ݺߣ

ݺߣShare a Scribd company logo
KAN  KAN HÜCRELERİ  PLAZMA eritrosit lökosit trombosit
lökositler Granülosit agranülosit Nötrofil  eosinofil bazofil monosit lenfosit
KAN HÜCRELERİ Kan hücre ve sıvı kısımdan oluşmuştur. Kan şekilli elemanlar ya da kan hücreleri ile bu hücrelerin içerisinde yüzdüğü plazma adı verilen sıvı olmak üzere iki kısımdan oluşmuştur. Şekilli elemanlar eritrositler ya da alyuvarlar, trombositler veya kanpulcukları ve lökositler(akyuvarlar) vardır.  Kan dolaşım sistemi dışına çıktığında pıhtılaşır. Bu pıhtı şekilli elemanları içerir. Sarı renkli şeffaf bir sıvı pıhtıdan ayrılır. Bu sıvıya  serum  denir.  Kan dolaşım sistemi dışına çıktığında pıhtılaşmasını önleyici maddeler(heparin, sitrat) eklendikten sonra santrifüj edildiğinde tabakalaşma gösterir. Bu özellik kanın heterojen özelliğinden gelir. Her bir birim hacimlik kan içerisindeki kümelenmeiş eritrositlerin hacim değerine hematokrit denir.  Total kan santrifüj edildiğinde, hematokrit tüpünün üstünde kalan şeffaf, sarımsı renkte ve hafifçe kıvamlı sıvıya  plazma denir. Tüpün altında briken şekilli elemanlar iki farklı tabaka oluşturur. Tüpün en dip kısmında yerleşen hücreler kanın yaklaşık %42 -47 sini oluşturur. Bu tabakada eritrositler bulunduğundan kırmızı renklidir. Bu tabakanın üstünde oluşan ikinci tyabaka çok ince olup  tüpteki kanın %1 ini oluşturur. İkinci tabakada ise lökositler bulunur. Akyuvar tabakasının üstünde görülmeyecek kadar ince üçüncü tabaka bulunur. Bu tabakada trombositler yer alır. Kanın bu şekilde tabakalaşma göstermesi farklı yapılar içermesinden kaynaklanır.
Lökositler infeksiyonlara karşı vücudu korur. Bu hücreler vücutta kan damarı içerisinde bulunur. Gerektiğinde kan damarını terk edip dokulara geçer. Dokularda hızlı toplanır.  Oksijen esas olarak eritrositlerdeki hemoglobine bağlanır. CO 2  ise hemoglobin olmak üzere eritrositlerdeki çeşitli proteinlere bağlı olarak ve plazmada çözünmüş olarak CO 2  ve HCO 3  olarak taşınır Plazma aynı zamanda besinleri alarak organizmanın farklı bölgelerine taşır. Kan hormonların hedef organlara götürülmesinde ve hücresel işlevlerin yerine getirilmesinde rol oynayarak organlar arasındaki kimyasal mesajların değiş tokuşunu yapar. Ayrıca vücud ısısının ayarlanması , asit baz dengesinin sağlanması ve osmatik dengenin sağlanmasında rol alır.
Plazmanın bileşimi  Plazmanın % 90 nı sudur. Temel plazma proteinleri albümin, alfa beta, ve gama globinler ile fibrinojendir.albümin plazmanın esas proteini olup, kanın osmatik basıncının ayarlanmasından sorumludur. Gama globulinler immünoglobulinler olarak da isimlendirilen antikorlardır. Fibrinojen kanın pıhtılaşmasının son kademesin de gereken proteindir.  Suda çözünmeyen ya da çok az çözünen bazı maddeler sulu plazma içerisinde albümin veya beta globulinlere bağlanarak taşınırlar. Lipidler plazmada çözünmezler ancak plazmadaki protein molekülllerinin hidrofobik kısımları ile bağlanırlar. Protein molekülleri suyu seven kısımlarda içerdiğinden , lipid-protein kompleksi suda çözünebilirlik kazanır. Bu şekilde lipidler plazmada taşınabilir.
Kan hücrelerinin boyanması  Kan hücreleri bir damla kanın bir lam üzerine ince bir tabaka halinde yayılmasıyla hazırlanan kan yayma preperatı ile incelenir. Kan lam üzerine düzgün olarak yayılır  ya da kurutulur. Kan yaymaları rütin olarak kırmızı(asidik) ve mavi boyaların özel karışımları ile boyanır.
Eritrositler  Alyuvarlar nükleus içermeyen, oksijen taşıyıcı protein olan hemoglobin ile dolu hücrelerdir. normal şartlarda kesinlikle dolaşım sistemi dışına çıkmaz. Çoğu memelilerin eritrositleri alyuvarları nukelus içermeyip bikonkav disk şeklindedir. Bikonkav şekil eritrositlerin yüzey- hacim oranının yüksek olmasını sağlar. Bu şekilde gaz alışverişini kolaylaştırır.
Dolaşım kanındaki eritrositlerin sayısı normal değerin altında olursa bu duruma anemi adı verilir. Eritrosit sayısının normal değerin üstüne çıkmasına da eritrositoz ya da polisitemi denir. Polisitemi yüksek yerlerde yaşayan insanlarda fizyolojik bir uyum olarak ortaya çıkar. Polisitemi kanın kıvamını(vizkosite) arttırır. Eğer ağır bir polisitemi söz konusu ise vizkosite artışı kan kapilleri boyunca kanın akışını yavaşlatır. Hatta durdurabilir.  Eritrositlerde çap değişiklikleri de gözlenir. Anizositoz oluşturabilir.  Eritrositler sert yapılı olmadıkları için kanın vizkositesini düşürür.  Eritrositin en dışında bir plazma zarı bulunur. Kolaylıkla saf olarak elde edildiğinden organizmanın diğer hücrelerine oranla en fazla incelenip yapısı hakkında en fazla bilgiye sahip olunan zardır.  Hemoglobin oksijen taşıyıcı bir proteindir ve eritrositlerin  asidik boyanmasına neden olur.
