Kırmızı Pelerin ÇayıKırmızı Pelerin ÇayıOrjinal kırmızı pelerin çayı türkiye resmi satış sitesi herkese açık al oku keşfet hemen zayıfla yag yak kilo ver zıpla koş
HALK SAĞLIĞI(SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ).pptxmoruc8322-Kurumsallaşma:Bakanlık merkezini organize etmek, numune hastaneleri ,sağlık merkezleri , sağlık istasyonları, doğum ve çocuk bakımevleri açmak, sağlık örgütünü köylere yaymak, Hıfzıssıhha okulu ve hıfzıssıhha enstitüleri kurmak.
2-Kurumsallaşma:Bakanlık merkezini organize etmek, numune hastaneleri ,sağlık merkezleri , sağlık istasyonları, doğum ve çocuk bakımevleri açmak, sağlık örgütünü köylere yaymak, Hıfzıssıhha okulu ve hıfzıssıhha enstitüleri kurmak.
2-Kurumsallaşma:Bakanlık merkezini organize etmek, numune hastaneleri ,sağlık merkezleri , sağlık istasyonları, doğum ve çocuk bakımevleri açmak, sağlık örgütünü köylere yaymak, Hıfzıssıhha okulu ve hıfzıssıhha enstitüleri kurmak.
2-Kurumsallaşma:Bakanlık merkezini organize etmek, numune hastaneleri ,sağlık merkezleri , sağlık istasyonları, doğum ve çocuk bakımevleri açmak, sağlık örgütünü köylere yaymak, Hıfzıssıhha okulu ve hıfzıssıhha enstitüleri kurmak.
2-Kurumsallaşma:Bakanlık merkezini organize etmek, numune hastaneleri ,sağlık merkezleri , sağlık istasyonları, doğum ve çocuk bakımevleri açmak, sağlık örgütünü köylere yaymak, Hıfzıssıhha okulu ve hıfzıssıhha enstitüleri kurmak.
2-Kurumsallaşma:Bakanlık merkezini organize etmek, numune hastaneleri ,sağlık merkezleri , sağlık istasyonları, doğum ve çocuk bakımevleri açmak, sağlık örgütünü köylere yaymak, Hıfzıssıhha okulu ve hıfzıssıhha enstitüleri kurmak.
2-Kurumsallaşma:Bakanlık merkezini organize etmek, numune hastaneleri ,sağlık merkezleri , sağlık istasyonları, doğum ve çocuk bakımevleri açmak, sağlık örgütünü köylere yaymak, Hıfzıssıhha okulu ve hıfzıssıhha enstitüleri kurmak.
2-Kurumsallaşma:Bakanlık merkezini organize etmek, numune hastaneleri ,sağlık merkezleri , sağlık istasyonları, doğum ve çocuk bakımevleri açmak, sağlık örgütünü köylere yaymak, Hıfzıssıhha okulu ve hıfzıssıhha enstitüleri kurmak.
2-Kurumsallaşma:Bakanlık merkezini organize etmek, numune hastaneleri ,sağlık merkezleri , sağlık istasyonları, doğum ve çocuk bakımevleri açmak, sağlık örgütünü köylere yaymak, Hıfzıssıhha okulu ve hıfzıssıhha enstitüleri kurmak.
2-Kurumsallaşma:Bakanlık merkezini organize etmek, numune hastaneleri ,sağlık merkezleri , sağlık istasyonları, doğum ve çocuk bakımevleri açmak, sağlık örgütünü köylere yaymak, Hıfzıssıhha okulu ve hıfzıssıhha enstitüleri kurmak.
2-Kurumsallaşma:Bakanlık merkezini organize etmek, numune hastaneleri ,sağlık merkezleri , sağlık istasyonları, doğum ve çocuk bakımevleri açmak, sağlık örgütünü köylere yaymak, Hıfzıssıhha okulu ve hıfzıssıhha enstitüleri kurmak.
CRP201 Perşembe Planning and Design Studio - Fall Term Final ProjectsCity and Regional Planning, METUCRP201 Perşembe Planning and Design Studio - Fall Term Final Projects
HALK SAĞLIĞI(sağlık hizmetlerinin özellikleri).pptxmoruc8322-Kurumsallaşma:Bakanlık merkezini organize etmek, numune hastaneleri ,sağlık merkezleri , sağlık istasyonları, doğum ve çocuk bakımevleri açmak, sağlık örgütünü köylere yaymak, Hıfzıssıhha okulu ve hıfzıssıhha enstitüleri kurmak.
2. ZIT ANLAM ( KARŞIT ANLAMLILIK )
Sözcüklerin anlamca birbirine karşıt olmasıdır.
Örnek :
• Bugünün küçükleri yarının büyükleridir.
• Dost , başa ; düşman, ayağa bakar.
cümlelerinde belirtilen sözcükler birbirinin zıddıdır.
Aşağıdaki sözcüklerin zıt anlamlılarını yazınız.
Artırmak ×
Cimri ×
Ölüm ×
Dar ×
Nefret ×
3. AYIRT ET
• Bir sözcüğün olumsuzu ile karşıtı farklıdır.
