2. Dijitalleşme sayesinde bütün dünyayı saran
yeni iletişim formları ortaya çıkmıştır. Kısa
bir süreç içerisinde tüm iletişim kurma
biçimlerimizi değiştiren bu yeni araç,
bilgiyi kullanma ve eğlenme şekillerini
değiştirmiş ve sürekli yenilenen yapısıyla
da değiştirmeye devam edecektir. Yeni
medyayı geleneksel medyadan ayıran bu
değişim, onun karakteristik özelliklerinden
kaynaklanır. .
4. Sayısal terimi tamamen teknik bir tanımdır
ve bilgisayarların kullanımıyla ilgilidir. Bir ve
sıfırdan oluşan ikili bir kodlama sistemine
referans verir. Veriler sayılara veya ikili
kodlara dönüştürülür. Sayısallaşma
bilgisayarları çalıştıracak yazılımları ve
sayısal bilgilerin ağlar ve depolama yoluyla
taşınması ve depolanmasını (sabit sürücüler
ve bulut hizmetleri) içerir
SAYISALLAŞMA
5. Medya iletişimi açısından ele aldığımızda bu veriler
genellikle sayısal sinyallere kodlanmış, yazılı metin, grafik,
ışık veya ses, fotoğraf, kaydedilmiş hareketli görüntü vb.
biçimleri alır. Sayısallaşmanın zıttı olan analog medyada
ise girilen tüm veriler başka bir fiziksel nesneye
dönüştürülür. Analog sistemde giriş verileri ve medya
ürünü birbirleriyle benzeşir. Bunun temelinde analog
sistemde fizik ve kimya yasaları tarafından belirlenen
kurallara göre yeni bir nesnenin oluşturulması vardır.
Oysaki sayısallaşma süreci, fizik veya kimyadan ziyade
matematiğin sembolik alanına girmektedir.
6. Sayısallaşma medya üretimindeki veri girdilerini anında
işler. Yazılımlar içinde bulunan algoritmalar yoluyla
toplama, çıkarma, çarpma ve bölme işlemleri matematiksel
olarak gerçekleştirilir. Verinin sayısallaştırılması, yeni
medyayı kitle iletişim araçlarından ayırmıştır. 19. ve 20.
yüzyıl başlarındaki ana akım medya araçları (fotoğraf,
sinema, gazete, televizyon gibi) yalnızca analog bir sürecin
ürünleri değil, aynı zamanda seri üretim teknolojilerinin
ürünleriydi. Bu nedenle geleneksel kitle iletişim araçları, bir
taraftan kopya ve emtia dünyası yaratırken diğer taraftan,
endüstriyelleşmeye dayanan ve seri olarak üretilen fiziksel
eserler şeklini aldı.
7. Sayısallaşmanın önemli özelliklerinden bir
diğeri algoritmalardır. Algoritmalar
yazılımlar aracılığıyla bilgisayarlar
tarafından işlenir. Temelinde matematiksel
işlemler bulunmaktadır. İnternet
kullanımının tüm dünyada yaygınlaşması
ile birlikte algoritmalar büyük verilerin
işlenmesinde daha önemli hale gelmiştir.
ALGORITMALAR
8. ETKILEŞIM
Etkileşimin, dijital medya işlevlerinin
merkezine yerleştirildiği bir medya
çağındayız. Dijital medyayı gelenekselden
farklı kılan anahtar kavramlardan birisi olan
etkileşim, onu fenomenleştiren en önemli
özelliğidir. Etkileşim özelliği genel olarak,
medya metinleriyle daha güçlü kullanıcı
etkileşimi, bilgi kaynaklarıyla daha
bağımsız bir ilişki, kişiselleştirilmiş medya
kullanımı olanağı, kullanıcılar için daha
fazla seçenek sunma ve içerik üzerinde
kullanıcıya daha fazla kontrol verme
anlamlarını ifade eder.
9. Genellikle medyanın gelişimi, yayın çağı ve
etkileşim çağı olmak üzere iki farklı çağa
ayrılır. Yayın çağında, medya neredeyse
merkezileştirilmiştir. Örneğin, bir radyo
veya televizyon kanalı, gazete şirketi ya da
bir film yapım stüdyosu gibi bir kuruluş,
kitlesel yayın yaparak mesajı birçok kişiye
dağıtır. Etkileşimli bir araç olmadığı için
medya kuruluşlarına geri bildirim genellikle
dolaylı, gecikmeli ve kişisel değildir. Bireyler
arasındaki aracılı iletişim genellikle çok
daha küçük bir düzeyde, genellikle kişisel
mektuplar, telefon görüşmeleri gibi
araçlarla gerçekleşirilir.