Hemoglobin molekülündeki kalıtsal değişiklikler bazı patolojik durumlara yol açar. Bu bozukluklardan en iyi bilineni orak hücre anemisidir. Bu kalıtsal bozukluk hemoglobin beta-zincirinin yapısından sorumlu genin DNA sında bir nükleotid mutasyonu (nokta mutasyonu) nedeniyle ortaya çıkar. Bu mutasyon glutamik asitin bağlanmasından sorumlu GAA üçlüsünün GUA üçlüsüne dönüşmesine neden olur. Sonuçta sentezlenmiş olan aminoasit zincirinde glutamik asitin bulunması gereken sıralamada valin aminoasiti yer alır. Buna bağlı olarak ta hemoglobinin normal yapısı bozulur. Bunun gibi tek bir amino asit değişikliği çok kötü sonuçların ortaya çıkmasına neden olur.
Oraklaşmış olan eritrositlerin esnekliği de azalarak yaşam süreleri kısalır. Buna bağlı olarak anemi ortaya çıkar. Orak şeklindeki eritrositlerin yoğunluğu da artmıştır. Eritrosit yoğunluğunun artması kanın  kıvamını (vizkosite) arttırır. Kıvamlı olan kanın akım hızı kapillerden geçerken yavaşlar, hatta durabilir. Kanın akış hızındaki yavaşlama dokularda oksijen kıtlığına (anoksi) sebep olur.
Hemoglobin oksijene bağlandığında oksihemoglobin, CO 2  e bağlandığında karboksihemoglobine dönüşür. Bu tür bağlanmalar geri dönüşümlü olup tekrar ayrılma söz konusudur. Eritrositler bu yetenekleri sayesinde akciğerlerden aldıkları oksijeni dokulara, dokulardan aldıkları karbondioksiti de akciğerlere taşıyabilmektedirler. Hemoglobinin karbon monoksite bağlanmasıyla karboksihemoglobin meydana gelir. Bu tür bağlanmada hemoglobin CO gazından ayrılmaz ve sonuçta eritrositlerin O 2  taşıma kapasiteleri düşer.
anemi Kandaki hemoglobin miktarının normal değerinin altına düşmesi sonucıu gelişen patolojik bir durumdur. Çoğunlukla anemiler dolaşım kanındaki eritrositlerin nicel olarak azalması  ile gelişmesine karşın, eritrosit sayısının normal olup, her bir eritrosit içeriği hemoglobin miktarının azalması durumunda da ortaya çıkar. Bu tür anemilere hipokrom anemi adı verilir. Anemi çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar bunlar arasında en sık rastlanan kan kaybı( hemoraji), eritrositlerin kemiklerin iliğinde yeterli oranda yapılmaması ve eritrositlerin yıkımında artma gibi eritrosit sayısının azaldığı durumlar ile genellikle alınan besinlerdeki demirin yetersiz olması gibi demir eksikliğine bağlı olarak yeterli miktarda hemoglobin içermeyen eritrositlerin üretilmesidir.
Kan iliğinde yapıldıktan kısa bir süre sonra kana verilen genç eritrositler rRNA içerirler.  Eritrosit içerisindeki ağ görünümlü yapılara retikülosit denir. Retikülositler dolanım kanındaki eritrositlerin yaklaşık %1 ini oluşturur. Bu değer eritrositlerin kemik iliği tarafındaan günlük yenilenme oranını yansıtır. Bu oranda bir artma dolaşımda O2 taşıma kapasitesinin düştüğünü gösterir.  Bu durum geçirilmiş bir kanama ya da yakın bir zamanda O2 basıncının düşük olduğu yüksek yüksek bölgelere çıkması gibi sebeplerden ötürü ortaya çıkabilir ve kanda daha fazla eritrosite gereksinim duymasına bağlı olarak eritrosit yapım hızının arttığını gösterir
Retikülositlerin olgun eritrositlere dönüşmesi 24-48 saat içerisinde olur.bu süre içerisinde retikülositler mitokondrilerini ribozomlarını ve bir çok stoplazmik enzimlerini kaybederler. Organellerin ve enzimlerin parçalanması  lizozom enzimleri aracılığıyla olmayıp stoplazmada bulunan ATP ye bağımlı enzimlerin proteinler ve organelleri parçalamasıyla ortaya çıkmaktadır. Eritrositler için gerekli olan enejinin kaynağı glukozdur.  İnsan eritrositleri dolaşımda yaklaşık 120 gün yaşar. Yaşlanan eritrositler kemik iliği  ve dalaktaki makrofajlar tarafından fagosite edilir.
lökositler Granülosit agranülosit Nötrofil  eosinofil bazofil monosit lenfosit
lökositler Akyuvarlar kanın daimi hücreleri değildir. lokositler dokulara göç ederek görevlerini yaparlar. Stoplazmada granül içeren lökositlere granülosit İçemeyenlere agranülosit adı verilir. Lökositler vücudun yabancı maddelere karşı hücresel ve hormonal yollarla korur.dolaşımda küre şeklinde ve hareketsizdir. Yabancı bir molekülle karşılaştıklarında şekil değiştirirler hareket ederler. Lökositler endotel hücrelerinin bağlantı yerlerinden geçerek dolaşımı terk ederler ve bağ dokusuna yerleşirler. Bu olaya diapedez denir. Bağ dokusu içinde bol miktarda lökosit bulunur ve bunlar bağ dokusunun normal hücresel elemanları olarak kabul edilirler.  Kandaki lökosit sayısı yaşa, cinsiyete , fizyolojik koşullara göre değişir.
Nötrofiller Dolaşımdaki lokositlerin %60-70 ni oluşturur. 3-5 lob içerirler genellikle 3 lobludur.  Nükleusları 5ten fazla loblanma gösteren nötrofillere  hipersegmente nötrofiller  denir. Bu durum genellikle yaşlı nötrofillerde görülür. Bazı patolojik durumlarda da genç nötrofillerde 5 yada daha fazla sayıda lob içeren nükleus görülür.
eozinofil İki lobludur. E.r , golgi konpleksi iyi gelişmiştir. Mitokondri sayısı azdır.  Dolaşımda eozinofillerin artması  eozinofili  adı verilir. Budurum alerjik reaksiyonlarla ilişkilidir.
