"Pazarlama Görünüşümüzü Nasıl Değiştirdi" adlı kitap özetiAli Emre SüslüGüzel olmak, çevresine genç görünmek ve kendini iyi hissetmek her dönem tüm bayanların vazgeçilmezi oldu.
Pazarlamacılar ise gerek fiziksel, gerekse de duygusal fayda anlamında istenilenleri zekice pazarladılar. Güzel ve genç görünmek, güzel kokmak ve yaşlanmayla savaşmak gibi…
Dikkat Satıcı Giremez -Özet-Serdar SalepciogluBahçeşehir Üniversitesi\’nden Nazlı Cergel, Dr. Selçuk Tuzcuoğlu\’nun verdiği ödev kapsamında kitabım "Dikkat Satıcı Giremez" in özetini çıkarmış. Hoşuma gitti, sizlerle de paylaşmak istedim...
Zaman YönetimiNuri CankayaBu sunumda Zaman Yönetimi içeriğe erişebilirsiniz. Herkesin okumasını ve özellikle ikinci sayfanın çıktısını alıp hergün görebilecekleri bir yere asmasını öneriyorum. Zamanı etkin yönetmeniz dileklerimle.
Her Şey Çıplak Kitap SunumuNuri CankayaHalil Aksu, Uğur Candan ve Mehmet Nuri Çankaya tarafından yazılan Her Şey Çıplak adlı kitabın ilk sunum dosyasıdır. İçeriği referans gösterilerek kullanılabilir. Kitabın amacı Web 3'ün tanımını koymak ve neden olacağı yeni trendleri anlatmaktır.
Doğan Cüceloğlu – İyi Düşün Doğru Karar Ver / horozz.netAdnan DanTimur, üniversiteli bir gençtir; sevdiğince reddedildiği ve kendini değersiz gördüğü hüzünlü bir günde, olgun ve sevecen bir bilge kişi, Yakup Bey, ona "Merhaba" der. Bu merhabalaşmadan bir dostluk doğar. Timur, çoğu kişi gibi, kendinden beklenen yaşamı sürdürmektedir; bu yaşam, kendi duygu, düşünce ve inandığı değerlerle uyuşmasa bile! Aslında, kendi duygu, düşünce ve değerlerinin ne olduğu üzerinde hiç düşünmemiş; bu nedenle de, istediği hayatı yaşama gücünü ve iç özgürlüğünü kendinde bulamamıştır... Yakup Bey, kafası karışık bu gence, inandığı değerleri günlük yaşamına yansıtabileceği 'özgün yaşam'ı kurması için yol gösterecektir. Bu kitap, kişinin özgün bir yaşam kurmasının temellerinde yatan süreçleri inceliyor. Kitabın iki kahramanı Yakup ve Timur arasındaki söyleşi, özgün yaşamın temelinde yatan boyutları aşama aşama sergiliyor. Kendi duygu, düşünce ve inançları ile ahenk içinde yaşamaya çabalayan her insan, yaşadığı çağ ve mekan ne olursa olsun, benzer sorulara cevap bulmaya çalışmıştır. Bu anlamda, Yakup ve Timur'un etkileşimleri insan öyküsünün özünde yatan evrensel dokuları sergilemektedir.
ŞİDDET VE OTORİTEF. Yonca AYASŞiddet günümüzde çok yaygın. İnsan ilişkilerinde , aile ilişkilerinde , uluslar arası ilişkilerde.....Peki ama niçin? Cevap aradım....
Empatik İletişim-1UniveristGünümüzde dünyamız artık küçük bir köy gibi, toplumlar ve bireyler yaptıklarıyla veya yapmadıklarıyla birbirini etkileyebilmektedirler.
Eğer güven ve huzur içinde yaşamak istiyorsak birlikte yaşamayı öğrenmek zorundayız.
Dikkat Satıcı Giremez -Özet-Serdar SalepciogluBahçeşehir Üniversitesi\’nden Nazlı Cergel, Dr. Selçuk Tuzcuoğlu\’nun verdiği ödev kapsamında kitabım "Dikkat Satıcı Giremez" in özetini çıkarmış. Hoşuma gitti, sizlerle de paylaşmak istedim...
