ݺߣ

ݺߣShare a Scribd company logo
ŞİFALI BİTKİLERİN BİLEŞİMİ
Droglarda selüloz, nişasta, pektin, protein,
şeker, vs. gibi tedavi yönünden etkisiz
maddeler yanında çok az miktarda bile,
farmakolojik etkilere sahip bileşikler de
bulunmaktadır. Bu bileşiklere ‘’etkili madde‘’
ismi verilmektedir. Droglara tedavi özelliğini
veren bu maddeler, kimyasal yapılarına göre,
aşağıdaki şekilde gruplandırılmaktadırlar.
1. Glikozitler:
Enzim veya seyreltik asitler etkisiyle şeker
olmayan bir kısım ile bir veya daha fazla
şeker molekülüne ayrılan bileşiklerdir.
Tedavi etkisi şeker olmayan kısma ait
bulunmaktadır. Şeker kısmı bu maddenin
suda çözünürlüğünü sağlar.
Bitkilerde bulunan glikozitlerden pek çoğunun
tedavi yönünden bir önemi bulunmamakla
beraber bazıları yüksek farmakolojik etkiye
sahiptirler. Mesela kalp kuvvetlendirici olarak
kullanılan yüksükotu yaprağı glikozitleri
(digitalin) gibi. ilk glikozit 1830 Yılında Fransız
eczacı Leroux tarafından söğüt kabuğunda
keşfedilmiş ve “salicine” ismi verilmiştir.
digitalin
Digitalis purpurea
2. Organik asitler:
Bitkilerde karbonhidratların oksidasyonu ile
meydana gelen asit reaksiyonlu organik
bileşiklerdir. Bitkilerde serbest veya tuz
halinde bulunurlar. Ekşi lezzetli sıvı veya katı
maddelerdir. Önemli tedavi etkileri
bulunmamaktadır.
3. Tanenler:
Fenol yapısında katı bileşiklerdir. Suda
çözünürler. Bitkiler aleminde çok yaygındırlar.
Bilhassa kabuklarda bulunurlar. Meşe mazısı
ve meşe palamutu tanen bakımından çok
zengin droglardır. Tedavi ve deri sanayiinde
kullanılan tanen bu droglardan elde edilir.
Tanenler antiseptik ve kabız etkilere sahip
bileşiklerdir.
Meşe mazısı
Meşe palamutu
4. Alkoloitler:
Yapısında azot bulunan bazik karakterli
bileşiklerdir. Katı ve genellikle renksiz
maddelerdir. Asitler ile tuz meydana getirirler.
Alkaloitler küçük dozlarda kuvvetli etki
gösteren bileşiklerdir. Halen tedavi alanında
birçok alkoloit (morfin, kodein, kafein, atropin,
kokain, vs.) kullanılmaktadır.
Sabit yağlar:
Gliserin ile yağ asitlerinin esterleşmesi sonucu
meydana gelmiş bileşiklerdir. Sıvı veya katı
halde olup suda çözünmez, organik
çözücülerde kolaylıkla çözünürler. Bilhassa
meyve ve tohumlarda bulunurlar. Buradan
sıkma veya organik çözücü ile tüketme yoluyla
elde edilirler.
Uçucu yağlar (esanslar):
Esas itibariyle terpenlerden yapılmış
karışımlardır. Genellikle sıvı olup, kuvvetli kokulu
ve uçucu maddelerdir. Çiçek ve meyvelerde
bulunurlarsa da diğer organlarda da sık sık
rastlanır. Su buharı distilasyonu, organik
çözücüler ile tüketme veya sıkma yoluyla elde
edilirler.
Eskiden uçucu yağ veya esans karşılığı
olarak "ruh" kullanılırdı. Nane ruhu (Nane
esansı) gibi. Memleketimizde halen yerli
bitkilerden aşağıdaki uçucu yağlar elde
edilip aktarlarda satılmaktadır.
Defne (Oleum Lauri), Acıelma (0. Salviae), Gül
(O.Rosae), Kekik (0. Origani), Lavanta (0.
Lavandulae), Limon (O.Citri), Mersin (0. Myrti),
Nane (O.Menthae) ve Portakal (O.Aurantii).
şIfalı bitliler ders 4
7. Reçineli bileşikler:
Karmaşık kimyasal yapılı katı veya sıvı
maddelerdir. Belsemler bu gruba dahil olup
tedavi maksadıyla kullanılan bileşiklerdir.