Bazofil  Lökositlerin bir grubu olan  granülositlerden  olan bazofil, (sitoplazmik) granülleri bazik boyaları tuttuğu için böyle adlandırılmıştır.  Fagositiktir , yani  fagositoz  yapabilir. Lökositlerin içinde en az miktarda bulunan tiptir, kandaki lökositlerin%0.5-3'ünü oluştururlar.  Bazofiller  histamin  ve  ihtiva eder, salıverebilirler
Lenfositler  Lenfosit , bir  lökosit  (akyuvar) tipidir. Kanda dolaşan lökositlerin yaklaşık olarak yarısını oluştururlar. Pluripotansiyel kök hücrelerden ürerler. Kanda dolaşan lenfositler, alyuvarlardan biraz büyükçe oldukları halde yine de küçük hücre grubuna girerler.Ayrıca lenfosit bağ doku hücresi
Işık mikroskobu altındaki görüntülerine göre lenfositler, "büyük granüler lenfositler" ve "küçük lenfositler" adında iki ana gruba ayrılır. Lenfosit alt kümeleri, işlevsel olarak da görünüşleriyle bağıntılıdır. Hepsi olmasa da çoğu büyük granüler lenfosit, çoğunlukla  doğal öldürücü hücreler  olarak bilinirler. Küçük lenfositler iste T lenfositleri ve B lenfositleridir. Doğal Öldürücü Hücreler  (Natural Killer),  doğal bağışıklığın  bir parçası sayılırlar ve konağın  Tümörlere  ve virüslerle enfekte olmuş hücrelere karşı savunmasında en büyük rolü oynarlar. Doğal öldürücü hücreler, tümörleri ve enfekte olmuş hücreleri, normal ve enfekte olmamış hücrelerden ayırabilmek için sınıf 1  denen yüzey proteinlerinin hücrelerdeki düzeyini algılarlar. Doğal öldürücü hücreler,  interferonlar  denen  sitokinlere  yanıt olarak işlevsel konuma gelirler. İşlevsel doğal öldürücü hücreler  sitotoksik   granüller  salgılayarak hedef hücreleri öldürürler
T-Lenfositleri  (Thymus Dependent), kanda dolaşan bütün lenfositlerin% 80'ini oluştururlar. Hücresel bağışıklıktan sorumludurlar.Ayrıca B lenfositlerin aktivasyonunda görevleri vardır.T lenfositler efektör hücre haline geldikleri zaman farklılaşarak Yardımcı ve Sitotoksik T lenfosit olarak görev yaparlar.  B-Lenfositleri  (Bursa Dependent) ise suyuk (humoral) bağışıklığından sorumludurlar.Antikor üretirler
Monositler Monositler vücuttaki  akyuvarların  yaklaşık%7'sini oluştururlar. 12-20  μm  çapındadırlar.  Kemik iliğinde  yapıldıktan sonra kan dolaşımına geçerler. Yaklaşık birkaç saat içinde kan dolaşımından çıkıp  dokulara  girerler. Dokularda bu monositler ayrı  makrofaj  türlerine olgunlaşırlar.
Makrofaj dokularda bulunan monositlere verilen addır; her tür dokunun kendine özgü  makrofajları  vardır. Mikroskopik incelemede normal şartlarda, tipik at nalı benzeri çekirdekli görünürler.Fagositoz yetenekleri mevcuttur.Fakat bu özellikleri makrofajlara dönüştüklerinde daha güçlü olur. Monositler ayrıca, enfekte edilmiş vücut hücrelerini  bağışanların  yardımıyla imha edebilirler; buna  () denir.Yangı fizyopatolojisinde oldukça önemli rolleri vardır
Trombositler Trombositler nükleus içermeyen disk biçiminde stoplazma parçacıklarıdır. Kemik iliğinde poliploid dev hücreler olan megakaryostler tarafından üretilirler. Trombositler kanın pıhtılaşmasını uyarıp kan damarlarındaki çatlakların onarılmasını sağlar. Kanın damar dışına çıkmasını engeller.  Trombositler dolaşıma girdikten 10 gün sonra parçalanır.  Trombositler, plazma zarının stoplazma içine doğru parmak şeklinde girmesiyle oluşan ve yüzeye açılan kanalikülar sistem adı verilen bir kanal sistemi içerir.
Trombositlerin  dolaşımdaki  ömrü 9-10 gündür. Daha sonra  dalakta  ayrıştırılır.  (dalağın fonksiyonunda azalma veya yok olma) yüksek trombosit sayımlarına,  (dalağın aktivitesinde anormal artış) düşük trombosit sayımlarına neden olabilir.  Trombositler kollajen ile temas ettiklerinde aktive olurlar. Damarın içindeki endotel bir şekilde hasar gördüğünde altındaki kollajen (bağ dokusu) açığa çıkar, aktive olan trombositler kollajene bağlanır. Hasarlı bölge üzerine trombositler kümelenir ve trombotik tıkaç oluştururlar. Bunun (oluşan tıkacın) sonucu olarak da ihtiva ettikleri granüllerin içeriğini ortama boşaltırlar. Ortama boşaltılan bazı maddeler yüzünden trombositler birbirlerine bağlanırlar, yeni gelen trombositler hasarlı yüzeye bağlanmış trombositlere bağlanır. Ayrıca granüllerin içeriği ortama boşaldığında ortaya çıkan serotonin salınımı damar duvarındaki düz kasların kasılmasına neden olarak hasalanmış bölümden kan akımını engeller. Bunun nedeni serotonininin vazokonstrüktör olmasıdır. Ayrıca agregasyon sırasında trombositlerde yüksek oranda bulunan miyozin ve aktin filamentleri kasılarak oluşan tıkacı güçlendirirler. Trombositler plazmada bulunan fibrinojene ilave olarak fibrinojen salgılar. Bunun sonucu olarak pıhtılaşma sırasında daha çok fibrinojen fibrine dönüşürek, daha çok (trombosit ve diğer) kan hücrelerinin tutunacağı fibröz ağ oluşturur.