Zaman YönetimiNuri CankayaBu sunumda Zaman Yönetimi içeriğe erişebilirsiniz. Herkesin okumasını ve özellikle ikinci sayfanın çıktısını alıp hergün görebilecekleri bir yere asmasını öneriyorum. Zamanı etkin yönetmeniz dileklerimle.
Her Şey Çıplak Kitap SunumuNuri CankayaHalil Aksu, Uğur Candan ve Mehmet Nuri Çankaya tarafından yazılan Her Şey Çıplak adlı kitabın ilk sunum dosyasıdır. İçeriği referans gösterilerek kullanılabilir. Kitabın amacı Web 3'ün tanımını koymak ve neden olacağı yeni trendleri anlatmaktır.
Doğan Cüceloğlu – İyi Düşün Doğru Karar Ver / horozz.netAdnan DanTimur, üniversiteli bir gençtir; sevdiğince reddedildiği ve kendini değersiz gördüğü hüzünlü bir günde, olgun ve sevecen bir bilge kişi, Yakup Bey, ona "Merhaba" der. Bu merhabalaşmadan bir dostluk doğar. Timur, çoğu kişi gibi, kendinden beklenen yaşamı sürdürmektedir; bu yaşam, kendi duygu, düşünce ve inandığı değerlerle uyuşmasa bile! Aslında, kendi duygu, düşünce ve değerlerinin ne olduğu üzerinde hiç düşünmemiş; bu nedenle de, istediği hayatı yaşama gücünü ve iç özgürlüğünü kendinde bulamamıştır... Yakup Bey, kafası karışık bu gence, inandığı değerleri günlük yaşamına yansıtabileceği 'özgün yaşam'ı kurması için yol gösterecektir. Bu kitap, kişinin özgün bir yaşam kurmasının temellerinde yatan süreçleri inceliyor. Kitabın iki kahramanı Yakup ve Timur arasındaki söyleşi, özgün yaşamın temelinde yatan boyutları aşama aşama sergiliyor. Kendi duygu, düşünce ve inançları ile ahenk içinde yaşamaya çabalayan her insan, yaşadığı çağ ve mekan ne olursa olsun, benzer sorulara cevap bulmaya çalışmıştır. Bu anlamda, Yakup ve Timur'un etkileşimleri insan öyküsünün özünde yatan evrensel dokuları sergilemektedir.
ŞİDDET VE OTORİTEF. Yonca AYASŞiddet günümüzde çok yaygın. İnsan ilişkilerinde , aile ilişkilerinde , uluslar arası ilişkilerde.....Peki ama niçin? Cevap aradım....
Empatik İletişim-1UniveristGünümüzde dünyamız artık küçük bir köy gibi, toplumlar ve bireyler yaptıklarıyla veya yapmadıklarıyla birbirini etkileyebilmektedirler.
Eğer güven ve huzur içinde yaşamak istiyorsak birlikte yaşamayı öğrenmek zorundayız.
Enderun Değer Dergisi Sayı 2enderunliseleriÖzel Enderun Liseleri çıkardığı ve geniş kitlelere ulaştırdığı Enderun Değer dergisinin ikinci sayısını sizlere takdim ediyoruz.
3. eserleri
Bir Kadın Bir Ses
Başarıya Götüren Aile
'Mış Gibi’ Yaşamlar
'Keşkeksiz Bir Yaşam İçin İletişim
Savaşçı
İçimizdeki Biz
Yetişkin Çocuklar
İyi Düşün Doğru Karar Ver
İçimizdeki Çocuk
İnsan ve Davranışı
5. • “Bu kitap bilincinizi donatmak için yazıldı”
demiş yazar, ve eklemiş; “bilincim donanınca
ne olacak? “ cevabını da kendi ifadeleriyle
belirtmiş, Bilinci donanmış insan , bilinci
donanmanış insandan her zaman ve her
koşulda daha etkili ve güçlü olacaktır; evet
anlamlı , güçlü ,coşkulu bir yaşam ancak
donanmış bir bilincin temelleri üzerine kurulur.
