Çalışmada Türkiye'de ve Dünya'daki engelli turizmine dair karşılaştırmalı bilgileri bulunmaktadır. Tüm hakları saklı tutulmaktır. İzinli kullanıma açıktır.
1 of 28
Downloaded 42 times
More Related Content
Türkiye'de ve Dünya'da Engelli Turizmi
1. BİRİNCİ BÖLÜM
TURİZM
1.1.TURİZM NEDİR?
Yerli veya yabancı tüketicilerin bir ülke veya bölgeyi ziyareti sırasında duyacağı
ihtiyaçları tatmin edecek hizmetlerin bütünü turizm denir.
Turizm, dinlenmek, eğlenmek, görmek ve tanımak gibi amaçlarla yapılan geziler ve
bir ülkeye veya bir bölgeye gezmen (turist) çekmek için alınan ekonomik, kültürel, teknik
önlemlerin, yapılan çalışmaların tümüdür. Turistik gezi, insanların sadece bir yerden bir yere
gitmesi değil kültürel, ekonomik ve toplumsal olarak da iletişim içinde olmalarıdır. Turizm
sayesinde insanlar hem diğer ülkelerin, hem kendi ülkelerinde yaşadıkları bölgenin dışındaki
güzelliklerin, hem de geçmişte yaşamış olan insanların bırakmış oldukları kültürel mirasın
farkına vararak, gelecek kuşaklara daha yaşanılabilir bir dünya bırakmanın gerekliliğine
inanarak hayata farklı açılardan bakabilirler. Turistler gittikleri ülke ya da bölgede gördükleri
yerler karşılığında o yöre halkına para kazandırırlar. Yani turizm ziyaret edilen ülke ve
bölgenin ekonomisine büyük bir maddi katkı sağlar. Turizm açısından ülkemize en çok
Antalya ve Bodrum gelir kazandırır. Turizm sözcüğü ilkin 21. yüzyılda bazı İngilizlerin
Avrupa'ya yaptığı yolculuklar için kullanılmıştır. II. Dünya Savaşı'ndan sonra bu eylem,
dünya çapında yaygınlık kazanınca, turizm sözcüğü de dilden düşmez olmuştur. Eskiden
yalnız zengin ve aylak kimselerin yaptığı bu geziler, ulaşım kolaylıklarının sürekli olarak
gelişmesi (hız, konfor ve güvenlik gibi) ve kısa zamanda herkesin tatil yapmasını sağlayan
toplumsal gelişmeler (oteller, moteller, kamp yerleri, tatil köyleri vb) sonucunda gittikçe
çoğalmıştır. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Turizm 03.03.2014)
2. 1.2.TURİZMİN TARİHSEL GELİŞİMİ
1.2.1.Turizmin Tarihsel Gelişimi
Eski Yunan’da, M.Ö. 700 yıllarında Olimpiyat Oyunlarının başlaması, Dünya turizm
tarihinde önemli bir olay olarak kabul edilir.
Romalılar yollar boyunca hanlar ve tavernalar yaparak seyahatlerin gelişmesine
önemli katkılarda bulunmuşlardır. Hıristiyanlık döneminde yol boylarındaki
manastırlar, yolcuların konaklama ve yiyecek –içecek gereksinimlerini karşılamıştır.
Buhar gücünün ulaştırma araçlarında kullanılmasıyla seyahatlerin süreleri kısalmış,
dolayısıyla sayıları artmıştır. Sanayileşme deturizmin canlanması ve artmasına büyük
katkıda bulunmuştur.
İlk Çağ Dönemi: Turizmin tarihi insanlığın tarihiyle başlamakta, buluşlarla giderek
kolaylaşmakta ve daha çok insanı kapsamaktadır. İnsanlık milattan önce altı binli
yıllarda yerleşik bir şekilde yaşamaktaydı. Bulundukları yerin dışına çıkmaları çok
tehlikeliydi. Sadece tehlikelerden uzaklaşmak ve yiyecek bulmak için yer
değiştirmekteydi. Yer değiştirmeler hayvanlarla ve yürüyerek yapılmaktaydı.
Tekerleğin bulunuşu (M.Ö. 4000) ile insanların yakın çevrelerini gezmeye başladığı
varsayılmaktadır. Milattan önce 4000 yılında Sümerler tarafından paranın bulunması
ticareti kolaylaştırmıştır.
Tarihte Sümerlerin ticareti başlatan, Finikelilerin bugünkü anlamda ilk gezginler
oldukları bilinir. Paranın bulunması, takası ortadan kaldırmış ve ticari değerlerin
transferini kolaylaştırması sonucu ticari gezilere olanak sağlamıştı. Milattan önce 3000
yılında deniz araçlarının ve Sümerlerin tekerleği bulması ve kullanılması sonucu
transferler ve taşımacılık daha da kolaylaşmıştır. Ticari ve yeni yerleri yağmalamak
için yapılan geziler giderek artmıştır. Artık deniz aşırı yerlere de ulaşılabilinmektedir
İmparatorluk Çağı Dönemi: Milattan önce 3500 ve 3000 yılları arasında, imparatorluk
döneminde her imparatorluğun kendine ait bir turizm yapısı olmuştur. Bu turizm
yapısındaki değişimler imparatorlukların yaşadığı dönem, bölge ve kültürüyle
etkileşim içinde olmuştur.
3. Mısır İmparatorluğu Dönemi: Milattan önce 3100 ile milattan önce 1166 yılları
arasında Mısır İmparatorluğu zamanında insanlar, yeni merkezlere imparatorluklarını
ulaştırabilmek için yollar yapıp, gezmeyi kolaylaştırmışlar, konaklama yerleri inşa
etmişler, festivaller ve spor karşılaşmaları düzenleyerek kitle hareketleri
oluşturmuşlardır. Cetvel bu devirde bulunmuş ve grafitiler, yani yol işaretleri gene bu
devirde kullanılmıştır. Bunlar turizmi giderek kolaylaştırmıştır.
Yunan İmparatorluğu Dönemi: Milattan önce 2600 ile milattan önce 1450 yılları
arasında, Yunan İmparatorluğunun çok geniş bir alana yayılması ve denizciliğe önem
vermesi sonucu, deniz aşırı yerlere kolayca ulaşmaları, turizm hareketini artırmıştır.
Eski Yunan’da Olimpiyat oyunları sonucu daha büyük kitleler seyahat etmiştir. İş, din,
spor, entelektüel ve eğlence amaçlı dolaşımlar artmıştır. Yunan İmparatorluğunda
bulunan her şehirde, bu dolaşıma cevap verebilecek konaklama ve eğlence merkezleri
kurulmuştur. Bu şehirlerde ziyaretçileri karşılayacak, onlara yardımcı olacak, bugünkü
manasıyla tur rehberi olan, “proxenos” denilen kişiler bulunmaktadır.
Asur ve Pers İmparatorluğu Dönemi: Milattan önce 1100 ve milattan önce 800
yıllarında Asur ve Pers İmparatorlukları zamanında yol yapımında ilerleme
kaydedilmiş, dört tekerli arabalar kullanılmaya başlanmış ve savaş amacıyla çok uzak
mesafelere ulaşılmıştır.
Roma İmparatorluğu Dönemi: Milattan önce 753 ile milattan sonra 476 yılları
arasında, Roma imparatorluğu zamanında 67,000 mil ve bin grostonluk gemiler
yapılmıştır. Roma İmparatorluğunda çok geniş bir kesim olan orta sınıf, gladyatör
dövüşlerini, spor aktivitelerini, festivalleri, sanat eserlerini ve sanatsal faaliyetleri
izlemek için turizm aktivitelerinde bulunuyorlardı. Mezopotamya’da asiller yazları
sıcaktan uzaklaşmak için daha serin yerlere seyahat etmişlerdir.
