Servikal İntraepitelyal Neoplazilerde (CIN) Yönetim nasıl olmalıdır?
HPV virüsü tipi takipte önemli midir? CIN1, CIN2 ve CIN3 te tedavi yöntemi ne olmalıdır?
1. KALIN BAÄžIRSAK KANSERÄ°
Kalınbağırsak tümörleri iyi ya da kötü huylu olabilir, îyi huylu tümörler oldukça seyrek, kötü
huylular ise çok daha yaygındır.Bu kanser türü genellikle erişkinlik ve yaşlılık döneminde
görülür.
-HASTALIÄžIN NEDENLERÄ°
Kalınbağırsak kanserinin nedeni bilinmemektedir, ama kanser oluşumunu hazırlayan etkenler
iyi bilinir.
Çevresel etkenler. Kanser yapıcı etkenlerin harekete geçmesin! sağlayan ve onları yönlendiren
çevresel etkenler vardır.
Amyant işçilerinde, dokuma sanayisinde, çelik dökümhanelerinde ve sentetik iplikle halı
dokunan fabrikalarda çalışan işçilerde kalınbağırsak kanserine yakalanma tehlikesi daha
çoktur.
Selenyumun kalınbağırsak kanserindeki etkisi tartışmalıdır. Kalınbağırsak kanseri hastalarının
kanlarındaki selenyum düzeyi düşük bulunmuştur. Su ve toprağında yüksek oranda selenyum
bulunan bölgelerde kalınbağırsak-düzbağırsak kanserlerine bağlı ölümlerde azalma
saptanmıştır.
Beslenmeye bağlı etkenler. Günümüzde henüz bağırsak kanserine neden olan kanser yapıcı
bir hastalık etkeni saptanmamıştır. Batı tipi beslenme, bağırsak kanseri tehlikesini artıran bir
etkendir. Örneğin, kalınbağırsak kanserinden ölümlerle hayvansal yağ tüketimi
arasında kuvvetli bir ilişki vardır. Fazla bira tüketiminin de düz bağırsak (rektum) kanserine
yol açabileceği düşünülmektedir. Lahana ve Brüksel lahanası gibi bazı sebzelerin kalınbağırsak
kanseri-ne karşı koruyucu etkisi vardır. Bunların içerdiği yükseltmeyi önleyici (anti oksidan)
maddelerin, kemirici hayvanlarda, polisiklik (birden çok karbon halkası taşıyan)
hidrokarbonların yol açtığı kanser oluşumunu engellediği belirtilmiştir.
Lifli besinlerle beslenmenin de koruyucu etkisinden söz edilir. Bu varsayıma göre, daha çok
lifli besinler tüketen Afrika toplumlarında, Batılı beslenme alışkanlıklarına sahip toplumlara
oranla kalınbağırsak-düzbağırsak kanserinin görülme sıklığı çok daha azdır.
- Kalıtsal etkenler. Kalıtsal etkenlerin çok önemli olduğu görülmektedir.
- Kanserli hasta ailelerinde kansere yakalanma olasılığı nüfusun öteki bölümüne göre daha
yüksektir.
- Ailesel polipoz ve Gardner Sendromu gibi iki kalıtsal hastalık büyük oranda kalınbağırsak
kanserine eÅŸlik eder.
- Meme, rahim ve yumurtalık kanserine yakalanmış hastaların ailelerinde kalınbağırsak
kanseri sıklığı yüksektir.
- Kalınbağırsak kanserinin yüksek oranda görüldüğü ailelerde, hastalar genellikle gençtir; sağ
kalınbağırsak tümörü-ne daha çok rastlanır; birkaç organda tümör vardır.
Bazı olgularda bağırsak tümörü meme ve dölyatağı tümörleriyle birlikte görülebilir.
-KANSERE Ä°LERLEYEBÄ°LEN DURUMLAR
o Polipler. Sindirim kanalında boşluğa doğru çıkıntı yapmış, saplı ya da sapsız oluşumlara polip
denir. Yalnız adeno-metöz polipler kanser öncesi görülen lezyonlardandır.
Polip-kanser ilişkisi aşağıdaki özellikleri gösterir:
* kanser-adenom birlikteliği oldukça sıktır;
* adenomlar ile kalınbağırsak ve düz bağırsak kanserlerinin vücutta dağılımı birbirine benzer;
* adenom ve karsinomların yasa bağlı olarak çizdiği eğriler yaklaşık 10 yıllık bir farkla koşut
gider;
* adenomların seyrek görüldüğü ülkelerde kanserin görülme oranı düşüktür;
* kalınbağırsak boyunca saptanan poliplerin yaygın biçimde kesilip alındığı toplumlarda kanser
görülme sıklığı daha azdır.Günümüzde adenomların kanser yapıcı lezyonlar olduğu genellikle
kabul edilmiştir. Adenomlardan kanser gelişme tehlikesi polipin büyüklüğüyle, hücre tipiyle,
doku yapımındaki değişiklik derecesiyle (displazi) ve poliplerin sayısıyla ilişkilidir.