6. • İnsan muhteşem bir potansiyeldir
• Potansiyelin ne olduğunu bilen kişi meşe
palamudu ve çakıl taşını farklı algılar ve
bunlarla ilgili farklı düşünür.( sf.20)
7. • İnsanın bir poransiyel olduğunun farkında olan
ailenin çocuğu , farkında olmayan ailenin
çocuğundan daha iyi gelişme olanağına sahip
olmaz mı? (sf.21)
8. • İnsanın potansiyel olduğunun farkında olan
öğretmenlerin ve eğitim ortamlarının
çoğunlukta olduğu bir toplum ile farkında
olmayan öğretmen ve eğitim programlarının
çoğunlukta olduğu bir toplumu
karşılaştırdığınızda ne gibi farklar
görebilirsiniz?(sf. 23)
9. • İnsanın bir potansiyel olduğunun farkında olan
şirketlerin üretim ve karları , on yıllar içinde
, insana değer vermeyen şirketlerden daha
fazla olmaz mı? ( sf.24)
10. • Her bir yurttaşının bir potansiyel olduğunu
kabul edenbir devlet ile vatandaşını tebaa
kabul eden bir devlet karşılaştırıldığında ne
gibi farklar görürsünüz? (sf.25)
11. • İnsan , muhteşem bir potansiyeldir ve bunun
bilincinde olan toplumlar eninde sonunda
diğerlerinden daha üstün olurlar. (sf.26)
12. İnsanoğlu algı dünyasında yaşar
• Bir şey kimseler tarafından farklı
algılanabilir. Bireyin kullandığı zemin, onun
algılamasını belirlemektedir. Zemin değişince
algılama da değişmektedir; algılama zeminin
bir sonucudur. (sf.30)
13. • Bu zeminler nereden gelmektedir? Doğal
olarak içinde büyüdüğümüz aileden, beraber
oyun oynadığımız sokaktaki
arkadaşlarımızdan, gittiğimiz
okuldan, bulunduğumuz yöreden, toplumdan ;
kısacası, içinde yaşadığımız toplumun
kültüründen gelmektedir. Kültürden gelen
zeminler biz farkında olmadan algılamamızı
belirler. (sf.33)
14. • Nasıl zemin algılamaya bir anlam
veriyorsa, algı da davranışlara bir anlam verir.
Suratımızı asmamızın nedeni
kızmamız, gülümsememizin nedeni mutlu
olmamızdır. (sf.37)
15. • Davranış ve sonuç dışarıdan gözlenebilir.
Baskıcı bir eğitim tarzında çocuğun algılaması
, diş fırçalama davranışının anlamını
kavramasını önemsemezken, bilinçli bir eğitim
tarzında önemsendi.ilkinde çocuk, babasına
duyduğu korkudan dişini
fırçalarken, ikincisinde diş fırçalamanın yararını
anadığı için, dişinin sağlıklı kalması amacıyla
isteyerek dişini fırçalayacaktır.(sf.43)
16. Ortamın verdiği mesajlar
• Ortamın mesaj kaynağı olma özelliği
, mimarlık mesleğini uygarlığın en önemli bir
parçası yapmıştır. Tarih boyunca
hükümdarların sarayları , onların gücünü
gösterecek şekilde inşa edilmiştir. Birçok
toplum, adliye saraylarının en görkemli
mimaride yapılmasına özen gösterir. (sf.53)
17. • Unutmayalım sürekli iletişim içindeyiz,.
İnsanlar birbirlerinin farkına vardığı andan
itibaren iletişim başlar ve mesajların kaynağı
kiişlerin kendisi olduğu kadar, onların
oluşturduğu ortamlar da olabilir. (sf.54)
18. İletişim çok kanallı bir süreçtir
Birbirimizin farkına varınca başlayan iletişim , çok kanallı bir süreçtir.
Her bir duyu organı, bir iletişim kanalı işlevi görür. İnsanlarla yüz yüze
iletişim kurduğumuzda zaman zaman şunları fark ederiz;
• -Yüzlerinin güleç veya asık,
• -Kendilerinin sağlıklı veya hastalıklı,
• -Giyimlerinin itinalı veya pejmurde
• -Giysi renklerinin uyumlu veya uyumsuz
• -Hareketlerinin uygun veya uygunsuz,
• -Mesafenin yakın veya uzak (burnunuzun dibine gelmiş biri ile sizinle
uzaktan konuşan biri gibi)
19. • Karşınızdaki insanda gördüğünüz hatta
göremediğiniz her şeyin bir mesaj değeri
vardır. (sf.55,56)
20. • Verdiğimiz mesajların bilincinde olup onların
sorumluluğunu almak , gelişmişliğin ve
duygusal olgunluğun bir göstergesidir. (sf.59)
21. • İletişim kanalları arasında bir ahenk vardır.