Zevk için seyahat Roma İmparatorluğunun güvenliği ve ulaşımı sağlamasıyla
olmuştur. Her şeye rağmen gene de turizm güvenli değildi. Deniz yolculuklarında
hava koşulları ve korsanlardan, kara yolculuklarında ise hırsızlar ve vahşi
hayvanlardan dolayı hala tehlikeliydi ve sadece gündüzleri yolculuk
yapılabilinmekteydi.
Karanlık Çağ Dönemi: Milattan sonra 400 ile 1000 yılları arasında yani Karanlık
Çağda ve milattan sonra 1000 ile 1400 yılları yanı Orta Çağda etkin olan Roma
4. Katolik kilisesi, insanların, dünyevi eğlencelerden uzak durup, zamanını çalışmak ve
ibadetle geçirmesi gerektiğini savunur. Tüm eğlence ve konaklama yerleri kapatılır,
insanlar sadece dini sebeplerden dolayı ve Haçlı seferleri için dolaşmışlardır.
Dini amaçlı ziyaretler, özellikle Kudüs, Mekke, Medine gibi kutsal yerlere yapılmıştır.
Bu güzergahlar arasına kurulan hanlar, birbirlerinden bir günlük yürüyüş mesafesi
uzaklıklara kurulmuş, geceleri insanların, ulaşımda kullanılan hayvan ve malzemenin
tüm gereksinim ve bakımını karşılayacak şekilde tasarlanmışlardır. Gece yolculuğu
halen güvenli olmadığı için geceleri hanlarda konaklayanların güvenliği han sahibi
tarafından sağlanmaktadır.
Haçlı seferleri sonrası, insanlar dinsel amaçlı seyahatleri kıtalararası yaparak daha da
geniş kapsamlı bir hale getirmişlerdir. Gene haçlı seferleri sonrası Marco Polo’nun 24
yıl süren ve Venedik’ten Çin’e kadar uzanan gezisini son derece kapsamlı olarak
anlattığı kitabı, okuyucularında bilinmeyen bölgeler için merak uyandırmıştır. Bu
kitap sonucu merak turizmi ortaya çıkmıştır. 13. yy’da Asya’ya yapılan ticari
seyahatler başlamıştır.
Elizabeth ve Rönesans Dönemi: Milattan sonra 1400 ile 1550 yılları arası, yani
Rönesans Döneminde ve milattan sonra 1550 ile 1600 yılları arasında, yani Elizabeth
Döneminde, kilisenin otoritesi ortadan kalkmıştır. Yeni bir oluşum ortaya çıkmış,
sanat gelişmiş, yeni opera ve tiyatro binaları yapılmıştır. İnsanlar eğlenceyi yeniden
keşfetmişlerdir. Yeni konaklama merkezleri yapılmıştır. İnsanlar ticaret, eğlence ve
keşfetmek amaçlı seyahatler yapmışlardır. 1492 yılında Colomb’un Yeni Dünyayı
keşfi bu aydınlanmanın sonucudur. Yerel otoritelerin, başka bir deyişle, derebeylerinin
otoriteyi sağlaması üzerine dolaşım daha güvenli bir hale gelmiştir.
Avrupa da bunlar olurken Anadolu’da Osmanlı seyahatleri daha güvenli hale getirmek
için otoriteyi sağlayıp, karayolu,han ve kervansaraylar inşa etmişlerdir.
Büyük Tur Dönemi: Milattan sonra 1600 ile 1750 yılları arası, Büyük Tur Dönemi
olarak adlandırılır. Genç İngiliz soylularının eğitimleri için Avrupa’daki tarihi,
kültürel, bilimsel ve doğa güzelliği bulunan yerleri ziyaret etmelerine, Büyük Avrupa
Turu (The Grand Europe Tour) denilmektedir. Genelde Fransa, İtalya, Almanya ve
Hollanda’yı kapsayan bir turdur. Yirmi ile otuz yaşları arasındaki gençler dört ay ile
üç yıl süren bu tura eğlence, kariyer, sanat ve bilim örenmek için çıkmışlardır.
5. Geçiş (Yeni Çağ) Dönemi: Milattan sonra 1750 ile 1914 yılları Geçiş Dönemi olarak
adlandırılır. Bu dönemde sanayi devrimi olmuştur. Sanayi devrimi buhar gücünden
yararlanma çabasıyla ortaya çıkar. James Watt’ın 1769’da buhar gücünün farkına
varıp 1787 yılında ilk buhar makinesini yapmasıyla başlar. 1799 yılında buharla
çalışan dokuma tezgahıyla birlikte makineli üretim başlamıştır. Bu ilk sanayi devrimi
olarak adlandırılır. İkinci sanayi devrimi 1856 yılından itibaren çelik, petrol ve
elektriğin gelişmesiyle ortaya çıkmaktadır. İlk petrol kuyusu açılmış ve 1866′da ilk
patlamalı motor keşfedilmiş., buhar makinesi kullanılmaya başlanmış ve fabrikasyon
ürerim başlamıştır. Fabrikaların kurulmasıyla işgücü hareketleri yoğunlaşmıştır.
Bunun yanı sıra sermaye sahipleri vakit doldurmak, zenginliklerini ve görgülerini
göstermek için seyahatler yapmışlardır. Bu dönemde bir çok otel açılmıştır. Ancak
turizm hala çok pahalı bir işlemdir. İlk seyahat rehberi 1828’de “Rheinland”
tarafından yayınlanmıştır. Deniz banyoları moda olmuştur.
Bu dönemde demiryolu ulaşımının Avrupa’da hızlı gelişimi, seyahat sayısında artış
sağlamıştır. İnsanlar sağlık amacıyla, kaplıca ziyaret etmişlerdir. Buharlı gemilerin
kullanılması ile deniz ulaşımı hızla gelişmiştir. Bu dönemde görülen en önemli
gelişme, 5 Temmuz 1841’de dünyadaki ilk paket turun İngiliz Thomas Cook
tarafından gerçekleştirilmesidir. Turizmin gelişiminde bir başlangıcı gerçekleştiren
Thomas Cook, ilk tur operatörlüğünü de başlatmıştır. . İlk seyahat acentesi 1845’de
Thomas Cook tarafından kurulmuştur
Asıl turizm hareketi ise İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkmıştır. Teknolojideki
gelişme ulaşım araçlarına da yansımıştır. Savaş sonrası özellikle hava ulaşımı hız
kazanmıştır. Sivil havacılığın gelişimi sonucu çok uzak yerlere çok kolaylıkla
ulaşılması sağlanmıştır. Bunların yanı sıra savaş sonrası yıkılan kentlerin yeniden,
planlı ve modern bir şekilde inşası turizm olgusunu desteklemiştir. Yeni kurulan
kentlerde oteller, sergi ve festival alanları, spor tesisleri gibi yerler inşa edilmiştir.
Çalışanların sosyal haklara sahip olmaları sonucu kitle turizmi de başlamıştır.
Çalışanların elde ettikleri bu sosyal haklardan en önemlisi ücretli tatildir. Bu hak
aslında Birinci Dünya Savaşından hemen önce elde edilmiştir. Artık turizm, herkesin
kolayca katılabileceği bir faaliyet olmuştur. Refah ve daha çok tatil sonucu turizm
gelişmiş ancak II.Dünya Savaşıyla bu kesintiye uğramıştır.
