2. 1 – Işıma :
Işıma (Radyasyon - en basit şekilde tanımlanacak olursa)
enerjinin parçacık ya da dalga şeklinde yayılması.
Enerji derken, madde ile etkileşime giren her türlü enerjiden
bahsedebiliriz.
Isı, ışık, elektromanyetik (EM) enerji, nükleer enerji vs ..
En basiti, görünür ışık da bu tanıma göre bir anlamda
"radyasyon" dur, ve öyledir de..
Ama günlük hayatta biz "radyasyon" kelimesini, canlı organizma
için zararlı olan ışımalar için kullanırız.
"Elektromanyetik ışıma" sınıfında: görünür ışık, kızılötesi ve
morötesi, X- ışınları ve gama ışınları;
"Parçacık ışıması" sınıfında: elektronlar, pozitronlar, protonlar ve
nötronlar bulunur.
3. Bunun yanında ayrıca, bir mekanik enerji türü olan ses enerjisi de,
ultrason görüntüleme yöntemlerinde kullanılır.
Tıbbi uygulamalarda ışımanın (her türlü radyasyon) kullanımı
o kadar yaygınlaşmıştır ki, (örnek) nerede ise her hastaya basit
kan tahlili ister gibi direkt grafi (düz film) istenir hale gelmiştir.
Eskiden, yetersiz teknik ÅŸartlarda sadece basit fizik muayene ile
teşhis konmaya çalışılır, pek çok durumda bir basit kan tahlili bile
yapılamaz, ve hali ile pek çok hastalık zamanında teşhis edilemez,
sonuçta bu durum hem hasta hem hekim için hoş olmayan sonuçlar
doÄŸururdu.
Görüntüleme, vücudun bir enerji ile test edilerek iç yapılarının
bir fotoğraf şeklinde gösterilmesidir.
İç yapıların görüntülenebilmesi için de, kullanılan enerjilerin
vücudu geçebilmesi gerekir.
4. GeniÅŸ bir spektrum oluÅŸturan elektromanyetik radyasyonlar,
transvers dalga formunda yayılırlar.
Hızları sabittir (yaklaşık 300.000 km/sn).
Dalga boyları ile karakterize edilirler; dalga boyları kısaldıkça
enerjileri artar.
Spektrumun bir ucunda dalga boyları metrelerle ölçülen
radyo dalgaları, diğer ucunda ise dalga boyları çok kısa olan
yüksek enerjili X- ve gama ışınları bulunur;
ortasında görülebilen ışık vardır.
Taşıdıkları enerji kesintisiz değil, aralıklarla tekrar eden
enerji paketleri ÅŸeklindedir. Bu enerji paketlerine foton (kuantum)
olarak adlandırılır.
Ses dalgaları ise mekanik bir enerji türüdür.
5. Elektromanyetik dalgalar da, diğer tüm dalgalar gibi
genlikleri, dalga boyları (λ), frekansları (f) ve hızları (v) ile
karakterize edilebilir.
Genlik, dalganın yoğunluğudur (taşıdığı enerjinin, birim alan
başına düşen miktarıdır).
Dalga boyu, bitişik döngülerdeki özdeş noktalar arasındaki
mesafedir.
Frekans, birim zamandaki tam dalga salınımlarının sayısıdır.
Dalganın hızı, frekansın ve dalga boyunun çarpımına eşittir ve
büyüklüğü dalganın içinden geçtiği malzemenin doğasına ve
radyasyonun frekansına bağlıdır.
Bununla birlikte, boşlukta, tüm elektromanyetik dalgaların hızı
sabittir, ve ışık hızına (c) eşittir.
6. X- ışınları dalga boyu, EM spektrumda 10 nm – 10 pm
arasındadır.
Dalga boyu kısaldıkça, enerjisi artar.
7. X- IÅžINLARI
Tıbbi uygulamalarda kullanılan ışıma türleri içerisinde en yoğun
kullanılan X-ışını dır (röntgen).
X-ışınları, 1895 yılında Almanya Wuerzburg Üniversitesi 'nde
profesör olan Wilhelm Conrad Roentgen (1845-1923) tarafından
keÅŸfedildi.
(Roentgen, o zamanlar gazların özgül ısıları , kristallerin termal iletkenliği,
kuvarsın elektriksel ve diğer özellikleri , basıncın çeşitli sıvıların kırılma
indeksleri üzerindeki etkisi, polarize ışık düzlemlerinin elektromanyetik
etkilerle değiştirilmesi, sıcaklık fonksiyonlarındaki değişimler, su ve diğer
sıvıların sıkıştırılabilirliği , yağ damlalarının su üzerine yayılması gibi pek
çok konuda çalışıyordu)
TIBBÄ° UYGULAMALARDA KULLANILAN IÅžIMA TÃœRLERÄ°
8. Roentgen , 1895 te elektrik akımının aşırı düşük basınçlı bir
gazdan geçişine eşlik eden olayları da incelerken, katot ışını
tüpünün yakınında bulunan parlak flüoresan kristaller dikkatini
çeker.
Katod ışını tüpü kalın siyah kağıt ile çevrili olmasına rağmen,
o floresan kristaller yine ışık saçıyordu.
( Bu da, katod ışını tüpünden farklı bir enerji türü saçılması
sonucu mümkün olabilirdi )
9. Bu yeni tür radyasyon, görünür ışığı absorbe eden,
ışığı geçirmeyen (opak) maddelerin ïƒ içinden geçebiliyordu.
Ayrıca, bu radyasyona maruz kalan maddelerin atomlarından
elektron kopabiliyor, yani iyonlaşabiliyorlardı.
Wilhelm Roentgen, bu yeni tür ışımayı hangi türde kategorize
edeceğini anlayamadı ve buna -bilinmeyen- anlamında ( X)
dedi.
Bu yeni keşif -neredeyse bir gecede- tıbbı değiştirdi ..
Yıllar geçtikçe, X– ışınının bu olağanüstü özellikleri tıptan
sanayiye, maddenin ve atomun yapısını araştırmaya kadar pek çok
alanda kullanılmaya başlandı.
Bu ışınlar, ışığın başka bir formu olarak tanımlandı.
1901 – Nobel Fizik ödülü.
10. Katod Işını Tüpü
Katod ile anod arasına uygulanan yüksek potansiyel farkı,
katottan ïƒ termoiyonik yolla yayılan elektronları hızlandırır.
İvmeli bir şekilde hızlanan yapan elektronlar, ışık hızına yakın
hıza ulaÅŸarak ïƒ birkaç keV ’ luk enerjiye sahip olur, ve anoda
çarptıktan sonra bir miktar daha ilerleyerek kısa bir süre
içerisinde durur; bu esnada da X-ışınları oluşur.