Kulak Burun Boğaz Aci̇lleri̇confusetobscurKulak, burun, boğaz hastalıkları ile ilişkili patolojilere acil tıp kliniğinde sıkça karşılaşılır. Bu sunum size kısa bir özet sunmayı amaçlar.
Kulak Burun Boğaz Aci̇lleri̇confusetobscurKulak, burun, boğaz hastalıkları ile ilişkili patolojilere acil tıp kliniğinde sıkça karşılaşılır. Bu sunum size kısa bir özet sunmayı amaçlar.
Odontojenik Keratokist (Keratokistik Odontojenik Tümör) Onur ÇavuşKeratokist daha doğrusu yeni WHO tanımlamasıyla Keratokistik Odontojenik Tümörün (KCOT) karakteri, teşhis ve tedavi yöntemleriyle ilgili bir sunum.
Signs & symptoms sialolithiasisa7med2101Sialolithiasis causes swelling, pain particularly 1-2 hours after eating, as saliva cannot exit a blocked duct and backs up into the gland. Other signs include dull pain over time in the affected gland, potential infection, dry mouth, tenderness, and difficulty opening the mouth or swallowing. Partial obstruction may cause minimal or no symptoms.
Akciğer Kist Hidatiği ve Cerrahisi (Dr. Burak Geyik)BurakGeyik2Akciğer Kist Hidatiği ve Cerrahisi (Asist. Dr. Burak Geyik) Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Göğüs Cerrahisi ABD
2. ANATOMİ
Tükrük bezleri büyük ve küçük olmak
üzere iki gruba ayrılır.
Büyük olanlar; parotis, submandibüler ve
sublingual bezlerdir ve bunlar çifttir.
Küçük tükrük bezleri; ağız içinde,
solunum ve sindirim sisteminin üst
kısmında trakea ve paranazal sinüsler
dahil, birçok yerde bulunurlar.
3. PAROTİS BEZİ
Tükrük bezlerinin en büyüğü olan parotis, 20-25 gr ağırlığındadır.
N. facialis, bezi derin ve yüzeyel olmak üzere iki parçaya ayırır.
Sempatik sinirleri. Parotise ait sempatik lifler a. carotis externa
etrafındaki sinir ağından gelir.
Lenf akımı: Parotis bezinde önemli sayılacak miktarda lenf dokusu
vardır. Bunların bir kısmı kapsül altında ayrı lenf bezleri olarak
bulunur. 15-20 kadar lenf folikülü ise bez içinde dağılmıştır. Lenf
akımı derin juguler zincire boşalır.
Parotis kanalı (Stenon, Stensen kanalı)
Parotisin hücreleri seröz salgı yapar, fakat mukus salgılayan bazı
hücreler de vardır. Parotis kanalı, bezin ön kenarından çıkar.
Kanal, 2. üst molar diş hizasında ağıza açılır. Kanal, tragustan üst
dudağın ortasına çekilen bir doğru üzerinde bulunur ve yaklaşık
olarak 5 cm uzunluğundadır.
4. SUBMANDİBÜLER BEZ
Hemen hemen eşit oranda seröz ve müköz salgı yapan bez
elemanları ihtiva eden submandibüler bez, 10-15 gr
ağırlığındadır.
Ağız tabanında her iki tarafta, korpus mandibula'nın iç
tarafında bulunur ve aşağıda submandibüler üçgene doğru
uzanır.
Bezin yüzeyel ve derin iki lobu vardır.
Submandibüler bez kanalı (wharton) N. lingualis ve N.
hypoglossus arasında derin loptan çıkar ve lingual
frenulumun iki yanında ağız boşluğuna açılır. Yaklaşık
olarak 5 cm uzunluğundadır.
Bezi, a. lingualis ve a. facialis besler, v. facialis anterior
boşaltır. Lenf akımı, submandibüler lenf bezlerine, oradan
da juguler lenf bezlerine olur.
5. SUBLİNGUAL BEZ
Sublingual bez, mandibulanın iç yüzündeki sublingual
çukurda bulunur.
Bez mylohoid ve hyoglossus kaslar arasındadır.
