5. Vezikül, deri seviyesinden kabarık, içi berrak sıvı
ile dolu, çapları 0.5 cm’ye kadar olan
lezyonlardır; içlerindeki sıvı lenf, serum, ter veya
kan olabilir
Bül, çapları 0.5 cm’den büyük, içlerinde sıvı ihtiva
eden lezyonlara verilen isimdir
Vezikülden farkı sadece büyük olmasıdır
İçinde cerahat (püy) olabilir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 5
7. Herpes simpleks virüs (HSV) enfeksiyonları
deri ve mukozada veziküllerle kendini
gösteren ve sık olarak görülen hastalıklardır
HSV-1 virüsü genellikle ağız çevresinde, HSV-
2 ise genital bölgede etkili olur
HSV enfeksiyonları sistemik (primer), lokalize
(sekonder) olmak üzere iki formda oluşur.
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 7
8. Virüs ile daha önce karşılaşmamış bireyler için enfekte birey ile
fiziksel temas HSV inokülasyonu için tipik yoldur
Primer enfeksiyon sırasında bireylerin çok az bir bölümünde
klinik belirti ve semptomlar görülür, hastalık çoğunlukla
subklinik olarak seyreder.
Primer hastalık genellikle çocuklarda görülür, oral ve perioral
dokularda vezikülo-ülseratif lezyonlar karakteristiktir
Veziküller deride, vermilyonda veya oral müköz membranda
görülebilir
Hastalığa ateş, eklem ağrısı, halsizlik, baş ağrısı ve servikal
lenfadenopati eşlik eder
Bir hafta-on günlük süre içerisinde lezyonlar skar bırakmadan
iyileşir.
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 8
11. Primer herpetik gingivostomatitin iyileşmesinden sonra
virüs bilinmeyen bir mekanizma ile trigeminal sinir
boyunca ilerleyerek latent dönemde kalabildiği
trigeminal gangliona yerleşmektedir
Güneş yanıkları, soğuk, travma, stres ve bağışıklık
sisteminin baskılanmasına (immünosüpresyon) bağlı olarak
virüsün yeniden aktif olmasıyla sekonder veya rekürrent
enfeksiyon oluşur.
Yeniden aktif olan virüs trigeminal sinir boyunca ilerleyerek,
ilk olarak enfekte olan epitelyal bölgeye ulaşmakta ve
burada replike olarak fokal vezikülo-ülseratif lezyonları
oluşturmaktadır
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 11
12. Genellikle lezyonun oluşacağı bölgelerde kaşıntı,
yanma veya ağrı gibi prodromal belirtiler görülür
Bu belirtilerin görülmesinden birkaç saat sonra çok
sayıda vezikül oluşur ve takiben ülsere olurlar
Lezyonlar skar oluşmadan kendiliğinden 1-2 hafta
içerisinde iyileşir
Rekürrens genellikle aynı bölgede olur ve çoğunlukla
vermilyon ve çevre deride görülür.
Lezyon herpes labialis olarak adlandırılır
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 12
14. Aktif dönemde hastalığın başka bölgelere yayılma olasılığı
nedeniyle hasta uyarılmalıdır
Aktif hastalık dönemlerinde ağız içi müdahalelerden
kaçınılması, hastada hastalığın yayılması ve hekimin
enfekte olmaması açısından önemlidir
Parmakların primer veya sekonder olarak HSV ile enfekte
olmasına herpetic whitlow-dolama denir
Enfekte olan bölgede ağrı, kırmızılık ve şişlik görülür,
vezikülleri takiben ülserler oluşur
İyileşme süresi uzundur ve 4-6 hafta sürebilir
Göz inokülasyonları körlük yapabilir.
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 14
16. HSV enfeksiyonlarına klinik özelliklerine bakılarak
tanı konulabilir, virüs kültürü yapılarak bu tanı
doğrulanır
Streptokokal faranjit, eritema multiforme ve
vincent enfeksiyonu ayırıcı tanıda göz önünde
bulundurulmalıdır
İntraoral olarak sekonder herpes, aftöz
stomatit ile karıştırılabilir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 16
