Bu sunumda, "Yeni Ekonomi Kuantum Nöroekonomi" isimli kitabın özeti yer alıyor. Kitabın yazarı Haydun Soydal.
Kitap, iktisat biliminin diğer bilimlerden ayrı düşünülemeyeceğinin ve bu nedenle de bilimsel gelişmelerden direk etkilendiğinin vurgulanması ile başlıyor.
Ardından, iktisat bilimi dünyasında kabul görmüş olan teoriler paylaşılıyor. Bunlar: Klsaik, Neoklasik ve Modern olarak kategorize edebileceğimiz üç akımın öncülüğünde geliştirilmişlerdir.
Kuantum fiziğinin, nöroekonominin ve davranış bilimlerinin ekonomide yer bulmaya başlamasıyla iktisat biliminde bir devrim yaşandığı iafde ediliyor ve kitap boyunca, çeşitli bilimlerdeki ve kavramlardaki gelişmeler örnek verilerek bu devrimin ne olduğu açıklanıyor.
Kitabın I. bölümünde; konuya temel oluşturması için önce klasik iktisat ve neoklasik iktisat teorileri tanımlanmıştır. Ve ardından modern (yeni) iktisada geçiş; gelişmeler ve kavramlar aracılığı ile aktarılıyor. İlgili tüm kavramlar açkılanarak, iktisat bilimine nasıl yansımasına dair fikir veriliyor.
Kitabın II. bölümünde; ise nöroloji, insan beyni ve insan beyninin işleyişi açıklanarak iktisat bilimi ile ilişkilendiriliyor.
Kitabın son kısmında Haldun Soydal’ın Türkiye’de yaptığı çalışmalardan da örnekler veriliyor.
Carl Jung, Kolektif Bilinçaltı ve ArketiplerCan YükselAnalitik Psikoloji'nin babası Carl Jung ve onun kolektif bilinçaltı tanımı üzerine temel bilgileri barındıran bir sunum
Bu sunumda arketip kavramına değinilmiş ve ayrıca hikaye anlatımında arketiplerin kullanımı hakkında bilgi verilmiştir.
CARL JUNGUNAM Facultad de Contaduría, Administración e InformáticaCarl Jung was a Swiss psychiatrist and psychoanalyst in the early 20th century. He studied medicine and became interested in psychiatry. He worked with Sigmund Freud for several years but disagreed with Freud's belief that sexuality was the sole driving force of the unconscious mind. Jung developed his own theory called analytical psychology and focused on the collective unconscious and different personality types. He believed dreams were influenced by the unconscious mind and wrote extensively on symbolism, mythology and spirituality. Jung's theories are still influential today in therapy and dream interpretation.
CARL JUNGPallav PareekCarl Jung had a disturbed childhood due to his mother's mental illness. He became interested in psychiatry after reading Krafft-Ebing's Psychopathia Sexualis. Jung furthered his education at the University of Basel medical school and joined the Burghölzli psychiatric hospital. There he began pioneering work with word association tests. Jung initially collaborated with Sigmund Freud but they later had a falling out over theoretical disagreements. Jung went on to develop his theories of archetypes, the collective unconscious, introversion and extroversion, individuation, and more. He recorded his visions and imaginings during a midlife crisis in The Red Book. Jung had a large influence on the fields of psychology and psychotherapy.
Yeni Ekonomi Kuantum Nöroekonomi Kitabının Özeti - Avedis Boyacı
1. “Yeni Ekonomi
Kuantum – Nöroekonomi
(Haldun Soydal)”
Kitap Özeti
Hazırlayan: Avedis Boyacı
http://tr.linkedin.com/in/avedisboyaci
http://boyacidukkani.wordpress.com
2. Sunum Ġçeriği
• Kitaba Dair Genel Bilgiler
• Kitap Künyesi, Kitabın Ġçindekiler, Genel Bilgiler
• I. Bölüm
• Klasik Ġktisat Akımı
• Neoklasik Ġktisat Akımı
• Modern (Yeni) Ġktisat Akımına Doğru
• Kavramlar (Ekonofizik, Kaos, Kuantum, Entropi, Belirsizlik, Fraktal Geometri,
Kelebek Etkisi, Oyun Teorisi, Bulanık Mantık, Nörokuantoloji)
• II. Bölüm
• Yeni Ġktisat (Psikolojik Ġktisat, Mental Muhasebe, DavranıĢsal Ġktisat, Evrimci
Ġktisat)
• Beyin - Nöroloji (Nöron'lar, Nörotransmiter‟ler, Bellek - Bilinç, Karar Verme, fMRI,
Ġktisadi Bulgular, Nöropazarlama)
• Nöroekonmi, Makroekonomi ve Türkiye Üzerine Uygulama
• Yazarın Sönsözünden
3. Kitap Künyesi
Yeni Ekonomi
Kuantum - Nöroekonomi
Yazar: Haldun Soydal
Yayınevi: Palet Yayınları
Basım zamanı: Eylül 2010
Sayfa adedi: 204
5. Kitaba Dair Genel Bilgiler I
• Kitap, iktisat biliminin diğer bilimlerden ayrı
düşünülemeyeceğinin ve bu nedenle de bilimsel
geliĢmelerden direk etkilendiğinin vurgulanması ile
baĢlıyor.
• Ardından, iktisat bilimi dünyasında kabul görmüĢ
olan teoriler paylaĢılıyor. Bunlar: Klsaik, Neoklasik
ve Modern olarak kategorize edebileceğimiz üç
akımın öncülüğünde geliĢtirilmiĢlerdir.
• Kuantum fiziğinin, nöroekonominin ve davranış
bilimlerinin ekonomide yer bulmaya
başlamasıyla iktisat biliminde bir devrim yaĢandığı
iafde ediliyor ve kitap boyunca, çeĢitli bilimlerdeki
ve kavramlardaki geliĢmeler örnek verilerek bu
devrimin ne olduğu açıklanıyor.
6. Kitaba Dair Genel Bilgiler II
• Kitabın I. bölümünde; konuya temel
oluĢturması için önce klasik iktisat ve neoklasik
iktisat teorileri tanımlanmıştır. Ve ardından
modern (yeni) iktisada geçiĢ; geliĢmeler ve
kavramlar aracılığı ile aktarılıyor. Ġlgili tüm
kavramlar açkılanarak, iktisat bilimine nasıl
yansımasına dair fikir veriliyor.
• Kitabın II. bölümünde; ise nöroloji, insan
beyni ve insan beyninin işleyişi açıklanarak
iktisat bilimi ile iliĢkilendiriliyor.