• Bir sözcüğün karşıt anlamı cümledeki durumuna
göre değişebilir.
Örnek : Ak akçe , kara gün içindir.( “ ak” ve “ kara”
sözcükleri karşıt anlamlı değildir. Biri gerçek
anlamda biri mecaz anlamdadır.)
Sözcük Olumsuzu Karşıtı
İlerlemek İlerlememek Gerilemek
Zararlı Zararlı değil Yararlı
Tatlı Tatsız Acı
Korkak Korkusuz Cesur
5. EŞ ,YAKIN YA DA ÖZDEŞ ANLAMLI CÜMLELER
• Aynı düşünce farklı sözcüklerle dile getirilir.
“Her sanatçı dünyaya farklı bakar.”
cümlesiyle
“ Sanatçıların dünyaya bakış açıları birbirine
benzemez .” cümlesinde anlatılmak istenen
aynıdır.
6. Örnek:
• Çağımızın önemli şairleri ,kapalı bir söyleyiş yolu izlemektedir.
• Dönemimizin başlıca ozanları anlaşılması güç bir üslubu benimsiyorlar.
• Başkalarına kötü davranan insanlar , kendilerinden hoşlanmayanlardır.
• Kendisini sevmeyenden iyilik beklenemez.
• Çalışmak için gün ve saat bekleme; istediğin gün ve saatte çalışabilirsin.
• Çalışmak için gün ve saat değil , istek gereklidir.
7. SIRA SENDE
ٲü’ün sözlerini anlamca ilgili olan cümlelerle eşleştiriniz.
1) Toplumda en yüksek hürriyetin ,en yüksek eşitlik ve
adaletin devamlı şekilde sağlanması ve korunması
ancak tam anlamıyla milli egemenliğin kurulmuş
olmasına bağlıdır.
a) Türk yurttaşlarını her açıdan medeni bir cemiyete
dönüştürmek için reformlar gerçekleştirilmiştir ve
gerçekleştirilmektedir.
2)Egemenliğinden vazgeçmeye rıza gösteren bir
milletin akıbeti elbette felaketler , elbette musibettir.
b)Birey ve siyasal bakımdan örgütlenmiş bir millet ,
birbirine muhalif değil ; bütünü oluşturan parçalardır.
3)Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılapların
amacı , Türkiye Cumhuriyeti halkını her bakımdan
uygar bir toplum haline getirmektir.
c) Hakimiyet hakkını artık istememeyi kabul eden bir
ulusun sonu , kuşkusuz yıkımdır.
4) Devlet ve fert , birbirine karşı değil ; birbirinin
tamamlayıcısıdır.
d) Ulusal hakimiyet tam olarak oluşturulmamışsa bir
cemiyette özgürlük,denklik ,hak ve hukuka uygunluk
sürekli olarak elde edilemez.
ٲü’ün Sözleri Anlamca İlgili Cümleler
9. SORU ÇÖZELİM
I. Yapılan her yanlış, daha iyi bir sistem oluşturmak için bir fırsattır.
II. Yaptıklarının bilincinde olmayanlar, yanlışlarını sürekli yinelerler.
III. Hiç yanlış yapılmaması, her şeyin kusursuz olduğu anlamına
gelmez.
IV. Doğruya ulaşabilmek için, yapılan yanlışlardan ders almasını
bilmek gerekir.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine
en yakındır?
A) I.ve II. B) I.ve IV. C) II.ve III. D) II.ve IV
10. ANLAMCA ÇELİŞEN CÜMLELER
• Birbiriyle ters düşen , tutarsız olan duygu ve
düşünceleri ifade eden cümlelerdir.
“ Manası anlaşılan bir şiir bütün güzelliğini
kaybetmiştir.” cümlesi ile
“ Herkesçe anlaşılan şiir en güzel şiirdir.”
cümlesi anlamca çelişmektedir.
11. Örnek:
Tiyatro ,gerçeğin kendisi değildir; planlanmış ve düzenlenmiş
şeklidir.
Tiyatro , dış gerçekliği olduğu gibi anlatan bir sanattır.
Sanatçının neyi söylediği değil nasıl söylediği önemlidir.
Sanatçı toplumu ilgilendiren konular bulmadıkça başarıyı
yakalayamaz.
Bilgisiz insanlar , sessizlik örtüsü altında gizlenir.
Boş fıçı çok langırdar.
13. SIRA SENDE
Aşağıdaki atasözlerini çelişenleriyle eşleştiriniz.
1 ) İyi insan lafının üstüne gelir. a) Aklın yolu birdir.
2) Fazla mal göz çıkarmaz. b) Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
3) Akıl ,akıldan üstündür. c)Azıcık aşım , kaygısız başım.
4)İki çıplak bir hamama yakışır. d) Dost kara günde belli olur.
5) Eğri oturup doğru konuşalım. e) Öfkeyle kalkan zararla oturur.
6) Düşenin dostu olmaz. f) Lafla peynir gemisi yürümez.
7) Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. g) İti an , çomağı hazırla.
8) Öfke baldan tatlıdır. h)İki gönül bir olunca samanlık seyran
olur.