6. Yakın Çağ (Modern) Dönemi: Milattan sonra 1914’ten bugüne kadar olan döneme de
Modem Dönem denilmektedir. Bu dönemde Alpler ve keşif gezileri moda olmuştur,
ulaşım daha ucuz ve kolay hale gelmiştir. Kitlesel turizm hareketleri başlamıştır. Dağ
turizmi de popüler olmuştur. Araba ve uçağın ortaya çıkması sonucu çok daha
uzaklara daha kolayca ve ucuza gidilebilinmiştir. Oto yolların yaygınlaşmasıyla yeni
turizm türü çıkmış ve turizm kolaylaşmıştır..
1.2.2.Tarihsel Gelişim İçersinde Türkiye Turizmi
Anadolu’da seyahatlerin tarihi Hitit dönemine kadar uzanmaktadır. Daha sonraları
dünyadaki gelişmelere paralel olarak Yunan, Roma ve Bizans dönemlerinde gelişmesini
sürdürmüştür. Türklerin Anadolu’ya gelmesiyle, Roma ve Bizans döneminde oluşturulan han
sistemleri, yine han ve kervansaray adı altında Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de
sürmüştür. Türkiye’de ilk otel 1892 yılında İstanbul’da açılan “Pera Palas”tır. İlk turizm
organizasyonu 1923 yılında kurulan TOURING(Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu)’dur.
İlk devlet birimi de 1934 yılında açılan “Turizm Bürosu”dur. 1939 yılında ilk Turizm
Müdürlüğü kurulmuştur. 1955’de kurulan TurizmBankası, yatırımlar yaparak ve kredi vererek
turizmin kalkınmasına yardımcı olmuştur. (http://www.goktepe.net/turizmin-tarihsel-gelisimi-
2.html)
Türkiye coğrafi konumu gereği, çok eski tarihlerden itibaren seyahatlere sahne
olmuştur. İlk ve ortaçağlarda termal kaynakları ve dinsel merkezler sayesinde çok sayıda
insanın ilgisini çekmiştir. Selçuklular döneminde de önemli yollar üzerinde yer
alan han ve kervansaraylar Anadolu'nun yolcu trafiğini canlı tutmuştur. Osmanlı
İmparatorluğunda da küçük ölçekli seyahatler oluyordu ancak ilk modern turizm
hareketi 1863 yılında Sergi-i Umumi-i Osmani adını taşıyan serginin açılışı dolayısıyla
başta Avusturya olmak üzere çeşitli yerlerden turistlerin gelmesi ile olmuştur.
Hemen hemen aynı tarihlerde İstanbul'dan da ilk turist grupları yurt dışına
gitmiştir.
1870'de İstanbul'u Paris'e bağlayan Şark demiryolunun açılışı, ilk otellerin yapımını
da teşvik etti ve bu biçimde ilk modern anlamdaki Pera Palas Oteli 1892 yılında faaliyete
geçmiştir. Aynı tarihlerde iki yabancı seyahat acentesi de kurulmuştu.
7. I.Dünya Savaşı ardından Kurtuluş Savaşı yılları ülkemizde turizm hareketlerini engellemiş,
turizmin tekrar canlanması Cumhuriyetin ilk yıllarında ulaşım faaliyetlerinde yapılan
düzenlemeler ile olmuştur. Turizmle ilgili örgütlenme faaliyetlerini sürdürmek üzere
Atatürk'ün emriyle Seyyahın Cemiyeti (adı sonradan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu
oldu) kurulmuş ve bu dernek II.Dünya Savaşına kadar Türkiye'nin turizm siyasetini
belirlemiştir. 1957 yılından itibaren ise sektör Bakanlık düzeyinde ele alınmaya başlamış
ancak ülkemiz yakın yıllara kadar uluslar arası düzeyde önemli bir yer edinememiştir.
Uluslararası turizm ülkemizin ancak son yıllarda tanıştığı bir olgudur. Nitekim 1950
yılında ülkemizi ziyaret eden turist sayısı sadece 30 bin iken bu rakam 1965'te ilk kez yarım
milyonu geçmiş 1985 yılında ise 2 milyonu bulmuş, 1988'de dünya turizminde görülen
olumlu değişikliklerin bir yansıması olarak 1990 yılında 5 milyonun üzerine çıkmıştır. 1990'lı
yılların ortalarında yaşanan birtakım olumsuzluklar (terör olayları ve 1991 yılındaki Körfez
Savaşı), ülkemize Batı Avrupa'dan gelen turistleri etkilemesine karşın Doğu Avrupa'dan gelen
turistler sayesinde kolay atlatılmıştır. Nihayet 1997 yılında 10 milyon sınırına yakın turisti
ağırlayan ülkemiz dünyada en çok turist ve turizm geliri çeken 20 ülke arasına girmiştir.
Ülkemizde turizmin başarılı bir biçimde gelişmesinde devlet ve özel sektörün büyük
çabaları olmuştur. Bu bakımdan devletin beş yıllık kalkınma planlarında turizme yer vermesi
bu amaçla Marmara, Ege ve Antalya'nın öncelikli kesimler olarak ele alması dikkat çekicidir.
Ayrıca kamu sektörü tarafından 1955 yılında kurulan Türkiye Turizm Bankası aracılığı ile
TURBAN oteller zincirinin kurulması, bunu Emekli Sandığı gibi bazı kamu kuruluşlarının
konaklama sektörüne (İstanbul Hilton, İstanbul Büyük Tarabya, İzmir Büyük Efes, Bursa
Çelik Palas, vb.) yaptığı yatırımlar izlemiştir. 1985 yılında yabancı sermaye ve özel sektörün
yatırıma özendirilmesi ve özel sektörü harekete geçirmek için Turizm Bankasının kredi
vermesi konaklama tesislerinin sayılarında önemli artışlara neden olmuştur. Nitekim 1984
yılında 642 adet turizm işletme belgeli konaklama tesisi varken bu sayı 1997 yılı başında
301.524'e ulaşmıştır. Konaklama tesislerinin bu sayısı gelen turistler için yeterli düzeydedir.
Konaklama tesislerinin türlerine bakıldığında en büyük pay %76 ile otellere aittir.
Genellikle en üst sınırı oluşturan 5 ve 4 yıldızlı oteller İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük
şehirlerimizde, Antalya, Side, Kemer gibi turizm merkezlerinde toplanmıştır. Otelleri diğer
konaklama tesislerinden tatil köyleri (%16), pansiyonlar (%2) ve kampingler (%1.9)
izlemektedir.
Türkiye'nin ulaşımında yaşanan gelişmeler de turizmin gelişmesi üzerinde etken
olmuştur. T.H.Y.'nin yaptığı düzenli uçak seferleri dışında özel uçak şirketlerinin yaptığı
seferler ve son yıllarda büyük artış gösteren seyahat acentelerinin (Ülkemizde 2408 adet
8. seyahat acentesi vardır. Bunların 2034 adedi A tipi, 193 adedi B tipi, 181adedi C tipi
acentedir) düzenlediği organize turlar başlıca örneklerdir.
Ülkemizde de yakın yıllara kadar iç turizm olayından söz etmek olanaksızdı. Genelde
akraba, arkadaş ziyaretine dayanan tatil geçirme şekli, 1970'lerden sonra kıyılarda
yapımı hızlanan "ikinci ev" veya tatil konutları edinme biçimine dönüşmüştür.
Önceleri şehre çok yakın mesafede (şu anda şehrin içinde) yer alan bu konutlar sonraları
daha uzak mesafelere (İstanbul'da oturanların Kumburgaz, Selimpaşa ve Bayramoğlu,
İzmir'de oturanların Çeşme'de yaptığı evler) taşınmış günümüzde ise kışlık
ev dışında yazın tatil geçirilecek ikinci bir konut edinme modasına dönüşerek kıyı
yağması görünümünü almıştır. Bu biçimdeki yapılanma nedeniyle ülkemizde kıyılar
ve tarımsal kullanım alanları büyük ölçüde zarar görmektedir.