• Kitabın son kısmında Haldun Soydal‟ın
Türkiye‟de yaptığı çalışmalardan da örnekler
veriliyor.
7. Bölüm I > Klasik Ġktisat Akımı
• Klasik fizik; Öklit matematiği, Newton‟un (1643 - 1727) ve
daha sonra James Maxwel‟in geliĢtirmiĢ oldukları
teoremlere dayanmaktadır. Newton özgür iradeyi ortadan
kaldıran nedensellik temeline dayalı determinist
feslefeyi bilim dünyasına sunarak, temel paradigmayı bu
felsefe üzerine kurmuĢtur. Yani bir önceki durumdan bir
sonraki durumun tespit edilmesi mantığına
dayanmaktadır.
Isaac Newton
1642 - 1727
• Klasik fizikteki deterministik felsefenin iktisat bilimine
yansıması rasyonellik (akılcılık) şeklinde olmuştur.
Ġnsan rasyonel bir varlık olarak kabul edilmiĢ ve iktisadi
kuramlar bu varsayım üzerine inĢa edilmiĢtir. Psikoloji
biliminden sınırlı miktarda faydalanılmıştır.
• Bu kuramın en önemli temsilcileri Adam Smith ve
Jeremy Bentham kabul edilebilir. Adam Smith‟in “The
Theory of Moral Sentimes” isimli çalıĢmasında birey Adam Smith
davranıĢlarının psikolojik açıdan analizini içermektedir. 1723 - 1790
8. Bölüm I > Determinizm
• Determinizim, tüm olayları ve evreni,
onların bu şekilde olmalarını
zorunlu kılan bir takım yasa ile
güçlerin varlığına ve bu yasa ile
güçlerden meydana geldiklerini ileri
süren doktirne verilen isimdir. Daha
açık bir ifadeyle evrende akli bir
düzen vardır.
• Felsefi temelli determinizim,
nedenselliktir ve bütün olaylarda
özgür iradeyi ve insanın baĢka türlü
davranabilme imkanını kabul
etmeyen, olay ve olgularda bir takım
önceden varolan zorunlu nedenler
zincirinin zorunlu olarak
benimsendiğini savunan teoridir.
9. Bölüm I > Neoklasik Ġktisat Akımı I
• Neoklasik iktisat akımı özellikle 20. yüzyılda etkili
olmuştur. Bu akım ile birlikte iktisat biliminde sosyal
bilimlerden uzaklaĢılmıĢ, sosyolojik – psikolojik
faktörlerin dahil edildiği analizler giderek azalmıĢ ve
iktisadi faktörler matematiksel olarak ifade
edilmeye çalışılmıştır. Yani “etkik” kökenden
“mühendislik” kökene doğru bir kayma yaĢanmıĢtır.
• Ġktisadi bireylerin her durum ve koĢulda, rasyonel
(akılcı) kararlar alarak, rasyonel seçim ve tercihler
yaptıkları, faydasını maksimum yapmaya çalıĢan
davranıĢlar sergileyecekleri varsayılmıĢtır. Bu
Ģekilde davranan iktisadi bireye “homo
economicus” denilmektedir. Kararlı ekonomik
denge durumu olabileceği söylenmekte ve bu
durum hedeflenmektedir. Dengesizliğin geçici
olduğu kabul edilmektedir.
10. Bölüm I > Neoklasik Ġktisat Akımı II
• Oysa, zaman içinde görülmüĢtür ki reel
dünyada; kararlı ekonomik denge durumu,
gruplararası çıkar çatıĢmalarının
yaĢanmadığı ekonomik sistemler mümkün
değildir. İktisadi hayat matematiksel
ifadeler dışında çok çeşitli faktörlerden
etkilenmektedir.
• Neoklasik iktisat akımının ortaya koyduğu
en sosyal sayılabilecek kavram marjinal
fayda (bir ürünün son biriminin
sağlayacağı fayda) kavramıdır.
11. Bölüm I > Modern Ġktisat Akımına Doğru I
• Neoklasik iktisat akımındaki tam rasyonellik varsayımı, iktisat
modellerine basitlik ve iĢlerilik sağlamalarına rağmen tahmin
gücü açısından yetersiz kalmaktaydı.
• Neoklasik yaklaĢımın gerçek dünyayı yansıtmaktan uzak olan
varsayımlarının ekonomi öğretisi ve eğitimine de yansıyarak
tekelleĢmesi, pek çok eleĢtiri almasının yanı sıra, 2000 yılında
bir grup Fransız iktisat öğrencisi tarafından bir bildiriyle
eleĢtirilmiĢ ve öğrencilerin deyimiyle “Otistik İktisat” kavramı
kamuoyu ile paylaĢılmıĢtır. Ardından özellikle Amerika ve
Belçika‟da baĢ gösteren tepkiler modern iktisatın doğumunda
önemli adımlar olmuĢlardır.
• İktisat biliminin diğer bilimlerle ilişkilendirilmesi gerekliliği
zamanla kendisini göstermiĢ ve yerleĢik iktisat kuramlarını
etkilemiĢtir.
12. Bölüm I > Modern Ġktisat Akımına Doğru II
• Modern (yeni) iktisatta öne çıkan noktalar aĢağıdaki Ģekilde özetlenebilir. (Bu
kavramlar ileriki slide‟larda açıklanacaktır.)
• Zaman analize girmiĢtir. (Laboratuvar ortamında somut zamanlı modellerin
kurulması mümkün hale gelmiĢtir.)
• Faydacılık
• Marjinalizm
• Sınırlı rasyonellik
• Yöntemsel bireyselcilik
• Çoklu denge
• Evrimci oyun kuramı
• Ekolojik ekonomi
• Psikolojik ekonomi
• Yeni ekonometri
• Kompleksite kuramı
• Simülasyonlar - Fraktallar
• Deneysel iktisat
• Ekonofizik
• Mental muhasebe
• DavranıĢsal iktisat
• Nöroekonomi
13. Bölüm I > Ekonofizik
• Tüm bilimlerin kaynağı felsefedir. Tüm bilimler felsefe
kaynaklı olduklarından birbirleriyle de iliĢki halindedirler.
• Fizik alanında yapılan her türlü paradigma değiĢikliği
ekonomide de değiĢimlere yol açmaktadır.