14. SORU ÇÖZELİM
Aşağıdakilerden hangisi görseldeki cümleyle anlam bakımından
çelişmektedir?
A) Mutluluk gözyaşları dökmek insanı rahatlatır.
B ) Selin yıkıcı etkilerinden korunmak için gereken önlemler
alınmalıdır.
C ) Ağlamak , sevinci yok eden bir düşmandır.
D ) Neşeli insanlar , hiçbir zaman gözyaşı dökmezler.
Gözyaşları , hiçbir zaman neşeyi
sürükleyip götürecek bir sel
değildir.
15. CÜMLEDEN ÇIKARILAMAYACAK YARGI
• Bazı cümleler , içinde birden çok yargı barındırabilir.Sınavlarda cümlede
bulunmayan yargı sorulabilir.
Örnek:
Yanıt “D” dir.
“ Bu sanatçının yazılarını bir söyleşi havası içinde kaleme alması , kolay
anlaşılır bir dil kullanması , otobiyografik unsurlara yer vermesi yazılarının
uzun soluklu olmasında etkili olmuştur. “ cümlesinden çıkarılamayacak
yargı aşağıdakilerden hangisidir?
A ) Yazılarını sohbet eder gibi yazdığı
B) Yazılarının dilinin sade olduğu
C) Yazılarında kendi yaşamından söz ettiği
D ) Yazılarının etkileyici olduğu
17. CÜMLE TAMAMLAMA
• Eksik bırakılan cümleyi tamamlama sorularında dikkat etmemiz gerekenler
cümlenin anlam akışı yani konusu , iletisi ve cümlenin anlam birliklerini
bağlayan bağlaçlardır.
Örnek :
• “Sevmekten korkmayın , sevdikçe dünyanız ……………, yalnızlık nedir ……….”
Cümlesinde sevmenin iyi bir şey olduğu , sevgi ile yalnızlığın birbirinin
tersi olduğu anlatılıyor. O halde bu cümleyi “ renklenecek /
bilmeyeceksiniz “ sözleriyle tamamlayabiliriz.
18. SIRA SENDE
Aşağıdaki cümlelerde boşlukları uygun sözcüklerle
tamamlayınız.
• Özyaşamöyküsü yazmak kolay değildir çünkü insan çoğu kez
………………koruyamaz; otobiyografide kendini övmeden yapamaz.
• Birçok sanatçının sanat dünyasından silinip gitmesinin nedeni
…………………………………..
• Ailede tüm yükümlülükleri üzerine alan , çocuklarını her türlü
sorumluluktan uzak tutan anne ve babalar ……………………….bireyler
yetiştirir.
• ………………… öğüt veren , ………………….. öğüt verenden daha etkilidir.
• Kullanılmayan …………., harcanmayan ve kimseye faydası dokunmayan
……………gibidir.
kendine
benzeyenbilgi /
para
nesnelliğini
davranışlarıyla /
sözleriyle
özgün
olamamasıdır
19. DOĞRUDAN ANLATIM CÜMLESİ
Başkasına ait bir sözün hiç değiştirilmeden anlatıldığı cümlelere
doğrudan anlatım cümlesi denir.
Doğrudan anlatım cümlesi “der , dedi “ sözleriyle aktarılır ve tırnak
işareti içine alınır veya tırnak içine alınmadan , aktarılan sözün sonuna
virgül getirilerek “diyen , diyor” sözleriyle aktarılır.
Anne : Bugün eve misafir gelecek.
Çocuk : Annem “Bugün eve misafir gelecek.” dedi.
ya da
Çocuk : Bugün eve misafir gelecek , dedi annem.
21. DOLAYLI ANLATIM CÜMLESİ
Başkasına ait bir sözün değiştirilerek verilmesiyle oluşan cümlelere
dolaylı anlatım cümlesi denir.
Bu cümlelerin sonunda genellikle, “belirtti, ifade etti, söyledi” gibi sözler
bulunur.
Dolaylı anlatım cümlesi aktarılırken aktarılan cümlenin yargı bildiren
sözcüğü yani yüklemi fiilimsiye dönüştürülür.
Öğretmen : Çocuklar , yarına kadar ödevlerinizi mutlaka yapın.
Öğrenci : Öğretmen , yarına kadar ödevlerimizi mutlaka yapmamızı
söyledi.
22. SIRA SENDE
Aşağıdaki sözlerin dolaylı ve doğrudan anlatımlı şekillerini boşluğa yazınız.
Tamirci : Arabayı iki hafta bize
bırakmanız gerekecek.
…………………………………………………
Konuşmacı : Ömer Seyfettin
toplumumuza okuma alışkanlığı
kazandıran yazarların başında gelir.
………………………………………………..
O, senin çok dürüst ve güvenilir
biri olduğunu söyledi.
……………………………………………………
Uzaklaştıkça nesneleri seçmekte
zorlandığını söyledi.
…………………………………………………
23. KAYNAKÇA (BİBLİYOGRAFYA/BİBLİYOGRAFİ )
YAZIMI
• Belli bir konu , yer ve dönemle ilgili yayınları
kapsayan veya en iyilerini seçen esere kaynakça denir.
