3. AFTÖZ ÜLSERLER
 Aftöz ülserler nüfusun % 10-25 arasındaki bir
bölümünü etkilemektedir.
 Sosyo-ekonomik düzeyi yüksek kişilerde görülme
oranı daha fazladır.
 Çok faktörlü bir etyolojiden söz edilmektedir.
3
DOÇDRFATİHÖZAN
4. 1. Genetik yatkınlık
2. Travmaya karşı gelişen şiddetli yanıt
3. Enfeksiyonlar
4. İmmünolojik düzensizlikler
5. Gastrointestinal bozukluklar
6. Hematolojik bozukluklar
7. Hormonal düzensizlikler
8. Stress
9. Genetik yatkınlık konusunda yapılan çalışmalar
sonucunda bazı bireylerin ailesel anamnezinin
pozitif olduÄŸu tespit edilmiÅŸtir. 4
DOÇDRFATİHÖZAN
5.  Aftın belirli bir mikroorganizmaya bağlı olarak oluştuğuna dair
kesin bir kanıt yoktur.
 Bazı aftöz lezyonlarda adenovirüs ve HSV 1 varlığı
belirlenmesi enfeksiyöz etyolojiyi düşündürmüştür.
 Aftöz ülser bulunan bireylerde oral müköz membranlara karşı
otoantikorlar tespit edilmiÅŸtir.
 Bazı araştırmacılar dolaşımda bulunan immün kompleksin
etyolojide rol oynadığını, antijen antikordan oluşan komplekse
cevap veren nötrofillerin damar duvarlarındaki sitoplazmik
enzimlerin salınmasına neden olduğunu ve bu olayın epitel
yıkımına neden olduğunu söylemiştir.
5
DOÇDRFATİHÖZAN
6.  Günümüzde aftöz ülserlerin etyolojisinde T
lenfositlerin önemli bir rol oynadığı ve fokal
immün disfonksiyona bağlı olarak oluştuğuna
inanılmaktadır.
 Fındık, çikolata ve glutene karşı olan alerjilerin
aftöz ülserlerin etyolojisinde rol aldığı
düşünülmektedir. 6
DOÇDRFATİHÖZAN
7.  Hastaların yaklaşık %20’sinde (barsakta emilim
sorunlar gibi sebeplerle) vitamin B12, folik asit
ve demir eksikliÄŸi tespit edilmiÅŸtir.
 Bu eksikliklerin düzeltilmesi ile lezyonların
iyileşmesinde ilerleme sağlanmıştır.
 Fakat bu eksikliklerin aftöz ülser bulunan bütün
hastalarda mevcut olmaması soru işareti
oluÅŸturmuÅŸtur.
7
DOÇDRFATİHÖZAN
8.  Bazı bayanlarda hormonal durumun değiştiği menstural
döngü sırasında aftöz ülserler oluştuğu bilinmektedir.
 Ancak hormon tedavisinin etkili olduğu konusunda güçlü
bir kanıt yoktur.
 Bazı çalışmalarda stres süresi ile ülserlerin şiddeti
arasında ilişki gösterilmişken, bazı çalışmalarda
gösterilememiştir.
 Aftlar AIDS hastalarında da görülebilmektedir.
 İmmün yetmezliğin derecesi ile aftların görülme sıklığı ve
şiddeti arasında ilişki vardır. Sigara içenlerde daha az
görüldüğü bilinmektedir. Sigara içmeyi bırakan kişilerde
de ortaya çıkabilmektedir. Sonuç olarak aftöz ülserlerin
etyolojisi açık bir şekilde ortaya konamamıştır.
8
DOÇDRFATİHÖZAN
9. 1.1. MinörMinör
2.2. MajorMajor
3.3. HerpetiformHerpetiform olmak üzere üç tip aftöz ülser
tanımlanmıştır.
 Bütün formlar ağrılıdır ve rekürrent ülserler olarakrekürrent ülserler olarak
görülebilirgörülebilir.
 Ülserler vezikülleri takiben oluşmaz.