Ağız tabanında üzeri sadece mukoza ile örtülüdür.
Bezin doğrudan ağız tabanına veya submandibüler bezin
kanalına açılan, 8-20 kanalı vardır. Lenf akımı submental
ve submandibüler lenf bezlerine olur.
Submandibüler ve sublingual bezlerin parasempatik
sinirleri, VII. sinirin korda timpani dalı ile sağlanır.
Ayrıca, N. glossopharyngeus'un timpanik dalı ile n.
petrosus superficialis minorden de parasempatik lifler
alır.
6. KÜÇÜK TÜKRÜK BEZLERİ
Üst solunum ve sindirim yolunda
600-1000 kadar küçük tükrük bezleri
bulunmaktadır.
Bunlara; damak, yanak, dudak ve dilde bol
olarak rastlanır.
Küçük tükrük bezlerinin salgısı seröz veya
müköz olabilir, fakat müköz bez terimi
daha yaygın olarak kullanılmaktadır.
7. TÜKRÜK BEZİ FİZYOLOJİSİ
Tükrük salgısı, hem parasempatik hem de sempatik sistemin
uyarılması ile meydana gelir.
Parasempatik uyarı esastır, sempatik uyarı daha çok tükrüğün
yapısını düzenler.
Psişik etkilerle tükrük salgısı azalır veya çoğalır.
Korku salgıyı azaltır. Yiyecek kokuları ve kuduz, ensefalit, epilepsi,
parkinson hastalığı gibi bazı hastalıklar tükrük salgısını artırırlar.
Tükrük bezlerinin sinirsel kontrolu VII. ve IX. kafa çiftleri ile
taşınan parasempatik sistemin pregangliyonik lifleri ile sağlanır.
İnsanlarda 24 saat içinde salgılanan tükrük miktarının 1000-1500 ml
olduğunu ileri sürenler yanında, 500-700 ml'nin daha gerçekçi
olduğunu savunanlar da vardır.
Bir günlük tükrük salgısının %71'ini submandibüler bez oluşturur.
8. TÜKRÜĞÜN FONKSİYONLARI
Tükrük bezi salgısı çiğneme ve yutmayı kolaylaştırır.
Her iki submandibüler bezi çıkarılmış hastalarda ağız kuruluğu olabilir. Gebelik,
testosteron ve tiroksin tükrük yapımını artırır. Menopozda ise tükrük salgısı azalır.
Tükrük, yiyecekleri yağlayıcı etkiye sahiptir. Yiyecek maddeleri için çözücü
olarak etki eder ve tat almayı kolaylaştırır.
Yiyecek artıklarını ve bakterileri yıkayarak ve seyrelterek temizler. Ağız
mukozasını nemli tutmak suretiyle mukozayı inflamasyon, ülserasyon ve
hiperkeratinizasyondan korur.
Tükrük, içindeki amilaz enzimi ile sindirime yardım eder.
Tamponlayıcı etkisi ile diş minesini asitlerden korur. Kalsifikasyon için gerekli
olan kalsiyum, flor ve fosfat iyonlarını sağlar.
Bakterisit etkisi vardır. İmmünglobülin A (IgA) insanlarda parotis ve
submandibüler bezde sentez edilmektedir. Hormon veya hormona benzer
maddeler salgılar. Tükrük bezlerinin tiroid dışı iyot metabolizmasında önemli rolü
vardır. Tükrükte sinir büyüme faktörü, epidermal büyüme faktörü, renin,
glukagona benzer maddeler, eritropoetin, gastrin, somatostatin vb faktör ve
hormonlar bulunmaktadır.
Tükrük; ayrıca, üre, iyot, florür ve birçok antibiyotiklerin atılma yeridir. Tükrük
bezlerinin tümör gelişimini önlediği de bildirilmektedir.
9. TEŞHİS YÖNTEMLERİ
Tükrük bezlerinin değerlendirilmesi, dikkatli ve tam bir
hikaye alınması ile başlar.
Teşhiste, genel klinik değerlendirme yanında, değişik
görüntüleme teknikleri ve biyopsi şekilleri
kullanılmaktadır.