• Fizikçiler tarafından ortaya koyulan teorileri ve metotları
ekonomi problemlerini çözmekte kullanan ve iktisadi
analizlere dahil eden interdisipliner araştırma alanına
«ekonofizik» adı verilmektedir. Eski Yeni
Klasik Mekanik Kuantum Mekaniği
Doğrusal Geometri Fraktal Geometri
Klasik Mantık Bulanık Mantık
Determinizm Belirsizlik
14. Bölüm I > Kaos I
• Kaos, evrenin düzenden önceki karmaşık, şekilsiz,
anlaşılamayan ve kontrol edilemeyen hali olarak ifade
edilmektedir.
• Kaos teoremi ilk kez 1889 yılında, Fransız matematikçi Henry
Poincare tarafından kullanılmıĢtır. Evrenin ilk durumunu
bilemeyeceğimiz için güneĢ sisteminin kararlı olup
olmayacağını asla öngöremeyeceğimizi ispatlamıĢtır.
• Kaos teoremi; Kuantum Mekaniği, Heisenberg Belirsizlik Ġlkesi,
atomaltı dünyanın araĢtırılması, determinizmin eski önemini
yitirmesiyle önemli ölçüde kullanılmaya baĢlamıĢtır. Kaos
teoremi; sürekli bir kararsızlık gösteren yapılardan düzenin
(süreli ve çoklu denge) nasıl ortaya çıktığını non-lineer
denklemlerle göstermektedir.
15. Bölüm I > Kaos II
• Kaos teorminde, iktisadi olaylar tekdüze ve basit iliĢkiler
olarak değerlendirilmemekte ve kaotik özellik taĢıyan
davranıĢlar olarak varsayılmaktadır. Klasik iktisadi
ekolün temel argümanları olan homoeconomicus ve
rasyonalizm reddedilmektedir.
• Yapılan araĢtırmalara göre dünya ekonomisi genel bir
döngü olarak 50 yılda bir kırılmakta ve sonuç olarak
belirsiz bir döneme girmektedir. Yani kaotik yükseliĢ ve
çöküĢ döngüleri bulunmaktadır. Bu durum Kaos teoremine
uygundur.
16. Bölüm I > Kuantum
• Atom çekirdeğinin etrafında devamlı bir
dalga halinde dolaşan ve her noktada
bulunabilen elektronların çok olmasına
«kuanta»; tek olmasına ise «kuantum» adı
verilir.
• Belirsizliği temel alan Kuantum paradigmasıyla
beraber, görecelilik - olasılık gibi durumlar
sisteme eklenmiş ve ekonomik sistemin
bütünü düzsel değil nonlineer bir çözümleme
tekniği ile yorumlanmıştır.
• Önümüzdeki dönemde yeni ekonomi bu
kuramlara dayandırılacaktır. Ör: Ġstihdam, döviz
kuru, finans piyasaları harektleri vs...
17. Bölüm I > Entropi
• Yunanca «Entrope» kelimesinden gelen «Entropi»
bir sistemin düzensizliğinin ölçüsü olarak ifade
edilmektedir. Evrende kendi haline bırakılan tüm
sistemlerin zamanla orantılı olarak düzensizliğe
doğru gideceğini savunur.
• Entropi getirdiği fizik dinamiği dıĢında, «Sosyal
Entropi» kavramıyla da iktisat literatürüne girmiĢtir.
Sosyal Entropi, insan iliĢkileri ile üretme ve gelir
yaratma kapasitesi arasındaki iliĢkiyi açıklamaya
çalıĢan bir kuramdır. Ekonomik sistemin öğeleri
arasındaki farklılaĢma arttıkça Sosyal Entropi
azalmaktadır. Sosyal Entropi azaldıkça gelir
dağılımının daha homojen sağlanacağı ve
toplumun refah düzeyinin artacağı sonucuna
ulaĢılmıĢtır.
18. Bölüm I > Belirsizlik
• 1926 yılında Werner Heisenberg tarafından
tanımlanmıĢtır. Bu ilke Kuantum fiziğinin de temelini
oluĢturmaktadır.
• «Belirsizlik İlkesine» göre hareket halinde olan bir
elektronun hem konumunun hem de hızının aynı
anda belirlenmesi imkansızdır. Kuantum fiziğinde her
fiziksel niceliğe denk gelen bir reel sayı değil, bir iĢlemci
vardır. Bu iĢlemciler, deterministik mekanikten ayrı olarak
sayısal değerler ile değil matrisler ile temsil edilir.
Dolayısıyla, kuantum mekaniğinde ölçülen fiziksel
niceliğin ölçüm sırası önemlidir.
• İktisadi dünyda matrisler olasılıkları işaret Werner Heisenberg
etmektedir. Dolayısı ile bazı olasılıklar hesaplanabilir. 1901 - 1976
Fakat hiçbir zaman kesin olarak iktisadi bir tahminde
bulunulamaz.
19. Bölüm I > Belirsizlik – Schrodinger Deneyi
• Belirsizlik ilkesini temel alan Schrodinger, elektronun atom
içindeki hareketini inceleyerek (dalga mekaniği) elektronun
bulunduğu yeri bir olasılık olarak ortaya koymuĢtur.
Schrodinger‟e göre bütün ihtimaller aynı anda var
olmaktadır. Yaptığımız gözlem sırasında bu ihtimallerden
algıladığımızı gerçeğe indirgeriz ve gözlemin bir parçası oluruz.
• Schrodinger‟in ünlü kedi deneyinde, kapalı bir kutunun içinde
bir düzenek ve baĢlangıçta canlı olan bir kedi vardır. Düzeneğin
içinde ise, bozunma olsalığı %50 olan bir parçacık ve bu
parçacığın bozunmasıyla ortama yayılacak zehirli gaz vardır.
Düzenek bozulursa kedi ölecektir.
• Kutu açılana (yani gözlem yapılana
kadar) kedi ölü mü diri mi
bilinmemektedir. Yani kuantum fiziğine
göre kedi hem ölüdür hem de diridir.
20. Bölüm I > Fraktal Geometri
• 1975‟te Polonya asıllı matematikçi Beneoit Mandelbrot
tarafından ortaya atılan Fraktal; çoğunlukla kendine benzeme
özelliği gösteren karmaĢık geometrik Ģekillerin ortak
adıdır. Kendine benzer bir cisimde cismi oluşturan
parçalar ya da bileşenler cismin bütününe benzer.
Düzensiz ayrıntılar ya da desenler giderek küçülen ölçeklerde
yinelenir ve tümüyle soyut nesnelerde sonsuza değin
sürebilir; öyle ki,her parçanın her bir parçası büyütüldüğünde,
gene cismin bütününe benzer. Kendileri farklı ölçeklerde
tekrar eden motiflerdir.
• Fraktal doğanın gerçek geometrisi olarak da tanımlanabilir.