10. Etkileşim aynı zamanda, yeni medya
metinlerinin kullanıcılarına geri dönüt
verme olanağı sağlayan özelliğini de ifade
eder. Yeni medya geleneksel medyada
olmayan etkileşim biçimlerine sahiptir. Bu
nedenle geleneksel medya üreticilerinin,
yeni medyada kullanıcılar tarafından
üretilen içeriği şirket projelerine dahil
etmenin yollarını bularak izleyicilerle
işbirliği yapma yoluna gittiği
görülmektedir.
11. Etkileşimin bir diğer etkisi iletişim sürecinde
gönderici ile alıcı arasındaki farkı
bulanıklaştırmasında yatar. Medya izleyicisine
‘izleyici’, ‘okuyucu’, ‘dinleyici’ veya ‘tüketici’
denilir. Yeni medyada ise sadece tüketmeyen
aynı zamanda üreten ‘kullanıcı’ vardır. İçerik
üreticisinin rolü, deneyim tasarımcıları olarak
tanımlanır ve kullanıcıların kendi içeriklerini
yarattığı tamamen açık, erişilebilir medya
alanları vadır.
12. Yeni medyanın, medya metinlerine erişmemize, bu
metinler arasında kolayca geçiş yapabilmemize
olanak sağlayan özelliği hipermetinselliktir.
Kullanıcılar bir arayüz veya ağ yardımı ile çeşitli
linkler veya etiketler arasında farklı metinlere
ulaşabilirler. “Bu özellik sayesinde, arayüzey
üzerinde bir metinden diğer metne kolaylıkla
geçilebilmekte, ulaşılabilmekte, metinler arasında
ve metin içinde dolaşım sağlanabilmektedir”
HIPERMETINSELLIK
13. Hipermetinsellik, bir ağ üzerinde arayüz kullanarak metinler
arası ilişkinin kurulması ve bir mecradan diğerine kolayca
erişim sağlanmasıdır. Bu durum medya metinlerinin üretilme
biçiminden tüketilmesine kadar pek çok alanı etkilemiş, yeni
baştan şekillendirmiştir. Kullanıcılar yeni medya ortamında
tükettikleri içeriklerin ne okudukları ve nasıl okudukları
üzerinde kendilerini güçlü ve kontrol sahibi hissederler ve
metinler arası içerik tüketicileri olarak linkler arasında
yaptıkları seçimlerin sonuçlarını anında görebilirler. Böylece
yeni medya ortamı kullanıcıların hiper metinler aracılığıyla,
kendilerini anlam yaratma ve içerik üretme sürecine
eklemelerine izin verir..
14. 20. yüzyılın son otuz yılında İnternet’in
ortaya çıkışı ve gelişimi, ağ teknolojisinin
yaygınlaşmasını ve yeni medyanın
olanaklarının artmasını sağlamıştır. Yeni
medya teknolojisi, ses, görüntü ya da her
türlü veriyi iletir hale geldiğinde,
bağlantıları merkezi bir noktadan kontrol
edilemeyen bir ağ alt yapısını oluşturdu.
Dijital dilin evrenselliği ve iletişim
sisteminin ağ oluşturmaya yönelik saf
mantığı, yatay, küresel iletişim için
teknolojik koşulları hazırladı
AĞ
15. Ağ bağlantılı bir iletişim ortamında, yeni medya
endüstrilerinin tüm sektörleri (hatta geleneksel medya
endüstrileri dahil), iletişim dünyasındaki rollerini,
kullanıcıların kendi içeriklerini üretmeleri için araç ve çeşitli
fırsatlar sağlamaları ve kullanıcıları teşvik etmeleri olarak
görmektedir. Oysaki 20. yüzyılın başlarına baktığımızda
endüstriyelleşmiş bir dünyada bireylerin iletişimin
ihtiyaçlarını karşılayacak medya ürünleri kitlesel olarak
üretilmiştir. Bu dönemde medya merkezi bir yapıya sahiptir
ve medyada tüketim tek biçimli olarak gerçekleşmiştir.