17. HSV tedavisinde en önemli faktör zamanlamadır.
İlacın etkili olabilmesi için prodromal semptomların
görülmesinden sonra en kısa zaman içinde uygulanması gerekir
Semptomların görülmeye başlamasından 48 saat geçtikten
sonra ilaç kullanmak fayda sağlamaz
Semptomların ilk görülmeye başlamasından sonra günde 5
defa %5’lik lokal asiklovir uygulaması faydalıdır
Bu işlem bazı hastalarda etkisiz olabilir ve rekürrens
oluşmasını engellemez
Rekürrent herpes enfeksiyonu, immün yetmezliği olan bireylerde
tedavi edilmez veya immün sistem regüle edilmezse öldürücü
olabilir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 17
19. Havada 1-2 saat canlı kalabilir, çok hızlı çoğalabilir ve
bulaşıcılığı çok yüksektir
Virüsün ısıya dayanıksız olması sebebiyle salgınlar
daha çok Ocak-Mart ayları arasında pik yapar
Varisella-zoster virüsü ile ilk kez karşılaşan kişilerde
oluşan primer hastalığa suçiçeği (varisella), latent virüsün
reaktivasyonu ile oluşan sekonder hastalığa da herpes
zoster (zona zoster) adı verilir
Varisella zoster virüsünün bulaşması ağırlıklı olarak
kontamine damlacıkların inspirasyonu ile oluşur
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 19
20. Suçiçeği tüm yaşlarda görülebilmekle birlikte, vakaların
yaklaşık yarısı 5-9 yaş arasında çocuklarda görülür
İki haftalık inkübasyon dönemi içerisinde virüs makrofajlar
içerisinde çoğalır, viremiye yol açar ve daha sonra deri ve
diğer organlara dağılır
Primer olarak gövde, baş ve boyunda görülen
kızarıklıklara ateş, soğuk algınlığı, keyifsizlik ve baş
ağrısı eşlik eder
Döküntüler daha sonra tüm vücuda yayılır
Belirgin bir prodoromal dönem yoktur, tüm belirtiler ve
semptomlar genellikle birlikte ortaya çıkar.
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 20
21. Kızarıklıklar (makül) kısa zaman içerisinde papüle
ardından da veziküle dönüşür
Veziküller patladığında ülserler ortaya çıkar, lezyonların
periferinde eritem mevcuttur.
Üç dört gün içerisinde lezyonların üzeri kabuklanır ve
iyileşmeye başlar. Aynı anda değişik iyileşme
safhasında bulunan lezyonlar ve yeni oluşan veziküller
mevcuttur (çiçek hastalığında tüm vücutta aynı anda aynı
tip lezyon vardır)
Normal bireyde immün cevap virüsün replikasyonunu
durdurup sınırlar ve birey 2-3 hafta içerisinde iyileşir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 21
22. Hastalığın görülmesi sırasında virüs duyu siniri boyunca
ilerleyerek gangliona yerleşir ve latent olarak burada kalabilir
Eritemlerin görülmeye başlamasından 2 gün öncesine ve
kabuklanma dönemine kadar bulaşıcılık mevcuttur
Enfeksiyon kendi kendine birkaç hafta içerisinde iyileşir
Primer hastalıkta oral müköz membranlarda da tutulum
görülebilir ve genellikle vezikülleri takiben çok sayıda
yüzeysel ülserler oluşur
Lezyonlar, sekonder enfeksiyon olmazsa iz bırakmadan iyileşir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 22
25. Normal bireylerde destek tedavi yapılır, immün sistem bozukluğu
olan hastalarda sistemik asiklovir uygulaması, vidarabine ve insan
lökosit interferon uygulaması yapılabilir
Son yıllarda famsiklovir ve valasiklovir de kullanılmaya başlanmıştır
Famsiklovir erişkinlerde zona zoster tedavisinde önerilmektedir
Yarılanma ömrü asiklovirden çok daha uzundur (10-20 kat); fakat
çocuklarda suçiçeği tedavisinde önerilmemektedir
Yüksek dozlarda oral asiklovir kullanımı hastalığın süresini ve
postherpetik ağrıyı azaltır
Sekonder enfeksiyon mevcutsa antibiyotik kullanılır
Erken dönemde topikal olarak uygulanan ilaçların az da olsa
faydası vardır
Aşılanmanın koruyuculuğu çok yüksektir.