Memleketimizde bu grup maddelerden
Terementi (Kızıl çam' dan) ve Sığla yağı (Sığla
ağacı' ndan) elde edilip kullanılmaktadır.
terementi
8. Vitaminler:
Genellikle insan vücudunda yapılmayan ve fakat
insanın sağlıklı yaşaması için lüzumlu olan
bileşiklerdir. Bitkiler veya hayvansal organlardan
tüketilerek elde edilirler. Suda çözünenler (B grubu,
C, vitaminleri) ve yagda çözünenler (A grubu, D
grubu, E, K vitaminleri) olmak üzere iki büyük gruba
ayrılırlar. Noksanlıklar büyük sağlık sorunları
meydana getirir.
9. Antibiyotikler:
Canlılar tarafından meydana getirilen ve çok
seyreltik çözeltilerde bile bazı
mikroorganizmaların üremelerini durduran
veya onları öldüren bileşiklerdir.
ETKİ VE KULLANILIŞ
Bitkisel kökenli droglar çok eski devirlerden
beri hastalıklara karşı kullanılmaktadır.
1 - Drog (Drogue):
Eczacılık, kimya ve boya endüstrisinde
kullanılan bitkisel, hayvansal veya madensel
ilkel maddelere(işlenmemiş) verilen bir
isimdir. Osmanlıcada "ecza" karşılığıdır. Yaprak,
çiçek, kabuk, kök, tohum vs. elde edilir.
2 – İlaç:
Hastalıkları iyi etmek veya belirtilerini ortadan
kaldırmak için kullanılan, hastalar tarafından
alınabilir şekle getirilmiş, drog veya drog
karışımlarına ilaç (deva) denilmektedir. ilaçları
gıda ve zehirlerden tam olarak ayırmak
mümkün değildir. Tıbbi miktarlarda ilaç
etkisine sahip bir drog, bu miktar aşılınca
öldürücü (zehir) olabilir.
Sınıflandırma:
İlaçların sınıflandırılması aşağıdaki üç özellik
dikkate alınarak yapılmaktadır:
• Kimyasal yapı,
• Etki yeri,
• Kullanma amacı.
3 - Veriliş yolları:
ilaçların veriliş yolları çok
değişiktir. Hastalığın cinsine
ve istenilen etkiye göre
değişik yolları kullanılır.
A - Sindirim sistemi yolu:
Ağız veya rektal yolla verilir
ve sindirim kanalı yoluyla
kana geçer.
B - injeksiyon yolu: Etkili
bileşiğin uygun bir
çözücüdeki çözeltisi deri
altı, adale içi veya damar
içine zerkedilir. Çok
çabuk tesir gösteren bir
yoldur.
C - Haricen kullanma yolu: Burada ilaç
solunum, deri veya mukoza yoluyla verilir.
Deri yolu ve deri hastalıklarının tedavisinde
kullanılır.
4 - Etkili madde:
Droglar taşıdıkları etkili maddeler
nedeniyle tedavi alanında
kullanılmaktadırlar.
Etkili maddeler bitkilerin muhtelif
organlarında (yaprak, çiçek, meyve, tohum,
kök gibi) bulunmaktadırlar.
Drogların etkili maddelerinin öğrenilmesi ve
bunların saf olarak elde edilmesinden
sonra, tedavi alanında drog yerine, saf etkili
maddelerden hazırlanan ilaçların
kullanılmasına geçilmiştir. Bu maddelerin
çabuk etki göstermeleri, yan etkilerinin az
olması, miktarlarının çok iyi şekilde
hesaplanabilmesi gibi özellikleri nedeniyle
tercihen kullanılmaktadır.
Tedavide, hastanın durumuna göre, drog veya
etkili maddeden hazırlanmış ilaç kullanılması
en geçerIi yol olmaktadır.
Zerdeçal ve etkili
maddesinden
elde edilen ilaç
5 - Etki düzeni:
Bitkisel droglarda bulunan etkili bileşiklerin
hastalıkları iyi etmekte gösterdikleri etki
mekanizması çok değişik ve karmaşık olması
nedeniyle henüz tam olarak bilinmemektedir.
Etki; drogun taşıdığı etkili maddeye, miktarına,
alan şahsın fiziksel yapısına, etkili maddeye
karşı olan tepkisine, ilaç şekline, verilme
yoluna vs. bağlı olarak meydana gelmektedir.