Güler yüzlü insanınsesi sıcak ve dokunuşu
yumuşak olur. Güler yüzlü insanın sizi
üzmeyen olumlu şeylerden söz etmesini
beklersiniz. Asık suratlı insanın sesi boğuk olur
ve dokunuşu sert olur; konuştuğunda sizi üzen
olumsuz şeylerden söz etmesini beklersiniz.
Bebekler henüz konuşmaları anlamadıkları
dönemde bile yüz ifadelesinden ve sesin
tonundan sevilip sevilmediklerini hissederler.
22. • Prikologlar iletişim kanalları arasındaki
ahengin bozulmasını , akıl hastalığının bir
belirtisi olarak yorumlar. Güler yüzle birine
hakaret eden bir insanın davranışı da normal
değildir, asık suratla karşısındakini ne kadar
özlediğini ve sevdiğini söyleyen insanınki de
öyledir. (sf.65)
23. İletişimin iki düzeyi : iç dünya ve dış
dünya
• İletişim durumlarında, karşınızdakinin gösterdiği
sosyal dış dünyayı görürüz; gösteren o yüz’ü mesaj
olarak alırız. Ama , gösterilen o sosyal yüz’ün arkasında
, gerçekte bir öznel iç dünya vardır ve mesajın gerçek
anlamı bu iç dünyada oluşur. Gösterdiğimiz yüzler
içinde bulunduğumuz sosyal ortam münasip yüzlerdir.
Aksi halde o ortamda bulunan kişiler bize
‘münasebetsiz biri’ olarak bakarlar. Münasebetsiz biri
olarak görülmemek için iç dünyamızdaki
mesajları, içinde bulunduğumuz sosyal ortama uygun/
münasip hale getirir ve öyle iletişim kurarız.(sf. 67)
24. • Can gözlerdedir. Biriyle konuşurken dikkat
edin, konuştuğunuz kişinim gözlerine bakarız o
da sizin gözlerinize bakar bizi dinler ve
konuşur. Çünkü bir can o gözün arkasındaki
başka bir cana ulaşmaya çalışıyordur. Gerçek
iletişim bir canın başka bir cana ulaşmasıdır.
(sf.68)
25. İç ve dış dünya farkı stres oluşturur
• Kişinin iç dünyasında
düşündüğü, hissettiğiyle dışarıya karşı
gösterdiği, söylediği duygu ve düşünceler
arasındaki fark onun yaşamındaki önemli bir
stres kaynağını oluşturur.(sf. 78)
26. • Kendi hayatını yaşayabilmek önemlidir. İnsanın
içinde olduğu tüm yaşam çabasına , kendi
hayatını yaşayabilme çabası adı verilebilir. Biri
için, “özgün bir yaşamı var “ dediğimizde
anlatmak istediğimiz budur; bu kişi , iç
dünyasında düşündüklerini ve hissettiklerini
sözlerinde ve davranışlarında yaşayabilmelidir.
Bu düşünce ve davranışlara sahip kişiye özgün
insan deriz.(sf.79)
27. • Özgün insanın yaşamında stres azdır. Özgün
yaşamı olmayan insan tam anlamıyla sağlıklı
bir yaşam sürdüremez. İç huzura sahip olmak
ve kendisiyle barışık olmak, kişinin sağlığının
temelidir.(sf.80)
28. • Güven ortamında iç dünyalar paylaşılır. Kişi
kendinin, düşüncelerinin, duygularının doğal
bulunup kabul edileceğine
, yargılanmayacağına güvendiği zaman iç
dünyasını sözlerine ve davranışlarına
yansıtmaktan çekinmez. (sf.81)
29. Can hem ait hem bağımsız olmak ister
İnsan olarak bir çok gereksinimlerle doğarız. Bu
gereksinimlerden biri bağımlı olmak , diğeri bağımsız olmaktır. Bu iki
gereksinim birbirine iki zıt kutup oluşturur. Bağımlı olmak kutbunda
insanoğlu aileye , derneğe,spor klübüne, dine,millete , bayrağa ail
olmak ister. Bağımsız olmak kutbunda ise birey olarak tüm
bağlardan uzak kendisi olarak var olmak ister.(sf.83)
• İnsanlarla münasebetin ateşle münasebetin
gibi olsun, çok uzaklaşma donarsın, çok
yaklaşma yanarsın.