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 25
26. Genellikle gövde ve baş boyun bölgesindeki duyu sinirleri etkilenir
Ağrı ve parestezi gibi prodromal semptomlar günler boyunca
görülür, vezikülleri takiben ülserler oluşur
Trigeminal sinirin çeşitli dallarının etkilenmesiyle tek taraflı oral, fasiyal
veya oküler lezyonlar oluşur
Prodromal semptomların görülmesinden sonra makülopapüler kızarıklık
görülür ve bunu vezikül ve ülserasyon takip eder
Lezyon birkaç haftada iyileşir ve hastaların %10’unda postherpetik
nevralji gelişir (lezyonların geliştiği bölgede aylar hatta yıllarca süren
şiddetli ağrı)
Yaşlılarda bu risk daha yüksektir
Lezyon gözde çıktığında körlük yapabilir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 26
31. Coxsackie virüs tip A veya B (genellikle A16)
tarafından oluşturulan, yüksek oranda
bulaşıcı viral bir enfeksiyondur
Fekal-oral kontaminasyon ve damlacık yolu
ile hastalık bulaşır
Viremiyi takiben virüs ağız, el ve ayaktaki
müköz membranlara yerleşir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 31
32. Bu viral enfeksiyon tipik olarak 5 yaşından küçük çocukları etkiler ve
epidemik (salgın) veya endemik (belli bir bölgede salgın yapmaksızın
sık görülmesi) olarak görülür
Hafif ateş, kırgınlık, lenfadenopati ve ağız lezyonları vardır
Ağız lezyonlara bağlı olarak oluşan ağrı, hastanın en büyük
şikayetidir
Vezikül olarak görülmeye başlayan oral lezyonlar kısa sürede ülsere olur
Ülserlerin üzerini sarı fibrinöz bir membran kaplar ve çevresinde
eritematöz bir halka görülür
Çok sayıda olan lezyonlar ağzın her yerinde görülebilirler
Oral lezyonların görülmesi ile birlikte veya kısa süre sonra el ve ayakta
da lezyonlar görülür
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 32
33. Hastalık ilk olarak oral kavitede görülmeye
başlayabileceği için primer herpetik
gingivostomatitisten ayırt edilmelidir.
Tedavi sadece semptomatiktir
Hastalık bir iki hafta içerisinde kendiliğinden
iyileşir
Ilık sodyum bikarbonat gargaraları rahatlatıcı
olabilir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 33
35. Coxsackie A veya B virüsleri tarafından oluşturulabilen bu
hastalık kontamine feçes ve kontamine tükürük tarafından
bulaştırılır
Genellikle çocuklarda görülür ve endemiktir
Tipik olarak yaz veya sonbaharın erken döneminde görülür
Kırgınlık, ateş, yutkunma zorluğu ve boğaz ağrısı kısa
süren inkübasyon periodundan sonra görülmeye başlar
İntraoral olarak yumuşak damakta ve tonsillerde veziküller
görülür
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 35
36. Yaygın faranjitte bu tabloya eşlik eder (ağız
boşluğunun arka bölgesi ve farenks etkilenmiştir)
Hastalık bir haftadan daha kısa sürede iyileşir
Primer viral enfeksiyonlar ve faranjit ayırıcı tanıda
göz önünde bulundurulmalıdır
Kendi kendine kısa bir süre içerisinde
iyileştiğinden dolayı tedaviye gerek yoktur
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 36
38. Paramiksovirüsler tarafından oluşturulan yüksek oranda
bulaşıcı bir hastalıktır
Beş yaş altı çocuklar daha çok etkilenir ve solunum yoluyla
bulaşır
Özellikle kış ve ilkbahar aylarında görülen bir hastalıktır
Yedi on günlük inkübasyon periodundan sonra ateş,
kırgınlık, konjuktivit, fotofobi ve öksürük gelişir
Bir iki gün içerisinde beyaz nekrotik merkezli küçük
eritematöz maküller bukkal mukozada oluşur, bunlara
koplik lekesi adı verilir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 38
41. Koplik lekeleri deri döküntülerinden 1-2 gün
önce oluşur
Döküntüler öncelikle baş ve boyun bölgesini
etkiler, daha sonra gövde ve ekstremitelere yayılır
Lezyonlar oluşmadan dört gün önce ve dört gün
sonraya kadar bulaşıcılık söz konusudur
Kızamık tanısı konulmasında koplik lekeleri,
döküntüler ve prodromal semptomlar yeterlidir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 41
42. Kızamıkta komplikasyonlar virüsün direkt etkisiyle
veya sekonder bakteriyel enfeksiyonlar nedeniyle
gelişebilir
En sık görülen komplikasyonlar sekonder enfeksiyon
sonucu oluşan otitis media ve bronkopnömoni’dir, primer
virüs enfeksiyonudur ve genellikle ölümcüldür (fatal)
Ülkemizde özellikle kızamık komplikasyonu olarak
görülen bronkopnömoni, başlıca bebek ölüm
nedenlerindendir
Şiddetli olgularda odontogenezis de etkilenir ve daimi
dişlerde mine hipoplazileri oluşabilir
Kızamık virüsünün diğer komplikasyonları ensefalit
ve trombositopenik purpuradır
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 42
43. Kızamık için spesifik bir tedavi yoktur
Yatak istirahatı, sıvı alımı, yeterli beslenme ve
analjezik kullanılması gibi destekleyici
tedavi genellikle yeterlidir
Hastalıktan korunmada aşılama en iyi
yöntemdir.