Kaynakçalarda yayınların bilgileri şu şekilde yazılır:
NOT: Virgülleri ve noktayı koymayı unutmayalım.
Yazarın Soyadı, Adı , Yayının Adı, Yayınevinin Adı, Basım Yeri,
Basım Yılı.
25. SIRA SENDE
Aşağıdaki bilgilere göre kaynakça oluşturunuz.
Cemal Süreya Yapı Kredi
Yayınları
İstanbul 2012 Şapkam Dolu
Çiçekle
Epsilon
Yayıncılık
İnci ARAL 2003 Anlar İzler
Tutkular
İstanbul
Deyimler
Sözlüğü
1998 İstanbul İnkılap
Kitabevi
Ömer Asım
AKSOY
…………………………………………………………………………………………………………………………………
……………………………………………………………………………………………………………………………….
…………………………………………………………………………………………………………………………….
26. SORU ÇÖZELİM
Yukarıdaki kitabın kapağında yer alan bilgiler kullanılarak kaynakça yazılmak
istenmektedir.
Buna göre aşağıdakilerin hangisinde kaynakça doğru yazılmıştır?
A ) GÖKTEKE , Elif , Karalama Defteri , Yapı Kredi Yayınları , İstanbul , 2012 .
B ) Nurullah Ataç , Yapı Kredi Yayınları , Karalama Defteri , 2012 , İstanbul .
C ) Elif Gökteke , Karalama Defteri , Yapı Kredi Yayınları , İstanbul , 2012 .
D) ATAÇ , Nurullah , Karalama Defteri , Yapı Kredi Yayınları , İstanbul , 2012 .
Kitabın Adı : Karalama Defteri KARALAMA DEFTERİ
Yazar : Nurullah ATAÇ Nurullah ATAÇ
Sayfa Sayısı : 175 İstanbul 2012
Kitap Editörü : Elif GÖKTEKE Yapı Kredi Yayınları
27. Anı türünde kullanılan anlatım biçimleri
öyküleyici, açıklayıcı, betimleyici anlatımdır.
Bir kişinin başından geçtiği ya da tanık olduğu
olayları , durumları gözlemlerine dayanarak anlattığı
yazı türüne anı denir.
ANI ( HATIRA )
29. Durum çok korkunç bir hal
alıyordu. Yüz bin kişilik Yunan ordusu, bütün mühimmatı ve levazımı ile, Ankara’ya gelmek
istiyordu. Hatta, Ankara’da bazı İngiliz zabitlerine ziyafet vereceklerini söyleyerek onları
davet etmişlerdi. Türk ordusu yirmi beş bin kişilikti. Henüz bir mağlubiyet geçirmişti. Ateş
kuvveti Yunanlıların yarısından azdı, nakil vasıtaları çok kıttı, silahları değerce düşüktü. Bu,
son teşebbüstü. Ya son bir taarruza geçmek ya da mahvolup gitmek gerçeği ile karşı
karşıyaydık. Fakat, bizler o günü görmeyecektik. İşte, garip bir surette “Ben” denilen şeyin
tamamen milletin içine karışmış olduğunu en fazla o zaman hissettim. Millet göçerse, ben de
onlarla beraber gitmek istiyordum. Bence kendimin, bir küçük parça olmamın hiç bir önemi
yoktu. On altı Ağustos’ta, Mustafa Kemal Paşa’ya telgraf çekerek gönüllü olmak istediğimi
yazdım. Beni Garp cephesine tayin eden bir cevap aldım. Sureti aşağıdadır:
“Halide Edib Hanımefendi Hazretlerine
Aceledir
Garp cephesi
Ordu safları arasında vatanımızın müdafaasına fiilen iştirak için şiddetli arzu ile vuku
bulan müracaatı vatanperveraneleri orduca memnuniyetle telakki olundu. Hizmeti
fiiliyeyi askeriyyeye kabul ve Garp cephesine memur edildiğinizi tebliğ ederim. Keyfiyet
cephe kumandanlığına da iş’ar kılındı. İlk vasıta ile cephe karargâhına müracaat ve
oradan vazifenizin telakki buyurulması rica olunur.
Fi 18/8/37
Başkumandan
Mustafa Kemal”
ÖRNEK
30. AYIRT ET
• Her iki yazı türünün de kaynağı kişilerin yaşamı, başından
geçenlerdir. Ancak anı, söz konusu kişinin hayatının belli bir
kısmını, biyografi ise kişinin hayatının tamamını konu alır.
Anıda anlatıcı, "ben"dir, yani olaylar birinci kişinin ağzından
aktarılır. Biyografide anlatıcı, "o"dur yani olaylar üçüncü kişinin
ağzından verilir.
Anıda anlatan ve yaşayan aynı kişi olduğundan samimi bir üslup
vardır. Dolayısıyla anıda öznellik hâkimdir. Biyografide yaşayan ve
yazan farklı kişilerdir, bu yüzden nesnel ve resmi bir üslup
kullanılır.
