ݺߣ

ݺߣShare a Scribd company logo
PEYGAMBERİMİZİN
HAYATINDAN GÜNÜMÜZE
YANSIMALAR    CUMA VAAZI

        ‫ل‬
        ّ ‫لق ك ن لك ف رس ل ّ أ وة حسنة لم ك ن ي ج‬
        َ ‫َ َدْ َا َ َ ُمْ ِي َ ُو ِ ا ِ ُسْ َ ٌ َ َ َ ٌ ّ َن َا َ َرْ ُو ا‬
                                             ‫ل‬
                                           ‫و ي م خر وذكر ّ كث ا‬
                                           ً‫َالْ َوْ َ الْ ِ َ َ َ َ َ ا َ َ ِير‬
                                                  ‫ل‬

  “Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve
  ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı
  çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzab,33/21)

                                                                       1
Peygambere İtaatin Önemi

 Peygamberi sevmek ve ona bağlı olmak, İslam inancının
  bir gereğidir. İnanan mü’minler için şüphesiz en büyük
  önder ve şahsiyet Allah Rasülüdür.
 Kur’an’da Hz. Peygambere itaat etmemiz emredilmiş ve
  itaat pek çok yerde Allah’a itaatla birlikte zikredilmiştir.
 Böylece, Hz. Peygambere itaatin Allah’a itaat demek
  olduğu defaatle vurgulanmıştır. Hiç şüphesiz Rasül’e
  itaat hayatında olduğu gibi, ölümünden sonra da farzdır.
  Bu itaat da elbette onun sünnetine uyularak
  gerçekleştirilecektir. (Sünnetin Dindeki Yeri, Ensar Neşriyat, s.70)
 Hz. Peygamber bir hadisinde şöyle buyurmaktadır:
  “Bana itaat eden Allah’a itaat etmiş, bana isyan eden de
  Allah’a isyan etmiş demektir. Bana itaat eden benim
  emrime uyan kimsedir.” (Buhari, Cihad, 4; Müslim, İmare, III,1466)

                                                                         2
 Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmiş
  olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onlara bekçi
  olarak göndermedik (Nisa, 4/80)

 ‫َ َ َ َ ّ َ َ ُؤْ ِ ُو َ َ ّ َ ُ َ ّ ُو َ ِي َا َ َ َ َيْ َ ُمْ ُ ّ َ َ ِ ُواْ ِي‬
     ‫فل وربك ل ي من ن حتى يحكم ك ف م شجر ب نه ثم ل يجد ف‬
  ‫َن ُ ِ ِمْ َ َ ًا ّ ّا َ َيْ َ َ ُ َّ ُواْ َسْ ِي ًا‬
   ‫أ فسه حرج مم قض ت ويسلم ت ل م‬
 “Hayır, Rabbin hakkı için onlar aralarında çıkan
  çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da
  senin verdiğin hükme, içlerinde bir burukluk
  duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkça
  inanmış olmazlar.” (Nisa, 4/65)
                                                                                      3
Peygamberin Ahlakı Kur‘an‘dı
   Hz. Aişe validemize, peygamberimizin ahlakının nasıl olduğu sorulduğunda, "Onun
    ahlâkı Kur'an'dı" demiştir. (Müslim, Müsafirun, 129)
   Kur’an’a ilk ittiba eden Rasülullah’ın güzel örneğini ve azim ahlakını kavrayabilmek
    için her şeyden önce Kur’an’ın muhkematını kavramamız, öncüllerimizi Kur’an’la
    oluşturmamız gerekiyor. Çünkü onun ahlakı Kur’an’dı. Bunun için Kur’an’ı tanımadan
    Rasülullah’ı tanıyamayız.

   ‫ق م ك ت ب ع م رسل وم أ ر م ي عل ب ول بك إ أتبع إل م ي ح إلي وم أن إل نذ ر مب ن‬
    ٌ ‫ُلْ َا ُن ُ ِدْ ًا ّنْ ال ّ ُ ِ َ َا َدْ ِي َا ُفْ َ ُ ِي َ َ ِ ُمْ ِنْ َ ّ ِ ُ ِ ّ َا ُو َى َِ ّ َ َا َ َا ِ ّ َ ِي ٌ ّ ِي‬
    De ki: "Ben peygamberlerin ilki değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum.
    Yalnız bana vahyedilene uyuyorum. Ben, sadece açık bir uyarıcıyım." (Ahkaf, 46/9)
   ‫تب م أ حي إل ك م ربك إله إل هو وأ ر عن م رك ن‬
    َ ‫ا ّ ِعْ َا ُو ِ َ ِ َيْ َ ِن ّ ّ َ ل ِ َ َ ِ ّ ُ َ ََعْ ِضْ َ ِ الْ ُشْ ِ ِي‬
   Rabbinden sana vahyedilene uy. O'ndan başka ilâh yoktur. Ortak koşanlardan da yüz
    çevir. (Enam, 6/106)

   ‫َا ّ ِعْ َا ُو َى ِ َيْ َ ِن ّ ّ َ ِ ّ ا َ َا َ ِ َا َعْ َُو َ َ ِي ًا‬
     ‫و تب م ي ح إل ك م ربك إن ّ ك ن بم ت مل ن خب ر‬
                                ‫ل‬
   Rabbinden sana vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
    (Ahzab, 33/2)

   ‫و تبع أ سن م أ زل إل ك م ربك م ق ل أ ي تيكم عذ ب ب تة وأ ت ل ت عر ن‬
    َ ‫َا ّ ِ ُوا َحْ َ َ َا ُن ِ َ ِ َيْ ُم ّن ّ ّ ُم ّن َبْ ِ َن َأْ ِ َ ُ ُ ال َ َا ُ َغْ َ ً ََن ُمْ َ َشْ ُ ُو‬
   Siz farkında olmadan, ansızın başınıza azap gelmezden önce, Rabbinizden size
    indirilenin en güzeline (Kur'an'a) tâbi olun. (Zümer, 39/55)


                                                                                                                                    4
Hz. Muhammed‘in Örnek Kişiliğinden
Kesitler
    1- Davetçiliği:

   Hz. Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir. Allah’ın elçisi oluşuyla Allah’tan aldığı vahiyleri –
    mesajları- insanlara eksiksiz iletmiştir. Bunun için ondan, Kur’an’da öğüt verici, davetçi, tebliğ
    edici, uyarıcı(nezir), ve müjdeleyici(beşir) olarak söz edilmektedir.

