3. O gün Allah’ın zafer vermesiyle
mü’minler sevinecektir.
Allah, dilediğine yardım eder.
O, mutlak güç sahibidir,
çok merhametlidir. Rum4-5
3
4. İslâm dünyasının her bölgesinden
kan ve barut kokusu gelmektedir.
Müslümanları köleleştirmeye ve
yıllarca hâkimiyetlerini sürdüren
zalimlerin devirleri
kapanmak üzeredir inşaallah.
4
6. Her ümmetin bir eceli vardır.
Ecelleri geldiği zaman
artık ne bir saat geri kalırlar
ne de ileri giderler. Yunus-49
6
7. Sayısız işkence ve zulümlere
maruz kalan müslümanlar,
yeniden canlanmakta ve
derinden derine uyanmaktadır.
Bu uyanış tüm zalim güçleri
korkutmaktadır.
7
8. Bu korkularından dolayı,
ellerindeki tüm şeytanî
silâhları kullanmakta
ve milyonlarca müslümanı
şehid etmek sûretiyle
İslâm topraklarını bir kan deryâsı
haline getirmektedirler.
8
9. Gerek dıştaki zalim güçler,
gerekse onların yerli uşakları,
ne yaparlarsa yapsınlar,
en sonunda zafer,
İslâm'ın ve müslümanların olacaktır.
Bu kudsî zaferi,
âlemlerin Rabbi olan Allah
şöyle vaad ediyor:
9
11. Eğer Allah size yardım ederse,
artık size gâlip gelecek kimse yoktur.
Ve eğer size yardımını keserse,
bundan sonra size
kim yardım edebilir?
Mü’minler ancak
Allah’a tevekkül etmeli,
sadece O’na güvenip dayanmalıdır.”
(3/Âl-i İmrân, 160)
11
12. Demek ki Zaferin anahtarı
Allah'ın elindedir.
O'ndan başka hiçbir güç ve silâha
tam olarak güvenmeye gerek yoktur.
Esas olan, Allah'ın yardımıdır.
12
13. Silâh ve araçlar ise,
birer vesiledir...
Yalnız ve yalnız Allah'a dayanıp
güvenen Allah’ın erleri,
çok az sayıda da olsa,
bu iman,
ihlâs ve
Allah'a bağlılıklarından dolayı
nice kalabalık orduları mağlûp etmiştir,
yine de edecektir.
13
15. "Allah'a kavuşacaklarına
İman edenler şöyle dediler:
'Nice az bir topluluk vardır ki,
Allah'ın izniyle çok topluluğa
gâlip gelmiştir.
Allah, sabredenlerle beraberdir."
(2/Bakara, 249)
15
16. Bu, sünnetullah'tır.
Sünnetullah'ta hiçbir değişme yoktur.
Kim Allah'ın dinine yardım ederse,
İslâm’ı yeryüzüne hâkim kılmak
ve Allah’ın düşmanlarını
alaşağı etmek için çalışırsa,
Allah da ona yardım eder:
16
18. "Ey iman edenler!
Eğer siz Allah'ın dinine
yardım ederseniz,
Allah da size yardım eder;
ayaklarınızı hakkı koruma yolunda
sağlam tutar." (47/Muhammed, 7).
18
20. Bir zat bu soruyu şöyle cevap veriyor:
1- Kendilerini Allah uğruna adayıp
gizli-açık hiçbir şeyi
O'na şirk koşmamaları,
2- Ruhlarında Allah'tan başka
hiçbir şeyin sevgisine
yer bırakmamaları
20
21. 3- Sevdikleri ve beğendikleri
her şeyden çok,
Allah'a muhabbet besleyip
bütün faâliyet ve çabalarında
O'nun hükmüne râm olmaları...
21
22. İşte Allah'a yardımın
ifâde ettiği mânâ budur.
Allah'a yardım demek,
O'nun dinini ve nizamını
hâkim kılmak ve
istisnâsız olarak bütün hayatı
O'nun emrine râm etmektir.
22
27. Onlar öyle kimseler ki,
eğer kendilerine yeryüzünde
iktidar verirsek
namazı kılarlar,
zekâtı verirler,
iyiliği emreder ve
kötülükten menederler.
Bütün işlerin âkıbeti Allah’a aittir.
(22/Hacc, 41).
27
28. İşte zafere ulaşacakların ve
ulaşmışların vasıfları bunlardır.
Allah'ın yardım vaadi
bu gerçek mü'minler içindir:
28
31. Andolsun ki, peygamber
kullarımıza şu sözleri vermişizdir. (171)
Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır. (172)
Ve gâlip gelecek olanlar,
mutlaka Bizim ordumuzdur. (173)
(37/Sâffât, 171-173).
31
32. İşte zaferin şartları bunlardır.
Zafer, iman edip cihadını
yalnız Allah için yapanlarındır!"
32
34. O günleri biz insanlar arasında
döndürür dururuz.
Yani zaferi bazen bir topluma
bazen öteki topluma
nasip ederiz.
