2. SĠGORTA KELĠMESĠ
Ġngilizce’de "security" veya "insurance"; Almanca’da “Versicherung”; Fransızca’da
"assurance" kelimeleri ile ifade edilen sigorta kelimesi, Türkçe'ye Ġtalyanca “sicurta”
kelimesinden geçmiĢtir. Sigorta konusunu ilk olarak ele alan Ġbn Abidin
(1252/1836), sigortayı " “es-Sevkera” kelimesiyle ifade etmiĢtir. Günümüzde
Arapça’da sigorta karĢılığında " kelimesi kullanılmaktadır.
3. SĠGORTANIN TANIMI
Sigorta: Ġleride meydana gelmesi muhtemel tehlikeden doğacak zararın
giderilmesinin, önceden yapılan ödemeleri (prim) karĢılığında taahhüt
edilmesidir.
Sigorta: risklerin gerçekleĢmesi sonucu doğabilecek zararları gidermek için
kullanılan mali araç.
Sigorta: Sigortacının sigorta himayesini, sigorta ettirenin prim ödeme borcunu
üzerine aldığı, tam iki taraflı, karĢılıklı taahhüt içeren ve borç doğuran bir
anlaĢmadır.
4. SĠGORTANIN TARĠHÇESĠ
Sigorta fikrini M.Ö. 4500 yıllarına kadar götürmek mümkündür. Bu dönemde Mısır’da
taĢ yontucuların, aralarında bir sandık kurarak, içlerinden birinin ölümü halinde buradan
yardım ettikleri bir papirüsten anlaĢılmaktadır.
Ayrıca sigortacılığa benzer ilk uygulamalara günümüzden yaklaĢık 4000 yıl önce
Babilliler’de de rastlanmaktadır.
Prim esaslı sigorta yaklaĢık M.S. 1250 yıllarında Venedik, Floransa ve Cenova
Ģehirlerinde görülmüĢtür.
Ġlk sigorta poliçesi olarak kabul edilen mukavele 23 Ekim 1347 tarihini taĢımaktaydı ve
Ġtalya’nın Cenova Limanı’ndan Mayorka’ya “Santa Clara” adlı geminin yükünü temin
etmek amacıyla düzenlendi.
Ġlk sigorta Ģirketi de 1424 yılında, yine Cenova Ģehrinde kuruldu.
Sigorta konusunda ilk kanuni mevzuat ise 1435 yılında yayınlanan Barcelona
Fermanı’ydı.
5. TÜRKİYE’DE SİGORTACILIK
Sigorta kelimesi, Türkçe'ye Ġtalyanca sicurta kelimesinden geçmiĢtir.
1870 yılında özellikle Ġstanbul'daki azınlıkların ve yabancıların mallarını etkileyen
Beyoğlu yangını, sigorta düĢüncesinin yaygınlaĢmasına ve ilk sigorta Ģirketlerinin
kurulmasına neden oldu.
Ġlk yerel sigorta Ģirketi, 1893 yılında kurulan Osmanlı Umum Sigorta Şirketi oldu.
1864 tarihli Deniz Ticareti Kanunu'nda sigortacılıkla ilgili ilk düzenlemeler yapıldı.
1929 yılında, sigortacıların meslek kuruluĢu olarak Sigortacılar Cemiyeti Daire-i
Merkeziyesi kuruldu.
3 Haziran 2007'de sektörün uzun süredir beklediği Sigortacılık Kanunu kabul edildi ve
yürürlüğe girdi.
6. SĠGORTANIN UNSURLARI
Sigorta sözleĢmesi: sigorta yapılması için hukuken gerekli sözleĢme.
Sigorta Ģirketi (Sigortacı): sigorta iĢlerinin yönetilmesi, iĢletilmesi, satıĢı ile
ilgilenen Ģirket. Sigorta edilen meblağı (tazminat) rizikonun oluĢmasında vermeyi
taahhüt eden taraftır.
Sigortalı: Malı sigorta ettirme talebinde bulunan kiĢidir.