Ad

Recommended

Lab (kan dokusu) (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Lab (kan dokusu) (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
Sinir sistemi histolojisi
Sinir sistemi histolojisi
Semih Tan
11 beyinsapi-dis3-2015
11 beyinsapi-dis3-2015
Cagatay Barut
Patoloji hücre zedelenmesi̇
Patoloji hücre zedelenmesi̇
ATB
Erkek reproduktif sistem histolojisi
Erkek reproduktif sistem histolojisi
Ege Can Serefoglu MD FECSM
2013 1 2 hücre iskeleti- hücreler arası bağlantı
2013 1 2 hücre iskeleti- hücreler arası bağlantı
Muhammed Arvasi
Özofagus Varis Kanamaları
Özofagus Varis Kanamaları
endohem
Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
Histoloji - Pankreas
Histoloji - Pankreas
Eyup Derdiyok
Histoloji Epitel Doku
Histoloji Epitel Doku
Eyup Derdiyok
4-pelvis ve perineum.pptx
4-pelvis ve perineum.pptx
MustafaArkMD
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
ÖZAN DENTAL KLİNİK
Mikrobiyoloji 3.hafta ders notları
Mikrobiyoloji 3.hafta ders notları
Senin Biyolojin
Kalıtım Biçimleri
Kalıtım Biçimleri
Deniz_Tastemir_Korkmaz
Solunum sistemi embriyolojisi
Solunum sistemi embriyolojisi
Melisakmak1
Hipoalamus hipofiz hormonlari (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hipoalamus hipofiz hormonlari (fazlası için www.tipfakultesi.org)
www.tipfakultesi. org
Bağ dokusu
Bağ dokusu
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
İmmün Sistem Hastalıkları / Oto-immünite
İmmün Sistem Hastalıkları / Oto-immünite
Burak Küçük
Histoloji calisma-metodlari
Histoloji calisma-metodlari
Sema Atasever
Karin Ön ve Yan Duvarlari Anatomi̇si̇
Karin Ön ve Yan Duvarlari Anatomi̇si̇
--About Human Anatomy--
13 otonom sinir-dis3-2015
13 otonom sinir-dis3-2015
Cagatay Barut
Temporal kemik anatomiisi işitme ve denge fizyolojiisi
Temporal kemik anatomiisi işitme ve denge fizyolojiisi
0034muslim
Hücre iskeleti
Hücre iskeleti
selin örcün
Gebelikte Aşılama
Gebelikte Aşılama
fcayan
Eritrosit
Eritrosit
yohanrushsykes

More Related Content

What's hot (20)

2013 1 2 hücre iskeleti- hücreler arası bağlantı
2013 1 2 hücre iskeleti- hücreler arası bağlantı
Muhammed Arvasi
Özofagus Varis Kanamaları
Özofagus Varis Kanamaları
endohem
Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
Histoloji - Pankreas
Histoloji - Pankreas
Eyup Derdiyok
Histoloji Epitel Doku
Histoloji Epitel Doku
Eyup Derdiyok
4-pelvis ve perineum.pptx
4-pelvis ve perineum.pptx
MustafaArkMD
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
ÖZAN DENTAL KLİNİK
Mikrobiyoloji 3.hafta ders notları
Mikrobiyoloji 3.hafta ders notları
Senin Biyolojin
Kalıtım Biçimleri
Kalıtım Biçimleri
Deniz_Tastemir_Korkmaz
Solunum sistemi embriyolojisi
Solunum sistemi embriyolojisi
Melisakmak1
Hipoalamus hipofiz hormonlari (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hipoalamus hipofiz hormonlari (fazlası için www.tipfakultesi.org)
www.tipfakultesi. org
Bağ dokusu
Bağ dokusu
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
İmmün Sistem Hastalıkları / Oto-immünite
İmmün Sistem Hastalıkları / Oto-immünite
Burak Küçük
Histoloji calisma-metodlari
Histoloji calisma-metodlari
Sema Atasever
Karin Ön ve Yan Duvarlari Anatomi̇si̇
Karin Ön ve Yan Duvarlari Anatomi̇si̇
--About Human Anatomy--
13 otonom sinir-dis3-2015
13 otonom sinir-dis3-2015
Cagatay Barut
Temporal kemik anatomiisi işitme ve denge fizyolojiisi
Temporal kemik anatomiisi işitme ve denge fizyolojiisi
0034muslim
Hücre iskeleti
Hücre iskeleti
selin örcün
2013 1 2 hücre iskeleti- hücreler arası bağlantı
2013 1 2 hücre iskeleti- hücreler arası bağlantı
Muhammed Arvasi
Özofagus Varis Kanamaları
Özofagus Varis Kanamaları
endohem
Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
Kalsiyum metabolizmasının düzenlenmesi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
4-pelvis ve perineum.pptx
4-pelvis ve perineum.pptx
MustafaArkMD
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
Di̇l, tükürük bezleri̇ ve boyun üçgenleri̇
ÖZAN DENTAL KLİNİK
Mikrobiyoloji 3.hafta ders notları
Mikrobiyoloji 3.hafta ders notları
Senin Biyolojin
Solunum sistemi embriyolojisi
Solunum sistemi embriyolojisi
Melisakmak1
Hipoalamus hipofiz hormonlari (fazlası için www.tipfakultesi.org)
Hipoalamus hipofiz hormonlari (fazlası için www.tipfakultesi.org)
www.tipfakultesi. org
İmmün Sistem Hastalıkları / Oto-immünite
İmmün Sistem Hastalıkları / Oto-immünite
Burak Küçük
Histoloji calisma-metodlari
Histoloji calisma-metodlari
Sema Atasever
Temporal kemik anatomiisi işitme ve denge fizyolojiisi
Temporal kemik anatomiisi işitme ve denge fizyolojiisi
0034muslim

Viewers also liked (8)

Gebelikte Aşılama
Gebelikte Aşılama
fcayan
Eritrosit
Eritrosit
yohanrushsykes
Patoloji mikroskopi pratiği
Patoloji mikroskopi pratiği
emre419
3)deri patolojisi pratik 2015
3)deri patolojisi pratik 2015
g ö
kronik iltihap (fazlası için www.tipfakultesi.org )
kronik iltihap (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
E2 B3 Histoloji Pratik Deneme SıNavı
E2 B3 Histoloji Pratik Deneme SıNavı
guestb294bc
Hücre zarında transport
Hücre zarında transport