   ‫وم أ س ن ك إل ك فة ل ن س بش ر ونذ ر ولكن أ ثر ن س ل ي لم ن‬
    َ ‫َ َا َرْ َلْ َا َ ِ ّ َا ّ ً ّل ّا ِ َ ِي ًا َ َ ِي ًا ََ ِ ّ َكْ َ َ ال ّا ِ َ َعْ َ ُو‬
   Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu
    bunu bilmezler. (Sebe, 34/28)

   ‫َ َا ِ ًا َِى ا ِ ِِذْ ِ ِ َ ِ َا ًا ّ ِي ًا‬
     ‫ّ بإ نه وسر ج من ر‬        ‫ود عي إل ل‬
   Allah'ın izniyle, bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak (gönderdik). (Ahzab, 33/46)

   ‫إ أ ت إ ل نذ ر‬
    ٌ ‫ِنْ َن َ ِ ّ َ ِي‬
     Sen sadece bir uyarıcısın (Fatır, 35/23)

   Hz. Peygamberin davetinin başarıya ulaşmasında; bizzat kendisinin, davet ettiği dine
    samimiyetle bağlanmasının ve bu dinin prensiplerini kendi hayatında uygulamış olmasının
    etkisi çok büyüktür. İbadetleri önce kendisi uygulamış, yasaklara önce kendisi uymuş ve en
    yakınlarına tatbik etmiştir. Hiçbir zaman ümitsizliğe ve karamsarlığa kapılmamış, çalışmalarını
    daima sabır, azim, inanç ve kararlılıkla sürdürmüştür. Hz. Muhammed faaliyetlerinde af,
    müsamaha, yumuşaklık, şefkat ve merhameti; kin, öfke ve zorbalığa tercih ederdi.
   Peygamberimiz hiçbir kimseyi İslam’ı kabule zorlamamıştır. Çünkü onun görevi insanları zorla
    dine sokmak değil; İslam’ı tebliğ etmek ve uyarmaktır.

                                                                                                         5
2- Doğruluğu
 Hz. Peygamber bir doğruluk abidesi idi. Aynı zamanda doğru insanlardan
  oluşan bir toplum oluşturmak onun en büyük hedefiydi. Önce kendisi
  “doğruluk örneği” olmuş, bu konudaki sözleriyle de ümmetini doğruluğa
  çağırmıştır. Söyledikleri ile yaptıkları arasında uyumsuzluk yoktur.
 Bu konudaki bir sözü şöyledir:
  “Doğru olunuz, doğruluğa yöneltiniz” (İbn Hanbel, IV, 231) Kendisine “Ya
  Rasulallah! İslam hakkında bana öyle bir söz söyle ki, onu senden sonra hiç
  kimseye sormayayım” diyen bir kişiye “Allah’a inandım de, sonra da
  dosdoğru ol” (Müslim, I, 65) demiştir.

     Peygamberimiz, doğruluğun zıddı olan ikiyüzlülük, yalancılık, sahtekarlık
    gibi kötü huylardan, daima insanları sakındırmıştır.
    Doğruluğun iyiliğe, iyiliğin cennete götüreceğini, yalanın kötülüğe, kötülüğün
    ise cehenneme sürükleyeceğini veciz bir şekilde açıklamıştır. (Buhari, Edep,
    69)
    Hz. Peygamber hiçbir zaman hainlik, vefasızlık, ve sözünde durmamazlık
    yapmamıştır. Düşmanlarına karşı bile adaletten ayrılmamıştır.




                                                                                     6
-3 Nezaketi
 Hz. Peygamber nazik ve kibar bir kimseydi.

 Bu niteliğini hayatı boyunca aile fertlerine, diğer
  Müslümanlara, Medine'de kendisini ziyarete gelen
  heyetlere, davette bulunduğu şahıslara ve mektup
  gönderdiği kimselere karşı davranışlarında görmek
  mümkün olduğu gibi, bunun dışında, müşriklere karşı
  davranışlarında müşahede etmek de mümkündür.




                                                        7
-4Hz. Peygamber hayata iyimser bakar ve etrafındakilere de bunu tavsiye ederdi.

  Hayata İyimser Bakışı
    Yüzünden tebessüm hiç eksik olmazdı. En sıkıntılı anında bile üzüntüsünü belli
    etmez, yanındakilerin içini karartacak tavır sergilemezdi.

   Hâlbuki o, Mekke döneminde müşriklerin eziyetlerine ve Medine döneminde de çeşitli
    saldırılara ve suikastlara maruz kalmış, sıkıntılarla karşılaşmıştır.

   İnsanoğlu için en büyük felaketlerden biri olan savaşlarla, silahlı saldırılarla defalarca
    karşı karşıya gelmiştir. Aç kaldığı zamanlar olmuştur.

    Bütün bunların yanında, defalarca evlat acısı yaşamıştır. Hz. Fatıma hariç, diğer
    bütün çocuklarını sağlığında iken kaybetmiştir. Kaynaklar bize kızlarının ve oğlu
    İbrahim’in vefatında son derece üzüldüğünü ve gözlerinden yaşlar aktığını nakleder.
    (İbn Sa’d, I, 138; VII, 37)

   İbrahim'in vefatı esnasında karşısındaki dağa dönerek şunları söylemiştir: “Ey dağ!
    Benim başıma gelen senin başına gelseydi yıkılıp giderdin. Fakat biz, Allah’ın
    emrettiği gibi ‘biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz’, ‘Hamd Allah’a mahsustur’
    deriz. (Belazuri, I, 452)
   Bu söz, onun karşılaştığı güçlüklerin, çektiği sıkıntıların boyutunu; bunun yanı sıra
    sabrının, metanetinin, teslimiyetinin derecesini ve beşeri yönünü ortaya koyması
    bakımından dikkat çekicidir.
   Bütün bu üzüntü ve sıkıntı verici olaylar onun dünyasını karartmamıştır. Tam tersine
    metanetini daima muhafaza etmiştir. Hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamıştır. Zaten
    insanların da, morali bozuk, hayata küsmüş birisini örnek almak istemeyecekleri
    tabiidir.                                                                                8
-5 Alçak Gönüllülüğü
 Hz. Muhammed bir sözünde “Ben ne bir kralım, ne de zorbayım;
  bilakis Kureyş’ten kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum.” (İbn
  Mace, II, 1101) buyurmuştur.



 Bu sözüyle halktan biri olduğunu vurgulamıştır. Kendisi Kelime-i
  Şehadet’te de ifadesini bulduğu şekliyle “Allah’ın kulu ve elçisidir.”
  Bu özellik, onun bütün hayatına yansımıştır.

 Sözgelimi bir topluluğa girdiğinde boş bulduğu yere oturduğunu
  görüyoruz. Gerçekten hayatını bir “devletli” gibi değil sıradan bir
  “Allah’ın kulu” olarak yaşamıştır.

 Debdebesiz, sade bir hayat tarzını seçen Hz. Peygamber’in
  hayatında “peygamberliğini kişisel bir menfaat için kullanıldığı da
  görülmüş değildir.”