Risk (Tehlike): Tarafların iradesi haricinde olması muhtemel veya olacağı tarih
belirsiz olan bir olaydır.
Prim (Sigorta ücreti): Bir sigorta Ģirketinin organizasyonu altında bir araya gelen
sigortalıların gelecekteki hasarları karĢılamak için verilen ücrettir. Hasarın oluĢması
halinde, sigortacının zararı tazmin taahhüdüne karĢılık olmak üzere sigortalının
verdiği ücrettir.
Sigorta Bedeli (Tazminat): Sigortacının aldığı ücret karĢılığında, güvencesine aldığı
tehlikenin gerçekleĢmesi halinde sigortalının hasarının tazmin edilmesidir.
7. SĠGORTANIN ĠġLEYĠġĠ
Sigorta, temelde, benzer riske maruz kalan kiĢilerin (sigortalılar) maddi güçlerini
birleĢtirerek yardımlaĢmasıdır. Sigorta Ģirketlerinin iĢlevi, bu kiĢilerin birbirlerini bulmasını
ve gerçekleĢen zararların giderilmesini organize etmektir.
Sigorta teminatının iĢlemeye baĢlaması için sigortalı ile sigorta Ģirketi arasında sigorta
sözleĢmesi yapılır. Poliçe, sigorta sözleĢmesinin koĢullarını içeren ve ispatlayan belgedir.
Poliçe üzerinde sigorta Ģirketinin ünvanı, adresi, sigortalının adı, riskle ilgili
bilgiler, prim, sigorta baĢlangıç ve bitiĢ tarihleri, sigorta koĢulları vs. yer alır.
Sigorta edilmiĢ bir riskin gördüğü zarara hasar denir. Bir hasar
gerçekleĢtiğinde, sigortalı, sigorta Ģirketinde ihbarda bulunur. Sigorta Ģirketi, hasarı
kendisinden bağımsız bir eksperin incelemesini sağlar. Daha sonra eksper raporunu
inceleyerek, sigorta teminatı içindeki zararı tazmin eder, sigortalıya tazminat öder. Can
sigortalarında ve bedeni hasarlarda ise tazminat, aktüer denilen uzmanların yaptığı aktüerya
hesaplarının sonucuna göre ödenir.
Türkiye'deki sigorta müĢterileri, sigorta Ģirketi ile anlaĢmazlığa düĢtüklerinde, Sigorta
Tahkim Kurulu'na, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği'ne veya Hazine
9. SĠGORTA ÇEġĠTLERĠ
I- Sosyal Sigortalar: Muayyen halk gruplarının sosyal güvenliklerini temin etmek
maksadıyla kanunla kurulan ve belirli iĢ kolunda çalıĢanların iĢtirak etmeleri çoğu defa
mecbur olan bir sigortadır. Diğer bir ifadeyle sosyal sigortalar kanunla düzenlenen ve
esas itibariyle mecburi bir teminat sistemidir. Bu sigortalardaki primler iĢçi, iĢveren ve
devlet üçlüsünün katkısıyla ödenir.
II- Özel /Ticarî Sigortalar: Bireylerin özel menfaatlerinin çeĢitli risklere karĢı teminat
altına alınması için serbest iradeleriyle meydana getirdikleri bir risk teminatıdır. Özel
sigortanın esası iradî/akdî olduğu için, çok değiĢik alanlarda sigorta sözleĢmesi yapmak
mümkün olup, hiç kimse kanunen bu sigortalara üye olmaya zorlanmamaktadır.
10. ÖZEL/TİCARÎ SİGORTA ÇEŞİTLERİ
Primleri Açısından Özel Sigortalar:
I- Sabit Primli Sigortalar: Bu sigortalarda, sabit olarak belirlenmiĢ bir sigorta primi
karĢılığında sigorta güvencesi sunulmaktadır. Burada sigortalının, sözleĢme esnasında
belirlenen primi ödeme dıĢında baĢkaca bir maddi yükümlülüğü bulunmamaktadır.