Yakın zamanda yapılan araĢtırmalar, birey, takım, kurum ve
hatta toplum seviyesindeki hareketlerin de fraktal dinamikler
gösterdiğini iĢaret etmektedir.
• Ör: T-Bono piyasalarında dikey eksende fiyat ve yatay
eksende de zaman grafiği oluĢturulduğunda, uzun vadede
kendini tekrar eden fraktal örüntüler görülmesi olasıdır.
21. Bölüm I > Kelebek Etkisi
• BaĢlangıçtaki koĢullara hassaslık olarak bilinen kelebek etkisi,
Lorenzin 1972 yılında yayınladığı «Öngörü: Brezilya‟daki bir
kelebeğin kanat çırpışı, Teksas‟ta bir kasırga başlatabilir
mi?» adlı makalesinden ismini almıĢtır.
• Dünya ekonomisi artık, kürselleĢmenin getirdiği boyut ile baĢta
finans piyasaları olmak üzere birbirine o kadar entegre hale
gelmiĢtir ki; dünyadaki herhangi bir yerdeki eknomik sistemde
meydana gelen çok küçük olaylar, çok büyük değişikliklere
neden olabilmektedir.
• Örneğin; mortgage kredirlerinde kanat kırçpan
kelebek dünya ekonomilerinde kasırgalara yol
açmıĢtır veya 1929‟da borsadaki çıkıĢlar büyük
buhrana neden olmuĢtur.
22. Bölüm I > Oyun Teorisi I
• Amerikalı matematikçi Jon Von Neuman 1928
yılında yayınladığı makale ile oyun teorisinin
temelini atmış, ekonomist Oscar Morgenstern ile
de 1944 yılında basılan «Oyun Teorisi ve
Eknomik DavranıĢ» isimli kitapta, bu teoriyi
ekonomi alanı üzerinde uygulamıĢtır. 1950
yılında John Forbes Nash, yayınladığı Jon Von Neuman
1903 - 1957
çalışmalar ile teoriyi geliştirmiş, rekabetçi ve
işbirlikçi oyunlarda kullanılabilecek bir denge
kavramını ortaya atmıĢtır.
• Oyun teorisi «Akıllı karar vericilerin
çatışmalarının veya işbirliklerinin matematik
modelleri» olarak adlandırılabilecek bir teoridir.
John Forbes Nash
1928 - ...
23. Bölüm I > Oyun Teorisi II
• Mahkumlar Açmazı: Delilleri yetersiz bir
suçtan iki zanlının hapse atıldığını
düĢünelim. Eğer zanlılardan hiç biri
herhangi bir itirafta bulunmazlarsa
mevcut delillerle ikisi de 2‟Ģer yıl
yatacaklardır. Eğer zanlılardan biri diğeri
aleyhine itirafta bulunursa o serbest
kalacak, diğeri 10 yıl hapse mahkum
olacaktır. Her ikisi birbirinden habersiz
diğerini ele verici itirafta bulunursa, suçu
ikisinin birlikte iĢlediği sabit olacağı için
ikisi de 5‟er yıla mahkum olacaklardır.
Zanlılar için ikilem burada baĢlamaktadır.
Sonuçları, diğer zanlının tavrına bağlı
olarak değişen bir çok seçenek
bulunmaktadır.
24. Bölüm I > Oyun Teorisi III
• Nash Dengesi: Bütün oyuncuların kendine göre en yüksek
kazancı getirecek bir stratejisi olduğu, fakat oyundaki
yegane oyuncu olunmadığı için bu „dominant stratej‟inin
uygulanamayacağı ve bir „denge durumu‟na razı
olunacağıdır. Nash dengesi stratejisi, bir oyuncunun
karşısındaki oyuncunun stratejisini tahmin edip, buna
yönelik izlediği „en iyi‟ stratejidir.
• Sonraki yıllarda; ekonomiden hukuka,
politikadan uluslararası iliĢkiye kadar birçok
sosyal bilim alanında uygulanmıĢ ve stratejik
karĢılaĢmaların incelenmesinde ortak dil
haline gelmiĢtir.
25. Bölüm I > Bulanık Mantık
• Bulanık mantık, 1965 yılında Azeri asıllı ABD‟li Lütfi Askerzade'nin
yayınladığı bir makalenin sonucu oluĢmuĢ bir mantık yapısıdır.
• Bulanık mantığın temeli bulanık küme ve alt kümelere dayanır. Klasik
yaklaĢımda bir varlık ya kümenin elemanıdır ya da değildir.
Matematiksel olarak ifade edildiğinde varlık küme ile olan üyelik
iliĢkisi bakımından kümenin elemanı olduğunda "1", kümenin elemanı
olmadığı zaman "0" değerini alır. Bulanık mantık klasik küme
gösteriminin genişletilmesidir. Bulanık varlık kümesinde her bir
varlığın üyelik derecesi vardır.
• Bulanık mantık sistemlerinde NLP (doğal dil iĢleme) kullanımaktadır.
Bu yapısı ile özellike yapay zeka sistemleri için olduka uygundur.
• Bulanık mantık sistemleri kesinlik yerine üyelik derecesi yaklaĢımını
benimsedikleri için ekonomi ve finansta da analizlerde sıklıkla
kullanımaktadır. Yönetim karar destek sistemlerinde, fabrika yeri
seçimi ve satıĢ stratejilerinin belirlenmesinde önemli hale gelmiĢtir.
26. Bölüm I > Nörokuantoloji
• Nörokuantoloji; nöroloji ve kuantum fiziği arasındaki
etkileĢim sonucu ortaya çıkmıĢ bir çalıĢma alanıdır.
• Kuantum mekaniğinde gerçeklik nedir sorusu önemli bir tartıĢma alanıdır.
Bir fiziksel olayı kendin gözlüyorsan bunun gerçek olduğunu
algılıyorsundur. Fakat bir olayı kaydedecek gözlemci yoksa gerçek nedir?
Kuantum mekaniği tartıĢmayı daha da karmaĢık hale getirmiĢ. Çünkü
kuantum mekaniğinin geliĢiyle gözlemci, gözlenen, ölçme kavramları
iyice ön plana çıkmıĢtır.
• Nörokuantoloji, kuantum mekaniğindeki ölçme sorununa farklı bir bakıĢ
açısı ile yanıt aramaktadır. Ölçmede bilincin devreye girip girmediği,
hangi aşamada devreye girdiği tartışılmaktadır.
• Ġnsan beyninde sinirler arası iletim elektriksel ve kimyasal değiĢimlerle
olmaktadır. Bu değiĢimler ne kadar kuantum mekaniği özelliği
taĢımaktadırlar? Nörokuantoloji bu konuda da araĢtırma yapmaktadır.