 Vestibüler mukoza, bukkal mukoza, dilin yan
kenarları, yumuşak damak, farinks ağzı ve ağız
tabanında lezyon görülebilir (keratinize olmayankeratinize olmayan
mukozadamukozada).
 Sert damak ve yapışık dişetinde nadiren görülürSert damak ve yapışık dişetinde nadiren görülür.
9
DOÇDRFATİHÖZAN
10. Minör aftöz ülserlerMinör aftöz ülserler en çok görülen
formdur (%80).
 Keratinize olmayan mukozada görülür.
 Genellikle 0.5 cm’den küçük, tek, ağrılı, üzeri sarımsı
fibrinöz membran ile kaplı, çevresi eritematöz ülser
ÅŸeklindedir.
 Nadiren çoklu olarak görülür.
 Genellikle 7-10 gün içerisinde ve skar bırakmadan
iyileÅŸir.
 Rekürrens görülmesi bireyden bireye göre değişir. 10
DOÇDRFATİHÖZAN
12.  Major aftöz ülserlerMajor aftöz ülserler, aftöz ülserlerin en
şiddetli formudur ve sık görülmezler (%10).
 Lezyonlar 0.5 cm’den büyüktür, minör aftdan daha
fazla ağrılıdır ve daha uzun sürede iyileşir (birkaç ay
sürebilir).
ï‚¢ Klinik olarak major aft inflamasyonun derinliÄŸine
bağlı olarak krater şeklinde bir görünüme sahiptir ve
iyileşirken skar bırakabiliriyileşirken skar bırakabilir.
 Hareketli mukozada görülür, ancak bazen dil sırtı ve
dişetinde de görülebilir.
 Malign ülserlere benzer görüntü verebilirMalign ülserlere benzer görüntü verebilir. 12
DOÇDRFATİHÖZAN
14.  Herpetiform aftöz ülserlerHerpetiform aftöz ülserler, sık
görülmezler (%10).
ï‚¢ Klinik olarak topluluk halinde (onlarca)
 1-2 mm çapında küçük ülserler şeklindedir.
 Öncelikli olarak hareketli mukozanın
etkilenmesine raÄŸmen, palatal ve gingival
mukoza da etkilenebilir.
 Ülserlerin etrafında parlak kırmızı bir halka
vardır.
 Ağrılıdır ve iyileşme 1-2 hafta sürer.
14
DOÇDRFATİHÖZAN
16.  Az sayıda minör aftöz ülser bulunan vakalarda
tedaviye gerek yoktur.
 Fakat hastanın ciddi olarak etkilendiği
durumlarda sistemik steroidler kullanılabilir.
ï‚¢ DiÄŸer vakalarda tedavinin topikal olarak
uygulanması yeterli olacaktır.
 Kortikosteroidler iyileşmeyi hızlandırmak için
değil, ağrı ve inflamasyonu azaltmak için
kullanılır.
ï‚¢ Bir kortikosteroid olan triamcinolone (Kenacort
A Orabase) lokal olarak tedavide kullanılabilir. 16
DOÇDRFATİHÖZAN
17.  Tetrasiklin ağız gargaralarının aft görülme
sıklığını ve şiddetini azalttığı görülmüştür.
 250 mg tetrasiklin kapsül bir miktar su içerisine
dökülerek 2-3 dakika ağızda tutularak günde üç
defa uygulama yapılabilir.
 Günde üç defa kullanılan % 0.2 lik klorheksidin
gargara aftın görülme süresini ve rahatsızlığın
şiddetini azaltmaktadır.
17
DOÇDRFATİHÖZAN
18. REKÃœRRENT AFT
 Sıklıkla çocukluk döneminde başlar, adölesan
veya erken erişkinlik döneminde pik yapar
 Kişideki görülme sıklığı değişkendir, ancak
bazen düzenli aralıklarla görülür
 Hastaların çoğu sağlıklıdır
 Az bir kısmında hematolojik eksiklik vardır
 Hastaların çoğu sigara kullanmaz
 Hastalık genellikle zaman içinde kendini sınırlar 18
DOÇDRFATİHÖZAN
19. 19
DOÇDRFATİHÖZAN
AFTÖZ ÜLSER FORMLARININ ÖZELLİKLERİ
Özellik Minör Major Herpetiform Behçet
Etyoloji İmmünolojik defekt İmmünolojik defekt İmmünolojik defekt İmmünolojik defekt
Etkilenen alan Gingiva, sert damak ve
vermilyon hariç her yer
Gingiva, sert damak ve
vermilyon hariç her yer
Ä°ntraoral her yer Gingiva, sert damak ve
vermilyon hariç her yer
Ülser sayısı Genellikle bir Birkaç adet Çok sayıda Az miktarda
Ülserler vezikül
sonrası mı oluşuyor?
