştiriliyordu. Sabuna kazara normalden daha fazla hava girip onun su da yüzüyor vasiyette kalmasını bir reklam kampanyasına dönüştürdüler. Slogan ise; ‘’öyle saf ki suyun üzerinde duruyor’’ oldu. Bu slogan 1882’de İndepented gazetesinde yayınlandı.Popüler olacağı belliydi. Ve öylede oldu.
  • 25. Güzelliğin yeniden tanımlanması; Tüketicilerin reklamlara tepkisini anlama arzusu, Procter&Gamble’ı bambaşka bir yönde inovasyon yapmaya yöneltti.Şirket 1924’te ilk Pazar araştırması departmanlarından birini kurdu.O zamana kadar ürün geşitirme büyük ölçüde sezgisel ve rastlantı eseri ilerlemişti.Fakat P&G müşterilerinin günlük ihtiyaçlarını karşılamaya kararlıydı ve bu durum onların hayatına dair daha fazla bilgi sahibi olmayı gerektiriyordu. 20. Yılın ikinci yarısında piyasaya çıkardığı markalara bakacak olursak, haftalık alışveriş listesi gibi bir tablo görürüz: Tide detarjan(1946),Crest diş macunu (1955), Charmin tuvalet kağıdı (1957), Pampers çocuk bezi (1961), Head &Shoulds şampuan (1961), Ariel detarjan (1961), Pringle’s patates cipsi(1968), Bounce çamaşır yumuşatıcı (1972) ve Always hijyenik ped (1983) 1985’te Richardson-Vicks ,1989’da Noxell ,1990 ‘da Old Spice , 1991 ‘de Max Factor ve Ellen Betrics kozmetik firmalarının satın alınmasıyla şirket, güzellik sektörüne doğru da genişledi.
  • 26. Daha sonra 2005’te 57 milyar dolara Gillette markasını bünyesine katarak, bir hamlede dünyanın En büyük tüketici ürünlerini yarattı.Bu hamle P&G ‘nin yalnızca Gillette tıraş ürünlerine değil, aynı zamanda Braun elektrikli ev aletlerine ,Right Guard deodorantlarına ve Duracell pillerine de ulaşmasını sağladı.Ayrıca bu antlaşma P&G ‘nin yetersiz kaldığı alan olan erkek bakım ürünleri pazarında elini güçlendirmiş oldu. 200’lerin ilk on yılının sonunda Procter&Gamble bir sabun ve deterjan şirketinden ,toplam satışlarının yarısını güzellik,kişisel bakım ve sağlık sektörlerinde yapan bir şirkete dönüştü.
  • 27. UNILEVER: ALBENİ ONDAN SORULAR P&G ‘nin evsel ürünler ve kişisel bakım kategorilerinde de rakipleri var.Diş macunlarından, ağrı kesicilere şampuandan bebek pudrasına bir çok ürünüyle banyolarımızyer alan Colgate –Palmolive ,Reckitt Benckiser ve Johnson& Johnson gibi markaları tanırsınız.Şimdi Dove, Lux, Pond’s , Lifebuoy, Sunsilk (elidor),TIGI,Vaseline ve İngiltere’de Lynx adıyla bilinen Axe gibi bir dizi büyük markanın sahibi olan Unilever’e yakından bakalım. Lever Brothers, 1885 yılında William ve James Hesketh kardeşler tarafından kurulan sabun üreticisi bir firmaydı. Warrington’da küçük bir sabun fabrikası alan şirket, bitkisel yağ kullanarak, “Sunlight Soap” markasıyla sabun üretimine başladı. 1888 yılında üretimi haftada 450 tona çıktı. Şirket, Wirral Peninsula’daki Bromborough Pool bataklıklarında, içinde yüksek standartlarında bir yaşam alanı yarattığı “Port Sunlight” adında bir kompleks inşa etti. 1900’lerle birlikte üretilen markalara “Lifebouy”, “Lux” ve “Vim” eklendi; ABD, İsviçre, Kanada, Avustralya, Almanya ve diğer bölgelerde şubeler açıldı. 1890’larda, Lever Bros ve daha sonra Lord Leverhulme şirketlerinin kurucusu olan William Heskesth, Victoria İngilteresi’ndeki temizlik ve hijyene yardımcı olan devrim niteliğindeki sabunu Sunlight Soap hakkında görüşlerini şöyle dile getirmişti: “Temizliği sıradan bir iş olmaktan çıkarıyor, kadınların iş yükünü azaltıyor. Sağlığı tabana yayıyor ve kişisel cazibeye katkıda bulunuyor. Böylelikle insanlar hayattan daha fazla zevk alıyor ve kullanıcı üründen memnun oluyor.” Birçok sabun firmasını bünyesine katan Lever Brothers, 1930 yılında Hollandalı şirket Margarine Unie ile birleşerek Unilever adını aldı.