Üyelerinin hem sigortalı hem de sigortacı konumunda olduğu ve yardımlaĢma esasına
dayalı olduğu için bu sigortalara Mütüel/Karşılıklı sigortalar da denilmektedir.
II- DeğiĢken Primli Sigortalar: Bu sigortalarda, sigortalıların ödeyecekleri prim
miktarı, sözleĢme esnasında sabit olarak belirlenmeyip, sigortalıların gerçek
yükümlülükleri belirli dönem sonunda tespit edilebilmekte, dolayısıyla sigortalıların
gerçek yükümlülüğü/primleri dönemlere göre değiĢiklik arz etmektedir.
11. Konuları Açısından Özel Sigortalar:
I- Hayat Sigortaları: Hayat sigortalarında sigortanın konusu insandır. Bu sigortalarda
sigortacının taahhüdü, bir Ģahsın hastalığına, yaralanmasına veya ölümüne bağlıdır.
Sigortalıya, ihtiyarlığında sıkıntıya düĢmeden hayatı sürdürme imkânını sağlamak, ölümü
halinde ise bakmakla yükümlü olduğu geride kalan aile fertlerine aynı imkânı vermek hayat
sigortasının belli baĢlı var oluĢ nedenidir.
II- Mal Sigortaları (Hayat DıĢı (Elementer) Sigortalar): Mal sigortalarında sigortanın
konusu eĢyadır. Sigortacının taahhüdü, sigortalanan malın bozulmasına, kısmen veya
tamamen zayi olmasına bağlıdır. Hayat dıĢı sigortalar hayat branĢı dıĢında, sigortalının
varlığında çeĢitli risklerin sebep olacağı hasarlar ile meydana gelecek kayıpları sigorta
teminatı altına almaktır.
III- Malî Mes’ûliyet Sigortası: Mes’ûliyet sigortasının konusu sorumluluktur. Burada
kiĢi, sorumluluğunu sigortalamaktadır. Bu sigortalarda sigortalı, kendisinden kaynaklanan bir
kusur sebebiyle baĢkasına bir zarar verdiğinde, dilerse önce kendisi zararı öder, sonra
verdiğini almak için sigortasına baĢvurur, dilerse bu zararın sigortadan karĢılanması için direkt
olarak sigortayı devreye sokabilir. Türkiye’de mecburi olan Zorunlu Trafik Sigortası bir malî
mes’uliyet sigorta türüdür.
12. SOSYAL SĠGORTALARLA ÖZEL/TĠCARÎ SĠGORTALAR ARASINDAKĠ FARKLAR
1- KuruluĢları açısından: Genelde sosyal sigortalar kanunla kurulmuĢ kurumlar tarafından yürütülmektedir.
Özel sigortalar ise Ģahıslar tarafından da yapılabilmektedir.
2- Mecburi veya isteğe bağlı oluĢları açısından: Sosyal sigortalar mecburi nitelik taĢımaktadır. Özel
sigortalar ise her yönden serbesttir.
3- Sigorta iliĢkilerinin kaynağı açısından: Sosyal sigortaların kaynağını kanun teĢkil ederken, özel sigortalar
sözleĢmeden doğmaktadır. Taraflar sözleĢmenin içeriğini, âmir hükümler saklı kalmak Ģartıyla, istedikleri
gibi belirleyebilmektedirler.
4- Sigortanın bulunduğu statü ve yaptığı sözleĢme açısından: Sosyal sigortalardan faydalanmak
için, günümüz uygulamasına göre, sigortalının iĢçi, memur gibi belli bir statüyü kazanmıĢ olması Ģarttır.
Özel sigortalardan yararlanmak ise hiçbir statünün sonucu değildir. Bu tamamen ferdin iradesine bağlıdır.