Hayır Hayır Hayır Hayır
Ekstraoral tutulum Hayır Hayır Hayır Evet (genital, göz)
Tedavi Semptomatik, topikal steroid Topikal, intralezyonel
veya sistemik steroid
Topikal veya sistemik
steroid
İmmunsüpresif
20. Sekonder oral herpes simpleks enfeksiyonlarının ve aftın özelliklerinin karşılaştırılması
Parametre Herpes Aft
Sebep HSV-1 Fokal immünoregülasyon
Predispozan faktörler Stres, travma, ultraviyole ışını, immün
direncin azalması
Stres, travma, hormonal deÄŸiÅŸiklikler,
diyet, immünolojik değişiklikler
Prodromal lezyonlar Genellikle Nadiren
Sitoloji Virüs ile enfekte epitelyal hücre Non spesifik
Veziküler safha Var Yok
Ülser sayısı Çok sayıda yaygın Genellikle tek, oval
Ağrı Var Var
Lokalizasyon Vermilyon, sert damak, gingiva Genellikle hareketli mukoza
Görülme süresi 1-2 hafta 1-2 hafta
İyileşmeden sonra skar Yok Majör formunda var
Rekürrens Var Var
Tedavi Antiviral ilaçlar Steroidler
20
DOÇDRFATİHÖZAN
30. BEHÇET HASTALIĞI
 1937 yılında Hulusi Behçet tarafından tanımlanmıştır.
 Behçet sendromunun orijinali, oral aft, genital ülser ve üveit üçlemesi
olarak tanımlanmıştır.
 Birden fazla sistemin tutulum gösterdiği (mide-barsak, kalp-damar, göz,
merkezi sinir sistemi, eklem, akciğer, deri) ve rekürrent oral aftların
görüldüğü hastalığa Behçet hastalığıBehçet hastalığı adı verilmektedir.
 İngiltere ve Amerika’da nadir görülür, Akdeniz ülkelerinde göreceli
olarak daha sıktır ve en çok da Japonya’da görülür.
 20-40 yaş arasında erişkin erkekler ağırlıklı olarak etkilenmektedir.
 Oral bulguların minör olmasına rağmen, özellikle göz ve santral sinir
sistemi tutulumu çok ciddi sonuçlar ortaya çıkarır.
ï‚¢ Etiyolojisi tam olarak bilinmemektedir.
30
DOÇDRFATİHÖZAN
31.  Oral lezyonlar aftöz stomatitte görülen ülserler ile tamamen
aynıdır.
 Ülserler minör aft formundadır.
 Oküler bulgular olarak üveit ve konjuktivit en çok görülen
inflamatuar semptomlardır.
 Genital lezyonlar ülseratiftir, belirgin olarak ağrı ve
rahatsızlık oluşturur.
 Deri lezyonları (erythema nodosum, subkutanöz thromboflebit,
derinin aşırı irritabilitesi) görülebilmektedir.
 Behçet hastalığı tanısı koyabilmek için aftöz stomatitle
birlikte diğer iki major özelliğin bir arada bulunması yeterli
görülmektedir. 31
DOÇDRFATİHÖZAN
37. ERÄ°TEMA MULTÄ°FORME
 Deri ve mukozalarda vezikül, bül ve ülserasyon ile karakterli
ağrılı bir hastalıktır.
 HSV ile ilgili oluşan minör formuminör formu ve sistemik ilaç kullanımı
ile oluşan major formumajor formu olmak üzere iki formu mevcuttur.