  • 29. Güzellik Notları; *19. Yüzyılda Procter & Gamble ABD’ye , Unilever de İngiltere’ye kitlesel hijyen getirdi. *Önceleri kurucularının sezgilerine güvenen bu markalar ,daha sonra gelişmiş bilimsel araştırmala ve pazarlama departmanlarını kurdular. *Amaçları, belirli tüketici hedef kitlelerinin günlük ihtiyaçlarına tam olarak yanıt verebileceği ürünler sunmaktı. *Temelde hızlı tüketim ürünleriyle ilgilenen P&G ve Unilever, bir süre sonra yüksek kar marjına sahip güzellik sektörüne de girdi. *Unilever lüks parfüm sektöründen çekilerek, tüketicilerin kitle tüketim ürünlerine odaklandı. *Bununla beraber gerçek,doğal güzellik marka konumlandırması ile Dove markası piyasada büyük başarı elde edilmiştir. *Banyonun devleri ,güzellik ürünlerinin sadece işlevi için değil beklentilere,duygulara ve güzel deneyimlere hitap ettiği için de satıldığını fark etmiştir.
  • 30. 7.ÜNLÜ FAKTÖRÜ ‘’Makyaj çılgınlığı, tıpkı film çılgınlığı gibi vazgeçilmezdi’’ Makyaj, Max Factor’un hayatını kurtardı.Maximilian Faktorowicz olarak bilindiği zamanlarda Rusya İmparatorluğu Büyük Operası’nda ve Çar 2.Nikola’nın sarayında kozmetik ve makyaj sanatçılığı yapıyordu. Kendisini özgür hissetmeyen Max, ABD ‘Ye kaçmıştır.Buradaki gümrük görevlisi onun adını kısaca Max Factor olarak yazmıştı ve öylede kaldı.Burada film yıldızlarına makyajlar yapması ile ünlendi.Ünlüler, Hollywood yıldızları devamlı Max Factor ile çalıştı.o makyaj kavramını ortaya çıkaran kişiydi.Kaliteli makyaj malzemeleri ve profesyonel makyaj sanatçıları ile birleşen dünyaca ünlü bir markaya dönüşmüştü.Ve artık onunda dediği gibi ’Makyaj çılgınlığı, tıpkı film çılgınlığı gibi vazgeçilmezdi’’
  • 31. MAC VE ŞİRKETİ Max Factor ile akraba olarak tanımlayacağımız başka bir markada ,1984’de Toronto’da Frank Toskan ve 1997’de 49 yaşındayken hayatını kaybeden buluşcu pazarlama yöneticisi Frank Angelo tarafından kurulan MAC’tir. Tam açılımı Make Up Art Cosmetic ‘tir.Onlarda tıpkı Max Factor gibi profesyonel makyaj sanatçıları ile birleşeren bir güzellik markası olma yolunda ilerledirler.Kendilerin güçlü,yaratıcı,eğlenceli olarak tanımladılar. Daha sonra şirketin %51 ‘lik kısmını Estee Lauder’e satttılar.
  • 32. 8. YÜZDE BEŞ SOLÜSYON ‘’İnsanlar kokuları değil, hikayeleri satın alır’’ *Parfüm şişesindeki ‘’öz’’ fiyatının yalnızca yüzde beşi eder; gerisi ambalaj ve pazarlama için biçilen fiyatı oluşturur. *parfümcüler kısıtlı bütçeler ve sıkı son teslim tarihleri yüzünden ‘’güzel koku’’ standardını düşürmek zorun kalıyor. *Sıradan markalardan sıkılan tüketiciler 18. yy çıkan parfümleri keşfediyor. *Chanel No.5 dünyanın en ünlü kokusudur.Gabrielle Chanel bu kokuyu gizli pazarlamayla tanıtmıştır. *Başarısını katıksız kalıcılığına borçludur ancak Coco Chanel’in ruhunu yansıtan aktrislerin yanı sıra ikonlaşmış şişesinin de bu başarıdaki yeri büyüktür. *Parfümlerin tüketiciler arasında yayılması zaman alır. *Ancak güzellik şirketleri anlık hitler yaratma umuduyla reklam bazlı yeniliklere odaklanmayı tercih eder.