İstenen etkiyi elde etmek için
genellikle küçük dozlardan
başlamak, istenen etki elde
edildiği zaman hastalık belirtileri
kayboluncaya kadar devam
etmek, kusma, ishal, başdönmesi
gibi zehirlenme veya yan etki
belirtileri görülür görülmez ilacı
kesmek uygulamada kullanılması
uygun bir yoldur.
Etkili bileşik hücre fonksiyonunu arttırır veya
azaltır. Hücre fonksiyonlarını arttıran
bileşiklere "uyarıcı", azaltan bileşiklere ise
"yatıştırıcı" denilmektedir.
Organizmada meydana gelmiş olan
patolojik bir fonksiyon değişikliğini, tekrar
normal duruma döndürebilme yeteneğine
etkili maddenin "tedavi etkisi" denilir.
Bu etki drogun belirli bir miktarı ile elde
edilebilir. Bu miktara "effektif doz" veya
"tedavi dozu" denilir.
Etkili bileşikten daha yüksek miktarlarda
alındığında maddenin "toksik etki" si
görülmeye başlar. Toksik etkinin görülmesini
meydana getiren miktarların üzerindeki
dozlar ölüm meydana getirebilir. Ölüm
meydana getiren miktara ise "letal doz"
denilmektedir.
6 - Atılma:
Dahilen alınan droglardaki etkili maddeler, mide
veya barsaklarda emilerek kan yolu ile hücrelere
ulaşır. Bir müddet sonra bu etkili madde vücuda
girdiği gibi, herhangi bir değişikliğe uğramadan,
kimyasal bazı yapı degişikliklerine uğrayarak
(oksidasyon, redüksiyon, hidroliz vs) veya başka
maddeler ile birleşerek organizmadan dışarı çıkar.
Bu çıkış en çok, böbrekler vasıtasıyla, idrar ile olur.
Bazı bileşikler safra, veya solunum ile de dışarı
çıkartılmaktadır.
7 - Tanı:
Halk ilaçları ile
tedavide göz önünde
tutulması gereken en
önemli husus tedavi
edilmek istenen
hastalığın teşhisidir.
İshal, kabızlık, mide bulantısı, karın ağrısı,
sinirlilik gibi bazı durumlar kolaylıkla
farkedilebilirse de, bunların hangi
sebeplerden ileri geldiğini ancak bir hekim
saptayabilir. Bu nedenle herhangi bir hastalık
arazi, bitkisel bir drog ile, kısa bir sürede
tedavi edilemez ise, hemen bir hekirne
başvurarak, hastalığın teşhisi yoluna
gidilmelidir.
8 - Tedavi değeri:
Bitkisel drogların değeri bazı hekimlerce
küçümsenmekte, halk tababetinde ise fazla
değerlendirilmektedir. ishal, kabızlık, soğuk
algınlığı, nezle, sinirlilik, yorgunluk ve hafif
hazım bozuklukları gibi hallerde bitkisel
droglar ile iyi sonuçlar elde edilebilir. Mutlaka
hekimin görüş ve önerileri alınmalıdır.
Şifalı bitkiler ile tedaviden, olumlu bir sonuç
alabilmek için, tedaviye en az bir hafta
muntazaman devam edilmelidir. Müzmin
hastalıklarda bu süre üç dört haftayı bulur.
Şifalı bitkilerin etkileri nisbeten yavaş, fakat
uzun sürelidir.
KULLANILIŞ ŞEKİLLERİ
Bitkisel droglar ilaç olarak almabilmek için
uygun bir şekle konulmalıdır. En basit yol
drogu toz ederek oldugu gibi veya bir güllaç
içinde almaktır. Hap, infüzyon, dekoksiyon,
tentür, hulasa, draje, tablet vs. gibi şekiller de
bulunmaktadır.
1. Toz (Pulveres):
Bitki parçalarının bir madeni havanda
dövülmesi veya bir değirmende çekilmesi ile
elde edilir. Parça büyüklüklerine göre kaba,
orta ve ince olmak üzere üç kısma ayrılırlar.
Tozların alınmasında kullanılacak olan en kolay
yoI, ince tozun yarım bardak kadar su içine
dökülmesi ve karıştırıldıktan sonra karışımın
içilmesidir.
2. Hap (Pilulae):
İnce toz halindeki drogun bir yardımcı madde
(sıvağ) yardımı ile hap haline getirilmesi ile
elde edilir. Hapların ağırlıkları 1-2.5 gr arasında
olmalıdır. Sıvağ olarak bal, şeker şurubu,
nişasta, leblebi unu, arap zamkı, meyan balı
gibi tedavi etkisi bulunmayan maddeler
seçilmelidir.
