3. Bu makine ile ses ve müzik kayıtı veya
dinleme olanakları bulunmaktadır.
4. İlk patenti, 1887 tarihinde
Alman bilim adamı Emile
Berliner tarafından alındı.
Gramofon bir yuvarlak ince
taş plak ile, fonograf ise bir
silindir ile çalışır.
Gramofon, fonografın
geliştirilmiş halidir.
FONOGRAF
5. Fonografı ilk tasarlayanlardan biri
ünlü Thomas Alva Edison dir.
İlk müzik çalar kutusudur. Günümüzde hala
dinlenmektedir.
8. Plâk, gomalaka ve mumlu maddelerle (son yıllarda
plâstik maddelerle) yapılan bir disktir.
İki yüzünde helezon şeklinde oyuklar vardır. Bu
oyuklar, girintili çıkıntılıdır, özel olarak yapılmış olan
gramafon iğnesi, bu oyuklar arasında dolaşırken,
meydana gelen titreşimler, plâğa alınan sesin tekrar
duyulmasını sağlar.
9. Makine, plâğın devamlı olarak ve aynı hızda
dönmesini sağlayan bir motor ile, sesi
yansıtan bir bölümden ibarettir. Motor,
zemberek ya da elektrikle çalıştırılabilir. Her
iki şekilde de dakikada ortalama olarak 78
devir yapılır.
10. PİKAP
•Elektrikle çalışan
gramofonlara pikap adı
verilir.
•İğne, plâk üzerinde
dolandıkça, oyukların girinti
ve çıkıntısına göre meydana
gelen titreşimler, iğnenin
bağlı bulunduğu diyagrama
yansır, ses titreşimleri,
diyagram ve ses kutusu
yardımı ile büyütülerek
aksettirilmiş olur.
11. Balmumundan yapılmış düz ve daire biçimli
kalıplar, gramofona benzeyen bir makineye
konur.
Bu makine, balmumundan kalıbı, belli bir
hızla döndürür.
Kalıbın üzerine bir iğne konmuştur. Bu iğne
bir diyaframa bağlıdır.
Makinenin karşısında yapılan bir konuşma ya
da söylenen bir şarkı, havayı titreştirir, hava
da diyagramda titreşimler meydana getirir.
12. Bunun sonucu olarak, diyagrama bağlı olan
iğnede de titreşmeler olur.
İğne, titreşerek, dönmekte olan balmumu
kalıbı üzerinde, titreşme durumuma göre
inişli çıkışlı çizgiler çizer.
Böylece, bir kalıp elde edilmiş olunur. Bu
kalıptan nikel kalıplar çıkarılır.
Sonra da bu nikel kalıptan, bildiğimiz
gramafon plâkları çoğaltılır.
13. İlk müzik çalar kutusudur.
Günümüzde hala dinlenmektedir. Ancak bu
bilindiği gibi Edison'un icadı değildir.
Gramofon Edison'dan yaklaşık 50 sene
öncesinde dedesi tarafından tasarlanmıştır.
14. Cumhuriyet Dönemi modernleşme
hareketlerinde halkın müzik zevkini artırmak
ve yükseltmek için gramofondan
faydalanılmıştır.
Türkçe öğretiminde okuma, yazma
yöntemlerinin belirlenmesini, diksiyon,
deklâmasyon yöntemi ile bir antolojinin
hazırlanmasını, okullarda öğrencilere örnek
şive ve telaffuz öğretimi vermek amacıyla
özel gramafon plakları yapılmıştır.
15. Radyo, radyoelektrik dalgaların
özelliklerinden yararlanarak seslerin iletilmesi
sistemidir.
Sadece kulağa hitap eder.
Soyut yaşantılar sağlar.
Tek yönlü bir iletişim aracıdır.
Türkiye’de ilk radyo yayınları 1927 yılında
başlamıştır.
Eğitsel radyo yayınları TRT yönetiminde 1964
yılında başlamıştır.
16. Geniş anlamlı eğitsel yayınlar: Genel kültür
verici, aydınlatıcı, kişinin okul eğitimi dışında
eksiklerini giderici yayınlardır.
Dar anlamlı eğitsel yayınlar: Kişiye temel bilgi,
beceri öğretip yetenek kazandıran yayınlardır.
17. Kullanımı kolay ve ucuz bir araçtır.
Radyo programları, eşzamanlı işitilmesini
sağlar.
İşitsel eğitim araçları ve müzik aletlerinin
kullanılması mümkündür.
