"Peygamberimizin Hayatından Günümüze Yansımalar" isimli bu Cuma Vaazı,
http://www.e-ilim.com adlı internet sitesi için eklenmiştir.
1 of 17
More Related Content
Peygamberimizin Hayatından Günümüze Yansımalar
1. PEYGAMBERİMİZİN
HAYATINDAN GÜNÜMÜZE
YANSIMALAR CUMA VAAZI
ل
ّ لق ك ن لك ف رس ل ّ أ وة حسنة لم ك ن ي ج
َ َ َدْ َا َ َ ُمْ ِي َ ُو ِ ا ِ ُسْ َ ٌ َ َ َ ٌ ّ َن َا َ َرْ ُو ا
ل
و ي م خر وذكر ّ كث ا
ًَالْ َوْ َ الْ ِ َ َ َ َ َ ا َ َ ِير
ل
“Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve
ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı
çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzab,33/21)
1
2. Peygambere İtaatin Önemi
Peygamberi sevmek ve ona bağlı olmak, İslam inancının
bir gereğidir. İnanan mü’minler için şüphesiz en büyük
önder ve şahsiyet Allah Rasülüdür.
Kur’an’da Hz. Peygambere itaat etmemiz emredilmiş ve
itaat pek çok yerde Allah’a itaatla birlikte zikredilmiştir.
Böylece, Hz. Peygambere itaatin Allah’a itaat demek
olduğu defaatle vurgulanmıştır. Hiç şüphesiz Rasül’e
itaat hayatında olduğu gibi, ölümünden sonra da farzdır.
Bu itaat da elbette onun sünnetine uyularak
gerçekleştirilecektir. (Sünnetin Dindeki Yeri, Ensar Neşriyat, s.70)
Hz. Peygamber bir hadisinde şöyle buyurmaktadır:
“Bana itaat eden Allah’a itaat etmiş, bana isyan eden de
Allah’a isyan etmiş demektir. Bana itaat eden benim
emrime uyan kimsedir.” (Buhari, Cihad, 4; Müslim, İmare, III,1466)
2
3. Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmiş
olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onlara bekçi
olarak göndermedik (Nisa, 4/80)
َ َ َ َ ّ َ َ ُؤْ ِ ُو َ َ ّ َ ُ َ ّ ُو َ ِي َا َ َ َ َيْ َ ُمْ ُ ّ َ َ ِ ُواْ ِي
فل وربك ل ي من ن حتى يحكم ك ف م شجر ب نه ثم ل يجد ف
َن ُ ِ ِمْ َ َ ًا ّ ّا َ َيْ َ َ ُ َّ ُواْ َسْ ِي ًا
أ فسه حرج مم قض ت ويسلم ت ل م
“Hayır, Rabbin hakkı için onlar aralarında çıkan
çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da
senin verdiğin hükme, içlerinde bir burukluk
duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkça
inanmış olmazlar.” (Nisa, 4/65)
3
4. Peygamberin Ahlakı Kur‘an‘dı
Hz. Aişe validemize, peygamberimizin ahlakının nasıl olduğu sorulduğunda, "Onun
ahlâkı Kur'an'dı" demiştir. (Müslim, Müsafirun, 129)
Kur’an’a ilk ittiba eden Rasülullah’ın güzel örneğini ve azim ahlakını kavrayabilmek
için her şeyden önce Kur’an’ın muhkematını kavramamız, öncüllerimizi Kur’an’la
oluşturmamız gerekiyor. Çünkü onun ahlakı Kur’an’dı. Bunun için Kur’an’ı tanımadan
Rasülullah’ı tanıyamayız.
ق م ك ت ب ع م رسل وم أ ر م ي عل ب ول بك إ أتبع إل م ي ح إلي وم أن إل نذ ر مب ن
ٌ ُلْ َا ُن ُ ِدْ ًا ّنْ ال ّ ُ ِ َ َا َدْ ِي َا ُفْ َ ُ ِي َ َ ِ ُمْ ِنْ َ ّ ِ ُ ِ ّ َا ُو َى َِ ّ َ َا َ َا ِ ّ َ ِي ٌ ّ ِي
De ki: "Ben peygamberlerin ilki değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum.