şIfalı bitliler ders 4
Drog tozu, uygun sıvı maddesi ile hamur
haline sokulur, bu hamur avuç arasında
dondürülerek uygun uzunlukta bir çubuk
yapılır, çubuk bir bıçak ile uygun biiyiiklükte
parçalara bölünür ve her bir parça
yuvarlanarak hap haline sokulur. Hapların
birbirine yapışmaması için aralarına meyan
kökü tozu veya talk tozu konulur.
3. infüzyon (infusa):
Drogların ilaç olarak kullanılmasında en çok
kullanılan bir şekildir. Kaba toz haline
getirilmiş drog üzerine kafi miktarı soğuk su
konur ve karışım kaynayıncaya kadar ısıtılır.
Kaynamaya başlar başlamaz karışım ateşten
çekilir, soğuduktan sonra sık tülbentten
süzülür. infusyonlar her defasında taze olarak
hazırlanır. Tadlandırıcı olarak içlerine bir
miktar bal veya şeker konulabilir.
4. Dekoksiyon (Decocta):
Dekoksiyon hazırlamak için
ufalanmış nebat kısımları üzerine
kafi miktar soğuk su konulur ve
hafif ateş üzerinde, sık sık
karıştırılarak yarım saat ısıtılır ve
sıcak iken ince bir tülbentten
süzülür. Tadlandırmak için bal veya
şeker kullanılabilir.
5. Merhem (Unguenta):
Katı yağ, sıvı yağ (zeytin yağı,
badem yağı), lanolin ve vazelin
gibi sıvağlar ile yapılan ve
dışarıdan kullanılan ilaç
şekilleridir. Merhem hazırlamak
için, merhem içine konulacak
madde veya maddeler önce
havanda iyice toz edilir.
Sonra az bir miktar sıvı yağ ile ezilir ve
sonra sıvağ maddesi (genellikle eşit
miktarlarda lanolin ve vazelin karışımı)
azar azar etkili madde üzerine ilave
edilir ve havanda iyice karıştırılır.
Merhemler kapalı kaplarda ve serin
yerlerde saklanır. Merhemlere «pomat»
ismi de verilmektedir.
6. Tıbbi yağ (Olea Medicata):
Genellikle haricen kullanılan bir ilaç şeklidir.
10 kısım kuru drogun 100 kısım zeytin yağı
veya haşhaş yağı içinde bir müddet (iki hafta
kadar) güneşte tutulması ve sonra bezden
süzülmesi ile elde edilir. Kantaron yağı,
Sedefotu yağı, Papatya yağı, Kudretnarı yağı
gibi yağlar bu yol ile elde edilir.
şIfalı bitliler ders 4
7. Kokulu yağ (Olea Aromatica):
Kokulu çiçek veya bitki parcalarının 1-3 gün zeytin
yağı veya susam yağı içinde tutulması ve sonra
süzülmesi ile elde edilir. Genel elde ediliş yolu
şöyledir: 500 gr kuru veya taze çiçek 2000 gr yag
içinde, adi ısıda, 1-3 gün bırakılır. Bu müddetin
sonunda bezden süzülür. Sıvı kısım içine tekrar 500
gr çiçek konulur ve üç gün sonra bezden süzülür. Bu
şekilde hazırlanan yağlar kuvvetli kokuludur.
Romalılar devrinden beri Anadolu' da elde
edilmekte olup haricen kullanılır.
Kokulu yağ
8. Tentür (Tincturae):
Bitkisel materyelin su, alkol
veya eter gibi çözücüler ile
tüketilmesi ile elde edilen
sıvı preparatlardır.
Tentürleri hazırlamak için
genellikle aşağıdaki yöntem
kullanılır..
1 kısım kurutulmuş ve toz edilmiş drog 5
kısım alkol ile, kapalı bir şişe içinde ve sık sık
çalkalanarak, 10 gün tutulur ve sonra süzülür.
Bekletme karanlık bir yerde ve normal
sıcaklıkta yapılmalıdır. Etkisi kuvvetli olan
droglar için, 1 kısım droga 10 kısım alkol
hesap edilmelidir.
9.Hulasa (Extracta):
Bitkisel materiyelin su, alkol
veya eter gibi uçurulabilen
çözücüler ile tüketilmesi sonucu
elde edilen solüsyonun belirli
bir orana kadar uçurulması ile
elde edilen preparatlardır.