Pratikte sadece parotis ve submandibüler bezler için
kullanılan görüntüleme yöntemleri arasında; düz grafi,
siyalografi (ve bilgisayarlı siyalografi), radyoizotop
inceleme, ultrason, bilgisayarlı tomografi ve manyetik
rezonans görüntüleme sayılabilir.
Biyopsi yöntemi olarak; ince iğne aspirasyon biyopsisi,
insizyonal ve eksizyonal biyopsi ve dondurulmuş kesit
(frozen section) kullanılmaktadır.
10. GENEL KLİNİK DEĞERLENDİRME
Tükrük bezi patolojisi olan hastaların çoğunda bezde şişlik vardır ve
bu şişlik submandibüler taşta olduğu gibi aralıklı olmadıkça,
inspeksiyon ve palpasyonla tespit edilebilir.
Bazı hastalarda submandibüler bez, mandibula altında görülebilir ve
bez dıştan palpe edilebilir.
Parotis ve submandibüler bölgenin palpasyonu hastanın hem
önünden hem de arkasından yapılmalıdır.
Palpasyon, hastaların çoğunda parotis bezinin büyüklüğü ve sınırları
hakkında fazla bilgi vermez, çünkü bez çevre dokulara yakın
kıvamdadır.
Bununla birlikte, bazı hastalarda parotis ele gelebilir ve hiçbir
bozukluk olmadığı halde büyük görünebilir.
Küçük parotis tümörleri, hastanın başı karşı tarafa çevrilerek, daha
belirgin hale getirilebilir.
Ağız tabanı, peritonsiller bölge, parotis ve submandibüler kanallar,
bimanuel muayene ile değerlendirilir. Parotis ve submandibüler bez
kanallarının ağzı incelenmelidir. Öğünler esnasında görülen
şişliklerde salgıyı uyarmak için, hastaya bir parça limon
çiğnetilebilir.
11.
Semptom ve bulgular ağrı ve dolgunluk hissi,
Ağrı. Bezde yemek esnasında ortaya çıkan
tıkanıklığı düşündürür. Enfeksiyon veya enflamasyonda ağrının
yemekle ilgisi yoktur ve daha uzun süre devam eder.
Ağız kuruluğu. İlaç alımı, psişik depresyon, baş-boyun bölgesine
uygulanan radyoterapi veya bir otoimmün hastalığın başlangıcında
ağız kuruluğu olabilir.
Aşırı tükrük salgısı. Tükrük akımındaki artıştan ya da salgıların
yeterince yutulamamasından dolayı gelişir. Aşırı salgı; emosyonel,
psikolojik ve kronik nörolojik bir hastalıktan dolayı olabilir.
Şişlik. Yemek esnasında ortaya çıkan ve öğünler arasında kaybolan
bir şişlik, kanalda tıkanıklığı düşündürür. Tekrarlayan parotitis gibi
enfeksiyonlar bezde aralıklı büyümeye yol açar, fakat tükrük bezi
kanalında tıkanıklık yoktur. Kalıcı şişlik tümörden veya Sjögren
Sendromu gibi sistemik bir hastalıktan dolayı olabilir. Şişliğin
bilateral oluşu genellikle kabakulak veya endokrin bozukluk gibi
sistemik bir hastalığı düşündürür. Birlikte bulunan diğer semptom ve
bulgular şişliğin sebebini gösterebilir. Pankreas ve akciğer hastalığı
olan çocuklarda semptom vermeyen şişlikler kistik fibrosisi akla
getirir. Deri, eklemler ve yutma ile ilgili değişiklikler, bir kollajen
doku hastalığını düşündürür.
Kitlenin ani büyümesi genellikle enfeksiyondan, kistik dejenerasyon
veya kitle içindeki hemorajiden dolayı olabilir. Bu durumda, hasta
önceden ağrısız olan kitlenin çok hassaslaştığından şikayet eder.
12. iyi huylu tümörler yavaş büyür, ağrısızdır, rahatça hareket
eder, üzerinde ülserasyon bulunmaz ve N. facialis
paralizisi yapmaz.