5- Sağlanan menfaatler ve yüklenen külfet açısından: Sosyal sigortalarda sigortalının veya iĢverenin
ödeyeceği prim ile sosyal kurumun sigortalıya sağlayacağı menfaatler, her sigortalının özel durumuna göre
düzenlenmiĢtir. Önceden belirlenmiĢ esaslara göre prim tahsil edilmekte ve sosyal güvenlik sağlanmaktadır.
Özel sigortalarda ödenecek prim miktarı ve sağlanacak güvence tamamen ferdin iradesine bırakılmıĢtır. Her
sigorta sözleĢmesi, sigorta ettirenin ve sigortacının isteğine göre değiĢik özellik taĢımaktadır.
13. 6- Risk çeĢitleri açısından: Sosyal sigortalarda güvence altına alınan riskler, kural olarak
özel sigortaların karĢıladığı risklerden farklıdır. Sosyal sigortalarda
riskler, hastalık, iĢsizlik, iĢ kazası, maluliyet, ihtiyarlık gibi sigortalıyı tehdit eden risklerdir.
Bunların gerçekleĢme ihtimalini tayin etmek çok güçtür. Özel sigortalarda
riskler, yangın, hırsızlık vb. gibi ferdin özel varlığına iliĢkin bulunmaktadır. Bunların
gerçekleĢme ihtimali kolaylıkla hesaplanabilmektedir.
7- Ekonomik açıdan: Sosyal sigortalarda karĢılıklı yardım unsuru mevcuttur. Primin bir
bölümünü sigortalı, diğer bölümünü iĢveren ödemektedir. Hatta sigorta priminin çoğu
iĢveren tarafından ödenmektedir. Özel sigortalarda ise prim tamamen sigortalı tarafından
ödenmektedir.
8- Hedefleri açısından: Sosyal sigortalar umuma yönelik menfaatin gerçekleĢmesini
hedeflerken, özel sigortalar, sermaye sahipleri için en fazla kâr sağlamayı ve sigorta
üyelerinin menfaatlerini sağlamayı hedeflemektedirler.
15. ♥ Muahât (KardeĢlik Kurma): Rasûlullah (sallalahü aleyhi ve sellem)’in emriyle, Muhâcir
ile Ensâr arasında kurulan, "hak, eĢitlik ve miras" konusunda karĢılıklı yardımlaĢmaya ve
sevgiye dayalı kardeĢlik akdidir.
16. ♥ Hılfu’l-füdûl: Mekke'de hiçbir yabancı ve yerli kimsenin
zulme uğramasına meydan verilmemesi, hakları
alınıncaya kadar mazlumların yanında hareket edilmesi
Ģeklinde, zulme karĢı yapılan Hz. Peygamber'in de
katıldığı antlaĢmadır.
20. SĠGORTANIN ĠSLÂM FIKHI AÇISINDAN HÜKMÜ
Sigorta, Ġslâm'ın ilk dönemlerinde bilinmeyen, yakın zamanlarda ortaya çıkmıĢ bir
akittir. Bu nedenle sigorta konusunda fıkıh kaynaklarımızda bir açıklama
bulunmamaktadır. Sigorta ile ilgili ilk açıklama son dönem muhakkiklerinden Ġbn
Âbidin (1252/1836) tarafından yapılmıĢtır. (Reddü’l-muhtâr, VI, 281)
Muasır Ġslâm âlimleri, sosyal sigortalar ve mütüel/karĢılıklı sigortanın câiz olduğu
konusunda ittifak etmekle birlikte, özel/ticarî sigortanın hükmü konusunda ihtilaf
etmiĢlerdir.
21. I- CAĠZ DEĞĠLDĠR DĠYENLER
ġeyhu’l-Ġslâm Mustafa Sabri Efendi, Muhammed Necib el-
Mutîî, Yusuf el-Karadâvî, Muhammed Ebû Zehra, Muhammed
Emin ed-Darîr, A. Necdi Abdüssettâr, Vehbe ez-Zuhaylî, Faysal
Mevlevî, Hayreddin Karaman, Ahmet Tabakoğlu, Nihat Dalgın
gibi muasır âlimlerin çoğunluğu bu görüĢtedir.