ANI -
BİYOGRAFİ
•Günlük, günü gününe kaleme alınan olaylar, duygu ve
düşüncelerden oluşur. Anı ise, genelde üstünden uzun
yıllar geçmiş olay ve durumları işler.ANI -
GÜNLÜK
31. Nutukların askeri, siyasal ve dinî olmak üzere üç çeşidi vardır.
Türk edebiyatında ise ilk siyasî söylev örneği Orhun Yazıtları’dır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ٲü'ün 15-20 Ekim
1927 tarihlerinde Cumhuriyet Halk Partisi ikinci kurultayında 36.5 saat
süreyle okuduğu Nutuk'u, Gençliğe Hitabe'si ve cumhuriyetin 10. yılında
okuduğu 10. Yıl Nutku önemli birer söylev örneğidir.
Bir topluluğa düşünceler, duygular aşılamak amacıyla söylenen uzunca,
coşkulu ve güzel sözlere nutuk (söylev) denir.
SÖYLEV(NUTUK )
33. Öğretmen Hanımlar, Öğretmen Beyler!
Memleketi, milleti kurtarmak isteyenler için, millî onur sahibi olmak, güzel niyet,
fedakârlık gerekli olan özelliklerdendir... Fakat bir sosyal yapıdaki hastalığı görmek,
onu tedavi etmek, sosyal kurumu çağın gereklerine göre ilerletebilmek için, bu
özellikler yeterli gelmez; bu özelliklerin yanında ilim ve fen gereklidir. İlim ve fen
girişimlerinin çalışma merkezi ise okuldur. Bundan dolayı okul gereklidir. Okul adını
hep birlikte saygıyla söyleyelim. Okul genç beyinlere, insanlığa saygıyı, millet ve
memlekete sevgiyi, onuru, bağımsızlığı öğretir... Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman
onu kurtarmak için takibi uygun olan en sağlam yolu belletir... Memleket ve milleti
kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer
bilgin olmaları gerekir. Bunu sağlayan okuldur. Ancak bu şekilde her türlü girişimlerin
mantıklı sonuçlara ulaşması mümkün olur.
Mustafa Kemal ATATÜRK
ÖRNEK (ٲü’ün Bursa Söylevi )
34. Sizi buraya kararlaştırdığım genel taarruzda şimdiye kadar gösterdiğinizden daha büyük fedakârlık ve cesaret
istemek için topladım. Adı bütün cihanda ün salmış İstanbul gibi bir beldeyi zapt edeceksiniz. İstanbul’un adı geçen
her yerde, o şehri zapt eden kahramanlar olarak şan ve şerefle anılacaksınız. Bize daima pusular hazırlayan bu şehri
zapt ettikten sonra güven ve emniyet içinde yaşayacağız, kapımızı açık bırakacağız. Kale duvarlarını toplarla o kadar
hırpaladık ki, size hedef olarak bir kale değil, bir ova gösteriyorum. Fakat bununla beraber şehrin alınması kolay
değildir. Yıkılmış kaleler üzerine saldıracak yiğitler, büyük tehlikelerle karşılaşacaktır. Maharetiniz, cesaretiniz her
engeli yenecektir. Zafer rüzgârı bizden yana esecektir! Askerlerinizi şevkle coşturunuz! Onlara anlatınız ki harp üç
şeye bağlıdır: Yılmamak, namus ve itaat…
Ne kadar yüksek bir maksada itaat ettiğinizi göz önünde bulundurun!
Hücumda ben sizin yanınızda olacağım. Hücum boruları çaldıktan sonrası sizindir!
Komutanlar, sizleri selamlıyorum!
(Fatih Sultan Mehmet, 29 Mayıs 1453
ÖRNEK ( Fatih Sultan Mehmet’in Söylevi)
37. • 1. Sayılar harflerle de yazılabilir: bin yıldan beri, on dört gün,
haftanın beşinci günü, üç ayda bir, yüz soru, iki hafta sonra,
üçüncü sınıf vb.
• Buna karşılık saat, para tutarı, ölçü, istatistik verilere ilişkin
sayılarda rakam kullanılır: 17.30’da, 11.00’de, 1.500.000 lira,
25 kilogram, 150 kilometre, 15 metre kumaş, 1.250.000 kişi
vb.
• Saatler ve dakikalar metin içinde yazıyla da yazılabilir: saat
dokuzu beş geçe, saat yediye çeyrek kala, saat sekizi on dakika
üç saniye geçe, mesela saat onda vb.
• Dört veya daha çok basamaklı sayıların kolay okunabilmesi
amacıyla içinde geçen bin, milyon, milyar ve trilyon sözleri
harfle yazılabilir: 1 milyar 500 milyon kişi, 3 bin 255 kalem, 8
trilyon 412 milyar vb.
38. 3. Para ile ilgili işlemlerle senet, çek vb. Ticari belgelerde
geçen sayılar bitişik yazılır: 650,35 (altıyüzelliTL,otuzbeşkr.)
2. Birden fazla kelimeden oluşan sayılar ayrı yazılır: iki yüz, üç
yüz altmış beş, bin iki yüz elli bir vb
4. Yüzde ve binde işaretleri yazılırken sayılarla işaret arasında
boşluk bırakılmaz: %25, ‰50 vb.