  • 33. 9.LÜKSÜN CAZİBESİ ‘’Modada olduğu gibi güzellikte de trendler var’’ * Kişiye özel tasarım yapan moda markaları parfüm parfüm ve makyaj alanlarına yönelerek güzellik sektöründe meşruiyet kazandı. * Aktif Bileşenler üzerine yapılan araştırmalardan kremlerin satışında kullanılacak hikayeler oluştururlardı. * Güzellik markaları en son çıkan aktif bileşeni bulan ve satışa sunan ilk marka olmak için yarışır. * Güzellik markalarının halkla ilişkiler çalışanları ve güzellik gazatecileri arasında ki samimi ilişkiler pazarlama sürecini kolaylaştırıyor. * Tüketiciler ürünleri sadece etkisi için değil mağaza atmosferi,ambalaj,koku ve doku deneyimleri için de satın alıyor. * Aynı zamanda statü için de satın alıyorlar çünkü güzellik yüksek marjlı bir iş; tüketicilerin birçoğu lüks bir kremi almak için can atarken ucuz kremlere bakmıyorlar bile.
  • 34. 10.BİR KREM DOĞUYOR ‘’Bilimi abartmak zorundasınız’’ *Güzellik markaları rakiplerini izliyor ve son çıkan aktif bileşenleri yakalamak için yeni kremleri satışa sunuyor. * Yeni bir kremin satışa sunulması bir konseptle, aslında kelimenin tam anlamıyla son araştırmalar üzerine kurulu bir hikayeyle başlıyor. * Güzellik pazarlamacılarının yeteneği tüketicileri kremlerin görünüşlerini iyileştireceğine ikna edecek şekilde ‘’bilimi abartmaktır’’ * Ancak tüketiciler en sert piyasa düzenlemesine sahip İngiltere’de Reklam Standartları Otoritesinin de desteğiyle markaların abartılı iddialarına tepki gösteriyor. *Ürünler bağımsız klinik araştırma laboratuvarlarınca test ediliyor, ancak sonuçlar reklam metinlerinde genellikle maniple ediliyor.
  • 35. 11.EBEDİ GENÇLİK ‘’Paranızı güzel bir şişe şaraba harcamak daha mantıklı’’ *Güzellik pazarlamasının büyük bölümü asırlardır arzulanan sonsuz gençlik arayışına dayanır. *Nemlendiriciler cildin görünümünü iyileştiriyor.Kırışıklık karşıtı kremlerin önemli bir etkisi olduğuna dair çok az kanıt olmasına rağmen plasebo etkisi yarattıklarına şüphe yok. *Tüketiciler kremlerin güneş ışığına uzun süre maruz kalma gibi sebepler oluşacak hasarları önleyeceğini kabul ediyor. *İnsanlar yaşlanma adına hiç bir şey yapmadan oturmaktansa, bir krem tercih ediyorlar aslında umut satın alıyorlar. *Bugüne kadar dünya üzerinde yaklaşık 100 milyar insan yaşadı.Bilinen en uzun ömürse 122 yıl. *Yaşlanma korkusu doktor,bilimci ve düşünürlerin daha uzun yaşama yollarını aradığı ‘’ölümsüzlük işini’’ yarattı.
  • 36. 12. GÜZELLİK KÜRESELLEŞİYOR ‘’ Eşitsizlik bedende yazılır’’ *Batılı kozmetik üreticileri 19.yy sonları ve 20. yy başlarında dünyaya yayılmaya başladığında ilk olarak sömürgeci idealller ve daha sonra da Hollywood tarafından yönlendirilen bir güzellik vizyonunu ihraç ettiler. *Bu durum antik çağlara dayanan ve soyluluk göstergesi olan açık ten arzusunu desteklemiş ve Batılı markaların sömürmeye tereddüt dahi etmediği Pazar, ten açıcı ürünler açısından zenginleştirilmiştir. *Japonya ‘da Shiseido ve Shu Umera gibi markalar Batılılığı kültürel öğelerle birleştiren farklı bir yaklaşım sergilediler ve yeni gelen yabancılardan baskın çıktılar. *Çok daha fazla marka artık yerel ünlüleri reklamlarında kullanıyor, ancak uluslararası yıldızlar da yok olmuş değil.