                                                                           9
-6 Aşırılıklar Karşısındaki Tutumu
   Hz. Peygamber, aşırılıklardan hoşlanmaz, bu tür davranışlardan uzak durur,
    hiçbir zaman ifrata kaçan duygu ve düşüncelerin etkisi altında kalmaz,
    sahabeleri de bu konuda ikaz ederdi.
   İslam’a söz getirebilecek, insanları usandıracak, İslam’dan nefret ettirecek
    davranışları, İslam’ın temel prensiplerini zedeleyici hareketleri hiç hoş
    karşılamazdı. Bu tür olaylar kendisine intikal edince üzülür ve hatta
    öfkelenirdi.
    Sahabelerden birisi cemaate namaz kıldırırken uzun sureler okuyarak
    namazı iyice uzatır. Bu durumu cemaatten birisi Hz. Peygamber’e iletir.
    Bunun üzerine Hz. Peygamber ayağa kalkarak topluluğa karşı şu veciz
    konuşmayı yapar:
   “İnsanlar! İçinizde halkı nefret ettirenler var. Herhangi biriniz imamlığa
    geçip de halka namaz kıldırırsa namazı uygun bir şekilde kısa kessin.
    Zira, onlar arasında hasta, yaşlı ve işi-gücü olanlar vardır.” Olayı
    anlatan sahabe, Hz. Peygamber’i o günkü konuşması esnasındaki
    kadar öfkeli hiç görmediğini söylemektedir. (İbn Hişam, II, 541)

   Hz. Peygamber, helal olan iki durumdan birisini seçmek gerektiğinde kolay
    olanını tercih ederdi. İbadetlerin ifasında da insan takatini zorlamayı hoş
    karşılamazdı.

                                                                                  10
-7 Güvenilir Oluşu

    Güzel ahlakın en önemli özelliklerinden olan güvenilirlik, aynı zamanda
     peygamberlerin genel niteliklerindedir. Hz. Peygamber gençliğinden
     itibaren güvenilir olarak tanınmıştır. O, Mekke’de “el- emin” diye anılıyordu.
    Mekkeliler, kendisine kıymetli eşyalarını teslim ederlerdi. Hz. Muhammed bu
     emanetlere asla ihanet etmez ve sahiplerine sağlam bir şekilde iade ederdi.
    Emanetlere en zor anında bile hainlik yapmamıştır. Mekke’den Medine’ye
     hicret ederken Hz. Ali’ye emanetleri sahiplerine teslim etmesini istemiştir.
    Burada dikkat çeken bir husus, Mekke’de Müslümanlar kalmadığına göre
     emanetlerin Hz. Muhammed’i öldürmeyi planlayan müşriklerin oluşudur.
    İslam dininin başarıya ulaşmasında Hz. Peygamber’in güvenilir oluşunun
     payı büyüktür. Şayet davranışlarıyla güven vermeyen birisi olsaydı insanlar
     onun etrafında toplanmazdı.
    Hz. Peygamber, iman ile güvenilir kimse olmak arasında sıkı bir bağ
     bulunduğunu bildirmiştir. Bu hususla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
    ”Kişinin kalbinde iman ve küfür bir arada bulunmaz. Güvenilirlik ve
     hainlik de bir arada olmaz.” (İbn Hanbel, II, 349)
     “Mü’min, insanların kendisine güvendiği kimsedir. Müslüman, dilinden
     ve elinden Müslümanların salim olduğu kişidir. Nefsim kudret elinde
     bulunan Allah’a andolsun ki, kötülüklerinden komşusunun emin
     olmadığı kimse cennete giremez.” (İbn Hanbel, III, 54)
                                                                                  11
-8 Adaleti
   Toplum sevgiyle kaynaşır, adaletle ayakta durur. Herkesi kucaklayan bir
    adalet uygulaması, fertlerin birbiriyle kaynaşmasına vesile olur. Haksızlık ve
    adaletsizlik ise huzursuzluğa ve zulme yol açar. Çünkü hiç kimse bir başkası
    tarafından hakkının çiğnenmesinden hoşlanmaz.
   Bunun için Kur’an’da adalet üzerinde çok durulmuştur. Hz. Peygamber
    insanlar arasında adaleti gerçekleştirmekle emrolunmuştur:

   ‫ل‬
    ّ ‫فلذلك ف ع و تق كم أم ت ول تتب أ و ه وق م ت بم أ زل ّ م كت ب وأم ت ِ دل ب نكم‬
    ُ ‫َ ِ َ ِ َ َادْ ُ َاسْ َ ِمْ َ َا ُ ِرْ َ َ َ َ ّ ِعْ َهْ َاء ُمْ َ ُلْ آ َن ُ ِ َا َن َ َ ا ُ ِن ِ َا ٍ َُ ِرْ ُ َعْ ِ َ َيْ َ ُ ُ ا‬
                        ‫ل‬                            ‫ل‬
    ‫ربن وربك لن أ م لن ولك أ م لك ل حجة ب نن وب نكم ّ ي مع ب نن وإل ه مص ر‬
    ُ ‫َ ّ َا َ َ ّ ُمْ َ َا َعْ َاُ َا َ َ ُمْ َعْ َاُ ُمْ َ ُ ّ َ َيْ َ َا َ َيْ َ ُ ُ ا ُ َجْ َ ُ َيْ َ َا َِ َيْ ِ الْ َ ِي‬
                                         ‫ل‬
   Ey Muhammed! İşte bunun için insanları tevhide davet et ve sana
    emredildiği gibi dosdoğru ol. Onların keyiflerine uyma ve de ki: "Ben Allah'ın
    kitaptan indirdiğine inandım ve bana aranızda adaleti gerçekleştirmem
    emredildi. Allah bizim de rabbimiz sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptıklarımız
    bize, sizin yaptıklarınız da size aittir. Sizinle bizim aramızda hiçbir
    tartışmaya yer yoktur. Allah hepimizi bir araya toplayacaktır. Dönüş yalnız
    O'nadır. (Şura, 42/15)
    Hz. Peygamber faaliyetlerinde daima adaleti esas almıştır. Peygamberimiz
    hak hususunda titiz davranır, kimsenin canına ve malına zarar vermeyi ve
    üzerine kul hakkı geçmesini istemezdi. İstemeden zarar verdiğinde bile,
    kendisine kısas yapılmasını isteyerek helalleşirdi.
   Hz. Peygamber adaletin zıddı olan zulmü her vesile ile kötülemiştir.
    “Müslüman müslümanın kardeşidir ona zulmetmez…” (Buhari, Nikah 45, Edeb
    57, 58, Feraiz 2; Müslim, Birr 28-34, (2563-2564) buyurarak her türlü haksızlık ve
    zulümden insanları sakındırmıştır.                                                                                                     12
-9 Cömertliği
   Her konuda Yüce Kur’an’ın prensiplerini uygulayan Hz. Peygamber de söz
    ve davranışlarında cömertliğe gerekli değer ve önemi vermiştir.

   Öyle ki o, kendisini çok yakından tanıyan sahabeler tarafından “insanların
    en cömerdi” olarak tanıtılmış (Müslim, II, 1802) cömertliğinin Ramazan ayında
    daha da arttığı belirtilmiştir. (Buhari, I, 4)

   Cömertlik; mal ve imkânı, gönüllü olarak ve karşılık beklemeden gerekli
    yerlerde ve gerektiği ölçüde başkalarının yararına harcamaktır.