39. 7. Dört veya daha çok basamaklı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü
gruplara ayrılarak yazılır ve aralarına nokta konur: 4.567, 326.197,
49.750.812, 28.434.250.310.500 vb.
6. Romen rakamları tarihî olaylarda, yüzyıllarda, hükümdar
adlarında, tarihlerde ayların yazılışında, kitap ve dergi
ciltlerinde, kitapların asıl bölümlerinden önceki sayfaların
numaralandırılmasında, maddelerin sıralandırılmasında
kullanılır: II. Dünya Savaşı; XX. yüzyıl; III. Selim, XIV. Louis, II.
Wilhelm, V. Karl, VIII. Edward; 1.XI.1928; I. Cilt; I)... II) ... vb.
5. Adları sayılardan oluşan iskambil oyunları bitişik yazılır:
altmışaltı, ellibir, yirmibir vb
41. 8. Sayılarda kesirler virgülle ayrılır: 15,2 (15 tam, onda 2);
5,26 (5 tam, yüzde 26) vb.
9. Sıra sayıları yazıyla ve rakamla gösterilebilir. Rakamla gösterilmesi
durumunda ya rakamdan sonra bir nokta konur ya da rakamdan
sonra kesme işareti konularak derece gösteren ek yazılır: 15., 56.,
XX.; 15’inci, 56’ncı, XX’nci vb.
10. Üleştirme sayıları rakamla değil yazıyla belirtilir: 2’şer
değil ikişer, 9’ar değil dokuzar, 100’er değil yüzer vb.
UYARI: Sıra sayıları ekle gösterildiklerinde rakamdan sonra sadece kesme
işareti ve ek yazılır, ayrıca nokta konmaz: 8.’inci değil 8’inci, 2.’nci değil
2’nci vb.
42. 13 . Notayı niteleyen sayılar ayrı yazılır:
on altılık, otuz ikilik, altmış dörtlük.
11: Bayağı kesirlere getirilecek ekler alttaki sayı esas alınarak
yazılır: 4/8’i (dört bölü sekizi), 1/2’si (bir bölü ikisi) vb.
12. Bir zorunluluk olmadıkça cümle rakamla başlamaz.
43. DOĞRU MU YANLIŞ MI ?
Aşağıdaki cümlelerde sayıların yazımını doğru ya da yanlış olarak
değerlendiriniz.
CÜMLELER D Y
Bu perde 15 metre kumaştan çıkar.
Bu türkü dokuz sekizlik notayla yazılmış.
Sadece 5'nci sınıf öğrencileri bu tiyatroyu izlemiş.
Herkese üçer kalem düşüyor.
Bu gelenek bin yıldır sürüyor.
Bir yıl üçyüzaltmışbeş gündür.
Türkiye’nin nüfusu 2012 yılı sonunda 75.627.384
kişiye ulaştı.
50. ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM
• Deniz tarafından bir ihtiyar, balıkçı
kahvesine doğru usul usul ilerledi.
Kapıyı aralayarak içeriye girdi.
Sağda solda uyuyanlar vardı. Gür bir
sesle herkesi selamladı. Kendinden
emin adımlarla ilerledi, cam
kenarındaki bir masaya oturdu.
Garsondan bir çay istedi. Çayını içti,
parasını ödedi ve dışarı çıktı. Denize
doğru, İçli bir şarkı söyleyerek yavaş
yavaş yürümeye başladı.
• Bu parçada, bir ihtiyarın (kahraman),
balıkçı kahvesine (yer) gitmesi (olay)
ve orada bir süre (zaman) oturup çay
içtikten sonra ayrılması anlatılıyor.
Yani paragrafta, bir ihtiyarın
yaşadıkları öyküleniyor.
BETİMLEYİCİ ANLATIM
• Anadolu’nun hüzünlü
sonbaharlarından biriydi. Toprak yola
serpilmiş gibi duran seyrek taş
parçaları güneşin ilk ışıklarıyla
parıldıyor, araba sarsıldıkça gözlerimin
önünde kıvılcımlar gibi yanıp
sönüyordu. Ara sıra daha fazla koşmak
isteğiyle şahlanan gürbüz hayvanların
yoldan kaldırdıkları tozlar, arabayı
sararak boşlukta uçuşuyor; titreşiyor,
sonra dalga dalga yere inerek gözden
kayboluyordu.
• Bu parçada yazar, bir yolculuk
sırasındaki gözlemlerini anlatıyor. Bu
anlatılanlar da (toprak yol, seyrek taş
parçaları, atların kaldırdığı tozlar…) biz
okuyucuların gözünde canlanıyor.
Böylece yazar, kendi gördüklerini
okuyucularına canlı bir biçimde anlatma
amacını gerçekleştirmiş oluyor.
51. AÇIKLAYICI ANLATIM
• Bulut, havanın yüksek
tabakalarında çeşitli yığınlar
halinde toplanmış su buharıdır.
Bunlar güneşin sıcaklığıyla
havada yükselmeye başlar.
Yükseldikçe daha soğuk hava
tabakalarına rastlar. Böylece su
buharı, su damlacıkları haline
gelir. Bulutların havada
durmasını düşme hızlarının az
olması sağlar. Ağırlaşınca
düşenler, sıcak hava ile
karşılaşınca yeniden buharlaşıp
yükselir.