 Hastalık deri veya müköz membranları ya da her ikisini
birlikte etkileyen akut bir tablo ile baÅŸlar.
 Eritema multiforme erkeklerde daha sık olup, prodromal
evrede; ateş, kırgınlık, baş ağrısı, boğaz ağrısı görülebilir.
 Daha sonra eritemli deri lezyonlarıeritemli deri lezyonları ortaya çıkar.
 Bunlar kabarık olmayan yuvarlak, kırmızıkabarık olmayan yuvarlak, kırmızı lezyonlardır.
37
DOÇDRFATİHÖZAN
38.  Bunları takiben hafif kabarık ve bazen ortasında bül veya
nekroz bulunabilen lezyonlar oluÅŸur.
 Bu lezyonların çevresinde kırmızı, dairesel yapılar
bulunabilir.
 Bu lezyonlar hedef tahtasına (boğa gözü veya irise de
benzetilmektedir) benzediği için hedef lezyonhedef lezyon adı verilir.
 Hastalık ağız boşluğunda ülseratif bir hastalık olarak görülür.
 Birkaç aftöz tip lezyondan, çok sayıda yaygın yüzeysel ülsere
kadar değişen bir tablo gözlenebilir.
 En çok dudaklar, yanak mukozası, damak ve dil
etkilenmekle birlikte, oral kavitede her yerde tutulumoral kavitede her yerde tutulum
görülebilirgörülebilir.
38
DOÇDRFATİHÖZAN
39. ï‚¢ Eritema multiforme majordaEritema multiforme majorda (Steven-JohnsonSteven-Johnson
SendromuSendromu) ilaç etkileri ön plandadır. Ateş, oral-konjunktival-genital
ülserler ve skar oluşumları görülür.
 Eğer hedef lezyonlar mevcutsa klinik olarak tanı koymak kolaydır.
 Deri lezyonlarının mevcut olmadığı vakalarda, primer herpetik
gingivostomatit dahil birçok hastalık göz önünde bulundurulmalıdır.
 Tedavide, minör olgularda ilaç gerekmez.
 Şiddetli formlarda (Steven-Johnson sendromunda) etken ilacın
kesilmesi, kısa sürede sıvı elektrolit dengesini sağlamak ve hastayı
enfeksiyondan korumak önemlidir.
 Topikal steroidlerTopikal steroidler kullanılabilir.
 Sistemik steroidlerin kullanımı tartışmalıdırSistemik steroidlerin kullanımı tartışmalıdır.
 Hastalığa rekürrent herpes sebep oluyorsa antiviral ilaçlar tedaviye
eklenebilir.
39
DOÇDRFATİHÖZAN
40. 40
DOÇDRFATİHÖZAN
Eritema multiforme ve primer herpetik gingivostomatitis ayırıcı özellikleri
Özellik Eritema Multiforme Primer herpetik gingivostomatitis
Semptom Hafiften çok şiddetliye kadar Orta ve çok şiddetli olabilir
Tipik klinik
görüntü
Büyük ağız ve dudak
ülserleri, deride hedef
lezyonlar
Ağız ve çevresinde küçük ülserler, deri ülserleri
Tipik etkilenen
alanlar
Bukkal mukoza, dil,
dudaklar, damak,
ekstremiteler
Dişeti, dudaklar, ağız çevresi deri
Sebep Aşırı duyarlılık reaksiyonu HSV
Yaş Genç yetişkinler Çocuklar
Predispozan
faktörler
Yakın zamanda ilaç kullanımı,
enfeksiyon
Enfekte hasta ile temas (özellikle HSV)
Tedavi Semptomatik, steroidler Asiklovir
47. LUPUS ERÄ°TEMATOZUS
 Lupus eritematosus bir bağ doku hastalığıdır.
 Sistemik (akut)Sistemik (akut) ve diskoid (kronik)diskoid (kronik) olmak üzere iki
formu vardır ve her iki formda da oral bulgular mevcuttur.
 Her ikisinde de oral liken planus benzeri ağız lezyonları
oluÅŸabilir.