Deniz_Tastemir_Korkmaz
Dibujo topográfico
Gracielarq
Gebelikte Aşılama
Gebelikte Aşılama
fcayan
Patoloji mikroskopi pratiği
Patoloji mikroskopi pratiği
emre419
3)deri patolojisi pratik 2015
3)deri patolojisi pratik 2015
g ö
kronik iltihap (fazlası için www.tipfakultesi.org )
kronik iltihap (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
E2 B3 Histoloji Pratik Deneme SıNavı
E2 B3 Histoloji Pratik Deneme SıNavı
guestb294bc
Dibujo topográfico
Gracielarq
Ad

Similar to Kan hücreleri (20)

201107222019 kan ve kan hastaliklari
201107222019 kan ve kan hastaliklari
serpilcagliyan
KAN TERMİMOLOJİSİ
KAN TERMİMOLOJİSİ
Erol Dizdar
1. ders- Kan fizyolojisine giriş ve kanın görevleri.pptx
1. ders- Kan fizyolojisine giriş ve kanın görevleri.pptx
AyeSenaKaramklolu
HEMATOLOJİ LABORATUVAR TERİMLERİ.pptx
HEMATOLOJİ LABORATUVAR TERİMLERİ.pptx
sedamlh
Tıbbi Terminoloji 7 - Kan ve İmmün Sistem Terimleri
Tıbbi Terminoloji 7 - Kan ve İmmün Sistem Terimleri
rgnksz
Kan ve kan hastalıkları
Kan ve kan hastalıkları
Hasan YANGEL
Physiologyofblood
Physiologyofblood
draseda
Hematolojide tanı yöntemleri
Hematolojide tanı yöntemleri
tipdersnotlari
Kronik myeloproliferatif hastalık
Kronik myeloproliferatif hastalık
tipdersnotlari
eritrosit-enzim-defektleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
eritrosit-enzim-defektleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
Laboratuar tetkikleri
Laboratuar tetkikleri
nedimy1
Orak hücre anemi̇si̇
Orak hücre anemi̇si̇
Recep Turan
Demir eksikliği anemisi tip4
Demir eksikliği anemisi tip4
Tolga Plt
hematolojiye-giriş-1 (fazlası için www.tipfakultesi.org )
hematolojiye-giriş-1 (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
Tam Kan Sayımı testleri, Hematoloji lab, CBC.pptx
Tam Kan Sayımı testleri, Hematoloji lab, CBC.pptx
ssuser396400
orak-hücreli-anemi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
orak-hücreli-anemi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
201107222019 kan ve kan hastaliklari
201107222019 kan ve kan hastaliklari
serpilcagliyan
1. ders- Kan fizyolojisine giriş ve kanın görevleri.pptx
1. ders- Kan fizyolojisine giriş ve kanın görevleri.pptx
AyeSenaKaramklolu
HEMATOLOJİ LABORATUVAR TERİMLERİ.pptx
HEMATOLOJİ LABORATUVAR TERİMLERİ.pptx
sedamlh
Tıbbi Terminoloji 7 - Kan ve İmmün Sistem Terimleri
Tıbbi Terminoloji 7 - Kan ve İmmün Sistem Terimleri
rgnksz
Kan ve kan hastalıkları
Kan ve kan hastalıkları
Hasan YANGEL
Physiologyofblood
Physiologyofblood
draseda
Hematolojide tanı yöntemleri
Hematolojide tanı yöntemleri
tipdersnotlari
Kronik myeloproliferatif hastalık
Kronik myeloproliferatif hastalık
tipdersnotlari
eritrosit-enzim-defektleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
eritrosit-enzim-defektleri (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
Laboratuar tetkikleri
Laboratuar tetkikleri
nedimy1
Orak hücre anemi̇si̇
Orak hücre anemi̇si̇
Recep Turan
Demir eksikliği anemisi tip4
Demir eksikliği anemisi tip4
Tolga Plt
hematolojiye-giriş-1 (fazlası için www.tipfakultesi.org )
hematolojiye-giriş-1 (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
Tam Kan Sayımı testleri, Hematoloji lab, CBC.pptx
Tam Kan Sayımı testleri, Hematoloji lab, CBC.pptx
ssuser396400
orak-hücreli-anemi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
orak-hücreli-anemi (fazlası için www.tipfakultesi.org )
www.tipfakultesi. org
Ad

More from mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü (20)

Hap bilgiler 1 ve 2 mekki̇ kocabas
Hap bilgiler 1 ve 2 mekki̇ kocabas
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
Pdf mekki iş kur çalışma sorular bazi cewaplar düzeltilmiştir
Pdf mekki iş kur çalışma sorular bazi cewaplar düzeltilmiştir
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
Antalya deneme sinavi işkur
Antalya deneme sinavi işkur
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
2010 2011 ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavı haziran dönemi
2010 2011 ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavı haziran dönemi
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
Erkek genital sistem histolojisi ve endokrin kontrolü
Erkek genital sistem histolojisi ve endokrin kontrolü
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
Gözlem formu 1
Gözlem formu 1
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
Dolaşim sistemi
Dolaşim sistemi
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
Kimya dersi 1. dönem 2 yazili aaaaaaa
Kimya dersi 1. dönem 2 yazili aaaaaaa
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
Kimya dersi 1. dönem 2 yazili aaaaaaa
Kimya dersi 1. dönem 2 yazili aaaaaaa
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
Kimya sorumluluk
Kimya sorumluluk
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
Kimya dersi 1. dönem 2 yazili aaaaaaa
Kimya dersi 1. dönem 2 yazili aaaaaaa
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
12 sinif biyoloji dersi 1. dönem 2 yazili
12 sinif biyoloji dersi 1. dönem 2 yazili
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
Hayvanlar..
Hayvanlar..