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 43
45. İntraepiteliyal ayrılma ile karakterize autoimmün,
mukokütanöz bir hastalıktır
Hücreler arası bağların kaybolması ile akantolizis olarak
adlandırılan epiteliyal hücre ayrılması ve buna bağlı olarak
büller oluşur
Büllerin ülsere olması sonucunda sıvı kaybı, elektrolit
dengesizliği ve ağrılı bir tablo ortaya çıkar
Hastalığın patogenezinde hücreler arası bağlantıdan
sorumlu desmozom komponentlerine karşı autoimmün
reaksiyon yer almaktadır
Tip II aşırı duyarlılık reaksiyonudur.
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 45
46. Deri lezyonları bülleri takiben oluşan ülserler şeklindedir
Pemfigus vulgaris görülen hastaların % 60’ında ilk belirtiler oral
bölgede görülür ve deri lezyonlarından 1-4 ay önce ortaya çıkarlar
Ülserler minör afta benzer şekilde olabildiği gibi büyük de
(harita şeklinde) olabilmektedir
Klinik olarak sağlıklı gözüken mukoza üzerine hafif bastırarak sürtme ile
epitelde ayrılma ve bül oluşumu, Nikolsky belirtisi olarak adlandırılır ve
pemfigusun tipik özelliğidir
Lezyonların ağız içinde en sık oluştuğu yerler yanak içi
mukozasıdır
Dudaklardaki lezyonlar genellikle kabuklaşırlar
Ağız lezyonlarının kendiliğinden iyileşme eğilimleri yoktur
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 46
47. 1. Hücreler arası keratinosit proteinlerine
(desmoglein 3) karşı otoimmün reaksiyon
2. Otoantikorlar intraepitelyal büllere sebep
olur
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 47
48. 1. Deri ve/veya mukozaları etkiler
2. Vakaların %50 veya daha fazlasında ağızda
başlar-ilk görülür son kaybolur
3. Vezikül veya bülleri ülserler takip eder
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 48
49. İmmunosüpresiflerle kontro altına alınır
(kortikosteriodler ve azathioprine/siklofosfamid)
Tedavi edilmezse ölümcüldür (dehidratasyon,
elektrolit dengesizliği, kötü beslenme ve
enfeksiyon)
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 49
54. Autoimmün bir hastalıktır ve epitelin bazal
tabakasını etkiler
Literatürde oküler pemfigoid, çocukluk çağı
pemfigoidi, mukosel pemfigoid gibi isimler de
kullanılır
Ağız, burun, göz, özefagus, larinks, üretra ve anal
mukoza etkilenebilir
Sikatrisyel pemfigoidli hastaların %95’inde gingival
lezyonlar bulunur.
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 54
55. Lezyonlar kroniktir, oral kavite dışında lezyonlar en
fazla sırayla konjuktiva, larinks, genital bölge,
özefagus ve deride görülür
Deri lezyonları nadirdir
Dişeti lezyonları kırmızı bölgeler şeklinde
görülmeye başlar, takiben yapışık dişeti ve
marjinal dişetinde ülserler görülür
Semptomlar hastanın rutin plak kontrolü yapmasına
engel olur, bu da gingival dokulardaki sorunu artırır.
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 55
56. Bazal membran proteinlerine (laminin 5 ve
BP180) karşı otoimmün reaksiyon
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 56
57. Oral mukoza (sıklıkla sadece dişeti) ve konjuktiva
Deri nadiren etkilenir.
Otoantikorlar subepitelyal büllere neden olur
Yaşlı kişilerde (50 yaş üstü) ülserler ve
kızarıklıklar şeklinde görülür
Lezyonlar inatçıdır, ağrılı ve rahatsızlık vericidir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 57
58. İmmunosüpresiflerle kontrol altına alınır
Bazen sistemik tedaviye direnç gösterir
Topikal ilaçlar yararlıdır.
Tedavi edilmezse morbiditesi yüksektir
Ağrı ve özellikle gözde skar oluşumu görülür.