  • 37. 13.KALABALIKTA BİR YÜZ ‘’Amacımız güzellik sektörünün Apple’ı olmak’’ *Güzellik pazarına yeni girenler ayakta kalmak için özgün bileşenlere,rekabet hikayelerine ve radikal stratejilere ihtiyaç duyar. *Fransa’nın Caudalie markası Fransız ‘’yaşam sanatına ‘’ istinaden şarap yapım kültürünü ‘’Fransız Paradoksu’’ ile birleştirir. *Caudaline mağazalar aracılığı ile satış yapmak yerine eczanelerle partnerlik kuruyor.Lüks spa’ları ürünün artmasına yardımcı oluyor. *Caudaline müşteri ilişkileri yönetiminin çok önemli olduğunu düşünüyor ve ürünlerindeki kuponlarla ve internet üzerinden üye olabilecekleri bir kulüple müşterilerini iletişime geçmeye teşvik ediyor.Ödüllü ‘’tıkla ve aran’’ hizmeti bir tık uzaklıkta kişisel danışmanlık sağlıyor.
  • 38. 14. RAFLARDAN SOKAKLARA GÜZELLİK ‘’Mağazalarımızda müşterilerimize sunduğumuz hizmet markamızın değer önermesinin oldukça büyük bir kısmını oluşturur.’’ *Üst düzey güzellik markaları, mağazalara oldukça önem veriyor.Bu mağazalarda yer alan stantlar ve güzellik danışmanları pazarlama stratejisine katkıda bulunuyor. *Sephora selfservis konseptine öncülük ederek ‘’seçici dağıtım’’ kanalında devrim yaratmıştır. *Müşterilerin ancak öneri almak için asistanlara başvurduğu bunun dışında selfservisin geçerli olduğu birçok koku ve cilt bakım ürününe erişilebilirlikleri üst düzey bir ortam yaratmıştır. *Mağazadaki güzellik uzmanları ve tırnak bakım stantları atmosfere dinamizim katar. *Asistanlar genelde Sephora’nın promosyon anlaşması yaptığı markaları önerir.
  • 39. 15. DİJİTAL GÜZELLİK ‘’Bugünün gelişmelerinden gelecek adına ders çıkarmamız gerekiyor’’ *Sosyal Medya yeni oyun sahası haline geldi,ancak markalar ‘’tüketicinin sohbeti yönlendirmesinden’’ korkuyor. *Markalar mesajlarını tüm pazarlama stratejileriyle uyumlu hale getirmek ve yorumları izlemek için sosyal medya uzmanlarını işe aldı. *Sosyal ağlar markaların perakendecileri aradan çıkarıp müşterileriyle konuşabilmesini sağlayan önemli bir müşteri ilişkileri yönetimi aracı olarak görülüyor. *Güzellik blogları halkla ilişkiler için gereklidir, ancak yönetimi zordur. *Okuyucular, blog yazarları markalarla yakın ilişkiler kurduğu için güzellik bloglarına sırt çeviriyorlar. *Web siteleri markalar tarafından hazırlanan digital içeriğe müşterilerin erişimini sağlayan kanallar kanallar haline geldi.
  • 40. Genel olarak kitap ve güzellikle ilgili düşüncelerim; Güzel olmak ,çevresine genç-güzel görünmek ve kendini iyi hissetmek her dönem tüm bayanların vazgeçilmezi oldu. Pazarlamacılar ise gerek fiziksel fayda, gerekse de duygusal fayda anlamında istenilenleri zekice pazarladılar. Güzel, şık görünmek , güzel kokmak, genç görünmek ve yaşlanmayla savaşmak gibi Kozmetik ve güzellik üzerine eski çağlardan günümüze bir çok marka geldi geçti. Bir çoğuda günümüzde halen yaşamaya devam etmekte.Bana göre bu markaların ilk tohumlarını atan, güzellik sanatına can veren bu insanların tek bir ortak noktası vardı. Onlar hayal ediyordu ve hayal ettiklerini ustaca pazarlayıp, satıyorlardı. Kitabın bendeki etkilerine gelince ; Kozmetik ve güzellik sektöründeki markalara bir erkek olarak oldukça uzaktım .Sadece ismen biliyordum.Fakat bu kitap sayesinde bu markaları hikayeleri ile tanıma fırsatı buldum. Öğrendiklerimi özellikle eş zamanlı internetten de araştırdım. Yani artık bu markaları caddede veya AVM ler de gördüğüm zaman bana sıradan bir mağazadaki ürünler olarak gelmeyecek. Son söz olarak ise biz erkekler için uzak kalınan bu alana adeta bir güzellik ansiklopedisi kıvamında kusursuzca yazılmış bu kitabı okumaktan büyük zevk aldığımı söylemek isterim.