Yunus EmreMert SezginYunus Emre'nin hayatı, fikri ve edebi şahsiyeti, türbesi, felsefeye bakışı ve eserleri hakkında bilgiler yer almaktadır. Özel olarak hazırlanmıştır ve slaytlar arasına animasyonlu geçişler eklenmiştir. İyi çalışmalar...
9.sınıf anatomi ve fizyoloji kitabıCglkres9.sınıf anatomi ve fizyoloji kitabı herkeze acık şekilde yüklüdür.
Kullanabilirsiniz arkadaşlar kitab milli eğitim bakanlığı tarafından yapılmıştır benin yükleme sebebim çünkü dosya indirmek içindir bu kadar.
Yapı Malzeme Yapım İlkeleri ve Maliyet AnalizleriAynur SonmezBu sunuda ornek bir yapinin insaata baslama ve tamamlanma surecine iliskin inceleme ve calismalar yer yer almaktadir. Yapi
Esmaül Hüsna (Allah'ın 99 İsmi ve Türkçe Anlamları)Suat Furkan ISIKAllah'ın 99 İsmi Ve Türkçe Anlamları. "En güzel isimler (Esmaü'l Hüsna) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin." [ ArafSuresi,180 ]
ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLERHolistik Danışmanlık Hiz. Ltd.Şti.Bekir bey derlemiş,ellerine sağlık.
Belki daha önce gördünüz belki görmediniz ama mutlaka ilginizi çekecektir.
9.sınıf anatomi ve fizyoloji kitabıCglkres9.sınıf anatomi ve fizyoloji kitabı herkeze acık şekilde yüklüdür.
Kullanabilirsiniz arkadaşlar kitab milli eğitim bakanlığı tarafından yapılmıştır benin yükleme sebebim çünkü dosya indirmek içindir bu kadar.
Yapı Malzeme Yapım İlkeleri ve Maliyet AnalizleriAynur SonmezBu sunuda ornek bir yapinin insaata baslama ve tamamlanma surecine iliskin inceleme ve calismalar yer yer almaktadir. Yapi
Esmaül Hüsna (Allah'ın 99 İsmi ve Türkçe Anlamları)Suat Furkan ISIKAllah'ın 99 İsmi Ve Türkçe Anlamları. "En güzel isimler (Esmaü'l Hüsna) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin." [ ArafSuresi,180 ]
ATATÜK'ÜN YAZDIĞI ŞİİRLERHolistik Danışmanlık Hiz. Ltd.Şti.Bekir bey derlemiş,ellerine sağlık.
Belki daha önce gördünüz belki görmediniz ama mutlaka ilginizi çekecektir.
Mehmet Emi̇n YurdakulBuğrahan DönmezMehmet Emin Yurdakul (d. 13 Mayıs 1869, İstanbul - ö. 14 Ocak 1944, İstanbul), Türk şair, milletvekili. “Türk Şairi”, “Milli Şair” diye anılır.
Şu Çılgın Türkler - horozz.netAdnan DanKurtuluş dizisinin de senaristi olan Turgut Özakman'ın elli küsur yıldır süregelen araştırmalarının ürünüdür. Özakman, kitapta anlattığı olayların geçtiği yerleri sırt çantası ile yaya olarak yürüyerek dolaşmış, bilgileri ve belgeleri derlemiştir. Kitaptaki olaylar, kişiler ve konuşmalar belgelerden alınmıştır.
2. HAYATI 15 Ocak 1902’de Selanik’te doğan sanatçı İlköğrenimini İstanbul’da tamamlamış, ortaöğrenimini ise daha 12yaşındayken yazdığı “ Bir BahriyelininAğzından ” adlı şiirini dinleyip çok beğenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa’nın öğüdü üzerine geçtiği Heybeliada Bahriye Mektebi ’ nde yapmıştır. Nazım Hikmet Bahriye’yi bitirdikten sonra Hamidiye Kruvazörü ’ne stajyer güverte subayı olarak verilmiş,bir gece nöbetinde üşütüp zatülcenp olmuş,sağlığına kavuşamayınca askerlikten çürüğe çıkarılmıştır.(1920)
3. Askerlikten ayrıldıktan sonra, İstanbul'un işgaline çok üzülen Nâzım Hikmet Millî Mücadele'ye katılmak üzere Anadolu'ya geçmiş , Bolu Lisesi'nde kısa bir süre öğretmenlik yapmıştır (1921). Rus devrimiyle ilgilenen şair, bir süre sonra Batum'dan Moskova'ya gitmiş ve Doğu Üniversitesi'nde ekonomi ve toplumbilim okumuştur (1922-1924). Yurda dönüşünden sonra Aydınlık Dergisi ’ ne katılmış, burada çıkan şiirlerinden ötürü hakkında " gıyaben " mahkumiyet kararı verildiğini öğrenince yeniden Rusya'ya geçmiş, af çıkması üzerine Türkiye'ye dönmüş ve bir süre Hopa cezaevinde tutuklu kalmıştır (1928).