 Sistemik formu birçok organ üzerinde büyük etkiye sahip
olduğundan dolayı özel bir önem taşımaktadır.
 Diskoid formu hastalığın daha az agresif olan formudurDiskoid formu hastalığın daha az agresif olan formudur,
ağırlıklı olarak deriyi etkiler ve nadiren sistemik forma
dönüşür.
 Genetik veya viral faktörler tarafından tetiklenen otoimmün
bir hastalık olduğu düşünülmektedir. 47
DOÇDRFATİHÖZAN
48. ï‚¢ Diskoid lupus erithematosusDiskoid lupus erithematosus temelde bir derideri
hastalığıdırhastalığıdır ve karakteristik olarak orta yaşlı kadınlarda
görülmektedir.
 Lezyonlar sıklıkla deride, özellikle yüz ve saçlı deride oluşur.
 Ağız boşluğunda ve vermilyonda görülen lezyonlar hiperpigmente
kenarları olan, disk şeklinde eritematöz plaklar olarak
görülmektedir.
 Lezyonlar perifere genişledikçe, merkez skar oluşması ve
pigmentasyon kaybı ile iyileşmektedir.
 Hastaların %25’inde müköz membran lezyonları görülür.
 Bukkal mukoza, gingiva ve vermilyon en çok etkilenen bölgelerdir.
 Lezyonlar eritematöz plaklar veya erozyonlar şeklinde
görülebilmektedir.
 Lezyonda genellikle oral liken planusa benzer keratotik çizgiler
mevcuttur. 48
DOÇDRFATİHÖZAN
49. ï‚¢
Hastalığın sistemik formundasistemik formunda deri ve mukoza lezyonları
hafiftir, hastalar çok sayıda organ tutulumundançok sayıda organ tutulumundan şikayetçidirler.
 Eklem ağrısı ve deri lezyonları en sık görülen şikayettir.
 Deri tutulumu sonucunda klasik olarak malar (zigoma) bölge ve burun
kemerinde eritematöz lezyon görülür.
 Bu lezyon sistemik lupus erithematosus için karakteristik olan kelebeksistemik lupus erithematosus için karakteristik olan kelebek
görünümünügörünümünü oluşturur.
 Yüzün diğer alanlarında, gövde ve ellerde de tutulum görülebilir.
 Sistemik formun oral lezyonları diskoid formda görülenler ile benzerdir.
 Tipik olarak hastalık ilerledikçe organlarda tutulum görülür.
 Eklemler, böbrekler, kalp ve akciğerler en sık etkilenen organlardır.
 Böbrek lezyonları sistemik lupus erithematosusun sıklıkla ölüm ile
sonuçlanmasına neden olur.
49
DOÇDRFATİHÖZAN
51. Diskoid (kronik) ve sistemik (akut) lupus erithematosusun karşılaştırılması
Özellik Diskoid form Sistemik form
Organ tutulumu Yok Genellikle
Deri Neredeyse her zaman Genellikle
Oral kavite Sıklıkla Nadiren
Böbrekler Yok Genellikle
Eklemler Yok Genellikle
Kalp Yok Genellikle
Semptomlar Yok Ateş, kilo kaybı, kırgınlık
51
DOÇDRFATİHÖZAN
63. MÄ°DLÄ°NE GRANÃœLOMA
 Wegeners granülomatozis ile ortak özelliklerden dolayı
eskiden sınıflamada beraber yer alıyorlardı
ï‚¢ Etiyolojisi bilinmiyor
 Unifokal deskrüktif durum; genellikle oronazal bölge orta
hat
ï‚¢ Klinik olarak; agresif, iyileÅŸmeyen, ilerleyen nekrotik
ülserler
ï‚¢ Nazal septum ve sert damak perforasyonu karakteristik
63
DOÇDRFATİHÖZAN
64. TEDAVÄ°
1. Yüksek doz lokal radyoterapi
2. Kortikosteroid (çok etkili değil)
ï‚¢ Tedavi edilmez ise;
1. Yıkım devam eder
2. Vital yapılara giden erozyon ve ölüm.
64
DOÇDRFATİHÖZAN