İç turizmde, "yazlık ev" sahibi olma tutkusu devam ederken yaz aylarında Çeşme,
Bodrum, Marmaris, Antalya Kemer, vb. gibi kıyı kesimlerine gitmek, kış aylarında
ise Uludağ, Kartalkaya gibi kayak merkezlerine yönelmek bir yaşam tarzı olmuştur.
Ancak iç turizmi etkileyen en önemli faktör genellikle yabancı turistlere hazırlanan
konaklama tesisi fiyatlarının yüksekliğidir. (Ertin,G. Türkiye’de Turizm,Anadolu
Üniversitesi,1997)
9. İKİNCİ BÖLÜM
TURİZMİN AMAÇLARINA GÖRE SINIFLANDIRILMASI
2.1. TURİZMİN AMAÇLARINA GÖRE SINIFLANDIRILMASI
Turizm yapısal niteliği ve çeşitliliği bakımından sınıflandırılabilir. Turizm, yapısında
insan unsurunu barındırdığından, her insanın da çok çeşitli ihtiyaçlarının olduğu göz önüne
alınarak, bu ihtiyaçların giderilmesine yönelik sınıflandırmaya tabii tutulabilir.
Yapısına göre turizm sınıflandırılması aşağıdaki şekildedir.
Dinlenme Turizmi
Kültürel Turizm
Sosyal Turizm
Ekonomik Turizm
Politik Turizm
Spor Turizmi
Dini Turizm
Sağlık Turizmi
o Medikal Turizm
o Termal/Spa Turizmi
o İleri Yaş Turizmi ve Engelli Turizmi
2.1.1.Dinlenme Turizmi
Turizm hareketine katılmayı düşünen katılımcıların , gündelik yaşamın ve iş stresinin
etkisinden kurtulmak amacıyla ruhsal ve bedensel dinlenmeyi sağlamak amacıyla katıldıkları turizm
hareketine denir.
10. 2.1.2.Kültürel Turizm
Bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve
manevi özelliklerin bütününe kültür denir.
Kültür, bir toplumun kimliğini oluşturur, onu diğer toplumlardan farklı kılar. Kültür, toplumun yaşayış
ve düşünüş tarzıdır.
Kültür, genel olarak iki öğeden oluşur
a) Maddi Kültür Öğeleri: Binalar, her türlü araç-gereç, giysiler vb.
b) Manevi Kültür Öğeleri: İnançlar, gelenekler, normlar, düşünce biçimleri vb.
Kültürün maddi ve manevi öğeleri arasında sürekli bir etkileşim vardır. Birinde meydana gelen bir
değişim diğerini de etkiler. (http://www.frmtr.com/kultur/901435-kultur-nedir.html, 02.04.2014)
Kültür kavramının barındırmış olduğu özelliklerinden dolayı, birçok turist, toplumlara
ait kültürleri tanıma isteği içinde seyahat etmektedir. Turistlerin bu farklı kültürleri görüp
tanımak için yaptıkları seyahat ve konaklamalar “kültür turizmi” olarak adlandırılmaktadır.
İnsanlar eski medeniyetlerin ya da kültürlerin izlerini görme isteğinin yanı sıra kendi
kültürleri dışındaki kültürlere de ilgi duymaktadırlar.Bu nedenle turistler, yöreleri daha çok
kültürel çekiciliklerini görmek amacıyla ziyaret etmektedirler. Kültür ve diğer turizm
kaynakları bir araya geldiğinde ise ülkelere birçok açıdan kazanç sağlayabilmektedir.
(Baykan, 2007:4)
2.1.3 Sosyal Turizm
Sosyal turizm, ekonomik yönden zayıf olan kitlelerin bir tak›m özel önlemler ve
kolaylaştırıcılar yolu ile turizm etkinliklerine katılmalarının sağlanmasından doğan bir
turizm türüdür. Sosyal turizmde ölçüt ekonomik güçtür. Bu grupta bulunanlar:
* İşçiler
* Memurlar
* Emekliler
* Gençler
* Bedensel özürlüler
* Çiftçiler
* Esnaf ve zanaatkârlardır. (Açık Öğretim Kitapları, Turizm Ünite 5,2012:4)
11. 2.1.4.Ekonomik Turizm
Fuar veya sergilere katılmak veya ziyaret etmek amacıyla yapılan seyahatlerdir
(http://www.goktepe.net/turizmin-tarihsel-gelisimi-2.html, 02.04.2014). Yani ticari faaliyetleri için
şahısların veya şirketlerin kendilerini tanıtmak amacıyla veya kendi firmalarına katkı sağlayacağını
düşündükleri başka şahıs veya firmaları tanımak amacıyla katıldıkları fuar veya sergi etkinlikleri
sebebiyle oluşan turizm hareketidir.
2.1.5.Politik Turizm
Devlet adamlarının ve çeşitli politikacıların yapmış olduğu gezilerdir
(http://www.forumlordu.com/p-q-r-s/99626-politik-turizm-nedir.html , 05.04.2014). Son
zamanlarda; devlet adamları ve politikacıların diğer ülkelerle görüşme amacıyla yaptıkları
gezi manasının dışında da kullanılmaktadır. Ünsal Ereke’nin yapmış olduğu bir habere göre
İngiliz Political Tows şirketi politik tur düzenliyormuş. Bu tur kapsamında; turun
düzenlendiği ülkenin önemli politik gelişimi ile ilgili öncelikle bir seminer
düzenlenmekteymiş, brifing alan katılımcılar bazı milletvekilleri ile görüştürülüp, brifing
alınan siyasi olayla ilgili kişilerle görüştürülüyormuş. Bu da politik turizm kapsamına
girmektedir.
2.1.6.Spor Turizmi
İnsanların sportif faaliyetlere katılmak ya da izlemek amacı ile yaptıkları seyahatlerdir.
2.1.7.Dini Turizm
Çeşitli dinlere mensup kişilerin, dini ihtiyaçlarını gerçekleştirmek amacıyla inanç
çekim merkezlerine yaptıkları seyahatlerin turizm kavramı içerisinde değerlendirilmesine
dini turizm denir. İnsanlar inandığı dinin liderinin yaşadığı yeri görmek isterler.
Bu durum kutsal yerlerin, ibadethanelerin ziyaret edilmesine sebep olur. Dinlerin
çoğunda, yılın belirli dönemlerinde toplu halde yapılan ibadetler vardır. Müslümanların
Kurban Bayramı’nda Mekke’de yaptıkları hac ibadeti, Hinduların günahlarından arınmak için
Ganj Nehri’ndeki toplu ibadetleri buna örnek olarak verilebilir. İbadetlerin belirli mekânlarda
yapılması kişileri o bölgeye çekmekte, dolayısıyla bu durum kutsal mekânlar için turizm
açısından önemli bir potansiyel oluşturmaktadır. (Şahiner, 2012:24)
12. 2.1.8.Sağlık Turizmi
İnsanların sinirsel ve bedensel yorgunluklarını gidermek ve çeşitli rahatsızlıklarına
fayda bulmak için katıldıkları turizm hareketleridir. İnsanlar, sıcak su, hamam, kaplıca ve
bunları tamamlayan kür merkezlerini ve bazı tıbbi hizmetlerin sunulduğusağlık merkezlerini
bu amaçlarla ziyaret etmektedirler (Şaman, 2009: 5)
2.1.8.1.Medikal Turizm
Sağlık Turizmi gerek ülkemizde gerekse uluslar arası alanda pek çok şekilde
tanımlanmakta, çoğu zaman sağlık turizmi ile medikal turizm eş anlamlı olarak kullanılmakta.