Programlar kasetlere kaydedilip, istenildiği
zaman kullanılabilir.
Yapılan yayınlar defalarca yayınlayabilir.
Böylece, tekrar olanağı sağlar.
Bireye kendi hızına göre ilerleme olanağı
verir.
18. Radyo programları hazırlamak zordur.
Hedef ve davranışlar tam olarak işlenemez.
Hemen dönüt almak olanaksızdır.
İyi açıklamalar yapılmadığı zamanlarda
yanlış anlaşılabilir.
Zaman kısıtlı olduğundan dolayı ders yeterli
olmayabilir.
Öğretmen merkezlidir.
Tekrar dinlemek ya da düşünmek için
durdurma olanağı yoktur.
Psiko-motor beceriler öğrenilemez.
19. Teyp, sesi elektirik sinyalleri haline çevirerek
saklayan, gerektiğinde elektirik sinyallerini
ses haline geri çeviren bilgi muhafaza kayıt
cihazıdır.
Ses kaseti, seslerin kaydedilmesini sağlar ve
daha sonra tekrar dinleme olanağı sağlarlar.
20. Teyp dil öğretiminde bir metni dinleme, taklit
etme ve tekrar yapma açısından önem
taşımaktadır.
Son yıllarda geliştirilen yabancı dil
öğretimine yönelik kasetlerle bireysel dil
öğretimini sağlar.
21. Öğretmen kaseti önceden dinleyerek
öğrencilerin sorabileceği sorulara kendini
hazırlar.
Kullanım alanı çok geniştir.
Her yerde, evde, derste, yolda
kullanılabilmektedir.
Materyal hazırlaması kolaydır. Her öğretmen
tarafından yapılabilir.
Maliyeti azdır.
Tekrar dinlenilerek pekiştirme sağlar.
22. Sadece kulağa hitap ederler.
Sürekli dinlenmesi bıkkınlık yaratır ve
öğrencilerin dikkatini dağıtabilir.
Tek taraflı olduğundan dönüt yapılamaz.
Öğretmen bulunmadığında bazı öğrenciler,
teybi dinlemez, ilgi göstermez veya dinlediği
halde kavrayamaz.
Bu tür öğrenciler teyple bireysel öğrenme
yapamazlar.
23. Aldığı bir sesi veya sesteki
değişimleri yansıtan elektro
akustik aygıta mikrofon denir.
Mikrofonu David Hughes icat
etmiştir. Akustik dalgaların
harekete geçirdiği bir zarın
mekanik titreşimini bir
elektrik devresindeki akım
değişimine dönüştürerek
mikrofonu icat etmiştir.
24. Ağızdan çıkan veya herhangi bir şekilde
yayınlanan ses havada basınç değişimi
yaratmakta ve bu basınç değişimi, suya atılan
taşın yarattığı dalgaya benzer şekilde, havada
bir dalga iletimi şeklinde yayılmaktadır. Hava
basıncının yarattığı etkiden yararlanılarak,
mikrofonlar aracılığıyla sesin elektriğe
çevrilmesi sağlanmıştır .
25. 1.Dudak Mikrofonu
Konuşan kişinin dudaklarına yakın,
elle tutulan veya masaya sabit
olacak şekilde tasarlanmış
mikrofondur. Günümüzde en çok
kullanılan mikrofon çeşididir.Dudak
mikrofon, bir kablo ile ana tesisata
bağlı olduğu için konuşan kişiyi
belli bir uzaklığa göre hareket
olanağı sunar.
26. İçinde bulunan yüksek frekanslı bir verici
sayesinde yeri değiştirilebilen mikrofondur.
Telsiz mikrofonda bir kablo olmadığı için
konuşan kişiye daha çok hareket alanı olanağı
sunar.
27. Giysilerin özellikle yaka
bölümüne takılabilen
minyatür mikrofondur.
Kullanımı çok basittir.
Konuşmacının mikrofonu
tutmasına gerek
olmadığından kendisini
daha rahat hissetmesini
sağlar.
28. Konuşmacının boynuna veya başına takılı bir
tesisattan ağzına doğru uzatılarak
tasarlanmış mikrofondur.
29. .Mikrofon kullanırken sesi ayarlama ve
nefesi kullanma çok önemlidir.
Mikrofonu kullanan kişilerin öncelikle
mikrofonik bir sese sahip olması
gerekir. Mikrofonik ses dinlenebilir,
hoşa giden, pürüzsüz, tınısı doğru
olan sestir. Aynı zamanda mikrofonu
kullanan kişinin Türkçe’yi doğru
konuşması gerekir.