4. Nâzım Hikmet daha sonra İstanbul'a yerleşmiş, çeşitli gazete ve dergilerle film stüdyolarında çalışmış, ilk şiir kitaplarını çıkarmış ve oyunlarını yazmıştır (1928-1932). Bir ara yine tutuklanmış, Cumhuriyet'in 10. yılı dolayısıyla çıkarılan af yasası ile özgürlüğüne kavuşmuştur. Akşam ,Son Posta, Tan gazetelerinde Orhan Selim takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapmıştır (1933).
5. Kara Harp Okulu öğrencileri arasında propaganda yaptığı iddiasıyla yargılanmış, Harp Okulu Askeri Mahkemesi'nce 15 yıl, ardından Donanma içinde faaliyette bulunduğu iddiasıyla da Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce 20 yıl olmak üzere toplam 35 yıl hapis cezasına çarptırılmış, cezası Türk Ceza Kanunu'nun 68 ve 77 maddeleri uyarınca 28 yıl dört aya indirilmiştir (1938). Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra çıkarılan af yasası (1950) kapsamına alınması için aydınlar tarafından açılan büyük bir kampanyanın ardından, hukukçular yasal yollara başvurmuş, bu arada Nâzım Hikmet de hapishanede açlık grevine başlamıştır. Sonunda Nâzım Hikmet'in geri kalan cezası affedilmiş ve şair 13 yıl hapislikten sonra özgürlüğüne kavuşmuştur. Serbest bırakıldıktan sonra iş bulamayan, kitap çıkaramayan şair için bu kez askerlik kararı alınmış, 50 yaşında ve hasta olan Nâzım Hikmet çok zor durumda kalmıştır. Öldürülmekten korkan şair, kendisine hayran olan Refik Erduran (sonranın ünlü oyun yazarı ve gazetecisi)'ın önerisini kabul etmiş, onun yardımıyla bir motorla Karadeniz'de seyreden Romanya bandıralı bir gemiye binerek Türkiye'den ayrılmıştır. Nâzım Hikmet, Moskova'da ölmüştür. (3 Haziran 1963).
7. Nâzım Hikmet, hece vezniyle yazdığı ilk şiirlerini Yeni Mecmua, İnci , Ümit ve Celal Sahir (Erozan)'ın çıkardığı Birinci Kitap, İkinci Kitap vb. dergilerinde yayımlamıştır. "Bir Dakika" adlı şiiriyle Alemdar gazetesinin açtığı yarışmada birincilik kazanmıştır (1920). Daha sonra Aydınlık, Resimli Ay, Hareket, Resimli Herşey, Her Ay gibi dergilerde yazan Nâzım Hikmet cezaevine girdikten sonra yıllarca yayın yapamamıştır. Ancak, 1940'lı yıllarda, Yeni Edebiyat, Ses, Gün, Yürüyüş, Yığın, Baştan, Barış gibi toplumcu dergilerde İbrahim Sabri , Mazhar Lütfi takma adlarıyla ya da imzasız olarak bazı şiirleri çıkmıştır. Kuvâyı Milliye Destanı İzmir'de Havadis Gazetesi’nde tefrika edilmiştir (1949). Destanı, Yön dergisi yayınlayarak (1965) Nâzım Hikmet'i yeniden okurlara ulaştırmış, şairin eserine konan çemberi kırmıştır.