N. facialis paralizisi, genel olarak kötü huylu tümörlerde
bulunmakla birlikte, iyi huylu büyük parotis tümörlerinin
bası etkisinden dolayı, çok nadiren de olsa görülebilir.
Parotis bölgesinde kitlesi olan bir hastada, baş veya kulak
çevresinde bir deri kanseri olup olmadığı araştırılmalı ve
lenf metastazı ihtimali ortadan kaldırılmalıdır.
Ayrıca, derialtındaki bir lenf bezi, parotis içindeki küçük
bir pleomorfik adenomla karışabilir. Parotisin derin lop
tutulumu ihtimalini ortadan kaldırmak için orofarenks de
muayene edilmelidir. Parotisin derin lop tümörleri
yumuşak damağı ve tonsil lojunu öne ve içe doğru iterler.
Submandibüler tümörler yavaş büyür ve ağrısızdır.
Küçük tükrük bezi tümörleri mukoza ile örtülü küçük
kitleler halinde görülür ve genellikle sert damaktan
çıkarlar. Bunlarda kötü huylu tümör gelişme ihtimali
yüksektir. Küçük tükrük bezlerindeki bir kitlenin ayırıcı
teşhisinde, granülomatöz ve enfeksiyon hastalıkları da
dikkate alınmalıdır.
13. GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ
Düz grafi. Işın geçirmeyen (radyoopak) taşlar, genellikle
düz grafilerde görülebilir.
Submandibüler taşların %20'si, parotis taşlarının %80'i ışın
geçirir (radyolusen).
Taşların %80-90'ı submandibüler bezde bulunur.
Submandibüler bölgenin düz grafileri mevcut olan
herhangi bir taşı gösterebilir. Parotis bölgesinde ise düz
filmler fazla bilgi vermez. Altta bulunan kemik yapı ve
taşların küçük ve ışın geçirgen oluşları, bunları tespit
etmeyi güçleştirir. Grafi, yanağı şişirerek alınırsa, kemik
yapılar görüntüyü daha az engeller. Bazı hemanjiomlarda
çok sayıda kireçleşmiş tromboz olabilir.
Siyalografi. Kanaldaki tıkanıklığı, delici yaraları ve kitle
yapan lezyonları değerlendirmekte kullanılır. Siyalografi
kanal sistemini değerlendirmekte çok faydalıdır.
14. Siyalografi:
Kanaldaki tıkanıklığı, delici yaraları ve kitle yapan
lezyonları değerlendirmekte kullanılır. Siyalografi
kanal sistemini değerlendirmekte çok faydalıdır.
Diğer taraftan, özellikle küçük ve bezin dışındaki
kitlelerde, siyalografinin yeri sınırlıdır.
Radyoizotop inceleme (Sintigrafi):
Tükrük bezleri, radyoizotop tarama ile de
değerlendirilebilir. Bu teknik en fazla parotis
bezinde ve teknezyum (Tc) kullanılarak yapılır.
Radyoizotop tarama, parenkim fonksiyonunu ve
yer kaplayan lezyonları belirlemekte kullanılır.
Warthin tümörü ve onkositom Tc99'u tutar. Diğer
tümörler ise tutmaz.
15. Ultrason.Teşhis amaçlı ultrason tükrük bezlerini, bilhassa
parotisin yüzeyel lobunu, incelemekte kullanılan çabuk,
ucuz, zararsız ve kolay bir yöntemdir. Taş, abse veya kist,
hatta tümörün iyi veya kötü huylu olduğu %90 oranında
belirlenebilir.
Bilgisayarlı tomografi (BT). BT, tükrük bezi içindeki veya
çevresindeki kitlelerin belirlenmesinde tercih edilecek
görüntüleme yöntemidir. Bir kitlenin büyüklüğünü, bezin
içinde mi dışında mı olduğunu daha iyi belirler. Tükrük
taşlarını hassas bir şekilde gösterir. Siyalektazi veya
tıkanıklığı göstermekte siyalografiden daha az güvenilirdir
ve bez fonksiyonu hakkında bilgi vermez.