• Bu parçada yazar “bulut”
hakkında bilgi vermektedir.
“Bulut”un ne olduğu ile ilgili
bilgileri; kısa, yalın, anlaşılır ve
kişisellikten uzak bir üslupla bize
aktarmaktadır.
TARTIŞMACI ANLATIM
• Romancı konuyu önyargılarla ele
almamalıymış! Ya nasıl ele
almalıymış? Konusu önyargılarla
ele alınmamış tek bir sanat yapıtı
bilmiyorum. Sanatçı, yapıtını
hazırlamak için birtakım seçmeler
yapar, ya konuyu seçer ya konunun
işlenişinde kullanılacak yöntemi.
Bir kere bu seçme bile bir
önyargıdır. Önyargıyla hiçbir ilgisi
yokmuş gibi görünen, aşkı anlatan
kitapları inceleyin. Hepsinde,
sevgililerin kavuşmasına engel
olan kuvvetlere yazarın karşı
durduğu görülür.
• Yazar, kendi görüşü ile karşıt görüşü
bir arada verip kendi görüşünün
doğru olduğunu ileri sürüyor, örnek
vererek (yazarların, aşkı anlatan
kitaplarında kötülere karşı oluşu)
bunu destekliyor.
53. TEMA SONU SORULARI
1- Yedi yaşımda bile yoktum. Arabaya binmekten,
evden uzaklaşıp değişik yerler görmekten inanılmaz
ölçüde hoşnut olurdum. Bir gün motora bindirdi babam
beni, eski model bir motora. Yine uzaklaştık evden,
değişik değişik yerler gezdik. Ama bir yer vardı, bir
köprü, bir tren köprüsü. Bu köprünün altından geçerken
sımsıkı sarıldım babama, bu anı hiç unutmayacağım
dedim içimden, öyle de oldu, ne zaman bir köprünün
altından geçsem bu anı hatırlarım.
Yukarıda verilen parça hangi edebi türün örneğidir?
A) Günlük B) Deneme C)Anı D) Gezi
54. 2 -Yaşanmakta olanı değil, yaşanılmışı anlatır anıcılar. İster istemez belleklerinde
kalanı yansıtırlar. Bunun için de geçmişin tanıklığını yapar anılarını yazan kişiler.
Anılarla tarih kesişir. Yalnız tarih değil anıların yaşam öyküleriyle günlüklerle de iç
içe girdiği durumlar vardır. Ancak bu türlerden belirleyici yönleriyle ayrılır anı. Söz
gelimi tarihlerde gördüğümüz nesnellik, bilimsel doğruluk, anlatılan yer, zaman ve
tarih göstererek yüzde yüz kanıtlama gibi bir kaygı yoktur anılarda. Salt anlatıcısının
yaşam serüveni içine sıkışıp kalmamış, onun dışına çıkıp o dönemi yansıtmasıyla da
yaşam öyküsü ve öz yaşam öyküsünden ayrılır. Güncelere gelince günlüğün
oluşması; günü gününe saptanan olaylara, düşüncelere duygulara bağlıdır.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Günlüklerin günü gününe yazıldığına
B) Anı yazarının geçmişe tanıklık yaptığına
C) Anılarda anlatılanların belgelenmek zorunda olmadığına
D) Anı yazarının farklı kaynaklardan yararlandığına
55. 3 - Kişinin yaşadıklarını, izlediklerini günü gününe
not etmesi, yazmasıdır. Anıya çok benzer. Anı,
yaşandıktan sonra; ... ise her gün yazılır.
Boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi
getirilmelidir?
A) Röportaj
B) Fıkra
C) Deneme
D) Günce
57. 4- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde rakamdan sonra gelen
ekin yazımı yanlıştır?
A) Emek Mahallesi’nde 20′nci Sokak’ta oturuyoruz.
B) Ortaokulun 8’nci sınıfında okuyorum.
C) Babam bu saati 17′nci yaş günümde almıştı.
D) Bu romanın yakında 6′ncı baskısı yapılacak.
58. 5- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde sayıların yazımı
ile ilgili bir yanlışlık yapılmamıştır?
A )Öğretmenimiz tatilde herkesin 2’şer kitap
okumasını istedi.
B ) Kaçırdığın programın tekrarını bugün saat 3’te
izleyebilirsin.
C ) Otuzsekiz sayfa kaldı ama bir türlü bitiremiyorum
kitabı.
D) Toplantı 11.00 ‘da başlayacak.
59. 6- Aşağıdaki cümlelerin hangisinde yazım yanlışı
yoktur ?
A ) 9’ncu katta oturduğumuz için şehrin her yerini
görebiliyoruz.
B) Seminer için geldiğim bu kentte onbeş gün
kalacağım.
C ) İkiye çeyrek kala metro istasyonunun önünde olur
musun?
D ) Elindeki çiçekleri 3’er 5’er dağıttı.
61. 7- Ne denli yetenekli olursa olsun, kültürel birikimi
olmayan bir toplumun sanatçısı başarılı olamaz.