30. Doğru soluk alıp verebilme
Diyafram kullanımını nefes alma eylemi içine
katabilme
Dilimizin seslerinin doğru boğumlanması,
duyulması ve anlaşılır olmasını sağlama
Türkçe’nin ses özelliklerini iyi bilme
Ses tonunu yerine göre ve uygun kullanma
sesi doğru kullanabilme
31. Mikrofonla dudaklarınız arasında 3-5 parmak mesafe
olmalıdır.
Mikrofonla konuşurken sesinizi göstermekten
korkmayınız.
Kalın sesleri duyurmakta zorluk çekiyorsanız mikrofonu
iki parmak kadar mesafede tutmalısınız.
Kuvvetli sesleri verirken mikrofonu kendinizden biraz
uzaklaştırmalısınız. (Ör: Beş parmak mesafede
tutabilirsiniz.)
Bütün bu yazılanların verimli olması için iyi bir ses
ayarlamasının yapılmış olması gerekir.
32. Hoparlör; kökeni fransızca dilinden
gelmektedir.
Elektrik dalgalarını ses dalgasına çeviren ve
gerektikçe sesi yükselten alet
• Müzikseti, tv, mp3 çalar, ev
sinema sistemi, kulaklık gibi ses
çıkaran araçların hepsinde
hoparlör bulunur.
33. İlk kez de 1900 yılında Paris Panayırı
sırasında, Eyfel Kulesi’nin tepesinde çalınan
bir fonograftaki opera aryalarını tüm çevreye
yayarak kullanıldı.
İLK
HOPARLÖR
34. Bir hoparlörün çalışması elektrik akımı ve
manyetik alanla alakalıdır.
Her hoparlörde bir sabit dairesel mıknatıs
vardır. Bir de elektrik akımıyla mıknatıslanan
elektromıknatıs bulunur.
Elektromıknatıs ve sabit mıknatıs birbirini itip
çekerek ortaya bir titreşim çıkmasını
sağlarlar.
35. Elektrik akımı bobine ulaşıyor. Bu durum
bobinde yapay mıknatıslık
oluşturuyor(elektromıknatıs). Yapay ve doğal
mıknatıslar birbirlerini itip çekiyor. Bu hareket
diyaframa iletiliyor. Ses oluşuyor.
36. Dinamik (hareketli bobinli) hoparlörler
Hava tazyikli (borulu) hoparlörler
Piezoelektrik (kristal) hoparlörler
37. Dinamik hoparlörler, bobin,
mıknatıs,diyafram gibi elemanların
birleşiminden oluşmuştur.
Bu elemanlarda demirden yapılmış
bir silindirin ortasına doğal mıknatıs
yerleştirilmiştir.
Mıknatısla yumuşak demir arasındaki
hava aralığına ise hoparlör diyaframının
uzantısı üzerine sarılmış bobin konmuştur.
38. Cami minarelerinde başta olmak üzere çevre
yerleşim bölgelerine anons ve ezan yayınlarının
yapılmasında kullanılabilecek en kullanışlı üründür.
40. •Kulaklık, 2 küçük hoparlörün
kullanıcının kulağına yakın yer
de durmasını sağlayan bir çevre
birimidir.
•Kulaklık, hoparlör yerine kullanılabilen
taşıması kolay, ince, ergonomik ve hafif
yapıya sahip olan bir ses iletim cihazıdır.
41. Günümüzde neredeyse bütün elektrikli
cihazların kulaklık çıkışları bulunmaktadır.
DVD, walkman, radyo, bilgisayar, cep telefonu
gibi bir çok alet kulaklık kullanabilme imkanı
sağlamaktadır.
Kulaklıklar hoparlörler gibi elektriksel ses
sinyallerini daha kişisel kullanımlar için
kullanılabilir hale getirmektedir.
42. Kullanan kişi dışında başka kişileri rahatsız
etmemek,
Dışarıdaki ortam gürültüsünü önlemek veya
kulakları korumaktır.
43. İlk kulaklığı 1910 yılında Nathaniel Baldwin
isimli mucit, Amerikan Ordusu için hazırladı.
Çünkü Amerikan ordusu telgraf seslerini
dinlemek istiyordu. Sesin kulaklıklardan
dinlenebilmesi için ilk prototipi hazırlayan
Baldwin in icadı oldukça başarılı bulundu.
Bunun üzerine ordu Baldwin den daha çok
kulaklık istedi. Ancak Baldwin sadece 10
kulaklık yapabileceğini söyledi; çünkü
kulaklıkları mutfağında üretiyordu.