(3/Âl-i İmrân, 140).
34
35. Allah, kullarını varlıkla da
yoklukla da
imtihan ettiği gibi;
gâlibiyet de mağlûbiyet gibi
birer sınavdır
Müslümanların Bedir’leri gibi
Uhud’ları da olacaktır.
35
36. Gâye, küfre ve fitneye karşı
gâlip gelip onu yıkmak,
ve islamı yeryüzüne
hâkim kılmak ise
bu amaca götüren araç ve
yöntemler de ona göre seçilir.
36
37. Amaç, Allah’ın rızâsını kazanmaktır.
Müslümanlar mücadele ve salih amel
yapmakla yükümlüdür.
Bu mücadele ve amelin sonucu
Allah’a bağlıdır.
Allah takdir etmektedir.
37
38. Allah’ın sünneti odur ki,
her zaman müslümanlar
dünya ölçeğinde
başarılı olamayabilirler.
Ama ayni zamanda
unutmamak gerekir ki,
Allah mü’minlere
yardım için söz vermektedir.
(30/Rûm, 47; 2/Bakara, 214).
38
40. Peygamber ve onunla beraber mü’minler,
“Allah’ın yardımı ne zaman?”
diyecek kadar darlığa ve zorluğa
uğramışlar ve sarsılmışlardı.
İyi bilin ki,
Allah’ın yardımı pek yakındır.
( 2/Bakara, 214).
40
41. Bu dini yok etmek,
Mü’minlere egemenlik kurmak için
Allah kafirlere asla yol vermez.
41
51. Allah’a ve Rasûlüne
iman eder,
mallarınızla ve canlarınızla
Allah yolunda savaşırsınız.
Eğer bilirseniz bu sizin için
daha hayırlıdır.
(61/Saff, 11)
51
53. İşte bu takdirde O,
sizin günahlarınızı bağışlar,
sizi zemîninden ırmaklar akan
cennetlere,
Adn cennetlerindeki
güzel meskenlere koyar.
(61/Saff, 12)
53
55. İşte en büyük kurtuluş budur.
Seveceğiniz başka bir şey daha var:
Allah’tan yardım, zafer
ve yakın bir fetih.
Mü’minleri bununla müjdele!
(61/Saff, 13)
55
57. Fakat bazıları küçük bir grup bile
oluşturamadan gitmişlerdir.
Bu, mağlûbiyet mıdır?
Maddî ve zâhirî yönden “evet!”
Hz. Nûh da, dünya ölçeğinde
mağlup olduğunu belirtiyordu:
57
63. Gerçekten de, imana gelmeleri
ve böylece günahlarını bağışlaman için
onları ne zaman dâvet ettiysem,
parmaklarını kulaklarına tıkadılar,
(beni görmemek için)
elbiselerine büründüler,
ayak dirediler,
kibirlendikçe kibirlendiler.
(71/Nûh, 7).
63
65. Üstelik, onlarla hem açıktan açığa,
hem de gizli gizli konuştum.”
(71/Nûh, 9).
65
66. Ama, hakikatte ve âhiret ölçeğinde
onlar başarılıydı, gâlipti,
gâyelerine ulaşmışlardı.
Onlar, ne yaptılarsa
Allah rızâsı için yapmışlar
ve o rızâyı da kazanmışlardı.
66
67. İnsan, sadece kulluk yapmak için
Allah’ın emir ve yasaklarına
uyup O’na teslimiyetle
itaat için yaratıldığına göre,
Ben cinleri ve insanları,
ancak bana kulluk etsinler diye
yarattım. (51/Zâriyât, 56),
bu görevlerini yapandan
daha başarılı kimse olur mu?
67
68. Başarı ve zafer Allah’ın elindedir.
O dilemeden hiç kimse
gâlip gelemez.
68
70. “İman edenler Allah yolunda savaşırlar,
kâfirler de tâğut yolunda savaşırlar.
Öyle ise o şeytanın dostlarıyla savaşın.
Şüphesiz ki şeytanın hilesi zayıftır.”
(4/Nisâ, 76).
70
71. Bu hak-bâtıl savaşında
savaşçı olarak yer almayan kimseler,
kâfirlerle mü’minlerin arasında
tercih yapamayan münâfıklardır ki,
onlar da bu tavırlarıyla kâfirlerin
cephesinde kabul edilirler.
71
72. İnsan, savaşı önce kendi içinde
kazanır ya da kaybeder.
Mü’min,
Allah’ın,
Rasûlünün ve
O’nun ipine bağlı olanların
gâlip olduğuna hiç şüphe
etmeyen insandır.
72
77. Unutmayınız ki Allah’ın
kuluna verdiği en büyük yardımı
kuluna zikrini unutturmamasıdır.
Efendimiz şöyle diyor:
Hiç birşey, Allah-u Teâlâ’nın
bir kuluna kendini zikretmesi için
verdiği muvaffakiyetten
daha üstün değildir.
77