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 58
61. Pemfigus Mukoz membran Pemfigoid
Doku antikorları IgG ve C3 (compleman) IgA, IgG, C3
Sistemik antikor Oto IgG Dolaşımda IgG yok
Hedef Dezmozomlar Bazal membran
Veziküller İntraepitelyaL Subepitelyal
Lezyon görülen yer Ağız ve deri Ağız ve göz
Tedavi Kortikosteroid Kortikosteroid
Prognoz Kötü, önemli oranda ölümcül İyi, belirgin morbidite
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 61
63. Sikatrisyal pemfigoid ile benzer etyolojik ve patogenetik
özelliklere sahiptir
Bir farkı bazal membran antijenlerine karşı yapılan
antikorların serumda saptanabilmesidir
Bazal membranın lamina lucida tabakası ayrılma
bölgesidir
Akantoliz yoktur
60 yaşın üstündeki bireylerde ve her iki cinste de eşit
olarak görülür
Nadiren yaşamı tehtit eder.
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 63
64. Lezyonlar karakteristik olarak deride
görülmekle birlikte hastaların %15-20’sinde
oral mukoza lezyonlarıyla birlikte görülür
Büller sıklıkla kol, göğüs ve karındadır, ağız
mukozasında görülmez veya burada çabuk
iyileşir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 64
67. Parametre Sikatrisyel Pemhigoid Büllöz Pemhigoid
Sebep Autoimmün Autoimmün
Cinsiyet Kadınlar daha fazla Erkekler ve kadınlar eşit oranda
Oral lezyonlar Oral kavite tutulumun en fazla
olduğu bölge, gingiva en fazla
etkilenir, göz lezyonları körlüğe
neden olabilir, büller ülsere olur,
iyileşirken skar bırakabilir
Oral mukoza nadiren etkilenir
skar bırakarak iyileşir
lezyonlar görülmez, büller
ülsere olur, lezyonlar genellikle
deri lezyonlarından önce oral
Deri lezyonları Nadirdir, baş, boyun ve
ekstremitelerde, büller ülsere
olur
Kol, göğüs ve karın en çok
ülsere olur, kızarıklık
tutulum gösteren bölgelerdir,
büller
Işık mikroskobu Subepitelial bül Subepitelial bül
Tedavi Kortikosteroidler
immünsüpresif ilaçlar, dapsone
Kortikosteroidler
immünsüpresif ilaçlar, dapsone
67
69. Dermatitis herpetiformis çok kaşıntılı bir deri
döküntüsüdür
Daha çok erkeklerde ve kuzey Avrupa kökenlilerde görülür
Lezyonların görüldüğü bölgede yoğun yanma, kaşınma ve
batma şikayetleri vardır
Döküntüler genellikle dirsekte, dizde, kalçada ve sırtta
görülür
Oral mukozayı nadiren etkileyen bir deri hastalığıdır
Deri lezyonları papüler, eritamatöz, veziküler ve genellikle
cerahatlidir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 69
70. İsminden çağrışım yapsa da bu lezyonların
sebebi herpes virüsü değildir
Sebebi gluten alerjisidir
Gluten buğday ve diğer bazı tahıllarda bulan
bir proteindir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 70
71. Dermatitis herpetiformiste IgA sistemi alerjiye sebep olur
IgA barsak mukozasında ve vücut salgılarında (tükürük)
bulunur
Besinlerle alınan gluten, IgA ile birleştikten sonra kana
karışıp ince damarları tıkayabilir
Bu durum lökositleri (nötrofilleri) bölgeye çeker ve kuvvetli
mediatörler salınır
Böylece döküntüler (veziküller) oluşur
Bu reaksiyonlar için iyot gerekli olduğundan, dermatitis
herpetiformis hastalarının iyotlu tuzları kullanmamaları
gerekir
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 71
75. Epidermolisis bülloza genetik geçişli, nadir
görülen kronik bir hastalıktır
Büllöz mukokutanöz bir hastalıktır
Her iki cinste de eşit oranda görülür
Hastalığın bütün tiplerinde minör travma ile bül
oluşması görülür
Epitel içinde veya altında değişik seviyelerde
ayrılmalar mevcuttur
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 75
76. Hastalığın otozomal dominant ve resesif formları
mevcuttur
Patogenezinde keratin, hemidesmozon ve
kollagen yapımı ile ilgili gen defektleri mevcuttur
Hastalığın kesin bir tedavisi olmamakla birlikte
topikal ajanlar hem kurutucu hem de ikincil
enfeksiyonu önleyici olarak kullanılmaktadır
DOÇ. DR. FATİH ÖZAN 76