Yalnız bana vahyedilene uyuyorum. Ben, sadece açık bir uyarıcıyım." (Ahkaf, 46/9)
تب م أ حي إل ك م ربك إله إل هو وأ ر عن م رك ن
َ ا ّ ِعْ َا ُو ِ َ ِ َيْ َ ِن ّ ّ َ ل ِ َ َ ِ ّ ُ َ ََعْ ِضْ َ ِ الْ ُشْ ِ ِي
Rabbinden sana vahyedilene uy. O'ndan başka ilâh yoktur. Ortak koşanlardan da yüz
çevir. (Enam, 6/106)
َا ّ ِعْ َا ُو َى ِ َيْ َ ِن ّ ّ َ ِ ّ ا َ َا َ ِ َا َعْ َُو َ َ ِي ًا
و تب م ي ح إل ك م ربك إن ّ ك ن بم ت مل ن خب ر
ل
Rabbinden sana vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
(Ahzab, 33/2)
و تبع أ سن م أ زل إل ك م ربك م ق ل أ ي تيكم عذ ب ب تة وأ ت ل ت عر ن
َ َا ّ ِ ُوا َحْ َ َ َا ُن ِ َ ِ َيْ ُم ّن ّ ّ ُم ّن َبْ ِ َن َأْ ِ َ ُ ُ ال َ َا ُ َغْ َ ً ََن ُمْ َ َشْ ُ ُو
Siz farkında olmadan, ansızın başınıza azap gelmezden önce, Rabbinizden size
indirilenin en güzeline (Kur'an'a) tâbi olun. (Zümer, 39/55)
4
5. Hz. Muhammed‘in Örnek Kişiliğinden
Kesitler
1- Davetçiliği:
Hz. Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir. Allah’ın elçisi oluşuyla Allah’tan aldığı vahiyleri –
mesajları- insanlara eksiksiz iletmiştir. Bunun için ondan, Kur’an’da öğüt verici, davetçi, tebliğ
edici, uyarıcı(nezir), ve müjdeleyici(beşir) olarak söz edilmektedir.
وم أ س ن ك إل ك فة ل ن س بش ر ونذ ر ولكن أ ثر ن س ل ي لم ن
َ َ َا َرْ َلْ َا َ ِ ّ َا ّ ً ّل ّا ِ َ ِي ًا َ َ ِي ًا ََ ِ ّ َكْ َ َ ال ّا ِ َ َعْ َ ُو
Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu
bunu bilmezler. (Sebe, 34/28)
َ َا ِ ًا َِى ا ِ ِِذْ ِ ِ َ ِ َا ًا ّ ِي ًا
ّ بإ نه وسر ج من ر ود عي إل ل
Allah'ın izniyle, bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak (gönderdik). (Ahzab, 33/46)
إ أ ت إ ل نذ ر
ٌ ِنْ َن َ ِ ّ َ ِي
Sen sadece bir uyarıcısın (Fatır, 35/23)
Hz. Peygamberin davetinin başarıya ulaşmasında; bizzat kendisinin, davet ettiği dine
samimiyetle bağlanmasının ve bu dinin prensiplerini kendi hayatında uygulamış olmasının
etkisi çok büyüktür. İbadetleri önce kendisi uygulamış, yasaklara önce kendisi uymuş ve en
yakınlarına tatbik etmiştir. Hiçbir zaman ümitsizliğe ve karamsarlığa kapılmamış, çalışmalarını
daima sabır, azim, inanç ve kararlılıkla sürdürmüştür. Hz. Muhammed faaliyetlerinde af,
müsamaha, yumuşaklık, şefkat ve merhameti; kin, öfke ve zorbalığa tercih ederdi.