2. * Düzbağırsak ve kalınbağırsağın ülserli iltihabı. Düz bağırsak ve kalınbağırsakta iltihabi
hastalığı (Crohn hastalığı ve ülserli kolit) olan kişilerde, hastalığın ileri yıllarında kalınbağırsak
kanseri oluşma tehlikesinin genel nüfusa oranla 10 kat daha fazla olduğu kabul edilir. Bu
hastalarda kanser normal kişilerden 20 yıl kadar daha önce, 30-40 yaşlarında görülür.
Çocukluk çağında başlayan düz bağırsak ve kalınbağırsak iltihabı olgularında, hastalık süresi
10 yılı bulduğun-da büyük olasılıkla hastalığın uzamasına da bağlı olarak kanser tehlikesi
artar. Düz bağırsak ve kalınbağırsaklarında ülserli iltihap olan hastalarda, hastalık süresi 30
yılı geçtiğinde ve olay kalınbağırsağın tümüne yayıldığında kansere yakalanma oranı yüzde
56'ya çıkar.Bu hastalarda erken kanser tanışı oldukça zordur. Belirtiler her iki hastalıkta da
birbirine çok benzer. Ayrıca radyolojik bulguların yorumlanmasında güçlükler görülebilir. Kesin
tanı, kalınbağırsağın bir alet yardımıyla doğrudan gözlemlenip (kolonoskopi) değişik
bölgelerinden birçok örnek alınarak (biyopsi) bunların incelenmesiyle konulur.
* Divertiküller. Tümörün bulunduğu kalınbağırsak bölümünün dışa doğru cepleşmesi 60 yaşın
üzerindeki kişilerin yüzde 40-50'sinde görülür. Bu nedenle sık görülen bir belirtidir. Çok sayıda
divertikül oluşumu (divertiküloz) kanser yapıcı bir hastalık değildir.
* Safrakesesinin çıkartılması (kolesis-tektomi). Safrakesesi açlık durumunda önemli miktarda
safra tuzu içerir. Safrakesesi ameliyatla alınınca bu birikim gerçekleşemediğinden, safra
tuzları olanca hızıyla dolaşır. Böylece bağırsak bakterilerinde safra tuzları daha ç ok görülür ve
safra asitleri artar. Bunların metabolizmasından kalınbağırsak ve düzbağırsak mukozası için
kanser yapıcı kabul edilen birtakım maddeler türer. Bu nedenle geçmiş yıllarda safrakesesinin
alınmasının kalınbağırsak kanserinin oluşmasında bir tehlike etkeni olabileceği tartışılmıştı.
Son yıllardaki klinik çalışmalarda ise, safrakesesi alınan kişilerde kalınbağırsak kanserine
yakalanma oranının daha yüksek olduğuna ilişkin belirgin bir sonuç alınamamıştır.
-HASTALIÄžIN TANISI
Kalınbağırsak kanseri tanışı erken konmalıdır. Bu amaçla, röntgen ışınlarım geçirmeyen
madde içeren bir lavman yapıldıktan sonra çekilen filmler, dışkıda gizli kan aranması, dışkıda
kanser hücrelerinin araştırılması, hastanın klinik bulguları ile birlikte değerlendirilir. Klinikte
yeni kullanılmaya başlanan kolonoskopi çok yararlıdır. Günümüzde 1,5 metre uzunluğa
ulaşabilen bükülebilir aletler aracılığıyla bağırsağın hastalıklı bölümü doğrudan görülebilmekte,
belirlenen yerlerden istenilen doku örnekleri alınabilmektedir. Kolonoskopi poliplerin
saptanmasında ve bunların kolonoskop içinden geçen teller ve elektrikli koterler aracılığıyla
çıkarılmasında da çok yararlıdır. Kalınbağırsak kanseri ve poliplerin birlikte bulunduğu
durumlarda, ameliyat edilen bölümün dışındaki bütün polipler de temizlenmelidir.
Kalınbağırsak kanseri tanışı konduktan sonra tedavi yöntemi hemen seçilmeli ve bu da cerrahi
tedavi olmalıdır. Cerrahi tedavi açısından kalınbağırsağın sağ yan kanserleri ile sol yan
kanserleri ayrılmalıdır. Ayrıca kanserin ameliyatla alınıp alınamayacağının bilinmesi de çok
önemlidir. Karaciğere, dalağa, akciğere yayılmış kanserler ile komşu organları tutmuş kanser
türleri ameliyat edilebilme sınırım aşar. Bu durumun anlaşılabilmesi ancak cerrahi girişim
sırasında yayılım odaklarının ya da çevre dokularda tutulmanın gözlenmesi ile olanaklıdır.