Diğer yandan medikal turizmin uluslararası düzlemde tek bir tanımı bulunmamakla birlikte
genel kabul gören yaklaşımlara göre medikal turizmden, turistin iyilik halinin gelişmesi için
yapılan tıbbi işlem ya da etkinlik anlaşılmakta. “Hastalığın iyileştirilmesi” durumunun tıbbi
chek-up, sağlık taraması, diş tedavisi, kalp ameliyatı, protezler, kanser tedavisi, nöroşirurji,
transplantasyonlar ve nitelikli tıbbi müdahaleleri gerektiren diğer işlemleri içerdiği
belirtilmekte.
Öte yandan doktorların ve sağlık personelinin bulundukları yerden bir başka yere
giderek tedavi yapmalarını medikal turizm kapsamına alanlar bulunmakta ve örneğin, “sınır
ötesi çalışan doktorları” bu tanıma dâhil eden ve bunların sundukları sağlık hizmetlerini
medikal turizm olarak kabul edenler bulunmakta (Sağlık Bakanlığı Medikal Turizm
Araştırması, 2011:22).
Termal/Spa Turizmi
Termomineral su banyosu, içme, inhalasyon, çamur banyosu gibi çeşitli türdeki
yöntemlerin yanında iklim kürü, fizik tedavi, rehabilitasyon, egzersiz, psikoterapi, diyet gibi
destek tedavilerinin birleştirilmesi ile yapılan kür (tedavi) uygulamaları yanı sıra termal
suların eğlence ve rekreasyon amaçlı kullanımı ile meydana gelen turizm türüdür.(
http://www.saglikturizmi.gov.tr/175-termal-turizm.html, 09.04.2014)
Günümüzde turizm türleri amaca, talebe ve insanların zevk ve hobilerine göre çok
çeşitlilik göstererek değişken alanlardaki yeniliklerle giderek zenginleşirken, sağlık turizmi de
zinde kalmayı bir yaşam biçimi haline getirmiş, ruh ve beden güzelliğine önem veren çağdaş
insanlara da hizmet vermeye başlamıştır (Sağlık Bakanlığı Medikal Turizm Araştırması,
2011:24).
13. 2.1.8.3.İleri Yaş Turizmi ve Engelli Turizmi
Türkiye İstatistik Kurumu 2010 verilerine göre 73.722.000 olan Türkiye nüfusunun yarısını 29 yaş
altında olanlar oluştururken 65 yaş ve üzeri olanların sayısı ise hiçte azımsanamayacak bir sayı olan 5,5 milyona
ulaşmış bulunmakta. Buna 50-64 yaş gurubuna dahil olan 9,5 milyon civarındaki ileri yaşlı sınıflandırmasına
girenleri eklersek ortaya 14,7 milyon civarında (50 yaş ve üstü) müthiş bir sayı ile karşılaşırız. (Türkiye
İstatistik Kurumu 2010 yılı verileri).
Türkiye nüfusunun salt genç nüfustan oluştuğu savını ileri sürmek bütüncül yaklaşıma
engel teşkil etmektedir. Bu yaklaşım elbette ki tam manasıyla yanlış bir yaklaşım değildir
ancak; sadece bu yaklaşım üzerinden politika belirlemek de 15 milyonluk diğer bir grubu
dikkate almamak olacağından eksik bir yaklaşımdır.
Türkiye İstatistik Kurumu 2010 verilerine göre; ülkemiz nüfusunu 5 ana gruba
ayırmak mümkündür;
14. 2.2.ENGELLİ TURİZMİ
2.2.1.Engelli Nedir?
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na göre; Doğuştan veya sonradan
herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal
yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle normal yaşamın gereklerine uyamama
durumunda olup; korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyacı
olan kişi.
Yaralanma ya da fiziksel veya zihinsel bir rahatsızlık nedeniyle bazı hareketleri,
duyuları veya işlevleri kısıtlanan kişi.Engeller doğuştan gelebilir veya sonradan geçirilen
hastalıklar veya kazalar sonucu ortaya çıkabilir. Dünya Sağlık Örgütü'nün İşlevsellik,
Yetiyitimi ve Sağlığın Uluslararası Sınıflandırması'na göre engelli olma hâli için yeti yitimi
terimi kullanılır. Engelliler; vücudun duyusal, işlevsel, zihinsel ve ruhsal farklılıkları öne
sürülerek; toplumsal veya yönetimsel tutum ve tercihler sonucu, yaşamın birçok alanında
kısıtlama ve engellerle karşılaşabilirler.( http://tr.wikipedia.org/wiki/Engellilik, 09.04.2014)
2.2.2.Engellilere Bakış
Geçmişte dünya genelinde engelli insanlar saklanan, unutulan veya alt sınıf olarak
görülen kesimdi. Engelli insanların engelsiz insanlar gibi istihdam,seyahat,turizm,,alışveriş,
boş zaman uğraşları gibi yaşamın bir çok kesitinde yer alabileceği düşüncesi yaygın değildi.
Bu sebeplerle turizmin alt yapısını oluşturan ulaşım, konaklama ve diğer öğelerin engelli
insanlar tarafından kullanımı oldukça zayıftı.
15. 2.2.3.Engellilere Bakışın Değişim Süreci
Modern toplumlarda seyahat bir hak olarak kabul edilince bakış açısı değişmeye
başladı. 1981 yılının Birleşmiş Milletler tarafından ‘’Uluslararası Engelliler Yılı’’
olarak ilân edilmesiyle de farkındalık yayıldı, bakış açısı değişti.
1981’in ‘’Uluslararası Engelliler Yılı’’ ilan edilmesinin etkileri görüldüğünde bu
etkileri pekiştirmek amacıyla yine Birleşmiş Milletlerce 1983- 1992 yılları
‘’Engelli İnsanlar On Yılı’’ olarak belirlenmiş, bu dönemde belirginleşen ve
‘’Engelli İnsanlara Yönelik Dünya Eylem Programı’’ ile daha da gelişen anlayış,
günümüzde çağdaş toplumun vazgeçilmezleri arasına girmiştir.
2.2.4.Engelli Turizminin Gündeme Gelmesi
1997 yılında Dünya Engelliler Günü nedeniyle Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi
Annan yayınladığı mesajında “Dünya’nın en büyük azınlığı” diye nitelendiriyor engellileri. Bu da
Turizm endüstrisi için dünyanın en büyük ÖZEL PAZARI anlamına gelmekteydi.
Bu Pazar, bu mesaj ile turizm endüstiricileri tarafından keşfedilmiş oldu ve çalışmalar
farkındalığı yakalar yakalamaz başladı ve aynı hızla devam etmekte.
2.3.SAYISAL VERİLER
Tablo 1. Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçilerin yıllara ve aylara göre dağılımı
16. Tablo incelendiğinde, 2011 yılında 2010 yılına göre tüm aylarda bir artış gözlenmiştir. 2010
yılı Avrupa Kültür Başkenti’nin İstanbul olması sebebiyle yürütülen reklam kampanyalarının 2011
yılındaki bu artışa katkısı olduğu düşünülmektedir. 2011 yılı Ocak ayı itibari ile Birleşmiş Millerin
ortaklığı ile yürütülen “Çocuk Müze Odaları” ve “Dostluk Treni” çalışmaları da uluslar arası arena da
adımızı duyuran çalışmalar olmuştur bu gibi gelişmeler de 2011 yılı turist sayısında artışa neden
olmuştur. 2012 yılına gelindiğinde ise kış aylarından 2011’e oranla daha az turist sayısına
rastlanmaktadır. Buna sebep ise küresel ekonomik kriz, Suriye ve İran ile yaşanan gerginlikler,
Yunanistan, İspanya ve Mısır gibi rakiplerimizin fiyatları aşağı çekmesi gösterilebilir.