1965 yılında el-Ezher’de Ġslâm AraĢtırmaları Toplantısı’nda; 1968 yılında el-Ezher’de yapılan
toplantıda; 1977 yılında Riyad’da, 1978 yılında Mekke’de Dünya Ġslâm Birliği Fıkıh
Akademisi’nin toplantısında; 1985 yılıda Ġslâm Birliği TeĢkilatı Ġslâm Fıkhı Akademisi’nin
toplantısında; 1996 yılında Konya’da Uluslar Arası Ġslâm Ticaret Hukukunun Günümüzdeki
Meseleleri Kongresi’nde: Sosyal ve Mütüel/KarĢılıklı Sigortaların câiz olduğu, özel/ticarî
sigortaların ise câiz olmadığı yönünde kararlar alınmıĢtır.
22. DELĠLLER
1- Garar, Cehâlet ve Gabn-ı FâhiĢ: Sigortaya câiz görmeyen âlimlere göre, ticari sigorta
sözleĢmesi kesinlikle bir teberru sözleĢmesi olmayıp, bedelli (ıvazlı) bir sözleĢmedir. BeĢerî
hukuk Ģârihleri de, sigorta akdinin bedelli bir garar akdi olduğunu kabul etmektedirler. Ġslâm
hukukuna göre akitleri ifsat eden garar ve gabn-ı fâhiĢ bu sözleĢmede aĢırı derecede mevcuttur.
2- Kumar: Fıkıh kitaplarına bakıldığında, kumarın haram olma illetinin ihtimal ve garar olduğu
görülecektir. Sigortada garar ve cehaletin varlığını kabul etmek, bunun bir kumar olduğunu
kabul etmek demektir. Kumarda akdi yapan, henüz tahakkuk etmemiĢ bir olay üzerine sözleĢme
yapmaktadır. Kazanma ve kaybetme ihtimali bu sözleĢmenin esasıdır. Kaza sigortalarında da
henüz oluĢmamıĢ, oluĢması muhtemel olan Ģey sigortalanmakta ve taraflar akid esnasında ne
kadar alacak ve vereceklerini bilmemektedirler.
3- Faiz: Sigorta bedelli bir akiddir. KarĢılıklar prim ve sigorta tazminatıdır, her ikisi de nakittir.
Sigorta tazminatı ödenen primlerden çok olduğunda fazlalık faizi (ribe’l-fadl) oluĢur.
Tazminatın prim miktarını aĢmadığı hallerde gecikme faizi (ribe’n-nesîe) oluĢur. Çünkü
sigortalı, tazminat olarak alacağı nakit parayı primleri ödediği andan çok sonra almaktadır.
24. DELİLLER
1- Müvalât akdi: Akrabası olmayan bir Ģahsın iman edip, nüfuzlu/zengin bir kimseye gelerek
kendisine yardım etmesi, cinayet iĢlediğinde diyetini ödemesi karĢılığında, o kimsenin de bu
Ģahıs öldüğünde mirasçısı olmak üzere anlaĢmalarına muvâlât akdi denir.
2- Hanefîlere göre yol tehlikesinin tazmînâtı: Bir Ģahıs diğerine "ġu yolu tutup git; çünkü
emîn bir yoldur; eğer baĢına bir Ģey gelirse ben ödeyeceğim" dese, Ģahıs da mezkûr yoldan
giderken soyulsa, teminat veren zararı öder. Bu Hanefîlerin, kefâlet bahsinde açıkladıkları bir
hükümdür.
3- Mâlikîlere göre borçlanma esasları ve borçlandıran va'd: Bir Ģahıs diğerine -aslında
mecbûr olmadığı halde- ödünç veya iğreti (âriyet) vereceğini yahut da bir zararı
karĢılayacağını vâdetse; bu va'd ile borçlu hale gelmesi.
4- Ġslâm'daki avâkıl (cinâî tazmînât) sistemi: Amden olmayan (Ģibh-i amd veya hata ile)
öldürmelerde, öldürülen insanın diyetini kâtilin âkilesinin ödemesidir.