Bunlar genellikle bal kıvamında
veya toz halinde preparatlardır.

More Related Content

şIfalı bitliler ders 4

  • 1. ŞİFALI BİTKİLERİN BİLEŞİMİ Droglarda selüloz, nişasta, pektin, protein, şeker, vs. gibi tedavi yönünden etkisiz maddeler yanında çok az miktarda bile, farmakolojik etkilere sahip bileşikler de bulunmaktadır. Bu bileşiklere ‘’etkili madde‘’ ismi verilmektedir. Droglara tedavi özelliğini veren bu maddeler, kimyasal yapılarına göre, aşağıdaki şekilde gruplandırılmaktadırlar.
  • 2. 1. Glikozitler: Enzim veya seyreltik asitler etkisiyle şeker olmayan bir kısım ile bir veya daha fazla şeker molekülüne ayrılan bileşiklerdir. Tedavi etkisi şeker olmayan kısma ait bulunmaktadır. Şeker kısmı bu maddenin suda çözünürlüğünü sağlar.
  • 3. Bitkilerde bulunan glikozitlerden pek çoğunun tedavi yönünden bir önemi bulunmamakla beraber bazıları yüksek farmakolojik etkiye sahiptirler. Mesela kalp kuvvetlendirici olarak kullanılan yüksükotu yaprağı glikozitleri (digitalin) gibi. ilk glikozit 1830 Yılında Fransız eczacı Leroux tarafından söğüt kabuğunda keşfedilmiş ve “salicine” ismi verilmiştir.
  • 5. 2. Organik asitler: Bitkilerde karbonhidratların oksidasyonu ile meydana gelen asit reaksiyonlu organik bileşiklerdir. Bitkilerde serbest veya tuz halinde bulunurlar. Ekşi lezzetli sıvı veya katı maddelerdir. Önemli tedavi etkileri bulunmamaktadır.
  • 6. 3. Tanenler: Fenol yapısında katı bileşiklerdir. Suda çözünürler. Bitkiler aleminde çok yaygındırlar. Bilhassa kabuklarda bulunurlar. Meşe mazısı ve meşe palamutu tanen bakımından çok zengin droglardır. Tedavi ve deri sanayiinde kullanılan tanen bu droglardan elde edilir. Tanenler antiseptik ve kabız etkilere sahip bileşiklerdir.
  • 8. 4. Alkoloitler: Yapısında azot bulunan bazik karakterli bileşiklerdir. Katı ve genellikle renksiz maddelerdir. Asitler ile tuz meydana getirirler. Alkaloitler küçük dozlarda kuvvetli etki gösteren bileşiklerdir. Halen tedavi alanında birçok alkoloit (morfin, kodein, kafein, atropin, kokain, vs.) kullanılmaktadır.
  • 9. Sabit yağlar: Gliserin ile yağ asitlerinin esterleşmesi sonucu meydana gelmiş bileşiklerdir. Sıvı veya katı halde olup suda çözünmez, organik çözücülerde kolaylıkla çözünürler. Bilhassa meyve ve tohumlarda bulunurlar. Buradan sıkma veya organik çözücü ile tüketme yoluyla elde edilirler.
  • 10. Uçucu yağlar (esanslar): Esas itibariyle terpenlerden yapılmış karışımlardır. Genellikle sıvı olup, kuvvetli kokulu ve uçucu maddelerdir. Çiçek ve meyvelerde bulunurlarsa da diğer organlarda da sık sık rastlanır. Su buharı distilasyonu, organik çözücüler ile tüketme veya sıkma yoluyla elde edilirler.
  • 11. Eskiden uçucu yağ veya esans karşılığı olarak "ruh" kullanılırdı. Nane ruhu (Nane esansı) gibi. Memleketimizde halen yerli bitkilerden aşağıdaki uçucu yağlar elde edilip aktarlarda satılmaktadır. Defne (Oleum Lauri), Acıelma (0. Salviae), Gül (O.Rosae), Kekik (0. Origani), Lavanta (0. Lavandulae), Limon (O.Citri), Mersin (0. Myrti), Nane (O.Menthae) ve Portakal (O.Aurantii).
  • 13. 7. Reçineli bileşikler: Karmaşık kimyasal yapılı katı veya sıvı maddelerdir. Belsemler bu gruba dahil olup tedavi maksadıyla kullanılan bileşiklerdir. Memleketimizde bu grup maddelerden Terementi (Kızıl çam' dan) ve Sığla yağı (Sığla ağacı' ndan) elde edilip kullanılmaktadır.
