17. Gürültü anlamsızdır… Birisinin hatasını onu hiç ilgilendirmeyenlere, hatasını düzeltme niyeti olmayanlara duyurmak da öyle…
18. Gürültü faydasızdır… Kişinin hatasını yüzüne söylemekten kaçınıp ardından söylemek de öyle… Faydası yok kimseye. Ne konuşana, ne konuşanı dinleyene, ne de hakkında konuşulana…
19. Gürültü haksızdır… Orada olmadığı için susanın sırf susmasını fırsat bilerek konuşmak da öyle… Konuşması gerekenin konuşamamasını fırsat bilir. Ezer, susturur çığlığını…
21. Gürültü zulümdür… Ortamda olmadığı için sesini çıkaramayanın, sözünü duyuramayanın aleyhinde sesini yükseltmek de öyle… Başka sesleri güzel de olsa duyurmaz. Başka sözleri haklı da olsa işittirmez…
22. Gürültü işgalcidir… Başka seslere izin vermez. Başka sözlere yer vermez. Hakkında konuşulanın suskunluğu yüzünden konuşanın ses etmesi de öyle…
23. Gürültü kaba sabadır… Bir kişinin gıyabında hatalarını sayıp döken, kime ne kadar anlatacağını, kimlerin yanında susup kimlerin yanında konuşacağını bilmeyen de öyle...
24. Susacağı yeri bilmez. Ortaya çıkışı zamansız; yükselip alçalması yersizdir. Kimler hakkında konuşulup kimler hakkında konuşulamayacağı konusunda ölçüsü yoktur...
25. Gürültü orantısız ve dengesizdir. Dinlemeni hak etmediği halde dinlemeni isteyen de öyle. Kulak verecek kıymette olmadığı halde, teklifsiz kulağına gelen sesler de öyle. Sözü alçaktır, sesi yüksektir.
27. Bak işte, “Seslerin en çirkini eşek sesidir." diye can kulağımıza fısıldıyor Rabb-i Rahimimiz. (Bk. Lokman Sûresi).
28. Çünkü içeriksiz olduğu halde her yeri doldurur. Bir şey söylemeye niyetli olmadığı halde her kulağa yetişir…
29. İçi alçak olduğu halde, sesi yükseltilen her söz "eşek sesi" hükmündedir. Hak ettiğinden fazla sesi olan her söz, bir tür ‘anırma’ yerine geçer.