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
9 fizik 1dnm 2 yazılı 2010
9 fizik 1dnm 2 yazılı 2010
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
9 sınıf biyoloji 2.dönem 1. yazili sorulari
9 sınıf biyoloji 2.dönem 1. yazili sorulari
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
Kavram haritasiiii canlilarin siniflandirmasiii
Kavram haritasiiii canlilarin siniflandirmasiii
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
Hayvanlar kavram HARİTASI
Hayvanlar kavram HARİTASI
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
Canlilarin siniflandirmasi
Canlilarin siniflandirmasi
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü
10 SINIF biyoloji 2010 2011 2.dnm 1. yazılı
10 SINIF biyoloji 2010 2011 2.dnm 1. yazılı
mekki kocabaş Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık bilimleri enstitüsü

Kan hücreleri

  • 1. KAN KAN HÜCRELERİ PLAZMA eritrosit lökosit trombosit
  • 2. lökositler Granülosit agranülosit Nötrofil eosinofil bazofil monosit lenfosit
  • 3. KAN HÜCRELERİ Kan hücre ve sıvı kısımdan oluşmuştur. Kan şekilli elemanlar ya da kan hücreleri ile bu hücrelerin içerisinde yüzdüğü plazma adı verilen sıvı olmak üzere iki kısımdan oluşmuştur. Şekilli elemanlar eritrositler ya da alyuvarlar, trombositler veya kanpulcukları ve lökositler(akyuvarlar) vardır. Kan dolaşım sistemi dışına çıktığında pıhtılaşır. Bu pıhtı şekilli elemanları içerir. Sarı renkli şeffaf bir sıvı pıhtıdan ayrılır. Bu sıvıya serum denir. Kan dolaşım sistemi dışına çıktığında pıhtılaşmasını önleyici maddeler(heparin, sitrat) eklendikten sonra santrifüj edildiğinde tabakalaşma gösterir. Bu özellik kanın heterojen özelliğinden gelir. Her bir birim hacimlik kan içerisindeki kümelenmeiş eritrositlerin hacim değerine hematokrit denir. Total kan santrifüj edildiğinde, hematokrit tüpünün üstünde kalan şeffaf, sarımsı renkte ve hafifçe kıvamlı sıvıya plazma denir. Tüpün altında briken şekilli elemanlar iki farklı tabaka oluşturur. Tüpün en dip kısmında yerleşen hücreler kanın yaklaşık %42 -47 sini oluşturur. Bu tabakada eritrositler bulunduğundan kırmızı renklidir. Bu tabakanın üstünde oluşan ikinci tyabaka çok ince olup tüpteki kanın %1 ini oluşturur. İkinci tabakada ise lökositler bulunur. Akyuvar tabakasının üstünde görülmeyecek kadar ince üçüncü tabaka bulunur. Bu tabakada trombositler yer alır. Kanın bu şekilde tabakalaşma göstermesi farklı yapılar içermesinden kaynaklanır.
  • 4. Lökositler infeksiyonlara karşı vücudu korur. Bu hücreler vücutta kan damarı içerisinde bulunur. Gerektiğinde kan damarını terk edip dokulara geçer. Dokularda hızlı toplanır. Oksijen esas olarak eritrositlerdeki hemoglobine bağlanır. CO 2 ise hemoglobin olmak üzere eritrositlerdeki çeşitli proteinlere bağlı olarak ve plazmada çözünmüş olarak CO 2 ve HCO 3 olarak taşınır Plazma aynı zamanda besinleri alarak organizmanın farklı bölgelerine taşır. Kan hormonların hedef organlara götürülmesinde ve hücresel işlevlerin yerine getirilmesinde rol oynayarak organlar arasındaki kimyasal mesajların değiş tokuşunu yapar. Ayrıca vücud ısısının ayarlanması , asit baz dengesinin sağlanması ve osmatik dengenin sağlanmasında rol alır.
  • 5. Plazmanın bileşimi Plazmanın % 90 nı sudur. Temel plazma proteinleri albümin, alfa beta, ve gama globinler ile fibrinojendir.albümin plazmanın esas proteini olup, kanın osmatik basıncının ayarlanmasından sorumludur. Gama globulinler immünoglobulinler olarak da isimlendirilen antikorlardır. Fibrinojen kanın pıhtılaşmasının son kademesin de gereken proteindir. Suda çözünmeyen ya da çok az çözünen bazı maddeler sulu plazma içerisinde albümin veya beta globulinlere bağlanarak taşınırlar. Lipidler plazmada çözünmezler ancak plazmadaki protein molekülllerinin hidrofobik kısımları ile bağlanırlar. Protein molekülleri suyu seven kısımlarda içerdiğinden , lipid-protein kompleksi suda çözünebilirlik kazanır. Bu şekilde lipidler plazmada taşınabilir.
  • 6. Kan hücrelerinin boyanması Kan hücreleri bir damla kanın bir lam üzerine ince bir tabaka halinde yayılmasıyla hazırlanan kan yayma preperatı ile incelenir. Kan lam üzerine düzgün olarak yayılır ya da kurutulur. Kan yaymaları rütin olarak kırmızı(asidik) ve mavi boyaların özel karışımları ile boyanır.
  • 7. Eritrositler Alyuvarlar nükleus içermeyen, oksijen taşıyıcı protein olan hemoglobin ile dolu hücrelerdir. normal şartlarda kesinlikle dolaşım sistemi dışına çıkmaz. Çoğu memelilerin eritrositleri alyuvarları nukelus içermeyip bikonkav disk şeklindedir. Bikonkav şekil eritrositlerin yüzey- hacim oranının yüksek olmasını sağlar. Bu şekilde gaz alışverişini kolaylaştırır.
  • 8. Dolaşım kanındaki eritrositlerin sayısı normal değerin altında olursa bu duruma anemi adı verilir. Eritrosit sayısının normal değerin üstüne çıkmasına da eritrositoz ya da polisitemi denir. Polisitemi yüksek yerlerde yaşayan insanlarda fizyolojik bir uyum olarak ortaya çıkar. Polisitemi kanın kıvamını(vizkosite) arttırır. Eğer ağır bir polisitemi söz konusu ise vizkosite artışı kan kapilleri boyunca kanın akışını yavaşlatır. Hatta durdurabilir. Eritrositlerde çap değişiklikleri de gözlenir. Anizositoz oluşturabilir. Eritrositler sert yapılı olmadıkları için kanın vizkositesini düşürür. Eritrositin en dışında bir plazma zarı bulunur. Kolaylıkla saf olarak elde edildiğinden organizmanın diğer hücrelerine oranla en fazla incelenip yapısı hakkında en fazla bilgiye sahip olunan zardır. Hemoglobin oksijen taşıyıcı bir proteindir ve eritrositlerin asidik boyanmasına neden olur.