Aşağıdakilerin hangisi, anlam bakımından bu cümleye
en yakındır?
A) Sanata ilgi gösterilmeyen bir ortamda, sanatçının
yeteneklerini geliştirmesi mümkün olmaz.
B) Bir toplumun kültür mirası ile sanatçının yeteneği
arasında sıkı bir ilişki vardır.
C) Sanatçının başarılı olabilmesi, kültürel birikimi olan bir
toplumda yaşamasına bağlıdır.
D) Bir toplumun kültürel birikimi, o toplumdaki
sanatçıların etkinliğine bağlıdır.
62. 8- “Geleceğimizin nasıl olmasını
istiyorsanız......... öyle........ ”
cümlesindeki boşlukları en uygun şekilde
aşağıdakilerden hangisiyle tamamlayabiliriz?
A) doğayı - koruyunuz
B) gençlerimizi - eğitiniz
C) insanları - yetiştirin
D) çocuklarınıza – davranınız
63. 9- “Şiirlerindeki işçiliğini hep
sakladı, .......................”
Bu cümle aşağıdakilerden hangisi ile
tamamlanırsa cümlenin anlamı pekişmiş olur?
A) yaşamıyla ve şiirleriyle hesaplaştı
B) kolay bir iş yaparmış gibi davrandı.
C) bütün şiirlerinde aynı şiir dünyasını yansıttı.
D) daha çok ölüm ve sevgi temasını işledi.
65. 10- ) Zaman ileriye doğru akıp gittiğine göre, büyülendiğimiz
“gelecek”, aslında el değmemiş “geçmiş”ten başka bir şey
değildir.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleyle aynı anlamdadır?
A) Zaman, geçmişten geleceğe akıp giden bir nehirdir.
B) Gelecek dediğimiz zaman dilimi, günü gelince geçmiş
adını alır.
C) Geçmiş ve gelecek, zamanın birbirine en uzak
duraklarıdır.
D) Zamanın doğduğu kaynak geçmiş ise, döküldüğü deniz
de gelecektir
(2011 – SBS )
66. 11 - “Oraların sert havasına katlanmak zordu.” cümlesindeki “sert”
sözcüğünün karşıt anlamlısı aşağıdakilerin hangisinde
kullanılmıştır?
A) Şehrimizin iklimi yumuşaktır, ne yazın bunalırsınız ne de kışın
donarsınız.
B) Bana her zamanki yumuşak, tatlı ve sonsuz şefkatiyle bakıyordu.
C) Yaş dallar yumuşak olur, kolaylıkla bükülür.
D) Uzun gagasını yumuşak topraklara sokar, otların kökündeki yaşlığı
emerek yaşarmış.
(2013 – SBS)
67. 12 - “Türk resmi, Alplerin ötesinde değil, Torosların
eteğinde aranmalıdır.”
Bu görüşte olan bir ressamın, aşağıdakilerden hangisini
söylemesi beklenemez?
A) Önce Anadolu’yu tanımalı, orada mevsimlerin renk
cümbüşüne katılmalısın.
B) Yerli renklerden, yerli motiflerden de evrensel
boyutlara varılabilir.
C) Uzağa gitmeye ne gerek var; pencerendeki menekşeye,
bahçendeki salkım söğüde bak yeter.
D) Yaşadığın yerin pek önemi yok, canın neyi isterse, onun
tuvaline almalısın.
69. 13- Aşağıdaki cümlelerden hangisinde "dolaylı
anlatım" söz konusudur?
A) Hayat öğrenme hırsıyla birleşmezse,
yaşamaya değmez, der.
B) Sana kaç kez, beni bir daha arama, dedim.
C) "Herhalde Ankara'dan vazgeçecek değiliz."
dedi.
D) Gözlerin yalan söylemediğini sen mi
söylüyorsun?
70. 14 - Yazar, bir duyguyu kazıyıp altında saklanmış başka
bir duyguyu gösteriyor okura.
Bu cümleyle anlamca çelişen yargı, aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Yazar, tüm insanların bildiği gerçekleri
anlatmaktadır.
B) Yazar, okuyucuya yeni ufuklar açmaktadır.
C) Yazar, eserlerinde anlam derinliğine ulaşmaya
çalışmaktadır.
D) Yazar, daha önce fark edilmeyenleri göstermeyi
amaçlamaktadır.
71. 15- Medeniyet; insanlığın yararı gözetilerek yapılan bilimsel ve
teknolojik çalışmalar ile insani, evrensel değerler bütünüdür.
Burada geçen “bilimsel ve teknolojik çalışmalar” ile “insani, evrensel
değerler” kavramları açıklandığında medeniyetin bütün insanlığın
birikimi olduğu anlaşılır. İnsani, bilimsel ve teknolojik çalışmalar,
tarih boyunca çeşitli toplumlar tarafından gerçekleştirilmiştir.
Evrensel değerler ise farklı kültürlerden süzülen ve bütün insanlık
için geçerli olabilecek düşünceleri davranışları ve tutumları içerir.
Bu paragrafın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden
yararlanılmamıştır?
A) Tartışmadan B) Açıklamadan
C) Tanımlamadan D) Karşılaştırmadan