16. Bu tek biçimlilik durumu, dünya üzerinde bütün sinema
izleyicilerinin aynı filmi görmesi, bütün okuyucuların ulusal
gazetelerde aynı haberi okuması ve herkesin aynı radyo
programını dinlemesi olarak örneklendirilebilir. 20. yüzyıl kitle
iletişimi içeriğin standardizasyonu, dağıtım ve üretim süreci ile
karakterize edilir. Yeni medya ise merkezi değildir, kitle
iletişimini hedeflemez bunun yerine milyarlarca kullanıcı, ağ
tabanlı dağıtımı kullanarak dünyanın birçok yerinde birçok
farklı türdeki yeni ortamlarına erişebilir. Tüketiciler ve
kullanıcılar, kendi özel ve belirli ihtiyaçlarını karşılayan
kişiselleştirilmiş medyalarını oluşturabilirler.
17. Castells’e göre, 20. yüzyılın son çeyreğinde, yeni bir
tür ekonomi ortaya çıkmıştır ve bu ekonomi
enformasyonel, küresel ve ağ örgütlenmesine
dayalıdır. Enformasyoneldir, çünkü bu ekonomide
birimlerin ya da ajanların (şirketler, bölgeler ya da
ülkeler) üretkenliği, rekabet gücü temelde verimli bir
biçimde bilgiye dayalı enformasyon üretme, işleme ve
uygulama kapasitelerine dayalıdır.
18. Küreseldir, çünkü üretimin, tüketimin ve dolaşımın
bileşenleri (sermaye, emek, hammadde, yönetim,
enformasyon, teknoloji, piyasalar) kadar kilit
faaliyetleri de ya doğrudan ya da ekonomik ajanlar
arasındaki bir bağlantılar ağı üzerinden küresel bir
ölçekte örgütlenmiştir. Ağ örgütlenmesine dayalıdır,
çünkü yeni tarihsel koşullarda, üretim küresel bir
girişim ağları arasındaki etkileşim ağı üzerinden
gerçekleşir, rekabet burada yaşanır.
19. SANALLIK VE SIMÜLASYON
Sanallık kullanıcıların arayüz ile kurduğu iletişimi ifade eder
ve kullanıcıya sanal ortamın içinde olma duygusunu verir.
Dijital medya ortamında kullanıcılar iki farklı iletişim kurar.
Birisi makine/yapay zekâ ile kurduğu iletişim diğeri de
çevrimiçi ortamda bulunan diğer insanlarla kurduğu
iletişimdir. Dijital medya ortamıyla ilişki kuran kullanıcı,
geleneksel medyada olduğu gibi tek yönlü iletişim kurmaz.
Artık bu ortamda gerçeğe benzetilmiş ve onu kapsayan
temsil alanları söz konusudur.
20. Kullanıcı simüle edilmiş üç boyutlu dünyayı
deneyimlerken kapsayıcı bir etkileşime girer.
Örneğin, bir sanal gerçeklik gözlüğü
kullanıcısı tarafından deneyimlenen “sanal
gerçeklik”, bilgisayar grafikleri ve dijital video
ile oluşturulmuş bir ortamda, ‘kullanıcının’
bir dereceye kadar etkileşime sahip olduğu
bir ortam baz alınarak üretilir.
21. Dijital medya gerçekliği yeniden düzenleyerek bir
yandan kullanıcılar için yeni görsel deneyimler
yaratırken diğer yandan, çok yüzlü, sanal bir kültür
oluşturur. Bu sanal ortam, kullanıcıların her türlü ilgi
alanını ve meraklarını tatmin edecek içeriklerle dolu
bir alan haline gelir ve Rheingold’un belirttiği üzere
“sanal cemaatleri” yaratır. Rheingold insanları ortak
değerler temelinde çevrimiçi ortamda bir araya
getiren yeni bir tür cemaatin doğduğunu ileri
sürmüştür.
22. Sanallık, postmodern kültürlerin ve günlük
tecrübenin pek çok yönünün simüle
edildiği, teknolojik olarak gelişmiş
toplumların ortak bir özelliğidir. Yeni
medya ortamı; sanal mağazaları ve
bankaları ziyaret ettiğimiz, sanal toplantılar
yaptığımız ve ekran tabanlı 3 boyutlu
dünyaların ve video oyunlarının; oyuncular,
teknisyenler, pilotlar, cerrahlar vb.
tarafından keşfedildiği veya yönlendirildiği
sanal kültür, postmodern kimlik, sanat,
eğlence, tüketici ve görsel kültürün durumu
hakkındaki bir argümandır