  • 9. Hemoglobin molekülündeki kalıtsal değişiklikler bazı patolojik durumlara yol açar. Bu bozukluklardan en iyi bilineni orak hücre anemisidir. Bu kalıtsal bozukluk hemoglobin beta-zincirinin yapısından sorumlu genin DNA sında bir nükleotid mutasyonu (nokta mutasyonu) nedeniyle ortaya çıkar. Bu mutasyon glutamik asitin bağlanmasından sorumlu GAA üçlüsünün GUA üçlüsüne dönüşmesine neden olur. Sonuçta sentezlenmiş olan aminoasit zincirinde glutamik asitin bulunması gereken sıralamada valin aminoasiti yer alır. Buna bağlı olarak ta hemoglobinin normal yapısı bozulur. Bunun gibi tek bir amino asit değişikliği çok kötü sonuçların ortaya çıkmasına neden olur.
  • 10. Oraklaşmış olan eritrositlerin esnekliği de azalarak yaşam süreleri kısalır. Buna bağlı olarak anemi ortaya çıkar. Orak şeklindeki eritrositlerin yoğunluğu da artmıştır. Eritrosit yoğunluğunun artması kanın kıvamını (vizkosite) arttırır. Kıvamlı olan kanın akım hızı kapillerden geçerken yavaşlar, hatta durabilir. Kanın akış hızındaki yavaşlama dokularda oksijen kıtlığına (anoksi) sebep olur.
  • 11. Hemoglobin oksijene bağlandığında oksihemoglobin, CO 2 e bağlandığında karboksihemoglobine dönüşür. Bu tür bağlanmalar geri dönüşümlü olup tekrar ayrılma söz konusudur. Eritrositler bu yetenekleri sayesinde akciğerlerden aldıkları oksijeni dokulara, dokulardan aldıkları karbondioksiti de akciğerlere taşıyabilmektedirler. Hemoglobinin karbon monoksite bağlanmasıyla karboksihemoglobin meydana gelir. Bu tür bağlanmada hemoglobin CO gazından ayrılmaz ve sonuçta eritrositlerin O 2 taşıma kapasiteleri düşer.
  • 12. anemi Kandaki hemoglobin miktarının normal değerinin altına düşmesi sonucıu gelişen patolojik bir durumdur. Çoğunlukla anemiler dolaşım kanındaki eritrositlerin nicel olarak azalması ile gelişmesine karşın, eritrosit sayısının normal olup, her bir eritrosit içeriği hemoglobin miktarının azalması durumunda da ortaya çıkar. Bu tür anemilere hipokrom anemi adı verilir. Anemi çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar bunlar arasında en sık rastlanan kan kaybı( hemoraji), eritrositlerin kemiklerin iliğinde yeterli oranda yapılmaması ve eritrositlerin yıkımında artma gibi eritrosit sayısının azaldığı durumlar ile genellikle alınan besinlerdeki demirin yetersiz olması gibi demir eksikliğine bağlı olarak yeterli miktarda hemoglobin içermeyen eritrositlerin üretilmesidir.
  • 13. Kan iliğinde yapıldıktan kısa bir süre sonra kana verilen genç eritrositler rRNA içerirler. Eritrosit içerisindeki ağ görünümlü yapılara retikülosit denir. Retikülositler dolanım kanındaki eritrositlerin yaklaşık %1 ini oluşturur. Bu değer eritrositlerin kemik iliği tarafındaan günlük yenilenme oranını yansıtır. Bu oranda bir artma dolaşımda O2 taşıma kapasitesinin düştüğünü gösterir. Bu durum geçirilmiş bir kanama ya da yakın bir zamanda O2 basıncının düşük olduğu yüksek yüksek bölgelere çıkması gibi sebeplerden ötürü ortaya çıkabilir ve kanda daha fazla eritrosite gereksinim duymasına bağlı olarak eritrosit yapım hızının arttığını gösterir
  • 14. Retikülositlerin olgun eritrositlere dönüşmesi 24-48 saat içerisinde olur.bu süre içerisinde retikülositler mitokondrilerini ribozomlarını ve bir çok stoplazmik enzimlerini kaybederler. Organellerin ve enzimlerin parçalanması lizozom enzimleri aracılığıyla olmayıp stoplazmada bulunan ATP ye bağımlı enzimlerin proteinler ve organelleri parçalamasıyla ortaya çıkmaktadır. Eritrositler için gerekli olan enejinin kaynağı glukozdur. İnsan eritrositleri dolaşımda yaklaşık 120 gün yaşar. Yaşlanan eritrositler kemik iliği ve dalaktaki makrofajlar tarafından fagosite edilir.
  • 15. lökositler Granülosit agranülosit Nötrofil eosinofil bazofil monosit lenfosit
  • 16. lökositler Akyuvarlar kanın daimi hücreleri değildir. lokositler dokulara göç ederek görevlerini yaparlar. Stoplazmada granül içeren lökositlere granülosit İçemeyenlere agranülosit adı verilir. Lökositler vücudun yabancı maddelere karşı hücresel ve hormonal yollarla korur.dolaşımda küre şeklinde ve hareketsizdir. Yabancı bir molekülle karşılaştıklarında şekil değiştirirler hareket ederler. Lökositler endotel hücrelerinin bağlantı yerlerinden geçerek dolaşımı terk ederler ve bağ dokusuna yerleşirler. Bu olaya diapedez denir. Bağ dokusu içinde bol miktarda lökosit bulunur ve bunlar bağ dokusunun normal hücresel elemanları olarak kabul edilirler. Kandaki lökosit sayısı yaşa, cinsiyete , fizyolojik koşullara göre değişir.
  • 17. Nötrofiller Dolaşımdaki lokositlerin %60-70 ni oluşturur. 3-5 lob içerirler genellikle 3 lobludur. Nükleusları 5ten fazla loblanma gösteren nötrofillere hipersegmente nötrofiller denir. Bu durum genellikle yaşlı nötrofillerde görülür. Bazı patolojik durumlarda da genç nötrofillerde 5 yada daha fazla sayıda lob içeren nükleus görülür.