Peygamberimiz hiçbir kimseyi İslam’ı kabule zorlamamıştır. Çünkü onun görevi insanları zorla
dine sokmak değil; İslam’ı tebliğ etmek ve uyarmaktır.
5
6. 2- Doğruluğu
Hz. Peygamber bir doğruluk abidesi idi. Aynı zamanda doğru insanlardan
oluşan bir toplum oluşturmak onun en büyük hedefiydi. Önce kendisi
“doğruluk örneği” olmuş, bu konudaki sözleriyle de ümmetini doğruluğa
çağırmıştır. Söyledikleri ile yaptıkları arasında uyumsuzluk yoktur.
Bu konudaki bir sözü şöyledir:
“Doğru olunuz, doğruluğa yöneltiniz” (İbn Hanbel, IV, 231) Kendisine “Ya
Rasulallah! İslam hakkında bana öyle bir söz söyle ki, onu senden sonra hiç
kimseye sormayayım” diyen bir kişiye “Allah’a inandım de, sonra da
dosdoğru ol” (Müslim, I, 65) demiştir.
Peygamberimiz, doğruluğun zıddı olan ikiyüzlülük, yalancılık, sahtekarlık
gibi kötü huylardan, daima insanları sakındırmıştır.
Doğruluğun iyiliğe, iyiliğin cennete götüreceğini, yalanın kötülüğe, kötülüğün
ise cehenneme sürükleyeceğini veciz bir şekilde açıklamıştır. (Buhari, Edep,
69)
Hz. Peygamber hiçbir zaman hainlik, vefasızlık, ve sözünde durmamazlık
yapmamıştır. Düşmanlarına karşı bile adaletten ayrılmamıştır.
6
7. -3 Nezaketi
Hz. Peygamber nazik ve kibar bir kimseydi.
Bu niteliğini hayatı boyunca aile fertlerine, diğer
Müslümanlara, Medine'de kendisini ziyarete gelen
heyetlere, davette bulunduğu şahıslara ve mektup
gönderdiği kimselere karşı davranışlarında görmek
mümkün olduğu gibi, bunun dışında, müşriklere karşı
davranışlarında müşahede etmek de mümkündür.
7
8. -4Hz. Peygamber hayata iyimser bakar ve etrafındakilere de bunu tavsiye ederdi.
Hayata İyimser Bakışı
Yüzünden tebessüm hiç eksik olmazdı. En sıkıntılı anında bile üzüntüsünü belli
etmez, yanındakilerin içini karartacak tavır sergilemezdi.
Hâlbuki o, Mekke döneminde müşriklerin eziyetlerine ve Medine döneminde de çeşitli
saldırılara ve suikastlara maruz kalmış, sıkıntılarla karşılaşmıştır.
İnsanoğlu için en büyük felaketlerden biri olan savaşlarla, silahlı saldırılarla defalarca
karşı karşıya gelmiştir. Aç kaldığı zamanlar olmuştur.
Bütün bunların yanında, defalarca evlat acısı yaşamıştır. Hz. Fatıma hariç, diğer
bütün çocuklarını sağlığında iken kaybetmiştir. Kaynaklar bize kızlarının ve oğlu
İbrahim’in vefatında son derece üzüldüğünü ve gözlerinden yaşlar aktığını nakleder.
(İbn Sa’d, I, 138; VII, 37)
İbrahim'in vefatı esnasında karşısındaki dağa dönerek şunları söylemiştir: “Ey dağ!
Benim başıma gelen senin başına gelseydi yıkılıp giderdin. Fakat biz, Allah’ın
emrettiği gibi ‘biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz’, ‘Hamd Allah’a mahsustur’
deriz. (Belazuri, I, 452)
Bu söz, onun karşılaştığı güçlüklerin, çektiği sıkıntıların boyutunu; bunun yanı sıra
sabrının, metanetinin, teslimiyetinin derecesini ve beşeri yönünü ortaya koyması
bakımından dikkat çekicidir.