   Cömertlik, servet edinme duygusuyla karşılıksız harcama ve iyilik
    yapmaktan kaçınmayı ifade eden “cimrilik” ile kişinin kendine ait veya
    sorumluluğu altındaki mal veya imkânı gereksiz yere harcamayı ifada eden
    ve “israf” diye adlandırılan iki aşırılığın ortasında bulunur.

   Hz. Peygamber: “Cimrilikten sakının! Çünkü cimrilik sizden öncekileri
    helak etmiş; onları birbirini kanlarını dökmeye, haramlarını helal
    saymaya sevk etmiştir.” (Müslim, III, 1996) buyurarak cimrilikten, “Yiyiniz,
    içiniz, tasadduk ediniz, giyininiz. Fakat israf etmeyerek ve
    kibirlenmeyerek” (Buhari, I, 33) buyurarak da israftan sakındırmıştır.

                                                                                    13
-10 Müsamahası
   Hoşgörü, Hz. Peygamberin faaliyetlerinde önemli bir ilkedir. Bu ilkenin
    temelini de
                            ‫َ ّ ُوا َل ُ َ ّ ُوا َ َ ّ ُوا َل ُ َ ّ ُوا‬
                                ‫يسر و تعسر وبشر و تنفر‬
   “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, korkutmayınız” (Buhari, İlim, 11)
    sözleriyle atmıştır.
   Bedevinin biri mescidin bir köşesine küçük abdest bozmaya başlar. Olaya
    şahit olan ashabdan bazıları, adama bağırırlar ve üzerine yürürler.

 Rahmet Peygamberi, “Bırakın (işini görsün)” diyerek onlara mani olur ve;
  Sonra bevlinin üzerine bir kova su dökün; zira siz güçlük değil, kolaylık
  göstermek üzere gönderildiniz" buyururlar.
  Sonra bedeviyi yanına çağırarak ona şöyle nasihatte bulunur: “Bu
  mescidler ne bevil, ne de başka pislik içindir; buralar, Allah’ı anmak,
  namaz kılmak ve Kur’an okumak için yapılmıştır” (Buhari; Vudu’,58; Edeb,35).
 Hz. Peygamber, hoşgörüyü bireyler arasında tek taraflı bir davranış olarak
  değil, karşılıklı uyulması gereken bir davranış biçimi olarak görmüştür.
 Haksızlığa yol açılmaması, bir kişinin sürekli hoşgörüyü bekleyen, diğerinin
  ise hoşgörü göstermek zorunda kalan durumuna düşmemesi ve toplumun
  tüm bireyleri arasında hoşgörünün hâkim olması için “Müsamahalı
  (hoşgörülü) davran ki sana da hoşgörülü ile davranılsın” (İbn Hanbel, I, 248)
  buyurmuştur.
                                                                                          14
Peygamberde Sizler İçin Güzel Örnekler
 Vardır
               ‫وانك لع خلق ع م‬
                ٍ ‫َِ ّ َ َ َلى ُُ ٍ َظي‬
   "Muhakkak sen çok yüce bir ahlâk üzeresin" (Kalem, 68/4)

   ‫لق ك ن لك ف رس ل ّ أ وة حسنة لم ك ن ي ج ّ و ي م خر وذكر ّ كث ا‬
    ً‫َ َدْ َا َ َ ُمْ ِي َ ُو ِ ا ِ ُسْ َ ٌ َ َ َ ٌ ّ َن َا َ َرْ ُو ا َ َالْ َوْ َ الْ ِ َ َ َ َ َ ا َ َ ِير‬
           ‫ل‬                              ‫ل‬                                    ‫ل‬
   “Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı
    umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzab,33/21)
   ‫وم أ س ن م رس ل إل ليط ع بإ ن ل‬
    ّ ‫َ َا َرْ َلْ َا ِن ّ ُو ٍ ِ ّ ِ ُ َا َ ِ ِذْ ِ ا‬
   “Biz her peygamberi -Allah'ın izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için
    gönderdik.” (Nisa, 4/64)
   Hz. Peygamberin kişiliği kendi döneminde olduğu gibi, kendisinden sonraki
    dönemlerde de Müslüman toplumların yaşayışı için örnek olmuştur.
   Müslümanların hayatlarının her yönünde Allah Rasûlü'nü bir örnek model
    kabul etmeleri ve kişilik ile karakterlerini bu modele göre şekillendirmeleri
    gerekir.




                                                                                                                15
   Müslüman kişi hangi makam, statü, konum ve mevkide olursa olsun Rasülullah’ı
    örnek model olarak almalıdır: Bir eğitimci olarak, bir anne-baba olarak, bir lider-
    yönetici olarak, tüccar olarak vb.
   Hz. Peygamberin örnek alınmasını emrederken Allah Teala’nın, onun yaşadığı
    dönemin ve coğrafyanın şartlarına göre yediği yemekleri, kullandığı eşyaları, giydiği
    elbiseleri, kısaca onun hayatının şekli yönünü örnek almalarını kastetmiş olmadığı
    ve böyle bir örnek alma biçimi takdim etmediği açıktır.

   Zaten o takdirde Hz. Peygamber’in örnek alınmasının imkânsızlığı ortadadır.
    Esasında örnek alınmadaki temel espri de bu değildir.

   Şayet öyle düşünülürse bugün binmek için deve, yemek için hurma, giymek için de
    Yemen elbisesi aramak gerekecektir. Aynı zamanda, Hz. Peygamber’in hayatının
    şekli yönünü, mesela kıyafetinin örnek alınması gerektiğini savunmak, İslam’ın
    evrenselliği ile çelişmektedir.

   Sözgelimi hayvan derisi giyen Müslüman bir Eskimo'dan, onun Arabistan sıcağında
    giydiği kıyafetini örnek almasını istemek gerçeklerle bağdaşmaz. Bu sayılan
    hususların dinin özüyle alakası yoktur.

   Nitekim Hz. Muhammed (s.a.v) peygamberlikten önce ne yiyorsa peygamberlikten
    sonra da aynı şeyleri yemeye, peygamberlikten önce ne giyiyorsa peygamber
    olduktan sonra da onu giymeye devam etmiştir. Peygamber olduktan sonra giyim
    tarzını değiştirdiğine dair kaynaklarda hiçbir kayıt mevcut değildir.


                                                                                            16
 Dolayısıyla Müslümanlar için örnek alınması ve hayata geçirilmesi
  için gereken şeyler Hz. Muhammed (s.a.v)’in şekli yönüyle ilgili
  hususlar değildir.