44. Kafa Üstü kulaklıklar: genellikle bilgisayarlar
için kullanılan kulaklıklardır. Çok yer
kapladığından ve taşınabilir olmadığından
dolayı mobil cihazlarda pek tercih edilmezler.
45. Ense Üstü kulaklıklar: şapka ve başlıkla
birlikte kullanma bakımından daha
rahattır. Kafa Üstü kulaklıklar gibi öne doğru
kayma sorunları daha azdır. Spor yaparken
tercih edilirler.
46. Kulak İçi kulaklıklar: kafa üstü kulaklıkların
gündelik kullanıma uyarlanmış modelidir. Dış
veya orta kulak içine takılabilen modelleri
vardır. Orta kulak içine takılan modellerin
silikon bir yapı mevcuttur.
47. Eğitim sınıf içinde, laboratuarda veya özel
derslik gibi hangi birimde öğrencilerin
öğreticiye direk odaklanmaları, dersi tam
olarak anlamaları için kullanılır.
Öğretici verici ünitesi ve mikrofonu kullanır,
anlatır, öğrenciler uzaktan alıcı+kulaklık
yardımıyla direk onu dinler.
48. Öğrenciler aldıkları eğitim doğrultusunda
periyodik aralıklarla müzeleri, tarihi eserleri,
özel mekanları incelemek üzere gezdirilirler.
Grup iletişim sistemi bu ve benzeri gezi
aktivitelerinde öğrencilerin öğretmenlerini
gruplar halinde dinlemelerini, dış etkenlerden
uzak kalmalarını, ilgilerinin sadece anlatım
konusunda olmalarını sağlamak için
geliştirilmiştir.
49. 1950 yılından itibaren kulaklıklar özellikle
yabancı dil derslerinde çok faydalı oldular.
Özel eğitim sistemiyle öğrenciler öğretmeni
veya direk ses kaynağından gelen sesi
kulaklıklar vasıtasıyla dinler, odaklanır ve
öğrenirler.
50. Yüksek sesle dinlenildiğinde kulakta uğultu,
çınlama, işitme kaybı gibi belirtiler ortaya
çıkabilir.
51. Taşınabilir müzik denilince akla gelen ilk
aygıt olan Walkman 1979 yılında Nobutoshi
Kihara tarafından tasarlanmıştır.
Japonya'da piyasaya çıkmıştır
52. Walkman, günümüzde MP3 oynatıcı olarak
hem USB şeklinde, hem de kulaklıkla tümleşik
olarak üretilmektedir.
Ayrıca WALKMAN yazılımı,
Sony'nin Xperia serisinde de müzik yazılımı
olarak kullanılmaktadır.
53. Kulaklıkla uzun süreli ve yüksek sesle müzik
dinlemek işitme kaybına neden olabilir.
54. Mp3 Çalar; kısaltılmış tam adı MPEG Layer 3,
uzun ismi ise The Motion Pictures Experts Group
olan, MP3 dosyalarını okuyan cihazdır.
55. Karlheinz Brandenburg, 1980lerin başında dijital
müzik sıkıştırma üzerine çalıştı.
Çalışmasını 1989 yılında tamamladı.
56. Mp3 bir sıkıştırma, açma modülüdür. Ses verilerini
en az kayıpla daha az yere sıkıştırmaya yarar.
MP3, algılanan ses kalitesini sürekliliğini sağlarken,
insan kulağının ve beyninin özelliklerini kullanan
yüksek performanslı, algısal ses sıkıştırma kodlama
şemasıdır. MP3 formatı bugün dünyanın en yaygın
sıkıştırılmış ses formatıdır.
57. MP3'ler küçüklükleri sayesinde spor yaparken,
yürürken, otobüste veya yemek yaparken müzik
dinleme imkanı yanında, yeni bir dil öğrenme
imkanı da sunar.
MP3'e yüklenen ders kitapları, dil eğitiminde bireye
ders dışında da işitsel sınıf ortamını yaratır.
58. Telefonun İcadı ile İlgili
Olay Basamakları
•Dumanla haberleşme.
•Yüksek yerlere değişik renkte kumaş
asma.
•Güvercinler aracılığıyla haberleşme.
•Posta, telgraf sistemleri.
•Telefon
59. 14 Şubat Edinburg
doğumlu Alexsander
Graham Bell, Amerikan
yurttaşlığına geçmişti ve
sağır bir kıza aşıktı.