Tablo 2. Bazı Ülke Gruplarının Toplam Turist Sayısındaki Payları
17. Tablo’ya göre ülkemizi en çok ziyaret eden ülkeler Avrupa Birliği ülkeleri, sebepleri
arasında Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan Türkiye Vatandaşları gösterilebilir. Düzenli
olarak ülkelerini ve akrabalarını ziyaret eden Avrupa’da yaşayan Türkler bu oranın sürekli
yüksek olmasını sağlamaktadır.
Türkiye’deki engellilerin toplam nüfusa oranı ise %12 civarında. Bir diğer ifadeyle
ülkemizde 9 milyon civarında engelli ve özürlü insan bulunmaktadır.
Aynı şekilde yurtdışında milyonlarca engelli ve özürlü bir grupla karşı karşıya
bulunuyoruz. Aşağıdaki şekilde bazı ülkelerdeki engelli nüfus oranı karşılaştırmasını
görüyoruz.
Ülke Toplam Nüfus Engelli Oranı Engelli Sayısı
Türkiye 73.722.000 %12 8.846.640
İngiltere 61.838.154 %13 8.038.960
18. Avusturya 8.364.095 %20,9 1.748.095
İsveç 9.302.123 %12,1 1.125.556
Norveç 4.827.038 %17 820.596
Avrupa'da her yıl 8 milyon engelli en az bir kez yurtdışı seyahatine çıkmaktadır.*
15 milyon engelli Avrupalı kendi ülkesinde seyahate çıkmaktadır.*
22 milyon engelli kendi ülkelerinde günlük gezilere çıkmaktadır.*
Engellilerin büyük bir bölümünün en az 1 refakatçi ile seyahate çıkıyor olduğu
düşünüldüğünde Avrupa’da bu özel pazarın 35 milyon seyahat ve 630 milyon geceleme
ürettiği ortaya çıkmıştır.*
Sadece Avrupa ve ABD’de 100 Milyon kişiye ulaşan bir Pazar*
Çin’de bu rakam 60 Milyon kişi*
*TURSAB raporu 2010 verileri
19. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ENGELLİ TURİZMİNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE YAPILMASI
GEREKENLERE DAİR ÖNERİLER
3.1.ENGELLİ TURİZMİNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR
Genellik engelli turizmi denilince akla sadece “tekerlekli sandalyelerin geçebileceği
genişlikte holler, wc’ler vb. gelmektedir ve bu sebeple engellilere yönelik herhangi bir
düzenleme yapıldığında salt bu düşünce doğrultusunda gidilir bu da yapılan
düzenlemelerin eksik kalmasına sebep olmaktadır. Bazı sorunları maddeler halinde
sıralamak gerekirse;
Engellilerin kullanabileceği yeterli toplu ulaşım araçlarının olmaması,
Kentin veya beldenin görülmeye değer yerlerinin, müze ve ören yerlerinin engellilere
uygun şekilde dizayn edilmemesi (engellilerin kullanabileceği WC’lerin olmaması,
rampaların uygun şekilde yapılmaması vb gibi), Kaldırımların engellilerin
kullanabileceği biçimde yapılmaması,
Engellilere yönelik serbest park etme imkanları, uygun işaretlendirmelerin
bulunmayışı,
Engellilerin kullanımına uygun telefon kulübelerinin olmaması,
Kendi arabasıyla ülkemize giriş yapan konuklarımızın sınır kapılarında işlemlerini
kolayca yaptırabilecekleri mekansal düzenlemelerin bulunmayışı nedeniyle sıkıntı
yaşamaları. Örneğin pasaport kontrollerinin yapıldığı binalara girişte birkaç basamaklı
merdivenin bulunması gibi.
Turistlere de hizmet veren hastane, sağlık ocağı, karakol gibi kamu binalarında
engellilerin bu hizmetler faydalanmasına dönük donanımların yetersizliği, hatta ilk
bina girişlerinde bile sorun yaşanıyor olması (bu arada düzenlemeler yapılırken
engellilerin yalnızca yürüme değil, görme ve işitme gibi sorunlar yaşıyor
olabilecekleri de unutulmamalıdır)
Sorun yaşayan engellinin başvurabileceği özel merci ve mekanların bulunmaması gibi.
20. Turizm Tesislerinin Belgelendirilmesine ve Niteliklerine İlişkin yönetmelikte 80 oda
ve üzerinde olan oteller ile tatil köylerinde toplam oda kapasitesinin ancak % 1’i
oranında engelli odası bulundurulması yükümlülüğü olduğundan, işletmeler bunu
minimum düzeyde tutmakta, bu nedenle 300 odası olan konaklama merkezlerinde bile
engelli odası 3’ü geçmemektedir. Bu nedenle mevcut olan engelli odası sayısı, grup
halinde gelmek isteyen engelli ziyaretçileri ağırlamaya yetmediğinden, gerek
yurtdışından, gerekse yurtiçinden gelen bu tip taleplere olumsuz yanıt verilmek
zorunda kalınmaktadır.
Halihazırda mevcut olan engelli odalarının bir bölümünün ise engellilerin ihtiyaçlarını
karşılayacak düzeyde bulunmadığı tespit edilmiştir.
Bahsi geçen yönetmelikte odalar yanında, tesislerin girişi, genel tuvaletler, yeme-içme
ünitesi, mola noktası, temalı parklar ile eğlence merkezlerinde de bedensel engellilerin
kullanımına uygun düzenlemeler yapılması gerektiği belirtilmişse de, işletmelerde ya
bunlara hiç uyulmamakta, ya da yeterli düzeyde düzenleme yapılmamış
bulunmaktadır.
3.2.YAPILMASI GEREKENLERE DAİR ÖNERİLER
Yalnızca engellilere yönelik hizmet vermek amacıyla yapılan işletmelere özel yatırım
teşvikleri verilebilir. Örneğin bu amaçla kurulacak butik bir otelin, engelsiz konuklara
da hizmet verebilecek kapasiteye sahip olması nedeniyle, boş kalması gibi bir sorunu
da olmayacaktır.
Bakanlık ve TÜRSAB Engelsiz Turizm Komitesi işbirliğiyle, her yıl engellilere en iyi
hizmeti veren işletmelere özel ödül verilebilir. Bu turizm işletmelerinin ulusal ya da
uluslararası medyada tanıtılması, bu segmente yönelik hazırlanmış broşür ya da
kataloglara girmesi sağlanabilir.
Bakanlık Eğitim ve Araştırma Müdürlüğü tarafından otel ve restoran gibi turistik
işletmelere, engelli pazarının potansiyeline yönelik bir eğitim çalışması verilebilir.
Bakanlığık, turistik işletmelerin engellilere yönelik sundukları ürünlerini
geliştirmelerini teşvik etmek amacıyla, bu işletmelere özel sertifika verilebilir.
İşletmeler, aynı zamanda güvenilirlilik anlamına gelen bu sertifikayla kendilerini
uluslararası pazarda daha iyi tanıtabileceklerdir.
21. Otellerde bulunan mevcut engelli odası talebi karşılamaya yetecek düzeyde
bulunmamaktadır. Bu nedenle yönetmelikte bahsi geçen % 1 oranının artırılmasıyla,
engelli pazarından çok daha fazla pay alınabileceği düşünülmektedir. Dünyada 500
milyon engelli nüfusunun olduğu düşünülürse bu oranın % 5-10’lara çekilmesi abartılı
olmayacaktır.