  • 15. 8. Vitaminler: Genellikle insan vücudunda yapılmayan ve fakat insanın sağlıklı yaşaması için lüzumlu olan bileşiklerdir. Bitkiler veya hayvansal organlardan tüketilerek elde edilirler. Suda çözünenler (B grubu, C, vitaminleri) ve yagda çözünenler (A grubu, D grubu, E, K vitaminleri) olmak üzere iki büyük gruba ayrılırlar. Noksanlıklar büyük sağlık sorunları meydana getirir.
  • 16. 9. Antibiyotikler: Canlılar tarafından meydana getirilen ve çok seyreltik çözeltilerde bile bazı mikroorganizmaların üremelerini durduran veya onları öldüren bileşiklerdir.
  • 17. ETKİ VE KULLANILIŞ Bitkisel kökenli droglar çok eski devirlerden beri hastalıklara karşı kullanılmaktadır.
  • 18. 1 - Drog (Drogue): Eczacılık, kimya ve boya endüstrisinde kullanılan bitkisel, hayvansal veya madensel ilkel maddelere(işlenmemiş) verilen bir isimdir. Osmanlıcada "ecza" karşılığıdır. Yaprak, çiçek, kabuk, kök, tohum vs. elde edilir.
  • 19. 2 – İlaç: Hastalıkları iyi etmek veya belirtilerini ortadan kaldırmak için kullanılan, hastalar tarafından alınabilir şekle getirilmiş, drog veya drog karışımlarına ilaç (deva) denilmektedir. ilaçları gıda ve zehirlerden tam olarak ayırmak mümkün değildir. Tıbbi miktarlarda ilaç etkisine sahip bir drog, bu miktar aşılınca öldürücü (zehir) olabilir.
  • 20. Sınıflandırma: İlaçların sınıflandırılması aşağıdaki üç özellik dikkate alınarak yapılmaktadır: • Kimyasal yapı, • Etki yeri, • Kullanma amacı.
  • 21. 3 - Veriliş yolları: ilaçların veriliş yolları çok değişiktir. Hastalığın cinsine ve istenilen etkiye göre değişik yolları kullanılır. A - Sindirim sistemi yolu: Ağız veya rektal yolla verilir ve sindirim kanalı yoluyla kana geçer.
  • 22. B - injeksiyon yolu: Etkili bileşiğin uygun bir çözücüdeki çözeltisi deri altı, adale içi veya damar içine zerkedilir. Çok çabuk tesir gösteren bir yoldur.
  • 23. C - Haricen kullanma yolu: Burada ilaç solunum, deri veya mukoza yoluyla verilir. Deri yolu ve deri hastalıklarının tedavisinde kullanılır.
  • 24. 4 - Etkili madde: Droglar taşıdıkları etkili maddeler nedeniyle tedavi alanında kullanılmaktadırlar. Etkili maddeler bitkilerin muhtelif organlarında (yaprak, çiçek, meyve, tohum, kök gibi) bulunmaktadırlar.
  • 25. Drogların etkili maddelerinin öğrenilmesi ve bunların saf olarak elde edilmesinden sonra, tedavi alanında drog yerine, saf etkili maddelerden hazırlanan ilaçların kullanılmasına geçilmiştir. Bu maddelerin çabuk etki göstermeleri, yan etkilerinin az olması, miktarlarının çok iyi şekilde hesaplanabilmesi gibi özellikleri nedeniyle tercihen kullanılmaktadır.
  • 26. Tedavide, hastanın durumuna göre, drog veya etkili maddeden hazırlanmış ilaç kullanılması en geçerIi yol olmaktadır. Zerdeçal ve etkili maddesinden elde edilen ilaç
  • 27. 5 - Etki düzeni: Bitkisel droglarda bulunan etkili bileşiklerin hastalıkları iyi etmekte gösterdikleri etki mekanizması çok değişik ve karmaşık olması nedeniyle henüz tam olarak bilinmemektedir. Etki; drogun taşıdığı etkili maddeye, miktarına, alan şahsın fiziksel yapısına, etkili maddeye karşı olan tepkisine, ilaç şekline, verilme yoluna vs. bağlı olarak meydana gelmektedir.