 Bilakis “Kur’an’a uyması, Allah’a itaati, Sarsılmaz İman’ı ve Salih
  amelleri, Allah yolunda mücadelesi, Doğruluğu, Adaleti,
  İnsanlara sevgi ve saygısı, Güvenilirliği, Müsamahası, Barışa
  verdiği önem, Yumuşak huyluluğu, Çalışkanlığı, Kanaati, Şefkat
  ve merhameti, Cömertliği” gibi faziletlerdir. (İbrahim Sarıçam, Hz.
   Muhammed ve Evrensel Mesajı, s.263-283, DİB Yayınları, Ankara 2004 -Bazı değişiklikle ve
   özetlenerek-)

 Cahiliye karanlığından, Allah’tan aldığı mesaj(Kur’an)la İslam’ın
  aydınlığına çıkaran ve tüm zamanlara örnek bir toplum oluşturan
  Hz. Peygamberin Çağrısı bugün hala geçerliliğini korumaktadır.

 Bugün içinde bulunduğumuz modern çıkmazın çözümü ortadadır:
  Rasulullah’ın çağrısına icabet etmek…



                                                                                              17

More Related Content

Peygamberimizin Hayatından Günümüze Yansımalar

  • 1. PEYGAMBERİMİZİN HAYATINDAN GÜNÜMÜZE YANSIMALAR CUMA VAAZI ‫ل‬ ّ ‫لق ك ن لك ف رس ل ّ أ وة حسنة لم ك ن ي ج‬ َ ‫َ َدْ َا َ َ ُمْ ِي َ ُو ِ ا ِ ُسْ َ ٌ َ َ َ ٌ ّ َن َا َ َرْ ُو ا‬ ‫ل‬ ‫و ي م خر وذكر ّ كث ا‬ ً‫َالْ َوْ َ الْ ِ َ َ َ َ َ ا َ َ ِير‬ ‫ل‬ “Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzab,33/21) 1
  • 2. Peygambere İtaatin Önemi  Peygamberi sevmek ve ona bağlı olmak, İslam inancının bir gereğidir. İnanan mü’minler için şüphesiz en büyük önder ve şahsiyet Allah Rasülüdür.  Kur’an’da Hz. Peygambere itaat etmemiz emredilmiş ve itaat pek çok yerde Allah’a itaatla birlikte zikredilmiştir.  Böylece, Hz. Peygambere itaatin Allah’a itaat demek olduğu defaatle vurgulanmıştır. Hiç şüphesiz Rasül’e itaat hayatında olduğu gibi, ölümünden sonra da farzdır. Bu itaat da elbette onun sünnetine uyularak gerçekleştirilecektir. (Sünnetin Dindeki Yeri, Ensar Neşriyat, s.70)  Hz. Peygamber bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Bana itaat eden Allah’a itaat etmiş, bana isyan eden de Allah’a isyan etmiş demektir. Bana itaat eden benim emrime uyan kimsedir.” (Buhari, Cihad, 4; Müslim, İmare, III,1466) 2
  • 3.  Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onlara bekçi olarak göndermedik (Nisa, 4/80)  ‫َ َ َ َ ّ َ َ ُؤْ ِ ُو َ َ ّ َ ُ َ ّ ُو َ ِي َا َ َ َ َيْ َ ُمْ ُ ّ َ َ ِ ُواْ ِي‬ ‫فل وربك ل ي من ن حتى يحكم ك ف م شجر ب نه ثم ل يجد ف‬ ‫َن ُ ِ ِمْ َ َ ًا ّ ّا َ َيْ َ َ ُ َّ ُواْ َسْ ِي ًا‬ ‫أ فسه حرج مم قض ت ويسلم ت ل م‬  “Hayır, Rabbin hakkı için onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da senin verdiğin hükme, içlerinde bir burukluk duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkça inanmış olmazlar.” (Nisa, 4/65) 3
  • 4. Peygamberin Ahlakı Kur‘an‘dı  Hz. Aişe validemize, peygamberimizin ahlakının nasıl olduğu sorulduğunda, "Onun ahlâkı Kur'an'dı" demiştir. (Müslim, Müsafirun, 129)  Kur’an’a ilk ittiba eden Rasülullah’ın güzel örneğini ve azim ahlakını kavrayabilmek için her şeyden önce Kur’an’ın muhkematını kavramamız, öncüllerimizi Kur’an’la oluşturmamız gerekiyor. Çünkü onun ahlakı Kur’an’dı. Bunun için Kur’an’ı tanımadan Rasülullah’ı tanıyamayız.  ‫ق م ك ت ب ع م رسل وم أ ر م ي عل ب ول بك إ أتبع إل م ي ح إلي وم أن إل نذ ر مب ن‬ ٌ ‫ُلْ َا ُن ُ ِدْ ًا ّنْ ال ّ ُ ِ َ َا َدْ ِي َا ُفْ َ ُ ِي َ َ ِ ُمْ ِنْ َ ّ ِ ُ ِ ّ َا ُو َى َِ ّ َ َا َ َا ِ ّ َ ِي ٌ ّ ِي‬  De ki: "Ben peygamberlerin ilki değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyuyorum. Ben, sadece açık bir uyarıcıyım." (Ahkaf, 46/9)  ‫تب م أ حي إل ك م ربك إله إل هو وأ ر عن م رك ن‬ َ ‫ا ّ ِعْ َا ُو ِ َ ِ َيْ َ ِن ّ ّ َ ل ِ َ َ ِ ّ ُ َ ََعْ ِضْ َ ِ الْ ُشْ ِ ِي‬  Rabbinden sana vahyedilene uy. O'ndan başka ilâh yoktur. Ortak koşanlardan da yüz çevir. (Enam, 6/106)  ‫َا ّ ِعْ َا ُو َى ِ َيْ َ ِن ّ ّ َ ِ ّ ا َ َا َ ِ َا َعْ َُو َ َ ِي ًا‬ ‫و تب م ي ح إل ك م ربك إن ّ ك ن بم ت مل ن خب ر‬ ‫ل‬  Rabbinden sana vahyedilene uy. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. (Ahzab, 33/2)  ‫و تبع أ سن م أ زل إل ك م ربك م ق ل أ ي تيكم عذ ب ب تة وأ ت ل ت عر ن‬ َ ‫َا ّ ِ ُوا َحْ َ َ َا ُن ِ َ ِ َيْ ُم ّن ّ ّ ُم ّن َبْ ِ َن َأْ ِ َ ُ ُ ال َ َا ُ َغْ َ ً ََن ُمْ َ َشْ ُ ُو‬  Siz farkında olmadan, ansızın başınıza azap gelmezden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur'an'a) tâbi olun. (Zümer, 39/55) 4