Yönetmelik engelliler açısından yalnızca 80 odası olan otel ve tatil köylerini
kapsamakta, diğer turistik tesisleri kapsam dışında tutmaktadır. Yönetmeliğin tüm
turizm belgeli işletmeleri kapsayacak biçimde düzenlenmesi ile yönetmelik dışında
kalan işletmelerin de engellilere hizmet verir hale gelmesi sağlanabilecektir.
Böylelikle, ülkemize gelen engelli konuklarımızın hiçbir engele maruz kalmadan
tesislerimizden yaralanması sağlanmış olacaktır.
Yeni yapılacak tesislere yıldız verilirken, sağlık / termal hizmeti vermek üzere
kurulacak otellerin engelli odası sayısının, toplam oda sayısının yüzde 10’u olması
gerektiği şartının muhakkak aranması gerektiği düşünülmektedir. Bu oranda engelli
odası bulunduran otellerin de özel teşvik kapsamına gireceği önceden ilan edilmelidir.
Varolan turizm işletmelerinin Bakanlığın mevcut denetleme uzmanları tarafından
kontrol edilmesinin zorluğundan yola çıkılarak Turizm Bakanlığı tarafından
sertifikalandırılmış kişilerden oluşan “Turizm Gönüllü Fahri Müfettişliği” sıfatı ile bir
yapılanmaya gidilebileceği düşünülmektedir. Bu kişiler engelli turizmine yönelik
faaliyette bulunan uzmanlar, engellilerle ilgili sivil toplum kuruluşlarından üst düzey
temsilciler vb’lerinden oluşabilir. Gönüllü müfettişler aracılığıyla turizm
işletmelerinde karşılaşılan sorunların en kısa sürede belgeleriyle birlikte Bakanlığa
iletilmesiyle varolan aksaklıklara daha kısa sürede çözümler üretilebileceğine
inanılmaktadır.
Bakanlığınızca yalnızca bu özel pazara yönelik ürünleri içeren broşür, CD gibi tanıtım
materyalleri üretilebilinir. Bu tanıtım materyallerinde yukarıda bahsi geçen ödül alan
kuruluşların irtibat bilgilerine yer verilebilir.
Engelli odalarının bulunduğu otel kapılarında TÜRSAB ya da Turizm Bakanlığı’ndan
onaylı uyarı levhasının olması yararlı olacaktır.
Engellilerin oluşturduğu turizm pazarına girmek isteyen bölge ve beldelerin de bu
alanda yapabilecekleri bir çok iş vardır. Bunların başında engellilerin kullanabileceği
22. toplu ulaşım araçlarının bulundurulması, kentin veya beldenin görülmeye değer
yerlerinin, müze ve ören yerlerinin engellilere uygun şekilde dizayn edilmesi
(engellilerin kullanabileceği WC’ler yapılması, rampaların uygun şekilde yapılması vb
gibi), engellilere yönelik serbest park etme imkanları, uygun işaretlendirmeler,
hastanelerin engellilere uygun hale getirilmesi, sorun yaşayan engellinin
başvurabileceği merci ve mekanların organize edilmesi gibi düzenlemeler bu pazarın
kapılarını o bölgeye açabilecektir.
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu doğrultuda bölgesel kamu kuruluşlarını,
yatırımcıları, işletmeleri bir araya getirip, bu segmente yönelik çalışmaların yapılacağı
birlikteliğe birleştirici unsur olarak öncülük yapabilir.
SONUÇ
23. Engelli, yaşlı ve hatta tüm bireyler için seyahat ve turizm olanaklarına ulaşılabilirliği
sağlamak; bilgi, çaba ve istek gerektirmektedir. Sadece binaların ulaşılabilir nitelikte olması
değil, turizm faaliyetini gerçekleştirmek amacıyla tüm olanakların engelli bireyler göz önünde
bulundurularak gerçekleştirilmesi gerekmektedir .Turizm sistemi içinde yer alan tüm turizm
paydaşlarının, ulaşılabilirlik kapsamında ayrıntılı bir şekilde gerçekleştirmeleri gereken
faaliyetler belirlenmelidir. Engelli birey turistik bir hizmet aldığında, ulaşımından
konaklamasına kadar her şey ulaşılabilir nitelikte olmalıdır.
Ulaşılabilir turizm kapsamındaki imkânlardan yararlanacak nüfusun günden güne artmasına
rağmen birçok turizmci ulaşılabilirlik açısından herhangi bir faaliyette bulunmamaktadır.
Ülkemizde de engelli bireylerin haklarını koruyan yasal mevzuat olmakla birlikte, gerekli
düzenlemelerin ve uygulamaların eksik olduğunu görmek mümkündür. Duyarlı bazı yerel
yönetimlerin gayretiyle özellikle ulaştırma boyutunda çeşitli düzenlemelerin gerçekleştirildiği
görülmektedir. Turizm hizmetlerinden yararlanmak engellilerin de hakkıdır ve bu hizmetleri
kullanabiliyor olmaları gerekmektedir. Engelliler ulaştırma hizmetlerini kullanırken dahi bir
takım sıkıntılarla karşılaşmaktadırlar. Engellilerin seyahat alanındaki sorunlarını çözmeleri de
tek başına yeterli değildir. Kısıtlarına göre günlük faaliyetlerini rahatça gerçekleştirebilecek,
yeterli ve donanımlı konaklama tesisinin olmadığı da var olan bu nüfusun az hareketliliği ile
ortadadır. Bu kapsamda sadece ülkemizde değil tüm dünyada, engelli bireylerin konaklama
ihtiyaçlarına yönelik düzenlemelerin eksikliğinden bahsetmek mümkündür. (Tütüncü-
Aydın,2013:2)
Engellilerin maddi açıdan desteklenmesi ve mimari engellerin kaldırılmasına
gerekmektedir.Bunun yanında hizmet götürecek kişilerin eğitilmesi konusu da diğer bir
önemli husustur.Toplumda engelliler konusunda farkındalık yaratılması, teşviklerin
yapılması, turizm aktörleri arasında ortak akılın kullanılması yönünde önerilere açık
olunmalıdır. Öztürk, Yaylı ve Yeşiltaş (2008)’ın çalışmasında da katılımcıların turizm
endüstrisinde koşulların iyileştirilmesine yönelik önerileri arasında, toplumsal bilincin
oluşturulması, hükümetin engellilerin seyahate katılımını artırıcı önemler alması, resmi ve
özel kurumlarla işbirliği, otellerde fiziki değişikliklerin yapılması ve personelin eğitilmesi gibi
önerilerde bulunulmuştur.
Tüm bu sonuçlar ışığında engellilerin de turizm hizmetlerinden yararlanmasının hak
olduğunun hatırlanarak, Türkiye’de engellilerin tatil olanaklarını, tatil seçimlerini,
hareketlilikle ilgili ihtiyaçlarını, mevcut durumu sayısal verilerle ortaya koyacak ve konunun
tüm aktörlerinin kapsamlı bir şekilde fikirlerini ortaya koyacak nicel araştırmalara gereksinim
24. vardır. Yurtdışı kaynaklarda,bu konuyla ilgili çok sayıda çalışmaya rastlanmakla birlikte
Türkiye’de yapılmış sınırlı sayıda çalışmaya rastlanması da bu konuda bilimsel yayınların
yapılmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır.(Çizel,Akıncı,Sönmez,2012:87)
Konuya ilişkin Nisan 2014’de Didem Hanım ve Tahir Bey ileöportaj
gerçekleştirilmiştir. Röportaj samimi bir ortamda soru-cevap şeklinde gerçekleştirilmiştir.
Röportaj ekte bilgilerinize sunulmuştur (bknz. Ek-1).