  • 28. İstenen etkiyi elde etmek için genellikle küçük dozlardan başlamak, istenen etki elde edildiği zaman hastalık belirtileri kayboluncaya kadar devam etmek, kusma, ishal, başdönmesi gibi zehirlenme veya yan etki belirtileri görülür görülmez ilacı kesmek uygulamada kullanılması uygun bir yoldur.
  • 29. Etkili bileşik hücre fonksiyonunu arttırır veya azaltır. Hücre fonksiyonlarını arttıran bileşiklere "uyarıcı", azaltan bileşiklere ise "yatıştırıcı" denilmektedir.
  • 30. Organizmada meydana gelmiş olan patolojik bir fonksiyon değişikliğini, tekrar normal duruma döndürebilme yeteneğine etkili maddenin "tedavi etkisi" denilir.
  • 31. Bu etki drogun belirli bir miktarı ile elde edilebilir. Bu miktara "effektif doz" veya "tedavi dozu" denilir.
  • 32. Etkili bileşikten daha yüksek miktarlarda alındığında maddenin "toksik etki" si görülmeye başlar. Toksik etkinin görülmesini meydana getiren miktarların üzerindeki dozlar ölüm meydana getirebilir. Ölüm meydana getiren miktara ise "letal doz" denilmektedir.
  • 33. 6 - Atılma: Dahilen alınan droglardaki etkili maddeler, mide veya barsaklarda emilerek kan yolu ile hücrelere ulaşır. Bir müddet sonra bu etkili madde vücuda girdiği gibi, herhangi bir değişikliğe uğramadan, kimyasal bazı yapı degişikliklerine uğrayarak (oksidasyon, redüksiyon, hidroliz vs) veya başka maddeler ile birleşerek organizmadan dışarı çıkar. Bu çıkış en çok, böbrekler vasıtasıyla, idrar ile olur. Bazı bileşikler safra, veya solunum ile de dışarı çıkartılmaktadır.
  • 34. 7 - Tanı: Halk ilaçları ile tedavide göz önünde tutulması gereken en önemli husus tedavi edilmek istenen hastalığın teşhisidir.
  • 35. İshal, kabızlık, mide bulantısı, karın ağrısı, sinirlilik gibi bazı durumlar kolaylıkla farkedilebilirse de, bunların hangi sebeplerden ileri geldiğini ancak bir hekim saptayabilir. Bu nedenle herhangi bir hastalık arazi, bitkisel bir drog ile, kısa bir sürede tedavi edilemez ise, hemen bir hekirne başvurarak, hastalığın teşhisi yoluna gidilmelidir.
  • 36. 8 - Tedavi değeri: Bitkisel drogların değeri bazı hekimlerce küçümsenmekte, halk tababetinde ise fazla değerlendirilmektedir. ishal, kabızlık, soğuk algınlığı, nezle, sinirlilik, yorgunluk ve hafif hazım bozuklukları gibi hallerde bitkisel droglar ile iyi sonuçlar elde edilebilir. Mutlaka hekimin görüş ve önerileri alınmalıdır.
  • 37. Şifalı bitkiler ile tedaviden, olumlu bir sonuç alabilmek için, tedaviye en az bir hafta muntazaman devam edilmelidir. Müzmin hastalıklarda bu süre üç dört haftayı bulur. Şifalı bitkilerin etkileri nisbeten yavaş, fakat uzun sürelidir.
  • 38. KULLANILIŞ ŞEKİLLERİ Bitkisel droglar ilaç olarak almabilmek için uygun bir şekle konulmalıdır. En basit yol drogu toz ederek oldugu gibi veya bir güllaç içinde almaktır. Hap, infüzyon, dekoksiyon, tentür, hulasa, draje, tablet vs. gibi şekiller de bulunmaktadır.
  • 39. 1. Toz (Pulveres): Bitki parçalarının bir madeni havanda dövülmesi veya bir değirmende çekilmesi ile elde edilir. Parça büyüklüklerine göre kaba, orta ve ince olmak üzere üç kısma ayrılırlar. Tozların alınmasında kullanılacak olan en kolay yoI, ince tozun yarım bardak kadar su içine dökülmesi ve karıştırıldıktan sonra karışımın içilmesidir.
  • 40. 2. Hap (Pilulae): İnce toz halindeki drogun bir yardımcı madde (sıvağ) yardımı ile hap haline getirilmesi ile elde edilir. Hapların ağırlıkları 1-2.5 gr arasında olmalıdır. Sıvağ olarak bal, şeker şurubu, nişasta, leblebi unu, arap zamkı, meyan balı gibi tedavi etkisi bulunmayan maddeler seçilmelidir.