  • 5. Hz. Muhammed‘in Örnek Kişiliğinden Kesitler 1- Davetçiliği:  Hz. Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir. Allah’ın elçisi oluşuyla Allah’tan aldığı vahiyleri – mesajları- insanlara eksiksiz iletmiştir. Bunun için ondan, Kur’an’da öğüt verici, davetçi, tebliğ edici, uyarıcı(nezir), ve müjdeleyici(beşir) olarak söz edilmektedir.  ‫وم أ س ن ك إل ك فة ل ن س بش ر ونذ ر ولكن أ ثر ن س ل ي لم ن‬ َ ‫َ َا َرْ َلْ َا َ ِ ّ َا ّ ً ّل ّا ِ َ ِي ًا َ َ ِي ًا ََ ِ ّ َكْ َ َ ال ّا ِ َ َعْ َ ُو‬  Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler. (Sebe, 34/28)  ‫َ َا ِ ًا َِى ا ِ ِِذْ ِ ِ َ ِ َا ًا ّ ِي ًا‬ ‫ّ بإ نه وسر ج من ر‬ ‫ود عي إل ل‬  Allah'ın izniyle, bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak (gönderdik). (Ahzab, 33/46)  ‫إ أ ت إ ل نذ ر‬ ٌ ‫ِنْ َن َ ِ ّ َ ِي‬  Sen sadece bir uyarıcısın (Fatır, 35/23)  Hz. Peygamberin davetinin başarıya ulaşmasında; bizzat kendisinin, davet ettiği dine samimiyetle bağlanmasının ve bu dinin prensiplerini kendi hayatında uygulamış olmasının etkisi çok büyüktür. İbadetleri önce kendisi uygulamış, yasaklara önce kendisi uymuş ve en yakınlarına tatbik etmiştir. Hiçbir zaman ümitsizliğe ve karamsarlığa kapılmamış, çalışmalarını daima sabır, azim, inanç ve kararlılıkla sürdürmüştür. Hz. Muhammed faaliyetlerinde af, müsamaha, yumuşaklık, şefkat ve merhameti; kin, öfke ve zorbalığa tercih ederdi.  Peygamberimiz hiçbir kimseyi İslam’ı kabule zorlamamıştır. Çünkü onun görevi insanları zorla dine sokmak değil; İslam’ı tebliğ etmek ve uyarmaktır. 5
  • 6. 2- Doğruluğu  Hz. Peygamber bir doğruluk abidesi idi. Aynı zamanda doğru insanlardan oluşan bir toplum oluşturmak onun en büyük hedefiydi. Önce kendisi “doğruluk örneği” olmuş, bu konudaki sözleriyle de ümmetini doğruluğa çağırmıştır. Söyledikleri ile yaptıkları arasında uyumsuzluk yoktur.  Bu konudaki bir sözü şöyledir: “Doğru olunuz, doğruluğa yöneltiniz” (İbn Hanbel, IV, 231) Kendisine “Ya Rasulallah! İslam hakkında bana öyle bir söz söyle ki, onu senden sonra hiç kimseye sormayayım” diyen bir kişiye “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol” (Müslim, I, 65) demiştir. Peygamberimiz, doğruluğun zıddı olan ikiyüzlülük, yalancılık, sahtekarlık gibi kötü huylardan, daima insanları sakındırmıştır. Doğruluğun iyiliğe, iyiliğin cennete götüreceğini, yalanın kötülüğe, kötülüğün ise cehenneme sürükleyeceğini veciz bir şekilde açıklamıştır. (Buhari, Edep, 69) Hz. Peygamber hiçbir zaman hainlik, vefasızlık, ve sözünde durmamazlık yapmamıştır. Düşmanlarına karşı bile adaletten ayrılmamıştır. 6
  • 7. -3 Nezaketi  Hz. Peygamber nazik ve kibar bir kimseydi.  Bu niteliğini hayatı boyunca aile fertlerine, diğer Müslümanlara, Medine'de kendisini ziyarete gelen heyetlere, davette bulunduğu şahıslara ve mektup gönderdiği kimselere karşı davranışlarında görmek mümkün olduğu gibi, bunun dışında, müşriklere karşı davranışlarında müşahede etmek de mümkündür. 7
  • 8. -4Hz. Peygamber hayata iyimser bakar ve etrafındakilere de bunu tavsiye ederdi.  Hayata İyimser Bakışı Yüzünden tebessüm hiç eksik olmazdı. En sıkıntılı anında bile üzüntüsünü belli etmez, yanındakilerin içini karartacak tavır sergilemezdi.  Hâlbuki o, Mekke döneminde müşriklerin eziyetlerine ve Medine döneminde de çeşitli saldırılara ve suikastlara maruz kalmış, sıkıntılarla karşılaşmıştır.  İnsanoğlu için en büyük felaketlerden biri olan savaşlarla, silahlı saldırılarla defalarca karşı karşıya gelmiştir. Aç kaldığı zamanlar olmuştur.  Bütün bunların yanında, defalarca evlat acısı yaşamıştır. Hz. Fatıma hariç, diğer bütün çocuklarını sağlığında iken kaybetmiştir. Kaynaklar bize kızlarının ve oğlu İbrahim’in vefatında son derece üzüldüğünü ve gözlerinden yaşlar aktığını nakleder. (İbn Sa’d, I, 138; VII, 37)  İbrahim'in vefatı esnasında karşısındaki dağa dönerek şunları söylemiştir: “Ey dağ! Benim başıma gelen senin başına gelseydi yıkılıp giderdin. Fakat biz, Allah’ın emrettiği gibi ‘biz Allah’ın kullarıyız ve biz O’na döneceğiz’, ‘Hamd Allah’a mahsustur’ deriz. (Belazuri, I, 452)  Bu söz, onun karşılaştığı güçlüklerin, çektiği sıkıntıların boyutunu; bunun yanı sıra sabrının, metanetinin, teslimiyetinin derecesini ve beşeri yönünü ortaya koyması bakımından dikkat çekicidir.  Bütün bu üzüntü ve sıkıntı verici olaylar onun dünyasını karartmamıştır. Tam tersine metanetini daima muhafaza etmiştir. Hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamıştır. Zaten insanların da, morali bozuk, hayata küsmüş birisini örnek almak istemeyecekleri tabiidir. 8
  • 9. -5 Alçak Gönüllülüğü  Hz. Muhammed bir sözünde “Ben ne bir kralım, ne de zorbayım; bilakis Kureyş’ten kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum.” (İbn Mace, II, 1101) buyurmuştur.  Bu sözüyle halktan biri olduğunu vurgulamıştır. Kendisi Kelime-i Şehadet’te de ifadesini bulduğu şekliyle “Allah’ın kulu ve elçisidir.” Bu özellik, onun bütün hayatına yansımıştır.  Sözgelimi bir topluluğa girdiğinde boş bulduğu yere oturduğunu görüyoruz. Gerçekten hayatını bir “devletli” gibi değil sıradan bir “Allah’ın kulu” olarak yaşamıştır.  Debdebesiz, sade bir hayat tarzını seçen Hz. Peygamber’in hayatında “peygamberliğini kişisel bir menfaat için kullanıldığı da görülmüş değildir.” 9