27. Bölüm II > Yeni Ġktisat
• Ġktisat bilimi insanı konu edinmesine rağmeN;
uzunca bir süre, insandan bağımsız düĢünülmesi
mümkün olmayan psikoloji faktörünü (insanı
tam rasyonel kabul ederek) analizlerine dahil
etmemiş, iktisadi birey olarak sınırlandırdığı
homoeconomicus modelinin ötesine
geçememiş, sonuçta da karĢılaĢılan gerçeklikler
ile teorilerde ulaĢılan sonuçlar birbirleriyle tutarsız
kalmıĢtır.
• Fakat bugün, iktisat bilimi, yeni teknik ve
yöntemleri analizlerine dahil ederek sınırlarını
aĢmaya baĢlamıĢtır. Fizik, sosyoloji ve nöroloji
başta olmak üzere diğer sosyal ve fen
bilimlerinden faydalanmaktadır. Bu interdisipliner
anlayış «Yeni İktisat» olarak adlandırılmaktadır.
28. Bölüm II > Yeni Ġktisat – Psikolojik Ġktisat
• Bu noktada devreye, insan psikolojisi odaklı; psikolojik,
davranışsal ve deneysel iktisat akımları girmiĢtir.
• Psikoloji ve iktisat biliminin sentezi olarak
tanımlayabileceğimiz “psikolojik iktisat”; “mevcut
iktisadi kuramlara ve çözümlemelere psikoloji dahil
edilmesi, baĢka bir deyiĢle «iktisadi analizlerde
psikoloji biliminden yararlanılması» Ģeklinde ifade
edilebilir.
• Bireylerin ekonomik tercihlerini ve bu tercihlerin altında
yatan psikolojik nedenleri araĢtırmaktadır. Marjinal fayda
hedonik (haz) psikoloji varsayımları çerçevesinde
psikolojik iktisat içerisinde yer alan bir kavramdır.
29. Bölüm II > Yeni Ġktisat – Mental Muhasebe
• Son dönemlerde yapılan deney ve araĢtırmaların
ortaya koymuĢ olduğu gibi insanlar, mental
hafızalarına birçok olay ve olgu ile ilgili bilgiyi
bilinçaltı seviyede kaydetmektedirler.
• Bireyler, mental hafızalarına kaydetmiĢ oldukları
her türlü olay, olgunun farkında olmasalar bile
etkisi altındadırlar.
• Bu nedenle kararlarında her zaman akılcı değil;
aksine çoğu zaman hissel ve deneyimledikleri
doğrultusunda davranışlar sergilemektedir.
• Mental muhasebe; bireylerin nesnelere ve
eĢyalara değer biçerken zihninde oluşturduğu
fayda / kazanç karşılaştırmasıdır.
30. Bölüm II > Yeni Ġktisat–DavranıĢsal Ġktisat
• Risk algılaması, belirsizlik altında karar verme,
beklenen fayda, seçim, rasyonellik vb. konuların ele
alındığı davranışsal iktisat Wagner tarafından;
«ekonomik karar alma sürecinde, bilişsel bilimin
uygulanması» Ģeklinde tanımlanmaktadır. Analizlere
insan sosyopsikolojik unsurların dahil edilmesidir.
(Ör: Oyun teorisi)
• Deneysel iktisat ise; kısmen kontrol edilebilen
laboratuvar ortamında karĢılıklı etkileĢen insanların
karar ve davranıĢlarınI inceleyen bilim dalıdır.
Davranışsal iktisat teorilerinin test edilmesi
şeklinde yorumlanabilir. Son dönemde deneysel
iktisat kapsamına biyoloji ve nöroloji bilimi de dahil
edilmiĢtir.
31. Bölüm II > Yeni Ġktisat – Evrimci Ġktisat
• Darwin‟in doğal seleksiyon teorisinin iktisada
uyguLanmasıdır. Evrim teorisi, iktisadi hayatta kalmak
isteyen, güç ve rekabet üstünlüğü elde etmek amacı
güden ekonomik birimler açısından da söz konsudur.
Nitekim; ekonomik koĢullara uyum sağlayamayan iktisadi
birimler diğerleri ile rekabet etme gücünden yoksun
olacaklardır.
32. Bölüm II > Yeni Ġktisat – Nöroekonomi
• Nöroeknomi kavramı, literatürde ilk kez, Prof. Kevin
McCabe tarafından 1998‟de kullanılmıştır.
• Ekonomik ortamlarda insan kararlarının biyolojik
temellerini anlamak için biraraya gelmiĢ interdisipliner
çalışma alanı olarak tanımlanmıştır. Tüm ekonomik
birimlerin karar verirken rasyonalitenin yanısıra
gösterdikleri davranış ve bunların neden – sonuç
ilişkisi konularını oluşturmaktadır.
• Temelinde Bölüm II‟de anlatılan tüm modeller
yer almaktadır. Yani nöroekonomi; nöroloji,
ekonomi ve psikolojinin sentezidir.
33. Bölüm II > Nöroloji – Beyin
• Ortalama 1,36 kg ağırlığında, beyaz ve boz
renkte olan, sürekli değiĢebilme,
güncellenebilme ve milyonlarca bilgiyi aynı
anda işleme, kaydetme, saklama özelliğine
sahip olan beyin, bugünkü halini yaklaĢık 5
milyar yıllık bir evrimin sonucunda almıĢtır.
• Ön, arka ve orta beyin olmak üzere 3
bölümden oluşur. 1 cm3‟lük parçasında 1
trilon bağlantıya sahip 100 milyar nöron
hücresi bulunur. Ve bu nöronlar arasında
saniyede 10 milyon x milyar kez uyarı
gerçekleĢtirebilir.
34. Bölüm II > Nöroloji – Beyin
• Sol ve sağ yarımkürelerden oluşan beyinde
iki yarımküre arasındaki tek bağlantı, altta,
yarığın tabanında uzanan ve corpus collum
denen geniş sinir demetidir.
• Sinir demetini oluşturan lifler, soğan ilikte
(omurilikte) çaprazlanarak yön
değiştirdikleri için, sol yarımküre vücudun
sağını, sağ yarımküre de vücudun solunu
denetlemektedir.
• Beyni oluĢturan 3 temel kısım (arka, ön, orta)
beyin, kendi içinde birbirleri ile
haberleşebilmelerinin yanısıra,
birbirlerinden bağımsız görevleri yerine
getirmektedir.