Manyetik rezonans görüntüleme (MRG, MR). Yumuşak
dokulardaki lezyonları ayırdetmekte kullanılan mükemmel
bir görüntüleme tekniğidir. MR'nin dezavantajı ise kemik
yapıyı göstermemesidir. Bundan dolayı, kemiğin içinde ve
etrafındaki lezyonları göstermekte BT ve MR birlikte
kullanılır.
16. BİYOPSİ
Tükrük bezi hastalıklarının kesin teşhisi için biyopsi gereklidir.
Değişik biyopsi tipleri kullanılmaktadır. Bunlar, ince iğne
aspirasyon biyopsisi (İİAB), insizyonal ve eksizyonal biyopsiler ile
dondurulmuş kesitlerdir (frozen section).
a. İnce iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB). Baş-boyun bölgesindeki
kitlelerin teşhisinde kullanılan pratik ve faydalı bir teknik olmuştur
ve İİAB ile %85-90 oranında iyi ve kötü huylu tümörler
ayırdedilebilir.
b. İnsizyonel biyopsi. Tükrük bezi biyopsisi, özellikle Sjögren
Sendromu, sarkoidoz ve iyi huylu lenfoepitelyal bir lezyonu
doğrulamak için, en fazla alt dudaktan yapılır. İnsizyonal biyopsi,
ayrıca, cerrahi için uygun olmayan ve aşikar tümörü olup, İİAB'de
teşhis edilemeyen hastalarda, palyatif radyoterapi ve kemoterapi için
yapılır.
c. Eksizyonel biyopsi. Parotis ve submandibüler bez tümörlerinde
insizyonel biyopsiden kaçınılmalı ve eksizyonel biyopsi
yapılmalıdır. Bu amaçla, parotisteki bir tümörde, en az yüzeyel
parotidektomi yapılmalı, submandibüler bezde ise bezin tamamı
çıkarılmalıdır. Eksizyonel biyopsi, ağız içindeki küçük tümörlerin
çıkarılmasında da sık kullanılır.
d. Dondurulmuş kesit (Frozen section). Dondurulmuş kesitte iyi
veya kötü huylu tümörleri ayırmada, hata oranı %5-25 arasında
değişmektedir
17. TÜKRÜK BEZİ KİTLELERİ
SINIFLAMA
Tükrük bezi kitleleri değişik şekillerde
sınıflandırılmış olmakla birlikte, burada:
I. Tümöre benzer kitleler.
II. Tükrük bezi tümörleri,
a. İyi huylu tümörleri.
b. Kötü huylu tümörleri olmak üzere
sınıflanmıştır.
18. I. TÜMÖRE BENZER KİTLELER
A. Yalancı tükrük bezi büyümesi yapan kitleler.
1. Tükrük bezinin dışında olanlar
a. Masseter kası hipertrofisi.
b. Yaşlanma.
c. Diş kaynaklı enfeksiyonlar.
d. Parafarengeal boşluk tümörleri.
e. İnfratemporal fossa tümörleri.
f. Mandibula tümörleri.
g. Mastoidit.
h. Lipom.
2. Tükrük bezinin içinde olanlar
a. Vasküler malformasyonlar
b. Brankiyal kist
c. Hidatik kist
d. Nörinom
19. Akut süpüratif siyaladenit
Parotis bezi daha sık etkilenir.
Enfeksiyon gelişiminde, tükrük salgısının durması yanında, konak
direnci ve ağız bakımının yetersiz olması da rol oynar. Cerrahi
müdahale geçiren veya kronik hastalıklardan dolayı halsiz düşmüş
hastalarda daha kolay gelişir.
Klinik. Ateş, üşüme, kırgınlık gibi sistemik belirtiler yanında, ani
başlayan ağrı ve şişlik gibi belirtiler görülür.
Ağrı, yemek esnasında daha şiddetlidir ve hastalar aç olmalarına
rağmen, yiyemezler. Ağrı ve şişlik trismusa yol açabilir.
Etkilenen tükrük bezi son derece hassastır.