  • 10. -6 Aşırılıklar Karşısındaki Tutumu  Hz. Peygamber, aşırılıklardan hoşlanmaz, bu tür davranışlardan uzak durur, hiçbir zaman ifrata kaçan duygu ve düşüncelerin etkisi altında kalmaz, sahabeleri de bu konuda ikaz ederdi.  İslam’a söz getirebilecek, insanları usandıracak, İslam’dan nefret ettirecek davranışları, İslam’ın temel prensiplerini zedeleyici hareketleri hiç hoş karşılamazdı. Bu tür olaylar kendisine intikal edince üzülür ve hatta öfkelenirdi.  Sahabelerden birisi cemaate namaz kıldırırken uzun sureler okuyarak namazı iyice uzatır. Bu durumu cemaatten birisi Hz. Peygamber’e iletir. Bunun üzerine Hz. Peygamber ayağa kalkarak topluluğa karşı şu veciz konuşmayı yapar:  “İnsanlar! İçinizde halkı nefret ettirenler var. Herhangi biriniz imamlığa geçip de halka namaz kıldırırsa namazı uygun bir şekilde kısa kessin. Zira, onlar arasında hasta, yaşlı ve işi-gücü olanlar vardır.” Olayı anlatan sahabe, Hz. Peygamber’i o günkü konuşması esnasındaki kadar öfkeli hiç görmediğini söylemektedir. (İbn Hişam, II, 541)  Hz. Peygamber, helal olan iki durumdan birisini seçmek gerektiğinde kolay olanını tercih ederdi. İbadetlerin ifasında da insan takatini zorlamayı hoş karşılamazdı. 10
  • 11. -7 Güvenilir Oluşu  Güzel ahlakın en önemli özelliklerinden olan güvenilirlik, aynı zamanda peygamberlerin genel niteliklerindedir. Hz. Peygamber gençliğinden itibaren güvenilir olarak tanınmıştır. O, Mekke’de “el- emin” diye anılıyordu.  Mekkeliler, kendisine kıymetli eşyalarını teslim ederlerdi. Hz. Muhammed bu emanetlere asla ihanet etmez ve sahiplerine sağlam bir şekilde iade ederdi.  Emanetlere en zor anında bile hainlik yapmamıştır. Mekke’den Medine’ye hicret ederken Hz. Ali’ye emanetleri sahiplerine teslim etmesini istemiştir.  Burada dikkat çeken bir husus, Mekke’de Müslümanlar kalmadığına göre emanetlerin Hz. Muhammed’i öldürmeyi planlayan müşriklerin oluşudur.  İslam dininin başarıya ulaşmasında Hz. Peygamber’in güvenilir oluşunun payı büyüktür. Şayet davranışlarıyla güven vermeyen birisi olsaydı insanlar onun etrafında toplanmazdı.  Hz. Peygamber, iman ile güvenilir kimse olmak arasında sıkı bir bağ bulunduğunu bildirmiştir. Bu hususla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:  ”Kişinin kalbinde iman ve küfür bir arada bulunmaz. Güvenilirlik ve hainlik de bir arada olmaz.” (İbn Hanbel, II, 349)  “Mü’min, insanların kendisine güvendiği kimsedir. Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların salim olduğu kişidir. Nefsim kudret elinde bulunan Allah’a andolsun ki, kötülüklerinden komşusunun emin olmadığı kimse cennete giremez.” (İbn Hanbel, III, 54) 11
  • 12. -8 Adaleti  Toplum sevgiyle kaynaşır, adaletle ayakta durur. Herkesi kucaklayan bir adalet uygulaması, fertlerin birbiriyle kaynaşmasına vesile olur. Haksızlık ve adaletsizlik ise huzursuzluğa ve zulme yol açar. Çünkü hiç kimse bir başkası tarafından hakkının çiğnenmesinden hoşlanmaz.  Bunun için Kur’an’da adalet üzerinde çok durulmuştur. Hz. Peygamber insanlar arasında adaleti gerçekleştirmekle emrolunmuştur:  ‫ل‬ ّ ‫فلذلك ف ع و تق كم أم ت ول تتب أ و ه وق م ت بم أ زل ّ م كت ب وأم ت ِ دل ب نكم‬ ُ ‫َ ِ َ ِ َ َادْ ُ َاسْ َ ِمْ َ َا ُ ِرْ َ َ َ َ ّ ِعْ َهْ َاء ُمْ َ ُلْ آ َن ُ ِ َا َن َ َ ا ُ ِن ِ َا ٍ َُ ِرْ ُ َعْ ِ َ َيْ َ ُ ُ ا‬ ‫ل‬ ‫ل‬ ‫ربن وربك لن أ م لن ولك أ م لك ل حجة ب نن وب نكم ّ ي مع ب نن وإل ه مص ر‬ ُ ‫َ ّ َا َ َ ّ ُمْ َ َا َعْ َاُ َا َ َ ُمْ َعْ َاُ ُمْ َ ُ ّ َ َيْ َ َا َ َيْ َ ُ ُ ا ُ َجْ َ ُ َيْ َ َا َِ َيْ ِ الْ َ ِي‬ ‫ل‬  Ey Muhammed! İşte bunun için insanları tevhide davet et ve sana emredildiği gibi dosdoğru ol. Onların keyiflerine uyma ve de ki: "Ben Allah'ın kitaptan indirdiğine inandım ve bana aranızda adaleti gerçekleştirmem emredildi. Allah bizim de rabbimiz sizin de Rabbinizdir. Bizim yaptıklarımız bize, sizin yaptıklarınız da size aittir. Sizinle bizim aramızda hiçbir tartışmaya yer yoktur. Allah hepimizi bir araya toplayacaktır. Dönüş yalnız O'nadır. (Şura, 42/15)  Hz. Peygamber faaliyetlerinde daima adaleti esas almıştır. Peygamberimiz hak hususunda titiz davranır, kimsenin canına ve malına zarar vermeyi ve üzerine kul hakkı geçmesini istemezdi. İstemeden zarar verdiğinde bile, kendisine kısas yapılmasını isteyerek helalleşirdi.  Hz. Peygamber adaletin zıddı olan zulmü her vesile ile kötülemiştir. “Müslüman müslümanın kardeşidir ona zulmetmez…” (Buhari, Nikah 45, Edeb 57, 58, Feraiz 2; Müslim, Birr 28-34, (2563-2564) buyurarak her türlü haksızlık ve zulümden insanları sakındırmıştır. 12
  • 13. -9 Cömertliği  Her konuda Yüce Kur’an’ın prensiplerini uygulayan Hz. Peygamber de söz ve davranışlarında cömertliğe gerekli değer ve önemi vermiştir.  Öyle ki o, kendisini çok yakından tanıyan sahabeler tarafından “insanların en cömerdi” olarak tanıtılmış (Müslim, II, 1802) cömertliğinin Ramazan ayında daha da arttığı belirtilmiştir. (Buhari, I, 4)  Cömertlik; mal ve imkânı, gönüllü olarak ve karşılık beklemeden gerekli yerlerde ve gerektiği ölçüde başkalarının yararına harcamaktır.  Cömertlik, servet edinme duygusuyla karşılıksız harcama ve iyilik yapmaktan kaçınmayı ifade eden “cimrilik” ile kişinin kendine ait veya sorumluluğu altındaki mal veya imkânı gereksiz yere harcamayı ifada eden ve “israf” diye adlandırılan iki aşırılığın ortasında bulunur.  Hz. Peygamber: “Cimrilikten sakının! Çünkü cimrilik sizden öncekileri helak etmiş; onları birbirini kanlarını dökmeye, haramlarını helal saymaya sevk etmiştir.” (Müslim, III, 1996) buyurarak cimrilikten, “Yiyiniz, içiniz, tasadduk ediniz, giyininiz. Fakat israf etmeyerek ve kibirlenmeyerek” (Buhari, I, 33) buyurarak da israftan sakındırmıştır. 13