Bütün bu üzüntü ve sıkıntı verici olaylar onun dünyasını karartmamıştır. Tam tersine
metanetini daima muhafaza etmiştir. Hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamıştır. Zaten
insanların da, morali bozuk, hayata küsmüş birisini örnek almak istemeyecekleri
tabiidir. 8
9. -5 Alçak Gönüllülüğü
Hz. Muhammed bir sözünde “Ben ne bir kralım, ne de zorbayım;
bilakis Kureyş’ten kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum.” (İbn
Mace, II, 1101) buyurmuştur.
Bu sözüyle halktan biri olduğunu vurgulamıştır. Kendisi Kelime-i
Şehadet’te de ifadesini bulduğu şekliyle “Allah’ın kulu ve elçisidir.”
Bu özellik, onun bütün hayatına yansımıştır.
Sözgelimi bir topluluğa girdiğinde boş bulduğu yere oturduğunu
görüyoruz. Gerçekten hayatını bir “devletli” gibi değil sıradan bir
“Allah’ın kulu” olarak yaşamıştır.
Debdebesiz, sade bir hayat tarzını seçen Hz. Peygamber’in
hayatında “peygamberliğini kişisel bir menfaat için kullanıldığı da
görülmüş değildir.”
9
10. -6 Aşırılıklar Karşısındaki Tutumu
Hz. Peygamber, aşırılıklardan hoşlanmaz, bu tür davranışlardan uzak durur,
hiçbir zaman ifrata kaçan duygu ve düşüncelerin etkisi altında kalmaz,
sahabeleri de bu konuda ikaz ederdi.
İslam’a söz getirebilecek, insanları usandıracak, İslam’dan nefret ettirecek
davranışları, İslam’ın temel prensiplerini zedeleyici hareketleri hiç hoş
karşılamazdı. Bu tür olaylar kendisine intikal edince üzülür ve hatta
öfkelenirdi.
Sahabelerden birisi cemaate namaz kıldırırken uzun sureler okuyarak
namazı iyice uzatır. Bu durumu cemaatten birisi Hz. Peygamber’e iletir.
Bunun üzerine Hz. Peygamber ayağa kalkarak topluluğa karşı şu veciz
konuşmayı yapar:
“İnsanlar! İçinizde halkı nefret ettirenler var. Herhangi biriniz imamlığa
geçip de halka namaz kıldırırsa namazı uygun bir şekilde kısa kessin.
Zira, onlar arasında hasta, yaşlı ve işi-gücü olanlar vardır.” Olayı
anlatan sahabe, Hz. Peygamber’i o günkü konuşması esnasındaki
kadar öfkeli hiç görmediğini söylemektedir. (İbn Hişam, II, 541)
Hz. Peygamber, helal olan iki durumdan birisini seçmek gerektiğinde kolay
olanını tercih ederdi. İbadetlerin ifasında da insan takatini zorlamayı hoş
karşılamazdı.
10
11. -7 Güvenilir Oluşu
Güzel ahlakın en önemli özelliklerinden olan güvenilirlik, aynı zamanda
peygamberlerin genel niteliklerindedir. Hz. Peygamber gençliğinden
itibaren güvenilir olarak tanınmıştır. O, Mekke’de “el- emin” diye anılıyordu.
Mekkeliler, kendisine kıymetli eşyalarını teslim ederlerdi. Hz. Muhammed bu
emanetlere asla ihanet etmez ve sahiplerine sağlam bir şekilde iade ederdi.
Emanetlere en zor anında bile hainlik yapmamıştır. Mekke’den Medine’ye
hicret ederken Hz. Ali’ye emanetleri sahiplerine teslim etmesini istemiştir.
Burada dikkat çeken bir husus, Mekke’de Müslümanlar kalmadığına göre
emanetlerin Hz. Muhammed’i öldürmeyi planlayan müşriklerin oluşudur.