RÖPORTAJ
25. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Engelliler Kordinasyon Birimi Koordinatörü
Didem GÜRDOĞAN ve ekip arkadaşları ile Engelli Turizmine dair görüştük.
E: Didem Hanım kendinizi ve yaptığınız işi anlatır mısınız bize?
D:Ben Didem Gürdoğan, Çanakkale Onseki Mart Üniversitesi Arkeoloji bölümü
mezunuyum ve aynı alanda yüksek lisans yapmaktayım. Üniversitemin Engelli Kordinasyon
birimi kurucusu ve kordinatörüyüm aynı zamanda. Kendim de ortopedik engelliyim ve
kadınım.
E:Özellikle kadın olma durumuna baskı yaptınız bu durumu açmamız mümkün mü?
D:Tabii ki mümkün. Türkiye’de kadın olmak başlı başına bir sorun, engelli olmak ayrı
bir sorun ben iki kere ötekileştirilmiş bir bireyim ve bu iki durumu da dillendirmek istedim.
E: Engelli Kordinasyon Birimini kurmaktaki amacınız neydi?
D:Üniversitemiz bünyesinde eğitim görmekte olan engelli bireyleri bir araya toplama,
sorunlarımızı paylaşıp bu sorunlara çözümler bulmaya çalışmak amacıyla kurduk bu birimi.
Nitekim de başarılı sonuçlara ulaştığımız çok oldu. Örnek vermek gerekirse, Trafik kazası
sonucu belden aşağısı tutmayan Onur arkadaşımız üniversite sınavında başarılı olup ÇOMÜ
Meslek Yüksek Okulunda okumaya hak kazandı ancak bölümü binanın 2. Katında
olduğundan ve bina da asansör bulunmadığından ilk dönem okuyamadı, bizlerde gerekli
başvuruları yapıp binaya asansör yaptırttık. Bu bizlerin yaşadığı çok küçük bir örnektir.
E:Musibete yakalanmadan Nasihatları algılayamıyoruz galiba. Ön görü konusunda
biraz daha kendimizi geliştirmemiz gerekiyor sanırım. Tam da bu noktada Turizm alanında
engelliler ile ilgili çalışmalar yapmaktayız ve engelsiz biri olarak ben sizler kadar bazı
konulara vakıf değilim sizler bizzat durumları yaşayanlar olarak bizlere rehber olabilirsiniz.
Turizm ile ilgili beklentileriniz nelerdir? Ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz? En çok ihtiyaç
duyduğunuz şey nedir kısaca bunlardan bahseder misiniz?
D:Ön görü geliştirmesi konusunda yaptığın tespite katılıyorum. Geliştirilmesi lazım
evet. Ve bizle ilgili konulara vakıf olmama durumunuza da katılıyorum kesinlikle. Zaten işin
asıl önemli kısmı da burada başlıyor, sadece engelliler ile ilgili değil neredeyse tüm konularda
Türkiye’de böyle bir yaklaşım var, durumları yaşayanlar değil koltuklarında oturanlar yaşan
26. kişiler namına karar alıyor. Bu durum engellilik olunca biraz daha vahim bir hal alıyor.
Örneğin sen pantolonunu giyerken sadece sol elini kullanmayı denedin mi hiç? Düğmeli bir
pantolun giyiyorsan sadece sol elinde hem vücut dengeni sağlayıp hem de o mucizeyi
(pantolon düğmesini kapatmaktan bahsediyor) gerçekleştirdin mi? Ve hepsinden önemlisi o
pantolon kot pantolon muydu? Bu çok basit bir örnek inanın denediğiniz zaman beni
anlyacaksınız ancak sadece bir nebze.
Gel gelelim sizin konunuza yani turizme, turizme katılma hakkını sadece kendinizde
buluyor olmanıza kızıyoruz öncelikle, bizlerin de birer birey olduğunu, sizler gibi duyguları
olduğunu, insan olduğumuzu unutmayın, sadece bazı uzuvlardan tamamen ya da bir nebze
yoksun olmamız demek insani ihtiyaçlardan tamamen kendimizi soyutladığımız manasına
gelmiyor. Bizler de yaşıyoruz, bizler de gezmek,görmek,yüzmek,güneşlenmek,başka
kültürleri tanımak, dinlenmek vb. faaliyetlerde bulunmak istiyoruz sizce de normal olan bu
değil mi?
E: Tabii ki çok doğal.
D:… Ancak bir otele girdiğimizi varsayalım ki sürekli yaşadığımız gözlemlediğimiz
sorunları anlatacağım şimdi, bakışlar rahatsız edici ilk dikti çeken durum bu. Sonrasında
sorunlar mekansala dönüyor. Odalara girdiğimizde anahtarlı sistem ise odalar, kilit sistemini
açmak benim gibi kolunda sorunu olanlar için zor, odanın içersindeki sorunlara kapı ile giriş
yaptık sanıyorum. Banyolar tam bir felaket, resmen cinayethane, zeminler kaygan, bazı
otellerde dalga geçer gibi küvetli banyolar sunuluyor, küvete girebilmek bir yana dursun
girdikten sonra düşmeden duş alabilmek ayrı bir maharet istiyor. İnfo kartlar yetersiz, en çok
zorlandığım ve kızdığım alanlardan biri de restorantlar, yardımcı olmaya çalışan elemanlar
çok hoş ama bende yardımsız ihtiyaçlarımı karşılayabilmek istiyorum. Yemek sunulan o
tezgahlar bir kere yüksek kalıyor bizler için. Ben tek kolluyum ve bazen açık büfede sıraya
girdiğimde tabağımı bırakabileceğim bir yer yok. Tekerlekli sandalyeliler için durum biraz
daha zor çünkü servis yapan personel bir dağın ardında kalıyor. Tencere ya da her ne
deniliyorsa servis ekipmanlarına resmen başı üstü hizasında kalıyor. Bu ciddi bir sorun bence
bu konularda hassasiyet göstermeleri gerekir.
T: Didem Hanım odaların sorunlarından bahsetti ortopedik engelliye göre bende kendi
açımdan anlatayım sorunumu, ben 6 yaşına kadar pırıl pırıl görüyordum sonrasında
horozkarası hastalığı sonucu gözlerimi yitirdim. Diğer duyularım baya hassas ama. Sesleri ve
dokunmaları çok iyi algılayabiliyorum. Benim gittiğim tesislerde de buna özen gösteirlmesini
27. bekliyorum. Gideceğim yerde engelli odasının alarm sistemlerini sorguluyorum ancak bugüne
kadar sayısız otel ile görüştüm sesli yanıt sistemi olan odalar ile ilgili herhangi bir otele
rastlamadım. Bazı düzenlemelerle bizleri fark ettiler ancak çok eksik. Kırmızı ışıklarda o siz
normallerin kulaklarını tırmalayan tiz ses bizim için hayat kurtarıyor. O ses ile algılıyoruz
sizlerin kırmızı-sarı ve yeşilinizi. Biz görmüyoruz ama kırmızı,sarı ve yeşil duyabiliyor,
dokunabiliyoruz. Kaldırım başlarındaki yürüken bize kaldırım devam,başlangıç,bitiş gibi
işaretleri veren algı fayanslarının kullanımının artırılması gerektiğine bunun otellerde
kullanılması gerektiğine inanıyorum.
E: Bu konuda sanıyorum söylenmesi gereken çok şey var.
D & T: Evet bayaca uzun anlatılacaklar. Ama bizler buradayız, sormaktan çekinmeyin
bize değil kendinize yardımcı olmuş olun. Sevgiyle ve Engelsiz düşüncelerle kalın.
E: Ben bana zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum. Sabırla sorularımı
yanıtladığınız için çok teşekkür ederim.
Ezo Ebru BAĞÇI