  • 14. -10 Müsamahası  Hoşgörü, Hz. Peygamberin faaliyetlerinde önemli bir ilkedir. Bu ilkenin temelini de  ‫َ ّ ُوا َل ُ َ ّ ُوا َ َ ّ ُوا َل ُ َ ّ ُوا‬ ‫يسر و تعسر وبشر و تنفر‬  “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, korkutmayınız” (Buhari, İlim, 11) sözleriyle atmıştır.  Bedevinin biri mescidin bir köşesine küçük abdest bozmaya başlar. Olaya şahit olan ashabdan bazıları, adama bağırırlar ve üzerine yürürler.  Rahmet Peygamberi, “Bırakın (işini görsün)” diyerek onlara mani olur ve; Sonra bevlinin üzerine bir kova su dökün; zira siz güçlük değil, kolaylık göstermek üzere gönderildiniz" buyururlar. Sonra bedeviyi yanına çağırarak ona şöyle nasihatte bulunur: “Bu mescidler ne bevil, ne de başka pislik içindir; buralar, Allah’ı anmak, namaz kılmak ve Kur’an okumak için yapılmıştır” (Buhari; Vudu’,58; Edeb,35).  Hz. Peygamber, hoşgörüyü bireyler arasında tek taraflı bir davranış olarak değil, karşılıklı uyulması gereken bir davranış biçimi olarak görmüştür.  Haksızlığa yol açılmaması, bir kişinin sürekli hoşgörüyü bekleyen, diğerinin ise hoşgörü göstermek zorunda kalan durumuna düşmemesi ve toplumun tüm bireyleri arasında hoşgörünün hâkim olması için “Müsamahalı (hoşgörülü) davran ki sana da hoşgörülü ile davranılsın” (İbn Hanbel, I, 248) buyurmuştur. 14
  • 15. Peygamberde Sizler İçin Güzel Örnekler Vardır  ‫وانك لع خلق ع م‬ ٍ ‫َِ ّ َ َ َلى ُُ ٍ َظي‬  "Muhakkak sen çok yüce bir ahlâk üzeresin" (Kalem, 68/4)  ‫لق ك ن لك ف رس ل ّ أ وة حسنة لم ك ن ي ج ّ و ي م خر وذكر ّ كث ا‬ ً‫َ َدْ َا َ َ ُمْ ِي َ ُو ِ ا ِ ُسْ َ ٌ َ َ َ ٌ ّ َن َا َ َرْ ُو ا َ َالْ َوْ َ الْ ِ َ َ َ َ َ ا َ َ ِير‬ ‫ل‬ ‫ل‬ ‫ل‬  “Andolsun ki, Resulullah, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.” (Ahzab,33/21)  ‫وم أ س ن م رس ل إل ليط ع بإ ن ل‬ ّ ‫َ َا َرْ َلْ َا ِن ّ ُو ٍ ِ ّ ِ ُ َا َ ِ ِذْ ِ ا‬  “Biz her peygamberi -Allah'ın izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik.” (Nisa, 4/64)  Hz. Peygamberin kişiliği kendi döneminde olduğu gibi, kendisinden sonraki dönemlerde de Müslüman toplumların yaşayışı için örnek olmuştur.  Müslümanların hayatlarının her yönünde Allah Rasûlü'nü bir örnek model kabul etmeleri ve kişilik ile karakterlerini bu modele göre şekillendirmeleri gerekir. 15
  • 16. Müslüman kişi hangi makam, statü, konum ve mevkide olursa olsun Rasülullah’ı örnek model olarak almalıdır: Bir eğitimci olarak, bir anne-baba olarak, bir lider- yönetici olarak, tüccar olarak vb.  Hz. Peygamberin örnek alınmasını emrederken Allah Teala’nın, onun yaşadığı dönemin ve coğrafyanın şartlarına göre yediği yemekleri, kullandığı eşyaları, giydiği elbiseleri, kısaca onun hayatının şekli yönünü örnek almalarını kastetmiş olmadığı ve böyle bir örnek alma biçimi takdim etmediği açıktır.  Zaten o takdirde Hz. Peygamber’in örnek alınmasının imkânsızlığı ortadadır. Esasında örnek alınmadaki temel espri de bu değildir.  Şayet öyle düşünülürse bugün binmek için deve, yemek için hurma, giymek için de Yemen elbisesi aramak gerekecektir. Aynı zamanda, Hz. Peygamber’in hayatının şekli yönünü, mesela kıyafetinin örnek alınması gerektiğini savunmak, İslam’ın evrenselliği ile çelişmektedir.  Sözgelimi hayvan derisi giyen Müslüman bir Eskimo'dan, onun Arabistan sıcağında giydiği kıyafetini örnek almasını istemek gerçeklerle bağdaşmaz. Bu sayılan hususların dinin özüyle alakası yoktur.  Nitekim Hz. Muhammed (s.a.v) peygamberlikten önce ne yiyorsa peygamberlikten sonra da aynı şeyleri yemeye, peygamberlikten önce ne giyiyorsa peygamber olduktan sonra da onu giymeye devam etmiştir. Peygamber olduktan sonra giyim tarzını değiştirdiğine dair kaynaklarda hiçbir kayıt mevcut değildir. 16
  • 17.  Dolayısıyla Müslümanlar için örnek alınması ve hayata geçirilmesi için gereken şeyler Hz. Muhammed (s.a.v)’in şekli yönüyle ilgili hususlar değildir.  Bilakis “Kur’an’a uyması, Allah’a itaati, Sarsılmaz İman’ı ve Salih amelleri, Allah yolunda mücadelesi, Doğruluğu, Adaleti, İnsanlara sevgi ve saygısı, Güvenilirliği, Müsamahası, Barışa verdiği önem, Yumuşak huyluluğu, Çalışkanlığı, Kanaati, Şefkat ve merhameti, Cömertliği” gibi faziletlerdir. (İbrahim Sarıçam, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, s.263-283, DİB Yayınları, Ankara 2004 -Bazı değişiklikle ve özetlenerek-)  Cahiliye karanlığından, Allah’tan aldığı mesaj(Kur’an)la İslam’ın aydınlığına çıkaran ve tüm zamanlara örnek bir toplum oluşturan Hz. Peygamberin Çağrısı bugün hala geçerliliğini korumaktadır.  Bugün içinde bulunduğumuz modern çıkmazın çözümü ortadadır: Rasulullah’ın çağrısına icabet etmek… 17