İslam dininin başarıya ulaşmasında Hz. Peygamber’in güvenilir oluşunun
payı büyüktür. Şayet davranışlarıyla güven vermeyen birisi olsaydı insanlar
onun etrafında toplanmazdı.
Hz. Peygamber, iman ile güvenilir kimse olmak arasında sıkı bir bağ
bulunduğunu bildirmiştir. Bu hususla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
”Kişinin kalbinde iman ve küfür bir arada bulunmaz. Güvenilirlik ve
hainlik de bir arada olmaz.” (İbn Hanbel, II, 349)
“Mü’min, insanların kendisine güvendiği kimsedir. Müslüman, dilinden
ve elinden Müslümanların salim olduğu kişidir. Nefsim kudret elinde
bulunan Allah’a andolsun ki, kötülüklerinden komşusunun emin
olmadığı kimse cennete giremez.” (İbn Hanbel, III, 54)
11
12. -8 Adaleti
Toplum sevgiyle kaynaşır, adaletle ayakta durur. Herkesi kucaklayan bir
adalet uygulaması, fertlerin birbiriyle kaynaşmasına vesile olur. Haksızlık ve
adaletsizlik ise huzursuzluğa ve zulme yol açar. Çünkü hiç kimse bir başkası
tarafından hakkının çiğnenmesinden hoşlanmaz.
Bunun için Kur’an’da adalet üzerinde çok durulmuştur. Hz. Peygamber
insanlar arasında adaleti gerçekleştirmekle emrolunmuştur:
ل
ّ فلذلك ف ع و تق كم أم ت ول تتب أ و ه وق م ت بم أ زل ّ م كت ب وأم ت ِ دل ب نكم
ُ َ ِ َ ِ َ َادْ ُ َاسْ َ ِمْ َ َا ُ ِرْ َ َ َ َ ّ ِعْ َهْ َاء ُمْ َ ُلْ آ َن ُ ِ َا َن َ َ ا ُ ِن ِ َا ٍ َُ ِرْ ُ َعْ ِ َ َيْ َ ُ ُ ا
ل ل
ربن وربك لن أ م لن ولك أ م لك ل حجة ب نن وب نكم ّ ي مع ب نن وإل ه مص ر
ُ َ ّ َا َ َ ّ ُمْ َ َا َعْ َاُ َا َ َ ُمْ َعْ َاُ ُمْ َ ُ ّ َ َيْ َ َا َ َيْ َ ُ ُ ا ُ َجْ َ ُ َيْ َ َا َِ َيْ ِ الْ َ ِي
ل
Ey Muhammed! İşte bunun için insanları tevhide davet et ve sana
emredildiği gibi dosdoğru ol. Onların keyiflerine uyma ve de ki: "Ben Allah'ın
kitaptan indirdiğine inandım ve bana aranızda adaleti gerçekleştirmem
emredildi. Allah bizim de rabbimiz sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptıklarımız
bize, sizin yaptıklarınız da size aittir. Sizinle bizim aramızda hiçbir
tartışmaya yer yoktur. Allah hepimizi bir araya toplayacaktır. Dönüş yalnız
O'nadır. (Şura, 42/15)
Hz. Peygamber faaliyetlerinde daima adaleti esas almıştır. Peygamberimiz
hak hususunda titiz davranır, kimsenin canına ve malına zarar vermeyi ve
üzerine kul hakkı geçmesini istemezdi. İstemeden zarar verdiğinde bile,
kendisine kısas yapılmasını isteyerek helalleşirdi.
Hz. Peygamber adaletin zıddı olan zulmü her vesile ile kötülemiştir.
“Müslüman müslümanın kardeşidir ona zulmetmez…” (Buhari, Nikah 45, Edeb
57, 58, Feraiz 2; Müslim, Birr 28-34, (2563-2564) buyurarak her türlü haksızlık ve
zulümden insanları sakındırmıştır. 12
13. -9 Cömertliği
Her konuda Yüce Kur’an’ın prensiplerini uygulayan Hz. Peygamber de söz
ve davranışlarında cömertliğe gerekli değer ve önemi vermiştir.