5- MaaĢ ve Emeklilik Sistemi: Bugün uygulanmakta olan emeklilik sistemi bir sigorta
sistemidir ittifakla meĢru kabul edilmektedir.
25. III- BAZI ġARTLARLA CÂĠZDĠR DĠYENLER
Muhammed Hamidullah, Hayreddin Karaman, Ġsa
Abduh, Tâhâ es-Senûsî, ġeyh Abdülhumeyd es-Sâih,
Bazı Ġslâm âlimleri ise, özel/ticarî sigortaların geneli hakkında tek bir hüküm vermek
yerine, bazıları sigorta sisteminden faizin çıkarılması kaydıyla; bir kısmı bu sigortaların
devlet yönetiminde olması Ģartıyla özel/ticarî sigortaları meĢru olarak benimserken, bazıları
ise, hayat sigortaları dıĢındaki diğer sigorta türlerinin câiz olduklarını, bazıları da mes’ûliyet
sigortası dıĢındaki ticarî sigortaların meĢru olmadığı Ģeklinde görüĢ belirtmiĢlerdir.
26. DEĞERLENDĠRME VE SONUÇ
☺Bugünkü anlamıyla özel/ticarî sigortalar, yardımlaĢma/teberrû maksadıyla değil, kâr
elde etmek maksadıyla kurulan ticarî araçlar olup, nev’-i Ģahsına mahsus iki taraflı
bedelli/ıvazlı bir akittir. Ġslâm’ın onaylamayacağı bazı hususları içermeleri sebebiyle
câiz olmadığı görüĢünün daha isabetli olduğunu düĢünüyoruz.
☺Müslümanların Türkiye’de mütüel/karĢılıklı sigorta denilen, Yusuf el-Karadâvî’nin
dediği, kâr amacı gütmeyip karĢılıklı yardımlaĢma ve dayanıĢma
esasına dayalı sigortayı kurmaları ve yaygınlaĢtırmaları gerekmektedir.
27. U Sigortası
(Reasürans Sigorta)
C
A Bankas
B
Bankası ı
Bankası
B C
A
sigorta sigorta
sigorta
A sigorta B sigorta Csigorta C sigorta
A sigorta B sigorta
Acentası Acentası Acentası Acentası
Acentası Acentası
B sigorta C sigorta
A sigorta
Acentası Acentası
Acentası
28. ☳- ĠSLÂM DÜġÜNCESĠNDE EKONOMĠ, BANKA ve SĠGORTA. M. Ahmet ez- ZERKÂ-A.
Muhammed Abdülaziz en-NECCÂR, Çeviren: Hayreddin Karaman, Ġstanbul 2002.
☻II- ULUSLAR ARASI ĠSLÂM TĠCARET HUKUKUNUN GÜNÜMÜZDEKĠ MESELELERĠ
KONGRESĠ, Konya 1997.
☻III- ĠSLÂM’IN IġIĞINDA SĠGORTACILIK, Nihat Dalgın, Trabzon 1996.
☻IV- Sosyal Riskler SĠGORTA VE ĠSLÂM, Faruk BeĢer, Ġstanbul 2007.
☻V- NĠZÂMÜ’T-TE’MÎN ve MEVKIFÜ’-ġERÎATĠ MĠNH, Faysal Mevlevî, Beyrut 1998.
☻VI- et-TE’MÎN BEYNE’L-HILLĠ VE’T-TAHRÎM, Ġsa Abduh, Kahire, ts.
☻VII- EKENOMĠ SÖZLÜĞÜ, Orhan Hançerlioğlu, Ġstanbul 1981.
☻VIII- et-TE’MÎNÜ’L-ĠCTĠMÂÎ FÎ DAV’IL-ġERÎATĠ’L-ĠSLÂMĠYYE, Abdüllatif Mahmud Âl-i
Mahmud, Beyrut 1414/1994.