Sağırlara nasıl yardımcı
olabileceğini
düşünüyordu.
60. Ses dalgaları, elektrik akımına
dönüştürülebilirse, o zaman
elektrik akımının da bir devrenin
öteki ucunda yeniden sese
dönüşürülebileceğini
düşünüyordu.
61. Bir gün sesi taşımak üzere
tasarladığı bir araçla deney
yaparken, pilin asiti pantolonuna
döküldü. Asistanı Thomas
Watsondan, Watsonın binanın
başka bir tarafında olduğunu
bilmeden yardım istedi.
64. 1876: İlk telefon görüşmesi Alexander Graham
Bell ile yardımcısı Thomas Watson arasında yapıldı.
1915: Şehirlerarası ilk görüşme yine Bell ve Watson
arasında yapıldı.
1924: İlk cep telefonları, ilkokul öğrencisinden bile
büyük radyolardı ve üzerlerinde büyük bir anten
bulunuyordu.
65. 1924: İlk cep telefonları, ilkokul
öğrencisinden bile büyük radyolardı ve
üzerlerinde büyük bir anten bulunuyordu.
1983: Uzmanlar, 2000 yılında ABD'deki
cep telefonu abonelerinin sayısının 1 milyonu
bulacağını ileri sürdüler.
67. Bir telefon aletinde bulunan belli başlı
parçalar şunlardır:
1. Ses alıcı (mikrofon),
2. Mikrofon akım kaynağı,
3. Ses verici (kulaklık),
4. Çağırma ve çağrılma düzenleri,
5. Devre açıp kapayıcılar, anahtarlar,
6. Çağırma kadranı.
69. a. Yaşam Boyu Öğrenme
b. Farkında Olmadan Öğrenme
c. İhtiyaç Anında Öğrenme
d. Zaman ve Mekan Bağımsız Öğrenme
e. Yer ve Şartlara Göre Ayarlanan Öğrenme
70. Mobil cihazların temelde iki kullanım şekli vardır;
offline ve online. Her ikisinin de kendine göre
avantaj ve dezavantajları vardır.
. Offline (Çevrimdışı)
Çevrimdışı eğitimin avantajları; hız, maliyet ve
daha çok mekan bağımsızlığı sağlamasıdır.
Herhangi bir bilgiye erişim anında, bilgiler
doğrudan cihaz üzerinden geldiğinden, çok hızlı
gelmektedir. Ayrıca bir bağlantı söz konusu
olmadığı için, bağlantı ücreti ve maliyet de yoktur.
Mekan bağımsızlığının daha çok olmasının sebebi
ise kapsama alanı gibi bir problem olmamasıdır.
71. .Online (Çevrimiçi)
Çevrimiçi eğitimin de önemli avantajları mevcuttur.
Bunları da güncellik, teorik olarak sınırsız bilgi ve
senkron eğitim imkanı şeklinde sıralayabiliriz.
Burada en önemli konulardan birisi fayda/maliyet
analizini uygun şekilde yaparak ihtiyaca göre bu
imkanı kullanmaktır. Ancak gelecek yıllarda mobil
cihazlarla sürekli çevrimiçi kalmanın maliyetinin
çok düşük olacağı beklenmektedir. Bu sayede 24
saat çevrimiçi olduğu halde kullanıcılar eğer hiç
veri alışverişi yapmazlarsa hiç ödeme de
yapmayacaklardır.
72. Sonuç
Eğitimde mobil cihazların kullanımı, uzaktan eğitimde hedeflenen
asıl amaçları sağlamak için gerekli stratejik teknolojilerden
biridir. Ancak birçok konuda yapıldığı gibi burada da “eğitim”
odaklı olmaktan,“teknoloji” odaklı olmaya doğru bir kayma
meydana gelirse, beklenen faydanın gerçekleşmeyeceği gibi, tam
aksi bir neticeyle karşılaşmak olasıdır. Bu nedenle teknolojinin
bir amaç değil sadece araç olduğu gerçeği unutulmadan planlar
bu anlayışa göre yapılmalıdır.
Mobil erişimli cihazların eğitimde kullanılmasının çeşitli yararlarının
zamanla görüleceği düşünülmektedir. Bu yararlarının görülmesi
ile kullanımı da her geçen yıl önemli oranda artacaktır.
73. Dezavantajları
Cep telefonları çocukların beyin gelişimini
olumsuz yönde etkiliyor
Giderek asosyalleşiyoruz
Dikkat dağınıklığına neden olabiliyor.