Kalınbağırsağında ya da düz bağırsağinda kanser bulunduğu saptanan tüm hastaların idrar
yollarının incelenmesi (kanser idrar borularına ve/ya da idrar torbasına yayılabilir); bir göğüs
filminin çekilmesi (akciğer yayılımı) ve karın bölgesinin bilgisayarlı tomografisinin çekilmesi
(ÇAT) (karaciğer ve lenf bezlerine yayılımın saptanması için) zorunludur.
Her ne kadar tanı için yetersiz olsa da, doğrudan karın filminin çekilmesi kalınbağırsak ya da
düz bağırsak kanseri kuskusu uyandırabilecek bulgular sunabilir: Bir kalınbağırsak bölümünde
dışkının hemen hiç olmaması, öte yanda ise gaz ve dışkı birikmesi kanser kuskusu
uyandırabilecek bir bulgudur.
-CERRAHÄ° YAKLAÅžIM
Ameliyatına karar verilen sağ kalınbağırsak kanseri olgusunda sağ hemikolektomi yapılır. Bu
ameliyatta körbağırsak ve ileumun son kısmı ile sağ kalınbağırsak kesilerek çıkartılır, îleum ile
yatay kalınbağırsak birbirine ağızlaştırılır. Tümör ameliyatla çıkartılabilecek durumda değilse,
kanserli bölge yerinde bırakılır. Bu bölgenin bağırsak içeriği dolaşımının dışında tutulması
sağlanarak ileumun son kıvrımı yatay kalınbağırsak ile ağızlaştırılır. Bu geçici cerrahi girişim
hastaya ancak belli bir süre için rahatlama sağlar. Kanser sol kalın-bağırsaktaysa ve ameliyata
uygun evre-deyse, genel olarak sol hemikolektomi yapılır; yani inen kalınbağırsağın tümü
çıkartılarak yatay kalınbağırsak ile kalınbağırsağın son kısmı birbirine ağızlaştırılır. Kanserli
3. kütle çıkartılamayacak durumdaysa yatay kalınbağırsak ile kalınbağırsağın son kısmı
birbirleriyle ağızlaştırılır ve biraz önce değinilen, çıkartılamayacak durumdaki sağ
kalınbağırsak kanserine uygulanan geçici girişim burada da gerçekleştirilir.
Tümörün makata çok yakın olduğu durumlarda ise kalınbağırsağın sağlam parçası karın zarına
ağızlaştırılır (kolostomi) ve dışkılama bir torba aracılığıyla gerçekleştirilir.
Cerrahi tedavi genellikle başarılı sonuçlar verir. Radikal cerrahi tedaviden sonra 5 yıllık
yaşama süresi yüzde 60'a yakındır. Bu oran erken tanı konan olgularda daha da yüksek
olabilir.
-KORUNMA YOLLARI
Kalınbağırsak kanserlerinin önlenmesi için, koruyucu önlemlerin alınmasının yanı sıra kanserin
erken bir evrede tanınması amaçlanır. Son yıllarda standartlara bağlanmış ölçüm ve
yöntemler kullanılarak birçok kanser tarama programı gerçekleştirilmiştir. Günümüzde
kalınbağırsak kanseri tanısında en yaygın kullanılan inceleme yöntemi dışkıda gizli kan
aranmasıdır
Düzbağırsağa (rektum) makattan parmak sokularak yapılan muayene tek basma t anıya
götürmede yetersizdir, çünkü parmakla ulaşılabilen bölümdeki kanserler yalnızca yüzde 15
oranındadır.
Rektosigmoidoskopi (düzbağırsağın ve sigmoit kolonun sigmoidoskop ile içerden incelenmesi)
kalınbağırsak tümörlerinin yüzde 70'inde tanıya ulaşmayı sağlasa da, hastaların uygulamayı
çok sıkıntılı bulması, teknik zorluklar ve pahalı olması nedeniyle yaygın olarak
kullanılamamaktadır.
Kalınbağırsak kanseri tarama programlarının sonuçları incelendiğinde, kanser odaklarının
erken tanışı yapılıp tedaviye başlanan olgularda da, hastalığın doğal gidişinin fazla
değişmediği gözlenmiştir. Buna karşın, tam donanımlı merkezlerde yapılan tarama testlerinin,
kalınbağırsak kanser ve poliplerinin erken tanı ve tedavisindeki yaran üzerinde giderek artan
bir fikir birliği oluşmaktadır; Özellikle adenomatöz poliplerin tanı ve tedavisi kalınbağırsak
kanserim önlemede çok önemlidir.