35. Bölüm II > Nöroloji – Beyin
• Soğanilik, beyincik ve varol
köprüsünden oluĢan arka
beyin; otonom sinir
sistemini kontrol etmekte ve
kas faaliyetlerimizi koordine
ederek hareketlerimizi düzgün
ve akıcı bir hale getirmektedir.
• Orta beynin içinde işitme ve
görme ile ilgili önemli iĢlevler
gören nöronlar vardır. Beyin
sapı, beynin her üç kısmıyla
iliĢki halinde olan bir yapıdadır.
• Ön beyin ise; talamus,
hipotalamus, limbik sistem,
serebrum ve beyin
kabuğundan oluĢmaktadır.
36. Bölüm II > Nöroloji – Beyin
• Talamus duyu organlarından gelen nöronların beyin
kabuğu ile ilişkisini sağlamakla görevli olan kısımdır. Hipofiz
salgı bezi ile Talamus arasında yer alan Hipotalamus,
“heyecan” ve “arzuların” yönetildiği merkezdir.
• Beyin kabuğu (korteks) üzerinde 100 milyar sinir hücresini
barındıran, “gri madde” olarak adlandırılan dokudur. Bilinçli
zihinsel işlevlerin önemli bir kısmı bu bölgede
üretilmektedir. Yarım kürelerin en dıĢ katmanı olan beyin
kabuğu, daha çok sinir hücrelerini ve destek hücreleri içeren
bozmaddeden (3,2 mm), iç katmanları ise sinir hücrelerinin
uzantıları olan aksonları ya da sinir liflerini içeren akmaddeden
ve bazal gangliyonlardan oluĢmaktadır. Beyin kabuğu, sinirler
tarafından, duyu organlarından beyine aktarılan bilgilerin
alındığı kısımdır. Bozmadde altında milyonlarca sinir lifinden
oluĢan akmadde bulunmaktadır.
37. Bölüm II > Nöroloji – Beyin
• Limbik Sistem: Beyin kabuğunu oluĢturan frontal, parietal ve oksipital
lobların altında bir kıvrım Ģeklinde yer alan bu sistemde; hipotalamus,
singulat girus hipokampus ve amigdala sinir hücreleri gruplarıyla infra
orbital frontal bölgeler bulunmaktadır. Uyku, açlık, cinsellik, heyecan,
korku gibi fizyolojik olayların düzenlenmesinde limbik sistemin yeri
çok önemlidir.
• Beynimize duyu organlarımızdan gelen uyarılar, tamaus‟a gelip süzülür
ve beynin ilgili bölgesine yönlendirilir. Fakat, koku duyusunu taşıyan
sinir hücreleri bilgisi filtrelenmez. Bu nedenle koku duyusunun
duygular üzerinde önemli etkisi varıdır.
• Hipotalamusun ön bölümü
bedenimize sakinleĢtirici sinyaller
gönderirken, arka bölümü (özellikle
amigdal sinir hücreleri) endişe
verici ve korkutucu durumlarda
çarpıntı, kızarma, titreme, gerginIik
gibi sinyaller gönderir.
38. Bölüm II > Nöroloji – Beyin – Nöron‟lar
• Vücudumuzdaki kaslara, organlara
ve salgı bezlerine bilgiler
göndererek çalışmalarını kontrol
eden sinir hücrelerine «nöron» adı
verilir. Çoğu, beynin dıĢ kabuğundaki
gri bölgede yer almaktadır.
• Beynin en karmaĢık iĢlemlerinden biri, bilginin
kodlanmasıdır. Bu süreçte beyindeki nöronlar
(sinir hücreleri) zarlarının dışında elektrik akımı
oluĢturmaktadır. Bu elektrik akımları, „akson‟ adı
verilen uzantılara ulaĢarak, onlar vasıtasıyla
gerekli olan kimyasal sinyallerin açığa
çıkmasını sağlamakta ve bu akımlar sayesinde
bilgiler beynimize aktarılmaktadır.
39. Bölüm II > Nöroloji – Beyin – Nöron‟lar
• Nöronlar büyük bir gövde ve bunun uzun ince
kuyruk şeklindeki uzantısı olan «akson»dan
oluşmaktadır. Nöronlarda oluĢan elektrik sinyalleri
aksonlar tarafından saniyede 100 metre hızla diğer
hücrelere iletilmektedir. Aksonlar miyelin adı verilen
kılıfla çevrilidir. Bu kılıf elektrik sinyallerinin çok hızlı
taĢınmasını sağlar.
• Sinir hücrelerinin gövdesinden çıkan ve «dendrit»
denen anten benzeri uzantılarsa diğer sinirlerden
gelen sinyalleri algılamaktadır. Nöronlar arasındaki
bu bağlantılara «sinaps» adı verilmektedir. Elektrik
sinyalleri aksonun ucuna ulaĢtığında buradan
«nörotransmiter» denen özel kimyasal mesajcı
moleküllerin salgılanmasına yol açmaktadır. Beynin
iĢleyiĢi; bu bağlantılarla bilgilerin diğer hücrelere ve
vücuda taĢınması ile sağlanır.
40. Bölüm II > Nöroloji – Beyin –
Nörotransmiter‟ler
• Haberci moleküller olan «nörotransmiter»ler farklı tiplerde ve
iĢlevlerdedir. Ör: Katekolamin (dopamin, noradrenalin) beyin ve sinir
iĢlevleri için çok önemlidir. Kalp hızı, solunum gibi iĢlevlerin yanısıra
çeĢitli düĢünce ve davranıĢları da kontrol edebilmektedir.
• Hormonlar da beynin iĢlevlerinde (üremeden duygusal durumlara
kadar) önemli rol oynamaktadır. Dopamin, hormonal sinyallerin ve
hareketlerin kontrolünde görev almaktadır. AĢırı salgılanması
Ģizofreni gibi hastalıklara yol açmaktadır.
• Ġnsan psikolojisini etkileyen bir diğer molekülse «serotonin»dir.
Uyku, depresyon ve endişe gibi durumlar bu molekülün düzeyiyle
iliĢkilidir.
• Öğrenme ve bellekle ilişkili mesajcı molekülse «noradrenalin»dir.
41. Bölüm II > Nöroloji – Beyin – Bellek -
Bilinç
• Beynin iĢleyiĢinde temel özlliklerden birisi de, bilgileri
geri dönüşümlü biçimde işleyebilmesidir. Her
aĢamada lif ve sinir bağlantılarının bir bölümü bir önceki
aĢamaya geri dönerek, bilgilendirme ve yeniden kontrolü
sağlamaktadır.