Teşhis, hastaya bir limon parçası yedirilerek, ağrının artması ile
desteklenir.
Parotis ve submandibüler bezdeki abse, bezin fasyasından dolayı
güç farkedilir. Bezin bimanuel muayenesinde, kanal ağzından gelen
süpüratif akıntı görülür.
20. Akut süpüratif siyaladenit
Laboratuvar bulguları.
Beyaz küre sayısı artar.
Bakteriyel enfeksiyonlarda nötrofiller, viral enfeksiyonlarda
ise lenfositler fazladır.
Eritrosit sedimentasyon hızı artmakla birlikte, genel durum
iyidir.
Kanaldan elde edilen tükrük salgısı; virüs enfeksiyonunu
ayırdetmekte, bakteri kültürü ve duyarlık testi yapmakta
kullanılabilir.
Düz grafiler, taşları göstermekte faydalıdır. Siyalografi, akut
safhada mevcut enfeksiyonu artıracağı için yapılmamalıdır.
21. Akut süpüratif siyaladenit tedavisi.
Yatak istirahatı, antibiyotik, yeterli sıvı ve elektrolit verilir,
tükrük salgısı artırılır ve ağız bakımı yapılır.
Antibiyotik olarak, beta laktamaza dayanıklı penisilin veya
sefalosporin grubundan bir tanesi verilebilir. Clindamisin,
tükrük bezinden salgılanan tek antibiyotiktir ve gerektiğinde
kullanılabilir.
Ağrı kesiciler ve yerel sıcak uygulaması hastayı rahatlatır.
Yapabilen hastalara, dıştan veya iki elle kanalın salgısı
yönünde masaj yapmaları öğütlenir.
Cerrahi müdahalenin en faydalı olduğu durum,
submandibüler kanalın taşla tıkandığı siyaladenittir.
Enfeksiyonu ortadan kaldırmak için, taş varsa çıkarılır.
Parotis absesinde bir yüz flebi kaldırılır ve bez üzerinde n.
Facialis'in dallarına paralel insizyonlar yapılır.
22. Kronik siyaladenit
Tükrük salgısında azalma ve koyulaşma olur
Tekrarlayan ağrılı şişlik ile karakterizedir.
Akut siyaladenitte olduğu gibi, en çok parotis bezi
etkilenir.
Atak sayısı arttıkça, kanalda daralma ve genişleme
bölgeleri meydana gelir.
Tükrük akımının engellenmesi kronik siyaladenitin
belirgin bir özelliğidir ve kanal içindeki bir taş,
darlık veya mukus tıkaçtan dolayı olabilir.
23. Kabakulak (Epidemik parotitis)
Toplumda endemik olarak bulunan ve çocukluk çağında sık görülen,
bulaşıcı bir hastalıktır.
Etken, bir paramiksovirüs olup, enfeksiyon, hastaların %30-40'ında,
klinik belirti vermez.
Virüs tükrük, burun salgısı ve idrar ile bulaşır.
Kuluçka süresi 2-3 haftadır.
Genel olarak hafif ateş, eklem ağrısı, kırgınlık ve başağrısı gibi
viremi semptomları 3-7 gün içinde azalır ve çoğu kez birkaç gün
aralıklı olarak parotis bezleri şişer.
Bazen görülen lökopeni dışında, laboratuvar testlerinde bir özellik
yoktur.
Ağrı yemek esnasında artar.
Stenon kanalının ağzı genellikle normal görünümdedir.
Yetişkinler, çocukluk çağında geçirilen hastalığın sağladığı
bağışıklıktan dolayı nadiren hastalanır.
Daha ağır seyreden şekilde bazen meningoensefalit, sensorinöral
işitme kaybı, orşit, pankreatit vb gelişebilir.
24. Kazanılmış immün yetmezlik sendromu
(AIDS).
Tükrük bezinin granülomatöz hastalıkları.
Bunlar içinde; mikobakteriyel hastalıklar,
aktinomikoz, kedi tırmığı hastalığı.
toksoplazma ve tularemi sayılabilir.