  • 18. eozinofil İki lobludur. E.r , golgi konpleksi iyi gelişmiştir. Mitokondri sayısı azdır. Dolaşımda eozinofillerin artması eozinofili adı verilir. Budurum alerjik reaksiyonlarla ilişkilidir.
  • 19. Bazofil Lökositlerin bir grubu olan granülositlerden olan bazofil, (sitoplazmik) granülleri bazik boyaları tuttuğu için böyle adlandırılmıştır. Fagositiktir , yani fagositoz yapabilir. Lökositlerin içinde en az miktarda bulunan tiptir, kandaki lökositlerin%0.5-3'ünü oluştururlar. Bazofiller histamin ve ihtiva eder, salıverebilirler
  • 20. Lenfositler Lenfosit , bir lökosit (akyuvar) tipidir. Kanda dolaşan lökositlerin yaklaşık olarak yarısını oluştururlar. Pluripotansiyel kök hücrelerden ürerler. Kanda dolaşan lenfositler, alyuvarlardan biraz büyükçe oldukları halde yine de küçük hücre grubuna girerler.Ayrıca lenfosit bağ doku hücresi
  • 21. Işık mikroskobu altındaki görüntülerine göre lenfositler, "büyük granüler lenfositler" ve "küçük lenfositler" adında iki ana gruba ayrılır. Lenfosit alt kümeleri, işlevsel olarak da görünüşleriyle bağıntılıdır. Hepsi olmasa da çoğu büyük granüler lenfosit, çoğunlukla doğal öldürücü hücreler olarak bilinirler. Küçük lenfositler iste T lenfositleri ve B lenfositleridir. Doğal Öldürücü Hücreler (Natural Killer), doğal bağışıklığın bir parçası sayılırlar ve konağın Tümörlere ve virüslerle enfekte olmuş hücrelere karşı savunmasında en büyük rolü oynarlar. Doğal öldürücü hücreler, tümörleri ve enfekte olmuş hücreleri, normal ve enfekte olmamış hücrelerden ayırabilmek için sınıf 1 denen yüzey proteinlerinin hücrelerdeki düzeyini algılarlar. Doğal öldürücü hücreler, interferonlar denen sitokinlere yanıt olarak işlevsel konuma gelirler. İşlevsel doğal öldürücü hücreler sitotoksik granüller salgılayarak hedef hücreleri öldürürler
  • 22. T-Lenfositleri (Thymus Dependent), kanda dolaşan bütün lenfositlerin% 80'ini oluştururlar. Hücresel bağışıklıktan sorumludurlar.Ayrıca B lenfositlerin aktivasyonunda görevleri vardır.T lenfositler efektör hücre haline geldikleri zaman farklılaşarak Yardımcı ve Sitotoksik T lenfosit olarak görev yaparlar. B-Lenfositleri (Bursa Dependent) ise suyuk (humoral) bağışıklığından sorumludurlar.Antikor üretirler
  • 23. Monositler Monositler vücuttaki akyuvarların yaklaşık%7'sini oluştururlar. 12-20 μm çapındadırlar. Kemik iliğinde yapıldıktan sonra kan dolaşımına geçerler. Yaklaşık birkaç saat içinde kan dolaşımından çıkıp dokulara girerler. Dokularda bu monositler ayrı makrofaj türlerine olgunlaşırlar.
  • 24. Makrofaj dokularda bulunan monositlere verilen addır; her tür dokunun kendine özgü makrofajları vardır. Mikroskopik incelemede normal şartlarda, tipik at nalı benzeri çekirdekli görünürler.Fagositoz yetenekleri mevcuttur.Fakat bu özellikleri makrofajlara dönüştüklerinde daha güçlü olur. Monositler ayrıca, enfekte edilmiş vücut hücrelerini bağışanların yardımıyla imha edebilirler; buna () denir.Yangı fizyopatolojisinde oldukça önemli rolleri vardır
  • 25. Trombositler Trombositler nükleus içermeyen disk biçiminde stoplazma parçacıklarıdır. Kemik iliğinde poliploid dev hücreler olan megakaryostler tarafından üretilirler. Trombositler kanın pıhtılaşmasını uyarıp kan damarlarındaki çatlakların onarılmasını sağlar. Kanın damar dışına çıkmasını engeller. Trombositler dolaşıma girdikten 10 gün sonra parçalanır. Trombositler, plazma zarının stoplazma içine doğru parmak şeklinde girmesiyle oluşan ve yüzeye açılan kanalikülar sistem adı verilen bir kanal sistemi içerir.
  • 26. Trombositlerin dolaşımdaki ömrü 9-10 gündür. Daha sonra dalakta ayrıştırılır. (dalağın fonksiyonunda azalma veya yok olma) yüksek trombosit sayımlarına, (dalağın aktivitesinde anormal artış) düşük trombosit sayımlarına neden olabilir. Trombositler kollajen ile temas ettiklerinde aktive olurlar. Damarın içindeki endotel bir şekilde hasar gördüğünde altındaki kollajen (bağ dokusu) açığa çıkar, aktive olan trombositler kollajene bağlanır. Hasarlı bölge üzerine trombositler kümelenir ve trombotik tıkaç oluştururlar. Bunun (oluşan tıkacın) sonucu olarak da ihtiva ettikleri granüllerin içeriğini ortama boşaltırlar. Ortama boşaltılan bazı maddeler yüzünden trombositler birbirlerine bağlanırlar, yeni gelen trombositler hasarlı yüzeye bağlanmış trombositlere bağlanır. Ayrıca granüllerin içeriği ortama boşaldığında ortaya çıkan serotonin salınımı damar duvarındaki düz kasların kasılmasına neden olarak hasalanmış bölümden kan akımını engeller. Bunun nedeni serotonininin vazokonstrüktör olmasıdır. Ayrıca agregasyon sırasında trombositlerde yüksek oranda bulunan miyozin ve aktin filamentleri kasılarak oluşan tıkacı güçlendirirler. Trombositler plazmada bulunan fibrinojene ilave olarak fibrinojen salgılar. Bunun sonucu olarak pıhtılaşma sırasında daha çok fibrinojen fibrine dönüşürek, daha çok (trombosit ve diğer) kan hücrelerinin tutunacağı fibröz ağ oluşturur.