• Duyulardan toplanan uyarıların geldiği ilk yer (ilk depo)
«duygusal kayıt» bölümüdür. Bu bölümün kapasitesi
çok geniĢtir. Bu bölüm zihnin deposudur ve bilinçaltı
olarak da bilinmektedir.
• Zihnimiz gördüğümüz, duyumsadığımız,
düşündüğümüz herşeyi ses veya resim olarak
depolar. 70-100 trilyon arasında imaj kapasitesine
sahiptir. Fakat bunları yeniden çağırmak güçtür. Kontrol
edilebilir değildir.
• Bilinçaltı, slonum, kalp atıĢı gibi iĢlevleri de sağlarken hiç
uyumaz.
42. Bölüm II > Nöroloji – Beyin – Bellek -
Bilinç
• DüĢünceler bilinçli zihinden bilinçaltına doğru beyin
hücreleri tarafından bir imaj gibi aktarılmaktadır.
• Bellek türleri; kısa süreli bellekte açık bellek ve
örtülü bellek olarak ikiye ayrılmaktadır. Açık
bellek; anlamsal geri çağırmaları, örtülü bellek ise;
koĢullama, beceriler ve alıĢkanlıkları
kapsamaktadır.
• Beyinde; idrak ve etki süreci olmak üzere iki
süreçten bahsedilebilir. Ġdrak süreçleri
doğru/yanlış cevaplarını arar, etki süreçleri ise
motivasyoneldir (korku, kızgınlık, ...) ve kaçıĢ
davranıĢıdır. İdrak süreçleri, etki sistemi ile
birlikte hareket etmektedir. Etki süreçlerini
yöneten kısım amigdala‟dır.
43. Bölüm II > Nöroloji – Beyin – Karar Verme
• Beyinde idrak ve etki süreçleri yani limbik korteks
ile frontal korteks sürekli bilgi alıĢveriĢindedir.
Herhangi bir anda, herhangi bir olayda insan
karar verirken, ilk anda etki süreçleri ve
sistemleri devrede olsa da, beynin iki büyük
mekanizması aynı anda çalışmaktadır.
• Ör: Limbik sistemde tetiklenen panik duygusu
mantıklı kararlar almamızı engelleyebilir.
Çünkü, frontal korteks, limbik sistemden
gelen verileri değerlendirmektedir. Kumar
masasında çok para kaybeden kiĢi panik duygusu
ile, kaybettiklerini kazanmak hedefiyle daha fazla
para ile oyun oynayabilir.
44. Bölüm II > Nöroloji – Beyin – fMRI
• Son yıllarda fMRI (fonksiyonel manyetik rezonans
imaj) teknolojisi, olaylar, durumlar, düĢünceler ve
duygular karĢısında beynin hangi bölgelerinin
işlevl kazandığını görüntülemek için kullanılmaya
baĢlanmıĢtır. Deneklere görüntüler gösterilmekte
veya sorular sorulmakta ve bu sırada beyin
görüntüleri çekilmektedir.
• Bu teknik sonucunda elde edilen beynin iĢlevlik
kazanan bölgesi verilerini inceleyen bilimadamları,
aktive olan bölgelere bakarak, kararların ne
kadarının bilinçüstü seviyede ne kadarının
bilinçaltı seviyede verildiğini tespit
edebilmektedir.
• Görünen odur ki kararlarımızın çoğunluğunu
bilinçaltı seviyede vermekteyiz. Sandığımız gibi
rasyonel olmadığımız beyin görüntüleriyle de
ispatlanmıĢtır. Sınırlı rasyoneliz.
45. Bölüm II > Nöroloji – Beyin – Ġktisadi
Bulgular
• Nörolojinin bulguları; duyguların, ekonomik karar ve
tercihlerde oldukça etkili olduğu sonucuna ulaĢmaktadır.
Bu Ģekilde; neoklasik iktisat teorisinde yer alan
rasyonellik kabulü geçerliliğini yitirmekte ve sınırlı
rasyonelliğe doğru kaymaktadır.
• Kaybetmek, beynimiz için kazanmaktan daha önemli
bir olaydır. Karar verme sırasında beynimizi sekteye
uğratan bu olguya «kayıp komplosu» adı verilir.
Herhangi bir olay kayıp olarak algılandığında, amigdala
kuvvetli sinyaller yollamaya başlar. Bu durumda panik
oluĢabilir ve risk alınabilir. «Var mısın? Yok musun?»
programında büyük miktarlarda paraların riske edilmesinin
sebebi budur.
46. Bölüm II > Nöroloji – Beyin – Ġktisadi
Bulgular
• Yatırım oyunu: Yatırım oyununda, birbirlerini tanımayan iki katılımcı, 10 farklı
deneme için eĢleĢtirilmiĢtir (her denemenin baĢlangıcında her iki katılımcıya da 10
tane para birimi verilmiĢtir ve birine yatırımcı diğerine de para veya malın emanet
edildiği kiĢi(vasi) rolleri verilmiĢtir. Oyuna göre; ilk eylemi yatırımcı
gerçekleĢtirmekte ve birbiri ardına üç ayrı karar almaktadır.
• Ġlk olarak yatınmcı, vasi atadığı kiĢiye kaç birim göndereceğine karar vermektedir.
Yollayacağı herhangi bir miktarın uzman tarafından üçe katlanıp daha sonra vasi
atadığı kiĢnin eline geçeceğini bilmekte olan yatırmcı, ikinci adımda, vasiden geri
isteyebileceği para miktarına karar vermektedir.
• Son olarak ise, yatırımcı maddi bir yaptırım ile gözdağı verip vermeyeceği kararını
almaktadır. Eğer yatırımcı, maddi bir yaptırım uygulama kararı alırsa ve paranın
emanet edildiği kiĢi, bu parayı geri istendiğinde yatırımcı kiĢiye aynı miktarda
teslim edemezse, o zaman emanetçi kiĢinin hesabından, sabit miktarda para (4
birim) düĢülmektedir. Yatırımcının bu üç kararı da para veya malın emanet edildiği
kiĢi(vasi)‟ye açıklanmakta ve sonra da vasi yatırımcıya geri vereceği miktara karar
vermektedir.
47. Bölüm II > Nöroloji – Beyin – Ġktisadi
Bulgular
• Yatırım oyunu devam: Bu oyunda ilk seferde taraflar birbirlerine
güvendiklerinde ve yatırımcı ceza (yaptırım) uygulamadığında
vasi daha fazla geri ödeme yapmaktadır. Yatırımcı ceza
uyguladığında vasinin geri ödeme miktarı önemli ölçüde
azalmaktadır.