  • 42. Drog tozu, uygun sıvı maddesi ile hamur haline sokulur, bu hamur avuç arasında dondürülerek uygun uzunlukta bir çubuk yapılır, çubuk bir bıçak ile uygun biiyiiklükte parçalara bölünür ve her bir parça yuvarlanarak hap haline sokulur. Hapların birbirine yapışmaması için aralarına meyan kökü tozu veya talk tozu konulur.
  • 43. 3. infüzyon (infusa): Drogların ilaç olarak kullanılmasında en çok kullanılan bir şekildir. Kaba toz haline getirilmiş drog üzerine kafi miktarı soğuk su konur ve karışım kaynayıncaya kadar ısıtılır.
  • 44. Kaynamaya başlar başlamaz karışım ateşten çekilir, soğuduktan sonra sık tülbentten süzülür. infusyonlar her defasında taze olarak hazırlanır. Tadlandırıcı olarak içlerine bir miktar bal veya şeker konulabilir.
  • 45. 4. Dekoksiyon (Decocta): Dekoksiyon hazırlamak için ufalanmış nebat kısımları üzerine kafi miktar soğuk su konulur ve hafif ateş üzerinde, sık sık karıştırılarak yarım saat ısıtılır ve sıcak iken ince bir tülbentten süzülür. Tadlandırmak için bal veya şeker kullanılabilir.
  • 46. 5. Merhem (Unguenta): Katı yağ, sıvı yağ (zeytin yağı, badem yağı), lanolin ve vazelin gibi sıvağlar ile yapılan ve dışarıdan kullanılan ilaç şekilleridir. Merhem hazırlamak için, merhem içine konulacak madde veya maddeler önce havanda iyice toz edilir.
  • 47. Sonra az bir miktar sıvı yağ ile ezilir ve sonra sıvağ maddesi (genellikle eşit miktarlarda lanolin ve vazelin karışımı) azar azar etkili madde üzerine ilave edilir ve havanda iyice karıştırılır. Merhemler kapalı kaplarda ve serin yerlerde saklanır. Merhemlere «pomat» ismi de verilmektedir.
  • 48. 6. Tıbbi yağ (Olea Medicata): Genellikle haricen kullanılan bir ilaç şeklidir. 10 kısım kuru drogun 100 kısım zeytin yağı veya haşhaş yağı içinde bir müddet (iki hafta kadar) güneşte tutulması ve sonra bezden süzülmesi ile elde edilir. Kantaron yağı, Sedefotu yağı, Papatya yağı, Kudretnarı yağı gibi yağlar bu yol ile elde edilir.
  • 50. 7. Kokulu yağ (Olea Aromatica): Kokulu çiçek veya bitki parcalarının 1-3 gün zeytin yağı veya susam yağı içinde tutulması ve sonra süzülmesi ile elde edilir. Genel elde ediliş yolu şöyledir: 500 gr kuru veya taze çiçek 2000 gr yag içinde, adi ısıda, 1-3 gün bırakılır. Bu müddetin sonunda bezden süzülür. Sıvı kısım içine tekrar 500 gr çiçek konulur ve üç gün sonra bezden süzülür. Bu şekilde hazırlanan yağlar kuvvetli kokuludur. Romalılar devrinden beri Anadolu' da elde edilmekte olup haricen kullanılır.
  • 52. 8. Tentür (Tincturae): Bitkisel materyelin su, alkol veya eter gibi çözücüler ile tüketilmesi ile elde edilen sıvı preparatlardır. Tentürleri hazırlamak için genellikle aşağıdaki yöntem kullanılır..
  • 53. 1 kısım kurutulmuş ve toz edilmiş drog 5 kısım alkol ile, kapalı bir şişe içinde ve sık sık çalkalanarak, 10 gün tutulur ve sonra süzülür. Bekletme karanlık bir yerde ve normal sıcaklıkta yapılmalıdır. Etkisi kuvvetli olan droglar için, 1 kısım droga 10 kısım alkol hesap edilmelidir.
  • 54. 9.Hulasa (Extracta): Bitkisel materiyelin su, alkol veya eter gibi uçurulabilen çözücüler ile tüketilmesi sonucu elde edilen solüsyonun belirli bir orana kadar uçurulması ile elde edilen preparatlardır. Bunlar genellikle bal kıvamında veya toz halinde preparatlardır.