Siyalektazi. Tükrük bezi kanallarının
genişlemesi
25. Siyalolitiasis (Tükrük taşları)
Sıklıkla kronik siyaladenit ile birlikte bulunur
Genellikle erişkinlerde görülür.
Tükrük taşlarının %80'i submandibüler bezde, %20'si parotiste,
%1-2 si ise sublingual bezde ve küçük tükrük bezlerinde meydana
gelir.
Taş, kanal içinde görülebilmekle birlikte, en sık bezin hilusunda
bulunur.
Submandibüler bezde taş oluşumunu kolaylaştıran sebepler
şunlardır: müsin miktarı yüksektir, tükrük pH'sı alkalidir, organik
madde oranı, kalsiyum ve fosfat tuzlarının konsantrasyonu fazladır.
Anatomik yer çekimine ters olarak gider ve kanal ağzı dardır.
Tükrük taşları, diğer taşlar (Mg, Zn, NH3) ve organik maddelerle
birlikte, sıklıkla kalsiyum fosfat ve karbonat ihtiva ederler. Serum
kalsiyum ve fosfor seviyeleri ile taş oluşumu arasında bir ilişki
görülmemiştir. Tükrük taşı ile birlikte olan tek sistemik hastalık
guttur ve bu taşlar ürik asitten oluşur.
26. Siyalolitiasis-Teşhis
Hikaye, palpasyon ve radyolojik tetkikler ile konur.
Tükrük taşları klinik olarak üç şekilde görülür.
Birincisinde, hiçbir klinik bulgu yoktur ve radyolojik muayenede
tesadüfen farkedilir.
İkincisi, daha sıktır. Bunlarda yemek esnasında bezde şişme ve kolik
tarzında ağrı görülür ve öğünler arasında küçülür. Taş nadiren kanalı
tam olarak tıkadığı için, biriken tükrük boşalınca şişlik iner. Bu
hastaların genel durumu iyidir. Birinci ve ikinci şekilde tükrük
salgısı çok az etkilenir.
Üçüncü şekil ise, ateş ve kırgınlık gibi sistemik belirtilerle birlikte,
akut süpürasyon tablosu ortaya çıkabilir. Kanal ağzından iltihap
gelebilir. Kanal çevresindeki yumuşak dokuda, özellikle ağız
tabanında, ciddi iltihabi reaksiyon görülür. Bez büyümüş olup,
hassastır. Bez ve kanalın palpasyonu ağrıya ve kanaldan iltihap
akmasına sebep olur.
Düz grafiler ışın geçirmeyen taşların teşhisinde faydalıdır.
Siyalografide tıkanma yerinin proksimali genişler ve boşalma
gecikir.
Parotis taşları teşhis edilmesi en zor olanlardır, çünkü çoğunlukla
küçüktür ve ışın geçirir. Yanağın yumuşak dokusu nedeniyle de
palpasyonu güçtür.
27. Siyalolitiasis-Tedavi.
Akut safhada destek tedavisi yapılır. Bu amaçla
antibiyotik, analjezik ve antipiretik verilir.
Ağız bakımına dikkat edilir.
Kanal sistemi vakaların çoğunda kendini temizler
ve nadiren cerrahi drenaj gerekir.
Akut safhadan sonra, cerrahi tedavi uygulanır.
Kanal ağzına yakın olan taşlar elle çıkarılabilir.
Taşı çıkarmak için, gerekirse kanal ağzı kesilerek
genişletilir.
Taş, bez içinde ise tükrük bezi çıkarılır.
28. Tükrük fistülü
Parotis fistülü, cerrahi müdahaleden veya yüz
travmasından ya da bez parenkimindeki
enfeksiyondan dolayı olabilir.
Parotisin ana kanal sistemi yaralanmışsa, genellikle
fasiyal sinir kesisi de vardır.
Cerrahi müdahaleden sonra deri flebi altında
tükrük birikirse, boşaltılır ve baskılı sargı
uygulanır. Kanal yaralanmışsa dikilir. Sinir
kesilmişse tamir edilir.
Kapanmayan fistüllerde fistül eksizyonu yapılır,
sonuç alınmazsa bez çıkarılır.