• fMRI ile yapılan gözlemlerde, ceza (yaptırım) olan durumlarda,
beyin aktivitelerinin ekonomik kararlar üzerinde olumsuz
etkilerinin bulunduğu görülmüĢtür.
• Yapılan baĢka bir fMRI araĢtırmasının sonucuna göre; kiĢilerin
bir Ģeyi tüketmeden önce sağlamayı umdukları faydanın
beyinlerinde yarattığı aktivasyon, tüketim sonrasındaki
aktivasyondan Ģiddetlidir.
48. Bölüm II > Nöroloji – Beyin –
Nöropazarlama
• Bugüne kadar beynin iĢleyiĢine dair
keĢfedilenlerin ıĢığında pazarlama faaliyetleri de
yeniden Ģekillenmektedir. Özellike bilinçaltını
etkilemek ve kişileri bilinçsiz bir şekilde
istenen ürünü tüketmeleri için pazarlama
faaliyetlerinde değiĢikliker yapılmaktadır.
• Bu faaliyetler içerisinde; beynin istenen
bölgelerini tetikleyecek özel logo, renk, koku
kullanımı, gözün fark edebileceği veya
edemeyeceği (beynin fark edebileceği) şekil,
yazı kullanımları, flash görüntü öne
çıkmaktadır.
• ĠĢte bu pazarlama Ģekline «Nöropazarlama» adı
verilmektedir.
49. Bölüm II > Nöroekonomi, Makroekonomi
ve Türkiye Üzerine Uygulama
• Makroekonominin artık sadece reel rakamlar, istatistiksel
göstergelerin dıĢında; bireylerin, toplumların, milletlerin
davranışlarına, beklentilerine, algılamalarına ve alışkanlıklarına
bağlı olduğu görülmüĢtür.
• Son küresel kriz göstermiĢtir ki; krizin etkileri toplumdan topluma,
insanların kriz algılarına göre değiĢmektedir. Örneğin; 7-8 yılda bir
kırılan Türkiye ekonomisindeki kriz alıgısı ve tepkileri ile
ABD‟deki kriz algısı ve tepkileri çok farklıdır. Ör: Türkiye‟de kriz
çevirmi sık olduğu için tepki düzeyi diğer ülkelere göre çok aĢağıda
kalmaktadır. Risk alma oranı yüksektir. Genel bir değerlendirme ile
Türkler, duygusal, pratik zekalı karar alıcılardır.
• Toplumların nörolojik, sosyolojik ve psikolojik durumların tepsiti
ile oluşturulacak iktisadi programlar çok daha verimli olacaktır.
Bu da nöroekonominin ana konusudur.
50. Bölüm II > Nöroekonomi, Makroekonomi
ve Türkiye Üzerine Uygulama
• Kitapta, Türkiye‟deki iktisadi hayata dair geçmiĢten baĢka
örnekler de verilmiĢtir.
• Türkiye‟deki örneklerden çıkan bir tespit de Ģudur:
Ġstikrarsızlıkların temel faktörleri, ekonomik realitelerden
ziyade; bunların neden olacağı beklenen risk ve
endiĢelerdir. Dolayısı ile nöroeknominin mikro ve makro
düzeydeki politikaları bunu temel alacak Ģekilde
kurgulanmalıdır. Ör: Güven ortamı yaratma.
51. Bölüm II > Nöroekonomi, Makroekonomi
ve Türkiye Üzerine Uygulama
• Yazar Haldun Soydal, Türkiye üzerine
yapılmış ilk örnek olan ve kendisinin
de proje yöneticisi olduğu
«Nöroekenomi: Uygulamalı
Araştırma» projesinin iki temel
noktada devam ettiğini iletmiştir. Bu
noktalardan;
• ilki, gelir dağılımı mesleki statüleri birbirinden
farklı olan 60 ayrı deneğin Türkiye‟deki
makro ekonomik göstergelerden parasal ve
reel olarak iki ayrı grupta oluĢturdukları
istatistiki verilerin hangilerinden daha çok
etkilendiklerini ortaya koyarak bir
nöroekonomik araĢtırma yapmak,
• ikincisi ise; aynı denek grubunun
nöropazarlama açısından müzik, renk,
marka, reklam, boyut gibi faktörlerden en
fazla hangisine göre tercih davranıĢını
gösterdiğini ortaya koymak.
52. Bölüm II > Nöroekonomi, Makroekonomi
ve Türkiye Üzerine Uygulama
• Deney aĢamasında, deneklerin deney öncesi, deney anı ve deney
sonrası olmak üzere üç farklı zaman diliminde tercih, beğeni, hatırlama,
algılama, tepki gibi fonksiyonlarını nasıl or taya koyduklarını ve
değiĢtirdiklerini belirlemeye yönelik araĢ tırma planlaması yapılmıĢtır.
Elde edilen bulgular, radyoloji ve nöroloji uzmanının beynin hangi
bölgesinde ve ne tip bir tepki verdiği fMRI cihazı görünülerine göre
raporlanmıĢ ve iktisadi değerlendirme içinde yorumlanacaktır.
• Deney, 2010 yılı Mart ayında baĢlatılmıĢ ve proje süresi 12 ay olarak
belirlenmiĢtir. Nöroekonomi deneyleri için bir takım materyallere ve
uzmanlara ihtiyaç duyulmaktadır. AraĢtırma, Konya Selçuk Üniversitesi
Meram Tıp Fakültesi AraĢtırma Hastanesi‟nde, 1 nörolog, 1 radyolog ve
her deneyde 1 ya da 2 denek eĢliğinde yapılmaktadır. Görüntüleme
cihazı olarak ise fMRI cihazı kullanılmaktadır. Her biri minimum 25dk. -
maksimum 35 dk. süren deneyler yapılmaktadır.
• Deneklere, deney aĢamasırıdan önce sosyolog ve psikolog yardımıyla
hazırlanmıĢ olan anket soruları sorulmakta ve ayrıca makro ekonomik
olaylarla iliĢkili kısa bir brifing verilmektedir.
53. Yazarın Sönsözünden
• Üzerinde durulması gereken temel nokta; bilimsel
devrimlerin, iktisat biliminin çehresini değiĢtirmesi ve
böylelikle yeni bir paradigmaya doğru kaydırmasıdır.
• Kitapta anlatılan tüm bilimsel geliĢmeler ve kavramlar (ör:
belirsizlik, kuantum, kaos, nöroloji) yeni ekonomiyi
Ģekillendirmektedir.
• Geleneksel iktisat kuramları yerini
nöroekonomi kuramlarına bırakacaktır.