8. ESERLERİ ŞİİR 835 Satır Jokond ile Si-Ya-U Varan 3 1+1=1 Sesini Kaybeden Şehir Benerci Kendini Niçin Öldürdü Gece Gelen Telgraf Portreler Taranta Babu'ya Mektuplar Kurtuluş Savaşı Destanı Saat 21-22 Şiirleri Şu 1941 Yılında Memleketimden İnsan Manzaraları Rubailer Dört Hapishaneden Yeni Şiirler İlk Şiirleri Son Şiirleri Yatar Bursa Kalesinde
9. ROMAN Kan Konuşmaz Yeşil Elmalar Yaşamak Güzel Şey be Kardeşim HİKAYE Hikayeler Çeviri Hikayeler
10. YAZILAR İt Ürür Kervan Yürür Alman Faşizmi ve Irkçılığı Millî Gurur Sovyet Demokrasisi MASAL La Fontaine'den Masallar Sevdalı Bulut
11. MEKTUPLAR Kemal Tahir'e Hapishaneden Mektuplar Cezaevinden Memet Fuat'a Mektuplar Bursa Cezaevinden Vâ-Nû'lara Mektuplar Nâzım'ın Bilinmeyen Mektupları Pirâye'ye Mektuplar
12. OYUNLAR Kafatası Bir Ölü Evi Yahut Merhumun Hanesi Unutulan Adam İnek Ferhat ile Şirin Enayi Sabahat Yusuf ile Menofis İvan İvanoviç Var mıydı, Yok muydu
13. OTOBİYOGRAFİ 1902'de doğdum doğduğum şehre dönmedim bir daha geriye dönmeyi sevmem üç yaşında Halep'te paşa torunluğu ettim on dokuzumda Moskova komünist üniversite öğrenciliği kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu ve on dördümden beri şairlik ederim kimi insanlar otların kimi insan balıkların çeşidini bilir ben ayrılıkların kimi insan ezbere sayar yıldızların adını ben hasretlerin
14. hapislerde de yattım büyük otellerde de açlık çektim açlık grevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir otuzumda asılmamı istediler kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini verdiler de otuz altımda yarım yılda geçtim dört metrekare betonu elli dokuzumda on sekiz saatte uçtum Prag'dan Havana'ya Lenin'i görmedim nöbetini tuttum tabutunun başında 924'te 961'de ziyaret ettim anıt kabri kitaplarıdır
15. partimden koparmağa yeltendiler beni sökmedi yıkılan putların altında da ezilmedim 951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün 52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile aldattım kadınlarımı konuşmadım arkasından dostlarımın
16. içtim ama akşamcı olmadım hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana başkasının hesabına utandım yalan söyledim yalan söyledim başkasını üzmemek için ama durup dururken de yalan söyledim bindim tirene uçağa otomobile çoğunluk binemiyor operaya gittim çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye ama kahve falına baktırdığım oldu
17. yazılarım otuz kırk dilde basılır Türkiye'mde Türkçemle yasak kansere yakalanmadım daha yakalanmam de şart değil başbakan falan olacağım da yok meraklısı da değilim bu işin bir de harbe girmedim sığınaklara da inmedim gece yarıları yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında ama sevdalandım altmışıma yakın sözün kısası yoldaşlar bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da insanca yaşadım diyebilirim ve daha ne kadar yaşarım başımdan neler geçer daha kim bilir (11.9.'61 - Doğu Berlin)
18. MAVİ GÖZLÜ DEV, MİNNACIK KADIN VE HANIMELLERİ O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Kadının hayali minnacık bir evdi, bahçesinde ebruliii hanımeli açan bir ev. Bir dev gibi seviyordu dev. Ve elleri öyle büyük işler için hazırlanmıştı ki devin, yapamazdı yapısını, çalamazdı kapısını bahçesinde ebruliiii hanımeli açan evin. O mavi gözlü bir devdi. Minnacık bir kadın sevdi. Mini minnacıktı kadın. Rahata acıktı kadın yoruldu devin büyük yolunda. Ve elveda! deyip mavi gözlü deve, girdi zengin bir cücenin kolunda bahçesinde ebruliiii hanımeli açan eve. Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev, dev gibi sevgilere mezar bile olamaz: bahçesinde ebruliiiii hanımeli açan ev..
19.
20. TAHİR İLE ZÜHRE Tahir olmak da ayıp değil, Zühre olmak da, Hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. Bütün iş Tahir'le Zühre olabilmekte, Yani yürekte… BEŞ SATIRLA Annelerin ninnilerinden spikerin okuduğu habere kadar, yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı, anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık, anlamak gideni ve gelmekte olanı. 1946
21. Seviyorum Seni Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi Geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi Ağır posta paketini neyin nesi belirsiz telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık içimde kımıldayan birşeyler gibi Seviyorum seni Yaşıyoruz çok şükür der gibi.
22. Yine Memleketim Üzerine Söylenmiştir Memleketim, memleketim, memleketim, ne kasketim kaldı senin ora işi ne yollarını taşımış ayakkabım, son mintanın da sırtımda paralandı çoktan, Şile bezindendi. Sen şimdi yalnız saçımın akında, enfarktında yüreğimin, alnımın çizgilerindesin memleketim, memleketim, memleketim...