Öyle ki o, kendisini çok yakından tanıyan sahabeler tarafından “insanların
en cömerdi” olarak tanıtılmış (Müslim, II, 1802) cömertliğinin Ramazan ayında
daha da arttığı belirtilmiştir. (Buhari, I, 4)
Cömertlik; mal ve imkânı, gönüllü olarak ve karşılık beklemeden gerekli
yerlerde ve gerektiği ölçüde başkalarının yararına harcamaktır.
Cömertlik, servet edinme duygusuyla karşılıksız harcama ve iyilik
yapmaktan kaçınmayı ifade eden “cimrilik” ile kişinin kendine ait veya
sorumluluğu altındaki mal veya imkânı gereksiz yere harcamayı ifada eden
ve “israf” diye adlandırılan iki aşırılığın ortasında bulunur.
Hz. Peygamber: “Cimrilikten sakının! Çünkü cimrilik sizden öncekileri
helak etmiş; onları birbirini kanlarını dökmeye, haramlarını helal
saymaya sevk etmiştir.” (Müslim, III, 1996) buyurarak cimrilikten, “Yiyiniz,
içiniz, tasadduk ediniz, giyininiz. Fakat israf etmeyerek ve
kibirlenmeyerek” (Buhari, I, 33) buyurarak da israftan sakındırmıştır.
13
14. -10 Müsamahası
Hoşgörü, Hz. Peygamberin faaliyetlerinde önemli bir ilkedir. Bu ilkenin
temelini de
َ ّ ُوا َل ُ َ ّ ُوا َ َ ّ ُوا َل ُ َ ّ ُوا
يسر و تعسر وبشر و تنفر
“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, korkutmayınız” (Buhari, İlim, 11)
sözleriyle atmıştır.
Bedevinin biri mescidin bir köşesine küçük abdest bozmaya başlar. Olaya
şahit olan ashabdan bazıları, adama bağırırlar ve üzerine yürürler.
Rahmet Peygamberi, “Bırakın (işini görsün)” diyerek onlara mani olur ve;
Sonra bevlinin üzerine bir kova su dökün; zira siz güçlük değil, kolaylık
göstermek üzere gönderildiniz" buyururlar.
Sonra bedeviyi yanına çağırarak ona şöyle nasihatte bulunur: “Bu
mescidler ne bevil, ne de başka pislik içindir; buralar, Allah’ı anmak,
namaz kılmak ve Kur’an okumak için yapılmıştır” (Buhari; Vudu’,58; Edeb,35).
Hz. Peygamber, hoşgörüyü bireyler arasında tek taraflı bir davranış olarak
değil, karşılıklı uyulması gereken bir davranış biçimi olarak görmüştür.
Haksızlığa yol açılmaması, bir kişinin sürekli hoşgörüyü bekleyen, diğerinin
ise hoşgörü göstermek zorunda kalan durumuna düşmemesi ve toplumun
tüm bireyleri arasında hoşgörünün hâkim olması için “Müsamahalı
(hoşgörülü) davran ki sana da hoşgörülü ile davranılsın” (İbn Hanbel, I, 248)
buyurmuştur.
14
15. Peygamberde Sizler İçin Güzel Örnekler
Vardır
وانك لع خلق ع م
ٍ َِ ّ َ َ َلى ُُ ٍ َظي
"Muhakkak sen çok yüce bir ahlâk üzeresin" (Kalem, 68/4)
لق ك ن لك ف رس ل ّ أ وة حسنة لم ك ن ي ج ّ و ي م خر وذكر ّ كث ا
ًَ َدْ َا َ َ ُمْ ِي َ ُو ِ ا ِ ُسْ َ ٌ َ َ َ ٌ ّ َن َا َ َرْ ُو ا َ َالْ َوْ َ الْ ِ َ َ َ َ َ ا َ َ ِير
ل ل ل
“Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı
umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzab,33/21)
وم أ س ن م رس ل إل ليط ع بإ ن ل
ّ َ َا َرْ َلْ َا ِن ّ ُو ٍ ِ ّ ِ ُ َا َ ِ ِذْ ِ ا
“Biz her peygamberi -Allah'ın izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için
gönderdik.” (Nisa, 4/64)
Hz. Peygamberin kişiliği kendi döneminde olduğu gibi, kendisinden sonraki
dönemlerde de Müslüman toplumların yaşayışı için örnek olmuştur.