• SADİ ŞİRAZİ
30. Var oluşun beş boyutu
İletişim ortamında canın sezgisel olarak sorduğu
beş soru şunlardır;(sf.88)
1.Kale alınıyor muyum? Beni umursuyorlar mı?
31. 2-Kabul ediliyor muyum ? beni olduğum gibi
, yargılamadan kabul ediyorlar mı?
Kabul görme ve takdir , insanın şevkini
artırır.(sf.106)
33. 4- Yeterli miyim? Beni becerikli, bir şeyler
yapabilecek güçte görüp yapabileceğime
güveniyorlar mı?
• Yeterlilik boyutunun anlamı şudur; her insan
kendisini güçlü ve güvenilir görmek ister.
İnsanların bu gereksinimi doğuştandır. Bu
gereksinim, kişinin içinde yetiştiği ortamda değişik
derecelerde karşılanır veya karşılanmaz.(sf.114)
34. 5- Sevilmeye layık mıyım? Beni ben olduğum için özleyip
benimle zaman geçirmek istiyorlar mı?(sf.88)
• Dinlemek çok önemli bri davranıştır. Çünkü insanlar
ancak bir başkası tarafından dinlenirken kendilerini
bulur, kim olduklarını anlarlar. Dinlenmeyen çocuk
gelişemez, çünkü varoluşun beş boyutunu yaşayamaz.
Çocuğun gelişmesi için ailede dinleme ne dendi
önemliyse, öğrencinin gelişmesi için sınıfta dinlenmesi
o denli önemlidir. Yine aynı şekilde , çalışan, gerçek
değerini ve onurunu işyerindeki dinlenme süreci içinde
keşfeder. (sf.137)
• Birbirimizi iyi dinlemezsek evlilikte de iş yaşamında
da ilişkiler gelişme potansiyelini ve kalitesini kaybeder.
Ve ilginç olan şu: ilişki gelişmeyince ilişki içindeki
insanlar da gelişmez.(sf.138)
35. İki yaşam felsefesi ; korku kültürü ve
değerler kültürü
• Korku kültürü belirli türden bir yaşam tarzı
, bir yaşam felsefesidir. Korku kültürü
insanların özüne önem vermez, bu bu zeminde
sosyal maskeler, mevkiler ve maddiyat
önemlidir.
36. • Değerler kültüründe insanın özü
önemlidir.tüm yaşam süreci, özgün yaşama
katkısı oranında anlam bulur. (sf.155)
37. • Korku kültürünün yaşamımızı yönettiği
bilincine varmadan, bunu fark etmeden can’ın
değerini bilen, insan insana bir yaşam
oluşturmak imkansızdır.(sf.169)
38. • Korku kültürü iletişim ortamında ‘kimin dediği
olacak’ , değerler kültüründe ise, ‘doğru olanın
yapılması’ bilincini getirir.kültürden gelen bu
bilincin türü, kişinin insan ilişkilerini
algılamasını yönlendiren zemin işlevini
görür.(sf.171)
39. Aile içi ilişkilerdeki bilinç
• Değerler bilinci: korku kültüründe: çocuğu
terbiye etmek için” elalem ne der” ,” aman
kimse görmesin” ,” yapma yoksa seni çok
ayıplarlar” gibi sözler kullanılır. Değerler
kültüründe ise ; “oğlum , başkası ne der’
önemli ama en önemlisi senin ne
diyeceğin’dir” kullanılır. (sf.177,178)
40. • Korku kültüründe çocuk , otoritenin istediği
kalıba sokulacak , kalıplanarak sürekli
denetlenecek bir yaratıktır. Değerler
kültüründe çocuk muhteşem bir potansiyeldir;
yapılacak tek şey çiftçinin ektiği tohum için
oluşturduğu ortam (su, gübre ve bakım
gibi), çocuğun gelişimi için ortam
hazırlamaktır.
41. KAYNAKÇA:
1-Keşke’siz bir yaşam için iletişim donanımları –
Doğan Cüceloğlu
2- http://www.dogancuceloglu.net/yasam-
yolculugu
3- wikipedia