Müslümanların hayatlarının her yönünde Allah Rasûlü'nü bir örnek model
kabul etmeleri ve kişilik ile karakterlerini bu modele göre şekillendirmeleri
gerekir.
15
16. Müslüman kişi hangi makam, statü, konum ve mevkide olursa olsun Rasülullah’ı
örnek model olarak almalıdır: Bir eğitimci olarak, bir anne-baba olarak, bir lider-
yönetici olarak, tüccar olarak vb.
Hz. Peygamberin örnek alınmasını emrederken Allah Teala’nın, onun yaşadığı
dönemin ve coğrafyanın şartlarına göre yediği yemekleri, kullandığı eşyaları, giydiği
elbiseleri, kısaca onun hayatının şekli yönünü örnek almalarını kastetmiş olmadığı
ve böyle bir örnek alma biçimi takdim etmediği açıktır.
Zaten o takdirde Hz. Peygamber’in örnek alınmasının imkânsızlığı ortadadır.
Esasında örnek alınmadaki temel espri de bu değildir.
Şayet öyle düşünülürse bugün binmek için deve, yemek için hurma, giymek için de
Yemen elbisesi aramak gerekecektir. Aynı zamanda, Hz. Peygamber’in hayatının
şekli yönünü, mesela kıyafetinin örnek alınması gerektiğini savunmak, İslam’ın
evrenselliği ile çelişmektedir.
Sözgelimi hayvan derisi giyen Müslüman bir Eskimo'dan, onun Arabistan sıcağında
giydiği kıyafetini örnek almasını istemek gerçeklerle bağdaşmaz. Bu sayılan
hususların dinin özüyle alakası yoktur.
Nitekim Hz. Muhammed (s.a.v) peygamberlikten önce ne yiyorsa peygamberlikten
sonra da aynı şeyleri yemeye, peygamberlikten önce ne giyiyorsa peygamber
olduktan sonra da onu giymeye devam etmiştir. Peygamber olduktan sonra giyim
tarzını değiştirdiğine dair kaynaklarda hiçbir kayıt mevcut değildir.
16
17. Dolayısıyla Müslümanlar için örnek alınması ve hayata geçirilmesi
için gereken şeyler Hz. Muhammed (s.a.v)’in şekli yönüyle ilgili
hususlar değildir.
Bilakis “Kur’an’a uyması, Allah’a itaati, Sarsılmaz İman’ı ve Salih
amelleri, Allah yolunda mücadelesi, Doğruluğu, Adaleti,
İnsanlara sevgi ve saygısı, Güvenilirliği, Müsamahası, Barışa
verdiği önem, Yumuşak huyluluğu, Çalışkanlığı, Kanaati, Şefkat
ve merhameti, Cömertliği” gibi faziletlerdir. (İbrahim Sarıçam, Hz.
Muhammed ve Evrensel Mesajı, s.263-283, DİB Yayınları, Ankara 2004 -Bazı değişiklikle ve
özetlenerek-)
Cahiliye karanlığından, Allah’tan aldığı mesaj(Kur’an)la İslam’ın
aydınlığına çıkaran ve tüm zamanlara örnek bir toplum oluşturan
Hz. Peygamberin Çağrısı bugün hala geçerliliğini korumaktadır.
Bugün içinde bulunduğumuz modern çıkmazın çözümü ortadadır:
Rasulullah’ın çağrısına icabet etmek…
17